14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13ARALIK 1 9 9 6 C U M J HABERLER Gazetecilere ödül 'süpürge' • EDİRNE (AA) - Edirne Gazeteciler Derneği 'nce geleneksel olarak düzenlenen "Basın, Yayın ve Gazetecilik" yanşmasında dereceve girenlere ödül olarak plaket yerine "'aynalı süpurge" verileceği bildinldı. Medyanın temiz toplıım için uğraş verdiğini belirten Dernek Başkanı Bülent Ayan, "Ancak. 21 'inci yüzyılagirerken verdtği bu mücadele. sansür girişimienyle engel/enmek isteniyor" dedi. Memur sendikası yasa taslağı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik, memur sendikaları temsilcileriv lc bir arava gelerek. memur sendikalan yasa taslağına ilişkin karan vereceklerini bıldirdi. Hazırlayacaklan vasa taslağının memuru memnun edecek şekilde olması gerektiğini vurgulavan Çelik. "Bu konuda üniversiteJerden geiccek görüşler doğrultusunda bir sendika yasası hazırlansin istiyoruz. Sosyal taraflar ile uzlaşarak memur sendika yasasını hazırlama gayreti içindeyiz" dedi. Berkarda'ya fahri doktora • Haber Merkezi - Pans Rene Descartes Üniversitesi. Isianbul Üniversitcsi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda'ya bilime yaptığı katkılarından dolayı 'fahri doktora" unvanı verdi. Un\an. Sorbonne binasında dün akşam düzenlenen bir törenle Berkarda'ya verildi. Rene Descartes Üniversitesi Rektörü Pierre Vıllard. Berkarda'ya gönderdiği mektupta, törenin aynı zamanda üniversitelerınin kuruluşunun 25'inci. Descartes'in ölümünün de 400'üncü yıldönümüne rastladığını belirtti. Memurlar şikâyet edecek • ANKARA (ANKA)- Türkiye Kamu-Sen'e üye sendika başkanlan, Türkiye geneünde düzenleyecekleri toplantılarla hükümeti şikâyet edecek. 21 Aralık tarihinde dûzenlenecek "Kırmızı Kart Yürüyüşü"ne katılıını arttırarak. hükümetin öngördüğü >üzde 30"luk maaş artışını değiştirmeyi hedeflediklenni söyleyen Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Resul Kay. "Hükümet elinde fırsat varken sorunlanmıza çözüm bulmalı. konfederasyonumuzla diyalog kurmalıdır. Aksi takdirde sokağa dökülmemizin tek sorumlusu hükümet olacaktır" dedi. 32 PKK'li öldüpüldü • DİYARBAKIR (Cumhuri\et Bürosu)- Güneydoğu'da son bir hafta içinde sürdürülen operasyonlar sırasında güvenlik kuvvetlcriyle çatışmaya gjren 32 PKK"li öldürüldü. Örgütten kaçan 7 terörist teslim olurken, 9 örgüt mensubu da yakalandı. Batman'ın Beşiri ilçesinde askeri aracın mayına çarpması sonucu jandarma er Oktay Demiryürek şehit oldu. RP, ordudan atılan şeriatçı askerlerin karannı imzalayan Erbakan'ı savunamadı 'Başbakan tasdik makamı'ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - Yüksek Askeri Şûra'da (YAŞ), ağustos toplatısınm ardından aralık ayında da 58 şeriatçının ihraç edilmesinden rahatsız olan RP yöneticileri, karan onaylayan Başbakan Necmettin Erbakan'ı savunamadı. Ordu ile ilişkilerini gerginieştirmekten çekinen RP yöneticileri. YAŞ kararlannın yargı denetimine açılması için hazırladıklan anayasa değisjkliği önerisini TBMM'ye vermekten de kaçındılar. RP Grup Başkanvekili Salih kapusuz, "Başbakan da rahatsız, anıa onun dahJj yok, o tasdik makamı gibi" derken, İstanbul Milletvekih Mehmet Ali Şahin, "Kamuovu hocanın hangi koşullarda imza attığını anlar" diyerek Erbakan'ın üzerinde baskı olduğunu ima etti. YAŞ kararlan RP'de sıkıntıya yol açarken. bütçeden sonraki ilk grup toplantısı vediğeryetkili kurullarda konunun tartışılacağı ve tabanın rahatsızlığının dile getinleceği kulislerde belirtildi. Şeriatçı basın. kararlara büyük tepki gösterdi. RP"nin vayın organı • RP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, "YAŞ karanndan Başbakan da rahatsız, ama onun dahli yok, o tasdik makamı gibi" dedi. RP İstanbul Milletvekili Şahin ise, "Kamuoyu ne koşullarda imza attığını anlar" gibi manalı bir ifade kullandı. RP Genel Başkan Yardımcısı Aksu'ya göre de mağdur olanlar hakkını aramalı. olarak bilinen VfiIIi Gazete'nin mansetinde "YAŞ kararlanna tepki büyük: Tabular vıkılsın" başlığına yer verilmesine karşın. kararlann altında Başbakan Erbakan'ın imzasının bulunduğunun unutulmuş görunmesi ve Erbakan'ın adının hiç geçmemesı dikkati çekti. RP kulislerinde, Erbakan'ın "ü/ünrülü olduğunu" söylediğı aktarıldı. RP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz. Cumhuriyet'in YAŞ kararlanyla ilgili sorulannı yanıtlarken, "Başbakan da rahatsız. Ama Cumhurbaşkanı gibi, o da tasdik makamı gibi, onun dahli yok" dedi. Kapusuz. "Tabanınız rahatsız degil mi" sorusuna da "Sadece bizim taban degil, tüm toplum rahatsız. Hepimiz şikâyetçiyiz" yanıtını verdi. Kapusuz, YAŞ kararlannın yargı denetimine açılması vönünde anavasa değişikliği önerisı verme konusunu ise henüz istişare etmediklerini söyledi. RP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu da parlamentoda düzenlediği basın toplantısında. hukuk devletinde mağdur olan insanın hakkını aramasını sağlamanın doğal olduğunu vurguladı. Aksu, "'Anayasa değişikliği önerisi »erecek misiniz" sorusuna. "Bilindiği gibi 3 gün önce İnsan Hakları Ev rensd Bevannamesi'nin kabuliinün vıldönümünü kutladık. İnşallah dediğiniz konuda bir ga> ret göstereceğiz. Arkadaşlanmı/da bu konuda oluşmuş bir fikir \ardır" yanıtını verdı. "Ordudan atılanlar haksız \ere mi atıJdı'" sorusuna Aksu. "Ben, mağdur olduğuna inanan insan varsa. onlara bir hak verilmesi gerektiğini sövJüyorum" karşılığını verdi. Aksu. "Ordudan atılmalar temmuz ve aralık a> lannda arttı; bu, ordunun RP'ye meydan okuması mı" sorusu üzerine de "Diğer kurumlarda bu tiir ilişik kesmeler periyodla vapılmamaktadır. Ordunun ise kendine has bir düzeni vardır. Yaptiğınız değeriendirmeler kurumlan karşı karşıya getirmek anlamına gdir ki, bu yanlıştır" dedi.RP İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin de Çumhurivet'in YAŞ kararlan ile ilgili sorulanna. "Rahatsızlık olur. Ama kamuoyu Başbakan'ın hangi koşullarda imzaladığını anlavışla karşılar* vanıtını verdi. Şahin, toplumdakı tepkilerin yanlışlann düzeltilmesi volunu açması gerektiğini söyledi. Şahin. "Anayasa değişikliği önerisi verecek misiniz" sorusuna ise "Öteden beri bir hazırlık var. Ama anayasa değişikliği için üçte iki çoğunluk gerekiyor. kolav degil. Mağdurların başvurabilecekleri bir makam olması zorunlu" karşılığını verdı. T> Erdal Eren bugün anılıyor Idam edildiğinde 18 yaşından küçük olan Eren'in 13 Aralık 1980'de gerçekleştirilen infazı kamuoyunda hâlâ tartışılıyor. HLLVA TOPCU 12fcvlül 198ü asken darbesı sonrasında 18 yaşından küçük olduğu halde idam edilen Erdal Eren. bugün ölümünün 16. vıldönümünde anılacak. Eren'in idam cdıldiği sırada 18 yaşını doldurmasına iki ay olduğuna dikkat çeken av ukatı İsmail Sami Çakmak. idam cezalannın çağdışı olup geriye dönüşün olanaksız olduğunu vurguladı. 12 Eylül 1980 asken darbesinden sonra toplam 49 kişi idam edildi. Ancak bunlardan en tartışmalı olanı Erdal Eren'in ıdamıydı. Çünkü Eren idam edildiğinde 18 yaşını doldurup doldurmadığı tcspit edilmemişti. 2 Şubat 1980 tarihinde Ankara Hoşdere Caddesınde daha önce polis tarafından öldürülen bir genç için korsan gösteri düzenlendi. Güvenlik güçlerinin olaya müdafiale etmesi sonucu göstericiler ile polis arasında çarışma çıktı. Bu sırada inzibat eri Zekeriya Önge yaşamını yitirdi. Erdal Eren bu olaydan hemen sonra gözaltına alındı; tutuklanarak Mamak Askeri Cezaevi'ne konuldu. Eren hakkında 5 şubatta idam cezasını öngören ıddianame hazırlandı ve Eren 13 şubatta ise ilk duruşmaya çıktı. 1 ay 17 gün süren vargılama sonrasında Ankara Sıkıyönetim 1 No'lu Askeri Mahkemesi'nden Eren hakkında idam karan çıktı. Ancak karar Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nce 15 Temmuz 1980 tarihinde usulden bozuldu. Yargıta> bozma gerekçesinde Eren'in 18 yaşında olup olmadığınm kesinlikle saptanması için kemik grafotolojisinin belirlenmesini istedi. 18 yaşına iki av kala idam edilen Erdal Eren. Yargıtay'ın bozma karanna Askeri Yargıtay Daireler Kurulu itiraz etti. Bu sırada Türkiye'de 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi gerçeİdeştırildi. 20 Ekim 1980 tarihinde Yargıtay 3. Dairesi dosyayı yeniden inceledi ve TCY'nin ceza indirimini öngören 59. maddesinin uygulanmamasını hatalı bularak Eren'in cezasının müebbet hapse çevrilmesini istedi. Ancak Askeri Yargıtay Daireler Kurulu. bu karan da geri çevirdi ve Askeri Mahkeme'nin verdiği karan doğrulayarak idam cezasını 20 kasım günü onadı. Konseyden idama "evet" Milli Güvenlik Konsevi'nin vaptığı toplantıda da Erdal Eren'in idam cezasına "e\et" karan çıktı. Erdal Eren 13 Aralık 1980 tarihinde 18 yaşında olup olmadığı te.spif edilmeden idam edildi. Eren'in ölümünün üzenndcn 16 yıl sonra görüşlerini aldığımız avukatı İsmail Sami Çakmak. idam cezasının çağdışı olduğunu vurguladı. Eren'in idam edildiği sırada 18 yaşının doldurmasına ıkı ayı olduğunu vurgulavan Çakmak. ~Kemik incelemeleri yapılmadı. Yapılsavdı vicdarılan belki de rahat olurdu" dedi. Idamın caydıncı etkisı olmadığını ve bir öç alma olduğunu söyleyen Çakmak. özellikle sivası hükümlülere venldiğıne dikkat çekti. Bir dönem Mendereslerin başka bir dönemde ise Deniz Gezmişlerin idam edildiğini belirten Çakmak, idam cezalarının siyasi iktidarlara göre değıştığini vurguladı. İdam çağdışı Yargılamada adli bir hata yapılabıleceğini. ancak idam cezası vcrildiğinde yapılan yanlışın düzeltilemeyeceğini savunan Çakmak. "Hatadan dönüşii olmadığı icin çağdışı. Çok anlatılan bir olav vardır. Bir zamanlar Ingiltere'deyankesiciliğin cezası idamnııs. İdam cezaları tüm > urttaşlann seyrettiği bir törenle gerçekleştirilirmiş. Veenfazia yankesicilik olayı da idamlann gerçekleştirildiği günlerde olurmuş. Yani hiçbir caydıncı etkisi olmavan bir ceza" diye konuştu. İdamın ıslah edici özelliği de olmadığını belirten Çakmak, özellikle 12 Eyül sonrasında idam edilenlerin haksız şekilde asıldığinı belirtti. Yümaz DGM'ye bilgi verecek İstanbul Haber Servisi - ANAPGenel Başkanı Mesut >ılmaielindekı bilgı vebel- geleri mutlaka açıklavacağı- nı belirterek "Cününü belir- lenıedim. Beklediğim bir şey- ler var*" dedi. KASfcV Vakt'ı Rezzan- Kadir Has Öğretmen Din- lenme Evi'nin açılış törenıne katılan Yılmaz, daha sonra Kozyatagfnda yemek yedi. Ga/etecilerin sorulannı ya- nıtlavan Yılmaz. DGM'ye ne zaman gideceğini soran bir gazeteciye. "Gününü belir- lemedim. Temas kuracağım. Mutlaka DGM Savcılığı'na gideceğim" karşılığını verdı. Yılmaz. DYP Genel Baş- kanı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çillerin. DYP TB^^M Gru- bu'ndadün vaptığı konuşma- da. "Türkiye demokrasisi. Cumhurbaşkanlığı maka- nıından. polis teşkilatına, Meclis'ine kadar töhmet al- tında bırakılmıştır" şeklin- deki sözlennı anımsatan bir gazeteciye, şu yanıtı verdi: "Şu anda devletin töhmet al- hnda olduğumı zaten ben de söylüvorum. Ama, bu devle- tin, bu töhmetten kurtulma- sının volu. bu olaylann, kirii işlerin açığa çıkanlmasıdır." Yılmaz. bir gazetecinın. "C umhurbaşkam'nın siyasi bir makamda olmamasına rağmen bu işe kanştınlması- na ne divorsunu/** şcklınde- ki sorusunu ise "Devlet töh- met altında olıınca, devletin baş.ı da töhmet altında olur. Sayın Cumhurbaşkam'nın bu konudaki duvariılığını takdirle karşılıyorum" dive vanıtladı. Savcı Arüran: Fezleke dört dörtlük EVİN GÖKTAŞ A.NK.ARA -18 yıldır aranan katliam zan- lısı ülkücü Abdullah Çatü'>a sahte belgey le sılah ruhsatı verdirdiği ıddia edilen eski Içiş- leri Bakanı Mehmet Ağar'ın dokunulmazlı- ğının kaldırılmasıyla ilgili fezlekenin TB- M.M'yegönderilme süreci, koalisyonun RP kanadının tav rına endekslendi. Dosyav ı ince- leyen Adalet Bakanı Şe>ket Kazan için fez- lekeyi parlamento>a gönderme konusunda zaman sınırı öngörülmediğine dikkat çekilir- ken, Ankara Çumhurivet Savcısı Nihat Arn- ran, "Dört dörtlük bir fezleke hazırladım" dedi. Adalet Bakanı Kazan'ın. eksik bulması du- rumunda fezlekeyi savcılığa iade edebilece- ği. ancak inceieme süreci konusunda zaman sının konmadığı belirtildi. Soruşturmayı vü- rüten savcı Nihat Artıran. fezlekev i bü>ük bir titizlikle hazırladığını belirterek. "Bakanlı- ğın herhangi bir eksiklik bulacağını sannuyo- rum. Çünkü dört dörtlük bir fezleke hazırla- dımw dedi. Ağar'ın dokunulmazlığının kaldırılması için hazırladığı 2 sayfalık fezlekede. önce Su- surluk kazasmın gelişiminı anlatan Artıran, kazada ölen \IehmetOzba> takma adlı Ab- dullah Çatlfnın üzerinden çıkan silah ruhsa- tındaki imzanın. dönemin Emnivet Genel Müdürü Mehmet Ağar'a aıt olduğunu "kuv- vede muhtemel" ifadesiyle kaydetti. Artıran. sorulanmızı yanıtlarken. bu olav ın kapatılmasının söz konusu olamayacağını söyledi. Artıran. "Çünkü, Çankaya Köşkü, TBMM ve İçişleri Bakanlıği olaun üzerinde titizlikle dumyor. Hicbir olayın üzerine bu denli ciddi gjdilmemişti" dedi. Bütün olav Ia- nn üzerine bu denli ciddi gidilmesi durumun- da "tüm pisliklerin temizleneceğini*' söv leyen Artıran. "Ülkemizçokgüzel.Birgünde4mev- sJmibirdenvaşı\onız.Dünvadaeşi ben/eriol- mavan böylesine güzel bir ülke>i hep biıiikte korumamız la/jrn" dedi. Fezlekede. Ağar hakkında Türk Ceza Ya- sasının 240. maddesi uyannca. "görevini kö- tüve kullanma" suçlamasıyla işlem yapılaca- ğı belirtilti. 1 Mİdan 3 yıla kadar hapis TCY'nin 240. maddesi şöyle: "Yasada vazılı hallerden başka hangi ne- denle olursa olsun görevini kötüve kullanan memur derecesine göre 1 yıldan 3 vıla kadar hapsolunur. Ceza>i hafifk'tici nedenlerin bu- lunması halinde6 avdan 1 yıla kadar hapis ve her iki halde 2 bin liradan 10 bin lirava kadar ağır para cezasıyla cezalandınlır. Aynca me- murivetten sürcli veya temelli olarak yoksun kılınır.*" Ağar: Belgedeki imza sahte Mehmet Ağar ise "Abdullah ÇatiTya silah ruhsatı verilmesine vardımcı olunması rica- sını" içeren ve sahte olan belgedeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasını yineledı. Ağar. AA'ya yaptığı açıklamada. kamuoyun- da tartışma konusu olan belgenin sahte oldu- ğunun behrlendiğini anımsatarak. "İmza sah- tedir. Sahte bir belgedeki imza da elbette sah- tedir" dedi. Ağar. dokunulmazlığının kaldı- nlması konusunda vargıvagüv endiğini belir- terek. "YıllarcayanyanayargıvlaDeraberca- lıştım. Türk vargısına güveniyorum. Ne iste- nirse. onlann işini kolatlaşnncı da\ ranınnı" diye konuştu. ÜZYAZIl ORHAN BİRGİT Süleyman Mercümek'in Refah Par- tisi ile ilişkisini ortaya koyan raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruştur- ma Komisyonu'nda 5'e karşı 4 oyla reddedilişi beni hiç şaşırtmadı. Komisyonun RP'Iİ ve DYP'Iİ üyeleri- nin birlikte hareket etmeleri, Doğru Yol- cuların koalisyon öncesinde bu konu- da söylediklennin tam tersine oy kullan- maları dünkü gazetelerin büyük çoğun- luğunda "diyet borcu"nun ödenmesi olarak karşılanırken, iktidar sözcülüğü- nü üstlenen basında nedense haber sütunlar arasında gizlenmek istenmış- ti.. Komisyonun bu kararı, salt bir diyet borcu ve "Ben seninkini, sen de be- nimkini silelim" olayı olarak değerlen- dirilirse, bundan siyaset sosyolojisı açı- sından hiçbir sonuç çıkartamayız. Bu tür yorumlar, ünlü deyimle buz dağının üstünü görmektir. Oysa, sonucu yakalayabilmek için Türk siyaset okyanusunun daha derin- liklerine inmek gerekiyor. Çünkü o derinliklerde, yeni ve hızlı oluşumları görebilirsiniz. Piar-Gallup'un bu yılın Mayıs-Haziran aylarında 101 özel sektör üst düzey yöneticisi ile par- lamentodakı beş partiye üye toplam 156 milletvekili arasında yürüttüğü bir araştırmada o zamanki hükümet için öngörülmesi istenilen iki önemli siyasi hedefin ne olduğu sorusunda, yolsuz- luk ve rüşvet olayları ile mücadele et- mek yüzde 14 ile dördüncü seçenek olarak yer almıştı. Bu sonuç, kuşkusuz o tarihte de Türkiye'de yolsuzluk ve rüşvetin olmadığı, ya da daha az görül- düğü gibi bir değerlendirmeyi değil, tam aksine, bugün bacayı sardığı her- kes tarafından görülen ateşten, toplu- mun çok büyük kesiminin habersiz ol- duğunu. daha doğrusu ilgisiz bulundu- ğunu gösterir. Oysa, Türkiye'nin zirve- sinde ateşin bacayı sardığı, cumhur- başkanı ile parti liderlerinin ikili görüş- meleri ile "Cumhurbaşkanlığı, Nöbet Defteri" aracılığı ile devletin tutanakla- nna işlenilmektedir. Parlamento, Susur- luk kazasından sonra ortaya çıkan yan- gın ile ilgili belgelerın Araştırma Komis- yonu'nun çalışmalarının gizli olduğunu belirten içtüzük hükümlerine karşın, da- Çekirge... ha şimdiden şeffaf hale gelmesini ön- leyememektedir. Yann öy\e anlaşılıyor ki bu tür soruşturmaların hazırlık aşa- masındaki durumlarda dahi savcılıkla- rın kara kapl) dosyalarında saklanması da mümkün olamayacaktır. Son seçim- lere kadar DSP'lilerın tanıtım sloganla- rının başında Bülent Ecevrt için hemen her afişlerinde kullandıklan "dürüst II- der" söyiemi geliyordu ve sosyal de- mokrat kesimdeki Ecevit karşıtları için bu tür bir çıkış "oldukça fantezi" olarak değeriendiriliyordu. Dürüst siyasetçi olmanın asıl avanta- jını, bundan sonraki seçimlerde sağla- maya kalk/şanlar günümüz Türkiye, sinde sokaklarda topladıkları yurttaş imzalannı, kamyonlarla TBMM'ye taşı- yorlar. Onun için, Doğru Yol Partisi'nin lider kadrosunun da milletvekillerinın de il ve ilçelerde politika yapmak isteyen üye- lerinin de önlerindeki kavşağın hangi yönünde ileriemek isteyecekleri kendi bilecekleri bir seçenektir. Aynı seçenek, özellikle Refah Partililer için de açık se- çik gündemin ilk maddesini oluştura- caktır. Böylegiderse, dürüstlüğü iktidar ön- cesi ve iktidar sırası olarak iki ayrı de- ğerlendirmeyle yorumlayıp. takıyyeye başvuran Refah Partisi'nin lider kadro- su, yerinı, bir sabah ya yepyenı insan- lara bırakır ya da yeni bir oluşumun do- ğurganhğına tanıklık eder. Aynı beklenti, DYP için bütün diğer siyasi partilerden daha da ivedi ve önemli bir alarvn halindedir. Alparslan Türkeş'in çok doğru bir biçimde, yol- suzluk söylentılerıne katılmış şaibelı ül- kücüler için kırmızı ışık yaktığı bir dö- nemde, Çiller ve Mehmet Gölhan çif- tınin hamasetsöylemlerinin kıratı nere- lere götürmekte olduğunu bir bilen yok mu? Bir bilen, gerçi şimdi Çankaya'da a- ma, geçen gün Anavatan Kocaeli Mil- letvekili Hayrettin Uzun, bir gazetede yayımlanan söyleşisinde "ülkücü kad- rolann" bazı partilerde kongre kazan- mak için nasıl kullanıldığını anlatınca, yılların Orhan Keçeli'si ile Celal Adan arasındaki zoraki nöbet değişiminin gı- zi çözülmüş oldu. Kongreyi kazanıp iş başına geçince. asıl kazançlar için her türlü fırsatı kul- lanmak gibi sıçradıkça sevinen çekirge- ler... Bir, iki... Elbette üçü de deneyeceksiniz... • • • Bu yazının son noktasını koyarken. bir değeıii okurum bütçe görüşmeleri- ni Meclis televizyonundan izleyip izle- mediğimi sordu. Televizyonu açtım. Di- yanet Işleri Bütçesi'nde kişisel olarak söz aldığını öğrendiğim RP Tokat Mil- letvekili Abdullah Arslan kürsüde so- ruyordu: "Namaz dinin emridir de, örtünmek dinin emri değıl mıdır?" Benim parlamentoda olduğum dö- nemlere rastlasa idi. bu arkadaşa otur- duğum yerden -ki ben bu yolu çok se- çerdim- karşıt soruyu yöneltirdim: "Arslan Bey, dürüstlük dinin emri de- ğil midir? Dürüstlükten sapanlan akla- maya kalkmak dinin emırlerine karşı çıkmak olmaz mı?" BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Ahlakı Düşünmek... Ahlak, bir topluluğun ya da bir bireyin, iyi ile kö- tü üstüne verdiği bir değer yargısı. Vaktiyle Kant, neyi bilebiliriz diye sorduktan sonra. nasıl davran- malıyız diye de ekliyordu. Çetin soru! Gerçekten, davranışlanmızda iyi ile kötüyü bir- birinden nasıl ve hangi ölçüte göre ayıracağız? Kendimize, ailemize, mesleğimize, yurdumuza, gi- derek insanlığa karşı ödevlerimiz nedir? Onları ye- rine getirmediğimizde, ya da eksık yerine getirdi^ ğimizde nelerle karşılaşırız? Kısacası, nasıl ahlakh olabiliriz? Aynca, olmak zorunda mıyız? Evet zorundayız! * Ahlak, insan soyunun bulduğu, kendisine en çofc yakışan eylem. Hukukun arkasında devlet gücü var; dinin arkasında da Tanrı. Gözünü sevdiğimin- ahlakı, sadece kendi gücüyle dolaşıyor ortada; hiÇ kimseye yaranmayı düşünmeden ve hiç kimseden de bir şey beklemeden. bencilliği yeniyor, başka- lannı dert ediniyor; yoksulun yanında, çaresizirj elinde eli; kendi kendisiyle tutarlı, dürüst ve alnı ak... • "Temiz toplum, temizsiyaset" diye mitingler dü; zenlenir, "Çürümeyeson"diye kampanyalaryürü; tülürken, kaygılandığımız şey aslında ahlak oldu- ğundan, daha da titizlenmiş haldeyiz. Yeni yılın baş* lannda yayımlanacak olan -pek önem verdiğim- Felsefeye Girış adlı çalışmamda ahlakla ilgili bah- si çevirip çevirıp okuyorum. İnsan düşüncesi nasıl da derinliğine durmuş üâ- tünde! * "İyi" ile "kötü", "ahlaklı" ile "ahlakdışı", ta esHİ Yunandan ben felsefenin konusu olmuş. Rönesanfc ve Aydınlanma'yla başlayan gelişme içinde de, bü- yük ölçüde Hıristiyanlığa bağlı Batı ahlak sistem- len önemli değişikliklere uğramış; katı kurallardan uzaklaşılarak "6zgürlükçü"ve "akılcı" bir ahlak an' layışma yönelinmiş. Bu süreçte, en önemli yeri tutan da Kant'ın alV lak çözümlemesi! Büyük filozof, kendısinden önceki bütün ahlak- lan, bir çıkar gözettikleri, bir yarar düşüncesinder) yola çıktıkları için eksik buluyor. Gerçekten de bi- rey, iyiliği, dünyadaki ya da bir "öte dünya"daki mutluluk umuduyla yapmaktadır her zaman. Oysa Kant'a göre, ahlaksal değer, iyiliği bir eğilim sonu- cu değil, "ödev olarak" yapmakta aranmalıdır. "Ah- lakı örneklerden çıkarsamak, ona yapılabilecek en kötü hizmettir" dıyor düşünür. Peki neye dayanacak ahlak? Akla! irade, kendini bir evrensel yasa koyucusu olarak görüp koyduğu kurala göre eylemde bulunacak; "Öyle davranmalıyım ki, seçtiğim, bir evrensel yai sa olsun!" , insan aklının ve iradesinin tek başına sorumlulut Ahlak düşüncesinde bir "devrim"ü\r bu. Felsefede hiçbir şey eleştirisiz kalmaz, koyun gi- bi arkasından gidilmez söylenenin; güzelliği, gide- rek yararı da burada onun. Kant da.ejçşttrildi. Hegei, "Sıyaseti düşünmeden ahlakı düşüne- meyiz" diyordu. Marx ve Engelsde, ahlakı siya- setten ayırmadılar. Onlara göre, ahlak kurallan, top- )umun iktisadi gelişim düzeyine ve sınıflar arası iliş- kilere bağlıdır. Kapitalizmin mayasındaki insan sö- mürüsü ise evrensel bir ahlakla temelden zıtlık için- dedir; bireyi parçalar, dağıtır ve "yabancılaştınr" onu. Ahlakı kurtarmak mı istiyorsunuz? Düzenın temeline eğileceksinız! • Dikkat ettiniz değil mi? : Her şeyde olduğu gibi ahlakta da, konu, metafî* zik takanaklardan kurtarılarak insana ve onun ak- lıyla iradesine indirgeniyor; ama orada kalınmıyo», toplumun yapısına, iktisadi sistemin özüne çevrilir yor dikkatler. ' Yani hiçbir şey soyutta bırakılmıyor. Böylece, "Temiz toplum, temiz siyaset" diyenler bu "temizlik"ten neyi anladıklarını söylemeliler; "Çürümeye son" diye çırpınanlar, "çürüyüp dökCr-, len "in ne olduğunu gözler önüne sermeliler. ; Bütün mitinglere, kampanyalara evet! , Ama asıl hedefinizi, "sömürüsüz, insanın insar^ ca yaşayacağı bir toplum" yaratma diye saptama? mışsanız, birşeyleri gerçi kurtarabilirsiniz, ama büt yük çöküntüyü önleyemezsiniz. Altında kalan da onun, ahlak olur başta... Devlet- mafya-siyaset iliskisi Perinçek belgeleri komisyona sunduj ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - İP Genel Başkanı Doğu Perinçek. Susurluk ka- zasının ardından devlet-maf- ya-siyasetçi ilışkileri ve dev- let ıçindeki çete örgütlerini araştırmak amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyo- nu'naelındeki belgelen ılettı. Perinçek. gazctemız yazan Uğur Mumcu ile eskı Jandar- ma Genel Komutanı EşrefBit- fis'evöneliksuıkastları. ABD güdümündekı "Çiller Özel OrgütiTnün gerçekleştirdiği- nı savundu. İP Mcrkcz Komite üyesı Musret Senem aracılığıvla ilettıği belgelerc "Genel Çer- çeve'başlıği altındakı vazısı- nı da ekleyen İP lidcn Doğu Pennçek, "Devlet. ABD \e N.4TOreçetelerinegörç>eral- 0 örgütleri kurmuştur" görü- şünü dıle getırdı. Pennçek. Susurluk kazasına neden olan Mercedes'ten "Çiller Özel Orgütü"nün çıktığını ilen sü- rerek. "ABD, uluslararası ter- tip ve kışkırtmalannda bu ör- gütü kullanmışnr" dedi. Devlet içindekı yeraltı ör- gütlenmesınin S. Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'a kadar uzandığını ileri süren Penn- çek. "Çiller özel örgütü, işte bu kara miras temelindeoluş- muştur. Detletin CİA güdii- mündeki bazı veraltı örgütle- rinin faalivt'ti. /amanla ve kıs- men ÇiUerailesinin özelgjrişi- minedönüşmüştür. Bu nedenV le Çiller özel örgürüne özelleş- tirihnişözel savaşörgütüdeni- lebiür" görüşünü kaydetti. Perinçek. Türkiye ekonimi- sinın. eroine bağlı olduğunu vebununucununABD'yeda1 vandığını savunarak. ABD'- nin uluslararası tertip ve kış- kırtmalannda "Çiüer ÖzeJ Örgütü"nü kullandığını be- lirtti. Yasadışı örgütlerin bag- lantılannı ortaya çıkarma ça- basının. Uğur Mumcu ve Eşr ref Bitlis suıkastlannın aydın-r latılmasına dayandığını kay: deden Perinçek. Mumcu ve Bitlis suikastlan arasında bağ- lantı bulunduğunu savunarak, "Bu, Seırciler ile Sevr'e dire- nenler arasındaki mücadel* dir. ABD kuv>etleri ile Türkı- >e kuvvetleri arasındaki mflt cadeledir. Yalnız Mumcu'nuif, Bitlis'in havadanna kastediJ- miş degüdir; Türkiye'nin ha- yatına kastedilmiştir. ABD> nin kriz bölgelerine müdahâr le gücü olmavı üstlenen bîr Türkije. arük TürkHe değil- dir. Mumcu'nun da. Bitlis'in de 1990'larda \üz yüze geldi- ği büyük tehdit budur. O teh- tide teslim olmak da var, d«- renmek de. ABD"nin Türİd>e himavesinde Kürdistan plant- na direndikJeri için katJedilr mişlerdir"' eörüşüne yer ver; dı. " '
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear