23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ1994 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Yağmurdualıtoplum olamayız... Laikliği dışlayarak demokrasiyi yaratmak ve yaşatmak olanaksızdır. Laiklik; bilimsel ve eleştirel aklm temeli, cumhuriyetin ve demokrasinin soluk alma organıdır. Uygar dünya, laikliği özümsediği içindir ki demokrasiye ulaşabilmiştir. M.İSKENDER ÖZTURANLIA tatürkçüDüşünce Derneğiİzmir ŞubesiBaşkanı E n az dört yıldan beri tüm leri laikliğin ilkeleridir. Bu nedenle siyasal partilerimiz 1982 laikliği dışlayarak demokrasiyi yarat- Anayasası'nı değiştir- mak ve yaşatmak olanaksızdır. Laik- mek istemektedirler. Bu lik; bilimsel ve eleştirel akhn temeli, doğrultuda tasanlar bile cumhuriyetin ve demokrasinin soluk haarlamışlardır. 1991 alma organıdır. Uygar dünya, laikliği mek istemektedirler. Bu doğrultuda tasanlar bile haarlamışlardır. 1991 genel seçimlerinden sonra kurulan koalisyon hükümetinin protokol ve programında da 'anayasanın çağdaş bir konuma getirileceğf yargısına yer verilmiştir. Ne var ki bugüne değin olumlu sonuçlara vanlamamıştır. Hiç kuşkusuz bunun çeşitli nedenle- ri vardır. Ama en önemlisı. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşı olan laikli- ğe saygı gösterilmemesi. demokratik- leşme yolunda laikliğin ne denlı önem taşıdığının gereği gibı anlaşılamaması- ,dır. Bu nedenledir ki üç yıldan beri anayasanın ancak bir maddesi değişti- rilebilmiştir. Bir süre önce yeniden başlatılan de- ğişiklik girişimleri, bir ileri bir gen gi- dişlerle yürütülürken sonunda, anaya- sanın 24. maddesinin son fıkrası üze- rinde çıkan anlaşmazlık yüzünden, partiler arası çalışmalar durdurulmuş- tur. Bu suretle. Türk ulusunun özlem- lerine ve beklentilerine yanıt vereme- yen 1982 Anayasası'nın değiştırilmesi de başka bir bahara kalmıştır. Bilindiği gıbi demokrası. laık bir dü- şüncenin ürünüdür. İktıdan gökten yere indirerek onu ulusa mal eden, bu suretle de demokrasinin kapısını ara- layan, laikliktir. Vc demokrasinin ilke- özümsediği içindir ki demokrasiye ulaşabilmiştir. Hep biliyoruz ki 1908 tkind Meşnı- tiyet Anayasası, 1876 Birind Meşruti- yet Anayasası'nın Ilerisinde'dir. 1924 Anayasası. 1908'den; 1961 Anayasası ise 1924'ten ileridir. Ama 1971 ve 1973 değişiklikleriyle geriye dönüş başla- mış, 1982 yılında anayasal düzenimiz büsbütün gerilere götürülmüştür. Oy- sa dünya. akıl almaz bir hızla üerle- mekte, yeniliklere doğru koşmaktadır. Böylesine ilerleyen bir dünyada hangi konuda olursa olsun gerilere düşmek, anlaşılması güç bir aymazlıktır. Ne ya- ak ki bu aymazlık ülkemizde yaşan- mıştır. Yıllar yılı Atatûrk ilkelerinden odünler verile verile, laiklik ilkesi örse- lene örselene bugünlere gelinmiştir. Çeşitli uygulamalar ve davranışlarla. laik devlet ve laik eğitim sistemi tanın- maz duruma getirilmiştir. Şimdi ise bu çağdışı anayasanın ileri doğrultuda değiştırilmesi istenirken gereksiz yere bir laiklik tartışması çıkanlnuşür. La- iklikten verilen ödünlerin anayasal düzenimizi daha da genlere götürece- ğj, bazı çevrelerce bir türlü anlaşılama- mıştır. 27 Mart verel seçimelerinden önce bir partinin genel başkanı, "Herkes kendi hukuk düzenini seçme özgürlüğû- ne sahip olacaktır" diye bir tümce kul- lanıruştır. O günlerin seçim heyacanı içinde bunun üzerinde gereği gibi du- rulmadı. Anayasa tartışmalan sırasın- da, gerçek bütün çıplaklığı ile çıkmıştır ortaya. Çünkü bu siyasal parti. "Dev- letin sosyal, ekonomik, siyasal ve hu- kuksal düzeni, din kurallanna dayandı- rdamaz" biçimindeki anayasa yargısı- nı, 24. maddeden çıkanp onun yerine "Herkes inandığı gibi yaşamak hürri- yetine sahiptir" tümcesıni getirmeye kalkışmıştır. İşin ilginç yanı, bu öneri- nin kabul edilmemesi halinde, anlaş- maya vanlan maddelerdeki desteğin de çekileceğini söyleyebilmesidir. Öne- riyi ortaya atan siyasal partinin şeriat- çıbğını ve gericiliğini dünya âlem bil- mektedir. O nedenle bunun önemi yoktur. Asıl önemli olan, öteki sağ ka- nat partilerinin açıktan açığa ya da gizli olarak bu düşünceyi destekleme- leridir. Bu suretle bir kez daha anlaşıl- mıştır ki hiç olmazsa anayasayı değış- tirebilecek oy çoğunluğuna sahip olan siyasal partilerin laiklik üzerinde anla- şamamalan, demokratikleşmeyi en- gelleyecek boyutlardadır. Böyle bir uzlaşmaya vanlmadığı içindir ki ana- yasa değişikliği bir kez daha rafa kal- dınlmıştıf. Her kişinin inancına göre yaşaması ne demektir? Böylesine kaypak bir tümce. anayasa yargısı olabilir mi? Olursa yönetsel bir kargaşa, toplum- sal bir başıbozukluk doğmaz mı? Çe- şitli inanç gruplan karşılıklı çauşma içine girmezler mi? Uygar dünya din ve devlet işlerini birbirinden ayırmış, toplumsai olay- larda din faktörüne yer verilmeyeceğı kuralını benimsemiştir. Çağdaş dün- yada din, bir vıcdan işidir, duygusal bir sorundur. Dınin yeri tapınaklar, vicdanlar. yüreklerdir. Devleti yöne- ten, inanç grupları değil; düşünce odak- larıdır, akıl ve bilimdir. Bunun içindir ki laiklik, yalnız din ve vicdan özgürlü- ğü, din-devlet aynlığı anlamına gelme- mektedir. Devlet işlerine, toplumsai olaylara dinin kanşmaması, din devle- ti yolunun yeniden açılmamasıdır. 1923 devrimcilerinin en büyük başa- nsı, bilime ve akla önem vermeleri, çağdaş uygarhk yolunu benimsemele- ridir. Bağımsızlık savaşından sonra bir yol aynmına gelmişlerdir: Ya çağdaş bir sisteme geçecekler ya da eskisi gibi din devleti uygulamasını, şeriat düze- nini sürdüreceklerdir. Aklın ve bilimin doğrultusunda yürüdükleri için laik düzeni seçmişlerdir. Dinsel duygulann devlet işlerine ve politikaya kanştınl- masını başkalanna yasakJamakla kal- mamışlar, kendilerine de yasaklamış- lardır. Dini "makaraların en yükseği olan vicdanlara" aktarmışlardır. Ne var ki daha sonra gelen kendini bilmez çıkara politikacılar, bu çağdaş düşünceden aynlmışlar, dini yeniden devlet katlanna taşımışlardır. Kişisel ve partisel çıkarlan için, yüreği terte- miz halkımızı kandırma yöntemlerine başvurmuşlardır. Laikliğin dinsizlik demek olduğunu bile söylemekten çe- kinmemişlerdir. Bütün bunlar, 1982 Anayasası ile ilk ve ortaöğreümde zorunlu din dersi uy- gulaması getiren siyasal iktidarlann marifetidir. Nasıl 1950'lerde Türkçe ezanın Arapçaya dönüştürülmesi, din tüccarlanna, din bezirgânlanna bü- yük bir ödün verdiyse.. zorunlu din dersi uygulaması ile de ikinci büyük ödün verilmiştir. Ne var ki bunun üze- rinde gereği gibi duran yoktur. Anaya- sa çalışmaları sırasında çoğu parrileri- mizin zorunlu din dersinden > ana olduk- ları ortaya çıkmıştır. Bö> le bir zorunlu- luğun laikliğe a\ kırı olduğu düşünülme- mektedir. Bugüne değin laik de>letten veriJen odünler vetmijormuş gibi, şimdi de 24. maddenin zorunlu din dersi geti- ren 4. fıkrası yürürlükten kaldırılacağı- na, laikliği konıyan son tıkrası törpü- lenmek istenmektedir. Hiç kuşkusuz anayasalann yapımı ve yaamı önemli bir konudur. Bir ana- yasada laiklik ilkesi yoksa devlerin laik olması olanaksızdır... Bu nedenle ana- yasalar, toplumsai yapının temelidir. Ne var ki anayasalardan ve yasalar- dan daha önemli olanı, insan faktörü- dür. Dünyanın en iyi anayasalan 'bili- siz' (cahil) yöneticilerin elinde kolayca yozlaşmıştır. Dört başı mamurolmasa da bilinçli ve tutarlı yöneticilerin uygu- ladıklan anayasalar ise olumlu sonuç- lar doğurmuşlardır. Anayasalann ve yasalann değeri, daha çok onlan uy- gulayan kişilerin değeri ile ölçülmekte- dir. örneğin "öğretim BirliğJ Yasası" cumhuriyetin temel yasalanndan biri- dir. Her dönemde anayasalann koru- ması alüna alınmıştır. Bu nedenle de değiştirilmemiştir. Tıpkı 3 Mart 1924'- tekı gibidir. Ne var ki başka yasalarda yapılan degişikliklerle delik deşik edil- miş, tanınmaz duruma getirilmiştir. Şu halde yasalarda ve anayasalarda tılsım aramak doğru değildir. Asıl tıl- sım, onlan uygulayan yöneticilerin bi- üncinde ve vatandaşlann uyanıklığın- dadır. Anayasada yazılı olmasına karşın Atatürk ilkelerini uygulama alanın- dan kaldıran, laiklik ilkesine değer vermeyen siyasal iktidarlar ve yöneti- ciler, ne yaak ki görevlerini savsakla- mışlardır. Bu nedenle de laikliği koru- mak ve savunmak, ulusun görevi haline gelmiştir... Türk ulusu şimdi, devleti adım adım şeriata doğru götü- ren güçlerle savaşmak ve bu savaşı da kazanmak zorundadır... Çünkü bu sa- vaş kazamlmayacak olursa çok yakın bir gelecekte, toplumumuzun yağmur dualan ve fatihalarla yönetilmesine, düşünen insanlann üstüne yilanlann ve çiyanlann salıvenlmesine hiçbir za- man engel olunamayacaktır. ARADABIR VEDAT GÜNYOL li Irade... Milli Irade nedirdiye hepdüşünürdururum. Milli irade deyince akla ilkten halkoyu geliyor. Aslında halkoyu de- nilen şey, halkın bağrından kopan, iyiyi kötüyü kendi aklı ve deneyimleriyle saptamış, bağımsız, özgür bir düşün- ce ürünü olmalıdır. Ne var ki, özellikle Doğu ülkelerinde, halkoyu, paralı pullu kandırmacalarla yönlendirilen bi- linçsiz, bilgisiz insanlann seçim sandıklarında körü kö- rüne kullandıkları oydur. Aslında halk iradesi, o bilinç- siz, kafaca ve akılca yoksul insanları yönlendirenlerin iradesidir. Halk, aşağı yukarı. batısı doğusuyla, tüm dünya ül- kelerinin insanlarını kapsa- yan bir kavramdır. Fransa- sı, Ingilteresiyle de ele alınırsa, halk kavramı, aynı ölçüde olmasa da, dilbaz, düzenbaz politikacıların et- kisinde, dürtüsünde kalan dünya insanlarının tümünü kapsar. Gelin, halk kavramı üze- rinde düşüncelerini söyle- yenlere kulak verelim. Vol- taire'e kalırsa: "Söz konu- su halk'm yönetilmesi değil, eğitilmemesidir." Schiller de şöyle dile ge- tiriyor yürek acısını: "Ey! En ufak bir rüzgara kapılan devingen halk! Bu dayanık- sız şeye tutunanların vay haline." E. ve J. Goncourt'lara ba- kılırsa: "Halk ne doğruyu sever ne de yalını; sadece masalı ve yaygarayı se- ver." özetle diyebiliriz ki, halk her yerde halktır, yani alda- tılmaya elverişli, yarı bi- linçli ya da bilinçsiz bir insan tomarı. Bu bakımdan ben, milli irade denen şeye kuşkuyla bakıyor ve Aziz Nesln'in Türk halkı için söylediği sözleri, az çok farkla, tüm dünya halkları için doğru buluyorum. özleşen Türkçemizde ulusal istenç, politikacının tutucu diliyle milli irade, ne zaman gerçekten milli ira- de olur, buna bakalım. Ge- cekondulu, dört beş çocuk anası, kocasının buyruğun- da emir kulu Ayşe hanım milli iradeden ne anlar? Hoş, kocası Mehmet Can- boğaz da bir şey anlamaz ya, konu komşunun, kahve arkadaşlarının (hepsi de kendisi kadar bilinçsiz) et- kisinde, falanca açıkgöz politikacının ya da profesör taslağının, kendi çıkan doğrultusundaki yönlendir- melerine kafasını koyar. .Gerçek demokrasiyi ku- racak olan ulusal istenç, böylesine savruk, gelişigü- zel bir düzeyde kaldıkça, hiçbir zaman ulusal isteği- ni, gerçek isteğini dile geti- remez. Peki ne yapmalı, milli iradeyi gerçekten milli irade düzeyine çıkarmak için? Ben, yani kulunuz, had- dim olmayarak diyorum ki, ulusal istenç; ancak ve an- cak, en az laik lise öğreni- minden >Arkasıl9-Sayfada Insanlar cayır cayır yanarken... Ş u TV denen renkli cam çıktığından beri herşeyçokdeğişti. Dünyayı odamıza sokuverdi. Dedikodu dahil her şey gözler önünde, ortada. Tıpkı Sıvas olaylannda olduğu gibi. Ağzı salyalı, kana susamış caniler... Kazana konan bir beyaz insanın etrafında "ölüm dansı" yapan Kızıldeniilergibi çığlık çığlığa. Yakmak. yıkmak. öldürmek... Kimin için, kimın adına? İslamiyet vedinadına... Bre cahiller! O İslamiyet ki, insana. kendi canını alma, intihar etme yetkisi bile vermezken başkalannın canını alma nereden çıkıyor? Peki, din adına, islamiyet adına başkasmın canını almak, hem de en vahşi bir şekilde, en acımasızca; yakarak... Olaylan izlerken pişmiş kelle gibi sıntanlangördük. Sızey. sıntanlar, ne insan olabiKrsiniz ne İslam. Canavar desem, gerçek canavarlar bana gücenir mi bilmem. 37can. Ulkenin yazan, çizeri, şairi. Suçlan: Yazmak.çizmek. Böyle bir suç, ülkemiz dışında, bir başka kabilede var mı acaba? Dikkatedin.devlette demiyorum, kabilede. Devlet özelliğini kazanmış toplumlarda tek değer insandır. Her şey insan ıçındır. İnsanın mutluluğu içindir. Hayvanlan koruma derneklerinin kurulduğu günümüzde. insanlan koruma konusunda değil. tam tersine. öldürme, yakma yönünde örgütlü çalışmalar vardır. Örnek mı? Alın. Sıvas. Örnek mi? Alın. Kahramanmaraş. Örnek mi? Alın. Çorum olaylan. Nice canlar niçin girdi toprağa! Geçen 2 Temmuz, Türkiye'de insanlığın utanç günü ıdi. Kimlere ""kutlu" olsun o utanç günü?.. SadettinMalkoç HerkesBuKitabıOkuyacak AD Yayıncılık Duygu Asena'dan Yepyeni Bir Kitap... Bu kitap görülmemiş tasarımıyla, üstün \ kalitesiyle, inanılmaz fiyatıyla, Yayıncılık alanında devrim y aratacak! HaftaSonu bir d e ğ i ş i k l i k yapın K t T A P a l ı n ! MMM ve MM Migros'Zor, seçkin küapevleri ve tüm gazete bayilerinde... I I Ustelik SadeceKitapevlerinin talepleri için: Yeni Çizgi (212) 232 04 81- 240 1782 II111 PENCERE KiPli Bler Operasyonu... Çiller, Başbakan oldu, 10 binlerde dolaşan Amerikan Dolarını patlattı... Dolar30bin lirayı aştı... Ev kirasını dolarla veren, ayvayı yedi; dolarla yatırım yapan, hapı yuttu; dolarla borcu olan, kazıklandı; dolar istifedenkazandı... Kazanan bıri daha var: Başbakan!.. Çiller'in malvarlığı, yuvarlak hesap. yarım trilyondu... Oldu bırtrılyon!.. 93'te Çilter, "Ekonomıdon Sorumlu Devlet Bakanı" iken "Çocuklarınm geleceğini güvenceye almak için" Amerika'ya yatırıma başlıyor... 7 milyon dolarlık yatırım bu. Çiller bir yüzünde Ekonomiden Sorumlu Devlet Baka- nı... öteki yüzünde ABD'ye yatırım yapıyor... Olurmu?.. Merkez Bankası Başkanı'ndan tutun, yüksek bürokra- side ekonomiyle ilgili bütün genel müdür ve müsteşar- larla uğraşıyor, hepsini değiştirmek istiyor. öte yandan da ABD'de alışveriş merkezi satın alıyor, otelciliğe yatı- rım yapıyor, villalarına villalar katıyor. Olurmu?.. Bir yandan devletin en sorumlu ve yetkili makamında ekonomiyle, maliyeyle, döviz kuruyla, kredi oranlarıyla, bankalarla oynayacaksın, öte yandan iş çevirip yatırım- laryapacaksm... Dünyanın hangi devletinde, hangi demokrasisinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı bir yandan iş çevirip öte yandan devlet yönetebilir?.. Çiller, Başbakan olduktan sonra da Amerika'ya yatı- rım süreci devam ediyor... Olurmu?.. • Çiller, Başbakan olduktan sonra ekonomiyle tek başı- na oynarken Amerikan Dolarını patlatıyor, işleri yüzüne gözünebulaştırıyor. IMF'yebaşvurmakzorundakalıyor, televizyona çıkıp halktan özveri istiyor; dışardaki Türk- ler Türkiye'ye yatırım yapacak, Avrupa'daki işçilerimiz dövizlerini Türkiye'ye yollayacaklar... Yurttaşlarından bu özveriyi isteyen Başbakan'ın ken- disi ABD'ye yatırım yapmaktadır... . .Olurmu?.. Doğru dürüst bir devlette ve az buçuk bir demokraside o başbakan koltuğunda bir dakika oturabilir mi?.. • Bir Başbakan, hem ticaret hem siyaset yapabilir mi?.. Hem devleti yönetip hem yabancı bir ülkede otel ve alış- veriş merkezi işletebilir mi?.. Başbakan'ın yaşamı yurt- taşlarına örnek olmalıdır. Vergi sicili baştan sona bozuk bir Başbakan, yurttaşlarını vergi seferberliğine nasıl ça- ğırabilir? Çiller'in malvarlığı listesi: Villa, villa, villa, arsa, arsa, arsa, sonra yine villa, sonra arsa, arsa, arsa, arsa!.. On- larca villa ve arsa koleksiyonu yapan bu insanın hayat anlayışı ve dünya görüşü nedir?.. Yurttaşlarının önüne nasıl bir örnek ve bir yaşam mo- deli koyuyor?.. • Çiller'in malvarlığınm kaynakları kuşkulu, vergi sicili şaibelidir. Ama bütün bunları biryana bırakalım, ekono- mik bunalımın çukurundaki Türkiye'de bir yabancı ülke- ye "çocuklarınm güvencesi için" yatırım yapan bir Başbakan olamaz!.. Bu olguyu içine sindirebilen bir top- lum, geleceğine umutla ve uygar dünyanın yüzüne onurlabakamaz... Türkiye'de bir "temiz eller operasyonu'na gidilmeli- dir... Kirli eller operasyonuna değil... Aydınlık| ^ ^ HAFTALIK HABER YORUM DERGISI Çiller'in planı tutmuyor, 20 Temmuz'da genel grev Emekçi halk meydanlarda Ocak aymdan bu yana işten atılanlar gen alınsm Özelleştirme ve KIT'lerin kapatılmasına hayır! Zamlar gen alınsın Memura grevll toplusözleşmeli sendika Emeklılığı ortadan kaldıran yasaya hayır! Hükümet, imzaladığı toplusözleşmeye uysun Kumandanlar seçim gezisinde! 30 Ağustos ıçın propaganda kampanyası Kara Kuvvetlerı Komutanı Karadayı ABD'de madalya alırken, Gureş, Burhan. Bayazıt Karadenızde sempatı turu atiılar Gureş, şehıtlık ısterken Denız Kuvvetlerı Komutanı kemençe çaldı, Hava Kuvvetlerı Komutanı horon teptı. ÖYS'de bir çalıntı soru daha! Aydınlık bir sorunun daha çalındığnı ortaya çıkardı OYS nın A kıtapçığındakı 31 soru Noter emanetınde bulunan elyazmalanndakı 39 soru ile aynı Tekel kurarlarsa elleri yanar Haftanın Konuğu: Osman Saffet A/olafla basındaki son gelışmeler Eskıden muhalif gazeteler çok satardı . ' • Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in 3 aylık 'icraat'ı • PKK nın Kurt sorununa çözumü: Hucurat suresı. BUGUN VE HER CUMARTESİ BAYİLERDE Cumhuriyet Kitap Kıılübü Adapazan Temsilciliği BARIŞ KİTABEVİ vc SAPANÇA BELEDİYESİ İşbirliğiyle 5. KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ SOYLEŞİ VE İMZA GÜNÜ 17 Temmuz Pazar(yann) DUYGU ASENA ORHAN ALKAYA ÖNER YAĞCI VECDİ SAYAR Sıuıf 16.30 Yer İnsan Haklıırı Pıırkı SARAS'CA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear