25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA 14 KULTUR IstaııbııTdaıı YDatıa dalgası geçti YAVUZPEKMAN lspanyol Tiyatrosu'nun çılgın ve hınzır çocuklan Yllana dalgası Istan- bul kıyılanndan geçti. Bu. bir grup sempatik, harta enikonu komık ada- rnın dalgası önüne çıkan her şeyi sı- lip süpüren okyanus dalgalanndan değıldi, aksine vurduğu her kıyıdan degışik tatlan \e gormeye alışık ol- madığımız güzelliklen beraberinde getirip kıyılanmıza bırakan "nevi şahsına münhasır" bir dalgaydı. Ge- çen yıl İstanbul Tıyatro Festıvalı iz- leyicilerine "Muuu" diye seslenmiş- lerdi tarihi Ses Tiyatrosu'ndan. Bo- ğa güreşlerinı, matadorlann dünyası- nı alaya aldıklan bu sivn boynuzlu ve kan kırmızı oyunlan izleyicide alış- kanlık yapmış olacak ki aradan bir sene bile geçmeden yeni oyunlan "Glup Glup", ilkinı kıskandıracak bir ılgiyle karşılandı. Bu kez beşinci yıhnı kutlayan Ti- yatro Tiyatro Dergısi'nin tiyatrose- verlere bir armağanı olarak Istan- bul'a gelen Yllana, kıyılardaki mu- tedil. açıklarda kaba dalgalı oyunla- n "Glup Glup"da denızı ve deniz adamlannın yaşamlannı konu almış- tı. Denizcilenn gemilerine ulaşma çabalanyla başlayan skecler zinciri gemınin türlü mekânlannda geçen olaylarla, fantezilerle sürüp gidiyor. Kurduklan bu basit çerçeve içinde usta işi trükler, zekice tasarlanmış gör-işitsel malzemeler. danslar ve acımasız esprilerle zengın bir çeşit- leme sunarken bir yandan da izleyi- ci ile şaşırticı bir tıyatro dilı aktanmı ve bitmez tükenmez bir enerji payla- şımı sağlıyorlar. Yllana'nın hinogluhin üyelen ön- lerine koyduklan malzemeyi işlerken kendilerine özgü sözsüz ve ayın za- Geçen yıl 'Muu' adb oyunla İstanbul Tiyatro FestivalFne katılan Yuana'nın 'Glup Glup' adlı oyunu ilgiyle karşılandı. manda evrensel birtiyatro dili kulla- nıyorlar. Kımi sesler, canlı efektler. sahneye arka çıkan müzikler ve ola- ğanüstû bir beden dilinin kanşımın- dan oluşan bu dıl aynı zamanda "söz söylemek" ya da "mesaj vermek" gi- bı iddialar da taşımıyor. Yer yer alı- şılmış yer yer de kırk yıllık bir düşün- ce sonucu ortaya çıkabilecek trükler kullanıyor Yllana kendine özgü ti- yatro dilinin içinde. Örneğın ayakla- nndaki paletlerle oradan oraya ko- şuştururken step yapmaya başlayan denizciler. güvertede birbirlerine loır yapan papağanlar, ellerindeki tava- lan raket gibi kullanıp yumurta ye- meği ile tenis oynayan aşçılar bunlar- dan ilk akla geliverenlen. Ne var ki tüm bu buluşlann ve hayret venci malzemenin, yaratıcılığın smırlannı zorlayan bir yanı da var kuşkusuz. Bu zorlama, kendini tekraretme teh- likesine götürüyor grubu zaman za- man. Örneğin bulduklan oldukça öz- gün selam biçimi her iki oyunlann- da da ayruydı. Kimı "gag"lar ve sah- neleme trüklen yer yer yineleniyor- du. Buna rağmen tiyatro dili ve biçi- miyle Yllana, ızleyiciyi hop oturtup hop kaldıran ve dünyasını genişleten bir topluluk kuşkusuz. .Yllana'nın son derece sempatik beş genç oyuncusunun her biri gerek seslerine gerekse bedenlenne haki- miyetleri ile sahne dilıru istedikleri yere çekiyorlar, onunla lastik bir top gibi oynuyorlar. Aralanndaki uyum ve iletişım kimı sahnelerde tutturul- ması imkânsız gibi gözüken bir senk- ron ve hiç düşmeyen bir tempo yaka- lamalannı sağlıyor. Böylece oyuncu- lardan ne biri ön plana çıkıyor ne de diğeri geri plana düşüyor. Oyun bo- yunca çok iyı anlaşan bir basketbol takımı gibi bir ileri koşuyor hücuma kalkıyor, aynı hızla gerigelip savun- maya geçiyorlaradeta. Özellikle sah- nenın bazı bölümlerinin panolarla kapatılıp bu panolann arkasına giz- lenen oyunculann izleyıci tarafindan görülen oyunculara yardım ettikleri bölümlerde adeta tek vücut haline Yaşamm anlamsızlığına inanıyordu Patricia Highsmith PARIS (AFP)- Amerikah gerilim romanlan yazarı Patricia Highsmüh- geçen cumartesi günü Isvıçre de ya- şama veda ettı Graham Greene'in 'korkudan çok endişenin şairi' olarak nttelediği 74yaşındakıyazar, 1963yı- Imda Amerika 'dan kesm olarakayrtl- dıktan sonra dönüşümlü olarak Fran- sa, Ingiltere ve Avusturya 'dayaşamış. yaşamtnmsonyıllarını ise fsviçre nin ttafyan kantonunda geçirmişti 1921 yılmda Teksas'da, Fort Worth'dedünyaya gelen Highsmith 'm annesıyle babası, odoğmadan boşan- mışlardı. Çeşıtligazetelereyazılarya- zan Highsmith, 1950yılmda yayımla- nan ilkromam. Tomris Uyar'ın çevıri- sıyle Metıs Yayınları tarafindan ya- yımlanan 'Strangers an a Train-Tren- deki Yabancüar' adlı ılk romamyla bu- yük bir başarı elde etmişti Alfred Hitehcock, bir oturuşta okuduğu bu ki- tabı, daha sonra klasikleşen birfilme dönüştürmüştü. Highsmith in en çok tamnan karak- terı. beş romanında ortaya çıkan Tom Ripley di. Rıpley 'nın kahramam oldu- ğu ılk romanı, Remzi Kitabevi tarafin- dan Armağan tlldn'm çevırısıyle ya- vımlanan 'The TalentedMister Ripley- Beceriku'BayRipley', 1960yılmda Re- ne Clement tarafindan 'Plein Soleil' adıyia sınemaya uyarlanmıs, bufılmin basrolünûHighsmith 'm "ldealim"de- diği Alain Delon üstlenmişti. Bundan vaklaşıkyirmı yıl sonra, bu kez Almanyönetmen Wim Wenders'ın Highsmith'ın 'Ripiey's Game-Kp- ley'nin Oyunu' adlı romamndan sine- maya uyarladığı 'The American Fri- end'adlıfilmle. Ripleyyeniden beyaz- perdedeydi Yazar romanlannda ve dört kıtapta topladığı öykülennde, dolandıncıla- rın ve canavarlann ıçıne girme eğılı- mi gösterdı Graham Greene, Highs- mith 'ın htaplanndan birımn önsözün- de onun dünyasını 'ahlakdersi verme- yen sonlann dünyası'olarak nıtelemiş- tı. Highsmith, zengin bıryaşam süren, yüzsüz, vıcdan azabı nedir bilmeyen Ripley 'nın kaygıdan uzak dünyasının sıradan insanlan rahatsız ettiğinı iti- raf etmişti: "Bu beni de rahatsa eder- dL. Adaleti hor görebilirim, ama onu çok derin bir biçimde çözümlemedim. Yaşamda bazı şeyler ters gider, adalet herzamanyerinibuhnaz, insanlarda bir biçimde buna ahşmışlardtr". Çocukken, annesiyle üvey babası- nm htaplığında bulduğu psihyatriyle ilgılihtaplarla, psikopatlarla veahla- kı açıdan zayıfinsanlarla ılgilenmeye başladı. Bütün bunların imgeleminine ölçüde etkilediğmi çok daha sonra an- ladı. Herseyden çok, sıradan ınsanların baskı altında tutularak, yavaş yavas geriye dönüşü olmayan ve yalnızca şiddet kullanarak kendilennı kurtara- bilecekleridurumlara itilebilecekleri- ni göstermede çok başarılıydı. Lezbiyen oldugunu saklamasa da özelyaşamım hep korudu. Kendini ka- baca sosyal demokrat olarak tanımla- yan Highsmith, yaşamın temelde an- lamsız olduğuna. ınsanların dayapa- bıldıklerinın en lyisınıyapmaya çalış- malart gerektiğine inanıyordu Filistinlileri bûyûk bir tutkuyla sa- vunmasma karşın, salt 'köpek yiyor- lar'diye Koreliler konusunda bütünüy- le kayıtsız kalmıstı. 'Âşık olurduk, Cemal Süreya'ya ihtiyacımız vardı' Kültür Servisi- "Ölüyonım Tan- nnı / Bu da oldu işte / Her ölüm er- ken ölümdür / Büiyonım Tannm / Ama avnça aktığın şu hayat / Fena değildir/Lstükalsın." Cemal Süre- ya, yayımlanan son şıirlerinden "Üstû KalsınT 'da böyle dıyordu. 5 yıl önce, aramızdan aynlan "şiiri- mizin C \itamini" Cemal Süreya adına, onun anısını yaşatmak ama- cıyla bir şiır ödülü venlıyor. 5 yıl- dan beri düzenli olarak verilen bu ödülü, Ajdınhkgazetesı düzenlıvor. Can YüceL Tuğrul TanyoL Cevat Çapan, Füsun Akath, Ahmet Ok- tay'dan oluşan seçicı kurul, bu yıl yayımlanmış kıtap dalında. aday ol- mayan Hulki AkniDç'un Oğlak Ya- yınlan'ndan çıkan "Isöraplar An- sikl<)pedLsi" adlı kıtabını. yayımlan- mamış dosya dalındaysa Hakan Savb'nın u Unutulmuş Çocukluk EskizJeri" adlı dosyasını ödülejde- ğer gördü. Şairlere ödüllen öncekı akşam Tıyatrokare'de düzenlenen bir tö- renle verildi. Ödül törenınde Cemal Süreya, yakmlan ve okurlan tara- findan anıldı. Törene katılan Cemal Süreya'nın eşi Birsen Sağanak, şa- ir arkadaşı Arif Damar. malıye mü- fettişlığınde bırlikte çalıştıgı arka- daşı Nazif Kocayusufpaşaoğlu. 2000*eDoğru'da yay ımlanan 'İzdü- şümler'ıne kankatür portrelenyle katkıda bulunan Semih Pöroy, onunla avnı gökyüzü altında şiır yazmaktan gurur duyan Orhan Al- kaja ve Marksıst bir dergı olan Sa- rak'ı onunla birlıkte çıkaranlardan Ilhan Kınt Cemal Süreya ile ilgıli anılannı anlattılar. "Üvereinka" yayımlandığında henüz dogmamış oldugunu söyle- yen Hakan Sa\ lı, onunla en saf ılış- kiyi kuran kışılerden bın oldugunu belirtti. Çünkü onu hıç tanımamış- tı, yalnızca şiırlerini okumuştu: "Samsun'da kumsalda bir evimiz vardı. Yoksulduk. l'cuz şarap içer- dik, Cemal Süreya'ya ihtiyacımız vardL Âşık olurdulc Cemal Süre- ya'ya ihtiyacımız vardı. Benim hâlâ Cemal Süreya'ya ihtiyacım var." Onu 19 yaşında bir gençken tanı- yan ve Papirüs'te biröyküsü yayım- lanan Hulki Aktunç ise, Cemal Sü- reya'nın hayata ve şııre bakışının birbütün oldugunu dıle getınv ordu: "Gözlerinde cin mısırlan patlayan bir insandı. Papirüs'te \a> ımlanan övküm hiçbir kitabınıda yer alma- dL Ama derginin o sayısını ciltlet- miştim. Bir genç öykücü için o yıl- larda öyküsünün yavimlanması, milli takıma girmek gibi bir şevdi." gelen topluluk böylelikle hem kendi- lenne has bir görsel tat yaratıyorlar hem de oyunculukta ekip çalışması- nın ciddiye alınması gerektiği dersi- ni veriyorlar. Yllana'run herhangi bir metne ve söze dayanmayan anlatımında, oyun- culann yanı sıra sahne düzeru. akse- suar ve müzik de önemli bir yer tu- tuyor kuşkusuz. Küçük parçalann değişmesıyle bazen rnutfak. bazen hücre bazen güverte olan sahne dü- zeni, seyirciye sahnedeki durum hak- kında genel bir fikir verirken bir yan- dan da oyunun temposunu düşür- meksizin anlatımı hızlandınyor. Mü- zik kullanımı ise yer yer sahnenin duygusunu desteklerken zaman za- man da bir gülmece unsuru olarak oyunu desteklıyor. Tüm bu malzemenin bir araya gel- mesiyle ortaya alışılmışın dışında parçalı müzikli. açık ve az danslı, sagnak kahkahalı. mevsim normalle- rinın üstünde absürd, kaba dalgalı bir oyun çıkıyor. Yllna, yaşamı küçük bir gülümse- meden yola çıkarak ele alıyor. Yaşa- nan tüm kıyımlara, savaşlara, vahşet- lere karşın gülmeye ve güldürmeye çalışıyor. Bütün hüznüne rağmen ya- şamla acımasızca dalgasını geçiyor, alaya alınacak biryan buluyor. ICimi- leri tepeden bakıyor belki onlara. a- ma onlar yaşamı belki çok matrak ancak bir o kadar umut dolu, inanç dolu, heyecan dolu kısaca dolu dolu bir ucundan tutmuşlar bir kere. Bel- ki de zorolanbu... 'Çok yönlü bir kültür adamı: Haldun Taner' başlıklı söyleşide dostlan sanatçıyı anlattı 6 Siziııle aym çağı yaşamak ne güzelmiş' Kültür Servisi - "Aramızdan ay- nlan değerti kişiltT için °yen doldu- rulmaz' derler. Ben sizin için 'benzer- siz' deyimini kullanmak isterim. Sizi çok özlüyonım Haldun Bc>. Çünkü siz benzersizsiniz. Bagün size be- nim için yazmış olduğunuz bir cümleyle seslenmek istiyorum: Si- zinle aynı çağı yaşamak ne güzel- miş". " Böyle diyordu Gûlriz Sururi, Hal- dun Taner için yazdığı yazıda. Har- biye Şehir Tıyatrosu'nun fuayesinde dostlan bir araya gelmıştı Taner'in. Ölümünün üzerinden dokuz yıl geç- mişti ama anılan herkesin belleğin- de sanki onu dün görmüşlercesine canhydı. Toplantıya Doğan Hızlan, Engin Cezzar, Salim ŞengiL Şara Sa- yın ve Haldun Taner' in eşı Demet Ta- ner katılmıştı konuşmacı olarak.Top- lantıda yöneticılik görev ini de üstle- nen Doğan Hızlan. "Haldun Taner bir uygarhğm temsilcisi" diye başla- dı söze ve onun kıtaplannın aradan geçen yıllara karşın hâlâ eskımediği- ni belirtti: "Toplumumuzda hiç öl- meyecek tipleri saptamış ve vazmış- Panek Engin Cezzar, Doğan Hızlan, Demet Taner, Salim Şengil, ve Şara Sayın katdddar. nr. fyi bir yazar eskimez. lyi bir yaza- ra her kuşak yeni bir yonım getirir". Taner'i "Nesli tükenmiş bir İstan- bul efendisi" diye tanımlayan Salim Şengil de, Hızlan gibi onun yazdık- lannın sankı bugün ^azılmış gibi güncelliğini koruduğunu, Türkı- ye'nin hâlâ aynı sorunlarla yüz yüze oldugunu dile getirdi. Şara Sayuı ise, onun yazılannda kullandığı ana kavramlardan biri olan 'iktişim'in üzennde durdu. C>r- nek olarak Almanya'dayken yazdığı "Şeytan Tüyü" adlı öyküyü verdi. Almanya'da yaşayan Türk işçilerinin sorunlannı ele alan bu öykü, hem Al- manlara, hem Türklere, hem de tüm insanlara bir mesaj veriyordu: Karşı- nızdaki kişiyi tanımadan önyargıyla reddetmeyin. Yargidabulunmak için önce insanı tanımak, anlamak gere- kır. Engin Cezzar "Keşanlı Ali Des- tanı"nı oynarken unutulmaz anlar yaşamıştı Haldun Taner'le. "Osade- ce bir yazar değu, çok yönlü bir tiyat- ro adamı, inanılmaz bir yapımcıydT diyordu. Hemen ardından Gülriz Su- ruri gelerek Taner'ın şu anda Şehir Tiyatrolan'ndasahnelenen "Gözteri- mi Kaparun Vazifemi Yapanm" ad- lı oyununun broşürüne yazdığı yazı- yı okudu. Son söz, yazann eşi Demet Ta- ner'indi. "Ben yaşanuan anlardan söz etmek istiyorum. Çünkü her şey gittikçe uzaklaşıyor. Beynimizin hüc- relerinin zayıflaması o anlan zaman zaman unutturuyor" diye söze baş- layan Taner, onu ılk gördüğü anı an- lattı izleyicilere. Ve konuşmasını "Kim oldugunu bilmiyordum ama farkhbiriokluğunuanhvordum'' de- diği Haldun Taner'le aynı şeyleri so- nunun böyle olacağım bile bile tek- rar yaşamak isteyeceğini ekleyerek noktaladı. Ankara Devlet Tiyatrosu'nda 'Savaş Baba' adlı oyunu sahnelenen Yunanlı oyun yazan Kambanellis: Politik anlaşmazlık, hüzün vericiANKARA (AA) - Ankara Devlet Tiyatro- su'nda sahneye konan 'Savaş Baba' adlı oyu- nun yazan Yunanlı sanatçı Yakovos Kambanel- lis, Türk ve Yunan halklan arasındaki birçok or- tak yönler bulunduğunu belirterek. "Bu dost- luğun tam olarak getişmesi için ben Yunanis- tan'da elimden geleni yapma karanndayım" dedi. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'nün ko- nuğu olarak Ankara'ya gelen Kambanellis. dün Şinasi Sahnesi'nde gazetecilerle bir sohbet top- lanrısı yaprı. "Savaş Baba" adlı yapıtının bir Alman kampında tutuklu olarak yaşadığı yü- lann izlerümleri olarak ortaya çıkfığını anlatan Kambanellis, bu yapıtının Ankaralı tiyatrose- verlere sunulmasından kıvanç duyduğunu ifa- deetti. Türk ve Yunan halklan arasındaki dostlu- ğun gelişmesi için ülkesınde elinden gelen ça- bayı gösterme sözü veren Kambanellis, Türk tiyatro adamlanndan gördüğü sevgi ve yakın- lığın kendisini çok duygulandırdığını anlattı. İki ülke arasındaki anlaşmazlığı 'politik' ola- rak niteleyerek, bu durumun her iki ülkedeki sanatçılar için hüzün verici olduğuna dikkat çeken Kambanellis, son yirmi yılda Yunanis- tan'da Türk yazarlann yapıtlannın büyük bir il- gi gördüöünü ve yeni basımlannın yapıldığmı söyledi. Ikı ülke arasındaki ılışkilerin olması gerektiği kadar iyi olmadığını ifade eden Kam- banellis, -İnsanlanmı/.yazık ki her bakımdan, insancıl değerier bakımından zarar görmekte- dirter" dedi. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt Kuruç ise, yirmi beş yıldan bu yana ilk kez An- kara Devlet Tiyatrosu'nda bir Yunanlı yazann yapıtının sahneye konduğunu anımsatarak, bundan sonra Türk ve Yunan tiyatrolan arasın- da daha yakın bir işbirlığinın başlayacağını söyledi. Aradaki kopukluğun bu oyunla orta- dan kaldınlacağını ifade eden Kuruç. "tki ül- Yakovos Kambanellis'in 'Savaş Baba' adb yapıü bir Alman kampuıda tutuklu olarak yaşa- dığı vıllann izlenimleri olarak ortaya çıkmış. kenin tiyatrolan arasında bir köprü kuraca- ğız" dedi. Yunanistan Kültür Bakanlığı ile her iki ülke devlet tiyatrolannın birbirlerinin sahnelerinde karşılıklı oyunlar seTgilemesi konusunda bir proje geliştirdiklerini anlatan Kuruç, Yunan Kültür Bakanlığı'nın prensip olarak bu teklifi kabul ettiğini söyledi. Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürü Mehmet Ege ise repertuvar oluştururken çeşitli konular- da yapıtlar hazırlamayı düşündüklenni. bu amaçla da "Savaş Baba" adlı oyunu özellikle repertuvara aldıklannı belirtti. Ege, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sa- vaş söylentilerinin zaman zaman ortaya çıktı- ğını anımsatarak, "Özellikle bir Yunanh yaza- nn savaş karşm oyununu sahnelemek çok an- lamb olacaktT dedi. Kambanellis'in yapıtlannı Türkçe'ye çevi- ren PanayotAbacı ise Yıtdmm Keskin'in "Ak- h Başuıda Bir Adam" adlı oyununu da Yunan- ca'ya çevırdiğıni ve bu oyunun Korent Tiyat- ro Festivali'nde ödüller kazandığını söyledi. Abacı, Kambanellis'in "Savaş Baba"adlı oyu- nunu Türk sanatçılann daha başanlı sahnele- dıklerini ifade ederek, Yunanistan Kültür Ba- kam'nın da kendisinin bu görüşü üzerine oyu- nu izlemek üzere Türkiye'ye geleceğini söy- ledi. AmNesin'inyedi şiiri, Danimapka'da yayımlandı • Kültür Servisi- ' Danimarka'nın en önemli gündelik gazetelerinden biri olan 'Information' gazetesi, 23 Ocak 1995 tarihli pazartesi günkü sayısında Aziz Nesin'in yedi şiirini yayımladı. Nesin'in gazetenin bir sayfasmı kaplayan 'Ağır Çekim". 'Gömü', 'Kapılar Açık Kalsın', Derinlik Çekımi -II-', •Zahmet Etmeyin'j 'Bir Zamanı Var' ve 'Bir Yaz Oğlesinde' adlı şiirleri Ismail Aksoy tarafindan çevrildi; 1989 Mayıs ayından bu yana Danimarka'da yaşayan Ismail Aksoy, başlangıcından bugüne Türk dilinde yazılan şiiri Iskandinav şiirseverlere tanıtabilmek amacıyla bir 'Türk Şiiri Antolojisi' hazırlıyor. Dünya Kitap'm son sayısında mafya irdelemyor • Kültür Servisi - Dünya Kitap dergisinin şubat sayısında araştırmacı yazar Murat Çulcu, Türk toplumunda mafya olgusunu irdelıyor. Özdemir Ince, "Onat Kutlar'ın aydınlık dünyası "nı anlatırken, Mehmet Başaran "Yazınımızda Giresun"u yazıyor. Bu sayıda aynca Korkut Akın'ın, Ahmet Tellı'nın "Çocuksun Sen" kitabmı tanıttığı yazısı, Atilla Birkiye ile son kitabı üzerine yapılan söyleşi ve Cem Erciyes'in hazırladığı düşünce dergileri envanten yer alıyor. Aynca 94 yılında yayımlanan kıtaplar envanterinin ikinci bölümüyle onlarca kitabın tanıtıldığı 'Kendini Tanıtan Kitaplar', kitapseverlere yaym dünyasını izleme fırsatı tanıyor. Mustafa Irgat pesim sergisi • Küttûr Servisi - Mustafa Irgat'ın dün açılan resim sergisi 2 marta dek Beyoğlu Yapı Kredi Sanat Galerisi'nde izlenebilir. 1950yıhnda tstanbul'da doğan Mustafa Irgat, Türk Sinematek Derneği ve Cumhuriyet gazetesi arşivinde çalıştı. Çeşıtli reklam şirketlerinde metin yazarlığı yaptı. Sinema yazılan yazdı. Bu sergi. "Aıtsız Kimlik" adlı bir de şiir kitabı yayımlanan lrgat'm üçüncü kışisel sergisi. Sanatçı, halen Yapı Kredi Yaymlan'nda editörlük yapıyor. Geleneksel Tüpkiye' konutu fotoğraf yarışması • Kültür Servisi - Geleneksel Türkiye (Kıyafetlerimiz) konulu fotoğraf yanşması, siyah-beyaz, renkli ve saydam olmak üzere üç dalda gerçekleştiriliyor. Yeni Yüksektepe Kültür Derneği tarafindan düzenlenen yanşma amatör ya da profesyonel tüm sanatçılara açık. Geleneksel Türkiye konusunun seçilme nedeni, bir mozaik gibi farklı renklerden ve güzelliklerden oluşan kültürümüzü yannlara iletmek ve insanımızın yaşamındaki farklılıklann nasıl aynı potada eridiğini göstermek. Yanşmaya son katılma tarihi 10 şubat. Seçici kurulu Ozan Sağdıç. Adnan Ataç, M. Arslan Güven, Ahmet Çakır, Abdullah Gündüz, Tacettin Teymur ve Ferim Çıkgel'den oluşan yanşmarun sonuçlan 17 şubatta açıklanacak. Yanşmada ödül alan yapıtlar 21 nısan-9 mayıs tarihlen arasında Akbank Bahariye Galerisi'nde, 1-15 haziran tarihlen arasında da Vakıfbank Taksim Sanat Galerisi'nde sergilenecek. Art Taylor öhtii • NEW YORK (AFP) - Ünlü caz davulcusu Art Taylor, önceki günöldü. Thelonious Monk, Charlie Parker, Miles Davis, John Coltrane gibi caz devleriyle plaklar yapan sanatçı 65 yaşındaydı. Nevv York'ta, Beth Israil Hastanesi'nde yaşama veda eden Taylor'ın ölüm nedeni açıklanmadı. 194O'lı yıllann sonlanna doğru Nevv York'ta Hovvard McGee ile birlıkte müzik yapmaya başlayan Taylor, yaşamınm son yıllannda kendi topluluğu"Taylor's VVaiIors" ile birlikte çalmış.tı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear