23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 1995 PAZAR 12 DKIYAZI Kurtuluş savaşçısı Atatürk, 12 Eylül ortamında çok kötü kullamldı. 12 Eylülcüler, sıh biçımde Atatürkçülük yaptılar. Oysa görünen gerçek, 12 Eylülcülerin Amerika 'nın güdümünde biryönetimi, acı biçımde yüriittükleriydi. Hemen herkurum, Atatürk'ün vüzüncüdoğumyılı dolayısıvla birşeyleryapmavı tasarlıyordu. 12 Eylül 'iin sıh Atatürkçü paşaları, Bülent Ecevit zamamnda kararlaştırdmış "yüzüncü yıl etkinlikleri"çerçevesinde gösteriye giriştiler. Sanki, yüzüncü yıl etkinlikleri. kendilerinin düşündügünü bir şeydi ve onlar, ülkenin bağımsızhğı, hal/an özgüriüğü, toplumun demokmtık savaşımı için ortaya atılmışlardı! 12 Eylülcülerin bu tutumları. beni, Atatürk üzerine bir araştırmaya yönlendirdi. Öldüğügüne değin yaptıklannı, yapmadıklarım ve yapamadıklannı inceleyerek birsonuca varmaya çalıştım. Atatürk neyapmıştı? Daha önemlisi, ülkesini ve halhnı hangi çağdaş diteye getirmeye çalışmış, bunu vaparken nasü bir toplumsal siyasa ızlemişti? Neden, başı sıkışan her siyasal örgüt, ona sığınmak gereğini duyuyordu? Bir de şu vardı: Kim, halktn demokratlaşma savaşımım kösteklemek istiyorsa, hemen Atatürk 'e sanlıvordu. Bugün de böyle bir eğilim var. Başı sıkışan, Atatürk y e sığınıyor Neredeyse, Refah Partisi bile Atatürk 'ün sonsuz önderliğini kabul edecek! Herkesin Atatürkçü olmak zonınluluğu varmış gibı bir durumla karşı karşıyavız. Ülkeye ve halka her kötülüğü yapmaya hazuianan kümeler, örgütler ve kişiler, Atatürk'ün arkasına sığımyorlar. Ozaman, Atatürk'ü araştırmakgerehyor. Nasdbır kalıt bırakmış ki, ülkeye her türlü kötülüğü yapanlar, onun adına hareket edebiiiyoriar. Kuşkusuz bu durum, Atatürk'ün kusuru olabileceği gibi erdemi de olabilir. Çünkü, ölümünden elliyediyıl sonra bile, toplum onun i\i vönetiminin özleminı çekiyorsa, yeni hünerlerle gelen darbeciler, halhn özlemini Atatürk 'e dönüşle gerçekleştireceklerini söylemek zorunda kalabiliyorlar. Ben, Kurtuluş Savaşçısı Atatürk ile ilgili araştırmama bu düşüncelerle başladım. Araştırmam, giderek bir denemeye dönüştü. Gördüm ki, gerçekten ülkemizin çağdaşlaşmasını amaçlayan her düşünceye, çıkarları zedelenenler, Atatürk kalkanı ile karşı duruyorlar. "Efendim, Atatürk demiş ki..." diye başlıyorlar savunmaya ve saldırmaya. Gericilik kabardığında da, ilericiler yahntyorlar: "Böyle mi olacaktı Atatürk TürkiyesL" Demek, Atatürk, Cumhuriyetin kalkanıdır. Cumhuriyete saldınmlar da, Cumhuriyeti savunanlar da onunla çıhyorlar yola. ABD güdümlü AtatürkçülükAtatûrk'le ilgili araştır- malara başladığımda, Tur- gut Ozai yoktu onalıklarda. ANAP kurulrnamıştı. Siya- sal partılere ızin çıkmamış- tı. Türkiye'nın siyasal orta- mında belirsizliklervardı. 12 Eylül yönetimı. dağa taşa u Ne mutlu Türidiın!" diye yazdınyordu Bir sloganlan daha vardı ki, insanı güldü- rüyordu: "Her şey vatan Gelişmeler hiç de, her şe- yin vatan içm olduğunu gös- termıyordu. Ülke. Atatürk- çülük adına emperyalizme köleleştirilıyordu. lşçı, me- mur. küçük esnaf, yoksul köylü. generallenn gölge- sinde ezihyordu. Bütün bu gerçeklenn ışığında Ata- türk'ü aydınlatmak önemlıy- di. Ne ki, Aydınlar Oca- ğı'nın 12 Eylülcülerle yap- tıklan gizli işbırlığını bilmı- yordum. "Milli Küttür Ra- poru" henüz hazırlanma- mıştı. 12 Eylül Anayasası yoktu ortada. Cumhuriyet, 12 Mart'a ve Milli Cephe dönemlerine karşın, insana bazı umutlar veriyordu. Hiç olmazsa, Milli Eğitim Ba- kanlığı, bütün olumsuzluk- lara karşın. şeriatçılara tes- lımedılmemışti. E$i görülmemiş seçim 12 Eylülcü generallenn Amerika'dan aldıklan buy- rultu doğrultusunda yapılan seçimlerinden sonra, Türki- ye'nin vardığı yer ıyıce anla- şıldı 12 Eylül'ün generalle- ri, ABD'nin işaretiyle adam- lar bulmuşlar, onlan halka seçtirmışlerdi. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine bır seçim görülmemiştir. Darbe- ciler, partı seçiyorlar, partile- nn üyelerinı belirlıyorlar, lis- teleri düzenliyorlar, sonra da halka "seçin" dıyorlar. Ve halk da, Nakşibendi tankatı- nı iktidar yapıyor! Doğrusu, bu gelişmeler- den sonra, Atatürk, yeni bır görüntü verdi. Sanıyorum, bugünlerde. birçok pisliği örtmek içm yeniden bir Ata- türkçülük dalgası kabartılı- yor. Bir yandan da, Atatürk- çülügün artık geçerlı olama- yacağını yüksek sesle söyle- meye başlayan ikinci cum- huıiyetçiler etkin olmaya ça- lışıyorlar. Birdönemın ıleri- YECİHİ T!MUR0ĞLU . ıtiüTLU TuRKüM DlYtMf 12 Eylül yönetimi, dağa taşa "Ne mutlu Türküm!" diye yazdınyordu. Bir sloganlan daha vardı ki, insanı güldürüyordu: "Her şey vatan için!" Gelişmeler hiç de, her şeyin vatan için olduğunu göstermiyordu. Ülke, Atatürkçülük adına emperyalizme köleleştiriliyordu. Işçi, memur, küçük esnaf, yoksul köylü, generallerin gölgesinde eziliyordu. cilen olan ikinci cumhuri- yetçflerin gencı burju\a ke- simiyle bağdaşıkhk kurma- lan da ayn bir görüntü. Şeriatın dalga dalga geldi- ği bugünlerde. 12 Eylül'den sonraki gelişmelen de göz önüne alarak. Atatürk'e ye- niden bakmaya çalıştım. Şe- natçılar. artık adam yakiyor- lar, yurt dışındakı lslamcı güçlerle ışbirlıği yapıyorlar. devlet güçlenyle ortak ey- lemlere gınşivorlar. Şenata, ıktidann ucu gözüktü. Jkinci Cumhuriyetçiler. yeni kuramlarpeşinde fante- zi > apıyorlar. Ulkenin aydın- lan, sağ bir sÖ7 söylediler mi, ıçeri alınıyorlar. Sovyet- ler Bırliği'nin çökmesinden sonra, solcular, öğretilerinin çöktüğü düşüncesine kapıl- mışlar. Sosyalızmin sılindi- ğını düşünen sığ zthınhlere karşı. Marksçılar örgütsüz. Görünüm bu. Siyasal ıktı- dar bütün bu gerçeklere kar- şın. Türkıye'yı ıyıce köleleş- tirecek siyasalan yaşama ge- çırmek ıstıyor. Meclıs. em- peryalıstlerin köleleştırme siyasasını durduracak güçte görünmüyor. Bu gerçekler karşısında, Atatürk'e yeni- den baktım. Atatürk gerçeği Bılgılenme eklemem ge- reken durumlann \arlığını gördüm. Atatürk. tanhsel bır gerçek olarak Cumhuriyetin geçmişinden sökülüp atıla- Dk olmanın zorluğu• Mustafa Kemal Atatürk, tarihin ilk antiemperyalist bağımsızlık savaşını yapmış ve devletini, bu savaşın sçnunda kurmuştur. Savaşını, antiemperyalist ulusal bir savaş olarak yürütürken ona evrensel bir nitelik de vermiştir. Tarihsel ilkliği buradan geliyor. 1933te Türkiye'nin dış siyasetini anlatan Musta- fa Kemal, "Emperyalizm ve sömürgecilik yeryü- zünden yok olacak ve yerlerine, uluslann arasın- da hiçbir renk, din ve ırkfarkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirtiği çağı egemen olacak diyordu. Türkiye Cumhuriyeti devletini Mus- tafa Kemal Atatürk kurdu. Kanımca kurduğu devletin en büyük sorunu, devletin kurucusu olmuştur. Atatürk, yıkılan bir imparatorluğun tanığı ol- muş "paşa''lanndan birisidir. Tarihin son feodal imparatorluğu, Mustafa Ke- mal kuşagının ellerinde can vermiştir tmparatorluğu kuran Bey 'in halkı, bü- yük kültür kaymasına uğramasına kar- şın tanhsel varlığını, önemli sayılabi- lecek kültür özgürlüğünü korumasinı bilmiş, bu zenginliğini bir ana toprak üzerinde yoğunlaştırmıştı. Anadolu, imparatorluğun yıkılışın- da, Türk halkımn yoğunlaştığı bir ana toprak olarak belirmiştir. Yüzyıllarca birlikte yaşadığı halkla- nn kültürleriyle kaynaşmış müziğiyle, şiiriy le, mimarisiyle ve folkloruyîa öz- gül bir kültür varlığını saklamıştır. Mustafa Kemal. işte bu özgül varlı- ğını saklayan halkın antiemperyalist savaşını yaratmış adamdır. Bu savaşıyla da dünya tarihinde, kendisine eskimesi zor bir yer ayırmış- tır. Bağımsızhğına kavuşturduğu ülke- sinin en büyük sorunu olması da tarih- te kendisine ayırdığı bu yerin iyice ay- dınlatılmamasından kaynaklamyor. Kurduğu cumhuriyetinin tanhsel ilkli- ği. yapısal bir ilklik gibı sunulduğun- dan, gelişme sürecinde, tüm seçenek- lere set çeker gösterilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, tarihin ilk • 12 Eylülcü generallerin Amerika'dan aldıklan buyrultu doğrultusunda yapılan seçimlerinden sonra, Türkiye'nin vardığı yer iyice anlaşıldı. Darbeciler, parti seçiyorlar, partilerin üyelerini belirliyorlar, listeleri düzenliyorlar, sonra da halka "seçin" diyorlar. Ve halk da, Nakşibendi tarikatmı iktidar yapıyor! • Birçok kimseye abartma gibi gelmesine karşın, emperyalizm, Türkiye Cumhuriyeti'ni ele geçirdi. Amerika, en sonunda, "milli görüş" sahibi Müslüman Necmettin Erbakan'ı da yola getirdi. Atatürk'ün Cumhuriyeti, şimdi Suudi kuşak bölgesinde yeşil bir hilaldir. tikalannı aynntılanyla ser- gilemedım. Sadece, izlenen siyasalan gösterebilecek ekonomik kararlardan, ya- bancı sermaye ıhşkilerinden, dış politikada tutulan yolu belirleyen antlaşmalardan, eğirım politikasındaki geriye dönûşlerden, siyasal iktidar- lann gerici güçlerle bağda- şıklıklanndan birer, bazen de ikişerömek seçtim. Gide- rek yoğunlaşan şeriat devle- ti özlemlennın yaşama nasıl geçirildiğini göstermeye ça- lıştım. Emperyalizm ülkeyJ ele geçirdi Birçok kimseye abartma gibı gelmesine İcarşın, em- peryalizm, Türkiye Cumhu- nyeti'ni ele geçirdi. Ameri- ka, en sonunda, "miDI gö- rüş" sahibi Müslüman Nec- mettin Erbakan'ı da yola ge- tırdi. Atatürk'ün Cumhuri- yeti, şimdı Suudi kuşak böl- gesinde yeşil bir hilaldir. Eklemelerde kullandığım kaynaklar, devletin resmi belgelendır. Resmı Gazete, yasa ve antlaşma metinleri vb. Bu belgeler, siyasal ikti- darlann gerçek amaçlannı gösterdiklerinden, başka yo- rumlara gerek yok. gerekti- ğinde. resmı belgeleri des- tekleyen yabancı kaynaklara da başvurdum. Bu kaynakla- n, elbette kendı yorumlany- la ahnadım. Doğrudan me- tinlerden hareket ettım. 12 Eylül askeri darbesinin ild- yüzlü Atatürkçfilüğü sergi- leyen Milli Kültür Rapo- ru'na sırası geldikçe değin- dim. Atatürk, bir "kurtuluş sa- vaşlandevrimcisi^dir Bütün düşüncelen ve eylemleri bu- nu doğnıluyor. Atatürk'ün kurduğu devletin sonu, Ata- türkçülüğün vardığı yer. kur- tuluş savaşlan devnmleri- nin, sosyalızmle bütünleş- medikçe, dünya kapitalist sisteminin içinde eriyeceği- ni ve emperyalizme teslim olacağını belgehyor. Tam bağımsızlık için, dünya işçi sınıfının evrensel devnm il- kesını izlemek gerekiyor. Ve de, Sovyetler Bırlıği deneyı göstenyor ki, dünya ışçi sı- nıfı. demokrası savaşımım kazanmadıkça, mazlum halklann sömürülmesi son bulmayacaktır. Atatürk'ün açtığı yolun namusuna ınanıyorum. Ne kı. bu yol, sosyalıst devrime çıkmadıkça, emperyalizmin kıskacından kurtulamıyor. Lumpen burjuvazinin kolay- ca iktidar olabildiği azgeliş- miş toplumlarda, demokrasi oyıınu, ıkıyüzlü bir "halkçı- ük"a dönüşüyor. Emegi planlayacak bir demokrasi savaşımını kazanmak zorun- dayız. mayacağı gibı, geleceğınden de çıkanlamaz. Ancak bu, bundan sonraki toplumsal gelişmemızin "Atatürk ilke- leri"yle gerçekleştinlebile- ceği anlamına gelmiyor. Öy- le görünüyorki, Atatürkçü- lük, tanhsel bir kahttır artık. Bu kalıtı kullanacak herhan- gı bir siyasal örgüt görünmü- yor Bütün bunlara karşın. Kemalıstler. ülkeyı karanlık- tan kurtarmak için bütün güçleriyle ve ıyı niyetle sa- vaşıyorlar. Başaracaklan kuşkulu olmakla birlikte, teslim olmamalannı saygı ile karşılıyorum. Atatürk'ün yaratmak iste- diği çağdaş toplumun nasıl geriletildiğini, onun tam ba- ğımsız devletinın nasıl köle- leştirildiğini gösterebılmek ıçın ölümünden sonra izle- nen sıyasalara baktım. Özel- likle, izlenen ekonomi polı- tikasına göz attım Kuşku- suz, Atatürk dönemının eko- nomi polıtikasmı ve ondan sonra izlenen ekonomi polı- antiemperyalıst bağımsızlık savaşını yapmış ve devletini, bu savaşın sonun- da kurmuştur. Savaşını, antiemperyalist ulusal bir savaş olarak yürütürken ona evrensel bir nitelik de vermiştir. 1933'te Türkı- ye'nin dış siyasetini anlatan Mustafa Kemal, 26 Ağustos 1922'de, Kocate- pe'den, kızaran ufukta, Yunan ordula- nnın dağılışını seyreder gibi. "Şimdi, günün ufukta ağardığını nasıl görüyor- sam, bütün mazlum Doğu uluslannın da uyanışını öyle göriiyorum. Bağım- sızhklanna ve özgüriüklerine kavuşa- cak daha birçok kardeş ulus var. („) Empenalizm ve sömürgecüik yeryü- zünden yok olacak ve yerlerine, ulusla- nn arasında hiçbir renk. din ve ırk far- kı gözetmeyen veni bir ahenk ve işbir- liği çağı egemen olacakür" diyordu. (1) Tanhsel ilkliği buradan geliyor. (1) Dr. M. Gönlübol, Dr. C. Sap, Ata- türk ve Türkiye 'nin Dış Siyaseti, 1933. Yarın: İkiyüzlülük Bayar'la başlıyor GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANIFATİH 2. İCRA DAİRESİ'NDEN 1994 1509 Tal. Satılmasına karar venlen gaynmenkulün cınsı. kıymetı, adedı, evsafi Istanbul Fatıh, Kırmastı Mah Arslanhane sokakta kaın topunun 247 pafta, 2124ada. 9 parselınde kayıtlı kargır bınanın tamamı Tapu kaydı: Fatıh 3 Bölge Tapu Sıcıl Müd nun dosyada me\cut yazısından satışa konu bınanın tamaraı borçlu adına kayıtlı olup. kaydında dosvamız takıp mevzuu ıpotek ile hacız şerhınm mevcut oldugu anlaşılmıştrr. Imar durumu: Fatıh Bld, Bşk Imar \e Pl. Md imar Uyg Bürosu'nun dosyada mevcut yazısından Koruma amaçlı planm tasdikıne kadar ımar durumu tanzim edılmediği bıldirilmiştir Gavrimenkulün haliha/ır durumu: Satışa konu bına zemın. asma kat. 2 normal \e çatı katlı olup. /emin katta bulunan asma kallı dükkân tadıl edılerek ıkı ayn kat \e ıkı ayn dükkâna dönüşmüştür. Bına normal katlannda ıse bırer adet daıre, çatı katta ise depo olarak kullanılan bölüm bulunmaktadır Zemın katta tretuvarla ınılen dukkânda 40.00 m2 alanlı olup kıralık-boştur Asma kat bına ana gınşinden çıkılarak ulaşılmakta olup takribi 50,00 m2 bağımsız bolüm dükkân vardır. Normal katlar uçer oda, mutfak. banyo. VVC'den oluşan ıkı daıre olup, daırelenn brut alanlan 35.00 m2'dır Çatı katı ıse depo olarak kullanılan bötümdûı. Bına şehir elektnk ve su tesısatı döşeli olup, 3. sınıf yapıdadır. Gavrimenkulün kıymcti: Bılırkışıce satışa konu bınanın tum mülkıyetıne 3.500.000.000 - TL. kıymet takdır edılmıştir. Şatı; şartlan: 1- Satış 22 05 1995 Pazartesi günü saat 14 00ten 14 30'a kadar Fatıh 2. tcra Dairesi'nde açık artırma suretiyle yapılacaktır Bu artırmada tahmin edılen kıymetın % 75'inı ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış mas- raflannı geçmek şartı ile ıhale olumır Böyle bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla 01.06 1995 Perşembe gunu Fatıh 2 tcra Dairesi'nde saat 14-14 30'da ıkıncı artırmaya çıkanlacaktır. Bu artırmada da bu mıktar elde edılemetnışse gaynmenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ılanında gostenlen müddet sonunda en çok artırana ıhale edılecektır Şu kadar kı artırma bedelının malın tahmin edılen luymetının % 40'ını bulması ve satış ısteyemn alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan ba^ka, para\a çevırme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı düşecektir 2- .Artırmaya ıştırak edeceklenn, tahmm edılen kjymetın % 20sı nıspetmde pe\ akçesı \ eya bu mıktar kadar mıllı bır bankanın temınat mektubunu vermelen lazımdır. Satış, peşın para ıledır, alıcı ıstedığınde 20 günü geçmemek üzere mehıl venlebılır Tellâliye resmi. ihale pulu. tapu harç \e masraflan alıcıya aıttır Bmkmış vergıler satı^ bedelınden ödenır K.atma Değer Vergısı alıcıya aıttır 3- Ipotek sahibi alacaklılarla dığer ılgilılenn (•"-) bu gaynmenkuİ uzenndekı haklannı hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalannı dayanağı belgeler ile on beş gün ıçınde daıremıze btldırmelen lazımdır. Aksi takdırde haklan tapu sıcılı ile sabıt olmadıkça paylaşmadan hanç bırakılacaklardır 4- thaleye katılıp daha sonra ıhale bedelmı yatırmamak suretiyle ıhalenın feshıne sebep olan tüm alıcılar ve kefıllen teklıf ettıklen bedel ile son ıhale bedelı arasındakı farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizınden müteselsilen mesul olacaklardır Ihale farkı ve temerrüt faızı aynca hükme hacet kalmaksızın daıremızce tahsıl olunacak, bu fark, varsa öncelıkie temınat bedelınden alınacaktır 5- Şartname. ılan tarihinden itıbaren herkesin görebılmesı ıçın daırede açık olup masrafı venldıgı takdırde ısteyen alıcıya bır orneğı gondenlebılır 6- Satışa ıştirak edenlenn sartnameyı görmuş \e munderecatını kabul etmış savılacaklan. başkaca bılgı almak ısteyenlenn 1994'1509 T sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümûze başvurmalan ılan olunur 10 4 1995 (Ic. lf K 126) (+) tlgililer tabirinc irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın 17249 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Doğan Öz Cinayeti: (8) Mahkemelerden Şantajla Karar Alıyorlar... Eski Ülkücü Ali Yurtaslan, "ltiraflar"\nda, üniver- sitelerde, mahkemelerde yaptıklan "rezaletleri" de sergiliyor. Ali Yurtaslan, bunların arasında, Gazi Eği- tim'de kayrtlan ülkücülenn nasıl yaptıklannı, ODTÜ'de sılahlan nasıl ıçen soktuklannı bir bır aniatıyor. Ali Yur- taslan, 1977'den sonraki yılları anlatırken şöyle diyon "O zamanki mütevelli heyeti MC tarafmdan atân- mıştı. Hemen hepsibizı destekliyordu. En başta Rek- tör Hasan Tan, Idarı Işler Genel Müdürü Ünal Bey, Sağlık-lş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğ- lu (O zaman ODTÛ mütevelli heyetindeydi), Muha- sebe Müdürü Özcan Bey, Personel Müdüru Sevim Tapan, İBM Başkanı Atilla Bey (sonradan aynldı), Evrak Müdürü Baha Bey (sonradan Tariş'e geçti), Bütçe Mali Işler Genel Müdürü Şeref Çağlayan 'dan (sonra aynldı) özellikle destek gördük. Bunlar 'Hoş geldinız. Hepimiz aynı dava için çalışıyoruz' dediler. Bizim işe alınmamız öncelikle bunlann sayesinde ol- muştur... Mesela Hasan Tan biri mhsatlı, dığerı ruhsatsız iki sılahı okula getıriyordu. Bunlan okulda bize veriyor- du, biz kullanıyorduk. Yine Şeref ve Ünal beyler de okula silah sokmamıza yardımcı oluyohardı. Aynca o dönemdekı jandarma komutanı da başımıza bir şey gelmeyeceğine daır temınat verdı. Birhafta için- de 100 kişıyle işe başladık..." "İBM kısmını denetim altına aldık" diye açıklama- lannı sürdüren Ali Yurtaslan, daha sonra şöyle diyon "6 kasımda okul açıldı. Bu döneme kadar pek bir şey olmamıştı. Sadece tek tük dövme olaylan vs var- dı. İBM kısmını tamamen kontrolümuz altına almış- tık. Burası okulun en hayatı bölümlerinden bıriydi. Sı- nav sonuçlan burada değerlendiriliyordu. Daha son- ra Bahçeli son durakta vurulan iki mühendis Muhit- tin Canberk ve Hasan Hüseyin Sanlı İBM kullan- masını öğretıyorlardı. Bunlar ODTÜ'ye sözleşmeli olarak ve bu amaçla gelmışlerdi..." (Bu dönemde neler mı oldu? ODTÜ'de IBM'i ku- ran Doç. Necdet Bulut, ızlenerek Trabzon'da öldü- rüldü. Yakup Kepenek, ıkı kurşunla ağır yaralandı. Kepenek, kendisini vuran ülkücülerin kim olduğunu bilmiyor. "Gelsinler, kendılenyle konuşacağım, bağış- layacağım!" dıyor. Doğan Öz davası tanıklanndan â - ya Aktaş'ın "keşifte bulunmayarak, apar topar ABD'ye ücretsız ızınle gıtmesi, bu olaylardan sonra- dır. Kim bılir kan-koca Aktaş'lara ne baskılar yapıl- dı?) Ulküculerin işlediklerı cmayetlerin yanında, adale- te yaptıklan baskılar, tüyler urperticıdır. Ali Yurtaslan "Itıraf"lannda "Hâkimleri elde etmek için rüşvet, şan- taj ve baskı yollannı kullandık" dıyor. Baskılan şöyle aniatıyor: "Adliyeye düşen ülkücüleri kurtarmak için hemen MHP'Iİ hâkım ve savcılan devreye sokuyorduk. Da- ha doğrusu, dosyalann bunlara gitmesini sağlıyor- duk. Çeşitlı durumlarda yardımını gorduğümüz hâ- kım ve mahkemeler şunlardı: Ulus'takı adliyenın 1. ve 6. asliye ceza mahkemeleri. Aynca ağır cezalar- dan 5. ağır ceza ve sorguda 2. sorgu hâkımlığı bizim, için iyiydı. 5. ağır cezadaki kadın hâkim bize yardım- cı oluyordu. Ülkücülerin daha çok bunlara düşme- sinı başanyorduk. Çoğunun daha tutuklanmadan sert>est bırakılmasını sağlıyorduk. Aynca, 5. asliye cezanın başkatibi de bizdendi. 5. asliyenin kaleminde çalışanların tümü ülkücüydü. Burada çalışan ve Gazi Eğitim'de okuyan Yaşar is- mindeki şahıs da bize yardım edıyordu..." Ali Yurtaslan, yargıçların adlarını da vererek kıme ne kadar ruşvet önerıkjiğını, rüşvetı kabul etmeyen yargıçlann da "şante/'layolagetmldıklennı aniatıyor: "Hâkimleri tuzağa düşürmek için kızlan devreye sok- tuk" diyor. Bır yerinde "/f/raf'ının, "Hâkım ve adliye görevlilerinın kızlaria yatakta fotoğrafiannı çekerek şantaj yaptık" dıyeekliyor. Şu açıklamaları yapıyor Ali Yurtaslan: "1978 'in Eylül, Ekim ve Kasım aylannda bu kurdu- ğumuz tezgahla birçok hâkım ve savcıya kanca atıl- Öı. Bunlann bir kısmı tekliflerimızı kabul ettiler ve yu- karda isimlerini belirttiğim (O belirtiyor, ben yazma- dım!) dört kızla ılışkı kurdular. Bunlann kızlaria ilışki- len sırasında filmleri çekildi ve sonra kendılenne şan- tajyapıldı. Tehdıtleyıldıramadığımız, ruşvet teklifimi- zı kabul etmeyen hâkimler bile bu dunımla karşıla- şınca ısteklenmizı kabul etmek zonında kaldılar. Şantaja boyun eğen hâkimler şunlardı: ... Mahkemesı reisi: SA.'nın davası karar safhası- na gelmiştı. Deliller toplanmış, adli tıptan raporgel- • miştı. Kamuoyunda bu davaya çok ilgi vardı. Bizim için çok önemli olan, bu davayı uzatmak ve unuttur- maktı. Sonra da beraat için çalışacaktık. Bu davanın hâkimine ne tehdit mektuplanyla ne de mşvet tek- lifleriyle isteğimizı kabul ettirememiştik. Fakatkıztar- dan biri gidip odasında kucağına otunjnca kabul et- ti. Dosya bundan sonra dört defa adli tıpa gitti gel- di. Böylece, yedi sekiz aylık bir zaman kazandık. Fa- kat sonra, sıkıyönetim gelince dosya buraya gönde- rildi ve planımız suya düştü..." BULMACA SEDAT YAŞAYAJSl 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: V Zekı ve becerik- li olrnadığı halde kendini öyle sa- nan. 2/Buğdayta- nesinin olgunlaş- mış içi... Huysuz hayvanlann ağzı- na takılan ağaç. 3/ Baldırla uyluğun birleştiği yer... Üc 6 kişiyle oynanan j bir iskambil oyu- nu. 4/ Dolma yap- 8 mak için hazırla- n nan kanşım... Es- kiden trajedıye verilen ad. 5/ Ögrencının genel dummunu gösteren belge. 6/ Koyun kır- kılığında üzennde bırakılan yün... Yığıt. 7/Halk edebıya- tı şiır türlennden bın... Kan- şık renkli. 8/Kıraya verilerek geljr getıren mülk... Maksat. 9/ Öne sürülen bır savın doğ- ruluğunu mantıksal yöntem- le gösterme YUKARTOAN AŞACrYA: 1/ Kaynatılmış bugday... Dogu Anadolu"nun Irak smın ya- kınında yüksek bır dağ. 2/ Türk muzığınde bir makam... SSCB'de 1917-1922 yıllan arasındakı gızlı polıs örçütü. 3/ Kunduracılann dehk açmakta kullandıklan çelik tığ... Bir çalgı. 4/ Ha>-\anlara vurulan damga... Çok yaramaz, ele avuca sığmaz. 5/ Bır bütûnün parçası. 6/ Yüksek bır sapın ucunda şemsıye halmde toplu çıçeklen ol?r güzel bır süs bıtkısı... Fenıke mitolojısınde en büyük tann. II "Bir reko- ruyıneleme" anlamında kullanılan sportenmı... MesafeS/ Terazigözü.. Üzüntü9/MaksimGorki'ninbırromanı... tri tanelı bezelve
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear