25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 ARALIK 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Kenterler'den insana ilişkin değerleri sorgulayan, 'ciddi' bir komedi: 'Ramiz ile Jülide' üugımım 1ıırkıyesı nm oykusiL.. S ovyetler Birliği'nin çöİcüşü sonrasında yaşanan ruhsal dağınıklığın Türkiye'ye yansıyan yönlerini ele alırken kimi değerlerin yok sayıldığı. kimilerinin de nasıl 'yükseldiği'ni anlatıyor 'Ramiz ile Jülide'. B ugünün Türkiyesi'nin sosyal, etik konulannı ve daha çok da aşkı, yüceliği, saflığı gündeme getiriyor. Ufacık tefecik sahnelerle çok önemli sorunlara pannak basıyor ve dört insanın değil de aslında bugünün Türkiyesi'nin öyküsünü izliyoruz sahnede. Dl'YGU DURGUN Bir zamanlann ünlü futbol oyuncusu Ramiz ile yine bir dönemin ünlü seks yıldızı Jülide'nin, 1980 sonrası Türkiye- si"nin 'yükselen değerler'atmosferinde yıllar sonra yaşadıklan tutkulu. ironik ilişkının öyküsü 'Ramiz ile Jülide'. Re- fik Erduran'ın oyunu Kent Oyuncula- n'nın >orumuyJa sahneleniyor. Vıldız Kenter (Jülide), Müşfik Kenter (Ramız). Şükran Güngör (Hayati) ve Özlem Çak- man'ın (Nur) rol aldıklan oyunun yö- netmenligını Mehmet Birkiye yapıyor. Dekorlar Nurullah Tuncer. müzik Ba- bür Tongur, kostümler ise Çolpan Ühan imzasını taşıyor. Bakırköy Belediye Tiyatrosu oyun ya- rışmasında 100 oyun arasından oybirli- ğiyle Büyük Ödül'e değer görülen Re- fik Erduran'ın 'Ramiz ile Jülide'si üze- rine Yıldız Kenter'in söyledikleri oyunu bırçırpıdaözetliyor: "Ckldi bir komedi". Insan ılışkilerini alaycı ama umutlu bir açından ele alan romantik bir güldürü Ramiz ile Jülide' ya da Yıldız Ken- ter'in dev işiyle "Oda orkestrası için ya- zılmış gibi ama sanki daha geniş kapsam- lı bir orkestranın seslerini verebilecek ni- teliklere sahip bir oyun". Sovyetler Birlıği'ninçöküşü sonrasın- da yaşanan ruhsal dağınıklığın Türki- ye'ye yansıyan yönlerini ele alırken ki- mi değerlerin yok sayıldığı, kimilennin de nasıl ŞükseMiğTni anlatıyor 'Ramiz ile Jülide'. "Bugünün Türkiyesinin sos- yal. etik konulannı w daha çok da aşkı. yüceliği, safltğı gündeme getiriyor. An- cak bunu yaparken slogan atmıyor, nu- tuk çekmiyor. Ufacık tefecik sahnderle çok önemli sorunlara pannak basarak dört insanın öyküsünü vansıtıyor" Yıldız Kenter'e göre. Dört insan değil de aslın- da bugünün Türkiyesi'nin öyküsü sahne- de gördüğümüz. Oyunun bir özelliği de seyircınin, sahneye kurulan büyük boy ekranda Ramiz ve Jülide'nin 900'!ü hat- lar için çekilen kliplerini izleyebilmele- ri. Öykünün kahramanlanndan biri, bir dönemin 'vamp'lanndan, yaşamda kuşu ve 'dünyaya bir ses bırakmak' için kul- landığı kayıt cihazından başka bir şeyi olmayan, yaşadığımız bu değer erozyo- nunda en azından kendi inançlanna inat- la sahip çıkan, yaşı geçkin arna gönlü genç Jülide. Diğeri ise bir zamanlann ünlü futbol oyuncusu, şimdinin değer karmaşasın- dan payını almış, para için yaşayan Ra- miz. Oyunda yaşananlann bir noktadan sonra komik hatta absürd bir hal aldığı- Bir zamanlann ünlü futbol oyuncusu Ramiz ile yine bir dönemin ünlü seks vıldızı jülide'nin, 1980 sonrası Türkiyesi'nin \\ukselen degerler' armosferinde vıllar sonra vaşadıklan tutkulu, ironik ilişkinin öyküsü 'Ramiz ile Jülide'. Kenterler'den insana ilişkin değerleri sorgulayan, 'ciddi' bir komedi, 'Ramiz ile Jülide' (Fotoâraf: UĞUR GÜNYÜZ) 'Fotoğrafyerine oyunu konuşmanızı isterdim' Kültür Senisi - Kent Oyunculan, yeni oyunlan 'Ramiz ile Jülide'de Jülıde'yi canlandıran Yıldız Kenter'in. ovundan alınmış yan çıplak bir fotoğrafının kımi gazetelerce kullanılması üzerine bir basın toplantısı düzenledi. Oyunun kahramanlanndan eski bir seks yıldızı olan Jülide'yi canlandıran Kenter'e göre toplantıda, sadece bu fotoğraf yüzünden kalabalık bir gazeteci grubuyla karşılaşmak düşündürücüydü. Devlet Sanatçısı olarak bile bu kadar ilgi görmediğini vurgulayan Yıldız Kenter. toplantıyı ızleyen gazeteci ve televizyonculara. "Biraz da munun üzerinde durmanızı isterdim ama, siz fotoğraf üzerinde durmaiı veğliyorsunuz. Oyun zaten biraz da bu durumu ha>kınyor" derken şakayla kanşık. 70 yaşına 3 kala böyle bir fotoğrafın gazetelerde çıkmasının seçim ortamına 'estetik bir hafiflik' getırdıgini belimı. "Bu fotoğraf için so> unmayıp da, farklı bir yöntem dene\emez mijdiniz" şeklindeki bir soruyu. *"O fotoğrafı çekrirebilecek durumdaysam nedcn çektirme>e\im"diye yanıtlayan Kenter. basın mensuplanndan ölçüyü kaçırmamalannı ve bu durumu fazla sömürmemelerini rica etti. Toplantıya Yıldız Kenter'le birlikte katılan Müşfik Kenter, Şükran Güngör, Mehmet Birkiye ve Refik Erduran da. gazetecilerden oyun üzerinde yoğunlaşmalannı ve fotoğraf konusunu abartmamalannı istediler. Refik Erduran. oyunu yazarken Jülıde'vi. kafasında hep Yıtdız Kenter ile özdeşleştirdigini. Kent Oyuncularf nın kendi oyununu başanyla sahneve koymalanndan büyük mutluluk duyduğunu aktardı. Erduran, basının. Kenter'in fotoğrafını estetik bir biçımde kullandığını söylerek. "Bu da bir gelişmedir" yorumunu getirdi. Tiyatroya başladığı ılk yıllarda, hep kendisinden yaşlı rollere çıktığını anımsatan Yıldız Kenter. şimdı de böyle bir role soyunmasının yadırgatıct hiçbir yönü olmadığtnı <. urgtıladı. Kenter, basın mensuplannı. 'bir fotoğrann peşinde koşmak yerine, oyunu izleyip. ov un üzerinde konuşmaya' çağırdı , Kenter. 'Konken Partisi' ovununu sahnelemek amacıyla Bursa'da bulundıığu haftada gazetecilerin fotoğrafına ilişkin sorulannı yanıtlamıştı. Kenter. sanat yaşamı boyunca ılk kez soyunmadığını, daha önce de 'Taşralı' adlı oyunda sahnede striptiz vaptığını anımsatarak. gazetecilerin "Vücudunuzun hakımım nasıl sağlıvorsunuz, sizi kıskanan bayanlar \ar*" şeklindeki sorusuna. "Kıskançlığı kabul etmiyorum. Kadınlann her birinin güzel olduklan yönleri vardır. Fotoğralannı görseler. kendilerindeki güzelliği keşfetseler, hiç kimseyi değil kıskanmak, gıpta etmelerine bile gerek kaimaz. Ben jimnastik vapıvorum. > üzüvorum, yürüvorum. Özel bir bakım yapmıyorum. Sadece yazın losyon kullanıyorum" karşılığını vcrmişti. "Ramiz ile Jülide adlı oyunda. dönemi kapanmış bir seks yıldızının yeniden 900'lü telefonlarda, bunlann komisyonculuğunu yapan bir eski sol tandanslı adamla tanışması ve bu işe başlaması konu edilivor" diyen Kenter. 900'lü hatlar konusundakı bir soruyu da "Ne yaak ki günümüz Türkiyesi'nde ekmek parası" diye yanıtlamıştı. nı söyleyen Mehmet Bırkiye'ye göre, 'Yaşadığımız post modernist çağın özel- likJeri, gerek seks yıldızı Jülide'nin, gerek- se değerleri yüzünden çok şe> kaybetmiş, havata boşvermiş, Ramiz'in kişiliğine de yansıyor". Mehmet Birkiye. hocası Yıl- dız Hanım'la bırlikte oyunu sahneleme- ye karar verdiklerinde müthiş heyecan duyduğunu anlatıyor. "Çok hoşbir oyun olmasına rağmen başlangıçta çok kork- tum. Konservatuvardan hocam Yıldız Hanım'la ve Kent Oyunculan ile çalış- maktan son derece büyük heyecan duy- dum, çok keyif aMım". Yıldız Kenter için yaşayan: bir gün bir yerde mutlaka karşımıza çıkacak birka- dın Jülide. Zaten biraz da o insanlann sa- yesinde dönüyordünya. "80'lerden son- ra biraz kotayı seçen bir topluma dönüş- tük. Kimileri için ekmek parasını 900'lu tekfonlardan çıkarmak gibi bir gerçek var ortada. Ve bu gerçek Türkiye'nin du- rumunu gayet iyi anlatıyor". Kenter için tıpkı gerçek hayatta da olmadığı gibi kö- tü insan yok oyunda. Sadece insanlann zaaflannın ittiğı bazı noktalar var. Vak- tiyle seks filmlerinde boy gösterdiğı için ünü biryıl bile sürmediğı halde adı 'seks yıldEi'na çıkan Jülide pek çok insana gö- re hâlâ bir 'mal'. Ama aynı Jülide. yüzsüzlüklerden. re- zilliklerden hesap sormaktan çekinmı- yor: birilerinin cepleri dolsun diye sesi- nı kısıp oturmuyor. Ramiz ise 900'lü te- lefonlarla çalışmaktan duyduğu utancı 'orospuluğumuzun şerefine kjclim'dıye dile getirirken erkeklerin de kendilenni satabıldiklerini gösterecek denli yürek- li. Bırzamanlarkomünizmeinanmış. ya- şadığı büyük düşkınklığının da etkisıy- le. yaşamı olanca kirlilığiyle kabullen- mış Ramız'i canlandıran Müşfik Kenter valınbirgerçeğinaltınıçizıyor: "Türki- ve'de nitelikli insanlann nasıl harcandı- ğı ve niteliksiz insanlann nasıl başa geç- tigini görüyoruz oyunda" Bundan 40. har*a 70 yıldan ben Türkiyenin günde- mınden inmeyen komünızm davasının bir ferdi olan. zamanla 'köşeyi dönme- nin' yapılacak en akıllı iş olacağına ka- rar kılmış 900'lü hatlann komisyoncusu Hayati Bey ise Şükran Güngör'ün yo- rumuvladıle gelıvor "KomünizmTür- kiye'de bir moda gibi gelip geçmiş ise bi- raz da bu insanlann sayesinde. Gerçek- ten de bazı insanlann kendikrini 'aynca- lıklı ınsan" olarak göstermek istemele- riydi önemli olan" Burada da en akıllı saptamayı tüm cahıllıği ile yıne Jülide yapıyor 'O işin de bir raconu vardı ama siz içine ettiniz'. Romantik. ıdealist Jülide ile yaşama son anda "sanlmaya' karar veren Ra- miz'in bunca kokuşmuşluğa birlikte baş- kaldırmalarını Yıldız Kenter şöyle yo- rumluvor: "İnsanı ne kadar kötülersek kötüleyelim, yüce taraflan da var ve önemli olan bunlan bulup çıkar- mak" Ramiz ile Jülide'. insana ilişkin değerleri sorgulayan. düşündüriicü bir komedi. Kısacası. 'ciddi bir komedi' Çoban köpeğî olmaya özenen küçiik domuz! Kültür Servisi - Avrupa sinemalannda şu sıralar gösterimde olan filmler arasında, jambon olmamak için çoban köpeği olmaya özenen küçük bir domuzun öyküsünü anlatan "Babe" yoğun ilgi görüyor. Yazar Dick King-Smith'in romanından yola çıkarak George Miller'ın senaryosunu yazdığı, Chris Noonan'm yönetmenliğini üstlendiği "Babe" fılminin başlıca özelliği, aynı temayı ışleyen "Charlotte'un Agı" gibi filmlenn aksine. bir çızgi fılmolmayışı... tt Babe"de. domuzlar. çoban köpekleri, atlar, ördekler başrollerde. Bazı yönleriyle George OrweD'in alegorik romanı "HayvantarÇiftligrni de anımsatan "BabeTilminin vermeye çalıştığı mesaj. kimsenin kaderine razı olmak durumunda olmaması. Bir çiftliğin, 'böyle gelmiş böyle gider' sistemine karşı, başta küçük bir domuzun inançlı savaştmı olmakla birlikte, ayaklanan hayvanlann öyküsü, "Babe". Filmi farklı kılan. değindigimiz gibi. bir çizgi filmolmayışı... Beyazperdeden yansıyan ve 'büyük sözler söyleyen' bu sevimli havyanlann fizikselliği, filmi etkin kılan başlıca özelliklerden biri. Ancak tabii bu da olaganüsrü tekniklerle desteklenerek gelebiliyor beyazperdeye: Örneğin küçük domuz 'Babe'i canlandıran, aslında tek bir domuz değil; domuzlann büyüme süresi çok hızlı olduğundan, filmde 16- 18 haftahk olan 'Babe'i 47 farkh domuz canlandınyor! Teknik hileleregelince... Örneğin. yavrulan elinden alındığında üzgün ifadelerle kameraya bakan bir çobanköpeğinin yüzündeki ifade, tabii ki 'iyi oyunculuk' değil, teknik kadronun becerisi... "Babe". izleyici ile dııygusal bağ kurabilen, ızleyiciye kendini sorgulatan ve büyük olasılıkla dünyaya yeni vejateryenler kazandıracak bir film! UlP'nin yeni sezon filmleri arasında yer alan film, önümüzdeki aylarda Türkiye sinemalannda da gösterime girecek. Bir usta, bir dürtya: Salah Birsel Kültür Servisi - Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi'nde düzenlenen "Bir Usta Bir Dünya" arşiv sergileri süriiyor. "Bir Usta Bir Dünya" dizisı, yeni yıla ince dilsel buluşlan ve gözlemlenyle renklendirdiği. yergi ve ironiyle yoğurduğu edebi üslubu ile şiirden tarihe. güncelerden denemeye çeşitli alanlarda ürünler veren yazar Salah BirseTle girecek. Türk edebivatının her dönemde zevkle okunan büyük ustalanndan Salah Bırsel'ı okurlanna daha yakından tanıtmak için oluşturulan arşiv sergisi. 26 aralık- 16 şubat tarihleri arasında izlenebilecek. Salah Birsel. Gündüz dergisinde başlayan şıir scrüvcnını "Dünya Işferi", "Hacivat'ın Kansı", "Haydar Haydar". "Kikirikname". "YalleUi", "Rumba da Rumba" ile sürdürerek, "her dönem okunan şair" ünvanını aldı. "Ben mizahı vaşamım boyunca sürdürmüşüm" diyen Salah Birsel, bu anlayışını şiirlerine taşıyarak onlara farklı bir lezzet verdi, kullandığı değişik ımgelerle de okurunu şiir yorumunda özgür bıraktı. Salah Bırsel'i. şiir kitaplannın yanı sıra günlükleri ve denemeleriyle de anmak gerekır. Bu alaniarda. "Şiirin llkeleri"."SenBeniS^", "Kendimle Konuşmalar". "Şiir ve Cinayet", "Kurutulmıış FeJsefe Bahcesi", "Paf ve Puf", "Amerikalı Tolstoy ". "Nezleli Karga". "Salah Bey Tarihi". "Gandhi ya da Hint Kirazımn Gölgesinde" gibi yapıtlan bulunan Salah Birsel. "Kurutulmuş Felsefe Bahçesi" adlı deneme kitabında da belirttiği gibi. okuyucuyu "eğlendirerek bilgilendirmeyi" amaçlar. "Çok şükür biz ne bilim adamı, ne de araştırmacryız"diyor Salah Birsel. kıtabın bir bölümünde "Burada okuıianmıza kimi bilgileri sunuyoruz, ama orıları eğlendinneyi de savsaklamıvoruz. Bir denemecinin yapacağı iş de bundan başkası olmamalıdır. Doğrusunu isterseniz. insanlar çıplak bilgilerden çok zingirdek oturumundaki düşüncelerden hoşlanırlar.." "Bir Usta Bir Dünya" sergisinde. Salah Birsel'in yaşamına \e yapıtlanna ışık tutmak amacıyla biraraya getirilen fotoğraflar, elyazıları ve bazı kişisel eşyalan yer alacak. PENALTI MEMET BAYDUR Müzelerde Gezinmek - Kabak çekirdeği mi yiyorsun? - Evet. Çok severim biliyorsun. Bir de müzelerde do- laşmayı seviyorum. Bütün müzeleri seviyorum. Sanat, doğaltarih, askeri müzeleri. Yıllardır kendi başımado- lanır dururum o koridorlarda. Resimlere, böceklere, uzay gemilerine, doldurulmuş aslanlara, kaplanlara, silahlara, heykellere, cam eşyaya, torsolara, bustlere, şapkalara, maketlere, derilere. tahtalara ve metale ba- karak. Bir müze görmeye göreyim, bir sevinçtır alır be- ni, aklım kaşınmaya başlar. - Hayatın dondurulduğu bolgeler bence muzeler. - Bence tam tersı. Ölûmün uğramadığı mekânlardır müzeler. Rodin Müzesi'ni gezerken de böyle düşunü- rüm, Bruges'daki dantel müzesini gezerken de. Top- kapı'nın, Dolmabahçe'nin müzeolması hoşumagıdi- yor benim. - Tarih bilincin yok da ondandır. - Kenya ile Tanzanya arasında bir yerde olağanüs- tü bir DemiryokJ Müzesi var. Yüzyılın başından kalma, Ingiliz yapımı buharlı trenleri sergıliyortar. Yataklı va- gonlan, yemek yenilen vagonları. Enfes bir açık hava müzesidir o da. - Trenleri sevdiğinı bıliyorum. - Müzeleri seviyorum. Tren meselesine gelince, memleketimde başkentten Samsun'a ya da Antal- ya'ya trenle gidilemiyor, ne üzücü bir şey bu! Utanç verici bence. Demiryolcu bir annem var benim. Anka- ra'daki Ulaştırma Bakanlığı'nın olağanüstu güzellikte bir kütüphanesi vardır. Özenle ciltlenmiş binlerce ki- tap. Çocukluğumda orada saatlerce okur, sonra istas- yondaki küçük müzeyi gezerdim. Atatürk'ün Kurtu- luş Savaşı'nda Ankara'da ilk kaldığı yer. Sevimli bir be- yefendi gezdirirdı müzeyi. Her şey insana daırdir ora- da. Sade, duru. saydam, insana insan olduğunu du- yumsatan nefis bir yapı. - Eski eşyaya olan tutkun düşündürücü dogrusu. - içinde eski ya da eskimiş bir nesne olan bir tek mü- ze görmedim ömoimde. Üstünden zaman geçmiş eş- yayı pörsümüş olarak algılamak ıstıyorsun. Zamanı bir baskı aracı olarak görmemek gerekiyor. Iki ucu açık- tır zamanın. - Afrika'da, Hint Okyanusu kıyılanna yaktn bir yer- de ormanın yuttuğu, iki yüzyıl önce terk edilmış bir Müslüman kenti vardı, neydi adı? - Gedi kenti. Enfes bir açık hava müzesidir o da. İn- sanlann o güzelim kenti kurduktan sonra oylece bıra- kıp gitmelerinin nedeni bugün bile açıklığa kavuşmuş değil. Orayı bırakıp nereye gıttikleri de bilınmıyor. Yı- kıntılann biraz ötesinde, ormanın içinde küçük, guzel bir yapı vardı. Gedı kentinin evlerinden çıkan eşya sergileniyordu orada. Tabak, çanak, süs eşyaşı. ev eş- yası arasında kınk bir tabak vardı. Iznik işi, üstünde yelkenli bir gemi! Uluç Ali Reis'ın gemilerinden kalma bir ta- bak yazıyor- du açıklama kartında. - Ara Gü- ler'de vardır o yrtik kentin fotoğrafları. Tren müzesi- nin fotoğraf- lannı da o çekmişti. Brük- sel'de Tenten M ü z e s i ' n i gezmiştikha- tıriiyor mu- sun? - Olağanüstüdür orası da. Tenten üzenne kısa. kı- sacık bir roman yazmaya karar vermiştim o gun. Nes- tor olacaktı romanın adı. - Nestor da kim? - Kaptan Haddock'un uşağı, o alabildiğine ciddi, kel, asık yüzlü, soğukkanlı beyefendı. Onun ağzından anlatacaktım Tenten'i. O kadar sözünü ettim ki bu ta- sannın.. sonunda yazmış kadar oldum! - Yazmış kadar olunca bir de oturup kaleme almak gerekmiyor tabii. - Bütün müzeleri severim dedim ya.. en sevdikle- rimden biri de Madrid kentindeki Prado müzesidir. - Velazquez'in Las Meninas'ının önünde gunler ge- çirdiğin için mi? - Dört yıl baktım o resme. Onun yüzünden başka defineler buldum Prado'da. Albrecht Dürer'leri, Hi- eronymus Bosch'ları. Dürer'in 1498 yılında yaptığı kendi portresı Prado'da asılıdır. Onbeşincı yüzyılın so- nunda Avrupa'da (italya hariç butun ülkelerde) res- samlar zanaat ustalarryla eşit düzeyde gorüldükleri için kendi portrelerini resmetmelerine izin venlmezmiş. Dürer iplememış bu yasağı, yirmi altı yaşında oturup bir güzel resmetmiş kendini. Ondan beş yıl önce, yır- mi bir yaşında yaptığı bir başka otoportre de Louvre Müzesi'ndedir. Ama büyüleyici olan Prado'dakı re- simdir. - İyi hoş da bütün bunlann bizımle ilgisı nedir alla- sen? - Bu apayn bir konu. Bir gün konuşuruz. 6 Gökçek'in şerefi tükürükle ölçülür' ANKARA (ANKA)- Kültür Bakanı Fıkri Sağtar. Kültür Bakanlığı tarafından AKM alanı içinedikılen Na- am Hikmet beykelini seçım- den sonra yıktıracağını iddia eden ve heykele tükürmenın şeref olduğunu söyleyen An- kara Bûyükşehir Belediye Başkanı MeihGökçek e sert tepkı gösterdı. Kültür Bakanı Saglar. 'Hev kele tükürmek şerefh'r" sözferinı Gökçekm şerefı- nın rükürüklerle ölçülebile- ceğinin bir göstergesi olarak doğal karşıladıgını belirte- rek, Gökçek konusunda ön- celıkle belediye zabıtalannı uyardı:"Belediyebaşkanı se- çOdiği kentin insanlanna hiz- met verebilecek bilgi biriki- minden vokstın oMugu için. hizmet ürermek v-erine sade- ce sağa sola rüküren ve bunu belediye haşkanlığı vapmak /anneden sayın Gökçek ko- nusunda önce beledive zabı- talannı uvanyonım. Sürekli rüküren Gökçek'e ceza vaz- malan gercldyor" Saglar. Melıh Gökçek'in Nazım Hıkmet'in heykelinı yıktiracağına ilişkin sözleri- ni de, içinde bulundıığu ruh- sal durumu göstermesi açı- sından çok önemli bulduğu- nu kaydederek. "Kendilerin- de varolduğunu bir sfire ön- ce öğrendiğimiz hev kel fobi- si. giderek bir paranovava dönüşmüş. Savın Gökçek'in zaman geçirmeden hir ruh dokturuna görünmesi gere- kiyor. Bu nedenle kendisini mazur görüvorum"dedı. Nazım Hıkmet hevkelının Kültür Bakanlığı'na aıt olan ve adını duymasının bile Gökçek'ın u\kulannı kaçır- maya yeteceğı Atatürk'ün adını taşıyan kültür merkezı alanı içinde ver aldığmı anımsatan Saglar. şövle de- vam ettr "Üstelik bu alan içinde Nazım Hikmet'in >a- nında Adnan Savgun. Cahit külebi. Hasan Mi V ucel. Itri. Aşık \evsel. Tank Buğra gi- bi kültürel v aşamımıza danı- gasını vurmuş bir çok kültür adamı ve sanatçının da hev- kclleri bulunuvor. He> kel fo- bisi bulunan savınGökçek'in bu kadar çok he> kelin oldu- gu biralanagirmesi. ruh sağ- lığını daha da bofiibilir.'* Fıkrı Saglar. Gökçek'e kentin çeşıtlı yerlerıneyetış- tırdıklcrı ça>danlık ve fın- canlan dolaşarak. heykel fo- bilenni gıdermeye çalışnıa- smı da önerdi. Saglar. ayrıca devlet malına saldıracağını ve zarar vereceğinı açıkçj beyan eden Melıh Gökçek ıçınCumhuriyetSavcıhğı'ııı uyardığını bıldırdı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear