Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İM199S PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
OLAYLARING Ü N D E M MUSTAFA BALBAYffler, DEP'lüere
jmıiil arayışında
> AKSÖY
.NKARA - Azmhk hü-
netı Vurma girişimkrini
dürer Başbakan Tansu
ler'in destek istediği ba-
Kürt kökenli bağımsız
lletvedlkrıvk yaptığı
rüşmede, cezaevinde bu-
ıan esVi DEP'likrin duru-
jnun gindeme geldiğibil-
rildi. Görüşmede. bölge-
rindekunsanhaklan ihlal-
rinin öıknrnesını isteyen
iirt köknli milietvekilk-
nin DEP'hknn serbest bı-
ıkılıp brakılmayacaklannı
armalar üzerine. Çilkr'in.
u konuda Batı'dan gekn
kştirikn dikkate aldıklan-
ıı, gümrik birliğı sürecini
ehlikeye atamayacaklannı.
\hmet Türk, Sedat Yurtdaş
*'e Orhan Doğan'ın serbest
Dirakılmaları için formül
arayışındı olduklannı vur-
guladığı savlandı.
AzınlıV. hükümeti kunnak
içtn pazarlıklannı sürdüren
Çıller'in. CHP'den ayrılan
Kürt kökenli bağımstz mil-
ktvekilleriyk ayn av n görü-
şerek destek istediği büdı-
rildi.
Görüşmede. bölgekrinde
insan haklan ıhlalknni dile
getiren Kürt kökenli bağım-
sız mılletvekikri. azmhk
hükümetıne koşullu destek
\erebikcekkrini belirterek
Çilkr'den şu takplerde bu-
lunduklannı belirttiler.
"Bölgemizdeki insan hak-
lan ihlalleri giderek arttnak-
tadır. 2 bin 500"ün üzerinde
köy boşaltılmıştır. Yaklaşık
350bin insan evsiz kauıuştır.
Bu insanlann tekrar evleri-
ne geri dönmeleri için ciddi
çaiışma yapdmahdır. Baa fa-
ilimeç.hulcinayetleri devletin
gerçekleştirdigi NÖnünde
ckMi bulgular vardır. Bun-
lar araştırılmalıdır. Bölge-
mizle ilgili iyi niyetinizi hü-
kümet programına yansıtır
ve insan haklan ihlallerinin
önlenmesiyönünde iyi niye-
tinizi belirtirseniz, güvenoy-
lamasına kabul oyu %eririz.*"
Çtlkr'in bu sözlere,
*I)e\letin faili meçhul dna-
\etlere kanştığı iddialanna
inanmıyorum. Cinayetler b>
rcr birer aydmlatılıyor. Bo-
şalan köyler koııusunda da
Olağanüstü Hal Bölge Vali-
liği ciddi bir çalışma başlat-
tı. Mağdur olan insanlann
sayısı ile geri dönülecek olan
güvenli köyler saptanmaya
çalışılıyor. Bu konudagerek-
Bçauşmayapıhyor" yanıtinı
verdiöı öârenildi.
• Baştarafı 1. Sayfada
Insantn aklına, "Acaba terör, daya-
nıklı tükeiim malı, gtda maddeleri ve
benzer ürünlerin Güneydoğu'daki ba-
yiliklerinin kapanmasına neden oldu
da..." gibi kötü düşünceler geliyor... A-
ma olsun, bu nedenle bile olsa, kendi-
lerinı Türkiye'nin her şeyinden sorumlu
hisseden işadamlanmtzın bölgeyı do-
laşması olumlu bir gelişme.
Sabancı, Diyarbakır'da yaptığı ko-
nuşmada özetle şunları söyiedı:
"Bu sorunun çözümü için ne gereki-
yorsa yapılsın. Dünyadaki örneklerine
bakılsın. Ingiltere'de, ispanya'da nasıi
oldu, onlara bakılsın..."
İyi niyetle. medya yayımlasın. gaze-
teler büyütsün diye söylenmiş süslü
sözler.
Klasik bir Sabancı mantığı. Kokteyl
tarifi yapar gibi banş tarifi yapti, "Sade-
ce askerle olmaz" dedi. "Kim nerede,
nasıl yaptıysa bunu getirin, gerekirse
iîhal edin" dedi.
Gece de Diyarbakıriı işadamlanyla
birlikte yemek yediler. Türkçe ve Kürt-
çe türküler eşltğinde halay çekip eğlen-
diler, iyi ettıler. "ŞamdanSa" kadar lüks
degildır ama. olsun...
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahke-
mesi Savcılığı. Sabancı'nın yaptığı ko-
nuşmayı. "incelemeye değer" bulmuş
ve çalışma başlatmış.
Savcılık, polisin video bant kayıtları-
nı istetmiş. Büyük olasılıkla dinleyecek-
ler ve "Bunda bir şeyyok" diyecekler.
Sadece inceleme bile olsa. bu aşa-
Barış-Sa.madan sonra Sabancı'nın da "DGM
ödüllü" olduğunu söyleyebiliriz.
Böyle bir gezi iyi, güzel de işadamla-
rımız bu sorunun gerçekten çözümlen-
mesini istiyorlarsa önce Ankara'ya uğ-
rasınlar ve izlenen politikaya bir göz at-
sınlar.
Ardından da DGM'lerde açılan dava-
lan şöyle bir incelesinler.
Başkentte, "Bask" deyınce "baskı",
"IRA" deyince "hurra" anlaşılıyor.
Başbakan Tansu Çiller, son olarak
Güneydoğu kökenli milletvekillerine,
"DEP'lilerin birkısmını cezaevinden çı-
karacağım" sözü vererek destek bul-
maya çalışıyor. Öyle bir politika uygula-
nıyor ki Güneydoğu kökenli milletvekil-
lerine hangi rol verildiğinde oy artacak-
sa o seçiliyor,
Cezaevi gerekiyorsa cezaevine, Mec-
lis gerekiyorsa Meclis'e...
Türkeş'e hoş görünmek gerekiyorsa
DEP'liler asılmalı. Bölge milletvekilleri-
ne hoş görünmek gerekiyorsa DEP'ltle-
re asılmalı.
Böylesine ilkesiz, kaypak ve ahlaksız
bir politika.
Aslında buna politika da denmez.
Sorunun silahla çözüleceğini düşü-
nenleri birtarafa koyalım. Onlarla ışimız
yok. Hükümetteki bu ılkesizlik, konu-
nun sağlıklı tartışılmasını da engelliyor.
Önce genel ölçekle bakalım. Yeni
Dünya Düzeni (YDD), gelişmiş ülkeler
arasında sınırlan kaldırmayı, "kıta dev-
letler" oluşturmayı öngörüyor, gelişme-
miş ve gelişmekte olan üikeler arasına
ise daha çok sınır koymayı. YDD'nin
emperyalist mantığı budur.
Bu gerçeği tüm açıklığıyla görmedik-
çe, neTürkiye Kürt sorununu çözebilir,
ne Azerbaycan'la Ermenıstan arasm-
daki huzursuzluk giderılebilir, ne Bal-
kanlar'a banş gelir, ne Ortadoğu'dakı
cetvel devletleri arasındakı kan davası
durur, ne Guatemala'daki iç savaşın so-
nu gelir, ne Ruanda'daki ortaçağ man-
tığı son bulur, ne Filipinler'de üç bin
adayayayılmış, 80 dil konuşan insanlar
birbirini anlayabilir...
Kürt kimUği...
Son dönemde moda haline gelen bir
yaklaşım daha var:
- Kürîlere kimliğini verelim.
istediğin yere çek. Bu konuda Ba-
tı'dan gelen baskılar ve Türkiye'de Ba-
tı'ya dayanarak sürdürülen "Kimiiğimi-
zi verin, yoksa Avrupa'ya şikâyet ecfe-
riz" politikası var,
İnsan haklan evrensel bir kavramdır.
Sınır tanımaz. Bu tür istemler, içişlerine
karışmak otarak yorumlanamaz. Yapıl-
ması gereken, "Vay, bıze niye kanşıyor-
lar?" diye teryat etmek değil, "Bunda
haklıiıkpayı var mı?" sorusunu sormak-
tır.
Ancak bir terör örgütünün, sırtını Av-
rupa'ya dayayarakAnadolu'da. Türk ve
Kürt kanı dökmesine kimlik arayışı de-
ğil, kimlik bunalımı denir.
Batı ülkelerinden gelen uyarılar "art
niyetli", "emperyalist polıtikanın uzan-
tılan" da olabtlir. Ama aslolan bu değil.
Bizim kardeşliğimiz.
Bugün Türkiye'de, terör, insan hakla-
rı, siyasi çözüm, siyasi tartışma, iç po-
litika, dış politika kavramlan birbirine
girmiş durumda.
Olaylara sanki netlik ayan bozuk bir
fotoğraf makinesinin vizöründen bakı-
yoruz. O zaman da birinin hayalet gibi
gördüğü bir şeyi. diğeri beyaz bir bulu-
ta, bir diğeri elinde çiçeklerle koşan
genç kıza, bir diğeri büyük bir kayanın
arkasına gizlenmiş silahlı askere benze-
tiyor...
Türkiye, dünyadaki gelişime paralel
olarak, karşılıklı çıkar çerçevesi içinde,
emperyalist bir tutum izlemeksizin, ilk
aşamada, Bulgaristan'la ve Gürcis-
tan'la sınırını coğrafi bir çizgiye indire-
bilir. Aynı şey zamanla. Sunye ile de dü-
şünülebilir. Ancak. kendi ıç banşını sağ-
layamamış bir ülkenin bunlan öngör-
mesi çok güç.
YDD'nin dünyaya banş getirmeyece-
ği görülüyor. Bu polıtikanın ikiyüzlülüğü
çokgeçmeden anlaşılacak. Fransa'nın
nükleer denemeyapmasına gelişmiş ül-
keler sessiz kalacak. nükleer silah ça-
lışmalarını bildirmiyor diye Kuzey Ko-
re'ye baskı yapılacak!
Yüzyılın başında emperyalizmin oyu-
nunu bozan Anadolu'ya, yeni bir yüzyı-
lın başında yine böyle bir işlev düşüyor...
Kırk paranın kırk yıllık hatu-ı
• Baştarafı 1. Sayfada
h bir kuruş Senı de. onu da görme>eli ne ka-
dar çok olmuş. Biliyor musun sen benim ilk
aritmetikdersimsinde. Anımsa. Baba sormuş-
tu.
- Bir lira kat; kuruş?
Çocuk hemen yanıtladr.
- Yüz kuruş baba.
- Afferin, peki bir kuruş?
- Kendın dedın va. bir kuruş. Yani bir kuruş
bir kuruş.
- Hayır. Bir kuruş kırk paradır... Peki son so-
ru. iki buçuk kuruş kaç para?
Çocuk sınıf çahşkanı. Yanıt gecikmedı:
- Yüz para baba.
Ödülüm de sendin. Baba çocuğun eline kırk
para tutuşturdu. Bir kuruş yani. Yani seni. Kırk
paranın kırk \ıl hatın olurmuş. Seni kırk sekiz
yıl sonra bir kez daha görünce içım ısındı.
Beş kuruş
Merhaba ılkokul harçhgım. Yıl 1948. Beş
kuruşum, sen anlarsın beni. Şimdikikr zor an-
lar. Harçlık dedikse, günlük değil. haftalık. A-
ma<;enede finncı EmiaAmca'dan bir simit al-
dıgimdatükenmezdin.Behiçağabeyimdenbir
karamela aldığımda da tükenmezdin. Ama ka-
lan da meyveli gazoza yetmezdi tabii. O yüz-
den hiç sevmediğim sade gazoza fit olurdum.
Ammsadın mı? Bir gün karameladan vazgeçip,
simitten artakalan sen"k bir vışneli gazoz de-
virdiydim. Tadı hâlâ damağımda...
On kuruş
Fotoğraftaki küçük kardeşin olmalı. Belkı
de çocuğun Küçücük. Zaten 1957 doğumlu ol-
duğu yazıyorüstünde. Ben senı özledim aslın-
da. Ammsadın mı? Gene 1948'dı herhalde. An-
nem seni. koskoca seni tutuşturdu elime. Bir
de bakır sahan. Gittim Heh acı Necati'den ya-
nm kilo yoğurt aldım. Üstünü elıme sıkıştırdı.
Epey bir paraydı üstün. E%e geldim üstün yok.
Annem beni her zaman etkikyen o koca ma\ i
gözlerini büyütüp "Nerde bunun üstû? Doğru
söyk, kızmayacağım*' dedi. Çocuk işte. Kay-
bettiSinı söykmekten korktu. Yalan kıvırdı.
Çocuğun kıvırdığı yalandan ne olur. Çabuk
çıktı ortaya. O tokat... Hımmm. benim kadar
senin de suçun var bunda on kuruş '. Ama ge-
ne de se\indim senı görünce...
Yırmibeş kuruş
Ah benim ilk suçum. ilk sırnm, ilk günahım.
Babamın cebinden tırtıkladı|ım ilk para. (So-
nuncusu iı;in. yakalanacağım güne kadar daha
beş altı yıl geçecek). Seni hep ^enhklerk anınv
sıyorum. 14 Mayıs 1950 seçimkrine hazırla-
nan Türkiye'de küçücük bir Ege kasabası ilk si-
yasal mitıngle çalkalamrken. sen sessizce Ter-
zı Sadık'ın cebinden benimkine aktanlmıştın.
Ammsadın mı? Anımsadığım en eski ve en
sevgili arkadaşım Tülayia birlikte bütün gün
seni Vıarcamıştık da tüketememiştik. Kalanını
Der\iş Teyze'nin evinin kerpiç du\arındakı
kovuğa saklamıştık. Ertesi gün de "Aaaa, biri
buraya para kovmuş... Bir para buldum küiii-
mindir. sahibi yoksa beeecnimdir"diye bir te-
rane tutturup seni legalize etmiştik. Hay allah
>irmibeş kuruşum, kırk beş yıl geçmış aradan.
Ama seni hemen tanıdım.
Elti kuruş
Ne tuhaf. çok az yerin var anılanmda. Bel-
ki de I952~de hâlâ çok para oluşundandır. Se-
ni bir dedikodudan anımstyorum. "Ortaokula
yenigelen Fransızcaöğretmeni.Şehir kulübün-
de >idosu elli kuruştan bezik ONnuyor" demiş-
tı bınkn. Babam da "Vay canına" dercesine
dudak büküp hayretini belirtmiştı. Bir de ilko-
kulu binncılıkk bitirme ödülü olarak eli sıkı
Ce\det Amcam seni elime sıkıştırmıştı. Pek
sevindi\dim. Senk ılgili bu kadar.
Bir lira
Oooo ıkiniz birden karşıma çıktınız. Büyük
olan senı iyi tanıyorumtabii. Sen de beni anım-
sarsın elbet. Bütün bir ortaokul dönemi boyun-
ca haftahğımdın sen benim. Ama sen benim
için geçim sıkıntısının da habercisisin. Tuhaf
bir paraydın sen bir lira. Anımsa 1952'de. se-
ninle bir simit kemirip. üstüne bir a> ran yutup.
Rum kilise^inden bozma K i Sinema 24 Ktsım
tekmilı birden ~Yüzbaşt Amerika'*yı seyreder-
dım ve üstüne gene de bir şeykr kahrdı. Oysa
daha iki \ıl sonra 1954 sonlannda antk bine-
maya gideceksem ya ayrandan ya da simitten
\azgeçmek zorundaydım. Yani bıraz bereket-
siz miydin ne? Ama olsun seni gene de dostça
anı\orum. Küçüğünü ise anımsamıvorum bi-
le. En azından anım yok onunla
İkibuçuk lira
Hah haaa, seni nasıl unuturum ikibuçuk li-
ra. Senı nasıl unuturum "lise bir" haftalığım.
Hem sen şimdi çalıştığım bu gazetenin o yıl-
lardaki tek sütunluk bir haberisin. Ammsadın
mı. fotografınla birlikte kısabırhaberdi: "Ye-
ni ikibuçuk liralar çıktı. Halkyeni bozuk para-
y» "nal gibi' büyük buklu. FHhakika üç tanesi
bir araya gelince pantolon cebî, kesf gibi aşağı
sarkıyor"... Nasıl toplumsal eleştın ama...
Beşlira
Enflasyonun ilk piçi sen de... Ammsadın mı.
o günkrde çalıştığım gazetede maaşımın kü-
suratııu senink vermeye kalktılardı Muhase-
beciyk tartıştıydım. "Bunun on tanesi bir ok-
ka.Nerdetaşıyayım benbunu'" dediydim. Alın-
dın mıydı o gün. Affedersin. Ne biİeyim senin
aslında bayağı haysiyetli bir para olduğunu...
Bak ne diyeceğim, 1983'te seni yenikmişkr.
Gülme gülme. 1974'teki senin görkemin, ağır-
lığın. gösterişin nerede. 1983 versiyonunun pu-
la dönmüş yoksulluğu nerede... Sen galiba
onurlu bozuk paralanmın sonuncususun. Se-
vindim senink yeniden karşılaştıgıma...
On - Yirmibeş - Etti - Yüz liralar
Kusura bakmay ın. 1980'den sonrabir seçme
yapmak zorunda kaldıydım. "Çanakkale Eti-
pi bir konutta mı otursam, yoksa yurtdışında
mı?" sorusunu "yurtdışı" diye yanıtladıydım.
On iki yıl sürdü bu "sürgün.'" Arada da sız pi-
yasaya dökülmüşsünüz. Ne tanıyorum sizi. ne
de anımsıyorum. Kusura bakmayın. Laf ara-
mızda anımsanmaya değeceğinızi de düşün-
müyorum... Ama yüz liray a bir çıft sözüm var.
Sen ki benim ilk maaşımsın. 1958'de ünvversi-
te yanşıl tatilinde Yanbastı Zeytinvağı Fabri-
kası'ndan atdığım aylıksın. Ne olmuş sana'
1
Bu onursuzluga nasıl katlandın. Pul olmuşsun.
pul. Yazık...
Beş yüz lira
Hey bücür!.. Metal beşyüzüra sana söylü-
yorum. 1966'da anam tek taş pırlanta yüzügü-
nü volladıydı bana. Parası yok. Son ziynetk-
rinden birini gözden çıkarmış Oğlan okusun
diye. Onu sattım 500 Hraya. Elime koskoca bir
kağıt para tutuşturdular. Kimse bozmadığı için,
Kapahçarşı'dan kaldığım pansıyona, Tünel'e
yürüyerek gıttiydim. Yuf sana be !.. Yirmi iki
yılda ne hak gelmışin. I989'da üretilmişine
baktım baktım da utandım. Bir kutu kibrit bi-
le etmiyorsun, sonra utanmadan hâlâ parayım
diye dolanıyorsun ortalıkta... Haysiyetsiz...
Bin lira
Ey sen küçücük bozuk para. ey sen bin lira.
Bana Türk milliyetçikrini anımsatıyorsun.
Durmadan şanlı geçmişkri ile öğünüp. yaşa-
nılan sefilliğe. rezilliğe gözlerini yumanları
anımsatıyorsun bana. Benkı "Mor binliklerisı-
ralamış cüzdanına'" denilen günkrin çocuğu-
yum. Spor Toto'da ilk ve son kez kazandığım
1969'da, payıma iki tane sen'den düşmüştü.
Bayram etmiştim. Yemiş yemiş bitirememiş-
tım. Geçen gün cebimden gene sen düştün.
Üşendim, eğilip almadım. Hâlâ evde. yatak
odasında. halının kenannda öksüz çocuk gibi
yatıyorsun. Yat yattığın verde. Pek bir işe ya-
ramıyorsun nasıl olsa.
İkibınbeşyüz lira
Bak senden hâlâ hoşnutum. Galiba işe yarar
bozuk paralann alt sının en azından şimdilik
sensin. Kartal - Pendik minibüsknnde ortahk-
tasın. Seni diknciye\erince yüzünü buruştur-
muyor. Beyliğin ne kadar sürerbikmem. Ama
yat kalk bugününe dua et. Ama çabuk dua et.
Dua bitmeden sen de pula dönmüş olabilirsin.
Burası Türkiye. yann değil. yarım saat sonra
paranın pul olmasına kimse şaşmaz.
Onbin lira
Bir adına bak. bir de boyuna. Gümbür gum-
bür ötüyor adm: On - bin - lira'... Ya boyun po-
sun.
Ninem seni hıç duymamış. dahası hayalinı
bile görmemiş. Annem metal para olarak hıç
tanımadı. Oğlum çok kısa bir dönem harçlık
olarak tanıdı ve artık o da seni adamdan say-
mıyor. Şimdilik senink bir ekmek alınabili-
yor. Geriye bin lira kalıyor ve genellıkk bozuk
para yokluğundan fınncılar senin üstünü vere-
miyorlar. Ama hiç olmazsa bir ekmek... filan
deyip şişınme. Kımbılir daha kaç a\ sürebile-
cek bu ekmek saltanatın Sonrasını git yüz li-
ralara. bin liralara sor. Sen de fotoğraflarda bir
anı olacaksın. Üstelik yakında. Sana ısınma-
dan. doğru düriist kullanmadan. senin üstüne
anı binktiremeden seni unutacağız on bin lira.
Vırmibeş bin lira
Dilim varmıyor sana hoşgeldın demeye. Da-
ha yenism. Bugün doğdun. Kocamansın. Nal
gibi. Sakın şişinme. Sakın kendini nimetten
savma.
1971'de çalıştığım gazeteye bir reklam ^lo-
ganı bulmuştum: "Bir Hraya bir fıle dolmuyor
ama bir Yeni Ortam alınıyor" demıştim. Pat-
ron pek beğenip 100 lira pnm yazmıştı. Şim-
di de senink bır Cumhuriyet alınabıliyor. Sa-
nınm göriip göreceğin devlet de bundan iba-
ret. Aman kendi değerini bıl yirmibeşbin lira.
lknde. yani bir kaç vıl (yoksa ay mı?) sonra
sen de pul olan paralar kervanına katıldığında
çocuklanna anlatırsın. "Bir zamanlar" dersin.
"Benimle bir Cumhunyet aunırdı." Sonra da
ekkrsin: Ne günterdi onlar...
Başbakan Çiller, Türk-Iş'e yeni bir öneride l>ıılıııınuuh
H Baştarafı 1. Sayfada
yaklaşık 350 bin ışçinın sürdür-
düğü grev nedenıyk sonuçlandı-
nlamaması üzerine dün gün bo-
wnca. işçikn razı edecek bır for-
mül üzennde çahştılar. Ahnanbil-
gilere göre görüşmede taratlar
herhangi bır oran üzerinde tartış-
madılar. Meral. işçilerin bmkmış
alacaklannın vüksek enflasyon
nedeniyle erozyona uğradığmı.bu
kaybın gidenlmesıni ve ödemele-
rin zamana yayılmadan yapılma-
sını istedi. Hükümetın. Meral'in
ıstemme ılımlı baktığı, ancak ke-
sin yanıtm, Aykon Doğan'm \ap-
tıracagı hesaplamalardan son-
ra verileceği öğrenildı. Hükü-
met temsılcileri, fark ödeme-
lerınin 1996'yakalmadan>a-
pılması istemınınkarşılanma-
sı durumunda ise ekonomık
dengekrm bozulabıkceğını
söykdıkr. Bakanlar. fark öde-
mekrinın 1996'yayayılması-
nın planlandığmı bildirdıkr.
DYP'lı bakanlar. Bayram
Meral'k yaptıklan görüşme-
nin ardından Başbakanhk Ko-
nutu'nda Çiller ile yaklaşıkbır
saat görüştüler. Daha sonra
Meral. Çilkr'ın çağnsı üzeri-
ne Başbakanhk Konutu'na git-
tı. Bu görüşmede. Türk-tş'e
öneri sunmayanÇiller' ın.ülke
sorunlanna ve terörle müca-
dek içinekonomık dengelerin
önemine dikkat çektıkten son-
ra bakanlanna dönerek. "Ar-
kadaşlara yardımeı olun, ra-
kam verin. bu iş bitsin. Türk-
Iş'inteklifini dedikkate alarak
bemençauşmayapın.Yann ve-
ya ertesi gün bir araya gelin"
dediğı öğrenildı. ÇıHer'm u\ a-
nsı üzerine, Meral'in. "10 ay-
dırhesapyapıyoruz. Enflasyon
ortada. İnsanlar 7 mihon 200
bin lira ücret ahvor. Gİecekon-
du kirası 5 mihon lira. Bunla-
nn insan gibi yaşama olanağı
yoktnu? Memurlan,emeklUe-
ri debunakatın" görüşünü di-
le getırdiğı belırtildı.
Meral. toplantının ardından
yaptığı açıklamada. "Sayın
Başbakan. bu işin bitirilmesmi is-
tediğinisöyledLancakbir önerige-
tirmedi. Hiçbir ilerleme olmadı.
Bakanlanndan. yeni bir öneri ha-
zıriamalannı istedi. Bizim tavrı-
mızda bir değişiklik olmamıştır.
Biz sorunun masa başındaçözüm-
lenmesinüstivoruz" dedi. Gazete-
cikre dün akşam verdiğı yemek
sırasmda da "Sayın Çilkr olduğu
sürece. işçilerin sorunlannın ço-
zülmeyeceğine inancım kesinleştT
diyen Meral. Başbakan" a. toplu-
sözleşme görüşmelerinın tıkanma
sürecınde geçen 10 ay boyunca
görüşmedıği Türk-tş'i. ancak hü-
kümet bunalımı üzenne sıkışınca
dinkmeye razı olduğunu vurgu-
layarak sitem ettiğini de bildirdi.
Çılkr de görüşmenin ardından
yaptığı açıklamada, bütçeden tüm
yatınmlar için 90 trılyon liralık
kaynak ayrıldığını. işçmin istedi-
ği miktarın ise 120 trilyon lira ol-
duğunu savundu. Bu sözkn üze-
rine Meral'den. "Hesaplannu
dogrudefjl'" yanmnı aldığını söy-
kyen Çiller. Türk-lş'in istediği
zam tutannın da aynı düzeyde ol-
masınm ülkeyi tıkayacağını ıleri
sürdü. Sorunuçözmeye kararlı ol-
duklannı, ancak işçilerin memur-
lardan 3 kat, emeklikrden 4-6kat,
Bağ-K.uremeklılenndende 16kat
fazla ücretaldığını sav unan Çilkr.
"Herkesi bütün olarak düşünme-
mu la/ım. Birinin diğerinden me-
suüyeti var. Memurun. emeklile-
rin maaşuıı arttıracağız. Aynı pa-
ketin içinde vapacağu bunu. İşçi-
terimizi kucaklay arak. bu konuyu
çözüme götürmek için elimi/den
gelen her şeviyapmava kararhyız.
Onerimizi arttıracağız" dedi.
Türk-ış Başkanlar Kurulu ve
Kamu Koordinasyon Kurulu'nun
Başbakanhk Konutu'ndakı top-
lantıya çağnlmaması da somut bir
öneri sunma girişimi bulunmadı-
ğınm kanıtı olarak gösterıldi.
Maliye Bakanlığı'nın da Çıl-
ler'in talımatı üzerine memur ma-
aşlarına. 19%'da. tüm yıla vayıl-
mak üzere yüzde 78 oranında ar-
tış yapılması yönünde bir çalışma
başlattığı öğrenildı. Yetkilıler.
1996 bütçesı çerçevesinde ilk aşa-
mada memurmaaşlanna vüzde 50
oranında artış yapılmasmm gün-
deme geldığini anımsatırken "Sa-
yın Başbakan'ın talimatı doğrul-
tusunda, zam oranını yükselten
bir seçenek hazırladık. Maaşlara
getecekyıiyüzde 78oranındazam
verilmesi programlamyor. Ancak.
tüm artışı yılbaşında veremeyiz,
herhalde >ila yayacağız" dedıkr.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ziya Halis. toplu iş sözkş-
mesi görüşmeknnin "ilgisiz" ba-
kanlarca yürütüldüğünü belirte-
rek. kendısıninverıne, Orman Ba-
kanı Ekincı'ninbu konuda görev-
kndınlmesını ekştirdı. CHP ve
kendısının çalışan kesımkre olan
sıcak yaklaşımının Çiller'i rahat-
sız ettiğini iddıa eden Hahs.
"Tüm bu olumsuzluklann nedeni
Sayın Tansu ÇiUer'dir. Lmanm
Ekincî bu konudaki girişimlerini
sürdürür ve olumlu sonuç alır,
Bö>lece toplusözleşme uvuşmaz-
lıginıçözen bir Orman Bakanıola-
rak tarihe geçer" dedi.
DİE'de çalışan 67 işçmin de dün
greve çıkmasının ardından. grev-
dçki işçi sayısı 331 bin !69'ayük-
seldı. Ankara'da arevde olan işçi-
lerin bugün Türk-lş Genel Merke-
zi önünde toplanarak eösteri ya-
pacağı bıldinldı. Türk-ış yönetici-
leri. eykmın amacınm toplusöz-
kşme görüşmekri ve grevler ko-
nusunda sendıkalarm izlediği po-
litikalara destek vermek olduğunu
belırttıkr.
JENERATOR TEKNOLOJISINDE
BİRJENERASYON ÖNDE ^
GERÇEK
• Baştarafı l. Sayfada
DİE rakamlannın bir diğer
çarpıcı yani ise okulların
açılmasıyla birlikte harçla-
rın yüzde 132.9, ders ki-
taplannın yüzde 117.9,
okul dergilerinin yüzde
83.3 oranlannda artmış ol-
masıdır. Eylül enflasyo-
nunda kültür etkinliklerinin
artış oranı ise yüzde
26.6'dır. Bu dört rakamın
anlamı, okuma ve kültürel
etkinliklere katılma ola-
naklannda var olması ge-
reken "eşitliğin" varsıl ke-
simler lehine hızla ve ka-
patılamayacak biçimde
bozulmakta olduğudur.
Tansu Çiller'in seçim
kaygısı ve siyasal hesap-
lar sonucunda KİT zamla-
rını "çözmesi". toplusöz-
leşmelen bağıtlamaya
"yanaşmast" ve bunu izle-
mesi kaçınılmaz olacak
"seçim ekonomisıne" yö-
nelmesi durumunda. za-
ten geleneksel olarak ey-
lülden yüksek gerçekle-
şen ekim ayı enflasyonu-
nun yüzde 20'lere varaca-
ğı endişesini doğurmakta-
dır.
Süreğen enflasyonun
üç haneli rakamlarda yük-
seterek gitmesı, bır yan-
dan zaten yaşama sıkıntı-
sı çeken emekçi kesimler
için yaşamı "yaşanamaz"
duruma getirirken bir yan-
dan da Türkiye'nin. ba-
ğımsız olduğu zaten soy-
lenemeyen ekonomisıni
gıderek artan ölçekte dışa
bağımlı kılacaktır.
• • •
Banş tek
seçenek
tstanbul Haber Servfei -
"Hoşgörü.banşın veniadıol-
sun" cümksi, 1993'teki
Hoşgörü Konferansı Bildir-
gesı'mn son sözüydü. Geçen
vıllar içınde bu dikk ne ya-
zık kı gerçekkşmedi. Aynı
cümle. dün İstanbul'da baş-
layan Hoşgörü Sempozyu-
mu'nda bu kez Dtşışkn Ba-
kanı Erdal İnönü tarafından
yınelendt. Cumhurbaşkanı
Sükyman Demirel de "İn-
sanlık. şerçekten savaş değil
hanş istivorsa. banşa hazır-
lanmaktan başka çare ve se-
çeneğimız kalmadı" dedi.
Hoşgörü Yıh'nın uluslara-
rası nıtelıktekı son büyük
toplantısı. dün Sabancı Cen-
terdabaşladı. LNESCOTür-
kıve Mıllı Komisvonu ık Ga-
latasaray Cnıversıtesı'nceor-
taklaşa düzenlenen "tstanbul
Hoşgörü SempozyuımTna,
18 ülkeden yaklaşık 50 uz-
man ve din adamı katıhvor.
Sempozyumun açüış töre-
nınde konuşan Cumhurbaş-
kanı Demirel. Türkiye'nin
dört yıl önce Peru ile birlikte
önerdiğı "Tolerans Yıh" fik-
rinin, Birkşmiş Milktkr ta-
rafından destekknmesinden
ve gerçekkşmesinden mutlu
olduğunu söyledi. Cumhur-
başkanı. 21 yüzyılın eşiğin-
dekı dünyada küreselkşme,
yeni düny a düzeni. dünyakö-
yü. ıletişim devnmi ve bilgı
çağı umutlan verilirken. ay-
nı dünyanın pek çok yöresin-
de banş ık sav aşın. umut ile
umutszluğun. güven ık kor-
kunun, refah ile yoksulluğun
bır aradavaşandığım.yeni tür
bir ırkçıîığm, yabancı düş-
manlığınm. etniktemizlık ve
soykınmın sürüp gıttığmi
vurauladı.
F G AVILSON
Avnjpa'nın en büyük jeneratör üretcısı FG. Vv~ILSON,
sektöründe dün/an<n üç büyvklen a^Sında yer
almaktadır. Çünkü FG WILSON'nm modem teknoloji
ile orettığı bütün Jeneratörier, raholennden
bır "jenerasyon" daha öndedır...
• Dızel jeneratörde 6 kVA'dan 5000 kVA'ya kadar zengın çeşıt
• Yılda 25.000 adet üretım kapasftes'*,
m 140.000 m2
'ye yayılan üreîım tesısıen,
• Bu dev tesıslerde fa'ışan )600'ün üzennde uzman eleman,
9 Uretımın °/c 90\na ulaşar, ve / 50 ülkeyi kapsayan
ıhracatıyla. îngıltere'nın en büyük 100 ıhracatçsı arasında...
TÜRKİYE GENEL DİSTİRİBUTÖRÜ
• 1989-91-94 Yılları İngiliz Kraliyet /hracat
Başarı Ödülü Sahibi
1991 1994
• 5-8 Ektm Hilton Convention Center
Elektrik / Elektronik '95 Fuan'nda.
TARMO TARIM
MOTOR SANAYİ ve TİCARET A.Ş.
Suyukdere Caddesc. Bentek /} Merkezt No- 4712 Mecıdiyekor B0300-ISTANBUL Tel: (0212) 267 34 20 - 27$ 23 48 Fax- (0212) 272 38 10
E N G I N E E B I N G L T D