23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
TUBDIiG GÜLD 'İÜÜ. TAŞMI Hem 5şişe alııı, 4ödeyia Hemyüzlerce armağandan birinikazaıım. 1 0 ü fi$YZ HS 30 KASIM 1995 PERŞEMBE PLU3 THLSJM SJÛfciîAf fJlJ NASIL KATÜACAKSINIZ? 5 adet Tuborg Gold kapağını adınızı, soyadınızı, mesleğinizi, yaşınızı ve açık adresinizi yazdığınız bir kağıtla birlikte bir zarfa koyunuz. Zarft postayla 31 Aralık 1995 tarihine kadar "Tuborg Gold 100 Yaşında Kampanyası" MBE 100, Dolapdere Cad. No: 283, Pangaltı 80240, İSTANBUL adresine gönderiniz. Kampanya, Milli Piyango tdaresi'nin 07.11.1995 tariiı vc B07 1.Mrt.01.30002/1642-10201 sayıiı izni ile düzenlenmiftir. 18 Kasun-31 Aralık 1995 tanhleri arasındakl kampanyaya 18 yaşından küçükler, Türic Tuboıjç A.Ş.. Bimpaş Bıra ve Meşrubat Pazarlama A.Ş., Botaş Bornova Teneke ve Ambalaj Sanayi A.Ş., Konbaş Ambalaj Sanayi A.Ş. ve Inter Direct Marketing çabşanlan katılamaz. Bu kişilerin katılmalan ve kazanmalan durumunda armaganlan verilraeyecektjr. Çekillş 17 Ocak 1996 tarihinde gerçekleştirilecek, kazananlar 21 Ocak 1996 tarihli Hürriyet Gazetesinde açıklanacaktır. KDV hariç, veraset, intikal vergileri ve diger yasal yükümhilükler kazananiara aittir. Cep telefonu kazanan talihlilerin Telsim Sün kan bedeli ve PTT hat kirasının ilk taksidi (3 nıilyon Tl) TubOfg unfından ödcnecektir. Yine • - Kökten- dincilik Üzerine... Prof. Dr. SAHİR ERMAN Israil Başbakanı İzak Ra- bin'i öldüren katilın yakalan- dıktan sonra söylediâi ilk sö- zün 'Allah böyle istedi' oldu- gunu gazeteler yazdı. Oysa o sırada Rabin. yüzbinlerce ki- şi ile birlikte banş türküleri söylüyor ve insanlann artık ölmemeleri için dileklerini di- le getiriyordu. Ve ona kurşun sıkan kişi, banş istemedigini, kan dökülmesinden yana ol- duğunu açıklamakla kalma- yıp TanrTnın da savaş istedi- ğini ve insanlann birbirlerini öldürmelerini emrettigini söyleyecek kadar Tanrı'ya karşı geldiğini de kanıtlamak- tadır. Bundan birsüreöncede Sıvas'ta 37 kişi yakılırken ka- labalığm tekbirgetirdiği. böv- lece bu büyük cinayetin Allah adına işlendiğinin dile getırıl- diği bilinmektedir. Bu gözle- rini kan bürümüş sürü de. Atatürk'ün "V'urtta banş, dünyada banş" sözünü unuta- rak din kavgasinı körüklemiş ve bu korkunç. bu tüyler ür- pertici cinayetlerine Tann'yı ortak etmekten çekinmeyerek en büyük günahı işlemişler- dır. Geçenlerde Arjantın'de yayımlanan "Clarin" gazete- sinde bir yazı yazan bir kar- dinalde, dın adamlannı eleş- tirmenin kiliseyı ve giderek Tann'yı eleştirmek anlamına geldiğini. bu eleştırilerin ku- duz hastalığı gibı çabucak yaygınlaştığını ve insanlann dinsizolmalanna yol açtığını yazmış, böylece papazları Tanrı ıle özdeşleştırmekten geri kalmamıştır. işte bütün dınlerdekı kök- tendincilerin mantığı budur: Kendilerinde. başka insanlara oranla bir ayncalık. bir üstün- lük görürler. Adam öldürdük- leri zaman. bunu kendılerınin degil. Tann'nın istediğıni id- dıa etmek suretiyle hem en büyük yalanı söylemekten hem de en büyük günahı ışle- mekten bile eekinmezler ve Tann'nın ükemrinin "Öldür- meyeceksin" olduğunu bıle unuturlar Onlar bu sözde üs- tünlüklenni ve ayrıcalıklarınj göstermek ve bunu istismar edip siyasal gücü ve buna bağlı olarak da ekonomik gü- cü ele geçırmek içın Musevı ıseler lüleli saçlarla. Hırislı- yan iselersiyahlı-kırmızılı kı- yafetler. tıraş edılmiş ya da hotozlu saçlarla. Müslüman- salar sanklar ve cüppelerle dolaşırlarve bu "üniformala- n" sayesinde üstünlük ve ay- ncalık iletilerini (mesajlarını) verirler. Bunların adları da farklıdır: Kendilerine sadece "hoca" denmesinden de hoş- lanmazlar. çünkü. onlar "ho- caefendrdir. "baba"dır. "şeyh"tır. "rabbi"dir. "mon- senyör"dür: yani öbür ınsan- lardan farkiı ve onlara üstün- dür. Onlar adam öldürdükleri zaman. katil değildırler. sade- ce bir görevi yenne getinrler: belirli bir hayır işı için topla- dıklan paranın bir kısmını ya da hepsini ceplerıne attıkları zaman hırsız değıl. sadece kimseye hesap vermek zorun- da olmayan, kendisine soru yöneltümesi bile günah olan erdemlı kişilerdir. Ve işte bun- ların karşısına dikilip de. in- sanlar arasında din ve ırk açı- sından ayrıcalık yapılamaya- cağını, herkesin dınsel görüş ve inanışında özgür olduğu- nu. kimsenin bu görüş ve ina- nışı dolayısıyla kınanamaya- cağını ve yine kimsenin bu görüş ve inanışını açıklamaya zorlanamayacağını ve aksine hareketin insan haklanna sal- dırı nitelığinde olduğunu söy- leyen kişi ya da kuruluşlar. sırf bu nedenle. onların şim- şeklerini üzerlerıne çekerler. Gerçekten üstünlük ve aynca- lık ardında koşan. bunun sağ- ladıgı maddi ve manevi gücün kendi elinden alınmasını asla istemeyen köktendincilerin en çok korktukları ve nefret et- tikleri sözcük. "i eşitlik'"tir: çünkü. öbür insanlarla kendi- leri arasında eşitlik kurulursa bütün çıkar kapıları kapanır. Bu nedenledir ki. bizim ünlü köktendıncilerimız. tekke ve zaviyeleri kapatan. birtakım dinsel unvanların kullanılma- sını yasaklayan. ibadet yerle- nnin dışında dinsel giysilerle dolaşmayı suç sayan. yani ay- ncalıklı \e üstün olmak ola- naklannıellenndenalıponla- n başka insanlarla eşit birdu- rumagetıren Atatürk'ten nef- ret ederler. Bunun içındir kı dünyadaki bütün köktendin- eiler. "eşitlik-özgüriük-kar- deşlik"sözlerinın yayılmasın- dan dehşete düşerler ve bu fi- kirlenn öncülüğünü yapanla- n kuduz hastafıgına yakaia- nan kışilere benzetirler ve on- lardan uzak durulmasını öğüt- lerler.Ne var ki. düşünen insan bulundukça. Namık Kımal'ın dediği gibi "âdemiyetten id- rak" kaldınlmadıkça, vicdan- ları ve akıllan körletmek ve bu sayede kendi çıkarlarını sürdürmek isteyenler başarı sağlayamayacaklardır. Tarih bunu böyle söylüyor ve tari- hın yanıldığı görülmüş değil- dır. PENCERE Hoca Kaçıncı?. Müşteri taksiye bindi; laf geçim sıkıntısından baş- ladı, seçime geldi. Adam sordu: - Sonuç ne olur dersin?.. Şoför kaykıldı: - Ablam dördüncü olur!.. Altı partinin yüzde 20 ile 10 arasına serpildiğini bü- tün kamuoyu yoklamalan doğruluyor. Yüzde 20 ta- vanını yalnız Refah zortuyor. Bugüne değin yapılan yoklamalardan çıkan ortak sonuç, DYP'nin 1991 'de tutturduğu yüzde 27'yi yakalamasının olanaksızlı- ğıdır. Hesabını buna göre yapan piyasa açıkgözleri var; ANAP-DSP koalisyonuna şimdiden ad takıldı: Anasol!.. • 1950'lerde Türkiye'deki seçim coğrafyasını dile getirenler, "iki partili sistem"\n parlamentarizmde Amerika'daki gibi "istikrar"\ sağladığını yazarlardı. Uzun süre CHP-DP (Cumhuriyet Halk Partisi ile De- mokrat Parti), sonra CHP ile AP (Adalet Partisi) tah- terevallinin iki ucunda yerlerini aldılar. O dönemler- de Türkiye, karma ekonomi yöntemleriyle ortalama 6-7 kalkınma hızını tutturabilen bir ülkeydi. Çoğun- luk tanm kesiminde yaşadığından köylü yığınları se- çim sandığında ağır basıyor, kent nüfusu azınlıkta kalıyordu. Bir ülkede seçim sandığındaki oylar, toplumsal yapının aynası gibidir. Eski Türkiye'nin iki büyük partiye dayanan siya- sal coğrafyası artık değişti. Eskiden köylünün damı, kentlinin evi vardı; birkaç şehirde apartmanlardan söz açılabilirdi. Bugün kent dedin mi akla gelen konutların adla- n, degişen toplumsal yapıyı da vurguluyor: Gökdelen... Apartman.. Kondu.. Villa.. Yaev?.. Eski evler kalmadı; seçim sandığında yüzde 60- 70 çoğunluk, şehrin göbegindeki beton yığınlarını aşan ve kenti kuşatan kondularda yaşayan nüfus- tur. • Ya ekonomi?.. Tarıma dayanan ekonomi, iki partili siyasal coğ- rafyada sanayileşmeye yönelirken, 1980'lerde pu- sulayı şaşırdı; endüstrileşme geriye itildi; öküze öze- nen kurbağa gibi şiştik; rantıye-tefeci toplumuna dönüştük: kayıt dışında yaşayan kesimiyle ayakta duran bir garip ekonomi düzenınde partiler parça- lanıp çoğaldılar. Günümüzün politikasında "sözlük" eskiye oran- la çok değişti, Türkiye'nin siyasetini konuşurken en çok kullanılan sözcükler neler: Terör, bölücülük, enflasyon, kondu, holding, medya, kayıt dışı ekonomi, köktendincilik, mafya, faiz, rant, tefecilik, devlet bonosu, iç borç, dış borç, borç bütçesi, arazi yağması, toplum kirlenmesi... Ülkede yaşayan insanlann sosyal ve ekonomik düzende yapılanması seçim sandığına yansır; bir parlamento gökten zembille inecek insanlardan olu- şamaz. • Taksi şoförü müşteriye ne demişti: - Ablam dördüncü olur!.. Ya abiler?.. Abileri bir kenara koyalım; Erbakan Hoca birin- ci oldu mu, seyreyleyin gümbürtüyü... KAMUOYUNA DUYURU Cem Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Cem Vakfı Başkan Yardımcısı ABİDİN ÖZGÜNAY olarak; gazetelerde Doğru Yol Partisi"nin lstanbul 2. Bölge Milletvekili adaylan arasında gösterilen Abidin Özgünay ile hiçbir ilişkimin olmadığı ve DYP dahil hiçbir partiye adaylık için başvuruda bulunmadığımı kamuoyunun bilgisine saygılarımla sunanm. ABİDİN ÖZGÜNAY Abdullahoglu 1933 Malatya doğumlu İLAN T.C BAŞBAK4NLIK GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI GÜMRÜKLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GL MRÜKLER BAŞMÜDÜRLÜĞÜ HİK.: 10,8715 {90>-12661 -12679 Bakırköv 1. AsliyeCezaMahkemesfnin 1991/252 esas sayıiı. 28.6.1993 günlü karan uyannca idaremi- ze. 34.514.000- TL. para cezası ödemeye yükümlü Halil Akbal ve Mahir Doğramacıoğlu kararda belirti- len adresinde bulunamadığından mezkûr para cezası tahsil edilememektedir. Tebligata esas olacak başkaca bir adres bilinmedi- ğinden 7201 sayıiı Tebligat Kanunu"nun 28 ve 29. maddelerine göre ilanen tebliğine karar verildiginden; Tebligat yenne kaim olmak üzere tebliğ olunur. İstanbul Gümrüklcri Başmiidürü Ahmet İhsan ERTAN Basın: 57573 ILAN T.C BAKIRKÖY 1. SULH HUKUK HÂKTVILİĞİ'NDEN DosyaNo: 1995/947 Mahkememizce v'enlen 6.11.1995 tanh, 1995/947 esas. 1995/1182 sayıiı karar ile Kars ili, Arpaçay ilçe- si, B. Çatma cilt: 012/01. sayfa: 46. kütük: 10'da nü- fiısa kayıtlı Yavuz ile Nezaket'ten olma 1979 doğum- lu yaşta küçük Sibel Gülen'e ağabeyi ŞenerGülen va- si tayin edilmiş olmakla. işbu vasi karanna itirazı olan- lann kanuni süre içinde itiraz edebilecekleri. itiraz va- ki olmadığı takdirde hükmün aynen kesinleşeceği teb- liğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 57140
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear