Catalog

8 ŞUBAT1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK Tefc 0*212512 05 05 fob: 0.212.5)2 44 97 Şarlatanlığı Sağlık Bakanlığı yaparsaj T L ^ j ağlık Bakanlığı, otlarla şifa da- Müdürü Kemalettin Akalın, 'şarlatan Neymjş... Sağlık Bakanlığı'na göre S ağlık Bakanlığı, otlaria şifa da- ğıtan Ankara'daki şarlatan ba- haratçı Atabay Güveloğlu'na ı 1 karşı yasal mücadelesini sür- dürüyor. llaç ve Eczacılık Genel Mü- dürü Kemalettin Akalın, büyıik bir du- yariılıkla konuyu yakından izliyor... Kemalettin Akalın, medyanın bu tür şariatanlara alet olmaması gerektiğini söylüyor. Ama öte yandan, Sağlık Bakanlığı da bir başka "şarlatanlık" olayının içi- ne giriyor... Zonguldak Eczacı Odası daha önce gündeme getirmişti, şimdi oda başka- nı Ibrahim Güven taşı gedığine koyu- yor: Sağlık Bakanı Doğan Baran ve Sağ- lık Bakanlığı llaç ve Eczacılık Genel Müdürü Kemalettin Akalın, 'şarlatan baharatçı' ile uğraşmayı bırakıp, ada- mı Bakanlıkta münhal bir yere kadrolu olarak yerteştirsinler." Zonguldak Eczacı Odası, Çaycuma Devlet Hastanesi'nde eczane sorum- luluğunun eczacıhkla hiç ilgisi olmayan bir memura verildiğini duyurmuştu. Duyurmakla kalmamış konuyu yar- gıya yansıtmıştı. Zonguldak Eczacı Odası, Sağlık Ba- kanlığı ve Zonguldak Valifiğı aleyhine dava açmış ve davayı kazanmıştı... Kazanmıştı ama.. Sağlık Bakanlığı mahkemeye gön- derdiği savunmasında hastane ecza- nesinde eczacı olmayan birinin görev- lendirilmesini kamu yararını gözettikle- ri için uygun gördüklerini bildirmişti. SESSIZSEDASIZ NURÎKURTCMBE Neymiş... Sağlık Bakanlığı'na göre, kamu yararı açısından bir eczanenın sorumluluğu eczacı olmayan birine ve- rilebilir! Bu, Ankara'da şifa dağıtan şarlatan baharatçı bile olabilir... Zonguldak Eczacı Odası Başkanı ib- rahim Güven'in önerisini Sağlık Bakan- lığı'nın dikkate almasında yarar var: "Kamu yararına(!) ruhsatsız, eczacı- sız eczane işleten, işletilmesine gözyu- marak eczacılık bilimini dışlayan, her bakkalın başına bir polis dikemeyecek- lenni beyan ederek bakkallarda ilaç sa- tılmasına seyirci kalan Sağlık Bakanlı- ğı'na, kamu yaran(!) nedeniyle, vatan- daşın teşhıs ve tedavisinı de 'ot-kök' satıcısı bir 'şarlatan baharatçı'ya yap- tırması yakışır." Istakoz letvasi iyanet Işleri Başkanlığı Din Işleri Yüksek Kurulu verdiği bir fetva ile, Kuran'da sözü edilmediği halde midye, istiridye, yengeç, karides ve ıstakoz gibi kabuklu deniz ürünlerinin yenmesinin caiz olmadığını buyurmuş. Bu fetvayı yürekten desteklemek gerek. Bunlan yemenin caiz olmadığı bir yana günah olduğu açıklanmalı... Hatta bu konuda Fethullah bile bir vaaz vermeli! Özellikle ıstakoz yiyenlerin, cehenneme gideceği duyurulmalı. Yenen ıstakoz ne kadar büyükse, günahın da o kadar büyüyeceği açıklanmalı... Hani belki, fiyatlar düşer de sabah akşam ıstakoz yeriz... D Mert Ali Başanr'dan SÖZDEYİŞLER Feminizm kadın ırkçılığıdır, maçoluk tenasül cumhuriyeti. Esin Afşan'ın anıları ve Fransızlara verdiği büyük ders A nılar... Anılar yanıltır mı? Bu soruyu ünü yurtdışına taşmış bir sanatçımız, Esin Afşar so- ruyor, "Anılar Yanıltır mı?" ki- tabında. Yıl, 1969: "O gün Fransız televizyonu 'Midi Magazin' programı ıçin istiyordu beni ama bir zorluğu vardı. Bu programın özelliği, yabancıya yer vermemesiydi. Verse de mutlaka kendi dillerinde ses- lendirmesı gerekiyordu. Ve program hemen ertesı gün yayımlanacaktı. Repertuvanmda, henüz Fransızcaya çevrilmiş şarkım yoktu. Bu durumda benden vazgeçmeleri gerekiyordu. Bunu da hiç istemıyoriar- dı. llk kez kuralların dışına çıkıp, bir Türk şarkıcısına, kendi dilinde şarkı j Cıhan Demirci 'den j ^ L A F O R İ Z M A L A K Yenı Ramazan eğlenceleri: "MEDYAr. bana bir eğlence medet! söyletmek zorunda kalıyoriardı. Ertesi gün için çekim saatini bildirdiler. Menajenm Erkan Özerman'la Sa- biha Keyn'ın, benım için yaptığı 'Yok- Yok' kostümünü giymeyi kararlaştır- dık. Stüdyoya gittiğimde garip bir sah- neylekarşılaştık. Palabıyıklı, sanklı, pa- lalı, şalvarlı tiplerdoldurmuştu stüdyo- ya. Ne oluyordu? Bunlar da neydi böy- le? Madem bir Türk sanatçısı, Türkçe seslendırecekti şarkılarını, onlar da Türklere uygun birsahne sergilemeliy- diler. Bunun için de Fransa'nın en ünlü ko- medyenlerinden Henri Tissout'yu özel olarak getirtmişler ve kafasına ko- ca bir kavuk ve onun gibi giyinmiş fi- güranlarıyla zamanında Osmanlı padi- şahını bile sinirlendiren Moliere'in 'Ki- barlık Budalası'ndan bir sahne sergi- lemeye hazırlanıyorlardı. Bir Türk sanatçısı olarak benimse üstümde, son derece modem, kısacık ekose bir etek, dik yakalı siyah bir ka- zak, dizüstüne kadar siyah çizmeler vardı. Saçlanm çok modern kesilmişti, kı- sacıktı. Benim için hazırfanan sahne ile müthiş bir çelişki. Birden bire Sabiha Keyn'in, yan otantik giysisini giymekten vazgeçip, üstümdekilerle programa çıkmaya ka- rar verdim. Türkleri öyle göstermek ıs- temeleriyle, kendileri gülünç duruma düşeceklerdi. Nitekim, o sırada Paris'te büyükelçi- miz olan rahmetli Hasan Işık, progra- mı TV'den izlemiş ve son derece mem- nun olarak Ankara'ya Dışişlerı Bakan- lığı'na bir telgraf çekmişti. Telgrafta 'Esin Afşar'ın Paris TV'sindeki progra- mında, gerek sesi, gerekse giysisi ile büyük ilgi ve beğeni topladığını bildiri- rim' diyordu. Yıllar sonra, Fransa etkinliklerim sı- rasında Henri Tissout, ırkçı kişiliğiyle yine çıkacaktı ortaya." Esin Afşar'ın yazdıklarını özellikle genç sanatçılar okumalı... Alacakları çok ders var... Cumhuriyet okur toplantılarına zorunlu bir açıklama c umhuriyet okurlannın birlikte- liğini kıskançlıkJa izleyen refı- kimiz çevrelerde, yukarıdaki başlığı görünce ortaya bir çıktığını sanıp keyiflenmesin-"zoriuk" ler... Herhangi bir aksilik, terslik yok... Aksine, bu toplantılar her geçen gün daha gelişiyor, büyüyor ve kurumlaş- ma yolunda adımlar atılıyor... Her grup birbirinden bağımsız olarak örgütlenme modelleri üzerinde çalışı- yor. Kültür ve eğitim ağırlıklı bir koopera- tif, demek ya da vakıf tartışmalan ya- pılıyor; hukukçu okurlardan oluşan ko- miteler raporlar hazırlıyor... Sonunda belki bir çatı altında topla- nılacak, belki plarform olarak kalına- cak... Kararı okurlar kendileri verecek. Şimdiye dek 30 yerde okur grubu oluştu... Tahminen 5 bin kişi bir araya geldi. Her hafta birçok yerde toplantı dü- zenleniyor, birçok yerden ilk buluşma çağnsı geliyor. Ve gelelim "zorunlu" açıklamaya... Açıklamayı Vaziyet adına bendeniz yapıyorum... Giderek artan okur toplantılan trafi- ğini Vaziyet'te yansıtma konusunda bir program uygulamak gerektiğini düşü- nüyorum. Biliyorsunuz, Vaziyet cumartesi ve pazartesi dışında haftanın beş günü hizmetinizde... Bundan böyle yalnızca çarşamba ve perşembe günlerinı okur toplantılanna ayıralım, diyorum. Gerek bir önceki haftanın toplantı iz- lenimlerinin, gerek ilk toplantı çağrıla- nnın Vaziyet'e her hafta salı günü en geç saat 11.00'e kadar ulaştınlması ve bunlann her çarşamba Vaziyet'te ya- yımlanmasıyla daha düzenli bir iletişim sağlanacağını sanıyorum. Perşembe günleri de o haftanın top- lantı programlarını bir kez daha toplu- ca yayımlamayı öneriyorum. Bugün perşembe... Ve ışte bu hafta- nın toplantılan: Mersîn: 10 şubat cumartesi günü saat 19.00-22.00 arası Türkiye Mimar ve Mühendıs Odaları Birliğı lokalinde... Gebze: 10 şubat cumartesi günü sa- at 13.00'te Gebze Doktorlar ve Ecza- cılar lokalinde Sıvas: 11 şubat pazar günü saat 14.00'te Sıvas Atatürkçü Düşünce Derneğı lokalinde. Balıkesir 11 şubat pazar günü sa- at 15.00'teBalıkesir ATatürkçu Düşün- ce Derneği lokalinde. Ordu: 11 Şubat Pazar günü saat 13.00'te Ordu Sanatevi'nde. Çorum: 11 şubat pazar günü saat 13.00'te Semah Kültür Vakfı toplantı salonunda. NALUHAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1994/204 KararNo: 1995/393 Davacı Orhan Durhan tarafından davalı Bırgül Durhan aleyhine açtığı boşanma davasmın yapılan açık duruşması sonunda; Ankara ili Nallıhan ilçesi Dereköy Köyü, 030/01 cilt, sayfa 8, kütük 4'te nüfusa kayıtlı Mustafa ve Ayşe'den olma. 19.7.1963 doğum- lu, Orhan Durhan ıle aynı yer nüfusuna kayıtlı Cemalettin ve Fahriye'den olma, 27.6.1971 dogumlu, Bırgül Durhan'ın boşanmalanna. müşterek çocuklan 1988 dogumlu Buket ile 1991 dogumlu Mustafa'nın velayetlerinin davacı babaya venlmesıne karar venlmiştır. llan olunur. 22.1.1996 Basm: 69944 HAYDARPAŞA GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Gümrüğümüzce llke Kimya Sanayii Ticaret-Basri Hoşgör adına tescilli 17.02.1993 tarihlı, 9722 sayılı gınş beyannamesınden aranı- lan (39.568.000.- TL gümrük vergisi gelir eksıği, 163.024.000.- TL KDV gelır eksıği) toplam 202.592.000.- TL gelır eksığı ıçin düzen- lenen 738/1 ömek yazımız, adı geçen fırmanın adresinde bulunamaması nedeniyle teblıf edilemediğınden iade edılmış olup, teblıgata sanh en son adresinde tespit edilemediğınden, 738/1 örnek yazımız yerine kaim olmak üzere 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 29 maddelen geregince ılanen teblığ olunur. Basın: 69894 HAYDARPAŞA GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Gümrüğümüzce Topaz Turizm Pazarlama lç ve Dış Ltd. Şti. adına tescilli 19593 sayılı 8.4.1993 tarihli gınş beyannamesınden kaynaklanan 912.568.200.- TL katma değer vergisi. 772.303.800.- TL gümrük vergisi ceza karan ile ilgilı olarak yapılan tebliga- tımız adres yetersizliği nedeniyle iade edildiginden ve tebligata sarih baskaca bir adres bulunamadığından tebligat yerine kaım ol- mak üzere 7201 sayılı kanunun 28 ve 29. maddelen gereğince ilanen tebliğ olunur. Basın: 69895 h ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl f HARBİ SEMİH POROY GADDAR DAVUT IWR! KVRTCEBE CULSUZ oeu KORKAAA, CÖRÜNTVİ/ 9( p 6 C6N« . . ^ < l \ BtN VUBİIAA. BULUT BEBEK MRAYçtFTçt sinırh kalmayacajfı MIRMIRLAR VĞUR DURAK TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 8Şubat COKSOĞUKBİR Kl$/. 1923'DA BUGÜN, OLASAHÜSTÜ SOĞUK VE KAft, '£/MPU>N-ORl£NT-EK£PGeS" TR£Hİ- A/«W rOLPA KALMASlfM NEDEN OL0U.. ÜNLÜ TeBN, iS-mtJBUL'A &OKİUOMETİİE UZAKUKTAİC/ ÇE&c££KJDY'De, YAROtM EfOPL£RİUCE KUe.TA&UAAV) ÇAU$<- URKEA1,İSTAAIBUL'DA 1032'DGV BEIZİ İLK KEZ ISI (^1S) OLUYORDU. İS7AN- BUL'UAl YAŞAIAIHI F£UZ£ UĞ&ATAH KA- &> /aÇ,AYNI ANDA TÜM AVfüJPA K6NT- LBÜİNDE OE ETKJSİMİ GÖSTERİYO&DU. Ö/İAJEĞİfJ, SOFYA : -31, VA&ŞOV/4: S4, STRAS6OU/İ6: ~2i PGZEC£YPf. YMJ/ SieA,eüNBVDEKJ COT& BİLE SULAR DONMUÇTU!.