22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS1994 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER 19Mayıs 1919: Çağdaşlığailk adım Çağdaşlaşma. bilinçli olarak yeniliğe yönelmektir. Atatürkçülük; çağdaşlaştıncı bir düşün akımı olarak yeniliğe açık olmuş. yeniliğe sürekli olarak yönelmeyi ilke edinmiştir. Bu ilke, devrimcilik ilkesidir. Prof. Dr. SUNA KİLİ Boğaziçi Üniversiiesi der yapan. uluslannın tarihine. yaz- gısına damgasını vurduran, uluslany- la. tarihleriyle bütünleştiren; birleştin- ci. yol gösterici, aydınlatıcı. ulusçu. devrimci kafalan veyapılandır. Mustafa Kemal Atatürk böyle bir önderdir. Büyük önderlerin başanla- nnda en büyük etken akılcı oluşlan- dır. Başanlı önder: kime. kimlere, ni- çin, hangi amaçla savaştığını.. kulla- nacağı savaş araçlannı, stratejisini. içinde bulunduğu toplumsal yapının tüm niteliklerini.. savaşacağı güçlerin çıkar, denge ve hesaplannı.. ulusunun özelliklerini.. kadrosunda yer alanla- nn karakterlerini ve yeteneklerini, inançlannı, dayanma güçlerini en ıyı tanıyan ve tüm bunlann üstünde. baş- langıçtan amaca ulaşacağı süreçte ne- \i. ne zaman. nastl, ne kadar yapabıle- ceğini en iyi hesaplayan. planlavan ve tüm savaşım boyunca ulusunun gü- vencesini her geçen gün biraz daha ön- derliğinde yoğunlaştıran kişidir. VIus- tafa Kemal Atatürk böyle bir akılcı önderdir. Atatürk; geri kalmışlık yaşantısının öğelerini, bağlantılannı. bu gen kal- mışlıktan kurtulmanın nasıl, hangi yollardan geçerek gerçekleşebileeeği- ni.. gerçekleştiği sanıldığı dönemlerde ise hangi kapılann aralanarak geliştı- rilecek biryeni sömürgecilık anlayışıv- K urtuluşumuzun ilk adı- mı. 19 Mavıs 1919"un 75. yıldönümü tüm ulusumuza. özellikle gençlığimize kutlu ol- sun. Uluslann geçmi- şinde, onlann yazgısını değjştiren. yannlannı aydınlatan. toplumu bütü- nüyle kavrayıp yenı bir yapıya iten ta- rihler vardır. Bu tarihler geleceğin, bir büyük devrimin ilk adımı. başlangıcı olabilirlerse kutsallaşır. ölümsüzleşir. Başlangıçlan unutdmaz yapan, baş- langıçlan yücelten. o başlangıclardan doğan geleceğin avdınhğı. varatıcılığı ve sürekliliğidir. 19 Mayıs 1919 böyle bir başlangıçtır. böyle bir ilk adımdır. Uluslann geçmişinde karanlık dö- nemler vardır. O dönemlerde bu ka- ranlıktan aydınlığa cıkmak olanaksız görülebilir. Kimısı el yardımıyla. el yordamıyla karanlıktan sıynlacağını sanır. Tutunacak dal arar. bulamaz. Buldu sandığı dallar yaban ellerdir. haın ellerdir. düşman ellerdir. Kimileri kurtuluşu düşmanla birleşmekte gö- rür; kimileri ıse bir büyük devietın ko- ruyuculuğunda ya da bölgesel diren- me örgütleri oluşturmakta görürler. 19 Mayıs 1919, böyle bir karanlık dö- nemden seçilmiş aydınlık bir tarihtir. Devlet adamlannı. yönetıcileri. ko- mutanları ölümsüzleşüren. büyük ön- la yeni bağımlılıklar yaratılabıleceğıni sezgıleyen. sövleven. daha savaşımın başında bunlara gününün. sonraki kuşaklann dıkkatini çeken büyük bir önderdir. 19 Mayıs 1919'da. Atatürk'ün *ata yurdu' dedıği Anadolu bıle düşmanlar- ca paylaşılmıştır. En kötüsü. Ana- dolu'da yaşayan azınlıklan. etnik grupları yenı devletçıkler kurmaya iten işgalci güçler: yazgısını. geleceğinı bu topraklara bağlamış toplumun. belli kesimlerinden bazı kişılerle uyuş- ma. birlikte hareket etme bağlantısı kurabilmişlerdır. Savaş. hem dıştaki işgalcı güçlere hem de içteki uzanlılan- na karşı verilecektir. Etnik bölünme- ler. mezhep a> nlıkları alabıldiğine kö- rüklenmektedir. İşte 19 Mayıs 1919. böylesine karanlık bir ortamın aydınlık bir tarihıdir. Savaşların genel birdeğerlendırmesıni yaptığrmızda bu aydınlığın nedenlerini saptayabılıriz. Uluslann geçmişinde savaşlar vardır. Bunlann bazılan yenilgi. bazılan da yengi ilesonuçlanan savaşlardır. Bazı- lannda ülke topraklanndan topraklar kopar gider. bazılannda ülke toprak kazanır. sınırlargenişler: bazılan ülke- lerin sınırlannı harıtalardan alıp götü- TÜT. Bunlar dar kapsamlı. dar amaçlı savaşlardır. Savaşlan. 'ulusal kurtuluş hareketi'ne dönüştüren: o savaşların. gcri kalmışlığı. sömürüyü. bağımhlığı kırma. yok eıme. toplumu tümüyle ge- liştirme. çağdaşlaştırma. demokratik- leştirme amacıyla başlatılması ve so- nuçlandınlmasıdır. 19 Mayıs I919'la başlavan ve utkuyla sonuçlanan Türk bağımsızlık hareketi. böyle bir savaştır Kurtuluş Sa>aşı'mız utkuyla sonuç- lanınca. devrimlerle Aydınlanma sürc- cine giren Türk toplumu. çağdaş uy- garlık düzeyine ulaşmak ve çağdaşlı- ğın sürekliliğini sağlamak amacını be- nimsemiştir. Atatürk devnmi ve Ata- türkçülük. dün de bugün dc vc ya- nnlarda da gecerliliğini koruyacaktır. Koruyacaktır; çünkü Atatürk. yol gösterici olarak 4 aklı\ 'bilim'i önermiş- tir. Atalürk; cumhuri>etçi. ulusçu. halkçı. dev letçi. laiktir.. ama tüm bun- lann sonunda dev rimcidir. insancıldır. Atatürk ılkeleri. >alnızca bir oluşu- mun. yapılmış. gctirilmiş olan yenilik- lcrin anlatımı ve onlann korunması değil. kendilerini sürekli olarak ılerive. yeniye. iy iye ve aydınlığa götürecek ni- teliktedirler. Çağdaşlaşma. bilinçli olarak yenili- ğe vönelmcktir. Atatürkçülük: çağ- daşlaştıncı bir düşün akımı olarak ye- niliğe açık olmuş. yeniliğe sürekli ola- rak yönelmevi ilke edinmiştir. Bu ilke. devrimcilik ilkesidir. Atatürkçülük; devrimcilik ilkesiyle çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma çabasında hem ge- cerliliğini. yararlılığını sürdüren dev- rimci uygulamalara sahip çıkılmasını. onlann korunmasını. geliştirilmesini ve hem de yeni gereksinmeler karşısı- nda ycnı devrimci u>gulama ve çö- zümlere gıdılmesini öngörmektedir. Devrimcilik kalıplaşmayı. köhneleş- meyı. işlevinı kaybetmeyi; çağın. top- lumun gerisinde kalmayı önlemek. dı- namik bir dev nm anlayışı sağlamak ve sürdürmek içın konmuştur. Atatürk- çü devrimcilik ılkesinın. üzerinde önemle durtılması gereken bir başka özelhği de vardır. Atatürkçü dev rimci- lik ycğinlık. vıldın sistemini benımsc- mez. Atatürkçülükte banşçı ve de- mokratik devrimcilik özlemi ve inancı vardır. Devrimcilik ilkesı; Türkiyc"nin bağımsızlığı, çağdaşlaşması. ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğü ve açık toplum temellerinden uzaklaşmadan zamanla gelişcbilmesi için Atatürkçü- lüğe gereken esnekliği sağlamaktadır. Devrimcilik; Atatürkçülüğü. Türk devrimini. devrim ilkelerini dogma ol- maktan kurtaran. onu yaşayan çağın. çağlann, geleceğin yeni oluşumlan. ge- Iişmeleri. değişmeleri karşısında sü- rekli kılan ilkedır. Bu özelliğiyle gele- ceğe. özellikle gençliğe yöneliktir. Toy- nbee'nın de vurguladığı gibi "eski"yle değil. "ileri"yle "gclecek"le ilgilen- mek. Atatürk eyleminin özyapısal nı- teliğidir. (I) Ulusal Kurtuluş Savaşfnın ilk adı- mının. 19 Mayıs 1919'un bugünkü 75. yıldönümünde siyasal partılerimız, sendikalanmız, tüm örgütlerimız. yö- netenlerimiz. bilım adamlanmız. kadı- nımız erkeğimiz, yaşlımız gençlerimiz- le. tüm toplumumuzla Atatürk üdaha iyi anlamak. Atatürk'e dönmek, Ata- türkçülüğü daha tutarlı uygulamak zorundayız. Atalürk'e dönmek dog- macılık değildir. Atatürk gibi düşün- mek: devletimizle. ulusumuzla. toplu- mumuzla ve toplumumuzun tüm bi- reylenyle bağımsız, çağdaş, ulusal ve ilerici olmaktır. Atatürk"ü sevgi, saygı ve inançla an- dığımız bugün, 19 Mayıs I919'un 75. yıldönümü tüm ulusumuza, özellikle gençliğimize bir kezdaha kutlu olsun! (I) Arnold J Tovnbcc. A Sıud> Ot Hıstor) (Ta- nh L'/cnndcBırÇalı^mj) Lundon O\ford L'nuer- Mt> Pa-sy 1*17 s 1(12- 10? PENCERE Akıllı Köpek!... ARADABIR YAVUZGOR EmekliElçi Potsdam'da YargıçJar Var... Prusya Kralı "Çavuş" Frederik, avlanırken, güzelim bir koruda bulur kendini Korunun ortasında, masal evi gibi bir "Gasthaus".. Hancı kralı ağırlar, en iyi şarapla- rını sunar, koru ve han, kralın çok hoşuna gitmiş olmalı ki, Frederik ile hancı arasında şu konuşma geçer: "Yerinizi pek beğendim. Bunlan bana satar mısınız" der Frederik... Hancı: "Yok efendimiz. Bu koru ve bu han bana atala- rımdan kalmadır. Satmam"yanıtını verir. "Değerinin on katını versem de satmaz mısın " diye yi- neler kral... "Dünyanın hazinelerini verseniz de satmam " diye di- retir hancı... "Ben Prusya Kralı Frederik olmakla, istersem bütün bunlan elinizden alınm" der kral... Hancı: "Alamazsınız"yanıtını verir. Kral: "A/edenm/şo'diyesorunca, Hancı: "ÇünküPotsdam da yargıçlar var!"d\ye kesipatar... • • • Kral, hancının malını alamaz ama, aradan yaklaşık 250 yıl geçmiş olmasına karşın bizdeki hancılar mancı- lar, otuzüç kâğıtçı manitacılar, devletin arazisini gaspe- dip, üzerine evler mevler, hanlar, hamamlar koyup, ona buna satarlar da, arada sırada haklarında yargıdan çı- kan kararları, altın dişlerini gösteren yılışık bir tebes- sümle karşılayıp Mercedes'lerine kurulup, nerede avanta devlet arazısi var diye yıne ava koyulurlar... • • • Balık baştan kokar der bir atasözü.... Yasaları hiçe saymak alışkanlığı da, böyle oluşmuş- tur.. Bırakınız şu yasayı, bu yasayı... Anayasa "delindik- fen'sonra, öbürleri elekolmaz mı? • • • Ülkenin, şu sırada üzerinde esmekte olan iç ve dış kö- kenli fırtınaların en güçlüsü bile, "hukuk"kavramının ve buna gösterilmesi gereken tartışılmaz saygının bir ke- nara atılması kadar tehlikeli değildir. 21. yüzyıla yaklaşılırken, Prusyalı hancı kadar "güven duygusu'na sahip olabilmeyi istemek hakkımızı, kim in- kâredebilir? Belli doğrular... CAHİT ANGIN SHP Eski GenelSekreleri Ç oğu kez çözüm eksenınden uzak tartışmalara. uygula- malara tanık oldukça. Ismet Paşa'nm belli doğrularla ıl- gıli sözlenni sık sık anımsa- nm. 12 Mart'ın alacakaranlığında. AP Genel Başkanı Savın Demırel.sorunu "rejim >e ana- yasa sonınu" olarak göstermiş: İsmet Paşa ve CHP merkez yönetimi. anayasanın özünü koruyarak. yaklaşan fırtınayı nasıl savuştu- racağıru düşünmektedir (l). Yapılan bir top- lantıda Paşa sesli düşünüvordu: "Genç bir mülazım iken. memleket mt-selelerini arkadaş- larla tartışır, hal çarelcri arardık. Bir emima- me çıkartır, bir meselenin altı a\da, diğerinin iki \dda halledileceğine inanırdık. Bü\ük olay- ların içinden geçhk, bir de baktık de>let eİi- mizde kalmış. Altı ayda halledeceğine inandığımızın alh yılda. diğerinin ise yirmi yüda haJkdileceğini öğrendik." Sesinı vüksel- terek "Ne var ki, o\ kavgısından ırak belli doğ- rulan inatla. sabırla u>ğuiamay ı bir türlü öğre- nemedik girfi. Meseleler hal çaresi beklerken biz anayasayı veni baştan ek almakla meşgu- luz." Kısır döngünün içinde kalmış gibi bir hali vardı. O günlerde anayasa değişıkliklen bana. "yatjra çaput bağiama" gibi gelmişti. Çaput- lar bağlandı. dualar edildi. yola çıkıldı. So- runlar beklemede unutulduğu için. '70 sente muhtaç' kitlenme gelip çatmıştı "Vlillet plan değil, pilav istiyor" tekerlemesiyleçıkılan vol- da toplum evdekı bulgurdan olmuştu. Zaman geçirilmeden. çalışan üreten bir toplumsal yapıyı ortaya pkartacak. yapısal değışimkn ıçeren uygulama programlannın. etkili planlama anlayışı içinde uvgulamava konulması gereken günlerdevız. Bu konuda ulusal ıstenci tam varatamamış olmakla be- raber CHP ıktıdarda. Ne var ki 70 senılık tı- kanma. elini kolunu bağlamıştır. Tarihsel gc- lışım sürecinden habersiz burjuvazimız. çok daha başka ışlerle meşgul. Gazetelere ilanlar vermekıe. olumsuzluklan Ecevıt hükümetine taıura etmeyı kaçınlmaz bir fırsat gıbı gör- mekıedır. Bu ılkelliklerıyle burjuvazimız. ülkeyi çok daha büyük açmazlara, çıkmazlara sürükle- yeceğıni o günlerde göstcımıştı. Partılerarası ınatlaşmalar. vaygınlaştınlan tcrör ve 12 E\- lül... Ülkevi"70sentemuhtaç"duruma.sankı Marksıst sosvalıst iktıdarlar düşürmüş gibi. CHP'yı de avnı kefeye koyup komünızm umacısına vergiler sövgüler sürüp gıtmıştır ve gelışme yolundaki ülkelerde sorunlar. bir ölümlünün kafasına sığmavacak kadar bü- yük. sezgılerine bırakılmayacak kadar kar- maşıkken tekçi' yönetime geçilir. İktidann başı padişah gibidir. Yasama denetimi, parti içi demokrasi kurallan olmuşıur boş söylem- lerin süsü. Bilımsel doğrulardan kaçan. katılımı engelleven bol vasaklı düzenin tek özgüıieri' işadamlarımızdır. Gerçek nitelikle- rini kazanmış burjuvaziye ülkenin gereksinı- mının çok büyük olduğu günlerdeviz. Batı burjuvazisi gibi "önce demokrasi" demezler. Firmasal cizgide kalarak **Gülme sırası bize geldi" derler. Batık şırket. banka olarak ne kadar kamburlan varsadevletevıkarlar. "Bir bilen"lenvle amaçladıkları dış empozeye da- yalı. ağır sanaviden vazgeçen. tüketim sana- yiinde yoğunlaşan. toplumu tüketıme yön- lendiren. slogancı. günübırlık. akıl almaz sa- v urgan politikalar izlenir. Yüzölçümü bakımından Avrupa'nın en büyük ülkesiyız. Su yolu taşımacılığına el- verişsiz ırmaklarımızla demıryolunda yoğun- laşmamız gerekir. lokomotifımizi >a- pamamışız. Yanmadavız. hızlı denız taşıma araçlannı yapamamışız. "Bir bilen"ın avağı- nda seçim tozu. 'iş bitirici' çalımıyla süper teknolojinın ürünü savaş uçağı yapmaya so- yunulur. Ordumuzun gereksınımi uçağı dı- şardan almanın. uçak sanavi kurmaktan ddha ekonomık bir seçenek olduğu tartışı- lmaz. Görevinden aynlan eskı Genelkurmay Başkanı Torumtay'ın yayımlanan anılan- ndan öğreniyoruz kı; *bir bilen'in uçak sanayi kuruluşuyla ilgili onayladığı rapor. Genel- kurmav bünyesindc oluşturulmuş bir komis- yon tarafından ıki saat içinde düzcnlenmiştir. Ekonomık özden yoksun projcye trilvonlar akıtılır. Montaj ürünü uçaklar uçunca da 'çağ atladık' diye boş ahkam kesılir. Ekranda izlemiştım. otovol için yapılan bir törende 'bir bilen' sözc "Japom a kalkındı. biz nive kalkınmayalını?" sorusuvla başladı. yanıi olarak da otoyollan gösterdi. Dünya pazannda öbür kalkınmışlara pabucu ters giydiren Japon ckonomisinın altyapısına bakıldığtnda, Türkiye ölçeğinde bir savur- ganlığın zerresi görülmez. Karayoluna göre daha ekonomik olan deniz ve demiryolu taşı- macılığında yoğunlaşmış, limite varmıştır. Kısacası bizde, bireysel kurtancılann günü- birlık karar ve seçenekleriyle ülkemiz Sahşi kapitalizmin' vahşi sömürüsüne bırakılmıştır. Kırsal kesimde küçük üreticinın önüne: toprağı ekmemek ekmekten, havvan besle- memek beslemekten daha karlı gibi bir çeliş- kivi getirrniş. o da çiftini. hayvanını satmış kentlere taşınmıştır. Orada da işsızdır. Sonuç: Bitkisel ve hayvansal ürün ıthalatı 4 milyar dolara ulaşmıştır. İthal edilen ürünlenn pek çoğunun ihracatçısı olacakken ithalatcısı ol- duğumuza göre katlanarak büvüyen bir sa- vurganlık içindeyiz. Tabağına konan yemeğe burun kıvırdı, az buçuk hırla- dı, kuyruğunu dikti, kıçını döndü... Sordum: -Neoldu?.. Efendisi: - Yemedi.. -Neden?.. - Çünkü maması Avrupa'dan geliyordu, yabancı mar- kalı köpek mamalanna alışmıştı, bizde iyi köpek mama- sı yapılamıyor, ne de olsa yerli malı, Batı standartlarını tutturamtyoruz... -Neolacakşimdi?.. -Bilmem... - Şu köpeğe anlatsana, ekonomik kurtuluş savaşında- yız, hepimize özveri düşüyor, IMF programını uygula- mak zorundayız, artık Avrupa'dan köpek maması gel- meyecek... Adı ne bu köpeğin?.. -Liboş... • - Liboş.. Liboş.. Liboş... Umutlandı birden, koştu geldi, kuyruğunu sallamaya başladı, kerata çok da zeki... - Bak Liboş, bundan sonra IMF'nin buyurduğu gibi ya- şamak zorundayız, ürettiğimiz kadar tüketeceğiz, artık yerli malı mama yiyeceksin... - Hav.. hav.. hav.. - Ye bakayım, sen akıllı uslu bir köpeksin, söyleneni yaparsın... Burnunu mama tabağına uzattı... Kokladı.. Yemedi.. -Ulanityesene!.. -Hav.. hav.. hav.. Hırladı.. Dişlerini gösterdi.. Liboş yerli malı köpek maması yemiyor, efendisinin zora düştüğünü anlamıyor, kerata en iyi markaları iş- kembesine indirmeye alışmış... - IMF böyle istiyor... - Hav.. hav.. hav.. - Ekonomik kurtuluş savaşı.. -Hav. hav.. hav.. - Kemer sıkmak gerekiyor.. -Hav.. hav.. hav.. Alışmış kudurmuştan beterdir... • Sopayı aldım kıçına bırkaç kez vurunca Liboş dile gel- mez mi: - Ne vuruyorsun yahu!.. Benim ne suçum var?.. Patro- num yıllardan beri beni A vrupa mamasına alıştırdı. Hem serbest ticaret yok mu?.. Ekonomi yasak dinlemez!.. Gumrük kapılarını kapatıp da içerideki kopekleri yerli malı patronların kötü mamalanna mahkum etmek va- tanseverlik mi sayılacak?.. Ben yemem bu tür vatanse- verliği!.. Vatan, millet, Sakarya nutuklanndan bıktım. Hani dünya ekonomısiyle bütunleşecektik?.. Avrupa'- dan köpek maması ithal edeceksin ki piyasada yerli mamalar yabancılarla rekabet etmek için kaliteyi düzel- tecekler... Ben iyi yaşamak istiyorum, serbest rekabete inanıyorum, devlet ekonomiye karışmasın, bırakınız yapsın, bırakınız geçsin, bırakınız batsın, hükumetin bankaları kurtarması ne demek, bankalara güvence vermesi ne demek, ekonomik kurtuluş savaşı ne de- mek?.. Serbest piyasa mekanızmaları herşeyi düzeltir, batan batar, batmayan çıkar, yerli köpek mamasının ca- nı cehenneme, ben Avrupa markası isterim, çağımız marka çağıdır, biz çağ atlamadık mı? Ben çağdaşlaş- mak istiyorum, A vrupa 'nın ev köpekleriyle eşit yaşamak benim hakkım değil mi!.. Hav hav da hav hav.. hav hav da hav... Ağzım açık bakakaldım!.. Demek bu köpek Avrupa maması yiye yiye böyle dillenmiş; sokaklarda bir kemik parçası içindili bir karış dışarıda sürtüp duran bir çomar konuşabilir mi?.. Vay köpoğlu köpek.. Ne akıllı değil mi?.. Hem akıllı.. Hem haklı!.. * • EXPRESS'ten sürpriz atak: Bayram özel sayısı... •Bir zamanlar koyunlar bıle dırenırdı: Canavar Koyun han yıne sahnede »Serdar Gtireş'in "paşa çocukluğu"na dur diyecek babayiğit yok mu?...#Edırne'nın kültur mılıtan- lan •Resmı olmayan kesin sonuçlar: ODTÜ'deki "Yav- şaklığı Red" şoleninden altın, gümüş ve bronz ödül- ler...*Turgay Seren, Rauf tamer, Tank Ocal ve Cemal Su- reya G Saraylılık ruhunu anlatayor •Express'ten G. Saray- lılara bayram armağanı: G. Saray takımının değil, " ruh"unun posteri... «Iste vızyon: Korkut Boratav bugunu bes yıl oncesmden yazmıstı •Hayri Kozanoğlu'nun kale- minden IMF çetesi... •Reha Camuroğlu Refahı "anla- mak" bu ulkede Alevılen yok saymaktır" . 9Şok ifşaat: Tom Miks'in katili yakalandı...»Sok belge Kobraya tapan- lar •Ve Express dosya: Başka türlü birşey, ama ne..? •John Berger'dan mutsuzluğun ve umuöun tab\osu9\/e Express dosya:Solun onde gelen isimlerinden yeni politi- ka onerileri...*Ve her zamankıler Calar saat, Kasımpaşalı Resat. Derya Kuzulan •Okusanız fena mı olur yani... i PRESS Perşembe sabahı bayinizde (Bilemedınız Cunın sabahı)... Ama mutlaka Cumartesi'den once..! DUYURU Sayın Kumru ÜÇOK'un katkılarıyla gerçekleştirilen ÇAĞDAŞ YAŞAMIOESTEKLEME DERNEĞİ BAHRİYE ÜÇOK FOTOĞRAF YARIŞMASI sonuçlandı. Adnan ATAÇ, Kaan ÇAYDAMU, Nakte ÇULGA, Sad* DEMİRÖZ, Hamdi HİOAYETOĞLU, Çetin ŞAN, MahnuıtTURGUT,ZeynepZAYF adlı sanatçılar MANSİYON aldılar. Kendilerini kutlanz. HtMtM TtSÜM * anccec SdCCâOO i 2A. OOC roosmİ 4*5 000 1J0OMD ICK030C 2 I3SOOC 2VS.OO0 2 675 000 3,4*5000 3 »30 OOC di2SÛ0C sttnooD 22 060 OOC ztmooo2-64C0OC Jttmaoo 3'5'JOOO 11*30000 47B00000 * U | » 1 MfftMr . 1 M**r 7 I$3LO6D tQâ#(tt) 4 9QQ0QO 2 a'SOCC HOOSOO < ifiVtOOO 6 24C0OC J 52İ OOC 7100,000 j İ07Ç.0O0 I90S5 OOC 7X*6SÛOOC 2J 06i Jö1 Î?JÖ&O» S 4?5 OOC 4 ^9C OOC 32 425 OOC <0#X0OC S} 05 000 4 32S0OO tiâOCOCC tt 000 OOC 24 000 OOD 28 25C OOC f«CKUM0 360O00OC 7"?~?|n~ M)«II«WMMI> ftmtAmtomım « w MUMMIırM ıwııwıwı«w ıW TtMMUZ-AÖUSTOS TtSÜM 2t>0aX ' 2&S5OO0 10 ?XOX -tesafloe i ÎMOOOD 2/ns.ooe 292COOC 2 0£CXC t'300 000 3010000 ' 22330CD {»940030 Jİ15JOC" 2İBİ3OC 24!i}JOC AOtOtm | 29*0000 [ 2?*X)QD0 4 9Û5 OOC ] 3 513 0O3 32ttSOO0 4 600 OOC 1 tîiSOOC 4\7700OD | t34WBO 2 T fSOOOO itl'O.Ot» 3 3X000 ' &3C OOC ts20 000 -t-ftOPCCTT ] I 7AS.0DC 2! 2M6OC 4 '6CJ0C 1 7*0 TK. *4 560 OOC 4 1 0 0 0 » ! IJSfOOC , 29350-000 5 ûJC 000 2 /rf2OOC 1 33 "^^^ OOC mıv.ı *mı:-\. mriM..mmyı -*m•,!•**•!•<.* 6 tX 000 ' 4 d^üOOD ' ] MO 000 f ^ JDO 000 j 3 5Z$00Q 42 55OOOC
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear