Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 EYLÜL 1995 PERŞEMBE
14 KULTUR
Kitap Fuan'ımı tek
düzenleyicisi TUY4P'tır
Kültür Servisi- Tepe-
başı TÜYAP Sergı Sara-
yı 'ndabu yıl kasım ayın-
da 14.'sü yapılacak Kitap
Fuan 'nın ana teması "Si-
nema ve Edebiyaf Bu
ana tema etrafında çeşıt-
li etkinliklenn düzenle-
neceği Kitap Fuan'na
yurt dışından da önemlı
isimler davet edildi. Ki-
tap Fuan'nın bu yılkı
onur konuğu llhan Sel-
çuk. llk yapıldığı yıl 16
bin kişi tarafindan zıya-
ret edilen Kitap Fuan'nı
geçen yıl 336 bin kişi zi-
yaret etti. TÜYAP Yöne-
tim Kurulu Başkan Yar-
dımcısı Deniz Kavukçu-
oğlu, AüJ Ant'ın Yayın-
cılar Bırlığrnın bu yılkı
Kitap Fuan "nın düzenle-
yicisi olduğuna ılişkın
demeçlerine karşılık ki-
tap fuannın tek düzenle-
yicisinin TÜYAP oldu-
ğunu vurguladı. J980'lı
yıllann zor koşullan al-
tında kitap fuannı bugüne kadar taşıdıklannı ıfade
eden Kavukçuoğlu. Yayıncılar Birlığı'nın Kitap
Fuan'nın düzenlenmesınde kendılerinın partnen
olduğunu, ama bütiin tıcari sorumluluğun ve yet-
kinın kendilerine aıt olduğunu vurguladı.
Geçmiş kitap fuarlannda TÜYAP'ın flıann da-
ha renklı geçmesı için partner olarak Yayıncılar
Birlıği'nı seçtiğıni ve böylelıkle ışbırliğı vaptıkla-
nnı belirten Kavukçuoğlu. bunun, fuan TÜYAP'ın
düzenledıği gerçeğinı değıştiremeyeceğinı belirt-
ti. TÜYAP'ın dernekler arasında bıraynm yapma-
dı|ına dikkat çeken Kavukçuoğl u. "Biz bütiin der-
nekiere iki etkinlik düzenleme hakkını verdik ve
dernekler arasında aynm yapmadık. Örneğin Ya-
yıncılar Birliği "Türkiye'de Yayıncılann Sorunlan"
• TÜYAP Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı
Deniz Kavukçuoğlu, Yayıncılar
Birliği'nin Kitap Fuan'nın
düzenlenmesinde kendilerinin
partneri olduğunu, ama bütiin ticari
sorumluluğun ve yetkinin
kendilerine ait olduğunu vurguladı.
konulu sempozyumu Oç
giin süre>le fuarda ger-
çekleştirecek. PE\ Der-
neği ise daha çok dışanya
aeılmayı hedeflediği için
bu yıl etkinlik düzenleme-
meyi tercih etti. Bizim.
TÜYAP olarak dernekler
arasında bir aynm yap-
mamız mümkün değü"
dedi. Bugüne kadar Ya-
yıncılar Birlıği'nin part-
nerleri olması sebebiyle.
TÜYAP'ın Yayıncılar
Birliği'ne birtakım mad-
dı yardımlarda bulundu-
gunu ifade eden Kavuk-
çuoğlu. bu konuda şunla-
n söyledi: "TÜYAPsana-
nn ve kültürün gelişmesi
amacıvla birçok kuruma
maddi yardımlarda bu-
lunmaktadır. Ama bu
yardımlar TÜYAP için bi-
rer zorunluluk değildir.
Biz yardım yapacağımız
kurumu kendi kişisel ter-
cihlerimizle seçiyoruz ve
bu konuda bizi bağlaya-
cak bir zorunluluk yok. Dola>ısıy la kime>ardım ve-
rip kime veremeyeceğimize İomse kanşamaz."
Basında çıkan Yayıncılar Birlıgı'nin aynm yapa-
cağına ve bazı kurumlann fuara katılmasını engel-
leyeceğıne ılişkin haberleri garipsediğinı belirten
Kavukçuoğlu Yayıncılar Birlıği'nin böyle bir hak-
kı olmadığını belırttı. •4
Ya>ıncılar Birliği'nin bazı
kurumlann fuara katılmasmı engelleyeceğine iliş-
kin haberleri anlavamadım, değil Yayıncıiar Birii-
ği, TÜYAP'ın bile fuara katılan kurumlan engelle-
mek veya onlar arasında bir aynm yapmak gibî bir
hakkı yok. Yayıncılar Birligi fuann düzenleınesin-
de bizim partnerinıi/, ama bu olgu, fuara katılacak
kurumlan seçme veya onlan engelleme hakkını on-
lara vermez."
Tijen Par, Nilüfer Açıkalın. Nedim Saban ve Füsun Önal. (Fotoğraf: ERZADE ERTEM)
'Üç Kadm Bir Çapkm
9
Tîyatrokare'de
Kültür Servisi - Sonbaharla
birlikte yeni sezona giren
tiyatrolar. perdelenni açmak ve
izleyıciyle buluşmak için son
hazırlıklarını yapıyor
Tiyatrokare, pazartesı gecesi
Susam Bar'da diizenlenen bir
basın toplantısıyla yeni sezon
oyunlannı ve oyuncularını
tanıttı. Tıyatrokare, geçen
mevsim sahneledikleri
"Salaklar Sofrasrna devam
ederken •*İ'ç kadın Bir
Çapkın" adlı yeni oyunlanyla
ızleyıcileri selamlıyor.
Mevsimi. 1-8 ekim tarihleri
arasında Ankara Ulus 100. Yıl
4
Land and Freedom'ın galası yapddı
Kültiir Servisi- Türsak Vakfı ve Yeni
Yüzyıl'm birlikte gerçekJeştirdiği "Dünya
Sinemasın'dan Seçkin Örnekler-Gala
Gecekri"nin ilkı.Ken Loach'ın •'Land
and Freedom" (lilke ve Özgürlük)
filmiyle açıldı. Ispanya ıç savaşının
anlatıldığı, 1995 Cannes Jüri Özel Ödülü
ve 1995 Cannes Eleştirmenler Ödülü'nü
alan ''Land And Freedom"ın başrol
oyuncusu Rosana Pastor, fil.nın galası
için Istanbul'daydı. Pastor, kardeşlik ve
dayamşrnayı anlattığını söyledigi ftlmin,
kendısi için çok önemli ve anlamh
olduğunu söyledi. Ken Loach'ın başanlt
bir yönetmen olduğuna dikkat çeken
Pastor. çekimler sırasında özgürce
çalışma olanağı bulduklannı ve filmin
ana teması olan dayanışmayı yaşadıklannı
söyledi. Türk sineması hakkında
bildiklerinin festrvallerde izlediği birkaç
iyi Türk filmiyle sınırlı olduğunu
söyieyen Pastor. Avrupa'nın kendi
sinemasmı ve kültürünü koruması
gerektiğine dikkat çekti. Pastor.
Amerikanlann da farklı ve iyi fılmler
yaptığını; ama bunun Avrupa sineması
üzerinde bir baskıya dönüşmemesi
gerektiğini söyiedi. Türsak Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı Müjde Ar da.
Dünya Sinemasından Seçkin Örnekler
dizisi için özellikle Avrupa filmlerini
yeğlediklerinı \e gösterilecek filmlerin
politik içerikli olacağını vurguladı.
Avrupa sinemasının bir varolma
mücadelesi içinde bulunduğunu söyleyen
Ar, bunu bir ölçüde başardığını da
sözîerine ekledi. Avrupa'da artık hem
düzeyli hem de gelirgetiren filmlerin
yapddıgını söyleyen sanatçı, "ticari film
kötüdür" anlayışının terk edilmesi
gerektıgıni belirtti. Türk sineması için
her şeye baştan başlamayı amaçladıklannı
söyleyen Ar, Türsak yönetimini de bu
amaçla kabul ettiklenni söyledi. Geçmişte
yapılanlann yadsınamayacağını, ancak
şimdi yapılması gerekenin, sorunların
belirlenmesi ve teker teker üzerine
gidilmesi olduğunu da sözîerine ekledi.
Kültür Merkezi'nde açacak
olan Tıyatrokare. geçen mevsim
büyük ilgi gören oyunlan
"Salaklar Sofrası"nı uzatmasız
bir hafta sahneleyecek. 12
ekimde genel istek üzenne
yalnız dört haftalık bir süre için
Şışli Gönül Ülkü, Gazanfer
Özcan Tiyatrosunda da
sahnelenecek oyunda Pekcan
Koşar. Köksal Engür, Hayrettin
Aslan. Aylin Lzunlar. Asuman
Çakır, Özden Ozgürdal ve
Nedim Saban rol alıyor.
Çe\ resındekı en salak adamı
yemeğe davet ederek onunla
tum bir gece eğlenen bir
akıllının düştüğü komık
durumun anlatıldığı oyunda,
salak ıle akıllı kavramlan ıç içe
geçiyor. Nedim Saban'ın
oynadığı salak. akıllı
geçınenlerin yapay dünyasını
kanştınyor. Izleyicinin büyük
beğenisinı kazanan bu güldürü.
Miişfik Kenter'ın rejisiyle
sunuluyor.
Tiyatrokare'nın yeni oyunu "Ûç
Kadın Bir Çapkın" ise 8
kasımdan itibaren reperruvara
alınıyor. NeilSimon'ın özgün
adı ~The Last of the Red Hot
Lovers" olan bu güldürüsünde.
20 yılı aşkın bir süredir kansına
sadık kalmış bir adamın. üç ayn
kadınla yaşamaya çalıştıgı
kaçamak anlatılıyor. Oyunda
aşk. seks, evlilik, sevgi, sekste
sevgi, aşkta sevgi. evlilikte aşk
gibi kavramlar sorgulanıyor.
Tunç Yalman'ın sahneye
koyacagı oyunu. Sungun
Babacan Türkçeleştirmış.
Dekor \e kostümlerini Sevil
Kısakürek ile Faik Arcanın
üstlendıği oyunda. fotoğraf
sanatçısı Erol Atar, oyun
fotoğraflanna imza atarak
destek venyor.
"Kelebekler Özgürdür" ve
"Durdurun Dünyayı İnecek
Var" adlı oyunlarda da rol alan
ve uzun bir aradan sonra
izleyicilenn karşısına çıkacak
olan Füsun Önal, "Üç Kadın
Bir Çapkın"da, yaşamında seks
dışında pek bir şey
düşünemeyen bir ev kadınını
canlandınyor. Nilüfer Açıkalın.
herkesten şüphelenen kız olarak
annesinin e\ ini garsoniyer
olarak kullanan deneyimsiz
çapkın Nedirn Saban'a zor
anlar yaşatıyor. Devlet
Tıyatrosu'nun seçkin sanatçılan
arasında yer alan Tijen Par ise
arkadaşının kocasıyla dolu dolu
yaşayabileceğı ıkı koca saati.
vıcdan azabı çekerek ve
ağlayarak harcıyor.
Tiyatrokare "Üç Kadın Bir
Çapkın" oyunuyla önce
erkeklere, sonra kadınlara.
"Salaklar Sofrası" ise önce
akıllılara. sonra salaklara pek
çok şey öğretmeyi ve
güldürerek duşündürmeyi
hedefliyor.
BİR İŞ TEKLM
.. 103.6
RADYOMEGA
Şimdi
Çok daha NET
Çok daha GÜÇLÜ
Çok daha CANLI
ve ' .' . .
Şimdi
103.6
RADYOMEGA'NIN
- Hisselerini,
- Yönetimini,
saygm, ciddi ve finansal yönden güçlü bir
kuruluş ile paylaşmak amacındayız. Görüşmeyi
arzu eden kuruluş yetkilileri randevuyu
(0212) 614 04 10 no'lu telefondan alabilirler.
Behramkale1de 'Assos
Gösteri Sanatlan Festivali
9
Kültür Servisi - Çanakkale'nin Behramka-
le köyünde 6. 7 ve 8 ekım tarihlerınde "Assos
Gösteri Sanatlan Festivali" adında uluslara-
rası bir festival düzenlenıyor. Bu yıl ılkı dü-
zenlenecek festivalın amacı. "Kendi dilini
arayan. özgün yapıtlar üreten dans. tiyatro,
kukla oyunlanyla bu topluluklarla çalışnıayı
yeğleyenmüzisyentasanmcı.plastikv«görün-
tü sanatçılannı bir araya getirmek vetopluluk-
lann yapıtlannı geniş bir seyirci kklesine sun-
mak" olarak açıklandı
AyduıTeker(dans). Behramkale Halkı (kıt-
le tıyatrosu). Hüseyin Katırcıoğlu (tiyatro).
Işıl Kasapoglu (kukla).
Kumpanya (tiyatro). La
Mama Etc Nevv York (dans.
tiyatro. kukla). LeventÖget
(enstalasyon ' dans). L'Ou-
til Paris (tiyatro) ve \'eşil
Üzümler'ın (dans tıyatrosu)
katılımıyla gerçekleşen fes-
tival ın genel sanat yönet-
menliğinı Hüseyin Katırcı-
oğlu \e tasarımlannı Çağla
Ormanlar, Selçuk Günşık
üstleniyor. Festnal etkinlık-
lerinin tanıtımı amacıyla
Roxy'de gerçekleştırılen
toplantıda Hüseyin Katırcı-
oğlu'na ait iki gösteri filmi
('Truva Öyküsü' ıle 'Ge>ik
Laneti') ve Le\ent Öget'e
aityınebu filmlerdençekıl-
mış dıalar. müzık eşhğınde
gdsterildı. Hüseyin Katırcı-
oğlu. Türkiye'de sanat adına
bazı hareketlenn olduğunu.
bunları bırleştırmeyı amaç-
ladıklannı belırterek festi-
valin olusumunu açıkladı:
"Örgütlenmemiz gerektiği
söyleniyor. Örgütlenme bu
tiir çalışmalar y apan ûısan-
lann kişiligine ay kın. Vani ben gidipde demek-
ler kurarak bakanlıklarla uğraşamam. Uğra-
şacak olsam. herhalde bunlan üretemezdûn.
Bu anlamda festivalin çok iyi bir birleştiricili-
ği olduğunu düşünüyorum".
Sanatçı, festivalin amacını ve doğuşunu
geçmiş yıllarda yaşadığı bir deneyımle akta-
rarak özetledi "Bir kaç yıl önce, tstanbul Fes-
tivali için bir ait festival oluşturulması dîişü-
nüldü. Hem festivalin altında bir festival hem
de alternatiffesth al olması diişünüldü. Ben de
İzmır'e" adıyla bir gösteri yapmıştım. Festi-
vaJkomitesindınsadeceDikmen Giirün Uça-
rer gelmişti, büy ük savaşımlar verdi. Ancak.
komiteden başka kimse gelmediği için y ine bir
devlet tiyatrosu oyunu sergilendi. Ben de bu-
na tepki gösterdim. O zaman biz de bu orga-
nizasyonu kendimiz yapalım dedik. Bu da bu
sene>e nasip oldu."
Festival düzenlemenın göriındüğü kadar
kolay olmadığını söyleyen Katırcıoğlu, sanat-
çılann büyük özverilerde bulunduklarını söy-
ledi. Katırcıoğlu. dansçılar ticari ışler yaptı-
ğından Aydın Teker'ın dansçı bulmakta bü-
yük zorluklar yaşadığına dikkat çekerken.
Fransa'dan festıvale katılacak topluluğun,
kendi yol paralannı ödeyerek geldığini belırt-
tı.
Eden Beach ve Eden Gardens otellen. ka-
tılımcılara üç hafta ıçın konaklama hizmeti
sağlıyor. Bu süre ıçınde sanatçılar, kaldıklan
yörey i tanıyarak rahatça prova yapma olana-
ğı bulacaklar.
Hüseyin Katırcıoğlu festıvale katılan sa-
natçıları seçerken. kendi dillerını bulmuş sa-
natçılara öncelik verildiğini söyleyerek. tıyat-
rolann içinde bulunduğu çelışkileri dile getır-
di' "Başkasınınoyununualıpbunaçağdaşda-
hi olsa. yorum getirsen, sonunda sadece yo-
rumcu oluyorsun. Bizim
bu festhalde aradığımız
ise. kendi tar/ını ve kendi
konumunu ortaya koyan
sanatçılan bir araya getir-
mek. Kumpanya kendi ça-
lışmalannı yapıyor. Genel-
de ben de kendi çauşmala-
nmı yapıyorum; bu proje -
Gcy ik Laneti'ni anımsata-
rak-, Vlurathan Mun-
gan' ın öyküsü, ama oyunu
benyaptım. Yeşil Üzümler
ve Aydın Teker de aynı şe-
kilde. Gelen yabancı toplu-
luklarsa Assos'ta daha ne
yapacaklannı bile bilmi-
yorlar. Vani belirli kıstasla-
n var. ama sonuçta ne ya-
pacaklannı tam olarak
belli değil. Mekân. insan-
lar ve ortama göre etkile-
şinı sonucu bir şey ler çıka-
racaklar. Bence bu çok
önemli. Çünkü bi/de vitrin
yapılıyor. Birçok kültür
merkezi ve salonlar yapılı-
yor. Fakat onlann içine ne
konulacağı düşünülmü-
yor." Hüseyin Katırcıoğlu,
yazarlarla tiyatroculann işbirliğının. ortak ça-
İışmalannın kaçınılmaz olduğu göriişünde.
"IVIiDisanaf,'Türk kültürü','Türk sanaü'de-
niliyor. Ben de milliyetçiyim,ama öyle milliyet-
çi degilim. Gidiptde Türk yazannın oyununu
sahneleyçceğiz diye elli tane kötü oyun sahne-
lemenin anlamı yok. O zaman üreten insana
destek olacaksın. Yani gjdeceksin, riske gire-
ceksin yazaıiann atöhelerini kuracaksın. Va-
zarlar biraz tiyatrocularla çauşıp işi öğrene-
cekler. Bu uzun vadeli bir iş; beş yılda. on vıl-
da gelişecek bir şey. Bana sorarsanız festival bu
mannğın ilk adımı."
Katırcıoğlu sanatçının kalıcı olmasında fes-
tivallenn büyük yarar sağlayacağını belırte-
rek. festivalin genel mantığını şöyle aktardı:
•*Bugüne kadar ben bir şeyler yapnm,çiçek
gibi açtL kelebek gibi uçtu: öldü, söndü, soldu
gitti Hepimizin vaptığı da biraz böyle oldu.
Artık bunu başka bir konunıa getireceğiz.
Ama bunu yapıtlannıızla yapacağız, bakan-
larla müsteşaıiarla değil. Bence, dünya ile ile-
tişim kurmak çok önemli. Türkiye'de bir sa-
natçıyım. bu da beni etkiliyor. Ama ben yine
de birdünya insanıy ım. Çinliye de hitap etmek
istiyorum. Kendimikısıtlamakistemiyoruın."
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE .
Akla Ziyan
Akla ziyan (zarar) diye halk arasında kullanılan bir
deyim vardır; çok şaşınlan, düşündükçe şaşkınlıktan
şaşkınlığa düşülen durumlar için kuîlanılır. Zaman
zaman, ironik bir durumu da gösterir. *
Akıl'ın (us), Türkçe Sözlük'teki anlamı, "Insanın '
düşünme, anlama ve bir şeyi önleme yetisi"dir.
Akıl'ın felsefi kavram olarak (burada "uslamlama
yetisi" ile birlikte ele alıyorum) tanımı ise şudur: "In-
sanların zihinsel faatıyet yoluyla nesnel dünyayı çe- •
şitli bağlamlıkları, genel yasal düzenlilikleri ve çeliş-
kileri içinde, yani kendi bütünlüğü içinde kavranma-
sı ve düşüncede yansıtması anlamına gelen felsefi '
kavram."
Tüm bir modernıte serüveninın ekseninde akıl var- '
dır ve akıl Aydınlanma ile bu eksene oturmuştur. An-
cak. burjuva ideolojisi mutlak bir konumlandırmay-
la "aklın tanrıçalığını" ilan edıp, işine gelmeyen du-
rumları ve ideolojileri, hatta kültürleri "akıl dışı" gös-
termiştir.
Oysa ki, işin başındaki, yani Voltaire ve Diderot •
gibi Aydınlanmacılar "hoşgörülü bir akıl"dan yana-
dırlar.
Aklın mutlak egemenliğinin benimsenmesi, gide- •
rek tehlıkelı toplumsal durumlara doğru yol aimıştır.
Akıl dışı durumlar ortaya çıkmıştır. Avrupa dünyası-
nın şian olan -Edgar Morin'in tanımıyla- "aklın tan-
nçalığı", akıl-dışı bir durum olarak Hitler'de. şımdi-
ki Bosna gibi orneklerde kendini göstermektedir.
Akıl dışılık toplumsal bilincın yitimidir de aynı za-
manda. İş bu noktaya geldiğinde, Avrupa'da gördü-
ğümüz gibi faşizm iktıdara gelmiş ve ikinci kez bir
dünya savaşını başlatarak mılyonlarca insanın öl-
mesıne neden olmuştur.
Ne var ki aklın (ve bılimin) kullanımı önemlidir.
Çünkü, savaşın kazanıldığı bir anda, Japon halkı
atom bombasına tanık olmuştur. Bu. çok pahalı öde-
nen ve hâlâ ödenmeye devam edilen bir tanıklıktır.
Burada, ironik bir durum yok, ama akla ziyandır...
• '
"Varfık" dergisi son iki sayıdır "Akla Veda Zamanı
Geldi mı" başlıklı bir dosya yayımlıyor. Paul Feye-
rabend'in Akla Veda adlı kitabının geçen aylarda
Türkçede yayımlamasının ardından geliyor bu dos-
ya. Yani akıl sorgulanıyor.
Bu sorgulama Aydınlanma'dan beri var (özellikle
Kant, Hegel). 19. yüzyıl süresince Rasyonalizm ve
Romantızm bir çatışma ıçindeydi; birbirinı etkiliyor,
birbirinı dönüştürüyordu. Duygu, duyum dünyasın-
dan, insan psikolojisinden uzaklaşmanın eleştirisi ile
salt duyguculuğa sürüklenmenin eleştirisinin birlik-
te yer alışı...
Günümüzde ise. belki de bir "post-modern du-
rum" olarak "akla veda" ediyor filozoflar.
•
Akla veda mı. aklın kullanımına mı veda? Çünkü
katışıksız aklın eleştirısını de, hem de en sert eleşti-
risıni zaten "eleştirelakıl" yapıyor. Yine Morin'in de-
yimiyle "eleştirel akıl hiçbır zaman, aklın kendi ken-
dini efsaneleştirmesıne teslim olmadı."
Öte yandan. Aydmlanma'nın getirdiği büyük kaza-
nımlar var. Aydınlanma, aklın boş inana karşı sava-
şımı: feodal toplumun egemen politik. sosyo-ekono-
mik, felsefi, estetik ve teolojik görüşlerine ve henüz
süregiden politik kurumlarına karşı savaşım ver-
mek...
Engels'in dediğı gibi "Din, doğa anlayışı, devlet
düzenı, her şey kıyasıya bir eleştiriye hedef oluyor-
du; her şey aklın yargıç kürsüsü önünde ya kendi
vartığını haklı çıkarmakya da bu savdan vazgeçmek
zorundaydı."
Aydınlanma'yla, yani aklın kullanım biçiminin fel-
sefi olarak değişmesiyle -akla ilişkin söylem Aydın-
lanma'da ortaya çıkmadı- yeni bir çağ başlıyordu:
sorgulama çağı.
Bu felsefi sorgulamayı bir türiü kabul edemediği-
mizden bizde, "Aydınlanma" daha çok tikel bir ko-
numda kaldı. Kendi Aydınlanmamızı bir türlü ger- '
çekleştiremedik. Yani, süreç içinde aklın katışıksız ;
durumuna geçemedik ki ona gönül rahatlığıyla "el-
veda"diyelim.
Biz, "elveda" fiilini hemen kabullendık. Doğrudur, '
"aklın tanrıçalığı"n\n zararlan vardır. Kendinin dışın- '
daki her şeyi akıl-dışılıkla mahkûm edip yaşam hak- ;
kı tanımamak bir başka akıl-dışılığa götürür Ama yi-
ne de neye veda edeceğimizı bilmeliyız. Akla mı, ak-
lın kullanımına mı?
•
Medyamız bir akla ziyan durumunda. Gazeteler ;
züccaciye dükkânları gibi. Kızınızın çeyizini rahatlık- ,
la bu gazeteler aracılığıyla düzebilirsiniz.
Okur da -gerçek okur mu acaba- gazetelerin ver-
diklerinin değerine göre oradan oraya hemen trans-
fer olabiliyor. '
İyi gazete vermek yerine "mal" vermek herhalde '
daha kolay ki gazetelerimizin büyük bir çoğunluğu ;
kampanya üzerine kampanya yapıyor. hediye üzeri-
ne hediye dağıtıyor. Yani akla ziyan bir durum.
Bir Cumhuriyet okuru olan altkomşum Kamil Bey
geçen gün, akan çatılarımızın sorununu konuşurken
laf lafı açtıktan sonra şöyle sordu: "Cumhuriyet ga- '
zetesi niye bir şey vermiyor?" Sonra devam etti.
"Vermeli, kesinlıkle bir şey vermeli. Bizde pek olma-
yan bir şey vermeli." Düşündü ve sorusunu kendi ya-
nıtladı: "Akılvermeli..." '.
Her ne kadar aklın sorgulandığı bir çağda yaşıyor- !
sak da Kamil Bey'in önerisini yürekten destekliyo- '
rum. Hani şöyle çekilişsiz mekılişsiz, kuponsuz mu- '
ponsuz...
Yapı Kredi yayınlarından yeni
kitaplar
ANKAR'V(AA) - Yapı Kredi yayınlanndan Ömer
Madra'nın "Rüzgâra Karşı" adlı deneme kitabı ile
Memet Fuat'ın çeşitli yazılannın yeraldığı "İki Yönlü
Yozlaşma" adlı kitaplan pıyasaya çıktı. Daha önce
"Romanımla Sana Bir Ses" adlı bir romanı
yayımlanan Ömer Madra bu kitabında bir 68 "lı
ruhuyla gündehk yaşamda yer alan her şeyin ardındaki
sıstematık imgeleri irdeliyor. Memet Fuat'ın "İki
Yönlü Yozlaşma" adlı kitabında ise, 1981-1987 yıllan
arsında Yazko Edebıyat. Somut, Broy \'e Millıyet
Sanat gibi dergiler ile çeşitli gazetelerde çıkan
tartışma, değinme. kitap tanıtma yazılan, soruşturma
yanıtlan ve konuşmalan yer alıyor.
Sanatçılar için "Topluluk
Sigoptası"
AıNKARA (A4)-Müzik ve Sinema Sanatçılan
Sendikası (Müzik-Sen) Genel Başkaru Mehmet
Çırıka. "Topluluk Sigortası"ndan yararlanmak isteyen
müzik. sahne ve gösteri sanatçılannın sendikava
başvurmalarını ıstedi. Çınka. sanatçılann sosyal
güvenjıkten yoksun kaldıklannı belirterek, bu
olumsuzluğun gıderilmesi için 506 sayılı SSK
yasasının 86. maddesi gereğı "Sosyal Sigortalar
Kurumu ile Topluluk Sıgortası Sözleşmesi"
imzalanmasına karar venldiğinı belirtti. Bu topluluk
sigonasına katılan sanatçılar malullük, yaşlılık ve
ölüm aylığı bağlanmasına hak kazanabilecekleri gibi
kurumca sağlanan sağlık yardımlanndan ücretsiz
olarak faydalanabılecekler.