23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 1996 PERŞEMBE 14 KULTUR PEN'in, Onat Kutlar anısına düzenlediği 'Anlatı Yanşması' ödülü Sabri Kuşkonmaz'a verildi 4 Erken yetkhıleşıııiş bir bflgeydi...' KültürServisi- Geçen yıl bombalı bir saldın sonucunda yitirdiğimiz Onat Kut- lar'ın anısına PEN Yazarlar Derneği'nin düzenlediği "Anlatı Yan$ması"nın ödü! törenı, önceki akşam Beyoğlu Küçük Sahne de, yakınlannın \e sevenlerinin katıldığı bir "anma toplantısı^nda ger- çekleştirildı. Leyla ErbiL, Orhan Duru, Adnan ÖzyaJçıner, Demir Özlü ve Suat Karantay'dan oluşan seçiciler kurulu ta- rafından "Kıyımın Kıyısında._" adlı ya- pıtıyla Sabri Kuşkonmaz'ın "yapıtın- daki anlatım özgünlüğü vanında. toplu- mumu/un bugün içinde >aşadığı karga- şa ve onun yarattığı acılan yansıtması ve Onat Kutlar'ın deyimiyle ölenleri uzun günlere gömmesi açısından ödüle değer" görüldügübelirtildi. Aynca toplantıda Onat Kutlar'ın anne- si Meliha Kutlar'ın ve ailesınin koyduk- ları para ödülü. sanatçının oğlu Cazal Kutlar tarafından Sabri Kuşkonmaz'a verildi Aydın HatipoğlıTnun sunduğu toplantıda, PEN Yazarlar Derneği Baş- kanı Şükran Kurdakul, Orhan Duru, Öner Yağcı, Gülsen Tuncer, Cengiz Bek- taş ve Hilmi Yavuz söz aldılar. Toplantı- da sunuş konuşmasını yapan Aydın Ha- tipoğlu, butoplantılannbıranlamdatop- lumsal belleğimızi canlı ruttuğunu söy- lerek bu toplantının . "Kubilay'dan Ve- dat Demircioğlu'na Sıvas'ta Madımak Oteü'nde vakılan Asım Bezirci, Metin Altıok. Behçet Aysan, Umut Kaynar ile birlikte vakılan 37 insanımızdan Onat Kutlar'a, Yasemın Cebenoyan'a kim- vurduya getirilip yok cdi'cn binlcrce in- sanımıza ve nihayet gazeteci Metin Gök- tepe've sahip çıkmak ve onlann anısının önünde saygıyla eğilmek ve birbirimizin om/unu yanımızda hissetmek" anlamı- nı taşıdığını belirtti. Daha sonra söz alan PEN Yazarlar Derneği Başkanı Şükran Kurdakul. derneğın çağdaş klasıklenmi- zin yaşamasına katkıda bulunmak ama- cıyla bu ödülleri düzenlediğini, geçen yıl Orhan Kemal'in 25. ölüm yıldönü- münde öykü dalında düzcnlenen bu ödü- lü. bu sene kalleşçe bir ölümle aramız- dan 'aynlttınlan' Onat Kutlar'ın anısına düzenleme karan aldıklannı söyledı. Onat Kutlar'ın bu olağanüstü ölümü ne- deniyle her yıl başka bir uğraşı dalında Pen Yazarlar Derneği'nin düzenlediği. Kunar'ı anma toplanüsına Şükran Kurdakul, Orhan Duru, Oner Yağcı, Gülsen Tuncer, Cengiz Bektaş ve Hilmi Yavuz katıldıtar. Onat Kutiarm annesi Meliha Kutlar'ın da bulunduğu törende Sabri Kuşkonmaz'a ödülü, Kutlar'ın oğhıGazal Kutlar verdL (Fotograf: DEVRİM BARAN) ödüller vermeye devam edeceklerini sözlerine ekleyen Kurdakul. Onat Kut- lar'ın kişiliğine ve sanatçı yönüne ilişkin olarak da "Onat Kutlar'ın en öndegeJen özelliklerinden biri, yasak sorulara yanrt aranıa gücünü gösteren bir sanat adamı olmasıdır. Yasak sorular 'Ben kimim?' ile başlar. Çünkü 'ben kimim'in yanıU, usa bağlı olma>an insanlan rahatsız eder. Onat Kutlar her zanıan toplumsal sava- 8. Ankara Uluslararası Film Festivali Kitle Hetişîtn Odiilü verüiyor KültürServisi-15-24 mart tarihlerinde yapılacak olan 8. Ankara Uluslararası Film Festivali Yürütme Kurulu, her yıl verdıği 'Kirte lletişim Ödülü'nü 1996 yılından baslayarak ıkı dalda vermeyı kararlaştırdı. Odüllerin her ikisi de kişiler ya da kunımlara verile- bilecek. 'Kitle tletişim Ödülü'nün biri sinemaya olumlu kat- kıda bulunan bir TV kurumuna ya da bir TV sorumlu- suna (yapımcı, yönetmen) sunulacak. Diğer kitle ileti- şim ödülü ise yazılı basına aynldı. Her yıl, sinemaya olumlu katkıda bulunan bir gazete, dergı ya da gazete- ci, sinema eleştirmenı ve yazan bu ödüle değer görüle- cekler. Festıvalın Yönetme Kurulu, bu yılki ilk 'Kitle lleti- şım Ödülü' ıçın. TV ızleyıcilennde sinema bilincmi güçlendırmesı ve Türkıye'de en nitelıklı sinema filmle- rini yayınılaması nedenıyle TRT'nin TV 2 kanalını seç- ti. 'Kitle lletişim Ödülü'nün diğeri ise Festival Yürüt- me Kurulu tarafından, çok zorekonomik ve yönetsel ko- şullar altında yay mını sürdüren ve karşılaştıgı zoriukla- ra karşı nitelıklı düzeyini koruyan '25. Kare' adlı sine- ma dergisine venldi. Kısa metrajlı filmlerin, ulusal sıncmalan besleyen en önemli damar olduğu düsüncesinı ilk festivalden bu ya- na sürdüren Ankara Uluslararası Film Festivali, 8. sinı düzenleyeceği bu yıl da 'kısa mctrajh' filmlere ayn bir önem veriyor. 'Türk Kısa Film Tarihinden' 1996 Martı'nda 'Türk Kısa FılmTarihinden' adlı bir bölümle izleyici karşısına çikacak olan fılmler arasın- da Türk sınemasına ilk uluslararası ödülü kazandıran HititGüneşT (Sabahattin Eyüboğlu- Mazhar Sevket lp- şiroğlu, 1956 Uluslararası Berlin Film Şenligı Gümüş Ayı Ödülü) ve 197O'lı yıllann kısa film uygulaması ve düşünüşü açılanndan önemli birörnek çalışmaolan 'Ha- Bç' (Altan K. Yalçın. 1973) gibı belgesel filmlere yer ve- rildiği gibi; Şefik Güngör'ün 'Haluk Haluk'u. Ersin Alok'un 1985 Barclay ABD Film Festıvah'nde birincı- lık ödülü alan 'Zoma' adlı kurmaca kısa fi Imlen ve Türk Canlandırma Sineması'nın önemli örnekleri olan 'Amentü Gcmisi Nasıl Yürüdü' (Tonguç Yaşar) ve 'tp- ler' (Les Cordes- Meral. Cemal Erez), 'Evliya Çete- bi'(Yalçın Çetin) ve 'KibritJer' (Mehmet Celal Ülken), uzun bir aradan sonra ızlcyıcı karşısına çıkacak filmler arasında olacaklar. Her üç alanda da Nur Akalın (Bugün Senden Mektup Aldım). Yeşim Ustaoghı (Otcl). Necmi Aydın (Monaha- sa), Fethi Kaba (Korku1 uk). BahadırTosun (Gölge Oyu- nu) gibi genç yönetmenler de yer alacak. Yanşma dışı göstenm olan 'Türk Kısa Film Tarihinden' adlı bölüm- de, sinemaseverlerin ilk kez 8. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde görme olanağını bulacaklan fılmler de ola- cak: Artun Yeres'in bir gravür canlandırma olarak ger- çckleştırdığı 'Don Khote'u ılc Meral-Cemal Erez iki- lisinin son çalışmaları olan 'Kayıp MasaUar'. Festival- de aynca. 'Canlandırma Filmlcri Sergisi'. 'Türkiye'de Kurmaca Kısa Film', •Canlandırma SinemasT ve 'Bel- gesel Sinema'nın serüvenıne ışık tutacak panel, oturum ve söyleşıler düzenlenecck. şımı örgütlerle, örjjütlenmeyle biriestir- me bilincine sahip bir insandı. Bunun ya- nı sıra birey olma ustahğuıı göstermiş te- kilden çoğula gitme ustalıgı kazanmış bir sanatçıydı. tkinci özelliği ise bir uygarbk savaşımcısı olmasıdır. Onat Kutlar'ın uy- gariık savaşından bizi kimse bir adım bi- le geri alamayacakar" dedi. Onat Kutlar'ın daha çok edebi yönü- ne ilişkin bir konuşma yapan Hilmi Ya- vuz ise Onat Kutlar'ın özellikle düz ya- zidaki ustalığına hayran olduğunu vur- gulayarak 'Bahar İsyancıdır' ve 'Yeter ki Kararmasuı'da yazann şiir, deneme ve öykü arasındaki sının çok zarif ve ince- likli birsjekıldekaldırabildığini söyleye- rek "Özellikle Bahar Jsyancıdır, bana so- rarsanız, Türk düzyazısının belki de bas- yapıtıdır" dedi. Onat Kutlar'ı erken ol- gunlaşmış, yetkinleşmiş bir bilge olarak tanımlayan Hilmi Yavuz, onun bu yet- kinliği yakalamasında Güneydoğu'da geçirdigi çocukluk ve gençlik yıllannın da etkisi olduğunu söyledi. Toplantıda söz alan bir diğer konuş- macı ise Öner Yağcı oldu. Öner Yağcı, Onat Kutlar'ın çeşitli yazılanndan alın- tılarla süsledıği konuşmasında, yazann günümüzde hâlâ sıcaklığını ve anlamını koruyan şu sözlerine yer verdi: "Her öl- dürülenlebir evren yok edilir. Hiçbir kut- sal amaç, hiçbir ideoloji. hiçbir hak, hiç- bir öfkc, hiçbir yetki doğrulamaz öldür- meyi. Hiçbir şiddette kazanan yoktur. Herkesin birden kaybettiği tek oyundur terör. Korkunç bir oyundur. Terör için- dejim." Orhan Duru ise Onat Kutlar'ı ölümünün üstünden bir yılın geçmiş ol- masına rağmen aynı acıyı daha da kat- lanmış olarak duyduklannı belirterek "Kutlar, btzim kuşağın özel ve öncü be- yinlerinden biriydL Topiumumuzun ge- çirdigi ve bugün de geçirmekte olduğu bunahmlar içinde umutsuzluğu dirence çevirmesini bilen bir insan oldu" sözle- riyle andı sanatçıyı. Ödül alan Sabri Kuş- konmaz da kısa bir konuşma yaparak ^Bu ödülün acı, buruk bir yanı var. Öhımden sonra ortaya çıkan bir ödül bu" dedi. Aynca Onat Kutlar'ın kaybettiği- miz koşullann halen devam ettiğini ve bunun ödülü acılaştırdığını, amayinede ödül almanın güzel olduğunu söyledi. Şiirsel bir metinle Kutlar'ı anan Cengiz Bektaş ve Onat Kutlar'ın şiirlerinden ör- nekler seslendiren Gülsen Tuncerdege- ceye anlam katan diğer konuşmacılardı. Değerli kardeşimiz, dönem arkadaşımız ~HASAN~ KAMK'ı üzücü bir uçak kazasında kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Kardeşimize Tann'dan rahmet, ailesine ve tüm camiamıza başsağhğı dileriz. GALATASARAY LİSESİ 1977 MEZUNLARI Merhume Zarife Kadayıfçı ile merhum Hüseyin Kadayıfçı'nın kızlan, merhume Hacer Güres ile merhum Celal Güres'in gelinleri, Makbule Büke, Rabia Akgün. Fethiye Altuğ ile merhume Meliha Güray'ın kardeşleri, merhurn Akil ve Nasır Güres'in yengesi, Feyzi Öktem'in kayınvalidesi, merhume Ender Salihoğlu ile Nedret Öktem'in anneleri, Olcay Öktem'in anneannesi SEYFİYE GÜRES (MAVIŞ) 17 Ocak 1996 Çarşamba günü (dün), İstanbul'da hakkın rahmetine kavxışmuştur. Cenazesi, 18 Ocak 1996 günü (bugün) Beşiktaş Sinanpaşa Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra, Ortaköy Kabristanı'ndaki aile mezarlığında toprağa verilecektir. Allah rahmet eylesin. Kızı: NEDRET ÖKTEM Idris Erdınç ŞOFÖR İDRİS'İN KOMÜNİZM ÜLKÜLERİ UĞRUNA ADANMIŞ YAŞAMINI ALKIŞLAMAYA ÇAĞIRIYORUZ. 18 OCAK 1996 Perşembe Saat: 14.30 Karacaahmet Camii TKP-TBKP ve SBP'den Arkadaşları Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel.: 554 08 04 ŞOFÖR IDRİSİ KAYBETTİK Yaşamı boyunca komünlst mücadelenln kararlı bir neferl olan yolda$ımızı 18 Ocak Perşembe günü alkışlarla uğurluyoruz. SııC 13:30da Karacaahmet Mezarlık Mûdûrlttgü Anftndc (Zeyncp Kamil) bula^nyornz SOSYALİST İKTİDAR PARTİSİ Aksa Jeneratör San. A.Ş.'ye ait 20.12.1995 tarih, 085995, 085996, 085997 numarah faturalann aslı kaybolmuştur. Hükümsüzdür. ÇETİN DEMİRTAŞ Marmara Üniversitesi'nden aldığım öğrenci pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. AYŞEGÜLSOYCAS abdülcabbar Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. LALE BAKIREZER Öğrenci pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. FATİH BUKAĞILI CANLI MÜZİKTE BU HAFTA ISTANBUL KIZLARLBEYOÖLU MEYHAN ESİ HER PERŞEMBE ...ADAMTÜRKCE CARŞAAAfe^ TÜRKCEPOP ~ ' ' K- PAZAR SONAT& ORHANTÜRKCE POP PAZARTESİ-SALI CUMA-CUA^ARTESİ 0 212 243 63 95 / MİS SOKAK 11- BEYOĞIU (BEYMENİN SOKAĞI) Yeni içeceğiniz "ALTIN TEBESSÜM" Bugün arayan herkese bir şişe armağan. Tel: 0212 -531 86 87 Içinkde veya çevrenizde ülkemiz içın çalışma potansiyelinin varlığını hissediyorsunuz, ama nasıl ve nereye yönlendireceğinizden emin değilsiniz. ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ'ni aramanız, yaşamınızda yeni bir ışık yaratabilır. Tel.: 275 50 82 Muatnıner araca Tıyatro Çıkmazı Beyoğlu - Israııbul T R I B U N A L "Non-Stop Music n HIKMET Ç n i lımı ııtn 1, HİKMET ÇETlNKAYA'nın YENİ KİTABI KUZU POSTUNDA KURT Isteme Adresi: Cumhuriyet Kitap Kulübü Tel.: 512 05 05 Tribunal'de yeni bir yıldız daha doğuyor... Rez; O.Z12. 249 71 79 Mu-smmer Karaca Tıyatro Çıkmazt Bcyoğfu - Istanbul Başka Türkiye Yok. Haydi Fidan Dikelim. ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ IŞnDAKVEYELPAZE ATİLLA BtRKİYE Şiirin üzgün Ağları... Pablo Neruda, halkın ozanı. On yaşında şiir yaz- maya başlamış; ilk kitabını evinin eşyalannı ve ba- basının armağan ettiği saati satarak bastırmış; yirmi yaşındayken artık ünlü bir şair ve Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı yayımlanmıştır. Ispanya iç savaşına tanıklık eder; ülkesinden uzak- larda, oradan oraya gideceğı sürgün yaşamına And Dağlan'nı at sırtında geçerek başlar. Onlarca ülke, onu konuk etmek için kucak açar. Pablo Neruda, ülkesine döndükten sonra da şiir- leriyle insanlığı yazmayı sürdürür. Insanlığın acılan- nı, insanlığın durumunu yazar. Yeryüzünde konakla- mış bir ozandır. Cumhurbaşkanlığına bile aday gös- terilir; ama o, Allende'ye bırakır yerini ve faşist dar- bede evi basılıp yağmalanır, birkaç gün sonra da in- sanlık Neruda'sız kalır. Yirminci yüzyılın en önemli şairlernde biri olan Şi- lili Pablo Neruda, şair, diplomat, senatör, polrtikacı ve komünisttir. 1953'te Lenin Barış Ödülü'nü, 1971'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır. Neruda, yalnızca bir halkın değil, özgürlüğe koşan halklann şairi olmuştur. Dizeleri hem aşka hem de öz- gürlüğe adanmıştı. Dizeleri duvarlarda belgi olur yıl- larca ve yıllarca: Biz haikız, yeniden doğanz ölümlerde. • Bir şiir, insanın yaşamını değiştirir mi? Ya da bir şa- ir, bir insanın yaşamını değiştirir mi? Yıl 1952. Italya'nın güneyinde kendi haline bırakıl- mış bir balıkçı adasına sürgündeki Neruda çıkagelir. Gelmesiyle dünyanın dört bir yerinden Neruda'ya mektuplar yağar. Böylece şairin özel postacısı Ma- rio, bisikletiyle özel postacılığa başlar. Belli ki, Neruda'ya gelen mektuplar, adanın tarihin- de gelmiş mektuplardan fazladır. Mario, Neruda'dan, özellikle de kadınlann ona olan hayranlığından etki- lenir, giderek de Neruda'nın dostluğunu kazanır. Balıkçılıktan hoşlanmayan köyün saf delikanlısı Mario, şiirin.anlamının peşinde koşar. Nedir bu şiir? Metafor (mecaz) yanıtını alan Mario, bu kez metafo- ru sorar. Nedir bu metafor? Acaba bütün dünya bir metafor mudur? Bu da Neruda'nın yanrt vermediği bir soru olur... Mario'nun sezgisel şiir/metafor dünyası vardır. Onun için balık ağları üzgündür... Büyük bir şaire tanıklık eden genç delikanlının ya- şama bakışının değişmesiyle birlikte; Neruda'nın di- zelerinin gücüyle belki de köyün güzeller güzeli Be- atrice'e tutulur. Mario, bisikletiyle "Bisiklet Hırsızlan"r» çağnştırır- ken Beatrice de Dante'yi çağnştınr. Aşkın şerbetini içen delikanlı, Neruda'dan yardım ister: Beatrice'e verilmek üzere bir aşk şııri. Redde- dilir. Ama yılmaz, izin almadan Neruda'nın şıirterini Beatrice'e kendi şiiriymiş gibi okur. Öyle ya Şiir, ya- zanın değil, ihtiyacı olanındır." Şiiri "kullanmasınr öğrenen Mario, yazmasını da öğrenecektir. Şiir, bir insanın yaşamını niye değiştir- mesin ki? • Pablo Neruda'nın Italya'daki sürgün yaşamına odaklanan Michael Radford'un yönettiği Postacı adlı filmi gördünüz mü?.. Yıllann usta oyuncusu Philippe Noiret (Neruda), filmini görmeden yaşamını yitiren Italya'nın son dö- nem gözde oyunculanndan Massimo Troisi (Mario) ve Akdeniz kadınını imleyen esmer güzeli Maria Gra- zia Cucinotta'nın (Beatrice) oyunculuklan ve gö- rüntünün "resimsel" özelliği Postacı'yı bir sinema şölenine dönüştürüyor. Yaşamda şiire ne kadar gereksinim duyulduğunun filmi bir bakıma. Anlatılan Neruda olunca, ister is- temez, tema da şiir oluyor. Biz ise şiiri iyice yaşamımızdan uzaklaştırdık. Şiir- siz bir dünyanın banş getirmesi olanaklı mı? Oysa ki dilimizin büyük şairieri var. Hem de çok büyük. Nâzım Hikmet gibi... Zaten Nâzım Hikmet ile Pablo Neruda, aşkı ve öz- güriüğü birlikte yazan aynı dilin şairieri değil mi: Ah, sar beni tutuşmuş ağzınla, yokla, eğer istersen, gözlerinin geceleriyle. ama bırakyüzeyim ve uyuyayım bir gemi gibi adın üzre. Uğur Mumcu belgeseli tamamlandı Küitür Scrvisi - Uğur Mumcu ve demokrasi mücadelesi üzerine hazırlanan 30 dakikalık "Bir Pulsuz Dilekçe' adlı belgesel filmin çekim ve montaj çalışmalan tamamlandı. Mumcu'nun kaybının halk üzerindeki anlık ve sürekli etkisini araştıran belgeselde başta Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu ve ağabeyi Ceyhan Mumcu olmak üzere çeşitli kesimlerden 27 kişiyle görüşüidü. Mumcu'nun öldûrülmesinin topluma nasıl yansıdığını konu edinen belgeselde, Mumcu'nun ölümünden sonra hızlanarak ortaya çıkan toplumsal hareketler de yer alıyor. Yapımcılığını Erol Geyran'ın üstlendiği 'Bir Pulsuz Dilekçe'de emeği olan pek çok kişi gönüllü çalıştı. Belgeselin program tasanmı ve senaryosunu Nihal G. Koldaş, yönetmenliğini Dilek lçinsel, seslendirmesini Sacit Onan, mûziklerini Nadir Göktürk, görüntü yönetmenliğini Kudret Sabancı, montajını ise Aydın Aydemiryaptı. Atatürk Kitaplığrnda pock fflmleni' Küitür Servisi - Atatürk Kitaplığf nda cumartesi günü özellikJe rock müzik ve sinemaya ilgi duyanlann beğeniyle izleyecekleri bir "söyleşili gösteri' düzenleniyor. Saat 17.00'de başlayacak olan 'Müzikten Sinemaya Yansımalar' başlıklı söyleşide rock gruplannm müzikal felsefeleri ve rock kültürünün genç kuşaklar üzerindeki etkileri ele alınacak. Söyleşide Led Zeppelin üyelerinin rol aldıklan 1976 tarihli 'The Song Remains The Same' belgeseli, The Who grubunun solisti Roger Daltrey'in başrolünü üstlendiği 'Tommy' adlı rock- opera, Alan Parker'ın, Pink Floyd grubunun 1979'da yayımlanan aynı adlı albümünün temalanndan hareketle gerçekleşrirdiği 'The Wall' (filmin şimdiye dek Türkiye'de hiç gösterilmemiş olan 95 dakikalık bölümü ile birlikte) gösterilecek. Beatriz Martin'denflamenkodans Küitür Servisi - Beatriz Martin Flamenko Dans Topluluğu bugün saat 19.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir gösteri sunacak. Dansa 9 yaşında başlayan Beatriz Martin, profesyonel anlamda ilk kez 1984 yılında 14. Granada Uluslararası Dans ve Müzik Festivali'nde sahneye çıktı. 'Nosferatu 2' filminde Klaus Kinski ile birlikte çalışan sanatçı Mario Maya tarafından yönetilen 'Reauiem Flamenco'da başdansçı olarak, 1995 yılında ise 'Italica' festivalinin açılışında Christina Hoyos ile koreograf Jose Granero'nun prodüksiyonu olan 'VV'omen'da dans etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear