Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 1995 PAZAR
12 HABERLER
Yıllann spikeri Jülide Gülizar, manken sunuculann haber okuyuş biçiminden rahatsız
"Dil bir ülkenin namusudur'• Dil kirlemnesiyle ilgili
olarak 23 ekimde
düzenlenen"Ver ar yu goink
Türkçe" başlıklı panelde
Gözde Tan'ın kendisine 2
milyarlık tazminat davası
açmasına neden olan sözlerini
açıkhyor Jülide Gülizar. "Ben,
Türkiye'nin savaşını
veriyorum. Mankenler spikerlik
yapmasın demiyorum. Kim
neresini isterse açsın. Ama
haberler böyle okunmasın.
Yapacak olanlar öğrensin
diyorum" diye konuşuyor.
ECE T E M E L K l RAN
ANKARA - Radyo ve televizyonun
ılk spıker \e röportajcılanndan olan Jü-
lide Gülizar, NumberOne TV'nin ha-
ber spiken Cözde Tan ıçin söylediği
sözlerle gündeme geldi. "Manken düş-
manı" ilanedılmekten rahatsız olan Gü-
lizar. derdinin güzel kadınlar değil. Türk-
çe oldugunu anlatıyor. Onunki miyadı
dolmavacak bır "kalp çırpıntısı". düz-
gün bır cümlenin ağızda bıraktığı tat, bır
de 24 yıllık bir savaş.
Jülide Gülizar. "Dil bir ülkenin na-
musudur" diye ba^lıyor söze. 23 ekim-
de "Yeraryu goink Türkçe" başlığıy-
la düzenlenen dıl kırlenmesı konulu pa-
nelde söylediği ve Gözde Tan"ın kendi-
sine 2 milyarlık tazminat açmasına ne-
den olan sözlerini açıkhyor:
"Ben Türkiye'nin savaşını veriyo-
rum. Mankenİer spikerlik yapmasın
demiyorum. Kim neresini isterse aç-
sın. Ama haberler bö> le okunmasın."
Gülizar. neden bu kadar öfkeli? Çün-
kü o, ne zaman bir sözcüğü yanlıs. söy-
lese dilinde an sokması gıbı bir sızı du-
yuyor. Mesleğinin ve yaşamının sorum-
luğu demek olan bu sızıyı duymayan
kimsenın. bozuk sözcüklerle dıli kırlet-
mesını ıstemiyor. Gülızar'ın sözcükler-
le ılişkisi bebekle oynama çağında baş-
lıyor. Sözcükleri se> redecek kadar sevı-
yor dilı. onlan evırip cevirip eğleniyor.
Sonralan kardeşleriyle birlikte yemek-
le'den sonra yaptıklan dil tartışmalany-
Ia masayı. babalannın deyımiyle "Ata-
türk'ün sofrasına"çev inyorlar. Güney-
dogu'da geçen çocukluk, Ankara'daki li-
se yıllarında dıliyle alay edilmesine ne-
den oluyor. Yerel sözcükleri kullandığı
zaman çocuklann gülüşmesi çok içine
oturmuş olacak ki ıntikamı acı oluyor.
Radyoda ilk anonsu yaparken hepsı gö-
zünün önünden geçıyor:
"Benimle ala> edersiniz ha? Böyle
i spiker olunur işte!"
ı Spıkerliğebaşladıktan sonra4yıl bo-
yunca 6 kez kurs görüyor Gülizar. Öğ-
retmenler. Dev let Tiyatrolan sanatçılan,
gazeteciler ve edebıyatçılar. Ama esaslı
öğretmen Refik Ahmet Sevengil Ko-
nuşmalann, kayıtlar dinlenerek kontrol
edildıgı toplantılarda Sevengil. bıryan-
Spikerlik vaptığı dönemde kadın spikerlerin ekrana çıkması için savaşım veren Gülizar, şimdi manken su-
nuculann haber okurken dikkati kendi üzerlerine çekmelerinden yakınıyor.
lış duydugu zaman gözlüğünü burnuna
düşürüp kızıyor:
"Dilinizi eşekarısı soksun."
Gülizar. meslek sorumluluğunu özet-
leyiveriyor:
"Bizim dönemden olanlar, ne za-
man bir hata yapsak dilimizin ucun-
da bir sızı duyarız. Bütün yaşamımız
boyunca bunu duyduk."
'Şarkılar bitti, türküler'
Gülizar. radyoya 1956'da adıın atıyor.
Bına yıkıldı y ıkılacak. iki lafın başı mık-
rofon bozuluyor. Programcı yok. Hatta
ulusal bayramlarda askerler gelip prog-
ram yapıyor. Bunlar Çetin Altan'ın
"Dostlanm" diye başlayan radyo ko-
nuşmalannı vaptığı günler. "Radyocu-
luk anlaşılmamıştı" dıyor Gülizar ve o
günlerde spikerlerin yaptığı işi gülerek
özetliyor:
"Şarkılar çalardı. Biz de "Şarkılar
bittı, türküler. Türküler bitti. haberler'
derdik."
Gülizar bukısırdöngüyedayanamayıp
ayrılıyor. Daha iyi bir iş buluncaya ka-
dar radyoya kadrosuz olarak devam edı-
yor. 27 Mayısdevrımıolduğundakadro-
lu olarak yeniden radyo spikerı oluyor.
27 Mayısçılardan ölenlerin Anıtkabir"e
gömülmeleri sırasında vapılacak naklen
yayın içınGülızar'aöneridebulunuyor-
İar. Radyoda en deneyimlı spiker Güli-
zar. Çünkü dahd önce kadın spıkerlere,
ne naklen yayın yaptmlıyor, ne de rö-
portaj.
Gülizar. naklen yayına ikı gece saba-
ha kadar oturup hazırlanıyor. Hazırladı-
ğı metın 30 sayfa. 8 ayn yerden vapıla-
cak yayın başlıvor. Camideki spıkerler.
sözüCebeci'debirapartmanınbalkonun-
da bulunan Gülizar'a bırakınca. Gülizar
başlıyor konuşmaya. Coştukça coşuyor.
O sırada bır telefon. Korumayla görev li
asker telefona bakıp, Güiızar'ın kıılağı-
naeğiliyor: " '"-
v
"
"Müdür, toparlasın, kortej istasyo-
nu geçti, Anıtkabir'e varacak, dedi!"
Gülizar toparlayıp bıtırıyor. ama kapı-
ya makineli tüfekli iki asker dıkılmış.
Gülizar. "Bu kadar mı çok konuştum"
diye düşünürken askerler aldıkları emri
aktarıyorlar:
"Sizi Amtkabir'e intikal ettirece-
ğiz. Orada da siz konuşacakmışsınız."
Gülizar. babasının mıras bıraktığı sö-
zü. okurların affına sığınarak aktarıyor
*'Eşek gibi çalışın ki insan gibi he-
sap sorma hakkı sizdc olsun."
Gülizar. daha sonra röportajlar ve nak-
len yayınlarda. "yıldızını parlatıyor."
Daha sonra "Ocakbaşı". "Bir Yıldız
Kaydı" \e diğer kultür ve sohbet prog-
ramlan.
'Haberlerden seçmeler'
1964'te TRT kurulduğunda Gülizar
yeniden haberokumaya bas.lıyor. Haber-
leri Anadolu Ajansı yapıyor. Ajans ha-
berlen bisikletle radyoya geliyor. Kemal
Deniz haberleri seçıyor. Onun seçmedı-
ği haberlen okumak yasak. Ama birak-
vam. Denız ortada yok. Haber saati ge-
lıyor. Yapılacak bir şey yok. Gülizar sa-
bahtan beri gelen haberleri toplayıp oku-
yor. "Bir yandan da düşünüyorum.
Sonunda ne diveceğim? "Haber bülte-
ninı dinledinız' desem sahtekârlık ola-
H A B I T A T T ü r k i y e r a p o r u t a s l a ğ ı h a z ı r l a n d ı
'Ozelleştirme sonucaulaşmadı'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
lstanbul'da gelecek yıl yapılacak
Birleşmiş Mılletler(BM) İnsan
Yerleşimleri Merkezi, Habıtat II Kent
Zirvesi'nde sunulacak Türkiye Ulusal
Raporu ve Eylem Planı taslağı
hazırladı.
Toplu Konut Idaresi Başkanı Yiğit
Gülöksüz. Habıtat 11 Ulusal
Komitesı"nın. geçen yıl ve bu yıl
vaptığı toplam 4 toplantıya sunulan
tebliğ ve raporlar doğrultusunda,
danışma kurulu tarafından oluşturulan
rapor taslağının. 15 aralıkta yapılacak
ulusal komitenin 5 toplantısında
tartışılarak kesinleştirileceğinı
söyledi. Rapor taslağında yer alan
bilgilere göre taslağın oluşumunda.
ulusal komıte toplantılanna çağrılan
139 kamu ve özel kurum ve
kuruluşun temsılcilerinin sunduğu
teblığler dikkate alındı. Rapor
taslağının "Sunuş" bölümünde,
hazırlık süreci sırasında geliştinlen ve
kabul edilen Ulusa! Eylem Planı'nın
yaşama geçirılebilmesi ıçin ulusal
komitenin aktıf bır izleme içine
girmesi gerektiği belirtildı.
Türkiye Ulusal Raporu ve Eylem
Planı taslağının "Oncelikler ve
Durum Değerlendirilmesi'*
bölümünde. Türkiye'de inşaat
sektöründe. genellikle küçük ve orta
ölçekli girişımcılerin konut yapımı,
daha büyük ölçekli gırişimcilerin ise
R.apor taslağında, Türkiye'nin, BM raporuna göre 1960-
1992 yıllan arasındaki insan gelişme göstergesini en hızlı
arttıran 10 ülke arasında olduğu belirtildı. Çok partili
dönemde. "Demokrasi içinde siyasal yarışmanın. himayecilik
ilişkilerinin güçlü olduğu siyasal partiler eliyle yürütüldüğü"
belirtilen raporda, şöyle denildi:
"Askeri müdahale dönemleri de dahil. siyasi kararlarda
popülist bir çizgi egemen olmuştur. Partiler içinde himayecilik
ilişkilerinin varlığında ve popülist politikaların
sürdürülmesinde, hızlı kentleşmenin doğurduğu yüksek
rantlann dağıtılması, önemli bir işlev yüklenmiştir."
altyapı hizmetlenyle uğraştığı
anlatıldı. Raporda, inşaat malzemelerı
sektöründeki 500 kadar kuruluşun.
350 çeşit inşaat malzemesinı. dünyaya
satılabilir standartta üretir hale geldiği
belirtildi.
İnsan gelişme göstergesi
Taslakta. BM insan Gelişme
Göstergesi 1995 yılı raporuna göre
Türkiye'nin, 0.792 puan ıle 174 ülke
içinde 66. sırada ve 1960-1992 yıllan
arasındaki însan Gelişme
Göstergesi 'ni en hızlı arttıran 10 ülke
arasında gösterildiğı belirtildı.
Taslağa göre Türkiye. aynı raporun
erkek ve kadın arasında gelişme
farklılığını ölçen Cinsiyet Gelişme
Göstergesf nde 0 744 puan ile 45.
sırada. 1970-1992 yılları arasında
Cinsiyet Gelişme Göstergesini
artırma bakıınından da 5. sırada yer
aldı. Buna karşın. kadınların
kapasitelerını yaşamda ne ölçüde
kullanabildıklennı gösteren Cinsiyet
Yetkı Göstergesi sıralamasında
Türkiye. 0.234 puan ile 98 olabildi.
Yüksek tekelleşme oranları
Tasiakta. 1980den sonra önemli
ölçüde azalmış olsa da tarım
kesiminde uygulanan koruyucu
popülist fiyatlandırma politikalannın.
kırsal kesımde küçük üretıcilığin
önemli ölçüde sürmesıni sağladığı ve
bunun kırdan kopuşun hızlanmasını
engellediği belirtildi.
Rapor taslağında. büyük ölçekli
kuruluşlar olmamasına karşın, sanayi
üretiminde yüksek tekelleşme oranlan
oluştuğu bildirildi.
Taslakta. 1980'den sonra özel kesimin
dışa açılarak yabancı sermayeyle
işbırliğıne girmesıne karşın.
Türkiye'nin itici güçleri arasında çok
önemli yerı olan devlet sanayilerini
özelleştirme yolunda atılan adımlann
sonuca ulaşmadığı. bu kuruluşlann
teknoloji yenilemelerine de olanak
verilmediği kaydedildi
Popülist politikalar
Çok partili dönemde. "demokrasi
içinde siyasal yarışmanın,
himayecilik ilişkilerinin güçlü
olduğu siyasal partiler eliyle
yürütüldüğü" belirtilen raporda.
şö>le denildi:
"Bu 50 yıllık dönemde, askeri
müdahale dönemleri de dahil
olmak üzere, siyasi kararlarda
popülist bir çizgi egemen olmuştur.
Partiler içinde himayecilik
ilişkilerinin varlığında ve popülist
politikaların sürdürülmesinde,
hızlı kentleşmenin doğurduğu
yüksek rantlann dağıtılması,
önemli bir işlev yüklenmiştir."
Rapor taslağında. yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi konusunda yeterlı
gelişme olmadığı da kaydedildi.
•"Bizim zamanımızda spiker
ekranda kendini değil, haberi
sunuyordu. Yıllarca ekranda
nasıl göründüğümüzü
öğrenemedik. Isterdik,
göstermezlerdi. Makyaj yapacak
kimse yoktu. Böyle olmamalı
elbette. Dikkati haberden başka
yere çekmeyecek şeyler giyilse
yeter" diyen Gülizar, "Bizim
dönemden olanlar, ne zaman bir
hata yapsak dilimizin ucunda bir
sızı duyarız. Bütün yaşamımız
boyunca bunu duydu" diye
ekliyor.
cak. Ben de söyley iverdim: Günün ha-
berlerinden seçmeler dinlediniz.'Ertesi
gün soruşturma sarı zarfla geldi. Ya-
nıtımı unutamıyorum: 'Ben bülteni ve
namusumu kurtardığıma ınanıyorum.' O
zaman herkes bu işi ciddiye alıyor-
du."
Derken televizyon vayına başlıyor. Yi-
ne kadın spıkerler bir kenara atılmış. ha-
berleri erkek spikerler sunuyor. Gülizar.
"Bu iş erkek işi midir" dıyerek bir sa-
vaş başlatıyor. Zaferonun. kadın spiker-
ler ekranda. Fakat yönetim sıkı. Güllü
dallı gıyınenler ev lerine gönderiliyor
"Saçlar bir gün yandan, bir gün
öbür yandan değil. Spiker ekranda
kendini değil. haberi sunuyordu. Yıl-
larca ekranda nasıl göründüğümüzü
öğrenemedik. İsterdik, göstermezler-
di. Makvaj yapacak kimse yoktu.
Böyle olmamalı elbette. Dikkati ha-
berden başka yere çekmeyecek şey ler
giyilse yeter."
Ya şımdinın manken-sunuculan?
"Mankenler bu işi yapamaz demi-
yorum. Yapacak olanlar öğrensin, di-
yorum."
4
Biz seni tanıvoz'
Gülizar. 1978de "Bir Konu Bir Ko-
nuk'"programını hazırlamaya başlıyor.
Yönetimlearası yine kötü. 3 aydabirça-
ğınp programın haftada bırden 15'de bı-
re düşürülmesıni önen> orlar. Ama prog-
ram çok tutuluyor. Bir gün yolda gider-
ken çocuklann oynadığı teneke gelip
ayağının önünde durunca. tenekeye vu-
ruvenyor. Çocuklar yanına gelip
sıntıyorlar:
"Biz seni tanıyoz."
Kisa konuşma sonunda Gülizar. prog-
ramdan neöğrendiklerini soruyor. Yanıt.
programın verini bulduğunu gösteriyor:
"Hayat hakkında bir şey ler."
Ama, Milliyetçi Cephe (MC)
hükümetı sınırlan daraltınca işin keyfi
kaçıyor. TRT'de kalmak Gülizar'a göre
"içi boşaltılmış bir inada" dönüşüyor.
Emekliliğinı hep kâbuslarında görürken
kendini emeklı buluyor. "Şimdi." diyor
Gülizar. "Radyoda ne zaman koro şar-
kılar çalsa kalbimde çırpıntı oluyor. O
kadar. Galiba her şeyin nedeni olan
bir çırpıntı."
Kadmm seçme
seçüme hakkmm
61. yddönünıü
ANKARA (AA) - Türk kadınının seç-
me ve seçilme hakkını elde etmesinin
61 'inci ve Kastamonu'da gerçekleştirilen
'ilk Türk kadın mitingi" nin 76'ncı yıl-
dönümleri 10 aralıkta törenlerle kutlana-
cak. Kutlamalar çerçevesinde 10 aralık
pazar günü kutlama komitesince Anıtka-
bır'e çelenk konulacak. Atatürk Kültür
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile Kasta-
monu Vaiıliği'nce, aynı gün Ankara'da
"ilk Türk kadın mitinginin 76. ve Türk
kadınlarının seçme ve seçilme hakları-
nı elde edişlerinin 61. vıldönümleri"
konulu birsempozyum gerçekleştinlecek.
Sempozyumun açılışına Cumhurbaş-
kanı Süleyman Demirei ve Başbakan
Tansu Çiller 'in de katılarak birer konuş-
ma yapacakları belirtildi. Türk Dil Kuru-
mu Konferans Salonu'ndakı sempozyu-
mun Prof. Dr. Emel Doğramacı'nın baş-
kanlığında yapılacak birincı oturuma.
Prof. Dr. Ülker Gürkan , Prof. Dr. Ber-
rin Yurdadoğ , Prof. Dr. Gülnihal Boz-
kurt. ıkincı oturumuna ise Prof. Dr. Emel
Doğramacı. Prof. Dr. İbrahim Agâh Çu-
bukçu . Yrd. Doç Dr. Leyla Kaplan ıle
Yrd. Doç. Dr. Şcfika Kurnaz konuşma-
cı olarak katılacaklar. Türk Kadınlar Bir-
liği de Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkının verilmesinin 61. yılı dolayısıy-
la 5 aralık salı günü Bursa'da toplanacak.
Toplantıya Türk Kadınlar Birliği Genel
Başkanı ile 37 il başkanı katılacak. İlk
Türk kadın mitingi 10 Aralık 19I9'da
Kastamonu'da gerçekleştirilmişti. Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı ise 5
Aralık 1934 tarihınde kabul edilmişti.
ÇAIJŞANLAREN SORULARI / SORUNLARI \TOLAZ ŞÎPAL
1996'ya girerken neler değişti?
5ORU: 1) 1996 yıhna girerken neler değişti ve bu değişiklikler
hangi Resmi Resmi Gazete'de yavımlandı?
2) Bu değişiklikle, Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar
Kurumu'nun en az-en çok emekli aylıkları.
3) Kıdem tazminatı ta\anı.
4) SSK'nin prime esas kazanç tabanı - tavanı ne idi ne
oldu?
E.E.
YANIT: 1) 8 Kasım 1995 günü "mükerrer" Resmi Gazete'de
yayımlanan 95'7492 sayılı Bakanlar Kuruiu karan ile aylık katsayı-
sı (1.225)'ten (1.695)"e. taban aylık katsayısı (4.490)'dan
(10.175)'e. 15 Kasım 1995'ten geçerli olarak yükseltildi.
1 Kasım 1995 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 957444 sayılı
Bakanlar Kurulu karan ile, SSK gösterge tablolanndaki hergöster-
geye (3.478) puan ekJendi. Böylece en küçük gösterge (1.136)'dan
(4.6l4)"e. en büyük gösterge de (6.650)'den (10.128)'e. 15 kasım
1995'ten geçerli olarak yükseltildi. Sosyal yardım zammı arttınl-
madı ve 4 milyon 690 bin lirada kaldı.
Yıne, 1 Kasım 1995 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 95 7447
sayılı Bakanlar Kurulu karan ıle. 15 Kasım 1995'ten geçerli ola-
rak, Bag-Kur basamakları yeniden düzenlendi. Bu düzenleme ile
en küçük gösterge (1.860)'tan (2.100)'e ve en büyük gösterge de
(14.800)'den (16T410)'a çıkarıldı. Bağ-Kur"un ödediği "sosyar yar-
dım zammı da 100 bin liradan. bir milyon liraya yükseldi. Bu bil-
gilere göre:
EMEKLİ SANDIĞI
Deılet Memurları 14 kasım 1995 15 Kasım 1995 1 Ocak 1996
Genel Katsayı
Taban Katsayı
Taban Gösterge
En Az Aylık "
En Çok Aylık M00
1.225
4.490
1.000
7 012.200
33.240 750
1.695
10.174
1.000
12.S72.44O
49.956 650
1695
10.175
1.000
12.872.440
61.872.500
SSK
En Küçük Gösterge
En Büyük Gösterge
Genel Katsayı
Sosyal Yardım Zammı
EnÂz Aylık
EnÇok \y\k<'&
KIDEM TAZMİNATI
Genel Katsayı
Tazmmat Tavanı
SSK(TABAN-TA\A\)
Tavan Gösterge
Taban Gösterge
Genel Katsayı
SSK Tabanı
SSK Tavanı
14 Kasım 1995
1.136
6.650
1.225
4.690.000
5.664.120
11.614.313
14 Kasım 1995
1225
19.765.750
14 Kasım 1995
6.650
1.136
1225
1.391.610
8.146.260
15 Kasım 1995
4.614
10.128
1.695
4.690.000
10.164.511
19.281.916
15 Kasım 1995
1.695
31311.650
15 Kasım 1995
10.128
4.614
1695
7.820.730
P. 166.960
1 Ocak 1996
4.614
10.128
1.695
4.690 000
10.164.511
19.281 916
1 Ocak 1996
1.695
35.176.250
1 Ocak 19%
10.128
4.614
1.695
7.820.730
17.166.960
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Serteller'in Demokrasi
Savaşımı...
1980 öncesi, Cumhuriyet'e başlayalı birkaç yıl olmuş;
Meclis'e gidip kulislerde ne olup bittiğinı öğrenmek ıste-
dim. AP kulisinde. eskı Millı Savunma Bakanlarından Ah-
met Topaloğlu, birkaç arkadaşıyla soyleşıyor. AP grubun-
da da Süleyman Bey konuşuyor. Biraz oturduktan sonra
Topaloğlu'na:
- Süleyman Bey, ne söyledi gibisınden sordum.
Adının MustafaCesurolduğunu. sonradan öğrendiğim
ufak tefek, tombalak bırı:
- Sana ne Süleyman Bey'ın ne söylediğınden? Hem be-
nim genel başkanımdan nasıl Süleyman Bey diye bahse-
debilirsin? Kendıne gel! Soyun mılletvekillığine, gel bura-
ya kozumuzu paylaşalım. Öyle gazetecilikler sökmez!
Daha ben ağzımı açrnamıştım. Elinı beline attı; birkaçı
onu tutarken Ahmet Topaloğlu, beni oradan uzaklaştırma-
ya çalışıyor:
- Kardeşim, sen bu kulıslere gırme. Adam sinirti, gönnü-
yor musun? Sen bizim kusurumuza bakma diyordu.
Mustafa Cesur'u susturdular. Bır daha AP kulisine uğ-
ramadım desem yerı. O "cesur" mılletvekıli Isparta'dan-
dı. Çok geçmedi, yürek durmasından öldü. Acıdım! Olayı
bugüne değin yazmadım...
Cumhunyet'ten önce Yeniortam'daydım. 1974-75 yıl-
lan olmalı. Gerıci bır gazetede. Yılmaz Yalçıner imzalı bir
yazı çıktı. Yazar, adımı yazmıyordu, ama yazımdan bır par-
ça alıyor, bunu yazandan "Nataşa'nın oğlu" diye soz edi-
yordu. Aynı yazıda. arkadaşım llhami Soysal ı ovuyor, "O
da solcu ama, milliyetçi" diyordu. Savunman Emin De-
ğer'e açtım konuyu:
- Mahkemeye verelim, cezalandmr, tazminat almzldeö'ı.
- Yok, dedım. mahkemeye gitmem. Benım anamın adı
Fatma! Nataşa da bır Rus kadını, O da bir ana. Ona da
saygım var..
Dava açmadım. Aradan bir süre geçti, Cumhurıyet'te
çalışmaya başlamışttm sanıyorum. Süleyman Bey'le bır
gezıye katılıyordum. Esenboğa'da, uçağa bınmek üzere
beklerken gazetecılerden bırıne, Yılmaz Yalçıner'ın ora-
da olup olmadığını sordum. Arkadaşım:
- Su karşıda, köşede ayakta duran sakallı yanıtını verdı.
- İyi, dedım. geçtım.
Herkes uçağa bıniyordu. Ağır ağır yuriıyüp, bınmeye
hazırtanıyorum. En sona mı kalmıştım ne? Arkamda bir
ayaksesı: "Haydı, ona dayol vereyim de geçsin" öıye dü-
şundüm. Ardıma bakmadan-
- Buyunjn, dedım, geçin! O:
- Rıca edenm abi, siz buyurun deyınce, yuzune baktım.
O, Yılmaz Yalçıner; sozcüğe bastırarak:
- Teşekkür edenm kardeşim deyıp yurüdüm. Yüzü kıp-
kırmızıydı!
Yılmaz, daha sonra Iran'a bir uçak kaçırrna olayına gı-
riştığı gerekçesıyle tutuklandı, hapis yattı. Üzüldüm, pa-
ram olsa yolîayacaktım! Bu da ilk kez yazdıklarımdan...
Geçen hafta, Ali Kırca'nın "Siyaset Meydanı"nda Acz-
mendiler fılan vardı; bu arada, onlerınde öfkeli bırı bağıra
bağıra konuşuyordu. Adını duyunca, uzandığım yerden
kalkıp baktım, Yılmaz Yalçıner, saçlannın dökülmesi dışın-
da hiç değışmemişti!
• • •
Yarın Istanbul'da, Gazeteciler Cemiyeti Burhan Fetek
Toplantı Salonu'nda, saat 17.00de önemli bir toplantı ya-
pılıyor. 4 Aralık 1945 günu, Cağaloğlu'nda -sozde- ünıver-
sıte gençlığince, Tan Gazetesi ile basımevı yerle bir edil-
mişti. Gunlerdır, buna ılışkın belgeleri, anıları karıştırıyo-
rum. Olaylara karışan, CHP'de mılletvekılliğı, bakanlıkyap-
mış birinın bana anlattığına göre yürüyuşe geçen, olayla-
rı yaratanlann sayısı 60 bınmiş. Bu yuzkarası olaydan son-
ra o hâlâ kendini savunuyor, yıkıp dökmeye karışmadığı-
nı soylüyordu. Bırçok adları bihyorum, ancak anmayaca-
ğım. Çunku bunlar, Turkıye'de hâlâ yaşamakta, benzeri
olayları düzenlemekte bır sakınca görmemektedirler.
O zamanın "Kahrolsun komünistler" sloganını bugün,
"Kahrolsun bö/ücü/er"almıştır; şiddet aynı şiddet, kafa
aynı kafadır! 60 bin kişiden kaçı ülkeyi yonetrruştir?
Yarınki toplantıda. Yıldız Sertel, Ali Sirmen, Orhan
Koloğlu, Sami Karaören, ilhan Selçuk konuşacaklar.
Toplantıyı Nail Güreli yonetecek. İlhan Selçuk'a "demok-
rasi ödülu" bu toplantıda venlecek. Okurların, bu toplan-
tıyı kaçırmamalarını dilerım...
4 Aralık 1945 sabahı, geceden hazırlıklarını yapan, ço-
ğu bilınçsiz, ancak kararlı -sözde- üniversıte oğrencisi
gruplar, üniversıte bahçesinde toplanmaya başlarlar. El-
lerinde bayraklarla kalabalık, kısa surede büyür, on bınle-
ribulur. Bunlar, Cağaloğlu'ndakı, Serteller'in 'Tan"gaze-
tesıne gıderlerken 'Kahrolsun komünizm, kahrolsun Ser-
teller, yaşasın Turkıye Cumhuriyetı" diye bağırmaktalar. Bır
yandan da gençler. akın akın taşlaria, demirlerle pence-
relerı, kapıları aşağı indınrler. Tan Basımevı, o zaman Ha-
lil Lûtfü Dördüncü ıle Zekeriya Sertel'ın ortak malıdır.
Burada o zamanın hemen hemen en buyük rotatıfı vardır.
Demır parçalan ıle rotatife saldırılır, tuzla buz edılir. O za-
man universıtede takma adı "Zaloğlu Rüstem" olan ırı kı-
yım bırı, kâğıt bobınlerını Sırkecı'ye değın yuvarlar.
Basımevinın sahıplerinden Halıl Lütfu Dördüncü,
"Tan"gazetesinın karşısındaki "Hofer" llancıhkŞırketi'nin
penceresınden gazetenın, bu arada sahibı olduğu bina-
nın nasıl yerle bır edildiğinı içı sızlayarak seyreder. Tanin
gazetesinın Yazıişleri Müduru Murat Sertoğlu da duru-
mu. Tanin'in başyazan Hüseyin Cahit Yalçın'a bıldırmek-
tedir. Halil Lütfü dayanamaz; Sertoğlu'na:
- Hüseyin Cahıt'e söyle, 31 Mart ırticaında kendı başı-
na neler gelmişse, benım başıma da onlar gelıyor der.
Murat Sertoğlu, bu sozleri Yalçın'a aktarır. Hüseyin Ca-
hıt Yalçın. bır gün öncekı 3 Aralık 1945 gunlü gazetesın-
de, "Kalkın ey ehli vatan" başlıklı bir yazı ıle gençleri ko-
münizme karşı göreve çağırmıştı...
Sabiha Sertel, "Tan Olayı "ile demokrasi savaşımlarını
"Roman Gibi" adlı yapıtında uzun uzun anlatır.
Serteller'in demokrasi savaşımı unutulmamalı. okurlar
karşılaştıklan tüm yoneticilere; politikacılara, yaşlan yet-
mişi aşanlara:
- 1945'ın 4 Aralık Salı günu neredeydınız'7
Yoksa siz de
mi Cağaloğlu'nda, Beyoğlu'nda yıkımlara kanştınız diye
sormalıdır. Yuzleri kızanyorsa, anlarsınız...
Turan Dursun'lan, Uğur Mumcu'ları, Çetin Emeç'lerı
öldürenler de 4 Aralık yüzkarasının kafasındandır
bilesıniz...
B U L M A C A SEDAT YiŞAYl\
SOLDANSAĞA:
1/ Eskiden Kara-
göz oynatılan
kahvelere venlen
ad... Rusya parla-
mentosunun adı.
2/ Nâzım Hik-
met'ın bır oyu-
nu... Sanayi. 3/ts-
tavrıt balığının
küçüğü... Bır çal-
gı. 4/ Yok etme.
gıderme... Küçük
erkek kardeş. 5/
"'Fahışe" anla-
mında kullanılan
argo sözcük. 6/
1 2 3 4 5 6 7 8
Göstenş. caka... Bır işi iyi ya-
pan kimse. 7/ Asker... Eskı
çağlardan kalma yapıt. 8/
Kütahya'nın bır ılçesi... As-
ya'da bır göl. 9/ Aşk... Çok
kokulu bir tür kahve.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Okyanusya halklannın er-
kekhk ve bereket tannsı...
Osmanlılar'da gece bekçisi.
II Ekin bıçıldikten sonra top-
rakta kalan köklü sap... Tüt-
süyle kurutulmuş balık ya da et. 3/ lyileştiıme, sağaltım...
Konut. 4/ Bılgiçlık taslayan kimse... Gelecek. 5/ Kafkas-
ya'nın kuzeydoğusunda yaşayan bır halk. 6/Tann'ya yaka-
nş... Canlı bir varlıgın içinde bulunduğu dogal ya da mad-
dı koşullann tümü. II Tümör... Çeşitlı yükleri yukarı çek-
mek içın halattan yapılmış sapan. 8/ Akaju da denılen bir
ağaç... Akarsu yatağı. 9/ Yapısına gırdığı sözcüğe "*karşıt"
anlamı katan yabancı önek... Bez parçalanndan dokunan a-
di kılim.