Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 1995 CUMA
12 DIZIYAZI
Gecekondu halkı, kentten etkilense de kentlileşmenin henüz çok uzağında
Partiler,konduyu tarumıyor27 Mart'ta gecekondululann
oy verme davranışını etkileyen
altıncı faktörde üç değişken bir-
likte çalışmaktadır. Komşular
arasında yardımlaşma varlığı,
gecekondululann kendi kentlili-
ğine ilişkin yargılan ve 1994
Türkiyesi'nin içinde bulunduğu
ekonomik, sosyal ve siyasi zor-
luklan çözecek güçte bir siyasi
partinin varlığma ilişkin gece-
kondululann göriişleri.
1988 yılında Beşiktaş gece-
kondulan üzerine yaptığımız ça-
lışmada gecekondulular arasın-
da köyde var olan imece. salma
veya benzeri yardımlaşmalann
olmadığı. tıpki gecekondu ben-
zeri yapılara sahip diğer ülkeler-
de olduğu gibi sadece elektrik,
su açtırma gibi işlemlerde bir ön-
der etrafında birleştikleri, aksı
halde bir örgütlenmeleri olmadı-
ğı saptanmıştı.
Yardımlaşma azalıyor
1994"te bu ilişkilere tekrar ba-
kıldığında kömşular arasındaki
yardımlaşmanın 1988'e göre
azaldığı bulunmuştur. Bu durum
gerek RP ve gerekse öteki parti-
ler grubunda böyle devam et-
mektedir. Yardımlaşma yok di-
yenlerin büyük çoğunluğu. ne-
den olarak 1988'deki kenttekı ge-
çim derdini öne sürmektedirler,
ancak bu nedenin oranı 1988'e
göreoldukçayüksektir. 1988'de,
kömşular arasında yardımlaşma-
m.a nedenlerinde örf ve âdet fark-
lılıklannı neden olarak gösteren-
ler çoğunluktaydı.
Göçenin yeni yerleşim tarafın-
dan tam olarak uyum sağladığı-
na. yeniden toplumsallaştığma
ilişkin değişik ölçütleröne sürül-
mekle beraber, 1. kültürlenme, 2.
göçenin bireysel uyumundan
duyduğu tatmin. 3. uyum sağla-
nan toplumun esas olarak kurum-
sallaşmış alanlanna göçenlerin
tam birdağılım göstermesi, üze-
rinde birleşilmiş üç ölçüttür. Bu
nedenle, gecekondululann kendi
kentliliğine ilişkin algıları son
derece önemlidir.
Kendilerini kentli algılamala-
n, onların kentlileşmelerinde
başka bir ifadeyle yeniden top-
lumsallaşmalannda, uyum gös-
terdiklerini anlamada bir aşama
ie bir ölçüttür. Bu gerçekleşmiş-
|e kentin olumlu etkisinden ta-
mamen olmasa da kısmen söz et-
mekolanaklıdır; gecekondulular
da artık kentin ortak yapısmda
üreten, tüketen ve vatandaş ola-
rak yerlerini almaya başlamışlar-
dır, denebilir.
Kimlik bunalımı
sorunu
Ancak bu araştırmanın bulgu-
lan gecekondululanmızın henüz
bu aşamada olmadığını göster-
miştir.
RP'lilerin yüzde 65.2'si, öteki
partiler grubunun yuzde 68.6"sı
kendilerini gecekondulu algıla-
maktadır. 27 Mart sonrası basın-
da yer alan makalelerde. onun si-
yasal davranışını kentli olama-
manın getirdiği bir "kimlik buna-
lımı" olarak lanse eden yaklaşım-
lara rastlanmıştır. Bu zaten az
rastlamr ve geçici durumu, zah-
met edip araşnrdığımızda kentle
köy değil, kentle gecekondu ara-
sında kalmışlığın sıkıntısını ya-
şayanlann gerçekten son derece
az olduğunu saptadık.
RP grubunda kendini hem
kentli hem de gecekondulu gö-
renlerin oranı yüzde 0.5. öteki
partiler grubunda yüzde 0.8'dir.
27 Mart'ta oy verenler parti gö-
zetmeksizin değerlendirildiğin-
de bu oranın yüzde 0.7 olduğunu
gördük. Yüzde 0.7'nin haricinde
olan büyük çoğunluk kimlik bu-
nalımı yaşamamakta, kendini ya
kentli ya da gecekondulu algıla-
maktadır. *
Kitlelerden söz ederken son
derece özenli gözlem bile yeter-
li olmamakta. istatistik biliminin
yardımı olmaksızm doğruy a ula-
şılamamaktadır. Zaten tek başına
kimlik bunalımı her türden de-
ğişkenin cirit attığı bir alanda si-
yasal davranışı açıklamaya yeter-
li olmazken. birevsellik kokan bir
27 Mart 1994 yerel seçimlerinde partilere verilen
oyların 1989'daki durumu
1989 sonucları
•Bütün siyasi partilerin var olan
gecekondu politikalarını düzeltmeleri,
gecekondu politikası olmayan
partilerinse ivedilikle geliştirmeleri,
sadece insani nedenlerle değil, aynı
zamanda vazgeçilmez oy
potansiyellerinin siyasal, sosyolojik ve
ekonomik getirileri nedeniyle zorunludur.
•Refah Partisi, son seçimlerde
gecekondulu seçmene ulaşmanın en
etkili yolunu kullanarak seçmenle yüz
yüze etkileşim kurmuş, sandık başında
nasıl oy vereceğini ya da hangi partiye
oy vereceğini tam da oy verileceği
zaman öğreterek başarı sağlamıştır.
Unuttum, Yaştm
bibniyorum hıtmuyocdu
uır
İP
53
Toplom
2
50.0
108
%18.5
122
%20.9
%50.0
47
%8.0
%50.0
78
%13.3
4
%0.7
1
%25.0
68 %35
6.0
1
S25.0
70
%0.3
4
%0.7
585
%100
Köyden kente göç eden insanların kentlileşmesi uzun bir süreç ve etkin bir halk eğitim politikası gerektiri-
yor. Bu araştırma, gecekondu halkının kentlileşme konusunda henüz yeterli yol alamadıgını ve onlann ken-
dilerini 'gecekondulu' olarak algıladığını ortaya koyuyor.
dunımu sosyolojik bir alana taşımak
için araştırma yapmak gerekirdi!
27 Mart'ta gecekondunun siyasal
davranışmda rol oynayan etkenlerden
biri de 1994 Türkiyesi'nin içinde bu-
lunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi zor-
luklan çözecek güçte bir siyasi partinin
varlığına ilişkin gecekondululann gö-
rüşleridir. Bu unsurun altıncı faktör ara-
sında yer almasınm gecekondululann
ülke yönetimınden bağımsız ve etkilen-
meden değil, ama kendilerine ait ger-
çeklere kıyasla daha az etkilendikleri
anlamına da gelir.
27 Mart'ta oy veren gecekondulula-
nn yüzde 44.7'si ülkenin içinde bulun-
duğu ekonomik. sosyal ve siyasi zorluk-
lan çözecek güçte bir partinin var oldu-
ğunu söylerken, yüzde 40.4' ü böyle bir
partinin olmadığını, yüzde 14.8'i ise bu
konuyu bilmediğini söylemiştir. Yüzde
14.8'likkesiminkonuyubilmemesinde
yatan neden elbette eğitim düzeylerinin
düşük olmasıdır, vatandaşlık eğıtimine
olan ihtiyacınsa bir başka göstergesidir.
Böyle bir partinin var olduğunu dü-
şünenlerin yüzde 36.6'sı RP'yi, yüzde
19.5i DSP'yi, yüzde 13.7'si ANAP'ı.
yüzde 11.8'i DYP'yi ve yüzde 8.8'i de
SHP'yi bu güçte bir parti olarak gör-
mektedir. Bu güçte bir partinin olmadı-
ğını söyleyenlerin bir kısmı çeşitli ko-
alisyonlar önerirken bir kısmı da sis-
tem-içi ve dışı çeşitli önerilerde bulun-
muşlardır.
Mevcut sistem içinde öneride bulu-
nanlar yüzde 59.4 ile çoğunlukta olup,
halkın demokrasiye doğrudan katılımı,
bir lider etrafında birleşme, tek parti ik-
tidan. mevcut hükümete çözüm öneri-
leri, solda birlik, askeri darbe başlıkla-
nnda toplanan öneriler sunmaktadırlar.
Bu güçte bir parti olmadığını söyleyen-
lerin yüzde 6.8'isosyalistdevrimi ülke-
nin içinde bulunduğu durumdan çıkan-
cı bir çözüm olarak görmektedir.
27 Mart'ta RP'ye oy verenlenn yüz-
de 52.9'u ülkeyi bu zorluklardan çıka-
racak bir partinin var olduğunu söyler-
ken. bu görüşü savunanlann yüzde
75.7'si bu güçte parti olarak yine Re-
fah'ı görmektedirler.
Dizimizindahaönceki bölümlerinde
de belirtiğimiz gibi, gecekondulunun
siyasal davranışına etki eden unsurlar
altı faktör etrafında birlcşmiştir. Eğitim
düzeyi ve yapılan iş unsurlan cinsiyet
unsuruyla kendini göstermiş. gecekon-
dulunun siyasal davranışına birinci fak-
tör olarak damgasını vurmuştur.
Kırsal işbölümünden kentsel ışbölü-
müne geçişte. bu geçişin çiftçilik ve il-
gili kollardakı tanm çalışanından işçi-
liğe ve ev kadmhğına geçişin yukan
doğru mu, aşağı doğru mu dikey hare-
ketlilik olduğu tartışılır olsa da. köyden
kente göçle gerçekleşen yatay ve dikey
toplumsal hareketlilik vardır. Ülkemi-
zin bu kıtle için bir halk eğitim politi-
kası yoktur. Dolayısıyla, gecekondulu-
nun kentsel işbölümüne geçişteki kar-
şılanmayan mesleki eğitim ihtiyaçlan
ile kentleşmeye ait eğitim ihtiyaçlan si-
yasal davranışlanna da yansımıştır.
Kentin etkisi az
Ikincı faktör olarak kentte kalış süre-
si, yaş ve ev sahipliği durumu birlikte
çalışan unsurlardır. Kentin gecekondu-
lu üzerindeki kendiliğinden kültürleme-
nin, bu kültürleme eğitime dönüştürü-
lüp yöniendirilmediği sürece tesadüfi
sonuçlar yaratacagı beklenen durumdu.
Nitekim. kent. gecekondulu üzerinde
etkili olmuştur. ama tesadüfilik gerek
oy verdiği partinin amblemini tamma-
ma. hükümet ile belediye hizmetlerini
tanımama, hatır için oy verme, ülkenin
sorunlarından habersiz olma olarak
kendini göstermiştir. Vatandaşlık eğiti-
mıne ihtiyacın gösiergesi olan bu bilgi
eksiklikleriyle seçmenin oy verme dav-
ranışının, parti tercihinin ne kadar bi-
linçten uzak olduğu ortadadır.
Bu anlarnda, Refah Partisi, gecekon-
dulu seçmene ulaşmanın en etkili yolu-
nu kullanarak seçmenle yüz yüze etki-
ieşim kurmuş, sandık başında nasıl oy
vereceğini ya da hangi partiye oy vere-
ceğini tam da oy verileceği zaman öğ-
reterek başan sağlamıştır. Ancak
RP'nin bu çalışmalanndan sonra yapı-
lan bu araştırmada, Refah'a oy vermiş
grupta da vatandaşlık eğitim ihtiyacı
saptanabiliyorsa, buna hem hükümet-
lerin hem de partilerin halk eğitimi ça-
lışmalanyla yaklaşmalan gerektigini.
sadece sandık başında durmanın yet-
meyeceğini söylemek hiç de yanlış ol-
maz.
Araştırmayla saptanan 6 faktörde yer
alan unsurlann (bağımsız değişkenler)
büyük çoğunluğu değıştirilebilir değiş-
kenlerdir. Bu durum, gecekondu-
lu seçmenin tercihlerinin yapıla-
cak çalışmalarla hemen her sc-
çimde rahathkla, ancak planlı
davranarak değiştirilebileceğini
göstermektedir.
Gecekondu, kendi başına bir
kültürdür, bu kültür üyelerinin
davranışlanna yansır. Kentlileş-
menin siyasal davranışa etkisi ne-
deniyle kentte yapılan seçim tah-
mini araştırmalan gecekondulu-
ya özgü mannkla ve sorularla bu
seçmene gidemedikleri sürece
başanlı olamaz. Daha oy verme-
mede kahplaşmış kitleyi yakala-
yamayan araşttrmalar, yüzde
65'lik oy potansiyeli olan bu kit-
ledeki sorunlan saptayamaz, üs-
tüne üstlük genel kanı doğruysa
yönlendirilmiş de çalışırlarsa
kentin siyasal tercihi her zaman
sürpriz olacaktır.
Partilere diişen görev
Bütün siyasi partilerin var olan
gecekondu politikalannı düzelt-
meleri, gecekondu politikası ol-
mayan partilerinse ivedilikle ge-
liştirmeleri, sadece insani neden-
lerle değil, aynı zamanda vazge-
çilmez oy potansiyellerinin siya-
sal, sosyolojik ve ekonomik ge-
tirileri nedeniyle zorunludur. Bu
ıse, bilimsel araştırma sonuçlan-
nı bir alet kullanırcasına usta bir
biçimde elde etmeye ve yaşama
geçirmeye bağhdır.
Gecekondular henüz tam ola-
rak apartkonduya dönüşmemiş-
ken gecekondulunun ihtiyaçlan-
na uygun kent politikalan geliş-
tirilmezse, gecekondulann dav-
ranışlan apartkondulann yüksel-
mesinden çok çok daha yavaş bir
hızla kentlileştiğinden yalnızca
iş alanlannda, siyasal davTanışla-
nnda değil başka alanlarda, örne-
ğin suç alanmda da gelebilecek
sürprizlere hazır olmalıyız.
SHP oyları nereye
gtttl?
Refah'a kayan oylann nereden
geldiği ve bunlann sahıbi olan
seçmenlere ilişkin bu bilgilerden
sonra akla gelen bir baska soru,
"Peki o zaman SHP'nin oytan ne-
reye gttti?" şeklinde dile getirile-
bilir. Tablo, 1989 ile 1994 arasın-
daki oylanndaki kaymalann ta-
mamı hakkında bilgi vermekte-
dir. Bu bulgulara göre,
• SHP, gecekonduda büyük
bir oy kaybına uğramamıştır.
SHP'nin oy kaybı yüzde 65'lik
oy oranıyla gecekondudan gel-
mediğine göre apartkondu ve
kentsel alanlardan oy kaybettiği
söylenebilir.
• SHP'den ANAP'a, oradan
da Refah'a oy kayması siyasiler-
ce dile getirilen bir olgudur. 1989 önce-
si gecekondulunun siyasal davranışına
ilişkin bir araştırma olmadığına göre,
bu geçişliliği dile getiren ve siyasilerce
ortaya atılan bu olgunun gecekonduda
geçerliliğine ancak elinizdeki ve bir
başka seçim sonrası yapılacak araştırma
bulgulanyla cevap bulunabilir. 27
Mart'ta ANAP gecekondu oylarının
yüzde 7.6'sım SHP'den elde ertiğine gö-
re, bundan sonraki seçimde bu yüzde
7.6'nm ne kadannın Refah'a geçeceği-
ni saptamak gerekir. SHP-ANAP-Re-
fah geçişliliğine ilişkin kentsel ve apart-
kondu alanlannda yapılmış araştırma
varsa bu geçişlilik saptanmış olabilir,
ama bu olgu gecekonduda bilimsel ola-
rak elinizdeki araştırma öncesi araştır-
ma olmadığından saptanamamıştır.
• Tablo, gecekonduda partiler arası
kaymayı, bireysel durumlan ve "yaşım
tutmuyordu" bashğında 1994 seçim-
lerinde ilk kez oy kullanan genç oylan
vermektedir. Yorumu okuyucuya
bırakıyorum.
Yarın: Olası bir seçimde
kim klmden oy alabilir?
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Suskunluğun Faturası
Meclis önünde bir tören, 27 Mayısçılardan Muzaffer
Yurdakule için saygı duruşu, 6 Ocak 1961'de toplanan
Kurucu Meclis'in, o Kurucu Meclis'in hazırladığı anayasa
doğrultusunda oluştuaılan ilk Meclisin üyeleri, CHP'li mil-
letvekillerinden, senatörlerden bir grup ve 27 Mayıs'çılar,
1960'lardan 95'lere dek başkent olaylarını birlikte yaşadı-
ğımızdostlar.Tanıdığım zaman üniformalıydılar. Hepsi ça-
kı gibi, güçlü, umutlu. Ağarmış saçlarında, derin çizgile-
rinde yılîann acı birikimi var şimdi. Bir mayıs gecesini da-
ha güzel, daha aydınlık bir sabaha ulaştırmak için baş
koydular, ölümü göze aldılar, ama umutları yeşerdi mi,
soldu mu?
Avukat yeğeni Nural Gökdemir, dayımın üç mezar ta-
pusundan başka malı yok, diyor ağlayarak. Acıyla gülüm-
süyorum. O tapular onuriu bir yaşamı kanıtlıyor değil mi,
ister istemez tapu bolluğuna ulaşanlan da çağnştınyor. 27
Mayısçılann politikada uzun yıllan var ama gelir düzeyle-
ri uzamadı hiç, çoğu güç koşullarda yaşıyor, ama onurta-
n zedelenmeden. Yokluk en onurlu varlık hiç kuşkusuz, pa-
rayla değil evrensel değerlerle oluşuyor.
Muzaffer Yurdakuler, Karşıyaka'ya oğlu Hakan'ın yanı-
na gitti. 1976 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi önünde öl-
dürüldü Hakan. Kanlı olayların tınmandığı günler yaşanı-
yor başkentte, Maltepe Camii'nden Karşıyaka'ya kadar
uzanan görkemli bir kalabalık uğurluyor genç ölüyü. Olay-
sız bir tören yaşamanın sevincini kutluyoruz nerdeyse!
Yıllar geçti, ne değişti! Kocatepe Camii'nde bir 27 Mayıs-
çının namazı kılınıyor, Gaziosmanpaşa'da bir sokakta da
devrimci bir yazar için saygı duruşu var, kınmızı karanfil
yağmurunda bir öfkeyi, protestoyu sergiliyor başkentliler.
Uğur Mumcu'nun sönmeyen ışığını yansıtıyor. Iki yıl geç-
ti aradan, Mumcu cinayeti aydınlanamadı, tersine ufku-
muz, yaşamımız giderek karanyor. Cinayetler zincirine ye-
ni halkalar ekleniyor durmadan. Onat Kutlar 59. doğum
yılını kutlamadan yaşamını yrtiriyor, görevliierin cinayetin
Onat Kutlar'ı amaçlamadığını söylemesi neyi değiştirir!
Bugün Onat Kutlar, Yasemin Cebenoyan, yarın başka-
sı! Karanlık delinmiyor, yoğunlaşıyor! Karanlığı delmek için
aydınlığa ulaşmanın yolunda buluşmak gerekiyor her şey-
den önce.
O yol açılmış bulunuyor artık.
Önce cenaze törenine, ardından Mumcu'ya saygı du-
ruşuna, akşama doğru da Mumcu ve Muammer Âksoy
anısına düzenlenen bir açıkoturuma gittim 24 ocak günü.
Adalet Sarayı'nın salonu çok kalabalık, her kuşaktan hu-
kukçular ve gençler. Kimi kişileri güç tanıyorum. Biz
1960'lann gençleriyiz, diyorlar. Bana çiçek atıyorlar. Bu açı-
koturum da Uğur Mumcu ve Aksoy'a sunulan en güzel çi-
çek bence. Onların onurlu savaşıyla oluşan bir ortamda
üreyen çiçekler. Demokratik haklar ve özgürlükler, insan
hakları için savaşmayı biryaşam biçimine dönüştüren bir
bilim adamına, bir düşün adamına, bir yazara, o savaşa
bir katkıyla saygı duyulur ancak. Onlann inancı doğrultu-
sunda düşünceler üreterek. Türk Hukuk Kurumu'nun dü-
zenlediği açıkoturumu bu doğrultuda bir ürün diye düşü-
nüyorum ben. Karanlığı delen bir ışık, acıyla, gözyaşıyla,
umutsuz, kara bir ortamda oluşan bir ürün diye. Avukat
Talay Şenol'un yönettiği açıkoturumda Profesör Ergun
Özbudun, Profesör Ahmet Taner Kışlalı ve Profesör
Mümtaz Soysal'in konuşmalanyla bilimin ışığında açılan
bir yol diye. Gözyaşı, acı, öfke, bir üretkenliğe dönüşerek
değeflenir değil mi?
Toplumumuz böyle bir dönüş noktasında şimdi, bir bi-
rikimi değerlendirmek göreviyle karşı karşıya. Bu görevi
başarmak gerekiyor. Siyasal ortamdaki yozluktan yakını-
yorsak o ortamı değiştirecek çözümlere yönelmek gere-
kiyor. Haklanmızı, özgürlüğümüzü kullanmak, yaşama ge-
çirmek gerekiyor. Yoz ortamı, fosilleşmeyi önleyecek yön-
temi bulmak için var gücümüzle çalışmazsak yakınmaya
hakkımız olabilir mi?
•••
Ocak ayı sona eriyor ama hâlâ yeni yılı kutlayan kartlar
geliyor. Biri de Aykııt Hamzagil'den Bema Türemen'in
özgün baskısıyla güzel bir tekir. Mavi gözlerinde panltılar,
ipek tüyleriyle hoşgörü yılını da kutlar gibi. Ekte de bir ya-
zı, Martin Niemuller'den bir sesleniş:
"Almanya'da Naziler, komünistleh içeri attı; sesimi çı-
karmadım, çünkü komünist değildim. Sonra Yahudileri
içeri tıktılar. Bu kez de sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi
de değildim. Derken sıra sendikacılara geldi. Hâlâ susu-
yordum. Çünkü sendikacı da değildim. Sonunda beni de
götürdüler ve kimse sesini çıkarmadı."
Bu sözlerin gerçeğini yaşayarak biliyoruz değil mi? Sus-
kunluğun da bir faturası var. Yeni faturalarödememek için
sesimizi, soluğumuzu duyurmak zamanı şimdi.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDAN SAĞA
1/ Heykelcilik ve oy-
macılıkta, genellikle
arka planı oluşturan
düzlem oyularak, de-
sen ve figürlerin bu
düzlemden dışan taşa-
cak biçimde bırakılma-
sı... Bir nota. 2/Bir gıda
maddesi... Yeraltı su-
y\ınu taşıyan geçirimli
katman. 3/ El yazısın-
dan karakter ve duygu-
ları anlamayı amaç
edinen inceleme yönte-
mi. 4/ Ege bölgesine
özgü. zeybek türü bir halk oyu-
nu... Köpek. 5/ Afrika'da yetişen
ve parlak kerestesi mobilyacılıkta
kullanılan bir ağaç. 6/ îlave... Giz-
li görevli. II tskambillerle oyna-
nan bir tür oyun... Bir nota. 8/ Ke-
di ve köpeğin ön ayağı... Gele-
neksel Havvaii dansı. 9/ tlkel bir
silah... Kanda alyuvar sayısının
azalmasından ileri gelen ve daha
çok genç kızlarda görülen kansız-
lık hastalığı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA
1/ 1960'larda Jamaika'da doğan müzik üslubu... Italya'nın en
uzun ırmağı. 2/Arap abecesinde yuvarlak ünlüleri (o-ö-u-ü)
karşılayan işaret... Bir işletmenin ani batışı. 3/ Küçük su kana-
lı... Mısır'ın plaka işareti. 4/ Kalın kabuklu bir portakal cinsi...
Hatay ilinde bir göl ve ova. 5/ Çevrebilim. 6/Gemilerde bulun-
dunılan sandal... Holmiyumun simgesi. II Çin'de Buda'ya ve-
rilen ad... Öğe.8/ Perhiz... Uluslararası Çalışma Örgütü'nün
simgesi. 9/ Tıp dilinde derinin kanlanmasına verilen ad... Yete-
ri kadar olmayan.
HER ZAMAN
ATATÜRK'le
Anayasa Mahkemesi Yayım