23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25EYLÜL1994PAZAR HABERLER Bitirirken Voltaireniçingünceldir??nsanlan, bu arada yazarlan ve düşünürleri, çağlanndan ve sınıflanndan ayırmamalı. Bu gerçek, Voltaire için de doğrudur. Çelişmelerini gözardı etmiş olmadan söy- leyelim: Voltaire, iktisadi gücünü güvenceye bağlayabümek için, siyasal özgürlükler ar- kasından koşan zengin ve girişimci burjuva- zinin en yetkin temsilcilerinden biri oldu. Ya- şamla eserinin iç içe geçtiği yazanmızın çifte görünüşü böyle acıklanabilir: Bir yandan diişünce, söz ve ticaret özgürlükleri adına savaşır, boşinançlara karşı ateş püskürüp hoşgörü ve aydınlıklann kavgasını sürdürürken; öte yandan, zenginüğine zengjnlık eklemenin arkasında olmuş ve bu arada halka da 'ayaktaknnı' olarak bakmıştır. Burjuvazinin değerlerini savunmak; Fransa'da, XVIII. yûzyıl filozoflar'ının -hemen hemen- hepsinde- ki ortak kaygı bu değil midir aslında? Ama bu savunmadan evrensel sonuçlar da kaldı arkaya. Ne mi borçluyuz onlara? "Bugün dûşûncetnizde, sözlerimizde ve inançlarınuzdaki görece özgürlüğü, XVIII. yüzyılın düşünûrlerine -XVII. yüzyılın belki daha da derin filozoflarına- borçluyuz; okullann, kü- tüphanelerin ve üniversitelerin yayıhşını onlara borçluyuz; hukukta ve yönetimde, suçlann ceza- landırümasınd- 1 , hastalıklann sağaltdmasında yığınla insancıl reformu onlara borçluyuz. XIX. yüzyıun edebiyatına, bilimine, felsefe ve sanatına kaynaklık eden -o dev- uyancı etkiyi, onlara ve Rousseau'nun çömezlerine borçluyuz. Dinleri- miz, hergün biraz daha fazla olmak üzere, felç edici boşinançlardan ve saldırıcı bir iiahiyattan yakasını snırabilmisse; karanlıkçüığa ve kovuş- turup zulmetmeye sırt çevirmişse, btigisizlikleri- mizi gjderip umutlarunızı arttırmada girişümiş çabalarla olumlu bir işbirliğinin zorunluluğunu kabul etmişse, yine o düşünür ve fîlozoflar saye- sindedir bu. Sonradan eleştiriye uğrasak da, ya- zarken korkusuzsak, bu insanlar yüzündendir." Voltaire'in apayn bir payı vardır bu mirasta. Unutmayalım, o yûzyıl, "Vohaire'mn Çağı" diye onun adını taşımaktadır. |Voltalre'den kalan nedir? Arkaya bıraktığı o çok boyutlu, bir yanıyla klasik ama bir yanıyla da modern eserin sayfala- n arasından eskiyip dökülen çok şey var. Çağ- daşlanrun, bu arada kendisinin pek önem verdi- ği üyatrosu köhnemiş ve şiirini yenilikçi rüzgar- lar silip süpürmüştür. Elimizde kala kala -o bir yerde, Kandid'in bahçesine gelip son sözlerini söyleyen- ünlü felsefı roman ve öyküleri, kimi tarihleri ve tadına doyulmazmektuplan kalmış- ür. Nedir sayfalan arasından süzülüp gelen onla- nn? Şu büyük mesaj: Özgürlükler, düşünce özgür- lüğü, dinsel ve siyasal özgürlükler için mücade- le! Akıl,~adalet, insan haklan ve hoşgörü için mücadele! Karanlıkçılığa, yobazlığa ve bağnazlığa karşı mücadele! Tarih mi? İiahiyattan ve akıldışı açıklamalar- dan kurtanlmalı, bir yönteme göre nesnel ola- rak yazılmahdır. Sonra, insanoğlunun tarihi, cinayetlerin, yağmalann ve hükümdarlann tari- hi de değildir; 'örflerin, yani bir bakıma. uy- garlığın tarihidir. Görevi de vardır tarihçinin: Insana yönelmiş olan bu cinayetlere karşı tiksin- ti uyandınrken, uygarlığın görünüşleri arası- ndan insan aklının yürüyüşünü de gözler önüne sermelidir. 'FilozoF Voltaire, işte bu çizgi üzerinde yürür: Metafıziği yerer, aklın önünü açar, bireyi saldından korur, inancını ve düşüncesini hoşgö- rünün güvencesi altına alır. Eylemini sürdürürken kullandığı dil de önem- li: Bütün yazarlığı boyunca -vebadan kaçar gibi- ukalalıktan kaçan Voltaire, söyleceğini açık, ya- bn ve aydınlık bir dille anlattı ve modern bir bi- çem yarattı. Kavgasını sürdürürken özellikle Calaslan, Sirvenleri ve başkalannı savunurken DOGUMUNUN 300. YILINDA Voltaire ve Aydınlanma SERVER TANİLLİ \foLTAIRE araştırmasıyla, kamuoyu yaratmasıyla nasıl mahyordu. Ancak, anlatmak istediği şuydu bir modern gazeteciliğin yolunu açmışsa, diliyle de yerde: Her şeye inanmayınız, işittiğiniz her şeyi gazetecidir; bir burjuva olarak -'ayaktaknnı' dediği- halka karşıyken, diliyle o halkın yanı- ndadır. Yalnız Voltaire'indir diyebileceğimiz o dilin bir başka niteliği ise, polemiklerinde, hele hele felsefı roman ve öykülerinde kullandığı o ince alaydır. Ne var ki, okuyucusunu güldürürken boşluğa atmaz onu; bir nihilizm ya da bir kaçış adına değildir o güldüriiş. Voltaire'in alaycılığı, yürekli olmaya ve özgürlüğe bir çağndır, yani yücegönüllüdür. Ve alaycılığının ateşinde yanmayan hiçbir kavram da yoktur. Daha sonra 'Voherdlik' diye adlandınlacak bir kuşku anlayışına yol açtı Voltaire. Çürümüş feodal dünyanın -ayyuka çıkan- kötülüklerine karşı eleştirilerinde açıkça konuşmuyor, sevmi- yordu da bunu; söylediklerini özenle sanp sar- geçer akçe diye bellemeyiniz; işlerin her zaman böyle gideceğini ve bu dünyanın hiç değişmeye- ceğini sanmayınız. Bütün eserlerinin temelinde yatan budur! Hiçbirinde açıkça dile getirilme- miştir bu görüş, ama çağdaşlan alabildiğine ber- raklıkla anlamışlardır onu. Voltaire'ineserinde söylenmeyip de susulan şey. söylenenden daha çok önemlidir belki. Aynı zamanda her şeye gülmekti bu! Fazla tiksinip onun sertliğiyle vurdu belki. Ama kendisini buna iten nedenleri hatırlama- lıyız: Yerleşik din ya da mezhepten farklı düşü- nüp inandıklan için, insanlann odun yığınlan üzerinde ateşe verildiği ve tekerlek cezasına mahkum edildiği o devri gözümüzün önüne ge- tirmeliyiz. Calaslan, Sirvenleri, La Barrelan hatırlamalı- yız. O yüzyılda birinin çıkıp "hayH-!" demesi, insanlan uyanrken, zulmün sahiplerinin de üstüne yürümesi gerekiyordu; insan adı- na, onun kimliği ve özgürlükleri adına bunu yapması gerekiyor- du. XVIII. yüzyılda Voltaire yapmıştır bunu. En büyük onuru, böylesi bir kavgayı sürdürmüş olmasındadır. Voltaire'i unutursak, özgürlüğümüze layık olamayız. |Yeni bir aydın tipinin öncüsû Mücadelesini, pek nankör koşullar altında sürdürdüğünü hatı- rlatmaya gerek yok: Hapishaneleri boyladı, sürgünlere gitti geldi, kendi yurdunda kaçak yaşadı, kitaplan yasaklara uğradı ve kimi zaman ateş yığınlan üzerinde yakıldı. Akıl, insan hak ve özgürlükleri, özellikle, vicdan ve düşünce özgürlüğü ile hoşgörü adına üst- lendiği kavgaya baktığımızda, çağımızın kendine özgü bir aydın tipinin, "baglı" (angaje) aydın tipinin bir öncüsünü görü- rüz onda. Hugo'suyla, Zola'sıy- la, Anatole France'ıyla, Romain Rolland'ıyla. Sartre'ıyla, onu sürdürenler oldu kendi yurdun- da; başka ülkelerde de görüldü ardıllan. Ne yazık ki, bugün yok böyle- si bir ses! Oysa dünyamız, yeniden skandallann, utançlann, bar- barbklann dünyası oldu. Bağ- nazlık mı? 'Köktendincilik' kılığı altında tekrar ortaya çıkmıştır? Katolıklik. insanlan mı yakıyor- du vaktiyle? Şeriatçı gericiliğin, fırsatını yakaladığında yaptığı odur bugün. Durum böyleyken, XX. yüzyılın bir Voltaire'i yok- tur. Bugünkü uluslararası toplu- lukta, barbarlığın güçlerine karşı haykınp sesini işittirecek, onlan yaptıklannda duraksatıp geriletecek bir büyük ses göre- miyoruz. Paul Valery, Voltaire'- den söz ederken "Voltaire yaşı- yor. Voltaire devam ediyor, ala- bildiğine günceldir o!" diyordu bir tarihte. Bu değerlendirme. daha da geçerli bugün. Voltaire, bir başvuru in- sarudiP günümüzde: Bir yazar- dan çok, simgedir! Voltaire, ebedi olarak ka- zanılmış değerleri sürdürüyor, dikkatleri uyandınp canlı tutu- yor, her okuyucunun anlayacağı bir dille kendini anlatıyor, öğre- tirken eğlendiriyor, aklı sağlam- laştınp güçlendiriyor. Büyük felaketler gelip çattığı- nda. daha da günceldir Voltaire ve öylesi felaketlerle yüzyüzeyiz. Dünya saçmalıklarla karşı- .laştığında, edebiyatçılar -birbi- riyle yanşırcasına- anlaşılmaz bir dille konuş- tuklannda, insanlar düşünce farklılıklanna bakıp birbirlerini yemeğe kalküklannda, aptal- lann yanhşlan yüzünden kaba güldürü trajediye dönüşme tehlikesiyle göz göze geldiğinde, Vol- taire'e başvurmalı ve onun şu sözünü tekrarla- malıyız: "Aklın günü yaklaşıyor, korkunuzr Karanlıkçılığın, gericiliğin, hoşgörüsüzlüğün, bağnazlığın, yobazlığın, barbarhğın, dört bir yandan saldıran güçlerine karşı, buyurunuz, hep beraber haykıralım: Aklın günü yaklaşıyor, korkunuz! Not: Bir özetini verdiğimiz, Server Tanilli'nin 'Voltaire ve Aydınlanma'sı, Cem Yayınlan'nca kitaplaştınlacak. BİTTİ Çillerın arazisi hizmetçisiııinüzerinde ANKARA (Cumhuriyet Bö- rosu) - Başbakan Tansu Çiller- in Yeniköy'deki yalısında çalı- şan 'emekli belediye memuresi' Suna Gönûl Pelister'in, Kuşa- dası'nda 90 bin 553 metrekare arazi saün aldığı doğrulandı. ANAP Bilecik Milletvekili Mehmet Şeven'in TBMM Baş- kanlığı'na bu konuda yönelttiği soru önergesi, Devle't Bakanı Abdulbaki Ataç tarafından ya- nıtlandı. Ataç, Kuşadası'nın Çamtepe mevkünde bulunan 28 cüt, 2720-sayfa, 17 pafta, 366 ada, 49 parsel numarah 90 bin 553 metrekarelik arazinin Ha- mamımn' Suna Gönül Pelister adına kayıtlı olduğunu bildirdi. Cumhuriyet, 22 ağustos günü yayımladığı haberle Pelister'in Kuşadası'nda arazi saün aldığı- nı duyurmuş, bu arazinin aslın- da özer Uçuran ÇiDer'e ait ol- duğunu ve noter senedi ile Pelis- ter'in üzerinde gösterildiğini bildirmişti. Başbakan Tansu Çiller'in Yeniköy'dekiyalısındaçalışan emekli belediye memuresiSuna Pelister'in, Kuşadası 'nda 90 bin 553 metrekare arazisatın aldığı doğrulandı. 26 dönüm veya fazla Hazûıe arasında havaalanı karşısında vannda bila dönüm Hazine ara- nnda bila dönüm Hazine arazisi. arazisi, Antalya-Kemer civann- olduğu iddia edflen 680 dönüm zisi, İstanbul-Polonezköy civa- 1- Bu yerlerin ilgili tapu ve da bila dönüm Hazine arazisi, civarında Hazine arazisi, Istan- nnda bila dönüm Hazine arazisi, kadastro müdürlüklerinden Antalya, Cihadiye-Çamköy bul-Kanbca sırtlannda veya ci- Bodrum-Turgutreis beldesi civa- Çiller ailesi üzerine ve ortağı Seven'in önergesi Mehmet Seven, TBMM Baş- kanlığı'na önceki gün verdiği diğer bir soru önergesiyle de Çüler çiftirıin satın aldıklannı öne sürdüğü yeni araziler hak- kında bilgj istedi. Şeven'in, Baş- bakan Çiller tarafından yanıt- lanmasını istediği sorular şun- lar: "Esiniz özer Uçuran Çiller ve ortağı Nevzat Ak tarafından Hazine'ye ait bazı değerli ve gü- zel yerlerin alındığı iddialan mevcut Bu yerlerden bazüan îöyle: Antalya-Göynük mevkünde Avrupa insan Haklan Komisyonu iskence iddiasını kabul etti Hastabakıcı TiâkyehiAmqxı\aşikayetetti NECATİAYGIN IZMtR- Tepecik SSK Doğum Hasta- nesi'nden bir çocuğun kaçjniması olayın- dan sonra gözalöna ahnan ve işkence gö- ren hastabakıcı Yüksel Yağa'm başvu- nısu, Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'- nca kabul edildi. Yağız başvurusunda iş- kence gördüğünü belirterek Türk hükü- metinden 100 bin dolar tazmınat istemin- de bulundu. Tepecik SSK Doğumevi Hastanesi'nde 4 Araük 1989 tarihinde 3 günlük bir çocu- ğun kaçınlmasıyla ilgili gözalbna ahnan Yağız, işkence görmüş ve bunu doktor ra- porlanyla kanıtlamıştı. Daha sonra Yağız'ın çoçuk kaçtnnayla herhangi bir ılgisinin olmadığı an- laşılmıştı. Bunun üzerine Yağız kendısine işkence yapanlar hakkında suç duyuru- sunda bulundu. Savcıtık, polis memurlan Halit Duygu, Böiir Taşdeten, Neşet Hakcd hakkında, "insaalara köcü ımıaınde'*den dava açtı. Izmir 1. Asliye Ceza Mahkemea'ode açı- lan davada mahkeme heyeti, âosyadaki belgelere göre Yağız'a ağır işkence yapıl- dığı görüşüne vararak görevsızlik karany- ta dosyayı Izmir 2. Ağır Ceza Mahke- mesi'ne gönderdi. 2. AğırCeza Mahkeme- si, Yağız'a işkence yapıldığı, ancak yapan- iann lamler okiuğunun anlaşılamadığı gö- rüşüne vararak sanıklann beraatlannı ka- rarlaştırdı. Karar onaylandı îzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesî'nin ka- ran Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce de onay- landı. Bunun üzerine Yağız, Türkiye'de hukuk yollannın tıkandığı gerekçesiyte Avrupa însan Haklan Komisyonu'na bi- reysel başvuru hakkını kullandı. Yağız'in başvurusunu inceleyen komisyon, konu- nun görüşühnesini benimsedi. Yağız'ın avukatı Erol özcaa konuyia ilgili şunlan söyledi u Tflrkiye'de huknki yoBaraı tıkanması üzerine Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'- na başvurduk ve kabul edildi. Ba bizim için çok öaemli bir geüşmedîr. Miivekkilime 106 bin dolar tazminat ödernnesmi istedik. Komisyon, Törk hükümetinden koMiyia fl- g3i görüş istedi. Aynca kdıııisvoıı karann- da, Türkiye hükümetinin kabul ettiği insan haklanna ilişkin sözleşmeye veek protokai» kre aynen uyulmasmı istedi." Özcan, davada Türk hükümeti adına savynma yapan avukat Can Ahan'm da komisyona şu görüşleri ilettiğini söyledi: "Bir çocuk kaçırma olayı olmoştur. Yük- sel Yağız da bu olayla ilgili olarak gözaltaaa almnuştır. Daha sonra işkence gördüğü id- diasıyia polis memurlan hakkmda dava acümtş, pofis memurian beraat etmiştir. Yüksel Yağız'ın hakkım araması için iç hu- kukta tüm yolları rükemnemiştir. Türkiye anayasasmm 125. maddesimn 2577 sayüı idsri yargılama usulii yasasraa göre, idare keadi eylemi ve iştemleriflden doğan zaran ödemekie yükümKi ounasına karştn, bir yû içinde dava açdmamıştır. Türkiye'de böyle bir davayı açmaya hakkı vardt Ayrıca iş- kence iddialanndan olan Yüksel Yağız'm gözaltında iken çvriçıplak soyuMuğu, dn- sel organianaa efle ve sert cisunle baskt yapıldığı, cıplak olarak falakay a yatffikhğı savları doğru değildir." Nevzat Ak üzerine kayıtlı arsa, başka Hazine arazileriyle birtik- te ada, pafta, parsel numara- lannı net biçimde bildirir misi- niz? 2- Ahnan tüm arazilerin dönu- münü ve hangi rayiç bedel üze- rinden toplanı kaça alındığını. bu arazilerin maliyeye hangi be- del üzerinden beyanının yapüdı- ğmı biklirir misimz?" 2 trilyon kredi Mehmet Seven, TBMM Baş- kanlığı'na verdiği diğer bir soru önergesi ile de Sabah gazetesi- ne, Hazine'den "Kaynak Kulla- nımını Destekleme Primi" adı altında 2 yılı ödemesiz, yüzde 36 faizli, 2 trilyon liralık kredi verildiği bilgisim gündeme ge- tirdi. "Bu kredi Sabah'a niçin verü- miştir" diye soran Mehmet Se- ven, Çiller"lerin komşusu Meh- met t'stünkayanın aldığı kredi- lere de dikkat çektiği önergesin- de, şöyle dedi: "Krom Madeni thracatçılar Demeği mensuplarına 168 mil- yar lira civannda bir kredi veril- di mi? Verilmişse hangi gerekçe ile verilmiştir? Kontşunuz Meh- met Üstkünkaya'ya yüzde 24 fa- izle 68 milyar lira kredi verildi mi? Verilmişse ne şekilde ve han- gi gerekçeye dayaıularak veril- miştir?" Mehmet Seven, aynı önerge- de, Bedrettin Dalan ve Mustafa Süzer'in araalık ettiklerini bil- dirdiği bir helikopter alımında 10 milyon dolarlık komisyon alındığını da savlayarak bu ko- nuda Çiller'den bilgi istedi. MKRO DINÇ TAYANÇ Hanedan Mezapları "Kimbilir tarih sürecinde kaç hanedan gelip geçmiş ve geçinceye dek de ne saltanatlar sürmüştür?" diye geciriyorum içimden. Gecenin hayli ilerlemiş bir saati, ama uykumun bundan haberi yok! Kalkıp kitaplığayöne- liyor ve tarihi karıştırmaya koyuluyorum... Sabahin ilk saatleriyle birlikte, kentlik yerlerde horoz- ların yerini alan motorlu taşıtların sesleri caddeye yayı- lırken hanedanlar ve 'saltanatlan' hakkında yeterince bilgilendiğime inanıyorum!.. Efendim, hanedanların sayısı öyle sayılacak, akılda tutulacak gibi değil. Ama saltanatlarının bir ortak kesiti var ki o da atlanacak türden değil. Hemen tüm hanedanların 'kurucu babası' saltanatın nimetlerini 'keşfetmiş!' (Ya da önceden keşfettiği için önceki hanedanı devirip kendi saltanatını kurmuşü!) Devr-i iktidarlarında 'önce ben, sonra ailem, sonra uşaklanm' ilkesinden sapmayan hanedan babaları, hem yiyorlar hem yediriyorlar tarih boyunca. Yemenin, yedirmenin boyutları öyle bir yere varıyor ki sonunda hanedan babası tanrılaştırılıveriyor... Tanrılaştırılıveriyor da ölümlülükten kurtulamıyor! Eski çağların Mısın'ndan Anadolu uygarlıklarına, La- tin Amerika'dan Afrika'ya değin 'tannlaştırılmış ölümlü' için daha sağlığından başlıyor 'anıtmezar' telaşı... öyle bir anıtmezar hazırlanacak ki hanedan babası hem 'dünyevi' saltanatını 'ölümünden sonraki yaşamında' da sürdürebilsin hem de ardından 'rahmet okuyacaklar' onun kutsal cesedine asla erişemesinler... İşte bu noktada kesişiyor tarihin çoğu hanedan baba- sının ve ailesinin ve de uşaklarının ortak yazgısı. Kesişi- yor, çünkü hanedan babası öldüğünde; eşinin, çocukla- rının, sevdiği ve de sevmese bile saltanatından pay sa- hibi kılıp beslediği uşaklarının da tüm dünyevi hazine- leriyle birlikte anıtmezara kapatılması 'gelenek!' 'Yasonrası?' diye geciriyorum içimden. Tarihte, hiçbir hanedanın babasıyla birlikte anıtmezara 'diri diri' kapa- tılıp da içeride olup bitenleri anlatan aile bireyi ya da uşak yok ki sorumun yanıtını bulabileyim! Umarsız, oturup düş gücümle çıkarsamalar yapmaya çalışıyorum. Sanırım, mezara kapatılmayı izleyen ilk günlerde, ha- nedan ve saltanattan nemalanmış olanlar, başlarına ge- lenin ayrımına varamıyorlar... Yiyecek ve içecek bol, üs- telik çevreleri ışıltılarıyla havayı tüketen mumların par- lattığı türlü hazinelerle dolu, dahası hanedan babasının cesedi taptaze! Her şey dünyadaki gibi; uşaklar hizmet ediyor, efendiler yiyip içiyor! Ya sonraki günler ve haftaiar? önce yiyecek ve içecekler tükeniyor... Ardından, yok olmaya yüz tutan havayla birlikte mumlar birer ikişer sönüyor. Mumlar söndükçe, hazinelerin parlaklığı da karanlığa bürünüyor... Ve aç susuz, karanlıkta kalan ha- nedan üyeleriyle uşaklar, dehşet içinde bir şeyi duyum- suyorlar: Hanedan babasının cesedinden çıkan koku- yuü! Düş gücüm sınırlarını zorluyor ve sürdürüyor... Koku, içeridekilere iki şeyi anımsatıyor. öncelikle ya- şamı boyunca kendilerini besleyip zenginleştiren koru- yucu artık yok' olmuştur. Sonralıkla ve de daha önemli- si, onun yokluğundan çıkan kokular, kendilerinin 'yok olacaklarının' habercisidir! Anıtmezarın, geçit vermez kalın duvarlarının ardında gizfi labirentlerde ölümcül bir |ç>ş"öşturma, bir.yaşam savaşı başlıyor umarsızca. önce güçsüzler, ölümcülle- şiyor... Dayanacak gücü kalanlar, hanedan babasının cesedini saran kurtlarla kendilerinden önce ölüme ya- tanlardan yükselen kokuları duyumsayaduyumsayaçıl- gına dönüyorlar... Uşak-efendi ayrımı kalkıveriyor orta- dan... Düşgücümünsınırları, bu noktadan sonra değmekor- ku filmine taş çıkarmaya soyunuyor... Sağ kalan hanedan üyeleriyle uşaklar; ilkin ölenleri, ardından ölümcülleşenleri yemeye koyuluyorlar. Sonra sıra, birbirlerini yemeye geliyor... Burada, uşakların uşaklıklarını anımsayacak hali olmadığından, efendileri daha bir dehşet bürüyor... Mezarın içi, bir anda hanedan babasının sağlığında kazandığı en sinsi ya da en kanlı savaşın alanına dönüyor... Sonra; son kalan, son ölüyü de yiyor ve kendi ölümüne yatıyor... Meydan, kurtlara kalıyorü! Artık mezarın içinde sadece kemikler ve yağmalan- mayı bekleyen hazineler kalmışken dışarıda yeni bir ha- nedanın babası, saltanatının nimetlerini yiyip dağıtarak anıtmezara bakıyor, iç geçiriyor ve "Ben, öyle bir anı- tmezar yaptıracağım ki tüm öncülleriminkinden daha görkemli ve de daha gizemli olacak'' diyor. Yeni hanedanın, yeni saltanatından nemalanan akra- balar ve uşaklar, onaylayarak başlarını sallıyor ve 'el- bette'diyorlar, eski hanedan mezarının içinde yaşanan- ları, kendilerinin de yaşayacağının ayrımında bile ol- maksızın... Ana fikir: Hanedan mezarları, aynı zamanda tarihin de mezarlığıdır. Ana fikrin ana fikri: Tarihteki izleri kara olan hanedan- ların mezarları, dıştan görkemli gözükseler bile içleri kurt kaynayan birer çukurdan başka bir şey değildir. Aydınlanmada kilometretaşı TURAN DURSUN KUR'AN ANSİKLOPEDİSİ 31 EKIM'K KADAR 8 CILT PI >- IVRAS ASSİKLOFEDİSİ Tıriktt, İlUm Unftımü ilkar. Htrituıt ukftHUctfı Hr ÜİU ktatlaiı. llgdı mı vc Mulrm TirkfuiK ve açıkkmaknna ytr itnliı hlsm tttjtnu* n tıumh louılınjUu tfilUmâ n ıtnmltr thndı Uiam dbtfaıutJa htrkm bırUftıUın kayMiikra bdf^ımUı Htdisitr, Bıitn, Mskm ;ıh ftnıulir ıktkrıt tıtrltrindlt lUııdı. *• KVKAN ASSİKLOfEDİSI i cılltco olnfiyor Hertım btnocı hmur tafidj batılmı;, 320 ssyîa. ıplık dıtij. b« cıll KURÂN «JshâÖPEDİsTiSTEK FORİIİÜ" | »o'odoTL j 3 200000 TL. O Ismec ÖOûtoJ 6S5 239 Noiu Po3a Çetd Hasahro «00 000 Tl_ y | Adc Soyadı: _ PoaUKodu: - . _ _T«fc Inu»: I 1 Istek Formunu doldurarak peşınatı yatırdığınıza daır belgeyte tartikte Kaynak Yayırtan Istanem adreara gondefd^ınczcle altler aoVsanize teslm sdMecsktr KAYNAK' YAYINLARI \SftCLM. CADOESt Nt> 1MKAT4 80070 BEVOĞUJ/laANBUL T a VEFAK5. CTJB12)2S2 2 I 66-2S2 21 99 FP/aÇAKfclMCSO»CAKNOJ/VKiaLAV/AMCAaAra_öM12)23109 13 ATATÛRK CADOESt DALYAN G-UMROK ^ MERKEZİ NO 398 KAT 8/901 Aİ&ANCAK/feMfe? TB- CD23Z» «63 76 »6 PERDEARALIĞINDAN Nadir Nadi 4. bası 70.000 (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğht-İstanbul ödemeli gönderibnez
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear