Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 KASIM 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
İhracatçılar
okulluolacak
• ANKARA(AA)-Dış
Ticaret Mibteşarlığı
IDTV1). dij ticaret meslek
lisebn kurulması içın
Millı Eğıtin Bakanlığı'na.
fakütelerde dış ticaret
bölûmlen açılması için de
Yüksek Öğretim
Kunlu'na^YÖK)
baş\urdu Dış Ticaret
Müsteşar \ırdımcısı
Bülent Şahnalp. yaptığı
açıklamada. 1980"den
1995"e kadır. ithalatçı.
ihracatçı. d şa açılan firma
sayısında \e dış ticaret
hacmınde hizlı bır artış
olduâuna d:kkat çekti.
Şahınalp. değişen
uluslararası pazar ve ticaret
koşullannabağlı olarak da
şırketlerin. baba-oğul
çalışma yenne,
profesyonei dış ticaret
elernanı çalıştırma eğilimi
içıne girdiğıni söyledi.
APEC serbest
ticareti başlattı
• OSAKA(AA)-Asya-
Pasifik Ekonomik Işbirliği
(APEC)üyesiülkeler,
gelecek yüzyılın ilk
çeyreğinde bölgesel
serbest ticaret bloku
oluşturmak üzere ilk adımı
attılar. Japonya'nın Osaka
kentındeki bugiin
sonuçlanan zirve
toplantısında. küçüklü
büyüklü 18 üye ülke.
çeşitli ölçülerde ticaret
tavizleri vererek APEC
serbest ticaret oyununu
başlattılar. Sonuçta. APEC
üyeleri. "AB ve Kuzey
Amerika Serbest Ticaret
Bölgesı"nde(NAFTA)
olduğu gıbi karşılıklı
ticaret tavizleri verilmesini
gerektiren, hukuki
bağlayıcılığı olan
müzakerelere girişmeme"
karan aldılar Bunun
yerine, her bir APEC
üyesi. her yıl farklı
pazarlannı dışa açma
tedbırleri paketi sunacak.
Haksız rekabet
uyarısı
• ANKARA (AA>-
Türkıye Bakkal ve Bayiler
Federasyonu Genel
Başkanı Bendevi
Palandöken. meşrubat. yağ
ve deterjanda üretıci
firmalann büyük marketler
ıle bakkallara farklı fiyat
uygulamasının haksız
rekabet ortamı yarattığını.
bunu ortadan kaldırmak
ıçin çaba harcadıklannı
bıldirdi. Palandöken.
yaptığı açıklamada,
meşrubat. yağ v e
deterjanın büyük
marketlerdeki satış
fiyatıyla üretıcı firmalar
tarafından bakkallara
sunuş fiyatı arasında.
yüzde 70 ile 80 arasında
fark bulunduğunu
saviindu. Palandöken. bazı
büvük marketlerde. bır şişe
lıtrelik meşrubatın 22 bin
liradan satıldığını, oysa
aynı ürünü bakkalın toptan
alış fiyatının 37 bin lirayı
bulduğunu ifade etti.
Giimrük birliği
veÖTV
• ANKARA (AA>-
Malıye Bakanı lsmet Attıla
Türkiye Ekonomısi'nın
giimrük birliği surecine
uyum sağlayamayacağını
düşünmenin ""eksik \e
yanlış" olduğunu bildirdi.
Türkiye gerçeklerinden
hareketle. bazı mallann da
kapsama dahil edildiğini
beîirten Bakan Attila,
"ekonominın ÖTV'den
olumsuz olarak
etkilenmesi veya verginin
enflasyonıst bir etkı
yaratması sözkonusu
olmayacaktır" dedı.
Malıye Bakanı lsmet
Attıla. yaptığı açıklamada,
AB'nin temelde bazı
evTensel değerler etrafinda
kurulmuş olması
nedeniyle. sadece
ekonomik açıdan
değerlendirilmesinin yanlış
olduğunu kaydettı.
Türkiye'nin
Israil çıkarması
• ANKARA (AA>-
Turkıye. hedefpazar
olarak belirlediği İsrail'e,
gelecek yıl büyük bir ticari
çıkarma yapmaya
hazırlanıyor. Dış Ticaret
Müsteşarlığı'nın (DTM)
koordinatörlüğünde. Ege
İhracatçı Birlikleri'nın
organızasyonunda. 22-25
ocakta Tel Aviv 'de
gerçekleştirilecek Türk
Haftası kapsamında.
Türkiye'yi tanıtan
sempozyumlann yanında
bir de "Türk Ihraç
Crunleri Sergisi" açılacak.
Türk Haftası'nın sergi
bölümü. ABC Fuarcılık
Şirketi tarafından organize
edilecek.
Ç İ F T Ç I
D 0 S T U Pamuktaki iki yıllık
vergi kaybı 170 trilyon lira• Ege
Cniv ersitesi' ndeki
uzmanlann 1993 yılı
verilerine bakarak 1994
yılı içinyaptıkları
araştırmanın sonuçlan
korkunç... Zira,
pamukta zincirleme
vergi kaçağı yüzünden
devletin 1994"teki kaybı
tam 70 trilyon lira!..
1993 \e 1994yıllannın
verilerine göre 1995
yılındaki vergi
kaybımızda 100 trilyon
lirayı bulacak!.
SADULLAH LSLMİ
Deveye "Neren eğri"
diye sormuşlar... O da
"Nerem doğru ki" de-
miş!.. Türk tanmının da
deveden hiçbir farkı
yok.. Hele, pamuk konu-
sunda bir tek "doğru"
uygulama göstermek
mümkün değil. Tepeden
tırnağa kadar yapılan bü-
tün işler yanlış
Önceki yıl. Ege bölgesınden
Izmir ticaret borsasının. ticaret
ve zıraat odalarının baskısı ile
bır tek doğru ış yapılmıştı. Ne
yazık ki, onun da ömrü çok kısa
oldu...
Batılı ülkelerin çoğunda oldu-
ğu gibı, pazarlama sırasinda
"prim sistemi'" getmlmışti.
Hatta, hükümet öncelen bu »is-
temı o kadar çok beğenmişti ki.
dığer ürünlerde de aynı uygula-
maya geçıleceğini ılan etmıştı...
fanm kesimi dahıl hepimız de
alkışlamıştık!..
Ama, 1994 yılında bırdenbıre
vazgeçildi.. Hatta. önce bin lıra
prim ilan edildi... Hazırlıkları
yapıldı Daha sonra bir sessiz-
lik dönemi yaşandı \e sıstem
uygulamadan kaldırılıverdı
Şimdi pnm sıstemıni üreticı ke-
sımınden başka agzına alan bıle
yok!..
Olay lar geliştikçe sanavicile-
nn hükümete baskı yaparak
prim sisteminı engelledığini öğ-
rendik. Önceleri bu kadar yararlı
bir sıstemın kaldınlmasına her-
kes şaşırdı ama. Ege fJnıversite-
sı'nde yapılan bır araştırma bazı
gerçekleri gun ı^ığına çıkardı.
Fatura zorunluluğu
Pnm sıstemının çalısabılmesı
içın üretıcıden çırçırcıya. ıplık-
çiye.. dokumacıyj . konfeksi-
yoncuya \e ıhracatçıya kadar
herkesm mutlaka fatura kesmesı
gerekıyor.
İlk halka üreticı. Sattığı pa-
muğun karşılığı olan prımi ban-
kadan alabılmeM ıçın fatura şart
Başka türlü parasını tahsıl etnıe-
sı mumkun değıl!.. Üretici fatu-
ra alırsa. çırçırcı da çıkışını gös-
terebilmek içın satarken fatura
kullanmak zorunda . Böylece
fatura hareketı ıhracatçıya \e
mağazalara kadar devam edı-
yor!..
1993 yılında prim sisteminin
ilk uygulamasindan doğan ufak-
tefek sıkıntıların disında her şey
yolunda gitti \e hemen hemen
hiç kımse vergi kaçıramadı .
Nıtekım, yapılan hesaplara
göre 1993 yılında devletır> üreti-
cıye ödedığı prım miktarı (kilo
başına 3 bin dolar) 4 tnlyon 500
mılyar lirayı buldu... Ama. fatu-
ra hareketınden dolayı toplanan
vergı 16 tnlvon 500 milyar lirayı
geçtı . Devlet pnm sistemi uy-
gulaması ıle hem üretıeıye beîli
bir destek yapmış oldu. Hem ıç
ve dış piyasalarda fiyat dengesi
oluşturdu. Bır de üstüne Hazine
12 trilyon civannda para kazan-
dı!..
Çiller dayanamadı
Ama. ne yazık kı Çiller 1993
yılında başarı ile uygulanan bu
sistemi 1994 yılında sanayıcıle-
ıın baskisi sonueu kaldırdı
1
Ege Ürmersitesi'ndeki uz-
manlann 1993 yılı verilerine ba-
karak 1994 yılı için yaptıklan
araştırmanın sonuçlan kor-
kunç.. Zıra. pamukta zincirleme
vergı kaçağı yüzünden devletin
kavbı tam 70 trilvon lıra!..
Hükümetın bu vergi kaybın-
dan haben olmadığını soylcmek
fazla satlık olur. Nıtekim. Ege
Çıftçıler Derneğı Başkanı Hulu-
si Tanman. Iznıır Ticaret Borsa-
sı Başkanı Hasan Özmen'in
de ıçınde bulunduğu bır he-
yetın önünde. Ekonomiden
Sorumlu Devlet Bakanı Ay-
kon Doğan a 70 tnlvonluk
\ergı kaybını ılettı... Ancak
vanıt. dehşet vencı idı.
"Bu konu sizin üzerini-
ze düşen vazife mi?.. Dev-
letin vergisini düşünnıek
size mi kaldı?.."
1995 yılı vergi kaybımız
ıçın bir hesap >apılıp yapıl-
madığını henüz bılmıyoruz.
En azından elımıze geçen
bır bilgı yok . Ancak gene
de 1993 ve 1994 yıllannın
verilerine göre 1995 yılın-
dakı vergı kaybımız da 100
tnlvon lirayı bulacak! .
Olaya bir de tersinden
bakalım Eğer bu yıl prim
sistemi uygulanabılmiş ol-
saydı.. devlet üreticilere
prım olarak 15 trilyon lira
dağıtabilecektı. 10 tnlvon
lira da tanm satış koopera-
tıflerıne yardım yapılabile-
cek ve bazı sanayicilerın
üreticıyı sömürmesı önlen-
mıs olacaktı!..
En önemlisi de fiyat istikrarı
oluşacak ve iç-dış piyasalar ara-
sında denge kurulacaktı... Böy-
lece hem dev let hem tüccar ve
sanayıcı hem de üretıci kazana-
caktı. . Bu arada sadece bazı sa-
navicı ve tüccarın büyük kârlar-
dan küçük bır kaybı olacaktı!..
Devletin ikı vıllık vergi kaybı
bu hesaplara göre 170 tnlvon lı-
ravı buluyor Bu paranın yarısı
ıle çöken Türk tarımını ve hay-
vancılığını kurtarmak mümkün
olabilecekti... K.alan vansı ile de
susuzluktan kıvranan bölgelerı-
mızde barajlar. göletler açılabılır
ve tjrım sanayiını gelıştirmek
ıçın fabnkalar kurulabılirdi!..
•\talanmiz ne demışler
"İş bilenin. kılıç kuşana-
nın!.."
TÜRMOB Başkanı, vergiyi kimseye diyet borcu olmayan partilerin toplayabileceğini savundu
Ozyürek: Maliye, sol partide olmah
AHMETÇELİK
"Maliye. sosval demokrat partide ol-
malı." Bu söz muhasebe ve malı müşavir-
leri temsilen CHP'den mılletvekilı aday
adayı olan TÜRMOB Başkanı Mustafa
Öz>ürek"e aıt. "Çünkü düzenli vergivi
ancak belli çıkar gruplarına diyet borcu
olmayan parti toplar" dıyen Türkiye Ser-
best Muhasebecı Malı Müşavir ve Ye-
minlı Malı Müşavir Odaları Bırlıği
(TÜRMOB) Başkanı Ozyürek eklıyof:
"Tammı gereği sağ partiler işleyen düze-
nin parçalarıdır. Düzeni de kapitalist ser-
ma>e grupları işletir. Türki>e"de işletnıe-
ler çalı^tığı zaman zaten sağ partilerin ça-
lışnıasına biie gerek yoktur. Ancak. bizim
gibi düzeni değiştirme misyonunu iistle-
nen partiler sisteme esir olmadan vergi re-
formunu vapabilir."
Siyasi kararülık şart
Türkıye'de vergi refonnu yapılabılmesi
için siyasi bir kararlılık gerektiğini savu-
nan Özyürek"e göre eğer siyasi kararlılık
yoksa tek başına vergı tasansı hazırlama-
nın hiçbir anlamı yok.
Vergi reformunu tek başına düşünme-
nin yanlış olduğunu dıle getiren Ozyürek.
-Vergi reformunu gider reformuyla bir-
likte düşünnıek lazım. Testi kınksa istedi-
ğiniz kadar su doldurun akar gider. Dev-
let idaresi övlesine israfa lükse ve suiisti-
male boğulmuş ki orava sürekli para ve-
tiştireceğim dive vergi almak yeterli ve an-
lamlı değil. Bir kere önce C umhurbaş-
kanlığı'ndan Mal Müdüriiiğü'ne kadar
dev let çarkını, bütünüv It duzelterek israfı
önlemek lazım. Bu amaçlan karşdavacak
bir gider reformu vaptıktan sonra, artık
devlet çarkının rınansmanı gümdeme geli-
yor ki, o da vergi reformu ile sağlanacak"
diyor.
Maliye'nin özerk yapısının da kalma-
dığını vurgulayan Özyürek. kurumun si-
• Tanımı gereği sağ
partilerin düzenin
parçaları olduğunu •
beîirten Mustafa
Öz>oirek. " Düzeni de
kapitalist sermaye
grupları işletir.
Ancak, bizim gibi
düzeni değiştirme
misyonunu üstlenen
partiler sisteme esir
olmadan vergi
reformunu yapabilir"
dedi.
yasi partilerin oyuncağı halıne geldığıne
dikkat çekıyor.
Söz konusu reformlan siyasi kararlılık-
la yürütebılecek tek partinin CHP oldu-
ğuna ınanan Özyurek. bu düsüncesini
şoyle dıle getınyor
"Bir kere CHP bu kararlılığı göstere-
cektir; göstermelidir. Çünkü CHP serma-
ye kesimiyle bir çıkar birliği içinde değil-
dir. Bizim tabanımız memurdur. işçidir.
esnaftır. Bu nedenle bu siyasi kararlılığı
daha rahat gösterecek durumdadır."
Koalisyonun işlerı sulandırdığına da
dikkat çeken Özyürek. vergı reformlan-
nın yapılabılmelen ıçin tek parti ıktidan-
nın şart olduğunu dıle getmyor.
Kazanca vergi avantajı
Türkiye'dekı vergı sisteminin kazançla-
ra avantaj sağlayan. ama emekten vergi
alan bır sıstem olduğunu vurgulayan Öz-
yürek."Trilyonlarca liralık devlet tahvili
iaizinden. Hazine bonosu faizinden vergi
alınmıyor. CHP kesinlikle bu gelirlerin
üzerine gidecektir: gitmelidir. Aksi takdir-
de. kendine destek olan insanlan dışlamış
olur. Rant gelirlerinden vergi alamıyorsak
sistemi ayakta tutamayız. Zaten artık de-
niz bitti, gemi kıyıya v urmak üzere" dıye
konuşuyor.
Türkiye'dekı vergi kaçağının yuzde 45
gıbi bir orana ulaştığına dikkat çeken
Mustafa Özyurek. toplanan vergi miktan-
nın yükselebılmesi için vergi oranlarının
arttırılması yerine yaygınlaştırılması ge-
rektiğıne inanıyor Ozyürek, "Çünkü
Türkiye'de kaçırmadığınız zaman vergi
oranları çok yüksektir. Müthiş bir kayıt
dışıhk var. Bunlara bir şey yapamıyorsu-
nuz. sadece elinizdekilerden vergi alıyor-
sunuz. Dünyanının hiçbir yerinde gelir
vergisi tarifesi yüzde 25"ten başlamıvor.
Yüzde 5 ile 10 arası bir yerden başkyor.
Türkiye'de de oraniann bu seviyelerde ol-
ması lazım" dıvor.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Görev, Us ve Duygu
Bireysel eksiklerin ya da fazlaların karmaşık bü-
tünlüğü toplumsalı verır. Bizde. görev anlayışı, duy-
gusallık ve ussallık, yanı "aklın kullanılması" da
böyle oluyor. Çoğu kez birbırine karıştırılıyor.
Önce iş ya da görev anlayışını alalım. Hangi işi
yaparsak yapalım onu "gücümüz ölçüsünde ku-
sursuz" bir biçimde yapıyor muyuz?
Özellıkle kamu kesımınde çaiışanlar arasında
"Bu para karşılığında ancak bu kadar iş yapılır"
anlayışının oldukça yaygın olduğu biliniyor. Alınan
ücretın yükseklığine bağlı olarak işteki verimin de
artacağı görüşü doğrudur. Ülkemizde ücret ve ma-
aşların üretim düzeyinın benzer ülkelere göre çok
az olduğu da gerçektir. Ancak bütün bunlar yapılan
işı savsaklamanın gerekçesi olamaz, olmamahdır.
Ucreti arttırmak için uğraş verilmesı ıle işin yapıl-
ması tümuyle "ayrı düzlemlerde" kurulmaîı; ücretin
yükseltilmesi ıçin verilecek kavganın tüm olanakla-
nndan yararlanılmalı. öbür yönden üstlenilen iş de
eksiksiz yapılmalıdır.
Geçen hafta yaşadığımız ikı olumlu olay içimiz-
den birilerinin "kusursuz görev yapma" anlayışının
ornekleriydi. Bunlardan bırı, ulusal futbol takımının
Avrupa Birinciliği'ne katılma hakkını elde etmesiy-
di. Toplum olarak duygularımızla ayağa kalktık.
Yalnızca görevlerini tam yapanları değil, birbirimizi
de kutladık.
Görev anlayışının öbür örneğı, be'ki de hiç duy-
madığınız bir konudaydı. TMMOB Makına Mühen-
dislerı Odası'nın "Sanayı Kongresi 1995"\n ilk aya-
ğı olarak düzenlediği Gümrük Birliği sürecinde sa-
nayı sektörlerınin durumunun ele alındığı toplantı-
lardı. Avrupa'ya "daha çok ve daha nitelikh ürete-
rek" girişın somut dayanakları tüm boyutlarıyla ır-
delendi.
Özel sanayı, sermayenin üretimden kaçışından
yakınıyor. Kuşkusuz sanayıın alt sektörlerınin üre-
tim teknolojisı, kapasıte. nıtelıklı ışgücü ve başka
sorunları vardır. Ancak tüm bu sorunların üstunde,
ana sorun. suyun azalması. yanı sanayiye yapılan
sabıt sermaye yatınmlarının yetersizlığıdir.
Sermayenin üretimden kaçışının ana nedeni, iz-
lenen faiz ve vergi polıtikalarıdır.
Uretim dışı ekonomik faalıyetlerden elde edılen
kazancı, üretimden elde edılebılecek kazancın bır-
kaç katı düzeyine çıkaran bır faız ve vergı politikası
izlenmesi, sermayeyı doğal olarak bu alanlara yö-
neltıyor.
Üstelik üretim dışı sermayeden elde edilen gelir-
ler de esas olarak vergı dışı tutuluyor Eğer paranızı
yüzde yüz faizle Hazine bonosuna yatırırsanız gelı-
rinizin vergı oranı sıfırdır. Hazine bonosu alamaz da
banka mevduatı olarak tutarsanız faiz gelırinizin
yüzde 5.5'i vergi olarak kesılir.
Böyle olunca da üretici olmanın dürtüsü kalmaz;
toplum olarak "rantiye" olursunuz. Sıyasetiniz se-
çimlere gıderken "üreticılerle" işbirliğine yönelecek
yerde dınsel duyguları körükler, "tarikat" yakınlaş-
ması yarışına girer.
• • •
Son günlerde Steffi Graff'ın vergı sorunu yeni-
den gündeme geldi. Kısaca anımsayalım. Büyük
"uluslararası" başarılara sahıp bu ünlü Alman te-
nisçı 1983ten bu yana kazandığı yaklaşık 177 mil-
yon Alman Markı karşılığı once 10 milyon mark,
yani gelirınin yüzde 5.6 gibi bır bölümünü vergi ola-
rak vermış, babasının ve muhasebecisınin tutuk-
lanması üzerine, geçenlerde yaklaşık 20 milyon
mark daha vergi ödeme yoluna gıtmıştı. Bu du-
rumda Stefffnin gelirlerinın yüzde 17'ye yakın bir
bölümü vergılendırılmış oluyor. Ayrıca tenısçinın çı-
karlarının eyaleti olan Baden-VVürttemberg'de ka-
mu görevlılerının kendisini "özel olarak" koruyup
korumadığı da bır parlamento komısyonu tarafın-
dan ıncelenıyor.
Bır anımsatma daha: Almanya'da "faız gelırlen"
üzerindeki vergi oranı ne kadardır dersınız? Yüzde
30.
Milliyetçilikleriyle ünlü Almanya'da uluslararası
üne sahıp bir sporcuya özel ışlem yapılıp yapılma-
dığı sorgulanıyor. Ayrıca bu "açıkça" yapılabilıniyor.
Almanya'da ya da "görev ve us bağına duygusallı-
ğı kanştırmayan" ülkelerde kamu görevlileri, görev-
lennı kusursuz yapıyor; ödün vermiyor. Maçtaki al-
kış ıle vergideki kaçağı gözyaşlarının duygusallığı
gölunde boğmuyor.
• • •
Haftada bir yazınca düzeltme yapmak da güçle-
şıyor. "lyilik Çiçekleri" başlıklı geçen haftanın yazı-
sında aşağıdakı kısa paragraf son iki paragrafın
arasında yer almalıydı; dizgıde düşmüş olmalı.
Özür dıleyerek düzeltirım.
"'Aklım Nereye Gidiyor Ellenm Nereye' yapıtıyla
(Imge, Ekım 1995), Çiğdem Anat bu sürece katıl-
mış bulunuyor. Yapıtında, nesnel ve öznel bakışın
çok akıcı bır bileşımını üstun bır başarıyla deni-
yor."
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA
B
u hafta dünyanın ıçinde bulunduğu
duruma, şöyle bır "Ne var ne yok?"
diyerek bakmaya olanak sağlayacak
kadar çok olay yaşandı. APEC toplantısı,
Nijerya'daki idamlar, Suudi Arabistan'da
patlama, Cezayir seçımleri, ABD'üe bütçe
krızi, Fransa hükümetinin yeni ekonomi
politikası, Almanya'nın daha sıkı bir Avrupa
Birliği isteğinin olumlu karşılanması vb. Bu
arada NATO'nun hâlâ bir başkanı yok.Rus-
ya'öa gelecek belirsiz, Wall Sfreef borsası
rekor üstüne rekor kınyor, ancak Avrupa'da
ekonomik yavaşlamanın ilk işaretleri belır-
di. Meksika bir türlü toparlanamıyor...
Gerginlikler su yüzüne çıktı
APEC toplantısı, ABD ve bölge devletlerı
arasındaki gerginlikleri su yüzüne çıkardı.
ABD ve Japonya arasındaki bölgesel lider-
lık çekişmesine ışık tuttu. Okinavva'da üç
ABD'Iİ askerin bir Japon kıza tecavüz et-
mesinden sonra başlayan ve hızla ABD'nın
bölgedeki askerı varlığını sorgulamaya ula-
şan tartışmalar, APEC toplantısı sırasında
hızlandı. ABD Deniz Kuvvetleri'nın global
önemine, ABD'nin bölgedeki askerı varlığı-
nı çekmesi halinde Japonya'nın kısa za-
manda nükleer bir devlet haline gelebıle-
ceğine değinıldı. Bu tür gelişmelerin dün-
yada bölgesel guçlerin yükselmesine yol
açacağına, bunun da bloklaşma ile örtüşe-
rek tehlikeli bir noktaya ulaşacağına işaret
edıldı. Tüm bunlar, geçen hafta sekreterlık
seçimlerinde Fransa'nın Avrupa'da inisıya-
tifi ele geçirmesi, ABD'yi ürkutünce NA-
TO'nun sekretersiz kalması ve Fransa'nın
ABD 6. Filosu'nu Akdeniz'den çıkararak
sorumluluklarını üstlenmek istemesi ile bır-
leştirilince, ABD'nin global askeri ve politık
hegemonyasının aslında ne kadar zayıfla-
mış ve sorgulanır bir hale geldiğıni gösterı-
yordu. Rusya'nın Çin'e, Batı'ya karşı bir ıt-
Dünyada Ne Var, Ne Yok?tifak önermeye hazırlandığına ilişkin söy-
lentiler ise bu gelişmelere tuz-bıber ekti.
Almanya 'nın Avrupa Para Bırlıği'ne ilışkın
çok daha sıkı mali ön koşullar ilerı sürmesi
ve kabul ettirmesi, Fransa'nın askeri inisı-
yatifine karşılık Almanya'nın ekonomik ola-
rak Avrupa'nın kaderini elinde tuttuğunu
gösterdi. Bu. Fransa ve Almanya arasında
sürmekte olan hegemonya mücadelesinin
çelişkili ikı boyutuna işaret edıyordu.
Suudı Arabistan'da ABD'nin Suudı Ara-
bistan'ın ıç güvenlik güçlerıni eğittıği bina-
nın önunde patlayan bomba. 5'ı Amerikalı
olmak üzere 6 kışiyi öldürdü. Böylece. bu
ülkede muhalefet kendinı ilk defa bir bom-
balı saldırı ile ıfade etmış oldu. Suudı Ara-
bistan'daki bombalı saidırı ister ıstemez
dıkkatı, Iran, Mısır, Tunus gıbi ulkelenn hü-
kümetlerine ve hatta Arafat yönetimı de
dahıl hepsını.n karşı karşıya kaldığı meşrutı-
yet krizlerine çektı.
Ortadoğu barışına gölge
Bu ülkelerin hemen hepsinde radıkal is-
lam, muhalefetın en güçlü parçasını oluş-
turuyordu. Bombalama, ABD hedeflerıne
yönelık saldırıların tum Ortadoğu'da yay-
gınlaşabileceğını düşündürdu. Geçen hafta
Rabin'ın sıyonıst bır fanatik tarafından öl-
durulmesı, Israil'in de ulusal ve dını bırliğı-
nın teröre yol açacak kadar ılerı derecede
bir bölünme noktasına ulaştığını gosterı-
yordu. israıl'ı de gelecekte bir serı ıç he-
saplaşma beklıyordu. Bu gelışmeler, Orta-
doğu'da "barış"\n geleceğı üzerine koyu
bir golge duşürdü. Bu hafta Edvvard Sa-
id'in New Statesmen dergısınde yayımla-
nan "Filıstınliler neden Rabin için göz yaşı
dökmeyecekler" ısımlı makalesınde ayrıntılı
bir şekilde anlatıldığı gibı, bu Filistın halkı-
nın yaranna olmayan. ekonomik sorunlan
ağırlaştıran, politık bölünmelerı derinleşti-
ren ve gerçekte de belirlı bır sosyal politık
programı, önerılen ve pazarlık gücu olma-
yan Arafat yönetımine zorla dayatılmış
olan bir "banş"t\.
Bu hafta yapılan Cezayir seçımleri Orta-
doğu'yu ve Avrupa'yı yakından ılgılendıren
bir diğer gelişme. Ortadoğu'yu ılgılendirı-
yor. çünkü bu 1991'de Islami hareketın se-
çımleri kazanarak Cezayır'de ıktidara gel-
mesı bir askerı darbe ile engellendıkten ve
o günden bu yana 50 bin kışınin çatışma-
larda ölmesınden sonrakı ilk seçimlerdi.
Hem Islami hem de Laık muhalefetın en
guç kesımlerınin boykot ettiklerı seçımler-
de olay olmadı.
Cezayir çözümden uzakta
Resmi olarak katılım yuzde 70'ın üstün-
deydı ve askeri hükümetın adayı yuzde 61
oy aldı. Gorunüşte muhalefetın boykotu
tutmamış, Cezayir halkı Asken hukumetin
politıkalarına evet demıştı. Oyleyse Cezayir
giderek normalleşebılırdı. Ancak, F/S"ın (Is-
lami Cephe Orgütü), yine hükümet ıçindeki
kendı kaynaklarına dayanarak katilımın as-
lında yüzde 37 olduğunu açıklaması; mu-
halefetın seçim sonuçlannı kabul etmeye
hiç de hazır görünmemesi Cezayir sorunu-
nun çözulme noktasından çok uzak oldu-
ğunu gösteriyordu. Hem Cezayır'in ve hem
de geçen hafta 9 siyasi tutukluyu idam et-
tikten sonra dünya kamuoyunun günde-
mınde öne çıkan Nijerya 'nın geleceğı Avru-
pa'nın geleceğiyle yakından bağlantılı.
Fransa'da 'U' dönüşü
Bu hafta açıklanan rakamlar Avrupa'da
bir ekonomik yavaşlamanın başlamakta ol-
duğunu düşundüruyordu. Halbukı Avru-
pa'da ışsızlık çok yüksek düzeydeydı ve
çoğu hükumetler buyük bütçe açıkları ıle
karşı karşıyaydılar. Bu koşullarda hükümet-
lerin gündemınde kamu harcamalarını
azaltarak, özelleştirmeleri daha da genışle-
terek butçe gelırlerıni arttırma politıkaları
var. Fransa hukümetı bu hafta, seçim plat-
formundan uzaklaşarak bu "W dönüşüyle
sosyal harcamalarda buyük kısıntılara gı-
deceğini açıkladı.
Sendikalar da 24 ve 28 kasımda greve
gideceklerını... Fınancıal Tımes, Fransız
Başbakanı Juppe ıçin "Isırgan otlarını elle-
riyle yolmaya hazırlanıyor" dıye yazacaktı.
Business Week'\n bu haftaki kapak maka-
lesi de mali krızın sadece Fransa ile sınırlı
olmadığını Isveç. Almanya, Italya ve Ispan-
ya'yı da etkilediğını gösterdi. Oyleyse Av-
rupa. çok sıcak bir kışa, emek ve sermaye
arasında şıddetlı sınıf mucadelelerine ha-
zırlanıyordu. Işte tam bu noktada Cezayir
ile Nıjerya'ya dönebiliriz. Avrupa ülkeleri
yüksek bır goçmen işçi nüfusu barındın-
yorlar. Büyük çoğunlukla Afrikalı ve Kuzey
Afrıkalı, Turkiyeli Müslüman olan bu göç-
men nüfus, faşıst ve aşın sağcı örgütler ta-
rafından ışsızliğın sorumlusu olarak öne çı-
karılıyor ("Yabancılar ışlerimızi çalıyorlar")
ve gittikçe artan bir şekilde ırkçı saldırıların
hedefı haline gelıyor.
Bunlardan Müslüman olan kesim ise
tepkı olarak giderek radikal islamın etkisi
altına giriyor ya da Fransa'da olduğu gibı,
hukumetin baskı ve tacizine bır tepki ola-
rak girmelerı hızlanıyor. Cezayir sorunu de-
vam ettıkçe hem göçmen sorunu artmaya
devam edecek hem de islam'ın siyasi etkı-
sı. Nijerya, 100 milyon nüfusu ve 20 milyar
varillik petrol rezervleri ıle Batı Afrıka'nın
dev ülkesı. Ancak siyasi olarak çok ıstik-
rarsız. Doğal zenginlikierı dıktatorlerin ve
Shell gibı uluslararası petrol şirketlerinın
elinde heba oluyor. halkı yoksullaşıyor ve
göç edıyor.
Nijerya'daki iç savaş
Geçmişte Ruanda'yı ve Afrıka'yı tartışır-
ken. bu sutunlarda. bır gun Nıjerya'nın da
Afrıka'nın altını üstüne getirecek bır ıçsa-
vaş (1967-70 S/afra'yı hatırlayınız!) ile pat-
layabıleceğıne değınmıştim. Nijerya, şimdi,
ıdamlardan sonra, bu noktaya çok yakın.
Orta Batı ve Doğu Afrika'nın ABD-Fransa
arasında bir nüfuz alanlan bölüşme çatış-
masının konusu haline geldiğinı daha önce
yazmıştım.
Bu Nijerya'da bır içsavaş çıkması halin-
de sorunun iyıce çetrefileşmesine yol aça-
caktır. Bir savaşın yarayacağı iç göç ve dış
göç ise ıster ıstemez gelip Avrupa'nın
kapısına dayanacaktır. Gorulduğü gibi "Ne
var ne yok" sorusuna hiç de "lyilik sağlık"
diyesı gelmiyor ınsanın.