Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 OCAK 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Eski yJın son güıılerinden müzik
Ionescu Galati
E\tN ÎLYASOĞLU
Eskı yılın son günlennde ılk kez
seslendinlen yepyenı yapıtlardın-
ledik orkestralanmızdan. Önceki
hafta Borusan Oda Orkestrası Uk-
raynalı bestecı Evgen Stanko-
vic'ın; Istanbul Devlet Senfonı Or-
kestrası ıkı Bulgar bestecının Ma-
rin Gdeminov ve Vesselin Stokya-
nov'un v e bu hafta da Adil Bedirm
ile Hüseyin Coşkun'un yenı yapıt-
lannı seslendırdi. Aynca Saınt Pe-
tersburg Fılarmoni Or-
kestrası'nın alışılagel-
tnışın dışında, yırminci
yüzyıl bestecilerinden
Stniviııski ve Anton
Webern'm yapıtlarını
çalması da eskı yılm
son günlennde hangi
çağda yaşadığımızı
ammsatan etkenler ol-
du. Yenı yapıtlar, ya da
yırminci yüzyılın bir
zamanlar öncü bılınen,
şımdı durmuş oturmuş
olarak değerlenen ya-
pıtlan. ülkemizde din-
leyıcının ılgısını çek-
meye başladı. Umanz
yirmınci yüzyılın şu
son beş yılına girdığı-
mızde festivallenmiz,
orkestralanmız ve mü-
zık kurumlanmız. açık-
lamalı konserler, semı-
nerler ya da yurtdışından çağdaş
müzığe katkıda bulunan besteci-
len çağırarak, konferanslar düzen-
leyıp bıze hâlâ yabancı olan bu ça-
ğın müzığinı tanıtma yoluna gıder-
ler. Özellıkle genç dınleyıcılenn
ve genç müzikçılenn bu tür bıigi-
lere çok gereksınimi var.
Sofya Kaval Korosu
İDSO, belkı de en keyifli, en çok
ız bırakan programlanndan bırinı
22'23 aralık konserlerinde sergı-
ledı. Sofya Kaval Korosu, kurulu-
şu I927"ye dayanan hanka bır er-
kekler korosu. lnsan sesının her-
hangı bır çalgı nıtelığınde seslen
küçültüp (decrescendo) büyütebıl-
mesı (crescendo); bağlı (legato)
seslendırme kadar noktalı (stacca-
to) seslendırmeye tıtızlık göster-
mesı, büyük fortelerdekı gücü, de-
gışık kuşaklan kapsayan üyelerı
ve zevkle seçiimış programlanyla
belkı de 1994'ün son günlennden
kalan en güzel anı ol-
du. iDSO'nun Kaval
Korosu'na eşlikte aynı
dınamık özelliklere,
sesın derece derece kü-
çülüp büyümesıne
özen gösterdığı, koro-
daki seslerin yumuşa-
cık planissimosuna ka-
tıldıgı söylenemez.
Ancak programın
bınncı yansmda şef
Dragomir Nenov'un yönetimınde
çalınan folklorik özelliklerle be-
zelı Goleminorun "Nestrinarka
Bale Süiti''ne ve StoyanoFun pı-
yano konçertosuna orkestra daha
özenlı bir yorum getırdi. Aynca bu
konserde Anton Dikov gibı harika
bırpıyanıstı de tanımış olduk. Sto-
yanof'un pıyano konçertosundan
sonra çaldığı "Bach Chacon-
ne"dakı hünerinı, Bach çalma us-
Hüseyin Coşkun
talığını uzun süre unutamayacağız.
Bu konserler içın İDSO yönetımi-
ne teşekkür ederiz. Umanz önü-
müzdeki yıllarda Istanbul. Anka-
ra festivallennde de bu koroya yer
verilir ve piyanist Dıkov'u da yme
dinleme fırsatımız olur.
İDSO'nun yeni yıl konseri
Şef I. Ionescu Galati nın yönet-
tıği yenı yıl konserindeki en güzel
olay; oğlu, yeteneklı kemancı Fto-
rin Ionescu Galati'nın çaldığı Pa-
ganmı konçerto idı. En
güzel sürpnz ıse korno
grubunun şefı Hüse-
yin Coşkun'un "Ço-
cuklanma" başlıklı or-
kestra yapıtı oldu. Flo-
nn'm güçlü bır teknığı
ve artık kendine özgü
bır stılı oluşmuş. Bun-
dan böyle dünyanın her
sahnesınde alkışlana-
cak bir sanatçı. Hüse-
yın Coşkun'un yapıtı,
zengın orkestra renkle-
n ıle süslü, fılm müzık-
lerini andıran akıcılık
ve akılda kalan melo-
dılerle örülmüş bır ça-
lışma. Programda yer
alan Adil Bedirov'un
"Konser Parçası"nın
ve usta tar sanatçısı
Hamid Vekilov'un ken-
dı düzenlemesı olan Zi-
geunervvelsen'ın çok etkıleyıcı ya-
pıtlar olduğu söylenemez. Yenı yıl
konserinın dığer küçük yapıtlan
ıse artık alışılagelen ve çok lyi ça-
lınmazsa o kadar da alımlı olma-
yan parçalar. Belkı önümüzdekı
yenı yıl konsenne daha değişık,
popüler olduğu kadar anlamlı bır
program düşünülebılır.
Bu arada 1994 yılının Cemal
Reşıt Rey'ın 90. doğum yıldönü-
mü olduğunu ve hıçbır özel prog-
ram ile anılmadığını belırttigimız
geçen yazıdan sonra İDSO ve Ce-
mal Reşıt Rey Salonu yönetıcıle-
n, bestecıyı 10. ölüm yıldönümü
olan 1995'te anmak içın hazırlık-
lar yapıldığını bildirdıler. İD-
SO'nun hemen 13-14 ocak kon-
serlennde Rey'\n Türkıyem adlı
senfonık yapıtı seslendınlecek.
Tüncay Yümaz'ın başansı
Genç kemancımız Tuncay Yıl-
maz, Almanya'daki egitımını ta-
mamladıktan sonra ça-
lışmalannı solist sanat-
çı olarak New York'ta
sürdürüyor. Aralık ayı
ıçınde piyanist Zeb-
rovrski eşliğinde Bos-
ton 'da Beethoven'ın do-
ğum günü kutlamalan
çerçevesınde bestecinın
sonatlannı çatmış. Bu
Tuncay Yılmaz arada New York'ta ya-
J
pılan yanşma sonucu
Mayıs 1995te şef Robertode Bar-
ros yönetimınde New York Debut
Orkestrası eşliğinde Lıncoln Cen-
ter'da konser vermeye hak kazan-
mış.
Burada Max Bnıch'un keman
konçertosunu çalacak. Tuncay Yıl-
maz 1995'te Almanya ıçinde de
geniş kapsamlı turne programlan
yapacak. Gençlerimızin yurtdışın-
dakı başanlan kıvanç venyor.
Borusan Oda Orkestrası
O a i m Akçıl'ın kurduğu ve yönettiği Borusan
Oda Orkestrası'nın yıl sonu konserinde J.S. Bach,
Vrvakli, Stankovic ve Grieg'in yapıtlan yer aldı.
J.S. Bach'ın Üç Keman tçin Konçertosu'nu
konserin başlangıcı
olduğundan topluluğun henûz ısmmamış yapıtı
olarak dinledık
Son yapıt olan Grieg'in
Hoiberg süiti ıse Kuzey Avrupa'nın renklerine
uygun, bestecınin romantızm ıçinde klasik
kalıplan kullanmadaki aynntısına dıkkat edilen,
yumuşak ve gûzel bır yorumla duyuruldu.
Vıvaldfnın "Saka Kuşu" başlıklı fiüt
konçertosunu Kiev Fılarmoni Orkestrası'nın
solisti olan fiütçü Oleg Kudriyaşof hiç
tanımadığımız bir versiyon ile sundu. Aynı solist,
Stankoviç'in
3 numaralı Oda Senfonisi'ndeki rolüyle bu yapıta
can kattı. Stankoviç'in senfonisi zengin renİclerle
bezenmiş, sitilize bir folklor anlayışı içindc. neo-
romantik bir yapıt.
Bu bestecinın başka çalışmalanm da ülkemizde
dinlemeyi umanz. Ayrıca Borusan Oda
Orkestrası'ndan da yeni yılda daha zengin
programlar bekliyoruz.
Nitelikli oda orkestralan müzik
dünyamızm en büyük eksiği. Borusan gibi özel
kuruluşlann klasik müziğe sahip çıkmalan da
kıvanç vericı bir olay. O.Kudriyaşof
.,«.-,! *i ı,r«... * •>,.. jSOffff
Petersburg
Fılarmoni Oda
Orkestrası
Eski yılın son güzel dinletilerinden birisi de Saınt Petersburg Fılarmoni Oda
Orkestrası'nın Cemal Reşit Rey Konser Salonu ndaki konserleri idi.
29 aralık konserinde Mozart ve Dvorak'ın yapıtlanndan sonra
Stravinski'nin "Apollon Musaggete" başlıklı bale süitini ve Anton VVebern'in
yaylı çalgılar için 5 parçasını seslendirdiler.
Durmuş oturmuş bir geleneği, üslubu olan bu orkestrayı dinlerken dinleyici,
hiçbir tedirginliğe kapılmıyor. Her şeyin tam ölçüsüne göre
gerektiği zamanda, yazıldıği gibi çahnacağından kuşkunuz olmuyor. Şef
Vladimir Altschuler'in son derece titiz yönetimi, orkestra üyelerinin olağanüstû
konsantrasyonla çalmalan bu konserleri ayncalıklı kıldı.
Sanatçılann yüzündeki ışıksız, mat ifade, (içinde yaşadıklan koşullan anlatsa
da) neyse ki mûziklerine yansımıyordu.
A
Cihat Aşkın'ın dağarcığında 22 konçerto, sonat, solo keman eseıieri var.
.şkın ve Zimmermann...
Isimleri alfabenin ilk ve son
harfleriyle başlayan iki genç
kemancıdan Almanya'da
doğmuş olanın elinden
tutmuşlar, onu Avrupa müzik
piyasası içinde bir yerlere
getirmişler. Türkiye'de doğmuş
olanıysa, bugün Londra'da,
sanatının gelişmesi için çalışıyor
(1994'te verdiği konserlerin
sayısı 30 kadar, 1995'te bu
sayının üzerine çıkacağı
anlaşılıyor). Gelecek yılın
sonlanna doğru bitirecek
doktora çalışmalannı, sonra ne
yapacak? Ona, sanatı Alman
yaşıtından bir parmak bile eksik
olmayan bu olağanüstû
kemancımıza, uluslararası
kariyerin yollannı açabilecek
miyiz? Bu ülkenin yöneticileri,
Cihat'ın büyükleri olarak, bu
gurur tablosunu yükseklere
çıkarabilecek miyiz? Bu
sorulann yanıtını bilmek
istiyorum. Dahasını isterseniz,
düpedüz kaygılanıyorum... Frank Zimmermann'nındağarcığındayirmidenfazla konçerto bulunuyor.
Bizden ve Almanya'dan iki genç kemancı
ÜNERBİRKAN
Şimdi, bıze dönelim: Dört sayfalık,
çokiyi kartonabasılmışbirtanıtmabro-
şürünün kapağmda, gözleri kapalı, ba-
şıru kemanına dayamış genç bir keman-
cı.
Adı Cihat Aşkın. Yaşı tam 26. Bro-
şûrde yer alan bılgılere göre, Istanbul'da
doğmuş (ailesınde müzikle uğraşan hiç
kimse yok), Istanbul Teknik Oniversi-
tesi'ne bağlı Türk Musikisi Devlet Kon-
servatuvan'nda eğitim görmüş, orada
karşısına büyük bir fırsat çıkmış, yaşa-
mının en büyük şansı bu; profesör Ay-
han Turan'ın özel yetenekli, seçme öğ-
rencilere uyguladiği keman metodu ile
yetişmiş (bu arada, Prof. Turan'a bu
olanağı tanıyan, o gûnlerin İTÜ Rektö-
rü Sayın Prof. Kemal Kafah'ya da say-
gılanmızı sunalım), 1989'da bitirmiş
bu okulu, Istanbul Filarmoni Derne-
ği'ninözel ödülünü(1985), lngiltere'de
katıldığı Yehudi Menuhin Uluslararasj
Keman Yanşması 'nda 'en iyi Bartokyo-
rumcusu'ödülünü almış, Uluslararası
tstanbul Festivali'ne katılmış (1989),
özel birbursla lngiltere'ye gönderilmiş,
orada 'Royal CoOege of Musk'te Rod-
ney Friend'le çalışmış; birçok ödüle de-
ğergörûlmüs, 1992'deCity Üniversite-
si'nin (Londra) müzik bölümünde li-
sansüstü öğrenimıni tamamlamış, şim-
di aynı ünıversitede, YÖK'ün burslusu
olarak, Prof. Yfrah Neaman'ın yanın-
da doktora çalışmalannı yürütüyor.
Plaklarmın sayısı ild
Genç kemancımızın dağarcığında 22
konçerto, bir o kadar sonat, solo keman
ve piyano-keman eserleri var. Bugûne
kadar gerçekleştirdiği plaklann sayısı,
yalnızca iki:
Hikmet Şimşek/ Hungarian Vlrtuosi
orkestrasıyla Mozart'ın beşınci konçer-
tosu (Hungaroton); Suna Kan'la bırlik-
te, Gürer Aykal'ın yönetimindeki An-
kara Oda Orkestrası'nın eşliğinde,
Bach'ın Re minör iki keman konçerto-
su (UPR Classics).
Kemancı Cihat Aşkın, 23-24 aralık
hafta sonu konserinde, Ender Sakpı-
nar'ın yönetimindeki lzmır DSO ile
birlikte, Beethoven'ın op. 61 Re majör
konçertosunu, keman yazınının bu dev
eserini seslendırdi:
Nefıs, parlak bir ton; cümle kurma-
da, soluk alıp vennede, vurgulamada
hayranlık uyandıran birdüzen; rahatlık,
açiklık, denge, entonasyonda tertemiz-
lik, beraberiik bilinci...
Bunlan bütünleyen, Sakpınar gibi
genç, dinamik, özenli, uyanık bir şefin
yönetiminden üreyen sağlam, hiçbir za-
man sallanmayan orkestra eşliği. Aynı
titızlik, düzen ve entonasyon doğrulu-
ğuyla konsenn ikinci yansında, Beet-
hoven'ın ikincı senfonisinde de kar-
şılaşmak, mutluluk verdi bana.
• Konçerto ve
sonatlannın sayısı
4O'ı bulan CD'nin
ransa'da yayımlanan 'Diapason'
dergisinin kapağında, gözleri kapalı,
başını kemanına dayamış genç bir
kemancı. Adı Frank Pteter
Zimmermann. Yaşı 25-30
dolaylannda.
KendisiyVe konuşan
Jean-Michel
Moikhou adlı
yazara, keman çalma
hevesinin ailesi
içinde başladığını,
annesiyle dedesinin
keman, babasının
viyolonsel çaldığını, altı yaşında ilk
derslerini annesinden aldığını, sonra
Rus profesör Valery Gradov'la
çalıştığını, Berlin'de, Amsterdam'da
keman çalma sanatının derinliklenni
tanıdığını, David Oistrakh'a hayran
olduğunu, meslek yaşamının
adindakl genç
VİrtÜÖZ.
başlannda Paganini'nin kaprislerini
plağa aldığını, daha 23 yaşındayken
dağarcığında yirmi beş konçertonun
bulunduğunu, Lorin Maazel'in
kendisini Salzburg Festivali'ne
çağırdığını, daha on altı yaşında iken
Berlin'de Daniel
Barenboim'la çaldığını
söylüyor. Yazının
sonunda, genç
kemancının
gerçekleştırdiği plak
kayıtlannın tam bır
listesi var: Bach'tan
Prokofyev'e,
Beethoven'dan Sibelius'a. Berg'e
kadar uzanan 20'yi aşkın konçerto;
Mozart'tan Ravel'e, Milhaudya
ulaşan çizgi üzerinde 25 dolayında
sonat... Hepsi bir arada, sayısı 4O'ı
bulan CD'nin sahıbi Zimmermann
adındaki genç virtüöz.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Kitap Tasarımı
Kitap tasarımcılanmız bilgisayariann başına geçmiş,
akıl almaz ışleryapıyorlar. Ilginç kitaplaryaratmaktaya-
nşır gibiler.
Kavram Yayınlan'nın başlattığı Yeryüzü Şairleri dizi-
sinin tasanmını yapan Sadık Karamustafa'yı över-
ken, kapaklarda güzellik adına işlevi oldukça geri itti-
ğini söylemıştim. BDS Yayınlan'nın Şiir Dizisi çıkage-
lince, bu alanda çok daha aşın davrananlar olduğunu
gördüm. Tasanmcı Savaş Çekiç güzellik aranışında
"Bilmece kapak" diye adlandınlabilecek bir uygulama-
yı gerçekleştirmiş.
Masa üstü yayımcılığın öneçıkmasından, bilgisayar-
ların kullanılmaya başlanmasından beri Türkiye'de iki
tür kitap yayımlanıyor:
1. Düşünsel yanı ağır basan kitaplar;
2. Görsel yanı ağır basan kitaplar.
Eskiden görsel yanı ağır basan kitaplar sözü edilme-
ye değmeyecek kadar azdı, bizim güzellik aranışımız
birinci tür kitaplar çerçevesindeydi.
Basımevinin olanakları elvenrse harf seçimi yapabi-
lirdık, ama bu da iki üç harften binnı seçmek anlamına
gelirdi. lyi bir safya düzenlemesı, üçüncü hamur 60
gram kâğıt, temiz birbaskı, kitabın, yazann adını çar-
pıcı bir biçimde sergileyen bir kapak, özenlı bir ciltle-
meyeterdi.
Bilgisayarların getirdiği kolaylıklarla bugün bu türya-
yımcılık çok daha başanlı bir biçimde sürdürülüyor.
Nerelerdeyız, anlamak için, elımin altındakı düşünsel
yanı ağır basan bırkaç kitabı gelişigüzel karıştırıyorum:
Aydın Çubukçu, Mantık ve Dıyalektik, 3. basım, Ev-
rensel Basım Yayın.
Tasanmı göreneğe bırakılmış bır kitap. Özenılerek
yapılmış beş renkli kapağını kimin yaptığı bile belirtıl-
memiş. Harfleri güzel, baskısı temiz. Ama cilt biraz so-
runlu: Katlamada kaymalar var.
Lenin, Sosyalizm ve Din, Bilim ve Sosyalızm Yayın-
ları.
Her şeysiyle tertemiz bir kitap. Ne içi, ne kapağı için
bir tasanmcı adı verilmış. Yayımcının ya bu işleri çok iyi
bildiğı, ya da önceden dizı için hazııianmış bir kalıba
uyarak çalıştığı anlaşılıyor. Derii toplu kitaplara örnek
diye gösterilebilir.
Kurtuluş Kayalı, Türk Düşünce Dünyası 1, Ayyıldız
Yayınlan.
Ozellikle 194O'lı yıllarda Türk düşünce dünyasının
görünümünü çizen bölümüyle çok ilginç yazılardan
oluşan bu kitap, iç düzenıyle tasarımcısızlığın kurbanı
olmuş. "Görenek" diyerek anlatmaya çalıştığım ortak
birtasanm anlayışının çerçevesinde de değil. Sayfala-
n düzenleyen kişi kendine göre bir şeyler yapmış.
Sanırım artık düşünsel yanı ağır basan kitapların da
tasanmcı elinden çıkması, bu işın önemsenmesi gere-
kiyor. Çünkü bugün buna hem olanak var, hem de gör-
sel yanı ağır basan kitapların yarattığı bir beğeni yük-
selmesi söz konusu.
Gelelım Savaş Çekiç'in "Bilmece kapaklanna...
Adonis, Dalların Güncesi, BDS Yayınlan özel Dizi,
Şiir dizisi 4. (Boyutlar: 21 cm X 11.5 cm).
"Bilmece kapak" dediğim aslında bir ceket. Koyu
kahverengi, külrengi, siyah, beyaz, "Adonis" ile "Dal-
lanh Güncesi" adları büyümüş, küçülmüş, bölünmüş,
ayrılmış, birleşmiş, önü arkası aynı bir ceket olup kita-
bı sarmalamış. Kapak kartonu, içerde kullanılan soluk
külrengi, pütürtü, kaba kâğıdın bıraz daha kalını. Arka
kapaktaki silme kahverengi zemin sırta beyazla adlan
yazıp öne ince bir çerçeve olarak dönmüş. Tepede ka-
lın "adonis", altta yayınevinin amblemi, ortada aşağı-
dan yukan doğru "dalların güncesi..."
Açıyorsunuz, kapağın içinde siyah üstüne beyaz,
karşısında külrengi üstüne siyah yanm çınar yaprakla-
n. En arkada, çıkışta, aynı şey tersi olarak yineleniyor:
Son sayfa siyah üstüne beyaz, kapak içi külrengi üs-
tüne siyah.
Kitabın tasanmını anlatmak olanaksız. Görmek ger
rek. Görülsün, bakılsın diye tasarianmış. Gene de an-
latmak geliyor içimden:
İnce bir kitap, 72 sayfa. Baştan sona, soluk külren-
gi, pütürlü, kaba kâğıdın üstüne açık yeşii, san, turun-
cu renklerde yapraklar basılmış. Bazı sayfalarda şiir-
lerle yapraklar karşılıklı duruyor, bazı sayfalarda üst üs-
teler, sona doğru bazı sayfalarda ise yalnız şiirler, bazı
sayfalarda da yalnız yapraklar var...
Çok güzel harfler seçilmiş. Baştakı iki tanıtma, de-
ğerlendirme yazısının ince uzun bloklarda verilişi de çok
güzel. Bence tek kusur bu bloklar düzenlenirken bazı
satıriarda harf aralannın fazla açılmış olması...
Peki, şair, çevirmen, şiirler?
Görüyorsunuz, onlardan hiç söz etmedim. Beğen-
mediğimden değil, sıra gelmedi...
Zaten bu kitabı elime aldım, baktım, baktım, baktım,
belki iki gün sonra okudum şiirleri.
Bu konu üzerinde düşünmek gerekir...
Tasanmcılann görselliği öne çıkararak yalnız başka
sanatçılan arkaya ittiklerini sanmayın. Kendilerine de
oyun oynadıklan oluyor.
Bir süre önce Tiırhan Günay bana bir şiir kitabı ar-
mağan etmişti:
Savaş Çekiç, Salgınlanm, Şiir, tipografi, illüstrasyon,
Stil Matbaası. (Boyutlar: 13.7 cm x 26.3 cm).
Sanınm basımevinin üstün niteliklerini göstermek için
hazırlanmış özel bir kitaptı. 750 adet basıldığı, hepsi-
nin numaralandığı yazılıydı içinde.
Şiir, tipografi, illüstrasyon, tasanm... Aynca çok üst
düzeyde bir baskr ustalığı...
Günlerce kanştırdım, baktım, okudum o kitabı, ama
Savaş Çekiç'in şiirleri iyi miydi, değil miydi, bilmiyorum.
Pervin Özdemir seramik sergisi
• Kültür Servisi - Pervın Özdemir'in seramik sergisi cuma
gününden itibaren 21 ocak tarihine dek Devlet Güzel
Sanatlar Galerisı'nde ızlenebilir. 1951 yılında tzmir'de
doğan Özdemir, 1986-90 yıllan arasında
Tüzüm Kızılcan gözetıminde 1RH Müzesi'nde seramik
çalışmalanna katıldı. Bugune dek on iki kişisel
sergi açan ve çeşitlı karma sergılere katılan sanatçı,
1991 yılında Altın Testı Seramik Yanşması Birinci
Mansiyon, 1994 yılında da Altın Testi Seramik
Yanşması Binncı Jün Ödülü'ne değer görüldü.
Yurtiçi ve yurtdışında özel koleksiyonlarda
yapıtlan buiunan sanatçı, çalışmalannı kendi atölyesinde
sürdürüyor.
Başkentte yeni bir sanat galerisi
• Kültür Servisi -Zıraat Bankası'nın 10 ocakta açılacak
sanat galerisıyle başkent Ankara. yeni bir sanat galerisine
kavuşacak. Zıraat Bankası'nın yeni galerisi, bankanın
değerii koleksiyonundan seçilmiş yapıtlann sunulacağı
sergiyle başkentin kültür yaşamma kazandınlacak.
İki yüz metrekarelik iki büyük salondan oluşan galeri,
özel güvenlik ve ışıklandırma sistemleri ve çağdaş
galerıcilik anlayışıyla düzenlendi. Sergide Ibrahim Safi,
Ibrahim Çallı, Abidın Dino, Nuri Abaç, Hikmet Onat,
Nusret Karac, Sabri Akça. Fikret Otyam, Ferit Apa,
Cevat Erkul gibi Türk resim sanatının ünlü isimlerinin
çalışmalan yer alacak.