23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 MAYIS 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER THK rekora gîdiyorANAP döneminde darbe yiyen THK, 1986'dan bu yana ilk kez istediği rakama ulaşacak • THK'nin bu yıl ilk kez 1 milyonun üzerinde kurban derisi toplayarak en yüksek rakama ulaşacağı belirtilirken îstanbul, İzmir, Bursa, Antalya ve Ankara illeri ile Milas ilçesinin, en çok deri toplanan bölgeler arasında yer aldığı bildirildi. • 1925'ten beri köktendinci vakıflar ve yasadışı kuruluşlara karşın yüksek miktarda deri toplayarak bağış kaynağının doğru yönlendirilmesini sağlayan THK. 1986 yılında ANAP'ın iktidar döneminde yapılan yönetmelik değişikliğiyle darbe yemişti. ANKARA (Cumhurhet Bürosu)-Türk Ha- va Kurumu'na (THK) bağışlanan deri sayısının 1986'dan beri ilk kez rekor düzeye ulaşması bek- leniyor. ANAP iktidan' döneminde yönetmelik değişikliğiyle aldığı darbenın ardından. 1992"de deri toplama yetkisini yeniden alan THK'ye ya- pılan bağışlann, 1 milyonun üzerine çıkacağı be- lirtıldi. THK'ye Türkiye genelindeki 570şubeden ula- şan ilk bilgilere göre birçok bölgede geçen yıla oranla bağış miktan artarken bazı yerlerde bağış rakamlan köktendinci vakıf ve yurtlarla başa baş gerçekleşti. En çok bağış yapılan iller arasında Îstanbul, İz- mir. Bursa, Antalya ve Ankara ilk sıralan alırken Milas'ın da ilçe bazında ilk sırada yer aldığı be- lirtıldi. Kurbanlannın noter huzurunda THK'de kesılereketinin Sosyal HizmetlerveÇocukEsır- geme Kurumu (SHÇEK). derisinin THK'ye ba- ğışlanması için baş\uran yurttaşlann sayısının da bine ulaştığı, kurban kesme işlemlerinin sür- düğü kaydedıîdi. ANAP'ın mirası 1925 yılından ben deri toplamada tek yetkıli kurum olan THK, 1986 yıhnda yapılan vönetme- lik değişikliğiyle darbe vedi. ANAP iktidan dö- neminde Yardım Toplama Yönetmeliği'nde ya- pılan değişiklikle. deri ve bağırsak toplama yet- kisi THK'den alınarak Sosyal Yardımlaşma \e Dayanışma Vakffna verilmiştı. DYP-SHP ko- alisyonu döneminde 1992 yılında yapılan venıbır değişiklikle deri \e bağırsak toplamada y ıne sa- dece THK yetkili kılındı. Ancak 6 yıl ıçinde araç gereç yönünden sıkıntıya giren THK. toplama işlemlennde oldukça zorlandı. THK. geçmiş yıllarda köktendinci \akıf ve yurtlarla PKK ve Hizbullah gıbi terör örgütleri- nin büyük pay aldığı deri kavnağının doğru şe- kılde yönlendirilmesi \e \ergi kaçaklannın ön- lenmesi içın başlattığı mücadelede her geçen yıl büvük oranda ilerledı. 1992 ve 1993 yıllannda sadece 500 bin civa- nnda deri toplayabılen THK. geçen yıl bu rakamı 1 mil>ona çıkardı. TGRT VE STV, İLETİŞtM AĞINDA LİDER Verici ağında sag ııstunlügıı • Yurt genelinde özel kuruluşlarca yerleştirilen 1700 verici-aktancının büyük bölümününün dini içerikli programlara ağırlık veren yayım organlanndan TGRT ve STV'ye ait olduğu belirlendi. HÜLY A KARABAĞLI ANKARA-Özel televizyon kuruluşlan- nın Türkiye genelinde yerleştırdığı 1700 adet \erici - aktancının büyük bölümünün ağirlıklı olarak dini içerikli yayın politika- sı izleyen kanallara aıt olduğu belirlendi Bu gruba giren kuruluşlardan TGRT'nin sı- nır bölgelen dahil olmak üzere 700 verici - aktancı ıle 75 ilde, Samanyolu TVnin de 250'ye vakın vericı-aktarıcı ile 72 ilde ya- yım yaptığı belirlendi Teknik anlamda sistemli bir iletişim ör- gütü kurduklan anlaşılan iki kuruluştan Hu- zur Radyo TV AŞ"nın yayın organı TGRT. ulusal düzevde 700'e yakın verici \e akta- ncısıyla 75 il ve bu illere bağlı küçük yer- leşim birimlerinde. Samanyolu Basım Ya- yın Sanayi ve Ticaret Şırketi de (STV). 250 adet vencı ve aktancı ile 72 ilde yayımlan- nı izleyicılere ulaştınyor. ATV. 195 adet verici ve aktancı ile STV'ye en yakın kuruluş olurken Shovv TVnin 146. Kanal 6, Kanal D ile tnters- tar'ın 100"ün üzerinde. HBB'nin 60'a ya- kın verici ve aktancısı bulunduğu belirlen- di. Jzlenirlik oranıyla görüntü kalitesi ölçü- tünde kurduklan sistemli bir ağla diğer te- levizyonlara üstünlüklerini ortaya koyan sağ eğilimli yayım organlannın "rating1 " sonuç- lannı yeniden tartışmaya açacağı ifade edi- liyor. Yurt genelinde en yüksek ve güçlü ven- cı-aktancı ağına sahip olan TRT'nin (Tür- kiye Radyo Televizyon Kurumu) yetkılile- ri. daha önceden beîirlenen ve bazı illerde- ki sınırlı sayıda izleyici üzennde yapılan ra- ting değerlendirmelerinin gerçeği yansıt- madığını ileri sürdüler. İllere göre dağılım TGRT'nin. verici-aktancı örgütlenmesi- ni il bazında en çok güçlendirdiğı merkez- lerKonya(29). Bursa(28). Izmır(26).Zon- guldak (26), Kastamonu (21), Îstanbul (20). Ankara (21) ve Malatya (21) olarak belir- lendi Konya'da. TGRT'nin kurduğu 29 adet ve- rici ve aktancıya karşın. özel kuruluşlardan Kanal D. STV, tnterstar ve Kanal 6'nın 1. Shovv TVnin 3. ATV'nin de 2 adet venci ve aktancısı bulunuyor. TGRT'nin verici-aktancı düzeyinde di- ğer televizvon kuruluşlanna sayısal üstün- lüğü olan diğer iller şöyle: "Muğla, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Kayseri, Kütahya, Adana, Giresun, Eskişe- hir, Sıvas." Hayat kadınının örgütlenme savaşı ASÜMAN ABACIOGLU İZMİR-Övkülenhepay- nıydı. Aıle ya da koca bas- kısından, dayağından kaç- mışlar. kimisi çocuklanyla kimisi tek başına sokaklara düşmüşlerdi. Sığınacak bir yerleri, yardım alacak kım- selen olmamıştı. Çaresizlik. açlık. yoksulluk tek bir seçe- nek sunuyordu onlara. fahi- şelik... Eski genelev kadını, sekiz yıldır da genelev patronu olan Aysel Firmalı'nın öy- küsü de böyle başlamıştı. Finnalı. bu yazgıyı yaşamı boyunca değiştirmeye calış- mış. kadınlarla bir araya ge- lerek örgütlenmek ve patron baskısına direnmek istemiş ancak başarılı olamamıştı. Korku, bu çabalannda yal- nız kalmasına yol açmış, ör- gütlenmek ıçin güçlü olmak gerektiğini öğrenmişti. Ta ki bugüne kadarbekledi. İzmir Genelevi'nde kadınlar kan tahlili ücretlennin artması- nı protesto için iş bırakma eylemi yaptıklannda bekle- diği günün geldiğine karar verdi. Kadınlar eziliyor Kadınlar ashnda ezilmiş- lıklerıni ifade ediyorlardı, baskıdan bıkmışlardı. yal- nızca kan tahlili parası de- ğildi sorunlan. Genelev ça- lışanlanna, "Bu iş bö>le ol- maz, gelin örgütienelim, der- nekkuralım"dedı. Kadınlar hâlâ çok korkuyorlardı ama Aysel Firmairnın dernek kurma düşüncesini eskısıne göre daha yürekten destek- lediler. Çünkü artık bir kur- tancı bekliyorlardı. Firmalı. kendisini bir patron değil. onlann "sermaye arkadaşı" gördüğü ıçin çoktan buna hazırdı. "Hayat Kadınlannı Eş- cinsclleri Koruma Vardım- laşma ve Islahı Teşvik Der- neğpnın kurulması böyle başladı. Firmalı. hayat ka- dmlan. eşcınseller, kendisi ve kızkardeşınden oluşan 10 kurucu üye ile derneğin ku- ruluşu için girişımlere başla- • Eski genelev kadını, sekiz yıldır da genelev patronu olan Aysel Firmalıhaksızlıklara baş kaldırarak örgütlenme çağnsında bulundu. Firmalı, uzun mücadelelerden sonra Hayat Kadınlannı Eşcinselleri Koruma Yardımlaşma ve Islahı Teşvik Derneği'ni kurdu. yorolmayacaktım. Ben bağı- ra bağıra fahişe oldum. bu- nun suçlusu kim'."" diyordu. Çocuğu aç olan bir kadın bu yola düşmemek için ne ka- dar direnebilırdi 11 Üyesi olan herkesi hayat sigortalı yaptırmayı. kuraca- ği yardımlaşma derneğı ile üyelerinin sağlık, eğitim ve ıslah giderlerini karşılama- yı, hayat kadınlannın çocuk- lannın bakım ve gözetimi için gerekli önlemlen alma- yı, üyelerinin sosyal güven- likten yararlanması için ça- lışmalar yapmayı taahhüt e- den dernek. isteyen herkesi üyeliğe kabul ediyor. Ancak derneğin sosyal yardımla- nndan yararlanmanın koşu- lu. "hayat kadını, eşcinsel ve travesti" olmak. Genelev patronu Firmalı dı. İlk tepkiyi, derneğin ta- belasını astığı mahalledeki bir camı yardımlaşma der- neğinden aldı. "Camimizin karşısına genelev yaptırma- yız" diyorlardı. Oysa, Fir- malı'ya göre asıl amacının ne olduğunu bilselerdi, Müslüman aydınlann buna karşı çıkmamalan gerekir- di. Dındar sayılmasa bıle di- ninin vecibelerini yerine ge- tiren Müslüman bir kadındı Firmalı, "otarafasaygısızlık yapmak" istemiyordu. So- nunda tabelası indirildi. ev sahibinin de baskısıyla "u- cuz olduğu" ıçin kiraladığı evı dernek binası yapmak- tan vazgeçti. Ancak bu dernek kurmak için birengel olmadı. Ama- cı, öncelikle hayat kadınla- nnı hastalıktan ve polis bas- kısından korumaktı. Sonra, hiç bir kadın, isteyerek yap- madığı bu işe sürüklenme- sin diye sığınma evleri aç- maktı. Firmalı'ya göre ge- nelevın olduğu her yerde ko- ca dayağından kaçan kadın- lar için sığınma evleri aç- mak gerekti. O da üç çocu- ğuyla kocasından aynlmış, sokağa düşmüş, kimse sahip çıkmamıştı. "O zaman bir sığınma evi olsaydı, doletin yardımı olsavdı bu işi yapı- "Her şey kızını için 11 Firmalı, daha şimdiden bir çok kesimden tepki ve tehdit telefonları aîdığını söylüyor. Aslında her yerde bir çok dostu ve düşmanı var. Ancak herkesin düs.ün- cesine saygı duyuyor. Türk hukuk sisteminde değişme- si gereken çok şeyin oldu- ğuna inanıyor. Hedefi Mec- listekiler. "Onlara o kadar çoksoracağun sey var ld"di- yor Her şeyi yerinde ve za- manında yapmak istiyor. Kadın haklanyla ılgili der- neklerden destek bekliyor. Yapacağı şeyler için Allah'- tan ömür diliyor, özellfkle de 10 yaşındaki kızı için. Onu gelin etmek istiyor ve şöyle dıyor: "Namuslu, faziletli ve er- demli bir kadın oL Kendini istismar ertirme, kimseyi de isrismar etme. İnsanlar yap- mak istemedikleri bir işe zorlanabiiirler, benden utan- ma..." Sanatla dilenmenin acısı Sovjetler Birliği'nin dağılması>la birlikte, Rusva'da her alanda nıevdana gelen değişimlere koşut olarak 'ressamlar sokağı' dive adlandınlan Arbad Sokağı da \eni bir çehre kazandı. \eni adı 'Sanat \c Dinlenme MerkezT olan sokağın sanata katkısı da tartışılır hale geldi. Sokakta gezinti yaparken Rusva'daki varsıl-voksul çelişkisi rahatlıkla gözlemlenebilivor. Sekiz vaşındaki Rus kı/ı, sokakta ktnıanıvla Ça>ko\ski'yi seslendirirken küçük vaşta sanatıyla dilenmenin acısını da vaşıvor gibi. Belki de çok yctenekli olan küçük kız. variıklı bir ailenin çocuğu olsavdı kemanını büyük bir olasılıkla konservatu- varda çalıvor olacaktı. AS2000 AS2000 AS2000 AS2000 AS2000 A82000 \S2000 > KONUSUNDA TÜRKİYEDE İLK VE TEK MARKET Ekmek Kutusu Portatif T NBS Porter Pazar Arabası Lady Tam Ütü Ma .000.- TL _ i KDVDAHİLDİR. A N N E N I Z E A L A C A G I N I Z E N I Y I H E D I Y E A S 2 0 0 0 d e Çerezlik • Döner Kaplı İthal 3lü Teflon Tava Seti Stella Sebze Kes Tahtası Banyo Perdes • Oralsan Klozet Takımı • Banyolin • 3 parça OOOZSSV Ö ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Medet Umulan... Graham Fuller adındakı ABD'lı araştırmacıyı (!) tüm okurlarımın iyıce tanımalarını ısterim. Aslında sevgili Ali Kırca'nın atv'de "tek kale" oynayarak kendını epeyce yaraladığı ve imajını zedeledığı Sı- yaset Meydanı programında, ızleyıcıler Fuller'i ta- nıdılar. Ama sadece tanımak yetmıyor. ne olup ne olmadığını iyice bilmek gerekiyor. Aydınlık dergisinin 29 nisan tarihli sayısında Ful- ler adındaki bu araştırmacı-yazar (!) iyice içini dök- müş. Aydınlıkçı arkadaşların izinlerine sığınarak, bu zatı daha iyi tanımaya ve tanıtmaya karar verdim. Graham Fuller, Harvard mezunu. Sız. Siyaset Meydanı'nda kulakhk taktığına bakmayın iyi Türk- çe bilir. Ama herhalde "aynntılan kaçırmamak" ya da fazla içli-dışlı görünmemek için çevirmen kul- landı. 1965-1968 yılları arasında Türkıye'de çalışan Fuller, CIA'nın Ortadoğu Masası şeflıgını uzun yıllar yürütmüş. Daha sonra. gene CIA ıçinde "Ulusal Is- tihbarat Konseyi"ri\r\ başkan yardımcılığını yapmış. Şu anda ABD'nın hızmetindekı "f/?/n/c-fan'("lardan birı olan Rand Cooperatıon'da Ortadoğu ve islamı- yet konulannda uzman olarak hızmet yapıyor. Ne dıyelim, Allah mübarek etsın. Doğrusunu ıstersenız ABD'nin de (her devlet gı- bi) uzman istihbarat elemanı çalıştırmasını haklı ve hatta akıllıca bulurum. Kendi ulusal polıtikasını be- lırleme durumunda olan bir devletin, bilgi topla- maktan başka çaresi yoktur. Ama benim anlaya- madığım. hatta sinirlendığim şey. böyle bir adamı Türkiye ıle ilgilı konularda halka "araştırmacı" diye yutturmak isteyenlerın tutumu oluyor. Herkes bitti de Türkiye'nin değerlendirmesi ko- nusunda CIA uzmanlarının ağzına mı bakacağız. Türkiye ile ilgilı değerlendirmelerı, bu süzgeçten mi geçireceğız? Türkiye'nin sorunları konusunda "tek kale" fikir jımnastigı yaparken, Fuller gıbı adamları kendilerine yandaş alanlara ne kadar yazık... Şimdı Fuller'ın "döktürdüğü ıncıleri" gorelım. Âydınlık'tan muhabir arkadaş soruyor: "Son dö- nem bütün Amenkan analızlennde Türkiye yol ay- rımında' denılıyor Nedır bu yol aynmı?" Fuller: "Yol aynmı yerine ben, gellşmenın yeni bir aşamasında demek ıstiyorum. Pek çok eski Kemalist ılke artık ömrünü tüketmıştır. Dünya artık Atatürk'un yaşadığı dönemdekı gibı değil. Bu il- keler o zamanlar modern Türkiye'nin kuruluşu ıçin gerçekten önemliydi. Bunlarsız sorumlu, güçlü, modern Türkiye yaratılamazdı. Fakat bugün değiştı. Ûrneğın Atatürk zamanının dış politikası bugünün yeni dünyasına uymaz Tür- kiye bugün her zamankinden daha olgun ve yeni yaklaşımlarla karşı karşıya..." Bir başka soruyu şöyle yanıtlıyor Mr. Fuller: "... Ikinci olarak Turk kimliği tartışılıyor... Türk devleti- nin kuruluşunda bu çok katıydı. Şimdıyse Turk kımlığinin doğasına ilışkin yeni bir tartışma başla- mıştır. Monolıtık olan devletin yerine çok etnıklı bir devletin tanınmasına doğru bir tartışma. Çok et- nikli ve çok dınlı bir devlet! Dunya değışti, koşullar şimdi farklı. Pek çok kuçük grup ve azınlık şimdı tanınmak istiyor. Haklarının verılmesını istiyor. Bü- tün dünyada bu böyle..." Bu söyleşıde; kendini 2. Cumhuriyetçi olarak ta- nımlayanlarla ilgili yorum yapmak istemeyen Ful- ler'in ilginç ve (bence) doğru saptamaları da var. Özellikle PKK değerlendırmelerıne önemlı ölçüde katılmamak pek mümkün değil. PKK'yi "saydam olmayan, son derece ideolojik. kanlı ve anti-de- mokratik" olarak değerlendıriyor ve " ..Kongrelen- ne, toplantılanna katılabılmelıyız. Kararlan nasıl al- dıklanna tanık olabılmelıyiz. PKK kapalı. esrarengız bir örgüt. Tek adamın kararlar verdığı bir orgut" di- yor. Fakat bu ropörtaj çerçevesınde beni asıl ilgilen- dıren husus "Atatürk zamanının dış politıkasının günümüze uymayacağı" ıddiası oldu. Elbette dün- ya değişti ve günumüzun dunyası Atatürk'ün gü- nundekı dunyadan çok farklı. Ama bir ülkenin dış politikasının temel ilkeleri sadece dünya koşulları- na göre mı belirlenir? Hıç sanmıyorum. Hatta ben bunun tam tersine inanıyorum. Yani her ülkenin, kuruluş döneminde dış politika ilkeleri- ni belırlediğine ve değişen dünya koşullarını bu il- keler çerçevesınde değerlendırdığıne inanıyorum. Bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Atatürk zamanında Türk dış politikasının temel il- keleri "bağımızlık". "mutlak eşıtlık", "mutekabili- yet" (yanı karşılıklılık) ve "komşularla iyi ılişkıler" idi. Bu ilkeler bugün ıçin de geçerlıdır ve dünya ko- şullarındaki değışimlerın bu ilkeleri değiştırmesi gerekmez. Eğer bir devleti "haysiyetlı" bir devlet yapan bu ilkeleri göz ardı edersenız, bambaşka bir yere ula- şırsınız. Bu durumda 1920'lerde Mustafa Kemal ve Ankara değil. mütareke basını ve îstanbul hükü- meti haklı olurdu. Tam bağımsızlık içın savaşanlar "maceracı". Ingıltere'nın insafına sığınmak iste- yenler "gerçekçi" olurdu. işte Fuller ve Fuller gibi düşünenlerin görüşlerine katılanlar ve bu tur ınsanlardan "medet umanlar". böyle bir açmazın girdaplannda boğulmaktadırlar. Ama ne denli güçlü "müttefikler" bulurlarsa bul- sunlar ve ne denli "güçlü" görünürlerse görünsün- ler, tarihin tekerlerini geriye çevıremeyeceklerdır. Eğitimde sistem tartışması 'Kredi modeli çağdaş sistem' Slanar Cadaes Nc 21 Kağıthane istanbu Tel (212) 222 04 88 Faks (212) 22' 19 13 F1YATURHK 10/Mayıs • 20/Mayıs tarıhlerı arasmda ve stoUanmız dalnlınde geçtriKür. FIYATLARIMIZA KDV DAHILDİR. O jPJN SE3'j M' ~ G J' 1 ; >ûi =A"J°* LE 81RL '"E 3EL NDl3i"ID£ •'= L R J"** ŞIŞLIDEN 49 • 4»B, EMİNÖNÜNDEN 399-B • 399N - 39910T06ÜSLERİ GEÇER. 4 "ooSzs^o^zl^'o^z^lîc^tmr ooo^nrv ooojarv EMİNE KAPLAN ANKAR.A - Ankara Üni- versitesi Eğitim Bilımleri Fakiiltesı Araştırma Görev li- si KâmilGihen. ortaöğrctim kurumlarında uygulanan ders geçme ve kredi sıstemi- nin temelinde çağdaş ve de- mokratıkbıreğitimanlayışı- nın >attığını vurgulavarak tüm sorunlann bu sisteme yüklenmesinı doğru bulma- dığını belirttı. Giiven. ders geçme ve kredi sistemı üzenne vaptı- ğı ıncelemede. kredilı sis- temle. "egitimin daha çağ- daş \e denıokratik olması 1 '. "egitimin öğrenei merkezli duruma getirilmesi". "öğ- rencinin haşansı/lığının > eri- ne başamımn değerlendlril- mesi". "ortaöğretimde sınıf- ta kalnıadan doğan > ığılma- lann önlenmesi" vc ~öğren- cinin kendi ilgi ^ejeteneğine göre eğitim basamaklarında ilerlemesi"nın amaçlandığı- nı kavdettı. üüven. modelın altyapısı uygun okullarda pı- lot proje olarak başlatılması gerekirkcn. okul nıüdürlen- nın modeli uygulama yarışı- na girmcMyle birçok Mkıntı ve sorunlann doğal olarak >aşandığına dıkkat çektı Okullarda yaşananolayla- nn tek suçlusunu kredilı sis- tem gibi göstermeve vönelık vanlış bir eğılim içine gıril- dığıne ışaret eden Giiven. okulların çevresinde kahve- hane. bar gibi >erlerın açıl- masını diizenleyen yasanın. veniden c\c alıııınasını ısledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear