14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 OCAK 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Bahkesir'de sığır vebası • BALIKESİR (Cumhuriyet) - Türkiye'nin hayvancılıkta en gelişmiş illerinden biri olan Balıkesir'de, hayvan hastahklan, sorun olmayı sürdürüyor. Geçen yıllarda görülen şap hastalıgından sonra bu yıl da sığır vebası çiftçilenn korkulu rüyası halıne geldi. 1972 yılından beri Balıkesir'de rastlanmayan sığır vebası hastalığı, son olarak Kepsut'ta görüldü.. Büyükbaş hayvanlann kesin ölümüne neden olan sığır vebasının Irak"tan kaçak giren hayvanlarla bulaştığı tahmin edilirken hastalığın yüksek ateş, ishal ve ağız yaralan ile kendini gösterdigi, ancak ınsana geçmedigi öğrenildı. Balıkesir'de sığır vebasına karşı daha önce aşılama çahşmalan yapıldığı bildirildi. KDV mükelleflne uyarı • ANKARA (AA) - Maliye Bakanı tsmet Attila, KDV mükelleflerinın yıllık bildirim verme sürelennin 25 Ocak 1995Çarsambaakşamı sona ereceğını hatırlattı. Maliye Bakanı Ismet Attila. yaptığı açıklamada. Katma Değer Vergisi (KDV) mükelleflerince her ay ikişer örnek verilen Katma Değer Vergisi beyannamelerinin 1 Ocak 1995tarihinden itibaren 'bir ömek olarak ve yılda bır kez" olmak üzere, aylık beyannamelerde yer alan tutarlann toplamlannı içeren yıllık bildirim olarak venleceğini söyledi. İhalelerde devletin zarara uğratıldığı ve bazı bürokratlann maddi çıkar sağladığı belirtildi Madeıüerde yolsıızhık iddiası • Madencilik sektöründeki çahşmalan yürüten Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nde bir dizi yolsuzluk iddialan ileri sürüldü. Iddialara göre, maden sahalannın ihaleleri siyasi tercihlerle dağıtılıyor, bazı değerli alanlar ihalelerden kaçınlıyor ve kıymetli madenlerin bulunduğu alanlarda kâğıt üzerinde daha az değerli maden varmış gibi gösteriliyor. KEMAL YL'RTERİ ANKARA - Enerjı ve Tabiı Kaynaklar Bakanlığı Maden Iş- len Genel Müdürlüğütarafından yürutülen maden sahalannın ıha- lelerinde devletin mılyarlarca li- ralık zarara uğratıldığı ve bazı bürokratlann ihalelerden maddı çıkar sağladığı öne sürüldü. Sav- lar üzerine Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nün bazı yönetıcile- ri için soruşturma başlatıldı. Müfettişlerin, aralannda Ma- den İşleri Genel Müdürü Fahret- tin Cevher'in de bulunduğu ba- zı üst düzey yöneticilerin görev- den alınması konusunda görüş belirttikleri ve raporun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Veysel Atasoy'un masasında bulundu- ğu öğrenildi. Maden İşleri Genel Müdürlü- ğü'nün, 1993yılındaBaşbakan- lık Teftiş Kurulu müfettişleri ta- rafından denetlendiği belirtildi. Denetlemenin ardından hazırla- J tddialara göre başta mermer olmak üzere kömür. lin> it gibi maden sahalan için açılan ihalelerde bazı alanlar kaçınlırken, bazı kıy metli alanlar da ihalesiz olarak madencilere veriliyor. nan raporun. dönemın Başbaka- incelemeye alındı. Edinilen bil- diirlük Bilgi Işlem Merkezi'nden giye göre Kütahya ili sınırlarını Süleyman Demirel tarafından Enerji ve Tabiı Kaynaklar Ba- kanlığVnagöhderildiği ve26ay- n konuda uyanda bulunulduğu bildirildi. İhalesiz devir tddialara göre başta mermer olmak üzere kömür, linyit gibi maden sahalan için açılan ihale- lerde, bazı alanlar ihalelerden kaçınlırken, bazı kıymetlı alan- lar da ihalesiz olarak madencile- re veriliyor. Bu şekiide yapılan işlemler- den biri, yoğun şikâyetler üzeri- ne Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanlığı müfettişleri tarafından içinde bulunan 1257 hektarlık arazide Halit Zengin adında bir madencı tarafından *krom' ara- mak için ruhsat alındı. Ancak madenci, çalışmalarda bulun- mak için gerekli belgeleri ta- mamlayamayınca, arazi 6 Nisan 1993 tarihinde bakanlığa geri döndü. flgili yasalara göre Maden İş- leri Genel Müdürlüğü"nün söz konusu arazide diğer madenci- lerin de arama yapabilmesi için ihale açması gerekirken müdür- lük bu araziyi 1994 yılında açtı- ğı ihalelerde göstermedi. Arazi- nin durumuna ilişkin Genel Mü- bilgıalındığındaönce 1257hek- tar olarak belirtilen arazinin sa- dece 212 hektar olarak gösteril- diği ortaya çıktı. Savlaıa göre bu arazi ıhaleden kaçırılarak eski CHP milletvekillerinden Nuri Korkmaz a verildi. Korkmaz'ın eline geçen 212 hektarlık bölü- mün, 1257 hektarlık alan içinde kömür olan bölümü kapsaması dikkatçekti. Maden alanlan darahyor Konuyla ilgıli çevreler, genış bir alanda maden arayan bir ma- dencinin gerekli harçları vere- rek. maden aradığı alanın daral- tılmasını isteyebileceğinedikkat çekerek "Ancak, madcncinin ge- rekli belgeleri tamamlaması üze- rine geri dönen arsa bir bütün- dür. Bu alanın tiimüyle ihalc edil- mesi gerekir. Sadece bir bölümü- niin ihaleye açılması dikkat çeki- ci" değerlendırmesinde bulun- dular. Tlgililer. kömür bulunan bir sahanın tüccar için daha az harç. devlet için dahaazgelirol- duğunu belirttiler. Bile büe 'hata' Maden İşlen Genel Müdürlü- ğü'nde maden sahalannın ihale- lerinin duyurulması sırasında da usulsüzlükler yapıldığı belirtıli- yor. Edinilen bilgiye göre bazı alanlar için duyurularda bılerek hatalaryapılıyorvemadencilerin bu ıhalclen almamalan sağlanı- yor. Daha sonra hatalar düzelti- lerek daha az sayıda madencinin ihaleye girmesine ortam yaratı- lıyor ya da maden bakımından zengin bir alan, göstermelik iha- leyle istenilen madenciye verili- yor. Kaynaklar, Aydın'da bulunan 1119173 ve Manisa'da bulunan 1127657 numaralı sahalann ma- den yatağı olan alanlar olmasına karşın. ihalelerde mermer saha- sı olarak gösterildiğini savunur- ken bu alanlann ihale edilmeden madencilere verildiğini ileri sür- düler. lddialara göre Içel'de bu- lunan 1506474 velzmir'de bulu- nan 1500893 numaralı sahalar için de usulsüzlük yapıldı. Ko- nuyla ilgili çevreler, bu alanlar- da mermer bulunduğuna dikkat çekerek mermer sahalannın 250 hektar ile sınırlı olarak ihale edil- diğini, ancak bu arazilerden İçel'debulunanın 1469 hektar ol- duğunu aktardılar. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKJŞ/ ERGİN YILD1ZOĞLU LONDRA IMF Üzerine Bazı Hatırlatmalar 1 982 borç krizinden, bu güne kadar 70 ülkede, içeriği IMF ta- rafından belirlenen 556 "Yapı- sal Uyum Programı" uygulan- dı. Programlann amacı, bu ül- kelere, borç krizinden çıkmala- nna yardım ederek bir ekonomık istik- rar getirmek; en önemlı aracı ise piya- sanın serbestçe işlemesinin önündekı engelleri kaldırarak "sihirli elin işleme- sini sağlamak"t\. Sonuç, IMF ve Dünya Bankası'nın da artık kabul etmek zorun- da kaldığı gibi tam bir başansızlık oldu. IMF'nin "Yapısal Uyum Programı"n\n içeriği hemen her yerde aynıydı: Kamu harcamalarının, özellıkle sosyal harca- maların kısılması; ücret artışlannın sınır- landırılması, hatta ücretlerin düşürülme- si; tanm ve sanayide desteklerin kaldı- rılarak iç fiyatların dünya düzeyine geti- rilmesi, iç pazarın dış rekabete açılma- sı; yabancı yatırımcılan ve sermaye hareketleri- ni teşvik edecek yasal ve kurumsal reformların uygulanması; ihracatçı- nın rekabet gücünü art- tırmak için paranın sü- rekli devalüe edilmesi ve ihracatın, vergi iadesi, teşvik vb. ile desteklen- mesi. Kısaca tüm eko- nomik kaynaklann borç ödemek için döviz ka- zanmaya yönlendirilme- si, bu arada Batı ülkele- rine yeni ticaret ve yatı- rım olanakJan sunulma- sı. Mahşerin Dört Atlısı devletler dağılarak yerlerini savaşan klanlaravesoykınmlarabırakırken, mut- lak yoksulluk sının altında yaşayanların sayısı, en muhafazakâr tahminlerle, 1993 'te nüfusun yüzde 30'una ulaşmsş- tı. Şimdı Dünya Bankası, yoksulluk sını- rı altında yaşayanların Afrika'da 2000 yılına kadar da yüzde 50 artmasını bek- liyor. Latin Amerika'da mutlak yoksulluk altında yaşayanların sayısı 1980'lerin başında 130 milyon kişiden 1990'lann başında 180 milyon kişiye, nüfusun ge- liri en yüksek yüzde 20'sinin zenginliği, en yoksul yüzde 20'nin 20 mısline çıktı. IMF yapısal uyum programlarının uygu- landığı 1980'ler boyunca gelişmekte olan ülkehalklannıngeliri.ortalama yüz- de 60 geriledi. 1980'lerin başında bu programlar, Doğu Avrupa ülkelerınde uygulanmaya kalkıldığında sanayı taru- mar oldu, işsizlik muazzam boyutlara Bu uygulamaların so- nuçları tam bir felaket oldu. Piyasanın serbest kalan eli bu ülkelere is- tikrar getirmedi, ama adeta "Mahşerin Dört Atlısı, açlık, doğal fela- ket, salgın hastalık ve savaşlar", gibi ortalığı kasıp kavurdu. IMF "Ya- pısal Uyum Programla- n"nın Afrika'ya neye mal olduğuna daha önce de değinmiştim. Ihracatteşviklerinin yerel üreticiyi, iç pa- zarın değil, dış dünyanın gereksinimi- ne uygun tanm malları üretmeye zorla- dığına, bunun ise yerleşik ekonomiyi ve beslenme dengelerini altüst ettiğine işa- ret etmiştim. Bu sırada ithalat serbest- leştirilemediği için, gelişmiş ülkelerı de çok yüksek verimlilikle üretilen hayvan- cılık ve tanm ürünlerinin ithal edilerek iç pazarda çok ucuza satılmasının yerel üreticiyi ve ekonomiyi tarumar ettiğine de. Bir sonuç, yerel tanmın yok olması, kendine yeterli ekonomilerin kısa za- manda besin ithalatçısı durumuna gel- mesi ve böylece de dış kaynak/borç ge- reksiniminin artmasıydı. Bir diğer sonuç da sınırlı sayıda ihracata yönelik ürünün üretiminin yaygınlaşması, ülke gelirleri- nin dünya piyasasındaki döviz dalga- lanmalarına endekslenmesi ve bu ara- da örneğin ormanların Gana'da olduğu gibi birkaç sene içinde kesilerek satıl- ması ile doğal dengenin tümü ile bozul- ması ve birbiri ardına gelen kuraklıklar, çölleşme ve açlık. Yağmur yağdığında da sel felaketleri. Bu dönemde, Afri- ka'da birçok yerde ülke ekonomileri ve di. Bu miktara ihracatın teşvik edilmesi yolu ile ucuza satılan malların içinde transfer edilen değerler dahil değil. Bu- na karşılık IMF uyum programları uygu- layan ülkelerin borç yükü azalmadı. Dış borçlar 1980'de, yani borç krizi sırasın- da, 658 milyar dolar iken, 1993'te 1.800 milyar dolara çıktı -borçlu ülkelerde ma- li reformların yarattığı olanaklan kullanan bazı vatandaşların ülke dışına kaçırarak bankalara istif ettikleri paralann miktarı da toplam borçlann yüzde 40'ına ulaş- tı.- Ve itiraflar: "Yapısal uyum program- larının bugüne kadar bir ışe yarayıp ya- ramadığını söylemek zor... Gerçekten de programın uygulandığı ülkelerin ço- ğunda, enflasyonda artış, büyümede düşüş görüldü." (Bir IMF Raporu: Akta- ran Iktisat Dergisi, Ekim 1993, s. 19)... "Bu programlann insani maliyetinın bu kadar yüksek, ekonomik kazancının bu kadar düşük olacağını düşünmüyorduk. " (Dünya Bankası'ndan Bir Uzman: Aktaran Moris Miller, 1991, Debt ve Environment - Borç ve Çevre.... Nevv York). Şimdi de yargı: "Yapısal uyum için mu- azzam bir çaba göste- rerek koşan bu ülkeler, (istikrara kavuşarak) ayaklannın üzerine de- ğil, bir delikten içeri düştüler." (Prof. Dom- busch, MIT Üniversite- si. Aktaran J. Pollack. Essays in International FinanceNo: 184,1991) Ve bir başka hikâye... ulaştı, yoksulluk, önceki devlet kapita- lizmi dönemi ile karşılaştırılamayacak düzeylere çöktü. Açlık, yoksulluk ve do- ğal felaketlerin, savaşların yanı sıra. özellikle tüberküloz, kolera, bağırsak enfeksiyonları, AIDS, trahom gibi salgın hastalıklann yaygınlaştığı, ortadan kalk- tığı düşünülenlerin de tekrar hortlama- ya başladığı görüldü. Toplumsal çalkan- tılar da cabası... 1988'de Bolivya'da "Yapısal Uyum Programı"n\ uygulaya- bilmek için olağanüstü hal ilanı ve sen- dikacıların tutuklanarak sürülmesı; 1989 Karakas'ta ekmek fiyatı, yapısal uyum programına bağlı olarak tavana çarpın- ca, ayaklanma ve binden fazla ölü, 1989'da Nijerya'da, 1990'da Fas'ta ek- mek ayaklanmaları, çatışmalar, ölüler, yaralılar... Hiç mi kazançlı çıkan yok? 1980'lerin başı ile 1990'lar başı ara- sında, IMF'nin "Yapısal Uyum Program- lan"n\n uygulanmasının etkisi ile geliş- mekte olan ülkelerden, borç ve faiz öde- meleri yolu ile gelişmiş ülkelere Mars- hall yardımınm iki katından daha büyük bir miktar, 178 milyar dolar transfer edil- 1980'lerdeki ekono- mik manzara, her yerde yukarıdakı gibi değil. Bir de "Asya mucizesi" var. Örneğin. Güney Kore ve Tayvan'ın hikâ- yesi farklı. Bu ülkeler, başanlarını IMF yapısal uyum programlanna dı- renmeye, bu program- lann temel taşı olan ser- best piyasaya baş eğmeye değil, kont- rol altına almaya. çabalanna, ekonomik planlamaya borçlular (Le Monde Diplo- matique, Eylül 1994; Nigel Harris, 1986, The End of the Third World): bu iki ülkede devlet sanayinin planlanma- sına doğrudan katılmış, destek vermiş, iç pazarı dış rekabete karşı korumuş ve yerel ekonomilerin güçlenmesini sağla- mış, yabancı sermaye girişini kontrol et- miş, buna karşılık teknoloji transferine önem vermiş. Bu satırlardan sonra yer- yüzünde cenneti bulduklannı düşüne- cek olanlar varsa hemen hatırlatalım. Bu ülkeler, aynı zamanda işçi ücretlerini son derece düşük düzeyde tuttuğu, doğa- nın hiç yarınlar yokmuş gibi yağmalan- dığı ülkeler. Yani birer yeryüzü cenneti olmaktan çok uzaklar. Ama hikâyeleri, IMF politikalarının tek reçete olmadığı- nı göstermek açısından öğretici. Ayrıca işçilerin ve diğer emekçilerin demokra- tik haklarının olmadığı bir ortamda eko- nomik büyümenin ve sanayileşmenin fi- yatı hakkında da bir fikir veriyorlar. IMF'nin isminin yine çok geçmeye baş- ladığı şu günlerde bunları hatırlamakta belkı yarar vardır dıye düşündüm de... Güneydoğu'ya ekonomikcanhhkMEHMETFARAÇ ŞANLIL'RFA-İçışleri Bakan- lığı. Güneydoğu ekonomisine canhhk getirmek için Kuzey Irak'tan taşınan akaryakıt oranı- nı yükselttikten sonra E-24 ka- rayolu üzerinde kapalı bulunan vüzlerce işyerine ışlerlik kazan- dırmak amacıyla çalışma başlat- tı. Bakanlık.yakıttaşımacılığıy- la yeniden canlanan uluslararası karayolu üzerinde oluşturulan konaklama noktalanna yeni dü- zenlemelergetırdi. Kuzey Irak'tan getirilen akar- yakıtla üç yıl aradan sonra yeni- den ışlerlik kazanan E-24 kara- yolunda ış yaşamını da canlan- dıracak önlemler alındı. Çok sa- yıda işyerinin Körfez Savaşı yü- zünden kapandığı karayolunda özellikle Viranşehır kesimınde oluşturulan TIR denetleme \e konaklama noktalanna standart getirildi. tçişleri Bakanlığı genelgesıne göre konaklama istasyonlannın üç ay içinde güvenlik önlemleri almalan gerekiyor. Konaklama merkezlen haberleşme. en az 20 yataklı ikinci sınıf otel. kafeter- ya, kantin, dinlenme salonu, akaryakıt ikmal, bakım servisi, kurtancı. yangın söndürme araç- lan, yedek parça ve satış yerleri oluşturacaklar. Bu özellikleri ta- şıyan konaklama tesisleri 25 ocak tarihine dek emniyet mü- dürlüklerine başvuracaklar. Adana MTA'nın taşınmasına tepki.\DAN4 (Cumhurhet Güney İUeri Bürosu) - MTA Doğu Ak- denız Bölge Müdürlüğü'nün Konya'ya taşınmak istenmesine. çalışan işçılervememurlartara- fından tepki gösterildı. Kamu Çalışanlan Sendikalan Platfor- mu da yüzlerce emekçinin soka- ğa atılmasına zemin teşkil ede- cek karardan mutlaka vazgeçil- mesıni istedi. MTA Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü önünde toplanan is- çi ve memurlar ile mühendisler, "MTA Konya'ya taşınamaz" ve "İşçi memur el ele" diye slogan- larattılar. "Tasarrufdeğil,perso- nel kıyunr ve "Vaşasuı örgütlü mücadelemiz" yazılı dövizler ta- şıyan MTA çalışanlan, daha ön- ce Konya'da bölge müdürü ola- rak çalışan şu andaki Genel Mü- dür Ziya Gözler'den kaynaklan- dığını öne sürdüklerı karan ke- sinlikle kabul etmedıklerini an- lattılar. Çeşitli kamu sendikala- nndan başkan ve temsilciler de MTA Doğu Akdeniz Bölge Mü- dürlüğü'ne giderek çahşanlara destek verdiler. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Sevgili Uğur (II) Sana bu ikinci mektubumda da geçen bır yılı, alacaka- ranlığı özetlercesine, özetlemeye çalışacağım. Önce, senin katillerinin bulunacağına "namussözü"\ıer- melerine karşın, hükümet edenler yine sözlerinde durma- dılar. Yürütme, yasama ve yargı erklerinin sahipleri, top- lumun beynine kurşun sıkanları, yıllardır bulmuyor ya da bulamıyor. Suçluları bulmayanlann tarihsel ve toplumsal sorumluluğunun hesabı da görülemiyor. On binlerin yazı- lı, imzalı istemleri ve haykınşlan yanıtsız bırakılıyor, bırakı- labiliyor. Siyaset, hızlı birbiçimde "sağa "kayıyor, "Refahlaşıyor". Refahlaşma, bireylerin ve kuruluşlann, tam bir ikiyüzlülük- le, "öbür dünyacı bir gösterişe" girmesi, ahiretlik olması ya da dindar kesilmesidir. Örneğin Başbakan'ın eşi geçen- lerde "Allah ile konuştuğunu"aç\k\ad\. Sen buna hınzırca güler ve Bay Özer Uçuran Tansuile Tanrı'yı karıştırmış" dersın. Dersin de bu eğilim çok yaygın; önüne gelen dinin kutsal saydığı ne varsa bunları satarak siyasal güç ve pa- ra kazanıyor. "Kahveniz nasıl olsun" dercesine ünlü Hoca, "Iktidara gelişimiz kanlı mı kansız mı olsun "dıye sordu; istanbul sur- lan yıkılmak istendi; sanatın "içine tükürüldü" ve Bosna paraları "iç"; tüm "hırsızlık belgeleri hiç" edildi. Yıl içinde HEP mılletvekilleri hapsedildı. Hükümet orta- ğı partınin bir milletvekilıne Ankara'nın ortasında polıs da- yağı çekildi. Milletvekillerinin başına bunlar gelırse, doku- nulmazlığı bulunmayanların başına gelebilecekleri bir dü- şün. Öğretim üyeleri, sendikacılar, yayımcılar, salt düşünce- leri nedeniyle, hapishanelere doldurulmuş bulunuyor. Se- nin bıraktığm günlerden çok daha olumsuz bir "kişilikleri yok etme" süreci yaşanıyor. Sıvas yangını ile ilgili dava so- na erdi; düşünebiliyor musun, "Aziz Nesin kışkırttı" gibi tam da "Aziz Nesinlik" bir gerekçeyle, insanlan diri diri ya- kanların cezalan azaltıldı. Ülkenın uluslararası düzlemde yüz akı olan usta yazar Yaşar Kemat, bır Alman dergısınde yayımlanan yazısı ne- deniyle cadı kazanına atıldı, neredeyse vatan haını sayıla- cak. Bizde, Namık Kemal'den Mustafa Kemal'e uzanan bir Kemal'leri haın ilan etme dar görüşlulüğü vardı, Yaşar Kemal da bundan payını alıyor. Ünlü 24 Ocak'ın bu yıldönümünde de ekonomi bıraktı- ğından çok daha kötü; dolar, senin öldürüldüğün günler- de 8 bin lıraydı, şimdılerde bunun beş katına ulaştı. Ser- maye korunuyor, emek ezilıyor. Yıllık enflasyon yüzde 150'ye dayandı. "Tek yol" özelleştirme. Bununla da hal- kın alınteri yağmalanıyor. Avrupa'dan uzaklaşıyoruz; Doğu'ya yakınlaşıyoruz. Yi- ne de Türkmenistan'ın doğalgazının "Türkiye üzerinden" dünyaya geçişini kim sağladı dersin? ABD silah ticareti- nin ünlüsü, eski Dışişleri Bakanı General A. Haig; anım- sarsın, 1970'lerde de Islam kardeşlerimiz ülkemize petrol ve dolar yardımı yapmak için VVashington'dan "izin" isti- yordu. Şımdilerde de Türkmen boyları ile ilışkilerimizi ABD'lı silah tüccarı eski generaller düzeniiyor. Son günlerde "bir milyonluk banknotlar" dolaşıma çı- kanldı; altmış milyonun neredeyse tamamı milyoneroldu. Herkes milyoner de "kaç demokratımız var" dersen bu- nun yanıtını veremıyorum... Siyasal çalkalanma sürüyor. Dönekliğin bini bir para. Sermaye, kimi eski solcuların da katılımıyla. yeni bir "libe- ral sağ vitrin" süslüyor. SHP ve CHP senin ikinci ölüm yıl- dönümünde birleşme kurultayı topluyor. Bir partide bulun- ması gereken iki öğe, "ıdeoloji" ve "örgüt" birleşme süre- cinde, inanmayacaksın, hemen hiç gündeme gelmedi. Geçtik bunları, iç ve dış gelışmeleri göz önüne alan yeni yaklaşımlar ve açılımlar sergilenmedi. Toplumu giderek yoğunlaşan bir "çapraz ateş" altında bırakan Kürt soru- nuna ve şeriat saldırısına çözüm de geliştirilmiyor. Geçen martta yapılan yerel seçimlerde solun uğradığı büyük ye- nilginin nedenleri tartışılamıyor; hesabı görülemiyor. Sol kadrolar kendi özgüvenleriyle ayağa kalkacak yer- de kurtarıcı arıyor. Birleşme; yetersiz, eski ve başarısız sı- yasetçilerin siyasette kalmalannı sağlamaya, yani "kurta- rıcıların kurtanlmasrna dönüşmüş bulunuyor. Tüm bu olumsuzluklara karşın, Anadolu'da tıpkı "Kuva- yi Milliye dönemi" gibi çok sayıda sol girişimler doğuyor; özgün, temiz ve yeni sol çıçekler açıyor. Sana, bunlardan birinin, "Türkiye Taban Oluşumu'nun, son bildirilerinden bir bölümünü iletiyorum. "... Sosyal demokrat ve demokratik sol partilerin ve sol düşüncenın içine düştüğü bunalım, zayıflık ve yıpranmış- lık siyasetin üretim alanından ve halktan kopuk dar kad- ro ileyapılmasından kaynaklanmaktadır... Yıpranan veza- yıflayan sosyal demokrasi ve sol düşünce değil, siyasi partilerin yöneticileridir... Bağımsız cumhuriyetimizin fe- melini oluşturan evrensel ve vazgeçilmez ulusal değerle- rimize, Atatürk devrim ve ilkelerimize dünyanın ulaştığı tek- nolojik düzeyle ilişkili değişımleri de ekleyerek temiz kal- mış ve yeni kadrolar tarafından ve mutlaka yeni bir heye- can dalgası..." Kısaca, senin çok su verdiğin bu topraklarda yeni umut tomurcuklan yaratılıyor. Evet sevgili Uğur, bu yıllık da bu kadar. Hazırlanan kararname taslağı Bakanlar Kurulu'na sunuldu Gübrede sübvansiyona 10 trilyon ANKARA (AA) - Gübrede bu yıl uygulanacak sübvansiyon esaslan belirlendi. Tanm ve Köyışleri Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre tanmda kullanılan gübreye süb\ansiyon ödenmesıne ilişkin hazırlanan kararname taslağı, Bakanlar Kurulu'na sunuldu. Taslağa göre. tanm kredı. ta- nm satış kooperatifleri birlikle- n. Çaykur, şeker fabnkaları ve Pankobirlik'e. gübre »übvansi- yonunun dağıtımı konusunda yetki verilmesi öngörüldü. • Gübre sübvansiyonu ödenmesinde tanm satış birlikleri, tanm kredi kooperatifleri ile şeker fabrikalanna ağırlık verilecek. Sübvansiyon oranını Bakanlar Kurulu belirleyecek. Sübvansiyon ödeme süresi 3 aydan 2 aya indiriliyor cek. Geçen yıl sadece tanm kre- di kooperatiflerine bu yetki ta- nınmıştı. Aynı şekiide, sayılan 3 bin civannda olan tanm kalkın- ma kooperatifleri de sübvansi- yon ödemelen konusunda, çıftçi- ler adına mutemetlik yapabile- cek. Kooperatifler. kolaylık ol- Bu kuruluşlar, sübvansiyonla- rı Ziraat Bankasfndan alarak çitfçilere dağıtabilecekler. Tanm kredi kooperatifleri. birlikler. şe- ker fabrikaları. Pankobirlık ve Çaykur'a, sübvansiyon ödeme- lerinde aracılık etmeleri nede- niyle yüzde I komısyon verıle- ması amacıyla. çiftçinin fatura- lannı alarak sübvansiyonlan Zi- raat Bankası'ndan toptan tahsil ederek çıftçıye dağıtabilecek. Bakanlık yetkilileri, "Gübre kullanan 3.5 milyon çiftçi var ise 2.5 milvonuna sübvansiyon bu kuruluşlar aracılığı ile ödenecek. Çiftçiler belgelerini birliklere, ko- operatiflere. şeker fabrikalanna verecekler. Bu kuruluşlar, süb- vansiyon rutannı Ziraat Banka- sı'ndan toptan alıp dağıtacak. Böylece Ziraat Bankası'nın yükü haflflerilmiş. olacak" dedıler. Anında bilg Çağrı cihazıyla dakikası dakikastna para ve sermaye piyasaları Tüm WIND0WS olanaklan ile FOREKS PORTFÖY PROGRAMI; • İMKB'den tüm hisse senetieriniıı takibi. • Para piyasaiaruu izleme, • Gelışmeleri grafik üzerinde inceleme . • Portföy oluşturma. takip >e kısmi analiz. • Geçmişe dönük bilgi saİdaoia, • İç ve dtş piyasalardan naklen haber. • Excel ile bağlanu. BllglH SEEBEST FIT*5*D* ISTICKE FKAIG1 30İ50 TL \XM ISLE1 GORVTOR BAIIAXABUASI P1T4S4DA 811 OVT *XIS OHT) J99I7 TL SATIS KVB0 isîanbulTel &21 2)2316211 Fax 0(212)23280 77 Anka^a Tel 0(312) 4271913 (3 Hat) Fax. 0(312) 42714 63 ...ve Ötesi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear