Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET
~rr-
20OCAK1995CUMA
14 KÜLTÜR
Bedia Muvahhit ölümünün 1. yılında bugün saat 11.00'de Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda anıhyor
w
Halkm sevgisi muthı etti bizL..
9
SELMASELÇUKER
Bedia Hanını'la o günkü sohbeti-
miz ne güzeldı. ölümünden az önce.
Kendisi ile baş başa her konuyu gö-
rüşmüştük... Sahnelerin dev sanatçı-
sı. toplumun sevilen insanı... O gün
bana bılmedığimiz yönlerini de ko-
nuşmak fırsatını vermişti. Unuta-
mayacağımız bu kıymetlı insanlan
anmanın kutsallığını düşündüm
- Bedia Hanım. hiç âşık oldunuz
mu? Aşk nasıi bir şey sizin için?
- Ben Muvahhit'i çok sevdim.
Aşk, valla rahatsızlıktır. rahatsızhk.
Hasta olmamaya baktığım gıbı. âşık
olmamaya da gayTet ettim.
- Yani hep manükusınız.
Hep, maalesef öyle. Yahut da be-
nim lehıme evvela mantık... Genç-
tım, dul kaldım. Tekrar evlendim,
olmadı Mukadderat yalnız yaşa-
makmış hayatımı. Yalnız yaşıyorum
tabii... Gelinimi çok sevenm, torun-
lanmı da. Âşığım onlara...
Yalnızlık hissi
Yalnızlık güzel ama, akşam olun-
ca insan kendıni >alnız hissedıyor.
Her e\de lamba yanıyor, ışıklar ya-
nıyor. Biliyorsunuz kı herkes koca-
sını bekliyor falan, ben yapayalnız!
O vakıt ınsana acı veriyor yalnızlık.
Şimdı onun da kolaymı buldum, o
saatte işle meşgul oluyorum. Eski-
den, o akşam saatlennde çıngıraklı
yoğurtçular geçerdi. Benim de ara-
bam vardı, atlayıp arabaya Emır-
gân'a gider, denız kenannda yo-
ğurtçulann saati geçinceye kadar
otururdum... Şimdi arabam da yok.
çıngıraklı yoğurtçular da.
Vasfi Bey'le niçin evlenmedi
- Bedia Hanım, Vasfı Be> 1e niçin
evlenmediniz (Vasfi Rıza Zobu)?
Vasfı benım kardeşim, insan kar-
deşiyle evlenir mi hiç?.. Ben Fer-
di'yle evleneceğim zaman bile,
"Vasfi, ne dersin" dedım, ona sor-
dum. "Evlen Bedia", dedi, "cünkü
oğlun büyüyecck (o zaman Sinan
çok küçüktü), sen valnız kalacak-
sın" dedi "Gezmeyi de seviyorsun,
evlen"dedı.
- Bedia Hanım, hep güzel ve ba-
kımlı bir hanım oldunuz. Hep beğe-
nüdiniz» Bunun bir sım var nu?
Güzellik falan kalmadı, gençlik
kalmadı. Sen iltifat edip bunları
söylüyorsun ama, ben kendimi artık
hiç beğenmiyorum. Fakat kendimi
de hiç bırakrnadım. Yaradılışım ne-
şeli: hüzünlü insan değilim. Hasta-
lıktan, ölümden başka bir şeye üzül-
mem.. Kanaatkâr insanim, fazlasını
beklemem. Kjskanç değilim. Olma-
yacak şey istemem, onun için hayal
kınklığına uğramadım; o, insanı
çok sarsar. Emeklı olduktan sonra
kendimi bırakmayacağım dedim.
Terzıye gider, berbere giderim, hiç
ıhmal etmem. Belki bunun tesiri-
dir... Yoksa gençlik, güzellik hepsi
geçti...
- Bedia Hanım, siz meşhursunuz
Mesela kalabahk btT yerde kalkıp
konuşamam!
- Sizin ayakkabıya merakınızı da
biliyorum.
Ayakkabı, ah o korkunç merak.
Ayakkabı merakım müthış bir şey...
Çocukluğumdan ben ayakkabıya
çok meraklıyım.. Bu kadar iskarpi-
nim var, hâlâ isterim ki birisi bir is-
karpin ısmarlasa da giyinsem. Giyi-
me de çok merakım var. Allah razı
olsun, Yddırun Mayruk yapıyor es-
vaplanmı.
- Araba kullanmasını da sevdiği-
ni/i biliyonız, ne dersiniz?
Ah soıma... Büyük üzüntüm, ara-
ba kullanamıyorum. 32 sene araba
kullandım; hiç kaza yapmadım...
Çok oyalanıyordum. Tansiyon teda-
Evet, ihtiyarlamadı. Bunun püf
noktası nedir biliyor musunuz? Ka-
fayı çok çalıştırmak. Ben Fransız
mektebinde okuduğum için çok ez-
berlettiler. Çocukluğumdan ben ez-
berlemeye alışmışım...
Hayatında keşkelere yer yok,
Ferdi Statzer ile evliüği dışuıda
- Keşke şunu yapsaydım veya yap-
masaydım dediğiniz oldu mu?
Her istediğimı Allah verdi, her ıs-
tedığimi, gerek tiyatroda gerek ha-
yatta. Kanaatkâr insanim. fazlasını
istememişim. Hayatımda bir hatam
var, pişmanım: Ferdi'yle evlendim,
anlaşamayacağımı tahmın etme-
dim... Bir iyiliği oldu Ferdi'yle ev-
lüm, bilsem ki hiçbir şey
duymayacağım, korkmayacağım. Ama ben
öyle zannediyorum ki öldükten sonra her şeyi
göreceğim, her şeyi duyacağım ama, hiçbir
şey yapamayacağım. O sıkıyor beni!
Bizim aile mezarhğımız hazır Emirgân'da, o
hususta rahatım. Emirgân'daki mezan alırken
ordaki adama 'Aman kuzum, deniz görsün'
dedim. Adam,"Deniz görmüyor ama, bakın
etrafınızda hep kibar insanlar; bir konsolos,
bir doktor, bir sefir...' 'Ah, selam söyle,
geldiğim zaman görüşürüz' dedim. Burası
yol üzerinde, gelirler, çocuklanm filan
gelirler... Hissedeceğim bunu."
ama, bir salona girdiğiniz zaman
bütün başlar size dönüp bakar; bu
bakış, şöhretinizden dolayı değil sa-
dece.
Ben bir salona gırdiğim zaman o
kadar heyecanlanırım ki kimse
inanmaz. Kalabahk bir salona gire-
mem, hep erken giderim benden
önce gelenler olmasın dıye. Yaradı-
hşım sıkılgan insan.
- Ama sahnede kalabahğa alışkın-
sııuz?
- Sahne başka. Sahnede oradaki
temsil ettiğım insan oluyorum; o
ben değilim, başka bir insanim...
visinde olduğum için bırakmıştım
Ben çocukken, çok küçüktüm. Bü-
yükada'da bir Arap şeyhı kırmızı bir
araba getirdi. Kıyamet koptu adada.
Ben tepiniyorum, ben de ısterım.
Atsız araba.. atsız kırmızı araba is-
tenm... lzın vermediler Büyüyünce
dedim, kendi kendime, ılk işim kır-
mızı araba alacağım. Sonra... Kır-
mızı araba aldım ve hep aldığım
arabalan tekrar kırmızıya boyattım.
- Bedia Hanım, bir şey daha dik-
katimi çekiyor. Hafızanız çok kuv-
veÜL, bunun da bir püf noktası var
nu?
lenmemin; her sene bir yerlere git-
tik. Avrupa'yı arabımızla gezdik.
Tiyatrolara, festivallere gittık, tek
avantajım o oldu. On sekiz sene evlı
kaldık.
- Eski filmleri seyrederken, sizin
eski oyunlan; gülii>or musunuz?
Ölen artıstlerı seyredemıyorum,
"Ay bu ölmüş" diyorum Renksiz
seyredemıyorum, o güzelım eski
filrnlen renksiz göstenyorlar. Kendi
filmim çok az benim Birkaç film
çevirdim, Zeki Müren'le üç fılm.
Arzu Film'de lrfan Bey ısımlı bınsi
film çevinyor (Ateşli Çingene), Re-
jisör Metin Erksan. Türkây Şoray
genç; yaşlı çıngeneyi ben oynuyo-
rum, büyücü bir kadın. Aman ne
güzel, ne iyi falan. Afîşlere baktım
Beyoğlu'nda, a, benim ismim yok!
Lüks Sineması'nda oynuyor. Sıne-
maya karanhkta gıreyim de baka-,
yım bu film mi dedim. Karanhkta
gırdim oturuyorum, gösteriyor
isimleri. Türkân Şoray, bilmem ne,
bilmem ne... Bedia Muvahhit iki. üç
isımle beraber... Bedia Hanım bu
fılm işi senin işin değil. Demek ki
yalnız gençler yazılıyor. Şimdiden
sonra bana ne film ne de aldığım
para gerekli... Ne de şöhrete ihtiya-
cım var. Allah ne verdıyse dedim...
Oynayabılirdim tabii, ama o kadar
gücüme gıttı ki... Kendilerine de bir
şey söylemedim. Onlar lüzum gör-
mediler. ben de onlarla çalışmaya
lüzum görmedim...
Eşyalan Tiyatro Müzesi'nde
Televızyonda daha çok havadisle,
son haberlerle ilgileniyorum. Ha-
berleri almadan yatamıyorum. Dok-
torumun öldüğünü de orda haber al-
dım, çok fena oldum. Çünkü dokto-
ruma o kadar inanmıştım ki öldün
dese "Eşhedü en lâ ilâhe illallah"
deyip mezara girecektım. O kadar
inanmıştım; çok sarsıldım. Şimdi
yavaş yavaş kendime geliyorum
Çantalanmı, ıskarpinlenmi verdirn
müzeye. Sonra birçok resimlerimi
koymuşlar, çok hoşuma gıtti.
- Açılışına gittiğim miizede size ve
\asfi Bey'e ait birer büyük köşe ya-
palım istivordum.
Evet, çok iyi olur tabii. Albüme
bakamıyorum, sinirleniyorum. Ay o
da öldü, o da öldü diye. Allah bizi
unuttu galiba, diyorum! Geçen gün
tıyatrodan bir genç kızla tanıştım.
"Biz çok şansbyız, çok güzel bir dev-
rede çalışryoruz. Bütün kahru eziyeti
eşkiler çekmiş," dedi. Çok hoşuma
gittı kızın söylediklen ve bunu id-
rak etmesi. Hakikaten kahnnı, yok-
luğunu, eziyeti bız çektik. Çok az
para kazandık. Babamdan, oğlum-
dan gelirlerim olmasa idi geçinmem
çok güç olurdu. Hepimız için de
boyle oldu. Fakat halkın bize gös-
terdiği sevgi, seyircinin ilgisi elbet-
te bızi mutîu etti. Hâlâ unutmadılar.
anyorlar!
Evet. sevgili Bedia Muvaahhıt;
sizı unutmadık, hâlâ anyoruz..
Üçüncü romanı İngiltere'de bu hafta yayımlanan Neil Jordan'ın son filmi'Vampirle Görüşme' gösterimde Tiirtc Müziğmde
Kitabı ckliil alaıı tek çağdaş yö
Kültür Servisi- 'Vampirle Gö-
rüşme' adlı filmi yakında gösteri-
me girecek olan ve daha önce ül-
kemizde adını 'Ağlatan Oyun'la
duyuran yönetmen Neil Jordan'ın
üçüncü romanı. bu hafta İngilte-
re'de yayımlanıyor.
The Sunday Times'da çıkan ya-
zısında Tom Shone, Jordan'ın
meslek yaşamına ışık tutuyor:
"Neü Jordan'ın 1991'de çevirdi-
ği 'Mucıze' adlı filminde, bir genç
kızla bir delikanlı. sahilde. anlatim
kuramlan hakkında tartışırlar. A,
B'yi; B de C'yi seviyorsa, bunun
trajedi olduğuna karar verirler.
Eğer A, B'yi; B, A'yı deği] de C'yi
ve C de A'yı seviyorsa, durum
duygusal bir komediye dönüşür.
'Ya A, B'yi; B de A'yı severse' di-
ye sorar genç kız. Delikanlı yanrt-
lar: O,zaman ortada anlatılacak
bir öykü yoktur."
Söylemeye gerek yok; Jor-
dan'ın filmleri basit "kızla erkek
tanışınca" öykülen değildir. 'Ağ-
latan Oyun'u ele alın. Adam, ka-
dınla tanışır. Adamın. kadının eski
erkek arkadaşının ölümünde par-
mağı olan bir IRA gönüllüsü. ka-
dının da aslında erkek olduğu an-
laşılır. Ya da 'Mucize': Kızla er-
kek arkadaştır. Erkek, kadınla kar-
şılaşır ve ona âşık olur. Kadının
kendi annesi olduğunu anlayınca,
erkek kıza döner. En sonunda, bir
fil gelip yerel kiliseyi yerle bir
eder.
Yetişkinler için masal
anlatan usta
Jordan'ın filmleri işte böyledır.
Din, polıtika ve seksten oluşan
süslü, temasal çalıhklann arasın-
da, konu özetlen yollannı yitırir.
Ama yine de sözgelimi Rapun-
zel'in konusunu özetlemeye ve
onu akla yakın bir hale getirmeye
çahşırsınız. Jordan'ın filmleri, ka-
ramsar ve çağdaş bir hava yaratsa
da peri masallannda görülen lüks
mantığa ulaşmaya çalışır. 43 ya-
şındaki Jordan. yetişkinler için
masal anlatan bir ustadır. 1986'da
çevirdiği Mona Lisa, kurbağa
prensin gözünden aniatılan bir
masaldır; 'Ağlatan Oyun' kurbağa
ve akrep benzetmesi yapılarak
sonlanır; 'Kurtlar Topluluğu". fe-
minist bir duyarlılıkla yenıden ya-
zılmış bir 'Kırmızı Başlıklı Kız'
masalıdır. Hayvan tiplemelerine
Jordan, bu hafta, yarasalan ve de-
niz canavarlannı da ekliyor.
En pahalı ve iddialı filmi
^ampirie Görüşme'
Bır tarafta, Jordan'ın en pahalı
ve iddialı ftlmi 'Vampirle Görüş-
me', dığer tarafta yeni çıkan üçün-
nnda babalar ve oğullar arasında-
kı ilişki konusunda içten ve yan
özyaşamöyküsel bır incelemeye
dönüşüyor ve denızde kendi baba-
sını avlayan bır adamın gerçeküs-
tü imgesiyle bitiyor. Jordan'ın ba-
bası, 'Ağtetan CKun'un giriş sah-
nesindekı köprünün altında balık
tutarken, kalp krizi geçirerek öl-
müştü.
Jordan ı 'Vampirle Görüşme'
adlı filmi çekmeye iten neden, bu
fılmin ingiltere'de olmasa bile
Amerika'da karşılaşrığı beklenme-
dik başanydı. (Altı dalda Oscar'a
aday gösterildi.) Anne Rice'ın
vampir romanından uyarlanan se-
naryo, Hollyvvood'u dolaşmaktay-
PORTRE/mjL JORDAN
Jordan, Shgo
yöresinde dogdu.
Artnesı ressam,
babası ona hortlak
öyküleriyle kanşık
çeşitlı eğitım
kuramlan anlatan
bır eğitmendı.
Dublın'de büyüdü
vebırKatohk
okulunda eğıtim gördü. Jordan,
zamanının büyük bır bölümünü
Dublın varoşlarında düşler
kurarak geçıren içe döntik ve
hayalperest
bır çocuktu.
"Dublin, gri, düzensiz ve
kah«rengiydi" dıye
yazmıştı Jordan 'Taşra,
acımasızca veşildi. Deniz.
bu ikisinin \ansimasi\di.'
Ortaçag Irlanda tanhı
okuduktan sonra
(bıtırme tezı, azızlenn
yaşamlan
hakkındaydı), kansıyla birlikte
Londra'ya taşındı, işini bıraktı
ve yazmaya başladı. Sinema
dünyasına gırişi, kendi deyişiyle,
kaza sonucu oldu.
cü kitabı 'Deniz Canavarryla Gün-
doğumu' var. Jordan, aynı zaman-
da hem fılmi için 60 milyon dolar
alan hem de Booker Odülü'ne
aday gösterilebılecek bir kitap ya-
zan tek çağdaş sinema yönetmenı.
Kitap, Jordan'ı yalnızca filmle-
rinden tanıyanlar için büyük bir
haber olabilir: ama bu roman, ona
'Guardian' ve 'Somerset Maug-
ham' ödüllerını kazandıran 'Tu-
nus'ta Gece' (1976) adlı kısa öykü
derlemesinde kendini ilk kez gös-
teren yeteneğin son dışavurumu.
'Deniz Canavanyla GUndoğumu',
hızlı bir Ikincı Dünya Savaşı geri-
lim romanı gibi başlıyor, ortala-
dı, ama 'Kurtlar Topluluğu'nu
çok beğenen Rice, Jordan'a filmi
çekmesi için yalvardı Vampir
Lestat rolünde Tom Cruise'ın oy-
nayacağı anlaşılınca, Rice filme
karşı öldürücü saldınlarda bulun-
du ve okurlan da filmi boykot et-
meye hazırlandılar. Rice'a çekilen
sahnelerden biri gösterildi, o da
fıkrini değiştirdi. Amerika'daki
bütün gazetelere. Cruise'un mü-
kemmel, Jordan'ın deha. filmin
de basyapıt olduğuna ilişkin de-
meçler verdi.
Jordan böyle tartışmalara alış-
mış olmalı. 'Ağlatan Oyun' hem
IRA yanlısı hem de IRA karşıtı
olmakla suçlanmak gibi mucızevi
bir iş başarmıştı. Jordan'ııı kendisi
de politikayı bir bulmaca olarak
gördüğünü, fılmlerinın korkunç
durumlarda kalan içten \e sıcak
insanlan anlattığını belirtmışti.
Cinsel beürsizh'ğe hayran
Jordan. cinsel belirsizlığe hay-
ran. Hemen hemen bütün filmlen,
kendıni tanımadığı bir dünyada
bulan. bilgisızliği yüzünden buda-
laca hareket eden \e çok geç kal-
dığı için de kendismi kurtarama-
yan suçsuz insanlan konu alır
'Mona Lisa'da, eski moda bir suç-
lu olan Bob Hoskins, Soho fahişe-
lerinin arasına düşer. kurtarmay
umduğu bır fahişeye âşık olur
Sonra, onun bir lezbiyen olduğu-
nu anlar ve sonunda, kendisi fahi-
şe tarafindan kurtanlır.
Benzer şekilde, 'Ağlatan
Oyun'da da Stephen Rea, bır gece
kulübünde çalışan güzel şarkıcıyı,
IRA'nm teröründen korumaya ça-
lışır.
Âşık olduğu kadının aslında bir
travesti olduğunu öğrenir ve so-
nunda. korumayı düşündüğü in-
san, onu kurtarır. Bu değişiklık
çağdaş olabilir, ama alınan örnek,
efsanevidir: Jordan'ın filmlerinde,
başı dertte olan küçük hanım, ce-
sur şövalyeyi kurtanr.
Erkek einselliğini ele alan
ilk vampir filmi
'Vampirle Görüşme' de benzer
bır anlatıma sahip; 18. yüzyıl New
Orleans'ında. Brad Pitt'ın oynadı-
ğı genç dul, Tom Cruise'un oyna-
dığı vampir Lestat'ın etkisi altına
girer.
Film, kadın değil de. erkek ein-
selliğini ele alan ve vampirin kur-
banlanyla ilgilenmeyen ılk vampir
filmi. Olası kurbanlann karanlık
koridorlarda tehditkâr bir şekilde
dolaştığı bır film değil bu; tam
tersi, züppe vampirlerin görkemli
bir şekilde aydınlatılmış mekân-
larda dolaştığı bir film.
• Kültür Servisi - thsan
Özgen (klasik kemençe),
Theo Loevendie (saksofon),
Guus Jansen (piyano), Martin
Dyunhoven'den (perküsyon)
oluşan dörtlü, Hollanda ve
Belçıka'yı kapsayan "Türk
Mûziğınde Buluşahm" adlı
konserler dizisine başlıyor.
22-29 ocak tarihleri arasında
Den Haag, Berchem,
Arnhem. Utrecht. Rotterdam
ve Amsterdam'da
gerçekleşecek konserlen.
Türk ve Hollanda Kültür
Derneği KÜLSAN
düzenlıyor. Konserlerin ana
temalan. Petraki, Tanburi
Cemıl Bey. Derviş Mustafa
Efendı gibi bestecılerden,
Yunus Emre'nin şiirleri
üzerine söylenmiş bazı
nefeslerden oluşuyor.
Kanuni Süleyman
belgeseli
tamamlandı
kültür Servisi - Anne Rice'ın 1976'da yazdığı ve
Vampir Günlükleri adtnı taşıyan roman dizısınm ıflc kı-
tabından uyarlanan 'Vampirle Görüşme' bugün göste-
rime gınyor. Kitap, kısa sürede en çok satan kıtaplar ara-
smda yer alınca, yapımcılann ilgisinı çekmişti. Film de
ABD'de göstenme girdığı ilk üç gün ıçınde 38 7 milyon
dolarlık hasılat yaptı.
Filmin yönetmenhğvnı. daha önce Mona lisa ve Ağ-
latan Oyun fılmlennden tanıdığımız trlandalı yönet-
men-yazar Neil Jordan yaptı. Başrollerdeyse Tom Cru-
ise. Brad Pitt, Antonia Banderas. Christian Slater, Kirs-
ten Dunst yer alıyor. Vampir Lestat'ı canlandıran Cru-
ise, rolünü çok sevdığinı, çekımler sırasmda 18 kilo ver-
dığmı açıkhyor.
Yapımcılann belırttığine göre fılm çekılırken mekân
konusunda senaryoya sadık kalınmış. Doğal mekânlar-
da ya da stüdyolarda gerçekleştinlemeyen kimı sahne-
ler için büyük ölçüde bılgısayarda canlandırma yapılmış.
Vampirlerin dünyasına bakış...
Yapımcılann, filmi çekerken tıtiz davrandıklan bır dı-
ğer konu da makyaj. Makyaj ve efekt sorumlusu Stan
Winston, "LdeyicL, gerçek bir vampirin nasıl olduğunu
görsün istedik" diyor, "Korkunç ama zarif ve güzd."
TheObserver'da çıkan bır yazısında, Joan Smith. fil-
min AIDS'e venlmiş sanatsal bir yanıt olduğuna inanı-
yor: Açıkça görünen insan erotızmınin sınırl|innda ge-
zınırken. film, tabu üstüne tabu yıkan ve kana bulanmış
genç adamlann portresını çızıyor.
Bu açıdan. vampır efsanesi. korunmasız seksm ölü-
me yol açtığı gerçek dünyaya meydan okuyor. Lestat ve
• daha genç olan Louıs, 200 yıl boyunca, New Orleans'tan
San Francısco'ya kadar, ortalıkta dolaşıp gözlenne kes-
tirdiklerine dışlerini geçinyorlar. Kurbanlan arasında,
vampirlenmizin sübyancılık (pedofili) eğilimlenni de
ortaya çıkaran 6 yaşındaki kız çocuğu (Kırsten Dunst)
davar.
Konunun böyle işlenmesıne karşı çıkanlar arasında
yer alan eleştirmen James B.Twitchell. "Efsane, cinsel
heyecan yüklüdür, ama cinseüikten söz etmez. Cinsel or-
ganJaru kanşıklığı. sorumlulugu, suçu. aşkı içermeyen
sekstir bu. Daha iyi bir anlatımla. söylevecek bir sözü ol-
mayan, hiçbir şey ima etme\en bir sekstir söz konusu
olan"diyor.
'Vampirle Görüşme'nin, mükemmele yakın bır tan-
fı, baştan çıkarma ışlemıni adım adım gösteren bır fılm
olduğunu söylüyor: Kendıne özen gösterme, kur yapmeı,
yatak odası sahnelen, uyanlma... en sonunda boyunda
bır ısınk. Filmin yönetmenı Neil Jordan'a göre, fılm cın-
selliğe çok önem veriyor.
Jordan vampirlerin, binni ısınp kan emdıklen zaman.
değişik bır orgazm yaşadıklarını söylüyor. Burada daha
acı bır gerçekle karşı karşıyayız: A1DS çağında. tutku
sonsuza kadar ertelenmiş bır zevk olarak vorumlanıyor
Louis ve Lestat asla yaşlanmıyorlar. asla ölmüyorlar, a-
ma aynı zamanda asla sevışmıyorlar da. Hiç kımse se-
vışmıyor aslında. Dikkat çeken bır dığer nokta da. altı
çizılen eşcmsel eğilımlere karşın kurbanlann her zaman
kadın olması.
• ANKARA (AA) - Kanuni
Sultan Süleyman'ın
doğumunun 500. yıldönümü
kutlamalan çerçevesinde,
TRT ve Avusturya
Televızyonu ortak yapımı
olarak gerçekleştirilen
Kanuni Sultan Süleyman
belgeselinin çekimlen
tamamlandı. Dışişleri
Bakanlığı ve Başbakanlık
Tanıtma Fonu Kurulu
Başkanlığı'nın da katkıda
bulunduğu belgeselde
Kanuni'nin devlet adamı
kişilıği, yaşamı, yapıtlan,
örnek davranışlan ve
dönemındeki yeri anlatıhyor.
Yönetmenliğini Avusturyalı
tarihçi ve yönetmen Prof. Dr.
Erich Figl'ın yaptığı
belgeselin yapımcılığını da
Sacit Doğruyol üstlendi.
Türkiye, Avusturya,
Hındıstan, Italya, Irak, Ürdün,
tspanya, Malta, Rodos ve
Macaristan'da çekımi yapılan
belgeselin kurgusu da
Avusturya'da yapılacak. •
Kansını ve küçük kızını yitirmenın üzüntüsüyle yı-
kılmış, New Orleanslı toprak sahibı Louis (Pitt), vam-
pır Lestat (Cruise) tarafindan ısınlır.
O artık ölümsüz bır vampirdir. 200 yıl sonra, San
Francısco'da Louıs genç bır gazeteciye (Slater) öyküsü-
nü anlatmaya karar venr. Anlattığı öykü, aşk, tutİcu. hü-
zün, acı, pışmanlık ve korkunun ıç ıçe geçtıği 200 yıl-
lık bir vampir tarıhıdir.
Ama gerçek bır karanlıklar prensı olan Lestat'ın çev-
resınde dönen butarih, ölümlü bir insanın tutkulannı ya-
şayan bır ölümsüzün, yüreğı insan kalmış, duygu dolu,
katıldığı karanlıklar dünyasına tam olarak ayak uydura-
mamış bır vampınn agzından anlatılmaktadır. Çünkü
eşı ve çocuğuyla mutlu yaşayan Louıs, Lestat sayesın-
de ölümün. hastalığın ve acının ötesıne geçmıştır, ama
ınsanhğından da olmuştur. Yanı yıtırdıkleri, kazandık-
larından fazladır aslında... Film, diğer vampir filmlen-
nın tersine, kurbanların değil, vampırlenn dünyasına
ışık tutuyor.