23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İmtiyaz Sahibi: BerinNadİ Genel Yayin Koordinatörü: HikmetÇetinkaya #06061 Yayın Danışmanı:Orhan Erinç • Yazı jşleri Müdürleri: İbrahim Yıldız(Sorumlu),DinçTayanç • 19 MayısÖzel Ek Koordinasyon: DenizSom •GörseIYönetmen:Ha>TİArslan#GrafikDüzenleme:\azanTacer,Bülentörkenso} ' Yayımlayan veBasan: YeniGiinHaberAjansı Basın veYayincılık A Ş PK.246 İstanbul. Uygarlık Savaşımı... 20 Mayıs 1919 gûnü Albay Bekir Sami, Karaköyde Yûzbaşı Selahattfn Yurtoğlu'na rastlar: - Benımlegel.. Yürürler, köprünün ortayerinde Bekir Sami korkuluğa dayanır, Selahattin'e bakar: - Ben gıdiyorum, benimle gelır misin? - Gelırim. - Durumu biliyorsun, Izmır cephesıne gıdeceğim, Yu- nanlılara harp ılan edeceğım ve hükümete isyan edece- ğım. - Gelırim. Bekir Sami Eminönü'ne doğru bıraz daha yürür, yine durur Selahattin'in yüzüne birdaha bakar: - Bu işın ıçinde asılmak var, kazıklanmak var, hapsedil- mek var, yalnız bir şey yok: ödüllendirilmek! ödül, vatan kurtulursa "Bunda hızmetimiz var"dıyesevınmektır. Ge- lır mısin? -Gelırim. 2i Mayıs 1919 sabahı Galata rıhtımından ayrılan vapurla ıki arkadaş Bandırma'ya geçerler, Ege'de ilkdirenışı başlatacaklardır; ama sonu acı olacaktır. • Oysa21 mayıstan ikı gün önce 19 Mayıs 1919da Mus- tafa Kemal Paşa, Samsun'a ayak basrnışt/r. Albay Bekir Sami, sonuna dek yurtsever bir kişidir, doğrudan düşmanın uzerıne gıdiyor. Mustafa Kemal Paşa ıse Yunan askeri batıdan Anadolu'ya çıkmışken do- ğuya gidiyor; Sıvas ve Erzurum'da çalışmaya başlıyor. Neden? Çünkü Mustafa Kemal, ulusal dırenışi doğudan batıya örgütlü bir halk hareketıne dönuşturmek amacındadır. Bekir Sami, Ege'de eşraf ve asker kesıminde gereklı or- tamı bulamıyor. Mustafa Kemal, Sıvas ve Erzurum kong- relenyle adım adım amacına doğru yürüyor; Ankara'ya ulaşıp Büyük Mıllet Meclısı hükümetını kuruyor; ordu- larını düzenlıyor. Bu süreç ıçinde Bekir Sami, Ege'de ye- nılgıye uğramıştır; Bursa düştükten sonra da Albay'ın yıldızı sonuyor; Yunan askeri Eskışehır'e dek dayanıyor. 19 Mayıs'ınanlamı, ulusal dırenışe doğru bir halk hareketının ılk adımı olmasıdır. • 1919'un Mayısı'nda Türkıye kapkaranlıktır; kimilerı ingılızlere sığınmak ister, kimilerı Amerıkan güdümün- den medet umar; Mustafa Kemal Paşa bu tur aşağılık ço- züm yollannı daha Sıvas Kongresı'nde ehnin tersıyle ke- nara ıter. Ulusal Bağımsızlık Savaşı, emperyalızme ve ışbırlıkçı- lerıne karşı verilır. Işbırlıkçıler arasında padışah da vardır. Böylece sultanlığın ve hılafetın kaldırılması "meş- rulaşır". Ulusal bağımsızlığın ideolojısı kendilığınden oluşur Çağdaşlaşma, yalnız Türkler ıçın değıl, dünyada her halk ıçın eşanlamlıdır. Yalnız ülkenın değıl, aklın da kurtuluşu! Demek kı bılım yolu ve laıklık. Insanın aklının ozgürlüğe kavuşması ıçın ne gerekıyorsa onu yapmak, kurtuluşla eşdeğerlıdır. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çı- karken Mustafa Kemal bütün bunları duşünüyor ve bir "mıllısır gıbı vıcdanmda saklıyordu". • Mustafa Kemal. o dönemde ülkedeki ılerıcı bırıkimle ne kadar atılım yapılabilırse sonuna dek gerçekleştirdi. Kurduğu laık cumhuriyet, islam dunyasında tek ömektir. Hırıstıyan dunyasında aklın egemenlığını her tür bağ- nazlığakarşısavunan "Uyanış"ve"Aydınlanma"y\ "Kur- tuluş Savaşı' mızı Cumhuriyet devrımlerıne dönuştüre- rek yaşamak, Kemalizmın temel düşüncesıdır Bunun ıçindir ki Kemalızmı bır sıyaset ya da ıdeolojının ötesınde, bir uygarlık sorunu sayabılırız HrfzıVekJetVelidedeoglu'nun Söylev'e önsözünden Ya bağımsızlık ya ölüm! (Baştarafı 1. Sayfada) ve şerefinin gereği olan her öz- veriye başvurduğunu düşune- rek avunur ve tutsaklık zincirini kendı elıyle boynuna geçiren uyuşuk, onursuz bir ulusa oranla, dost ve düşman gözun- deki yeri elbette (çok) başka olur. Sonra. Osmanlı soyunu ve devletini (hanedan ve salta- natını) sürdürmeğe çalışmak. elbette Türk Ulusuna karşı en büyük kötülüğü yapmaktı Çün- kü ulus. her türlü özveriye başvurarak bağımsızlığını sağ- lasa da. Padışahlık sürüp gi- derse, bu bağımsızlık güvence- li sayılamazdı. Artık, yurtla, ulusla hiçbir duyunç (vicdan) ve duşünce bağı kalmamış bir sürü delinin, devlet ve ulus bağımsızlığının ve onurunun koruyucusu durumunda bulun- durulması nasıl uygun görüle- bilirdi? Halifeliğe gelince; bilim ve teknığın ışığa boğduğu gerçek uygarlık dunyasında bunun gü- lünç sayılmaktan başka bir ni- teliğı kalmış mıydı? Görulüyor ki, verdiğimiz ka- rarın uygulanmasını sağlamak ıçın, ulusun daha alışık ol- madığı sorunlara el atmak ge- rekiyordu (ve) kamuca konu- şulmasında büyük sakıncalar bulunacağı düşünülen sorun- ların söz konusu edilmesinde kesinzorunluk vardı (Şöyleki). Osmanlı Hükümetine. Os- manlı Padişahına ve Müslü- manların Halifesine başkaldı- rmak ve bütün ulusu ve orduyu ayaklandırmak gerekiyordu Türk atayurduna ve Türkün bağımsızlığına saldıranlar kim- ler olursa olsun, onlara bütün ulusça silahlı olarak karşı çıkmak ve onlarla savaşmak gerekiyordu. (ancak) bu önemli kararın bütün gereklerini ve is- terlerini ilk gününde açıklamak ve söylemek, elbette yerinde olamazdı Uygulamayi blr- takım evrelere ayırmak ve olaylardan yararlanarak ulu- sun duygu ve düşünceleri üze- rfnde Işlemek ve adım adım llerleyerok amaca ulaşmaya çalışmak gerekiyordu. Nitekim öyle olmuştur. Ama. dokuz yıllık tutumumuz ve yaptı- klanmız bir mantık zinciri için- de irdelenirse, ilk günden bu- güne dek izlediğimiz genel gi- dişin, ilk karann çizdiği çizgi- den ve yöneldiği amaçlan hlç aynlmamış olduğu kendiliğin- den belirir. Burada, kafalarda yer tutabi- lecek kimi duraksama düğüm- lerinin çözülmesinı kolaylaştı- rmak için bir gerçeği hep birlik- te gözden geçirmeliyiz: Beliren ulusal savaşın tek amacı, yurdu yabancı salgını- ndan kurtarmak olduğu halde, bu savaşın, başarıya ulaştıkça, ulusal ıstence (iradeye) dayalı yönetimın bütün ilkelerini ve bı- çimlerını evre evre bugünkü döneme değın gerçekleştırme- sı, doğal ve kaçınılmaz birtarih süreci idi Bu kaçınılmaz tarih surecinı. geleneksel alı- şkanlığıyla. hemen sezinleyen padışah soyu, ılk andan baş- iayarak ulusal savaşın amansız bir duşmanı oldu. Bu kaçınılmaz tarıh akışını, ılk anda ben de gordüm ve sezın- ledım Ama, baştan sona, bü- tün evrelen kapsayan sezgile- rımizı ılk anda bütünüyle açığa vurmadık ve söylemedik ileri- de olabilecekler üzerine çok konusmak, giriştiğimiz gerçek ve nesnel (maddı) savaşa bos kuruntular niteliği verebilir ve dış tehlıkenin yakın etkilerı karşısında uzüntü duyanlar arasından da. alışkanlıklarına, duşünsel yeteneklerıne, ruhsal durumlarına uymayan olası de- ğişiklıklerden ürkeceklerın ılk anda direnmelerıne yol açabı- lirdi Başarı için uygun ve güve- nilir yol, her evreyi vakti geldik- çe uygulamaktı Ulusun gelis- mesi ve yükselmesi için esen- lik yolu buydu Ben de böyle yaptım Ancak tuttuğum bu uy- gun ve güvenilır başan yolu, yakın çalışma arkadaşım ola- rak tanınmış kişilerden kimile- riyle aramızda, zaman zaman gbruşlerde. davranışlarda, yapılan islerde beliren temelli veya ikinci derecede birtakım anlasmazlıkların, kırgınlıkların, dahası. ayrılıkların da nedeni ve açıklaması olmuştur. Ulusal Savaşa birlikte başlayan yolcu- lardan kimilerı', giderek ulusal yaşamın bugünkü cumhuriyet yasalarına dek uzayan geliş- melerinde, kendi dü$ün ve ruh yeteneklerinin kavrama sınırı bittikçe, bana direnmeye ve karşıt olmaya başlamışlardır. Bu noktaları, aydınlanmanız için. kamuoyunun aydınlan- masına yararlı olmak için, sırası geldikçe, birer birer gös- termeye çalışacağım. Bu son sözlerimi özetlemek gerekirse diyebilirim ki ben, ulusun duyuncunda ve gelece- ğinde sezdiğim büyük gelışme yeteneğini, Bir ulusal giz gibi kendi duyumcumda taşıyarak yavaş yavaş bütün toplumumu- za uygulatmak zorundaydım. (*) Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgarıstan. (") Ingiltere, Fransa, italya. (1) Doğu illeri Ulusal Hakları Savunma Derneği. (2) Hakları Koruma. (3) Trabzon ve yöresıni Merkezden Bağımsız Olarak Yönetme Derneği Atatürk ün henuz "Gazi Mustafa Ke- mal" sanını taşıdığı 1927 yılmda. Cum- huriyet Halk Partisi'nın 15-20 Ekim gün- leri arasında Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nin büyük salonunda (1) toplanan İkinci Kurultay'ında okuduğu tarihsel Söylev'ı tam altı gün süre ile başından sonuna dek dinledim 0 tarihten beri, Söylev'in, okur yazar her Türk vatan- daşınca okunup bilinmesi özlemini taşımışımdırhep. Çunkü Söylev. emperyalist güclerce tutsaklığa sürüklenmek istenen Turk Ulusu'nun -tarıhte az rastlanır olumsuz koşullara karşın- kurtuluşunun ve Tür- kiye'nin toplumsal yapısında 1919 yılından 1927'ye değin aşama aşama gerçekleştirilen köklü devrimin, tarih- sel belge niteliğindekı, en büyük yapıtıdır. Bu yapıt, ardı ardına gelen 1911 Trablusgarp (Libya) ve 1912 Balkan Sa- vaşlarıyla 1914'te başlayıp bırkaç cep- hede dört yıl süren Bırinci Dünya Sa- vası'nda yenik ve bitik düşmus, bütun nesnel kaynak ve silahlarından yoksun kalmış Türk Ulusu'nun önüne düşerek üç yıldan çok suren bir bağımsızlık sa- vaşı sonundaki yengı ile ulusu kölelik- ten kurtaran adamın kalemınden çıkmış ve O'nun tarafından halka okun- muştur. Türkiye'nin toplumsal yapısındakı Büyük Devrim de ayrîı adamın, aklın önderliğindeki yüreklı savaşımı, bilinçli tutumu ve dayancı (azmi) ile gerçekleş- miştir. Bu bakımdan Atatürk'ün Söylev'i, Turkıyede 1919'dan sonra gerçekle- şen kurtuluşun ve Büyük Devrimin öy- küsüdür Bu tarihsel ve anıtsal öykü, Batı em- peryalizminın sömürüsü altındaki öbür ezılmış ulusları etkıleyıp onlann gunu- müze dek süregelen bağımsızlık sa- vaşlarına da orneklik ve önderlik ettiği için "mazlum halklann evrensel önde- ri" nitemine hak kazanan ve böylece dünya tarihinde yeni bir çağ açan adamın, Gazi Mustafa Kemal'in. ya- samından en önemli bir bölümü anlatır Su halde Atatürk'ün devrimci kışili- ğinı ve Türk Bağımsızlık Savaşı ile onu izleyen Büyük Devrimin, bir yandan Türk halkı, öte yandan -o tarihte henüz hepsi birer sömürge olan- bugünkü az gelişmiş ülkeler halkları yönünden ser- gilediği büyük önemi anlamak için, bü- yük Söylev'ı okumak, hem de bir değil, birkaç kez okumak gerekir Hele 15 Mayıs 1919'da izmır'e çıkan duşmanla kimlerin işbirliği yaptığını, kimlerin vatana ihanet ettiğini; Türk Bağımsızlık Savaşı'nın hangi olumsuz koşullar ve çetin güçlükler içinde ka- zanıldığını: Türk Devrimine hangi çev- relerın ve çurümüş görüş sahiplerinin karsı çıktıkiarını bilmek. Türk yurdunu. Turk Ulusu'nu ve Türk Devrimini gele- cekteki tehlıkelerden korumakla görev- li yeni kusaklar ıçın vazgeçilmez ve on- suz olunmaz bir kosuldur. Atatürk'ün Büyük Söylev'i, O'nun gerçekleştirip bıraktığı sosyal emaneti bize tanıtıp öğretmekle kalmamaktadır; daha ileri giderek, Türk Ulusu'nun an- cak, her zaman çağa uyması (çağdaş olması), kendi gücüne manması, oku- muş okumamış tüm halkın bütünleş- mesi yoluyla sonsuza dek yaşayabile- ceğini göstermekte; bunun da kamusal ve toplumsal yaşamımızda metafizik güçlerin değil, aklın ve bilimin egemen olmasıyla olanak içine girebileceğini kanıtlamaktadır H) Bu birut, Ulus Meydanındm İstas- yona inen cadde iterindeki İkinci Meclis binasıdır. 19 Mayıs'ın anlamı ve ilk adım TOKTAMIŞATEŞ Pek çok şeyin alt-ust olduğu gunu- müz Türkiyesı'nde, en önemli eksiklik- lerımızden biri, "okumamak." Gerçek- ten okumuyoruz ya da yeterınce oku- muyoruz Elbette yüzlerce "açıklama" yapılabılir. bınlerce "bahane" ileri su- rülebilır okumamanın nedenleri için Amasonuçdeğışmez Turkiyedeaydı- nlarımız yeterınce okumuyor Hem de ülke sorunlarına yoğun bir ilgi duyduk- ları halde.. Örneğin Mustafa Kemal'in Sam- sun'a nasıl çıktığı tartışılır durur. Kımin gönderdığı, nasıl gönderdiği ve neden gönderdığı konusunda herkes bir şey- lersoyler Kımileri "yenı bırşey keşfet- mışçesıne" Mustafa Kemal'i Anadolu'- ya Vahdetön'in gonderdığını söyler K\J mılerı de buna karşı cıkar, "Ne muna- sebet derler, "Vahdettın Mustafa Ke- mal'ı neden Anadolu'ya gondersın?" Aslında Söylevı okumuş olsalar, bu tartışma ve polemıklere hiç gerek kal- maz Zıra Mustafa Kemal. Soylev'de Ana- dolu'ya nasıl ve hangi koşullar altında gittiğını açık ve seçık olarak anlatır Yola çıkmadan önce Vahdettın'e veda etmeye gittiğını, Vahdettının kendisine bir armağan verdığını ve "Bugune dek yaptıklarınız bu kıtaba yazıldı, ama şımdı sızı daha onemlı gorevler beklı- yor" diyerek bir tarıh kitabını gösterdı- ğinı, ayrıntılanyla yazar Mustafa Ke- mal'e gore Vahdettın'ın amacı. kendı saltanatını kurtarmaktır Ve daha son- rakı gelişmelerı değerlendırırsek. Mus- tafa Kemalın çok haklı olduğunu gorü- ruz. Mustafa Kemal Samsun'a gıderken ne yapacağını bılıyor muydu acaba 9 Sanmıyorum Hatta Mustafa Kemalın rotası da Samsun değıldı Herhangı bir noktadan Anadolu ya geçmek ve baş- lamış olan bölgesel direnışlerı ve ör- gütlenme çabalarını bir- leştirmek istıyordu Samsun'dan önce Si- nop'a çıkmış, fakat ıçerı- lere duzgun yol ol- madığını öğrenınce, de- nizden devam karan almıştı Mustafa Kemal, Anadolu'ya geçmek ıs- terken ne yapacağını bil- miyordu, ama "ne yapı- Iması ' gerektığını mut- laka biliyordu Türk halkının kendisine daya- tılan ve dayatılacak olan koşullara katlanamaya- cağını biliyordu Istan- bul'da yapılacak bir sey kalmadığını ve ne yapı- lacaksa Anadolu'da yapılacağını biliyordu Zaten bu duşunce ile Mondros koşullarına göre koruyabıldığımız kolorduların komutanlı- klarına da guvendığı sı- lah arkadaslarının atan- ması ıçın çabalamıs ve önemli olçude ba- şarmıştı Mustafa Kemal Sam- sun'a ayak bastığı gun asıl savaşımın "batı'da olacağının elbette bılın- cındeydı Ancak batıda savaşabılmek için once doğuda güçlenmek ge- rektiğını ve mucadele- nın ilk çekırdeğının doğuda atılmasıge- rektığının bilıncındeydı Kaldı ki batıda savaşıma gırışıldıği zaman "arkasını da guvenceye almak " istıyordu Mustafa Kemal Samsuna ayak bastığı gün, Anadolunun değışık yo- relerınde silahlı ve sılahsız dırenme hareketlerı baslamıstı. W. Churchill'ın kehanetı gerçekleşmıştı Gerçekten Churchill, Ingiltere'nın Yunanlıları Ana- Yıl 1927... Gazi Mustafa Kemal. Cumhuriyet Halk Partişi'nin 2. Ku- rulta\ ında Bü\ ük Sö\ k\ "ini okınor... Arkasında İsmet (İnönü) Bey... doluyaçıkartmak ısteyenL.Georgpo- lıtıkasına şıddetle karşı çıkmıştı. "Turk- ler ağırbiryenılgı aldılar"dıyordu.' Ko- layına toparlanamazlar ve bız ne ıster- sek kabul etmek zorundadırlar. Ama eğer Yunanıstan'ı Batı Anadolu'ya çı- gözü olmasıydı. Bu bölgede güçlü bir İtalya yerine, kendi denetimindeki güç- süz bir Yunanis- tan'ı ve bunlara kurduracağı para- van bir devleti ter- cih edıyordu. Türk halkı ger- çekten yorgundu Trablus. Balkan, Çanakkale. Sarıka- mış. Yemen, Filis- tin derken güçten düşmüş, tükenmış- ti Genç erkek nü- fusun yandan faz- lası cephelerde kalmıştı. Ulke üze- nne kara bulutlar çökmüştü. Ama el- bette kendisine la- yık görülen kaderi yaşamayacak ka- dar onurlu ve ka- rarlıydılar Tek eksıklerı ve gerek- sinimlerı, bu işleri "derleyıp toparla- yabılecek'' ınanılır ve güvenilir bir li- derdi Işte köhne Bandırma vapuru 19 Mayıs 1919da Samsun'a bu lıderı getıriyordu Mustafa Kemal, "Anafartalarkahramanı" olarak ün ka- zanmıs bir komutandı Ağır sorumluluklar yüklenmiş ve bunların altından başarıyla kalkmıştı Yıldırım Orduları Grubu kumandanıy- ken. savaşın yitirildiğini anlamış ve tek kartırsak, yenıden silaha sanlır, yenı- taraflı bir barış ıçın ısrarlı olmuştu ileri den canlanırlar " Ama goruşlerıni ka- görüşlü olduğu kadar cesur, cesuc ol- bul ettırememişti Zira L Georg'un bir duğu kadar tedbırli; tedbırli olduğu ka- endışesı de Batı Anadolu'da Italya'nın dar atak, atak olduğu kadar hesaplı bir kumandandı. Daha mütarekenin imzalandığı gün- den başlamak üzere Mustafa Kemal'in en büyük endişesi, "ulus iradesınin te- celli ettiği yer" olan Mebusan Meclisi'- nin kapatılmasıydı. Zira barış andlaş- masını ımzalamak durumunda olacak olan hükümetin "ulus denetiminin" dışında kararlar almasının, uzun dö- nemde sakıncalı olduğunu düşünüyor- du Ve bu nedenle Istanbul'a geri dön- düğü 13 Kasım 1918den itibaren Me- busan Meclisi'ni kapatacağına inandığı Tevfik Paşa hükümetının güvenoyu al- mamasını sağlamaya çabalamıs, an- cak başaramamıştı Ve güvenoyu alan Tevfik Paşa, gerçekten Mustafa Ke- mal'in tahmin ettiği gıbi, yeniden se- çımlere gıtmek uzere Mebusan Mecli- si'ni kapatmıştı Mustafa Kemalın Samsun'da Ana- dolu'ya çıktığı günden itibaren temel ta- lebi, "Mebusan Meclısı seçimlerinin ıvedilikle yapılması"yd\ Bunu hem Havzada, hem Amasya'da, hem Erzu- rum'da ve hem de Sıvas'ta dile getire- cek ve tum engelleme çabalarına karşın Sıvas Kongresi'ni başarıyla yapıp, dağınık durumdaki tüm örgütleri "Anadolu ve Rumelı Mudafaaı Hukuk Cemıyetı" çatısı altında birleştirince Vahdettin de "pes edecek" ve sadra- zamlığa Damat Ferit yerine. All Rıza Paşa'yı atayarak seçımlere gitme ka- rarı almak durumunda kalacaktır. 19 Mayıs tüm bu örgütlenme çaba- larının başlangıcı, tum bu örgütlenme çabalarının ilk adımıdır. Ulkemizin do- ğusunda, güneyinde, batısında değişik yörelerındeki ınsanlarımız. düşmana "ılk kurşun"un kendi kasabalarında atıldığını iddia ederler Bunların hepsi kendince haklıdır Ve bu nedenle "ilk kurşun'un nerede atıldığı biraz tartı- şmalıdır Ancak "ılk adım'ın Samsun olduğu ve tarıblenn de 19 Mayıs 1919u gösterdiği konusunda hiçbir tartışma yoktur YIL YİNE 1919 VE İSTANBULUN HALİ Biz ki Istanbul şehriyiz, işte, arz ederiz halimizi Türk halkının yüce katına Mevsim yazdır. 919'dur. Ve Teşrinlerinde geçen yılın dört düvele teslim ettiler bizi, gözü kanlı dört düvele anadan doğma çırılçıplak. Ve kurumuştu ve kan içindeydi memelerimiz. Biz ki istanbul şehriyiz, Fransız, Ingiliz. Italyan, Amerikan bir de Yunan, bir de zavallı Afrika zencilerı yer bitirir bizi bir yandan, bir yandan da kendi köpek döllerimiz: Vahdettin Sultan, ve damadı Ferit ve İngiliz muhipleri ve Mandacılar. Biz ki İstanbul şehriyiz, yüce Türk halkı, malûmun olsun çektiğimiz acılar Nazım Hikmet BİR GEMİ YANAŞTI SAMSUN'A Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı Selâmdurdukayığı.çaparı.takası Selamdurdutayfası. Bir duman tüterdi bu geminin bacasından, bir duman Duman değil bu! Memleketin uçup giden kaygılarıydı. Samsun limanına bu gemiden atılan Demir değil! Sarılan anayurda Kemal Paşa'nın kollarıydı. Selam vererek Anadolu çocuklarına Çıkarken yüce komutan Karadeniz'in halini bir görmeliydi. Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar Kalktı takalar, İzin verseydi Kemal Paşa Ardından gürleyip giderlerdi. Erzurum'a kadar. Cahit Kulebi O GELİYOR 19 Mayıs törenkriude geaç kı/Jarın etek boylannı uzatanlar bugun 19 Mayıs Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu. Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını Yeryüzüne can veren Cana heyecan veren Al yüzlü doğan güneş! Takanın burnu nasıl Karadeniz'i yırtar: Siz de bir anda öyle yırtınız uykunuzu, Uyanın Samsunlular! Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını Al yüzlü doğan güneş! Bu gün Çaltı Burnundan gülerek doğan güneş! Yıl 1919, Mayısın on dokuzu. Uyanın Samsunlular! Uyumak ölüme eş, Diriltin ruhunuzu, Ufukta bir gemi var! Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor? Acaba yolu mu az, yoksa yükü mü ağır? Bu gemi umut yüklü. inan yüklü, hız yüklü; içinde bu vatanın derdiyle yanan bağır, Kurulacak yannı düşünen baş geliyor, Bir baş ki gökler gibi bir küme yıldız yüklü! Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor. Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu. Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor. Sanki harlı birateş Yakıyor ruhumuzu. Beklemek üzüntüsü her gönülden taşıyor. Üzülmemek elde mi? Hız yüklü, inan yüklü, umut yüklü bu gemi! O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak, O hız doldukça bütün damarlara kan gibi, Gizli gizli inleyen her yürek canlanacak, Ateşler püskürecek uyanan volkan gibi! Gittikçe büyükleşen Gölgene dikilmekten Karardı gözlerimiz. Koş. atıl, gemi, sana engel olmasın deniz! Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel! Kuşlar gibi uç da gel, rüzgâr gibi es de gel! Celal Sahlr Erozan 1919YILIMAYISININ ONDOKUZUNCU GÜNÜ... Kıyı takmış yaprağını gülünü, Bahar eder. Bir gemi yaklaşır karanlıktan, Felek terkidiyar eder, Eder oy. Kimseler bağırmaz çağırmaz, Sanki uzaklara bakıp ar eder, Gönül çarptıkça yelken beyazlığına Ruzigar eder, Eder oy. Bir şey gizli bu mayıs sabahında Bir şey yoktan var eder. Dağ öğünür yeşilinden, Toprak dağlarla iftihar eder, Eder oy. Fazıl Hûsnû Oağlarca
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear