23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 1995 SAU 10 DIZI YAZI Ulusalüstü hukuk sistemi• Resmi otoriteler, sözleşmeye taraf olmakla yükümlendikleri kamuoyunu bilgilendirme işlevini sistemli biçimde ihmal etmektedirler. Dışişleri, Adalet ve İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlıkları ile TBMM İnsan Hakları Komisyonu, sözleşme metinlerini düzenli, sistemli, doğru biçimde Türkçeleştirme yerine belgelerin açıklanmaması çabası içindedirler. , \ n Haklan ve1 ıcygçı ymajcı K fiaşvurusu M Doç. Dr. M. Semih Gemalmaz • Türkiye hasım gösterilerek yapılan bireysel şikâyet başvurularında saptanacak noktalardan biri, reddedilen başvurular ekseninde yapılan yanlışlıklardır. Bir kez, birçok başvuru, özellikle tanıma beyanından hemen sonra yapılan bazı başvurular, sözleşme ve protokollerinde düzenlenen hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarına ilişkin olmadığından, peşinen reddedilmiştir. U lusal düzlemde, akade- mik çe\Telerde de, özel- likle genç kuşak akade- misyenler arasında bu konuda çahşma yapma- ya yönelen, giderek ar- an bir ilginin varlığını gözlemlemek »lanaklıdır. Zamanlabutürçalışmalann laba da yaygınlaşacağı ve kalitesinin de ırtacağı öngörüsü herhalde yanlış olma- •acaktır. Daha şimdiden söylenebilecek >lan. düne kadar özellikle "Ulusalüstü nsan Haklan Hukuku" başlıklı bir ızerk disiplinin adını müstehzi gülüm- .emeyle karşılayanlann sayısının gide- ek azalmaya başlamasıdır. ftzeleytiri gereklillğl Bizzat bu gelışımden bir ders çıkar- nak gerekir. Çünkü, Türkiye'deya>gın, >oğun ve sistemli pratikler haline gelen hsan haklan ihlalleri olgusu karşısında, nağdurlara ulusal hukukun yetersız kal- cığı aşamada ulusalüstü hukuk sistemi aracılığı ile yardımcı olunması olanağı- rı kavramak. bunun önemini idrak et- nek için, ılla bu kadar zamanın yıtiril- nesı mı gerekjyordu şeklinde birözeleş- triyi. herhalde ulusal hukuk çevreleri. artık daha çok zanıan yitirmeden yap- nak durumundadırlar. Söz, ulusal hukuk çevrelerinin, özel- I kle de avukatlann tavnna gelmişken, halen süregıden olumsuz bazı eğilimle- re de ışaret etmek yararlı olacaktır. Hukukçuların yanılgısı Komisyona bireysel başvurulan gö- tûren avukatlann büyük çoğunluğu, ha- len, yaptıklan girişımi salt bireysel bir gırişim grbi kavramaeğilımindeler. Oy- sa, bu bir toplu öğrenme sürecı olduk- tan başka. başarılı olsun ya da reddedil- sın, yapılan her girişim, sonuçta. ülke- de AlHS standartlannın yaşama geçi- rilmesine hukuksal bir katkı anlamını taşır. Ostelik. ülkede yabancı dıl bilen hukukçu sayısıntn azlığı ve bunun yarat- tığı sonucu olumsuzlayarak pekıştıren AIH Komisyonu ve Mahkemesi karar- larının. sistemli. düzenli ve kapsamlı bi- çimde Türkçeleştirilrnemiş olması, do- layısıyla bu alana ilgi duyan geniş bir avukatlar grubunun Strasbourg içtihat- lannı izleyememiş'izleyemiyor olması gerçekleri dikkate alındığinda. ilgili hu- kuk çevrelerinin bireysel paye saplantı- lanndan sıynlarak, etkin bir işbirliği yapması gercğinin önemi ve işlevi her- halde yadsınamaz. Aynı biçimde, yapı- lan ve başanlı ya da başansız sonuç ve- ren başvurulara ilişkin akademik çevre- lerin yönelteceği'yönelttiği eleştirileri. açtıklan tartışma süreçlerini. objektif ve verimli birkarşılıklı ögrenme süreci ze- mini olarak kavramak yerine. içeriğin- den boşaltıp kişiselleştirme sapmasma düşme sığlığtndan biran önce sıynlmak, herhalde sadece bir mesleki dayanışma olgunluğu göstergesi değil. ama yanı sı- ra demokrası mücadelesinde işbirliği yapılması gereğinin de bir koşuludur. Resmi otorltelerin ihmall Böyle bir işbirliğini zorunlu kılan baş- ka bir unsur daha bulunmaktadır. Bu ise. resmi otoritelerin, aslında sözleşmeye taraf olmakla yükümlendikleri, konu ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirme işlevini sistemli biçimde ihmal ediyor olduğu gerçeöidir. Ne Dışişleri Bakan- Iıgı. ne Adalet Bakanlığı. ne insan Hak- lanndan Sorumlu Devlet Bakanlığı, ne TBMM İnsan Haklan Komisyonu. ne sözleşme metinlerini, ne sözleşme or- ganlannın ürettıği standartlan düzenli, sistemli ve en önemlisi doğru biçimde Türkçeleştirme çabasına girişmişlerdir. Tam tersine, bu belge ve bilgiler aleni- leşmesin gayreti gösterilmektedir. Hat- ta daha vahimi. bu ulusal organlar ara- sında verimli bir işbirliği ve eşgüdümün bulunduğu bile kuşkuludur. Daha da ötesi, bu resmı birimlerde bile, ömeğin, komisyon ve mahkeme kararlannın Türkçeleştirilmesinden vazgeçtik, oriji- nal dilinde tam bırkülliyatının bulundu- ğu da ileri sürülemez. c- BAŞVURUNUN, AİHS ve PRO- TOKOLLERDEKİ HAKLARA İLİŞKİN OLMASI ZORUNLULU- ĞV Türkiye hasım gösterilerek yapılan bi- reysel şikâyet başvurulan ve buna iliş- kin komisyon kararlan incelendiğinde saptanacak bir diğer nokta, kabul edile- mezlik karanna bağlanan, yani reddedi- len başvurular ekseninde yapılan yanlış- lıklardır Bir kez. birçok başvuru, özellikle ta- nıma beyanının hemen sonrasında yapı- lan bazı başvurular, sözleşme ve proto- kollerinde düzenlenen hak ve özgürlük- lerin ihlali iddialanna ilişkin olmadığın- dan, peşinen reddedilmiştir. O halde, bi- rinci nokta, sözleşme ve protokollerin maddi hukuk denilen kısmında hangi hak ve özgürlüklerin düzenlendiğini be- lirlemenin gerektiğidir (Bk.Aşağıdaki liste). Bu eksende, gözden kaçınlma- masıgerekenbirdiğerönemli unsur ise. ihlal yaptığı gerekçesiyle başvuruda ha- sım gösterilen devletin sorumluluğunun. sadece onaylayıp taraf olduğu belgeler- le sınırlı olduğudur. Buna göre örneğın. bir devlet. AtHS'ye taraf olmakla birlik- te. AlHS protokollerinin, örnek olsun, herhangi birisine taraf değilse, o proto- kol bakımından ılgili devletin sorumlu tutulmasi, sözleşme istemi ekseninde olanaklı olmaz. Türkiye gerçeği Bunu Türkiye bakımından somutlaş- tınrsak, örneğin, Türkiye, AlHS proto- kolNo l'intarafidır(5). Dolayısıyla I No'lu protokoldekihak- lann ihlal edilmesi halinde Türkiye aley- hine şikâyet başvurusu yapılabilir. Bu- na karşılık, Türkiye, örneğin, ölüm ce- zasıni ilga eden 6 No'lu protokolün ta- rafı değildir, imza bile koymamıştır, ya- hut 7 No'lu protokolü 14 Mart 1985'te imzalamış, ama henüz (Ağustos 1995 itibariyle) onaylamamış (onaylanmasmı uygun bulma yasasını çıkarmamış) ol- duğundan bu protokolün de tarafı değil- dir. O halde, 6 ve 7 No'lu protokollerde düzenlenen hak ve özgürlüklerin ihlali iddiasıyla Türkiye aleyhine bir bireysel şikâyet başvurusu yapılamaz. Aynı ek- HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER LİSTESİ 1 AİHS I Madde 2: Yaşam hakkı; Madde 3: tşkence ve ınsanlıkdışı ya da aşağilayıcı ccza ya da muamele yasaği: Madde 4: Köielik ve kulluk yasağı; Madde 5: Kişi özgürlügü ve güveniiği hakkı; Madde 6: Adil ve usulüne uygun yargılanma; Madde 7: Ceza ve suçta geriye yürümezlik kuralı; Madde 8: Konut dokunulmazlığı ve özel yaşamın gizliliği; Madde 9: Düşünce. vicdan ve din özgürlüğü; Madde 10: Ifade özgürlüğü; Madde 11: Toplanma ve örgütlenme özgürlüğü; Madde 12: Evlenme ve aile kurma hakkı: Madde 13: Etkili ulusal hukuk yollanna başvuru hakkı; Madde 14: Ayrımcıhk yasağı. 1 Protokoller 1 No 1 (md. 1): Mülkiyet hakkı: (md. 2): Eğitim hakkı: (md. 3): Serbest seçim hakkı. No 4 (md. 1): Borctan ötürü hapis cezası yasağı; (md. 2): Seyahat haklcı; (md. 3): Bir kimsenin kendi ülkesine girme ve orada burunabilme hakkı; (md. 4): Toplu sınırdışı etme yasağı. No 6 (md. 1): Ölüm cezasının ilgası. No 7 (md. 1); Yabancılara ilişkin usuli haklar: /•_* (md. 2): Temyiz hakkı: (md. 3): Haksız mahkûmiyet için tazminat; (md. 4): fkinci kez "- j?~" yargılanmama ya da cezalandınlmama hakkı: (ınd- 5): J Eşler arasında eşitlik (4). Demek ki AİHS Komisyonu'nayapılabilecek bir bireysel şikâyet başvurusu, ancak yukanda dökümü verilen hak ve özgürlükJere ilişkin ise söz konusuolabilir. sende, 4 No'lu protokolün durumu biraz daha gariptır. Türkiye 4 No'lu protoko- le, 19Ekim 1992'de, imzayaaçıldığı ta- rihten 29 yıl sonra imza koymuş \e ara- dan bır-iki yıl daha geçtikten sonra. 23 Şubat 1994 tarih ve 3975 sayilı yasa ile (6) onaylamıştır. Bunun da üzerinden bır beş ay geçtik- ten sonra, 4 No'lu protokolün resmi Türkçe çevirisi Resmi Gazete'de yayım- lanmıştır (7). onay beigesinin depo "=' edilmesi Bu yolla, bir uluslararası belgeyi onaylamaya ilişkin iç hukuk işlemleri tamamlanmış olmaktadır. Ne var ki uluslararası yükümlülüğün doğması için. iç hukuktaki onaylama işleminı ta- mamlamak yetmez. Bunu ızlemesi ge- reken zorunlu adım, onay belgesini, o sözleşmede belirtilen yetkili makama depo/tevdi etmek işlemidir. Türkiye, yu- kanda adı geçen çalışmamızı yayımla- dığımiz 1994 ilkbahannda. sözü edilen onay belgesini depo etmek işlemini ye- rine getırmemişti (8). I Ocak 1995 tarihi itibariyle devletle- rin insan haklan belgelerine taraf oluş- iannı sergileyen bir çalışmadaki (9) ve- nlere göre Türkiye hâlâ 4 No'lu proto- kole taraf dev letler arasında gözükme- mektedir. Sonuç olarak burada değinilen konu ekseninde belirtilebilecek olanı, 4 No'lu protokoldekı hakların ihlali gerekçesiy- le Türkiye aleyhine başvuru olanağı. en azından. teorik olarak tartışmalı bulun- maktadır. 4 No'lu protokolün ihlali ge- rekçesiyle/ıddiasıyla Türkiye aleyhine yapılan bir başvuru ve buna ilişkin ko- misyon karan ömeği henüz bulunmadı- ğindan. bu hususta ulusalüstü organın nasıl bır içtihat üreteceği de bu aşama- da belirsizdir. Özellikle, tanıma beyanının yapıldığı 1987'den sonraki birkaç yıl içerisinde gerçekleştirilen başvurulann bazilann- da gözlenen, sözleşme ve protokollerde düzenlenmeyen ya da Türkiye'nin he- nüz taraf olma işlemini yapmadığı pro- tokollerde yer alan hak ve özgürlüklerin ihlali şikâyetleri ile başvurulduğundan, bunlann daha baştan reddedilmcsı doğ- rultusundaki pratik, giderek azalma eğ- risi çizmektedir. (4)(AtHS ve protokollerindeki haklar ve özgürlükler için bkz., Mehmet Semih Gemalmaz, Temel Belgelerde İnsan Haklan, iHD Yay., Nisan 1994; burada gönderme yapılan birinci kitap, insan hakları belgelerinde "esasa ilişkin hu- kuk" ya da "maddi hukuk " olarak ad- landırılan hükümlere ilişkin bir derle- medir). (5)(Bkz., 10/3/1954 tarih ve 6366 sa- ythyasa, RG. 19/3/1954, s: 8662; aynn- tılar için bkz. M.S. Gemalmaz, age. 1994. sf: 162). (6)(Bkz. RG. 26/2/1994, s: 21861) (7)(Bkz. 14/7/1994. s; 21990). (8)(Bkz. M.S. Gemalmaz, UsulHuku- ku /., 1995. s. 185-186). (9)(Bkz. Jean-Bernard Marie, agd., 1995, sf: 81) Yarın: Basvurunun usule uygunluğu ÇALIŞANLARIN SORULARISORUNLARI/ YILMAZ ŞİPAL Fiilî hîzınet zammı ve sigorta başlangıcı SORU: 923 sayılı Silahlı Kuvverler Personel Yasasrna tabi ve Emekli Sandığı kapsamında 11 vıl 7 aylık bir hizmetten sonra kendi isteğimle görevimden ayrıldım. Okul dönemi- ne ilişkin 1 yıl 1 aylık süre de Emekli Sandığı'na aktarıldı. Görev yaptığım süre içinde, 2 yıl 10 ay da fiili hizmet zam- mı aldım. Böylece Emekli Sandığı'na tabi okul dönemi ve fiili hizmet zamları ile birlikte toplam 15 yıl 6 aylık sürem var. Eylül 1986'dan bu yana, Sosyal Sigortalar Kurumu sigonalı- sı olarak çalışmaktayım. Okul dönemi dışında ilk kez eylül 1972'de Emekli Sandığı'na iştirakçi oldum. Sorulanm: 1) 2 yıl 10 aylık fiili hizmet zammım sigorta başlangicını ge- ri götürür mü? Götürürse emekli olmaya hak kazandığımı sa- nıyorum. Götürmezse, sigorta başlangıcım hangi tarih ola- cak? 2) Emekli olabileceğim tarih nedir? (S.K.) YANIT: T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın 32. maddesi ile ağır ve yıpratıcı görevlerde çalışanlara, bu görevlerde geçen her hizmet yı- lı için 3 ya da 6 aylık sürenin fiili hizmet zammı olarak aynca fiili hizmet sürelenne eklenmesi öngörülmüşrür. Yasanın 33. maddesi uyannca bu "Fiili hizmet müddetı zamlan emeklilik muamelelerin- de fiili hizmet sayilır." Göreviniz gereği aldığınız 2 yıl 10 aylık fiili hizmet zammı, si- gorta başlangıcım 2 yıi 10 ay geriye götürür mü? Bu sorunun yanıtı, Yargitay Onuncu Hukuk Dairesi'nce verilmiş- tir (*) (...) Burada çözümlenmesi gereken hukuksal sorun. Emekli Sandığı Kanunu'na tabi olarak geçen çalışmalara tanınan "fiili hiz- met zammı" ile "'itibari hizmet zamlannın" sigortalılık süresine da- hil edilebilip edilemeyeceği hususudur. Başka bir deyişle. sigortali- lığın başlangıcında fiili ve itibari hizmet süresi kadar geriye götürü- lüp götürülemeyeceğidir. Davada. sonuç olarak Emekli Sandığı'nda geçen hizmetlerle Sos- yal Sigortalar Kurumu'nda geçen hizmetlerin birleştirilmesi ve yaş- lılık aylığına hak kazanıldığının saptanması istenmektedır. Şu hale göre davanın yasal dayanağı hizmetlerin birleştırilmesi hakkında 228 sayılı kanun ile bu kanunun yenisi olan 2829 sayılı kanun ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kahunu'nun 60. maddesıdir. Gerek 228 sa- yılı yasanın 8. maddesinde. gerekse 2829 sayılı yasanın 6. madde- sinde, sigortalılık süresinin başlangıcı. ilgili sosyal güvenlik kuru- munda ilk defa çalışılmaya başlandığı tarih olarak belirlenmiştir. Bu durumda, davacının sigortalılık süresinin başlangicının ilk defa Emekli Sandığı Kanunu'na tabi olarak çalışmaya başladğı 9.10.1962 tarihi olduğu ortadadır. Fiili ve itibari hizmet sürelerinin sigortalı- lık başlangicma eklenmek suretiyle sigortalılık başlangıcının geri- ye götürülmesine yasal ve hukuksal olanak bulunmamaktadır. Sos- yal Sigortalar Kanunu'nun sigortalılık süresinin hesaplama biçimi- ni düzenleyen 108. maddesinde de aynı ilkeler benimsenmiştir. Özel- likle. hizmetlenn birleştirilmesine dairyasada başlangıcın fiili hiz- met süresi kadar geri götürüleceği yolunda bir hüküm bulunmadık- ça yorum suretiyle sicortalılık süresi uzatılamaz (...)" (Yarmtay 10. Hukuk Dairesı. 3.12.1987 Tarih, 1987/6877 Esasve 1987/6742 Karar) Yargıtay karan uyannca, Emekli Sandığı kapsamında geçen süre- lerin 2 yıl 10 aylık "fiili hizmet zammı", sigortalılık başlangıcım genye götürmemektedir. Okul dönemine ilişkin 1 yıl 1 aylık süre, sıgortabaşlangıcım 1 Ey- lül 1972'den 1 Ağustos J97l'e gerirecektir. (2) Emekli olabileceğiniz tanh ise sigorta başlangıç tarihi olan 1 Ağustos 1971 'in üzennden 25 yılın geçeceği 1 Ağustos 1996'dır. - (*) Kaynak. Yasa Hukuk Dergisi, Temmuz 1988, sayfa 1046. T.C. GİRESUN SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1994 617 Davacılar Hüseyın Doğan, Süleyman Sudı fhtiyaroğlu vekılı Av. fbrahim Domaç ta- rafından davalılar Ahmet Ihtiyaroğlu ve diğerleri aleyhine açılan ortaklığın giderilme- sı davasının yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan gereğınce; Davalılar Gençağa. Vesıle Salıha Altan. Gönül İhtıyar. Senihe Karahanoğlu, Ibrahim hhan Ihtıvaroğlu'nun tüm aramalara ragmen adresleri tespıt edılemedığınden, duruşma günü \e dava dılekçesınin ılanen tebliğıne karar venlmış olduğundan. ortaklığın gide- rılmesı ıstenılen Gıresun Merkez Çınarlar Mahallesi'ndekaın pafta 18. ada 121, parsel 3; pafta 18. ada 120. parsel 10: pafta 18. ada 120, parsel 8'dekayıtlı gayrımenkul hısse- darlanndan Ismail oğlu Gençağa thtiyar, Halil kızı Vesile Salıha Altan, Ismail kızı Gö- nül Ihtivar. Halıî kızı Senihe Karahanoflu. Halıl oğlu fbrahim Ilhan Ihtıyaroğlu'nun du- ruşma günü olan 4.10.995 günü saat 9.00'da mahkemede hazır bulunmaları. bulunma- dıkları takdırde yokluklarında duruşma>a devamla karar verıleceği. duruşma günü ve dava dılekçesi tebligı yerine geçerlı olmak üzere ilanen teblığotunur. HUMK. 509-510. nıad Basın- 39109 ARAÇ KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı:1990 70E IW5'93 K Davacı Araç Orman Işletme Müdürlüğü vekilı tarafından davalılar Ibrahim Ha\ ırlıoğlu aleyhine açılan kadastro tespi- tıne itırazdavasının mahkememizde yapılan yargılaması so- nunda: Da\acının davasrnın kısmen kabul. kısmen reddi ile dava konusu Araç ilçesı Balçıkhisar köyü 106 ada, 7 parsel sayılı taşınmazın 1900 mN'lık bölümünün kadastro tespıt ışlemlerinın ıptalı ile Hazine adına orman vasfı ile tespit ve tescılıne, 3678 mN'lık bölümünün ise tespıt malikı Ibrahim Hayırlıoğlu mırasçıları adına hısselen oranında tespıt ve tes- ciline karar venlmış olup. Karar. Balçıkhiı>ar köyünden ölü Ibrahim Hayırlıoğlu mırasçıları Şükrü I layırlıoğlu \e Kezban Hayırlıoğlu'na tüm aramalara rağmen tebliğ edilemedığin- den ılanen tebliğıne karar verilmiştır. Karar tcbligı yerine kaım olmak üzere. ilan tanhinden itıbaren 15 gün iv'ensınde temyİ7 edilmedıği takdırde hükmün kcsinleşeceğı hususu i- lane'n teblığ olunur 4 8 1995 Bnsırr 3710"7 KARS 1. ASLIYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1995/30 (Tıcaret Mahkemesi sıfatıyla) Davacı Türkiye îş Bankası Kars Şubesi vekili Av. Ali Kaya'nın davalı Kadir Veziroğlu aleyhine mahkeme- mizde açtığı ıtırazın ıptalı davasının açık olarak yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğınce: Kars IcraTetkik Mercıi Hâkimliği'nin 1994'15 esas nosu ile yürütülmekte olan dosyanın merciı taymi neri- cesı görevsızlıkle mahkememıze gönderilmiş olup. an- cak davalıya merci tayınine ilişkin karann tüm araştır- malara rağmen adresı tespıt edilemediğmden ılanen teb- liğıne karar venlmış. davalı Vezır Kadıroğlu'nun 1995'30esas sayılı dosyanın duruşması olan 20.09.1995 günü saat 09.4Ö'ta bizzat hazır bulunmanız veya kendi- nizı bır vekıl marıfetı ile temsıl ettırmentz, aksi takdır- de yargılaınaya yokluğunuzda devam olunacağı ve ka- rar verıleceği, davetıye yenne kaım olmak üzere liancn tebliğ olunur. Basın: 37952 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Karaören'in Odasındaki Fotoğraf... llkokul çağlannda, babamın fınnında, lokantasında çalışır, O'na yardım ederdım. Bir gün dört-beş masa- lı lokantaya gelen bir müşteriye sormuştum: - Ne rstersiniz? - Süpürge çorbası! - Süpürge çorbası yok, pirinç çorbası var! - Sen babana söyle, bana bir süpürge çorbası ge- tirsin! Fırın ile yemeklerin piştiği yer, üç-dört basamak aşa- ğıda. Indim. babama: - Bir adarn geldi, süpürge çorbası istiyor! - Vaaay, diye yerinden fıriadı babam, adama sanldı, kucaklaştılar. Başladılar söyleşiye... Asker arkadaşıydı. aç kaldıklarında dağlarda süpür- ge tohumu toplayıp, kaynatıp çorba yaparlarmış. Ço- cuk usumla, konuşmaları dikkat kesilip dinler, bir şey- lerçıkarmayaçalışırdım. Babam, süvari onbaşısıymış. Gelen arkadaşları arasında "Kuduz'u anımsarım. Oğ- lu da arkadaşım oldu okulda. Yarenlik ederlerdı. Mus- tafa Kemal'ı, Ismet Paşa'yı, Miralay Derviş Bey'i ko- nuşurlardı. Miralay Derviş Bey, komutanları olmalıydı. Deryiş Bey aşağı, Derviş Bey yukarı... Bir de Eğiste köyünden Mehmet Ağa vardı. Meh- met Ağa, savaşta usunu oynatmıştı. Mehmet Bilir. - Ben bilirim tekem, derdı, ama söyleyemem! - Nasıl oldu savaş Mehmet Ağa? - Bum bum bum! Babam O'na çok saygı gosterırdi. O da babama ayak işlerinde, öteberi getirip götürmede yardımcı olurdu. Birkaç eve de su taşıdığı olurdu. Bunlardan bi- ri ilçenin Sorgu Yargıcı Kemal Bey'in eviydi. Kemal Bey topaldı. Yeni evlenmiş. Istanbul'dan ilçeye bir ge- lin gelmişti. Biblo gibi bir bayandı. Kahvede, yargıcın eşi konuşulur, Mehmet Ağa'ya sorarlardı: - Mehmet Ağa, ne kadar çok su taşıyorsun yargıca? Ne yapıyorlar bu kadar suyu? Mehmet Ağa utanarak güler: - Vıra alıyorlar! derdi. Lokurdak lokurdak!.. Herkes gülmekten kırılıyordu. Mehmet Ağa, bır gün su götürdüğünde, yargıcın genç karısı kapıya yarı çıplak çıkmış: yargıç uyarmış- sa da eşi: - Aman canım, delınin teki, ne anlar? demeye getir- mişti. Neredeyse iyice fıttıracak adam! En çok Miralay Derviş Bey'i merak ederdım. Bunu, Necdet Uğur da merak etmiş, Ismet Paşa'ya sormuş. Ismet Paşa şu karşıhğı vermiş: - Miralay Derviş Bey de, Nurettin Paşa da, "Büyük Taarruz"a karşıydılar. Saldınnın 26 Ağustos'ta başla- masının uygun olmadığı görüşündeydiler. Atatürk'/e ıkimizin görüşü kabul edildi. Derviş Ve Nurettin Paşa azınlıkta kaldılar. Ancak. "taarruz" karan alınınca, gö- revlerini yaptılar. Onlar, gerçekten büyük komutandı- /ar/lstanbul'a, Cumhuriyet'e her gidişimde Sami Ka- raören'ın odasında otururum. O odada, çok ilginç, kocaman bir fotoğraf var; 30 Ağustos 1924'te çekil- miş. 30 Ağustos utkusunun ikıncı yılında. O gün "Meç- hul Asker" anıtının da temeli atılmış, Dumlupınar'da. Nadir Nadi. Karaören'e "Bunu ancak sen koruyabilir- sin "demiş. Fotoğraftakilerin çoğu yaşamryor. Büyük bölümü de bilınemıyor, denebilır. Bilebilen şimdi yalnız Sami Karaören var, o da Vehbi Eralp'tan öğrenmiş. 30 Ağustos olmastna karşın, Mustafa Kemal başta, ço- ğu kaputlu, kalpaklı. Demek, Afyon tepesi o saatte so- ğuk. Fotoğrafın birözelliği, herkes doğal haliyleduru- yor, kimi sağa kimi sola bakıyor. konuşuyor. Cumhu- riyet'ın foto muhabirı Namık Görgüç, anlaşılan orada bulunan Yunus Nadi'ye güvenerek, bu fotoğrafı böy- le çekmiş. Onun önünde, eski teknikle, üç ayaklı fo- toğraf makineleriyle, Ordu Fılm Merkezi görevlileri. Sa- mi Karaören, gazetecilerden birinin Hilmi Şahenk ol- duğunu sanıyor.En sağda bazı siviller var, bunlar tö- reni izleyenler. Onlardan sonra, üç önemli kişi yan ya- na. Atatürk'ün ilk Beden Terbiyesi Genel Müduru yap- tığı kişi Ali Hikmet Ayerdem (Balıkesir'de Kolordu Komutanlığı yaptı), ortada Izzettin Çalışlar. O'nun ya- nında, Atatürk'ün pek sevdiği. Istanbul'u Cumhuriyet Türkiyesi adına teslim alan Şükrü Naili Paşa (Gök- berk, Prof. Macit Gökberk ın babası), O'nun hemen önünde asık yüzüyle Kazım Karabekir, ikisi arasında başı görünen sivil Ali Çetinkaya (Kel Ali). Kazım Ka- rabekir, !smet Paşa'ya doğru yan gözle bakıyor. Fo- toğrafı izleyenlere göre, Kazım Karabekir şöyle düşü- nürmüş: - Aramızda bunlar oldukça. bize ekmekyok! Kazım Karabekır'ın sağ omzunda gözüken iki sivil Şükrü Kaya ile Cevat Abbas (Gürer, Cumhurıyet'ın ıdare Müdüru Hüseyin Gürer in dedesi), onlann ya- nında görünen bır sivil, Atatürk'ün Harp Okulu'nda öğretmeni olan kişi (İki ay kadar Milli Eğitim Bakanlı- ğı yaptı), onların önünde yan yana üç ünlü kişi: gen- cecik kara bıyıklı Başbakan Ismet Paşa, Fethi Bey (Okyar) ile Yunus Nadi, Yunus Nadı'nin hemen önün- de Mustafa Kemal'le yan yana, Latrfe Hanım (Uşak- lı), Latife Hanım'ın arkasında, yarı beline değin gözü- ken Ali Fuat Paşa (Cebesoy, Nazım Hikmet'in dayı- sı), Atatürk'ün sağ koluna yapışık duran, Atatürk'ün ya- veri Salih Bozok. Bozok'un sağ omzu arkasında Tev- fik Bıyıklıoğlu: Atatürk'ün başı üstünde sadece başı gözüken Ruşen Eşref Ünaydın Ortada, Atatürk'ün biraz ilerisinde Mareşal Fevzi Çakmak, O'na bılgi ve- ren Halis Bıyıktay Gazeteci Velit Bey, fotoğrafın en solunda Enver Behnan Şapolyo, yanında Çoban Mustafa, yanında Muhittin Baha Pars Arkada, baş- larına puşu sarmış köylüler. BULMACA SEDAT YAŞAYA\ SOLD\N SAGA: 1' Bır kabartma- nın ya da yazıtın -| örneğıni çıkarma ve çoğalhna yön- 2 temı. 2/ Boksta vurulan bir yum- ruk çeşidi. 3/ Üzenne yazı yazı- lan tabaklanmış ceylan derisı... Tavlada bır sayı... Türkçede ilgi adı- lı. 4/ tkı şeyı bir- birine ekleme... Bir meyve. 5/ Fransa'da bır kent... Kökü yenen bir bıtkı. 6/ Faruk Nafız Çamlıbel'ın üç perdelik manzum oyunu 7/ Kıbns'ın Yunanistan ile bırleşmesi dileğmı belırt- mekte kullanılan siyasal te- nm... Yanarken güzel koktu- ğu ıçın tütsü olarak kullanı- lan bır ağaç. 8/ Roma mıto- lojisinde aşk tannsı... Süs için yapılmış giysi kıvnmı. 9/ II. Dünya Savaşfnın önemli çarpışmalanna sahne olmuş bir Japon adası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Büvelek de denilen ve sığırlann kanını emen sinek. 2/ Güney Ege ve Akdenız kıyısı bölgelenmızde çıpura balı- ğına verilen ad. 3/Canlılanbenzerhk vefarklılıklannagö- re sınıflandıran bilim. 4/ Bır haber ajansının simgesi... Ko- kulu tohumlan rakıcılıkta ve hamur ışlennde kullanılan bıt- kı 5/ Yüz kalıbı... Durmadan. aralıksız. 6/ Yapısına gır- diğı sözcüğe "önce, önünde" anlamı katan yabancı önek... Içıne sulu şeyler konulan kap. 7/ Bır renk... Kutsal ışık... Ayak. 8/ Bir rür dokuma tezgâhına ve bu tezgâhta üretilen çok karmaşık desenli dokumalara verilen ad... Toprağın nemı. 9/ Ufak bahçe çapası.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear