23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 1995 CUMA 12 KULTUR Divan Şiir Çeviri Derneği'nce düzenlenen' 1 .Kolektif Şiir Çeviri Semineri'gerçekleştirildi Ortak üretimle canh şnr çevirisi TANERGEZER Divan Şiir Çeviri Derneğı ve Royaumont Yakfi'nın ortaklaşa düzenledikleri "l.Ko- lektif Şiir Çeviri Semineri" gerçekleştirildi. 28 eylül - 1 ekim tarihleri arasında, Is- tanbul Menkul Kıymetler Borsasf nın des- teğiyle ArmadaOtel'deyapılanseminerde, Fransız şairler Claude Esteban ve Emma- nuel Hocquard'ın şiirleri Türkçeye çevril- dı. Avrupa'da vıllardır sürdürüien bu çalış- malar Türkiye'de ılk defa Dı\an Şiir Çevi- n Derneği nin girişimlenyle gerçekteşti. Şiir çeviri çalışmalannın birkaç ılkesinin başında. yaşayan bir şairin şıirlennın. yine yaşayan şairler tarafından çevrılmesi geli- yor. Konuk şairlerin dilini bilmekten çok. şıirlen kendi dıllerinde karşılayabilecek de- neyim \e ustalık gerektiren çalışmalar sı- rasında çevrilen şairler de hazır bulunuyor ve onlann onayıyla çeviri bitmiş sayılabi- liyor. Farklı diller ve farklı gelenekler arasın- da canlı biralışvenşin oluşmasına katkıda bulunan çalışmalarda. şairlenn çev nlen di- le az çev rilmış olması ya da hiç çev rilme- miş olması tercıh edılen bir nokta. Remy Hourcade, 1983 yılında. Paris ya- kınlannda bir manastırda kurulan Rova- umont Vakfi'nın Şiir \e Çeviri Merkezını yönetiyor. Hourcade. çevın seminerlenni başlatırken asıl amaçlannı. "Şairlerin bir- birleriyle tanışmalan Için 80 yaşını bekleme- lerini, şiirsel ifadelerini kav betmeden birbir- lerini tanımalannı istedik" diverek açıklı- yor. Fransa"da son dönemlerde şiirçevirisinin bir duraksama ıçinde olduğunu. bunu aşa- bılmek ıçin de şairleri bir araya getırmek is- tediklerini sövleyen Hourcade. bu amaçla tstanbul'da da gerçekleştırdiklen formülü geliştirdiklerini söylüyor. "12yıldırbufor- mülü . >ılda 5 defa uvguluyoruz. Her sefe- rinde iki şairi çağırnoruz. Bu şairierin ken- di şüıierini okumalanndan sonra. semine- re karılan diğer şairler tarafından tartışılı- yor, geliştiriliyor ve ortaya bir üriin çıkıyor. Bu >öntemle yılda 12 Fransız şair de başka ülkelere gidiyorlar. Bu seminerler sırasında temel düşünce, şairlerin şairler tarafından eevrilmesi ve şairlerin. kokteyllerdışında. şi- ir için bir arava gelmeleri. Fransa'da şairler birbiıierini tanımaz. Gördüm ki burada da benzer bir dunım \ar. Avnca, başka iilke- lerin dilleri \e kültürleri hakkında da bilgi- lerini arttınyorlar. Ardından bu çeviriler kitap halinde vayımlanıvor. Başlangıçta böyle bir düşüncerniz voktu. Ama ortaya çok güzel çe\iriler çıkınca. bunlan >a\ım- lamaya karar verdik. Yavıncılar vanaşma- yınca da kendi yayınevimizi kurduk." Kolektif şiir çevırisi düşuncesıni yadır- gayanlann da olduğunu. şiınn kolektif çev- rilemeyeceğıni düşünenlen de anlayışla karşıladığını sövleyen Hourcade, çalışma- lar sırasında farklı düşünceden insanların aynı anda "Işte oldu" demelerını çalışma- lann başansı olarak nıtelıyor. Çağnlan bütün şaırlenn çok lyi olmadı- ğını, bazen tesadüfi seçımler yapmak du- rumunda kaldıklarını sövleyen Hourcade. çeşıtlı ülkelerin dergilerini ve çeviri şiırle- nnı takip ederek daha uygun seçimler ya- pılmaya çalışıldığını söylüyor. "Geçen yıl şiirleri çevrilen Cevat Çapan ve Onat Kut- lar, Divan Şiir Çeviri Derneği yeni kuruldu- ğu için çok fazla bilgi sahibi olmadan davet edikli. ama Fransızcada harika dizeler or- tava çıktı" Bu çalışmalann Avrupa'ya yav ılması ise seminerlere katılan iki Portekizlı şairin "Bunu. biz neden yapmıyoruz?" demesin- den sonra gerçekleşmış. Önce Portekiz'de. ardından diğer ülkelerde en son da Türki- ye'de benzer dernek ve vakıflar kurulmuş "Denize bir şişe attık. Türkiye'ye kadar ulaştT diyen Hourcade'e göre, bu bir akım degıl. ama bir hareket. Babası. 6O'lı vıllarda Ankara'da kültür ateşesı olan Hourcade"nin Türkiye'ye olan ilgisi o yıllara dayanıvor. Bu gelişinde de bir yığın kitap ve dergiyle dönen Hourca- de. şiırle çok yakından ılgıli bir insan. ama çevıriler yapmasına rağmen. tek bir dize bile vazmamış. "İlkgençlikçağlanmda bi- le yazmadım. Tertemiziın. Estetik zevkle- rim var, ama rakip değilim." 'Kafası biraz bozuk' olarak doğan Em- manuel Hocquard 16 yaşına kadar Fas. Tanca'da vaşamış. Kozmopolıt ve karışık bir yapısı olan bu şehri çok seven şair, Pa- ris'e döndüğünde kolay kolay uyum sağla- yamamış. "Çok düzenlivdi" dıyor Parıs içın. Istanbul ona Tanca'yı hatırlatmış. bu yüzden çok sevmiş İstanbul'u. Fransa'da tanh eğitimı alan ve ünıversi- tede tanh dersleri vermeye başlayan şair, buna lOyıldayanabılmişveistifaetmiş. 30 yaşından sonra işınden aynlan ve başka bir- şe> vapmayı beceremeyen bir ınsan ne ya- par? "Tabii ki şiir yazar. Benim suçum de- ğil, elimden başka şey gelmezdi." 15 dolayında şıirkıtabı, 3 antolojisi. 10 dolavında çeviri kitabı olan şairin, gelene- ği reddeden. öncübiryaklaşımı var. "Evet, Baudelaıre'in, Rimbaud'un ülkesinde ve- tiştim. Ama benim suçum değil." Modern Fransız şiırini küçük bir bölümü dışında pek beğenmiyor. Ona göre. Avrupa'nın diğer ülkelerinde vazılan şiir de daha iyı değıl. hatta kötü. Modern Amerikan edebiyatını. küçük bir kısmını elbet. beğenivor. "Marjinal Ame- rikan şiirini daha başarılı buluvorum." Amenkan ve Fransiz şairleri arasındakı ilişkıleriarttırmak ıçinde. "Atlantik'inOr- tasında Bir Masa" adinda bir dernek kur- muşlar Şıırin ıçeriğiyle pek ilgilenmediği- nı. kendisını asıl ilgılendirenın dilsel alan olduğunu sövleyen şaire göre. "Düşünce- ler de ancak dil alanında var olabüir." V'akfın şiir çeviri çalışmalanna en başın- Franstz şairler Claude Esteban ve Emmanuel Hocguard'ın şürlerinin çev rildiği, RovaumontVakfı Şiir ve çeviri IVlerkezi yöneticisi Remv Hourcade'in de bulunduğu seminere. Cevat Çapan. Erav Canberk. Gülten Akın. Güven Turan. Ahmet Sovsal. Ergin Ertem. Hulki Aktunç. Hüsevin Baş. Lale Miildiir. Levent Vılmaz, Orhan Koçak, Salih Ecer, Sev han Erözçelik. Tuğrul Tanvol ve Yıldınm Türker gibişairve çevirmenler kanldılar. (Fotoğraf: LGUR GÜNYL'Z) dan beri katılan şair, seminerlenn yararlı ol- duğu düşüncesınde. "Farklı kültürlerin farklı şairlerini tanıma olanağı buluyoruz. Ortak bir üretim gerçekleştirebilmek de çok önemli." Türk şiın hakkında ıse pek fazla bilgısı yok. Ama ilk gözlemi. Türkçenin Ffansızcaya oranla daha akıcı ve esnek ol- duğu. "Çok uzak olmadığımızı anladık' Ispanyol bir babanın ve Fransız annenin çocuğu olan Claude Esteban. ıkı kültür ara- sında yetişmiş, ama şiir yazmak ıçin Fran- sızcayı seçmiş. Üniversıtedeçağdaş İspan- yol şıiri derslen veren Esteban. 60 yaşında ve30>ıldıryazıvor. Şairin 12 şiir kitabı, ya- kından ilgili olduğu resim üzenne kıtapla- n ve özellıkle Ispanyol şıirinden çevirileri var. OctavioPazve Borges'ten çevırilerya- pan Esteban. Adonis'in şıırlennı de onun yardımıyla Fransızcaya çev ıımiş. **.\rapdi- İini ve edebiyatını çok seviyorum, ama tem- belliğim yüzünden Arapça öğrenemedimr Esteban. kendi kuşağının Şürrealistler- den sonra geldığıni, ancak onlan yadsıdık- lannı söyleyerek kendi şiırini şöyle tanım- lıvor: "Dahaaçık.dahayoğunvedahaeko- nomik." Divan Şiir Çeviri Derneği lurkiye'de ükkezgerçeMeştirilen bu çalışmayı dihenleyen Divan Şiir Çeviri Derneği, çalışmalanna 1994 sonbaharında başladı veyönetim kurulu 1995 başmda yiıirdiğimt Onat Kııtlar Cevat Çapan, Salih Ecer, Ayperi Ecer. ArifKeskiner \>e Orhan Koçak tarafından oluşturuldu. Kuruhış amacı, Türk şiirini tanıtmak veyabancı şairleri davet ederek bilgi alış\>erişini sağlamak olan dernek, çeşitli olanaksızhklara rağmen, gösterilen çabalar somtcu Royaumont Vakfi 'na baş\vrdu ve kabul edildi. Henüz vakıfolmayan. ditenli bir merkezi olmayan ve masraflan şıı ana kadar kurucıdarımn kendi olanaklanyla karşdanan demek. özverili çalışmalanyla Türk şiirinin tamtımı konusunda önemh birgörev üstlenmiş durumda. Birçok Türk şairinin yabancı dillerde kitaplanmn basılmasım sağlayacak bu çalışmalann ilkinde Cevat Çapan ve Onat Kutlar'm şiirleriFransızcaya çevrildi ve 1996 yılı içerisinde kitap olarak yayımlanacak. Aynca buyıhn kasım ayuıda, Irianda'da yapılacak seminerierde Hulkı Aktunç ve Lale Müldür 'ün şiirleri tngilizceye ve Irlanda diline çevrilecek. Türktye ye davet edilen şairlerin çevirileri de Metis Yayınevi tarafından kitap haiine gelecek KUITUK • SANAT O L U M U N U N O N U N C U Y I L I N D A RUflSUSAMTGECELERİ SABAHIM SAHİBİ VARPIR •Arif Sağ-Erdal Erancan »£1™!! Igüs Grup «Husevin Başaran «Moğoflar «Miiştak Erenus (şSrier) «SadıkGürbüz • Ruhi Su Dostlar Korosu •Timur Selçuk Konuşmacılar: Sıdıka Su. Attilla Özkınmlı Sunanlar: Gülsen Tuncer, Nevzat Şenol Davetiye Temin Yerleri: v*toa-a*Soad™e (350 87 42; •T*smı25" 28 88 • Safena f5S9 W 44) BSP KULTUR MERKEZİ 'Bir Dergi ve Yaıarlan' SÖZ DERGİSİ 6 Ekim Cuma Saat: 19.00 Yan M M Sk. Demir Ap». No:30/3 Beyoğlu Te4: 293 SO 76 MUZAFFER İMREK Resim Sergisi 2-16 Ekim 95' Isunbul »tyik*ehlr leledlyesl TAKSİM SANAT GALERİSİ GaJen Pazar dıfında herjunll 00 -19.00 n a a0fcnr CınAuHyaOH No 23Taks«nla Tel. 245 20 68 Galeri Lebriz GÜLSEREN SÜDOR 5-31 Ekim 1995 Eytauı Cd Açdduva Apt Na 16 D-2 NıjanttşıTd 240 22 82 Galeri Atölye ilanlannız için: 293 89 78 (3 hat) o Krtaber (Bevc^lu 293 '9 09 Met-opo. (Beyoğlu 245 7 Ö 34 Kabaitı t tacçvı BeşKlasr Paröora <,iaDew âeyoğlu! Habe* ıT aks»r 252 41 86 Caota (Altjntzade) Değerlı kattalanndar dolayi DİSKe teşe*c<ur edefiz B U L U N M A Z KÜLTÜR MERKEZİ Pazartesi Söyleşileri ŞİİRDE DERSİM İZLEĞİ Ahmtf Cm AKYOL-Öıgûn E. BULUT Saydam Gdsteriti: İ«nıil BATI 9 Ekim'95 Saat: 19.00 AZNAVUR PASAJI 212/8 Galatasaray Tel.: 251 85 23 EXCLUSIVE S A N A T M E R K E Z İ Her Perşembe Yalçın Sadak'tan Sanat Tarihi Konferanslan ll." > -13. 1I KlasikD5nem 14."-16." Empresyonizm ve Soması • Her Cumortesi 11"-13." BaşlangıçUn gûnümüze Tûrk Resim Tarihi Bagdat Cad. No.389/1 Suadıye Tel 0216 363 75 94 T.C. Kultur Bakanlıgı Profesyoneler, Use, Universite Ogrenderi Macintosh, TV-Video, Slayt destekli T.C.M.E. Bakanlıgı Sertifikalı Lisans Programı İÇ MİMARİ ÖRAFIK R E S İ M Mimarlık ve Güzel Sanatlara GARANTİLİ HAZIRLIK KURS KAYİTIARIMIZ BAŞLAMIŞHR. E B OZEL cd. htankulcd. OJlt/346 97 75-348 «5 30 K*dt6]r (U12/ 259 5112 -25» 54 12 Bcşfci* 0.212/5» 58 54-543 82 92 BakrtÖT 0J12/ 2319885 -231 98 12 Kmty ŞMrFunıicd 0J22 / 230 84 57 • 230 2156 İSTANBUL İSTANBUL İSTANBU. ANKARA İZMİR ESKİŞEHK İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ ATÂtÖİ*K KÜLTÜR MERKEZİ BÜYÜK SALON G. Mahler 8. SENFONİ (Binter S«nfonisi) Ortosfra Şefl: Uictwl SASSON Koro Şefl: Gökçen KORAY 7 EMm Cumartesl saat: 1İ30119 EMm Perşembe saat: 20.00 A.l. Haçaturyan Kor»ogra(i v« SattNyt Koym: Youri VAMOS Oftestr» Ş«fi: Bşad BAGIROV 10 Ekim Salı saat: 20.00 24 EMm Sah saat: 20.00 / 26 EMm Poymbe saal 20.00 G. V e r d l AIDA opara 4 perde Ork«stnŞ«fl:McM SASSON Sahncyt Koyan: YtMa KAflA 14 EUm Cumarlesi saal: 15.30' 25 Ekim Çarçamba saat 20-00 G.Pucclni TURANDOT op«ra 3 perd* Ortestn Şefi: Andrea UCATA Sahnaye Koyan: Yekia KARA 28 Ekim Cumartasi saat 15.30/31 Ekim Salı saat: 20.00 K. Luowig BİR TENOR ARANIYOR müzikal kom*di 2 perde Sahnayt Koyan: Adrian BRME Uûok YinMnanl: Serdar YALÇIN 6 -13 EldınCMMsaat 19JM BALEDE YENİ RENKLER ÇEÜfKİ DÛŞLER bal* 1 p»m» Konografi ve Sahneye Koyan: Etdal UĞURLU, Sibel KASAPOĞLU, Nil BERKAN 20-27 EMm Cuma saat 19.00 BıletJer AtHturk Kultur Merkezi gfseferınde, Altunız^de C^pıtol Danışma dan s^tılmaktadır A K U. Gıst Tel: |0212| 2S1 10 23 / 2ST 56 00 |7 H«t) 254 Opıtol Tel. |O2I6| 391 19 20 |10 h«t7 A N B U L B U Y U K Ş E H I R B E L E D 1 Y E S I ŞEHİR TİYATROLARI HARBİYE MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ (240 77 20) LEV TOLSTOY OHJNIAŞHRAN . E. PISCATOH - A. NEUMAN - G PHOTBI 5AVAŞ VE BARI? rONETÎN BUKÇİN ORALOĞLU TÜVLÇB CEVAT ÇAPAN (4.5,4,7.8 (I5.N-2O. 30 ) -11, l i 13,14.15 (I5.M-20.» Bam) KADIKOY H A L D U N TANER SAHNESİ (349 04 63) NIKOLAY GOGOL PALTO YOfTlN BAVUtSABUNCUTÛRKCB CEMAL SÛIEYA (4,5,6,7,8-11, IX 13. KISEkim) U S K U D A R M U S A H I P Z A O E C E L A L S A H N E S İ ( 3 3 3 03 9 7 ) R E C E P B İ L G İ N E R GAZETECİDEN DOST YOETbN BKİNGÛM1EN (4,5,6,7,8-11,12.13,14,15 Ekm) F A T I H RESAT NURI SAHNESİ (526 53 80) EMMANUEL ROBLES BİR UMUT IÇİN (Montserrat) EROLKESMN TttKÇES MINAL«CAN (4,5,6,7,8-11,1113, 14, 15 Ekm) GAZİOSMANPASA SAHNESİ (578 60 67) ORHAN GÜNER İKİNCİ NÖBETÇININ SIKINTILARI YÛNfTlN MlfAKKAYA (I!. IZ 13.14, I Royaumont Vakfi Avrupa Şiir ve Çeviri Örgütü kurma fibininde sahıbi Royaumont Vakfi, 1983 yıhnda kunıldu. Başkanhğını Fmnas Marechal 'in vaptığı kunmıda, şiir ve çeviri merkezi. Remv Hourcade tarafindan yönetiliyor. Farttı uhıslardan şairlerin buluşmasıyla yabancı dillerden şiirçevirisi çalışmalanm lOyıldanfazla birsüredir sürdüren Royaumonl Vakfi, yabancı şairierin bu tür çalışmalann kendi ülkelerinde deyapümasım istemelen üzerine Avrupa Şiii' ve Çeviri Örgütü nün kunılmasuuı önavak oldıı. BirçokAvrupa ülkesinm üye olduğu örgüte, son katılan ülkelerden bin de TüHaye. Vakfin Şiir ve Çeviri Merkezi 'ninyöneticiliğiniyapan Remy Hourcade, kolektifçeviriyi, "Çevirisi yapılacak genellikie iki şairin ve diğer şairlerin, karşılıklı oturup çeviriyaptığı bir oyun " olarak tanımlıyor. Yaşayan. çağdaş şairlerin seçildiği çalışmalarda, şairler şiirlerini önce kendidillerinden okuyor, ardından tamşmalar sonucunda. önce ya\'aşyavaş, gideıvk hızlanarak ürünler ortaya çıkıyor. Çevirenler arasında giderek bir ses uyumıı sağlanıyor ve kolektifbir çalışmanm ürünü olarak çeviri şiir ortaya çıkıyor Esteban, vakfin çalı>malanna katılma- dan önce kolektif şiir olabıleceğini düşün- mediL,ini. ama çalışmalar sırasında olduğu- nu \e lyi olduğunu gördüğünü söylüyor. Istanbul'daki semınerlen çok başarılı olarak nitelendiren Esteban. "Tiirk şairle- ri>le, aydınlamla ve kiiltürüvle tanıştık ve çok uzak olmadığımızı anladık" dıyor. "Temel olarak şiirin çevrilmesine karşı- yuTT diyor Tuğrul Tanvol. "Ama Türk şi- irine saplanıp kalmamak için, sadece Türk şiirinin getireceği bir geleneğe bağlı kalma- mak için çevirmek zorunda>ız.~ Çok az şiir çevıren Tanvol. bir şaıri çok severse ve çevrilebıleceğine inanırsa çevi- riyor. Şiirin ruhunu aktarmanın önemli ol- duğunu v urgulayan Tanyol. çeviri sözcüğü- nü de sevmiyor ve o şiirin Türkçede yeni- den yazıldığını söylüyor. "Her insan şairdir' Gülten Akın da şiınn aslında çevrileme- yeceğıni düşünenlerden "Şair bile kendi şiirini başka dilde yazamaz." Ama yine de çevrilmesinın vararlannı sa\unuvor ve ipuçları bulmanın bile yararlı olduğunu söylüyor. Şiir çevrilırken hem biçımde. hem özünde birtakım eksilmeler olduğunu, ama aynı zamanda yenı değerler yaratıldı- ğını da söylüyor Akın. "Bu hem temeldeki şiirin devamıdır hem de yeni bir şiirdir." Akın, şiirin yazılırken bireysel olduğu- nu. ama kolektif bir çev irinın de olabilece- ğinı düşünüyor. "Tek kişinin çevirisi daha tutarlı olur. ama böyle ivi şairler \e çevir- menler grubunun çev irisi de kolektif bir ruh yansıtır ve daha az hatalı olur." Şııri, sadece şairlerin çev irmesi gerekti- ği düşüncesıne de katılmıyor Akın. "Şa- ir'in çevirisi şairin damgasını taşır. Çevir- men de aslına daha sadık kalır. İkisi de olur. Tabii çevirmen şiiri iyi bilen ve ona şiir niteliği verebilecek bir sezgiye ve duyuşa sahip olmah. Hem her insan şairdir." Alternatif Nobel verildi STOCKHOLM (AA) - Isv eç 'te Nobel ödülüne alternatif olarak verilen "'Doğru Yaşama Ödülü" adlı ödüle bu yıl, Bosna'daki ırkçılığa ve soykınma karşı çıkan Bosnalı '. Sırplar layık görüldü. 250 bin dolarlık ^ ödülün bu yılki diğer ortaklan ise Macaristan'dakı Çingenelerin yurttaşlık | haklan için mücadele eden "Macaristan Öz \ Güven Vakfi". Endonezyalı ınsan haklan savunucusu Carmel Budiardjo ve Taylandlı sosyal kalkınma uzmanı Sulak Sivaraksa \ oldu. Doğru Yaşama Ödülü, her yıl. "yararlı işler yapan. ancak tutucu Nobel komitesi tarafından görmezlikten gelinen" kişi ve kuruluşlara veriliyor. j. Altın Koza'da anlaşmadık : Kültür Servisi - Adana'da bu v ıl 'J'uncusu düzenlenen Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali'nin Film Öyküsü dalının seçicı kurul toplantısında çıkan anlaşmazlık '' sonucu. Türkiye Yazarlar Sendikası temsılcısi Feyza Hepçilingirler ve Sinema -' Emekçiler Sendikası temsilcisi Cemal Şan ^ kuruldan çekildiler. Yaptıklan açıklamada, Çukurova Ünıversitesi temsilcisi Bedn •> Aydoğan'ın "sanatsallıktan uzak. gündelik " politik kaygılan doğrultusunda ve diğer •""• üyelen umursamayan. yönlendırici" davranışlannı gerekçe olarak sunan üyeler. kurul üyelennın hıçbir ortak noktada buluşamayacaklannı düşündüklenni de belırttiler. 3. Şiir Fuarı'nda bugün Kültür Servisi- tstanbul Büyükşehır Belediyesi Kültür Işleri Daire Başkanlığı'nın desteğiyle Era Yayıncılık tarafindan düzenlenen fuarda bugün, "Günümüz _, Şiinnde Aykın Yönelışler" başlıklı panel .« saat 18.00'de Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde. Adnan Özer'ın yönettigı '•'„ panele. Ali Günvar, Beşir Ayvazoğlu. Hilmi .,, Yavuz katılıyor. Tekel resim yarışması .*:, ödülleri Kültür Senisi - Tekel Genel Müdürlüğü'nün düzenledıği "Geleneksel 8. Resim Yanşması"nda dereceye giren Muammer Çın. Serpıl Ümıt Görgü, Berke Inal, Nesrin ' Sağlam ve Rüçhan Şahinoğlu'na ödülleri bugün saat 18.00'de Basın Müzesfnde düzenlenecek bir törenle verilecek. Fotoğraf dergisinin 3. sayısı çıktı Kültür Servisi - Konusunda tek olan Fotoğraf dergisinin 3. sayısında. fotoğrafseverlerce büyük bir ilgıyle ızlenen konular yer alıyor. Ikı ayda bir yayımlanan derginin bu sayısında. kapak ve portfolıo sayfalan Mehmet VVerner'e aynlmış. Orhan Cem Çetin. " Fotoğraf Yaşamınızı Kurtaracak Acil Çözümler". Erdal Meter "Fotoğraf. lnsanın Belleğidir", Ömer Bakan ise "Ara Güler tzleyıcilerine Üç Çift Söz" konulanyla fotografseverlerle buluşuyor. Liselerarası şiir ve öykü yarışması Kültür Servisi - Kadıköy Belediye Başkanlığı ve Güçlü fen dershaneleri işbirlığiyle, liselerarası ödüllü şiir ve öykü yanşması düzenleniyor. Jale Siner'in yönettiği yanşmada.jüri başkanlığını Faik Baysal, jünyi ıse Jale Sıner, Selman Altındağ. Şükrü Beşiktaş ve Yılmaz Çongar üstlenıyor. Başvuranlann. yapıtlannı Jale Siner'e elden teslim etmeleri gerekıyor. (Tel: 345 71 34, . 349 2139). '293 »9 78 (3H»T) Bruce Nauman: Düş Pasajları NECMt SÖNMEZ Bruce Nauman'ın son otuz yıllık çağdaş sanat etkınlikleri sürecınde edındiği konum. pek az sanatçıyla kıyaslanabilecek olan bir bir form ve deney zenginliğine işaret eder. 1941 "de Fort Wayne Indiana'da doğan sanat- çı. Kalifomıya ve San Francisco ünıversite- lerinde sanat eğitimı gördükten sonra 1968'deNevv York'ta LeoCastelli'de Düssel- dorf "ta ıse Konrad Fischer galerilerinde aç- tığı sergileriyle profesyonel olarak çalışma- ya başlamıştır. 1960"lardaki üçboyutlu obje karaktennı ta- şıyan çalışmalannda keçe. lastik. balmumu ve neon gıbı maddelen kullanan Nauman, 60"lı yıllann sonunda atölyesınde vıdeoya çektıği perfonnance'lanna başlayarak "body-art" akımının öncülerınden biri ol- muştur.Kendi vücudunu çalışmalannın oıia noktasına yerleştırerek sa- natçının kimliğinı sorgula- yan Nauman'ın bu özelliği. ileriki yıllarda gerçekleştı- receği çalışmalannın da te- melinioluşturur. 1967tanh- li ünlü spiral neon çalışma- sında sanatçı. şu cümleyi yazmıştır. "The true artist helps the v\orld by revealing mysticktruths.'" (Gerçek sa- natçı dünyaya mistik ger- çekleri örtmesı ıçin yardım eder.) Performance sanatının zirveyeçıktığı 70"lı yıllarda Nauman'ın biryanda neon- larla çalışıp güncel politik sorunlara da gönderme ya- pan cümleler kelımeler yazdıgını (Örneğın, "War" / Savaş. 1970) öte yanda ise çağdaş bıreyin içıne düştü- ğü yalnızlığı dile getiren üç boyutlu hev keller yaptığını görüyoruz (Öme- ğin, "YeraîüTüneli için ModeT 1978). Ken- disıne uluslararası bir ün getiren "koridor enstalasvx>n'"lannda sanatçı. hem v ideo tek- nığıni hem de üç boyutlu mekânlann etkısı- nı devreye sokarak. koridor içinde sergıledı- ği neonlan ve video monitörlenyle bıreyin içine düştüğü yalnızlık duygusunu, ızole edil- meyi görsel bir eleman olarak kullanmayı başarmıştır. Neon ışıklannın yabansı, soğuk karakteriyle desteklediğı büyük bo>utlu ça- lışmalanyla (Örneğin "Dream Passage"'<Düş Geçidı, 1983) sanatçı. 1980'lerden itibaren farklı bir eğilime yönelmiştir. Tavana asılan ve kendi etrafında dönen heykelleriyle Na- uman. politik sorunlara gönderme yapmaya başlamıştır. "Güney Amerika Üçgeni" ve "Güne>'AmerikaDairesi"ısımlı 1981 tarih- lı çalışmalannda sanatçının daha önce de- STANBIU KÜLTÜR 11 SANAT VAKFİ ULISUUtARASI İSTANBUL IİENALİ senlerinde sıkça kullandığı sandalye motıfi- ni ön plana çıkararak, işkence. baskı terör ol- gusunu anlatımcılığa düşmeksizın ışlerine ilave ettığini gözlemliyoruz Şiddet. ölüm, işkence gıbı temalar, 1980'lerin ikınci yan- sından itibaren Nauman'ın çalışmalanna bi- rer tema olarak girmiş ve video enstalasyon- lannda desteklenen görüntülerle etkıleyıci bir karakter almıştir. Sanatçı ya kendisinın rol aldığı ya da bir modeli kul- landığı video çalışmalannda görüntüleri, monitörleri duz, ters, arkası arkasına yerleştirerek sergı mekânı- nın tamamına yayıyor. Bu videolarda görülen imgeler- le bırlıkte yorumlanabılecek olan neon yazılar ya da ta- vandan asılı olan heykeller, bütünsel olarak sergisinin genel söylemi içinde çok anlamlılığı gündeme getir- mektedir. (Orneğin "Pah/a- ça tşkencesi". 1987 ve " Dö- nen Kafa" 1990 isımli ens- talasyonlar.) 1988 yılından itibaren kedi, köpek. tilki gi- bı hayvanlann gövdelerin- den alınmış kalıplan. sergi mekânının ıçinde sürekli dönebılecekleri konstrüksi- yonlara bağlayan sanatçı, buna paralel olarak sanki' idam edilirken dili dişlerinin arasında kalmış olan plastik insan kafalannı da değişik pozis-J yonlarda tek. çift ya da üçüz olarak kullana-' rak daha ilk bakıldığında "şiddeti", "ölümü" çağnştıran son derece dramatik çalışmalar gerçekleştirmeye başlamıştır 1989 tarihli "Perfect Balance - Otağanüstü Denge" isim- lı çalışmasında Nauman, küçük bir monitö-" rün ucuna bağlı olan ters ınsan kafasını kul- landı. Monıtörden "fiıck\"ouT ' ışaretini gös- teren bir el hareketı, "sanki" kendi etrafında dönen insan kafasını işaret ederek, en büyük insanlık suçu olan işkencenin dehşetine gön- derme yapmaktadır. 1990'larda gerçekleştir- diğı video enstalasyonlannda belirli komut- lan tekrarlayan "ses" öğesini de çalışmalan- na eklemleyen Nauman, çalışmalannda izle- yicınin derisinin altına batan imgeleri son derece başanlı olarak kullanmaktadır. •'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear