14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 1995 ÇARŞAMBA «• • OLAYLAR VE GORUŞLER VILiPIaıtDönemine Girerken Prof. Dr. M. CENGİZ PLNAR T ürkiye. 21. yüzyıla VII. beş yıllı'k planîa girmektedir. 60"lı y ıllarda başlayan plan- lı kalkınma daha 70'li yıl- lardaetkınliğinı yıtirmiştır. 90"lı yıllann ortalanna ge- lindiğinde yıllık ihracat 18 milyardolar. kişi başına düşen gelir 2000 dolar civa- nndadır. Sanayileşmede henüz ithal ika- mesi süreci aşılamamıştır. Oysa kalkın- ma sürecini hemen hemen aynı yıllarda başlatan G.Kore'de bugün ihracat 100 milvardolara, kişi başına düşen gelir 10 bin dolara yaklaşmıştır. Sanayileşmede teknolojik bagımsızlık süreci aşılmış. ıh- racat aşamasında uluslararası rekabette varolunmanın keyfi yaşanmaktadır. Uluslararası ekonoınık gücü sağlaya- cak hedeflerin saptanamaması. kaynak planlamasından yoksunluk vb. gıbi tek- nik tutarsızlıklann yanı sıra siyası otori- telerin plan sonuçlannın hesabını verme sorumluluğunda olmamalan. olumsuz- luğun temel nedenlerini oluşturmaktadır. VII. Beş Vılhk Kalkınma Planı; geç- mişle kıyaslanmayacak değişik dünya koşullannda: gümrûk birliği. özelleştir- me, katma değeri yüksek sanayileşme. teknoloji transferi vegelişimi.işgücüve- rimliliğini arttırma. demokratikleşmenin yerleştirilmesi, gelir dağılımını iyıleştir- me.. gibi hedefleri öngörmektedir. Geçmişe kıyasla ciddi yapısal değişi- mi içeren VII. beş yıllık planın uygula- ma \ e topluma hesap verme bakımından geçmişten farklı olması en büyük dileği- mizdir. "Sürdürülebyir bir büyüme ortamtnı korumak" ifadesini planm uygulanma- sında gerçekçi yaklaşım olarak algıla- makla bırlikte. uygulamadaki sapmaları bugünden normal karşılama uyansı şek- linde yorumlamak da mümkündür. Ka- buledilebilirsınırlan aşmaolasılığıyük- sek olan sapma nedenleri de plan uygu- laması başlangıcında ülkenin içinde bu- lunduğu gerçeklerden kaynaklanmakta- dır. Unutmamak gerekir ki bugünkü du- rum, genelde benzer siyasal göriişü pay- laşan siyasi otoritelerin planlı uygulama sonuçlan olarak süregelen sorunlan kap- samaktadır. VII. plan dönemine girerken. planla aşılması öngörülen bazı sorunlan dile ge- tirmeyi, karamsarlık olarak değil. plan- da öngörülen hedeflere ulaşılmasının ön koşulu olarak algılamak gerekir. Her şeyden önce insan yaşamında se- çeneğiolmayandemokratikleşmebirya- şam biçimi olarak buna sahıp çıkılmasıy- la gerçekleşebilir. yasalarbunun hukuki çerçevesinibelirler. Ancak. günlükgeçi- mini sağlayamayan. geleceğe güvenli ba- kamayan. yeterli eğitim alamayan insan için demokratikleşme ikinci derecede al- gılanabilir ve bu insanı. şenat dahil top- lumu kaosa sokan arayışlardan kurtar- mak mümkün olmayabilır. Bu kaosu ön- lemek siyasi otoritenin acil sorumluluğu olmalıdır. Gayri safi milli hasılasinın yüzde elli- si dış borçlanmaya. yüzde yirmisi iç borçlanmaya \aran bir ekonomi yöneti- minde planın finansman kaynaklannın saglanmasında. dolayısıyla hedeflere ulaşmada ciddi sapmalar olabileceğini bugünden görmek gerekir. Bu nedenle KlT'leri vb. gibı kurumlan suçlamayı bir yana bırakıp kaynak yaratma sorununa ivedi önlem almak gerekir. İhracatını kur ayarlamalannda. borç- lanmayı tolore edilemeyecek faiz oran- lanndâ bulan ve sanayileşmeden uzakla- şıp üretmeden tüketime yönelen bir eko- nomide uluslararası rekabete dayanma dahadagüçleşmektedir. Ekonomiye yön değiştirtip üretimi arttıracak önlemlere hız kazandırılmalı, gece yarısı zenginli- ğine son verilmelidir. 1993'te 100 milyon TL'ye kadar olan tasarruf mevduatının toplam tasarruf mevduatı ıçindeki oranı yüzde 71 \ e bu- na mevduat sahiplerinin yüzde 99'u sa- hip olurken. 1994'te bu dilimdeki mev- duat oranı yüzde 39"a düşmüş v e mev du- at sahiplerinin yüzde 98'i tarafından kontrol edilirduruma gelmiştir. Öte y an- dan. I993"te 100 milyon TL üzerindekı mev duatın oranı yüzde 29 ve buna sahip olan mevduat sahipleri oranı yaklaşık yüzde I ıken. 1994'te bu dilimdeki tasar- ruf mevduat oranı yüzde 61 'e yükselmiş ve mevduat sahiplerinin yüzde 2 si tara- fından kontrol edilir duruma gelmiştir. Bu durum. faiz politikasının sonuçlannı açıklaması bakımından önem taşımakta- dır. Öte yandan. 1990'da Döviz Tevdiatı ve Tasarruf Mevduatı'nın toplam mevdu- at içindeki oranı sırasıyla yüzde 23 ve yüzde 40 iken. bu oranlar 1994'te yüzde 52 ve yüzde 29 olmuştur. Bu da TLTden kaçışın ve insanımızın ekonomiye güve- ninin gidişini göstermesi bakımından önemlidir.Tasarruf mevduatının yüzde 86'sı Orta Kuzey. Ege, Marmara ve Ak- deniz bölgelerinde yoğunlaşırken, kredı- lerin de yüzde 85'inin yine bu bölgelere aktanldığı görülmektedir. Bu da bölge- ler arası dengesizliğin giderilmesini ön- gören VII. plan için ciddi birhareketnok- tası göstergesidir. Asıl sorunun yaşandı- ğı bölgeler için serbest ekonomi felsefe- si bir yana bırakılıp devletin ağırlığını koyması gerekir. 25 yaş üzeri nüfüsun ortalama ögretim süresinin 3.5 yıl, araştırma geliştirme gi- derlerinin GSMH'nin binde 3'ü olan öğ- retimde ülke gerçeklerine uygun olma- yan eğitim sistemi kaosunun yaşanıldığı Türkiye'de VII. plan sorumluluğunun ağırlıöı ve ciddiyeti açıkça görülmekte- dir. Yüzde 53 oranındaaçıköğretime daya- lı bir yüksek öğretimle ve yeni üniversi- te açılmasıyla ilgili yaklaşımla VII. plan- da hedeflenen insan gücü kalitesinin iyi- leştinlmesi oldukça düşündürücüdür. Eğitim politikası çağın gereklerıne göre yeniden ve ivedilikle ele alınmalıdır. Tü- ketime endeksli bir bankacılıkkesiminin bu alışkanlığının aşılması ise ayn bir so- rundur. Bankalann kârgöstergelerini ilan etmelerinin yanı sıra sanayiye katkılan- nı da topluma duyurmalan, onlann övünç kaynağı olmalıdır. VII. Beş Yılhk Kalkınma Planı böyle- ce bir başlangica dayanmaktadır. Başa- nya ulaşabilmek için siyasi otoritelerin, kalkınma planlannı, kendi iktidar dö- nemlerinin politik aracı olarak değil, ül- kenin geleceğini hazırlayan bir uygula- ma ve taahhütname olarak algılamalan, toplumdan fedakârlık isterken. bunun he- sabını verecek bilinç ve sorumluluk için- de olmalan en içten dileğimizdir. Iş sağlığıyla kim ilgilenecek? Dr.ALPERAKÇAM F utbolda son v ıllarda yaptığımız büyük atı- lımla dünya ^ıralamasında ılk otuzlara çık- tığınıız söy lenıyor. Bu olayın sevincıy le ol- sa gerek çok daha başarıİı olduğumuz bir başka dalı unutuyoruz. Türkive, iş kazası sı- ralamasında dünyada ilk üçe girmeye hak kazanmış bir ülkedır! Çalışan işçi sayısına düşen işka- zası oranı bakımından düny a şampıy onu aday ly ız! Mes- lek hastalıSı bildinmı ise ~yok"ıur. Buııdan ıvısi can saSlığı! Iş kazası çokluğu, meslek hastoltğı bildırimi olmayı- şı gelışmış ülkelerce geri kalmışlıgm, insan sağhğma de- ğer vermemenm göstergesi sayılıyor. Geçen yıla kadar SKK'nm üç Meslek Hastalıgı Hastanesı"ne raslantı so- nucu bulıınup gönderilmış veya bireysel haşvuru ile meslek hastalığı olduğu saptanmış hastalık sayısı Tür- kiye"nın meslek haslalığı ıstatıstık verısı olarak yayım- lanıyordu. Çalışan nüfusa oranlandığında komik dene- cek ölçiide az sayıdakı bu vennin ülke gerçeğini yan- sıtmadığı ve sağlıkla ilgılı uluslararası kuruluşlardagü- lüşnıelere y ol açtığı bilındiginden SSK. bu konudakı bıl- dirimlerı durdurmuştur. lşkazası bildırimi ise. çalışanın işgöremezlik ödeneğine gerekli olduğundan ve her ne hikmetse birçok çalışan hemen kaza günü sigortalı ça- lışmaya başlamış bulunduğundan daha gerçekçi. gerçe- ge yakın oranda belgelenebılmektedır. Bir yanda. özellıkle işverenlenmiz olmak üzere Av- rupa Birliğı'ne girebılmek için çabahyoruz. bir yanda çalışma koşullanmız Avrujja'nın ıki yüzyıl önceki or- man y asalan v e dalaverelerle yürütülen geçmişıni anım- satıyor. Işın acıklı tarafı yasal donanım bakımından ış alanı yeterli altyapıya sahipıir. Ellınin üstünde işçi ça- lıştırılan ışyerlerinde bir iş hekimi bulundurulmasını zorunlu tutan Lmumı Hıfzıssıhha Yasası 1930 tanhli- dir. Tam altmış beş yıl önce yürürlüğe ginniş bir vasa- yı bıle yaşama geçirememışbirülkedeyaşıvoruz. fş Ya- sası, Sosyal Sıgortalar Yasası. yüzlerce yönetmelik, yö- nerge. genelge. ayakları havada asılı dururken biz yenı. parlak. yaşama geçemeyecegi çok açıkça belli işsizlık sigortası gibı cafcaflı. politik hedefler peşindeyız. Ka- nımızca. ışsiz sayısının çalışan say ısından fazla oldugu. modern tefeciliğin. parayla para kazanabilmenin çok kolay olduğu. işçınin yaratacağı artı değeri bile gölge- de bıraktığı bir ülkede politik cambazlıklar yerine ger- çekçi. üretimi arttırmaya yönelik. saglıklı iş yaşamı oluşturmaya yönelik önlemler alınmaM zorunludur Llke genelınde sayıları S86Odolaymda bılınen 50 ve üstü işçi çalıştıran işverlennin altmış beş yıl önce çık- mışbiryasayla uynıak zorunda bulıınduğuyükümlülük yerine getırilmelidır. tşçi sayısına göre, günün belli sa- atlerınde işyerınde bulunacak. bu konuda yeterli öğre- nimi olan iş hekimi varlığı. ışgücü kaybını azaltacak. üretimi arttıracak. ışverenı yasal tazmınat kay ıplarından kurtaracak bireîken olacaktır. Yasa kapsamından çıka- bilmek için işverenlenn taşeron işçısi çalıştırmaları ön- lenmelı, iş hekimi olmay an, i^verenin ahbabı. cebıne ko- nan üç beş kuruş paraya ışçı işe gınş kanlannı. pedi- odik ınuayene cetvellerini imzalayan hekımlerın ışya- şanıına ve sağhğına zararlan engellenmelidır. Sağlıkla ve sosyal güvenlikle ilgili koca bakanlıkla- nn. genel müdürlüklerın, bınlerce bürokratın bulundu- ğu. işçi sendikalarının trilvonlarla ölçülen varlıklannın olduğu ülkemızde ış sağlığıyla gerçekten tek ılgilenen- ler. Türk Tabipleri Birliğı'nın amatör hekımlerıdır TTB"nin düzenledığı iş hekimligı kurslannda heryıl bı- ne yakın hekım bu konuda yeterli bilimsel ve yasal bil- giyle donanmakta, ancak bu konudaki yasa ve yönet- melikler aslında yürürlükte olmadığından iş sağlığıyla ilgili olumlu bir gehşme yaşanamamaktadır. Çalışma Baanlığf nın ışyeri denetimlerıni akşam sofralarında kadeh tokuşturarak "iş banşj" ile noktalayan kımı de- netçi ve işverenlenmiz ülke geleceğini bombaladıkla- rının farkına varmamaktadırlar. Çalışandan yana oldu- ğunu savlayan sosyal demokrat anlayışın yönettiği Sos- yal Güvenİık ve Çalışma Bakanlığf na düşen görev on- larca yıl önce çıkmış yasa ve yönetmelikleri yaşama ge- çirmektir. Işgprmezdurumdakı lşGüvenliği Genel Mü- dürlüğü (tSGÜM) çalıştınlmalı. merkezi bir bılgısay ar- da toplanacak işyeri hekımliğı kayıtlan ile ülkemiz mes- lek hastalıkları konusunda veri toplayabılecek duruma getirilmelidir. Işyen hekımine vereceği, yol parasıyla eşdeger, ay- lık sekiz milyon lirayı çok görerek taşeron ışçisi çalış- tırma. işyerini bile görmemiş ilgisız bir hekıme belge ımzalattırma yolunu seçen ışverenimız kendı geleceği- ni, ülke geleceğini baltalamaktadır. Çağdaş üretım. Av- rupa Birliği gibı kavramlar henüz ona çok uzaktır. Sı- gorta hastanelerinm boguntusunu, kalabalıklığını bir ölçüde de olsa azaltacak ışyeri hekimliği iş sağlığının temel taşıdır.Bilinçsız kalabalıklann alkışı ve oyu mu. saglıklı. bilınçli. çalışan ve üreten insanlann aydmlık, yüreği mi? Siz seçın beyler! COK UYGUN TAKSITLERLE ARCELIK FIRIN TARTIŞMA 'Şapka tktisası Hakkında Kanun.' Y üce önder Atarürk'ün bizi u)garlık düzeyine çıkarmak için yaptığı devrimlerin önde gelenlerinden biri, hiç kuşkusuz, kılık kıyafetle ilgili olanıdır. Bu kısa yazıda yalnız şapka ikrisası (giyimi) i!e ilgili yasa üzerinde durulaçaktır. Son yıllarda bu yasanin. belki yanlış anlamalarla, belki de başka amaçlarla. çarpıtıldığı görülmektedir. Yasa. Konya Milletvekili Bay Refikve arkadaşlarına önerilmiş. 16 Kasım 1925'teTBMM. gündemine girrniş, 25 kasımda, uzun tartışmalardan sonra benimsenmiştir. Karşı görüşte olan. Bursa Milletvekili Nurettin Paşa ile, öneriyi savunan Adliye Vekili Esat Mahmut düşünür Ağaoğhı Ahmetve diğerlerı arasında geçen tartışmalar görülmeye değer. Günümüzdeki yanlış değerlendirmeleri anlayabilmemiz için yasa metnini görmemizde yarar vardır: "Madde 1- Türkive BMM. azalan ile idare-i umıımive ve hususive ve mahallive ve büumum müessesata mensub me'murin \e müstahdemin. Türk milletinin ikrisa etmiş olduğu şapkavı givnıck mecburivetindedir. Türkive halkının da umumi serpuşu, şapka olup buna münafi (av kırı) bir itivadın devamını hükümet men eder." Görüldüğü gıbi burada, şapkanın giyiniş saatleri, yeri. vb üzerinde bir açıklama yoktur. Amaç; fes. kalpak. sank. vb'Ierinin giyilemeyeceğini vurgulamaktır. Yasadaki. "Türk milletinin iktisa etmiş olduğu" yargısı, çelişkili gibi görünmekte ise de tutanaklarda. birkaç ay önce çıkanlan bir kararname ile halkın büyük bir kısmının şapkavı giymekte olduğu bildirildiğine göre bu çelişki ortadan kalkmaktadır. Yasanın bu açıklığına karşın onu yanlış yorumlayıp halkın zihnini bulandıran birkaç örneği görelim: 1- Bir mülervekili. bir buçuk yıl önce. zamanın başbakanı ile yardımcısı hakkında, şapka yasasına uymadıkları için suç duyurusunda bulunabilir. 2- TRT Genel Müdürlügü yapmış bir profesör 20 Öcak 1995 günü bir özel TVnin düzenlediği açık oturumda, "Anavasanın 174. maddesindeki" söylenmesi bile güç (iktisa sözcüğü için) yasanın. herkese neredeyse fötr şapka giymeyi emrettiğinden yakınabiliyor. 3- Gene özel birTV kanalında bir Aczimendi lideri ile yapılan konuşmada, TV görevlisinin "Bu yaptığınız yasaya aykırı değil mi" sorusuna. lider; "Sizin de durumunuz yasaya aykırıdır. şapka giymiyorsunuz." deyince, yönetici: "Bu konuda telefonla konuşmaya katılacak olan profesörden yardım istiyor). Devrimlerimizi sa\aınan görüşleri ile tanıdığımız profesörün yanıtı üzücü oldu. Önce. "1. kanalda olsavdınız suç olurdıT. dedi; sonra (kanunun, uygulanmayan yasalar arasında kaldığını, bey, efendi. vb unvan ve lakaplan kaldıran yasanın da uygulanmayan bir yasa olduğu) örneğini verdi. Bir \ asanın yanlış anlaşılmasının, başka bir yasanın durumuna bağlanması savunulamaz. Hukukçuların titizlikle üzerinde durdukları gerçeği göz ardı edemeyiz. Yürürlükte olan bir yasaya uymak zonınluluğu vardır. Uyulmamasının, deviet bir cezayı ön görmese de en azından kültürel sorumluluğu vardır Eğitim kurumlannın yasalara saygı konusunda. küçük yaşlardan çocuklan yetiştirmeleri gerekir. Bu konu Atatürk'ün çok önem verdiği bir konudur. Şapka devrimi ile ilgili bilgiyi Türkiye Iş Bankası Kültür Dizisi Yayınlann'dan olan. Mustafa Selim İmece'nin hazırladığı "Atatürk'ün Şapka Devriminde Kastamonu ve İnebolu Gezfleri" adlı yapıtta ayrıntılı olarak görebilirsiniz. Yazar, hukuk öğrencisi olarak bu gezilere katılmış, tüm aynntılan saptamıştır. Bu yapıtı. incelemem için bana veren değerli sahhaf Bay Lütfü'ye teşekkürü borç bilirim. Atatürk, elindeki panama şapka ile yöreyi dolaşmış, halkı, Türk devrimi konusunda aydınlatmıştır. Halkın gösterdiği ilgi çok büyük olmuştur. Atatürk 'ün konuşmalannda kısa bir örnekle yazımı bitiriyorum: "Şuur daima ilerne ve yeniliğe götürür ve ric'at kabul etmez bir haslet olduğuna göre. Türkiye Cumhurheti halkı ileriye ve teceddüde uzun har\elerle > üriimeye devamedecektiı;*' Bız de bu akıl yolundan ayrılmayalım. Laik cumhuriyetimize hiçbir yanından gölge düşürülmesine izin vermeyelim. Rüştii Ergun Işınbilimci (Radyolog) USTELIK AGUSTOS FIYATLARIYLA! PCSINAT * 6 TAKSU PfSINAT * 10 TAKSIT 1111 UIX OAZU fMN l&l BBCnOHON PtfİN 12.tOO.000 16.SOO.000 K&NM 2.070.000 7.710.000 TAKSİT U070JOOO XTIOJOOO TOHAMftaa 14*90.000 ıt.m.ooo ı.sto.ooo 2J040JOOO ouofr 1J4OJ0O0 IO*OMO TOHAMffVa 17.160.000 22^4401000 1311 BBcnoTimormiN ı M » ascno JUMO M 1SJO0.000 2J40J00 17^10000 I.9IO000 I.9IO000 17.400.000 I.9IO000 21^101000 2.(50.000 2.450.000 19.950.000 2,150.000 23^50.000 ıtiı TAKMtınmaor I 21.200000 1412 TMUUUUDK HtHi 11421 T miKmoMATlK mmT i^aMoo 1410000 2*.UO000 1423 T BBCnOHUSIİK 27^00000 nauu. nuN 29.000.000 S.J 10.000 35.310.000 4J10MM 31.470000 3^00000 20^00.000 4.750.000 4JS0.000 3M5O000 XS*0.000 ARÇELİIC Fiyalhnımza KDV dohildir. KDV »aya tfiğer mgi oranianndc ohbitecak değişik'ikler liyatfara aynen yansrblacabır. ' Kampanyomz, Sanayi ve ficoref Sakonltğı'nın 25.05.1994 tarihk, 21940 sayıh fte*mı Gozato'd* ilan adilen ttbiiğe uygvndur. • Ûrûnlarimiz, Arçefifc Yetkili Sohalan'ndan Imslim adüir. • ArfHk "Sahş" Karaağaç Cod. 2/b, »0330 Süttüa, İttanbiA Kompanyarmı, 3 0 tyKH 1995 tarihin» kadar gmforli olup, üntim imkonlan H» umrlıdtr. 361 SS • * - O BOO M İ U t 7 PENCERE İnsan Beşer... İnsan beşer.. Elbet şaşar." Ne var ki bu şaşkırtlık yalnız boynuna 'geri' yaf- tası asılan ülkelerde yaşanmıyor; Afganistan, Ru- anda. Somali gibi toplumlarda insanlar birbirierini yiyorlar; ama, ya ileri ve uygar sayılan topJumlar- daki körlüğün akıl almaz sınıriara dayanmasına ne demeli!.. ABD'den Avrupa'ys ve Japonya'ya uza- nan kuşakta yaşayan 'Zenginler Kulübü" akıl al- maz bir hırsın güdüsünde oluşan ideolojik şablo- nu bütün insanlığa uygulamak için çırpınıyorlar... Peki, dünyayı nereye sürüklüyorlar?.. Uygarlığın ölçütü "eleştirel a/c//"dır; Batı toplu- munda dünyayı avuçlannın içinde tutan egemen- leri uyaran çalışmalar elbet eksik değil; "özeleşti- n"deyapılıyor... Peki, dünya nereye gidiyor?.. • Bu sorunun yanıtını siyasal değil, bilimsel biryak- laşımla aramak, doğruları yakalamak olanaklannı yaratabilir; yeryüzünü avcunun içine almak için ör- gütlenmiş çokuluslu şirketlerin gün geçtikçe yo- ğunlaşan tekelciliği, ulusal devletleri aşan siyasal gücünü her ülkede seferber etmiş durumdadır. Oy- sa "küreselleşen dünya"da insanlığın sözde "ser- best rekabet piyasası "nda içine düştüğü bir çık- maz var... Nediro?.. İnsanlar gün geçtikçe doğayı tüketiyorlar, ama sanayi atıklarını tüketemiyorlar. Hayatı yönlendiren temel kural, "Sen mi daha fazla satacaksın, ben mi daha fazla satacağım?" yanşında vurgulanıyor. Bu yanş "Sen mi beni ka- zıklayacaksın, ben mi seni kazıklayacağım?" içe- riğine oturan bir ahlak anlayışını körüklüyor. Küreselleşen dünya piyasasında geçerii bu dü- zenin tepesinde tekeller var... • TEMA, "Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlan- dırma veDoğal Varlıkları Konıma Vakfı"n\n ilk harf- lerinden oluşuyor. Vakıf, hiçbirimizin hoşuna gitme- yecek bir uyarıyı gündeme getiriyor: "Türkiye ekmeğe muhtaç olacak!.." TEMA'ya göre "Petrol krizinden sonra buğday krizi geliyor." Hem de önlemler alınmazsa bunalı- mın eli kulağında!.. Külahımızı önümüze koyup dü- şünmenin zamanıdır; ekmek fiyatlanndaki son pat- lamalar. olacaklann habercisidir. TEMA, dünyanın eşiğinde bulunduğu geleceğin çizgilerini şöyle çekiyor: "20'nciyüzyılı geride bırakan insanlık, birçokso- runla karşı karşıyadır. Dünyamızın kontrol altına alı- namayan nüfus artışı, başta erozyon olmak üzere doğal sistemin tahribatı, insanlığın devamına te- mel tüm doğalkaynakların tükeniyorolması, temin edilen gıda miktarındaki azalma, bu sorunlann en önemlilerindendir. Dünyanın ve Türkiye'ninistatis- tikleri ve geleceğe ait değerlendirmeleri incelen- diğinde bu temel gereksinmenin 1984 yılına kadar dünya genelinde birproblem oluşturmadığı, fakat bu tarihten itibaren tüm istatistiklehn eksilen de- ğerlere doğru kaydıklan, bu gerilemenin önümüz- deki yıllarda çok ciddi problemler yaratacak bo- yutlara varacağı açıkça görülmektedir." TEMA, sorunun rakamlarla, istatistiklerte biröze- tini yaparak acı bir gerçeğin altını çiziyor: "Dünya- daki her üç çocuktan bin, beslenme yetersizliğine maruzken ve toplam 1.3 milyar insan açlık çeker- ken ABD veAlmanya 'da toplam tahıl ürününün üç- te ikisi, domuz, inek ve tavuklara yem olarak veri- liyor." • "Istanbul'da 1990'da 320 gram ekmeğin fiyatı 400 lira iken 1995 'te 300 gram ekmeğin fiyatı 9000 lira olmuştur." Aklımızı başımıza devşirmenin zamanıdır; ama, çıkar kavgasının hırsında göz gözü görmüyor... ADALET BAKANLIĞIALANYA İCRA MÜDÜRLÜGÜ İLAMSIZ TAKİPLERDE ÖDEME EMRİ DosyaNo: 1995 666 1- Alacakh ve varsa vekilinin adı, soyadı ve ikamet- gâhı: Irfan Akgün vekilleri Av. Yelda Yavuz. Av. Ümit Yavuz. Atatürk Çad. 30/2 Alanya. 2- Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinirı adı, soya- dı ve ikametgâhı: Hanifi Ezmiş. Çarşı Mah. Hükümet Cad. Örs Sokak - Alanya. 3- Alacağın Türk parasıyla tutan. faiz mıktan ve ışle- meye başladığı gün: 38.770.000- TL toplam alacağın 29.12.1992 tarihinden işleyecek aylık % 10 faiz, masraf, ücreti vekaletle tahsilidir. 4- Senet \e tarihı, senet yoksa borcun sebebi: T.C. Zi- raat Bankası Alanya Şubesfne ait kredi borcuna ilişkirt kefalet parasının riicuudur. 5- Bir terekeye karşı yapılan takiplerde mirasçılann adı. soyadı. şöhret ve ikametgâhlan: - Işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu ve takip masraflannı yedi gün içinde ödemeniz (temina- tı vermenız). borcun tamamına veya bir kısmına veya ala- caklının takibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa, senet altındaki imza size ait değilse yine bu yedi gün için- de aynca ve açıkça bildırmeniz. aksı halde ıcra takibin- de bu senedin sizden sadırolmuş sayılacağı, ımzayı red- dettiğıniz takdirde mercı önünde yapılacak duruşmada hazırbulunmanız. buna uymazsanız vaki itirazınızın mu- vakkaten kaldınlacağı. senet veya borca ıtirazınızı yazı- lı veya sözlü olarak icra dairesine yedi gün içinde bildir- mediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gere- ğince mal beyanında bulunmanız. aksi halde hapisle taz- yik olunacağınız, hıç mal beyanında bulunmaz veya ha- kikata aykırı beyanda bulunursanız, hapisle cezalandın- lacağınız. borç ödenmez veya itıraz edılmezse cebn ıc- raya devam edileceğı, takıbe itiraz ettiğıniz takdirde. itı- razla birlikte tebliğ giderlerini ödemeniz, aksi halde iti- raz etmemiş sayılacağınız ihtar olunur. • •- , (lc. tf. K. 60) Basın:4O113 ISR\RTA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Davacı Beledıye vekili Av. Ahmet Akıncı tarafından davalı Zehra aleyhine mahkememızde ıkame edilen tes- pit ve tescil davasının yapılan açık yargılamasının sonun- da; Mahkememiz tarafindan verilmiş bulunan 14.8.1995 tarih ve 1995'679 esas, 1995/783 karar sayılı ilamı ile Isparta Dere Mahallesi 108 pafta. 226 ada. 8 no'lu par- selin Isparta Belediyesı adına tapuya tespit ve tesciline karar verildiğı yukanda bulunan davalılara tebligatın ya- pılamadığı ve daha önce de adresleri bulunamadiğı, ga- zete ilanı yapıldığı anlaşıldığından yukanda ısımleri ya- zıh bulunan davalılarca gazetede ilan yapıldığı tanhten itibaren 15 gün geçtiğınde itiraz olmadığı takdirde kara- nn kesinleşeceği ihtaren ilan olunur. Basın: 42920
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear