23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 NİSAN1994 CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR 13. ULUSLARARASIJSTANBUL FILM EESTIVALI ÜŞÜ Hem narsist, hem de mazoşist... SUNGUÇAPAN Önceleri birsinema vegüldürû dehası olarak lanıdığımız, sonralan kıvrak ve matrak "metin"leriyle (öyküleriyle), sahnelenmekten çok okunmak üzere yazılmış oyunlannm çevirileriyle ilişki- mizi koyulttuğumuz, en son olarak da üvey kıayla beraberliğini, sanki tıpkı ti- pik bir Woody AUen filminden baa sah- neler seyredercesine, olayın üstüne aru- nda atlayan magazin basmmda okudu- ğumuz VVoody Allen. festivalin ustalara saygı bölümünün ağır loplanndan biri. Kuşkusuz, sıradan bir Amerikalı ko- mıkten çok New York-Manhattan'ın bağnndan çikmış, kendine özgü bir ya- zar vegörüntü yaratıcısı, Avrupa kültü- rûne vurgun, "ağır ve derin takılan" bir sinema ermişi artık o. 1960'lann orta- lannda senarist ve oyuncu olarak atıldığı sinemada ilk yönetmenlik dene- meleriyle kaba güldürünün basamak- lannı ü'çer-beşer atlayarak büyûk ölçü- de özyaşamsal özellikler içeren alaya. sinik ve sofıstike birçizgiye ulaşarak git- gide adeta Ingmar Bergman'ın Amerika şubeliğine soyunan bu bücür. mutsuz Yahudi, aydın işi. ciddi dram-kome- diJeriyJe habire kendini sorgulayan. modern sinemarun önemli ve özgün bir yaratıcı yönetmeni günümüzde. Yahudi mizahından nasibini almış sinemacı Ortalama okur-seyirci bile Woody Allen dendiğinde, hemen "komik, nev- rotik, Yahudi, entefektüer gibi sıfatlan peşpeşesıralayabilivorartik bugün. Bizde de filmleri ve kitaplanyla geniş bir ilginin odağı olagelen Allen. öncelik- le New York Yahudi mizahından nasi- bini almış bir sinemacı. Taşkınca, kabı- na sığtnaz bir saçma duyusunu ödünç aldıâ manevi amcalan Mar\ kardeşle- rîn tüm etkilerinin açığa çıküğı "Take the Money and Run"dan "Slepper"a, "Love and DeatiTden "Bananas"a ka- dar uzatılacak ilk fılmlerindeki güldürü anlayışından yola çıkıp, en başta sürekli kendisini iğnelemeyi abşkanbk haline getirdiğj bir hıciv tarzına varmasıru, et- kilendiği yönetmenlerin başında gelen Bergman'a ve varoluşçuluğa yöncldiği, ucuz gag'lara artık pek rağbet etmeyen sofıstike dönemi ızledi 1970'li yıllar bo- yunca. "Fena halde sevmek, sevilmek isteyen aşık" Woodv "nin "Annie HaD", "Interi- ors" ve "ÎVÎanhattan" gibi filmleriyle girdiğı değişim, 1980'lerdeonu Yahudi- liğinden, yabancılaşmadan, ufak tefek- çarpık fiziğinden. iletişim sorunlan- ndan söz ettiği, ciddi dram- komedi filmleri evresine gotirdi. "Bir Yaz Gecesi Seks Komedisi"nden itibaren kişisel so- runlannı genye çekip, çağnşım ve gön- dermelere başvurarak kaba gülünç sah- nelerle hicvi, absürdü, söz oyunlannı ve durum güldürüsünü harmanlayan, daha bir incelikli ve peygamberce vıa- ldayan. mız mız filmler gerçekleştirme- ye koyuldu 1980'li vıllarsüresince. "Ze- İig"den"Kahire'nin'VlorGülü"ne,"Han- nah ve Kızkardeşleri"nden "Radyo Günleri"ne, "Başka Bir Kadm"dan S tardust Anılan, Fellini'nin ünlü 'Sekizbuçuk' başyapıtını kendine ömek alan ciddi bir Woody Allen güldüriisü.Gitgide tüm düşleri ve hayalleri kararan, adlen bir kadının aşkına ihtiyaç duyan, popüler komedifilmleriçeken, 'mutlu • • • son'lardan yaka silken narsist bir sinemacının, iş işten geçmeden yaşamına anlam kazandırma çabalannı hikaye ediyor. Acmtırak mizah ya da keyifli hüzün: VVoody Allen "Suçlar ve Kabahatler"c açılan birçizgi- de dolandı durdu. "Alice", "Shadows and Fog", "Manhattan Mystery Mur- derierle başlayan 1990'larda da aynı temalann çeşitlemelerini daha bir ol- gunlaşmış ve hidayete ermiş fOozof Woody' olarak sürdüreceğe benzer üs- tad. Yani seyircisinı bir yandan duygu- landınp düşündürûrken aynı zamanda doyasıya da giildürûp eğlendiren bir Woody Allen. 1990'Iara da ağırlığını koyabilir. Allen'in 1970'lerde yaptığı ve değişik dönemlerini yansıtan 4 fılmi gösteriüyor festivalde. "Seks Hakkında Oğrenmek Istediğiniz (Ama Sormava Çekindiğiniz) Herşey", Dr. David Reu- ben'in cinsel konulara ilişkin, çok satmış kitabından uyarlanmış, bir dizi bölümden oluşan, delidolu bir komedi. Allen'in ilk dönemine tipik örnek niteli- ğindeki film, Reuben'in kitabından se- çilmiş sorulara Allen'in verdiği cevap- lardan bütünlenen skf.-çlere dayanıyor Kimi pürüzlü ve zevksizce yanlanna karşın, yine de üstadın cevval ve zıpır mizahından bir şeyler içeriyor kuşku- suz. "Everything You Always Wanted To Know About Sex (But VVere Afraid To Ask*". Dört Oscarlı, bol ödüllü "Annie Hall" ise Allen'in en iyi fiimlerinden biri, belki de birincisi. Aşk, romantizm, ün, Nevv York, psikanaliz, vb gibi göz- de temalannı sıcak ve etkileyici bir bire- şinıe kavuşturduğu bu filmiyle roman- tik komedi türünü yerileyen üstat. oto- biyografik özellikler de taşıyan bir gö- nül ilişkisini konu ediniyor. Ruh dokto- nı müdavimi ve 'iflafı olmaz mazoşist' Alvy Singer'le, kafası epeyce kanşmış Annie Hall'ün öyküsü, Allen'in ciddi döneminin de habercisiydı 1977'de. Di- ane Keaton'la üstadın başrollennı üst- lendiği filmde aynca bir yığın geleceğin unlüsü de boy gösteriyor; dikkatlı goz- ler Jeff Goldblum. Sigoure) VV'eaver, Be- verly D'Angek). Shellev Hack, Chrisi- topher VValken, Carol Kane'i fark edebi- lir bazı yan rolİerde. Bir W oody Allen güldüriisü Allen'in 'düşlerinin kadını' anlattığı "Annie Hall"ün ardından bu kez do- ğup büyüdüğü ve yetiştiği Nevv York'u mekan olarak kullanarak usta kamera- man Gordon VVillis'in harika siyah- beyaz göriintüîen eşliğınde, Gershwin müziğıyle. adeta bu kente ithaf ettiği "Manhattan" da üstadın yabana atılır yapıtlanndan değıldir hani. En azından Woody-Mia Farrow beraberliğinin 13 yıl sonrasını haberlemesi (!) açısından. Beceriksizce aşk arayışlanna. mutlulu- ğun yakalanıp muhafaza cdilebilmesine ve kalıcı ilişkilerin olanaksızlığına iliş- kin "Manhattan", Nevv Yorklu. tatmin- siz bir güldürü yazanyla. yakın çevresi- nin yaşamından acı-tatlı kesitler veren, eğlenceli ve dokunaklı bir güldürü de- nemesı. Üstadın, 17'sinde, ilik gibi bir genç kızla (Mariel Hemingway) merameğı fınna verme denemelerine giriştığı "Manhattan"ı izleyen bir sonraki filmi "Stardust Metnoires" ise Fellini'nin ünlü "Sekizbuçuk" başyapıtını kendi- ne örnek alan, ciddi bir Woody Allen güldürüsü. Gitgide tüm düşleri ve hayalleri ka- raran, acilen bir kadının aşkına ihtiyaç duyan, popüler komedi fılmlen çeken. "mutlu son'lardan yaka silken. narsist bir sinejnacınm. iş işten geçmeden ya- şamınaaHam kazandırma çabalannı nikaye^rS^or bu kez "Stardust Anılarf- 'nda üstat. Havranlar, groupie'ler. stüdyo ağalan. filmciliğe yatınm yapan tüccarlar. eleştirmenler ve benzerlerinin gırla gittiği. tam VVoody usulü "başan ve ürün getirdiklerine bakan' bu ılginç filmde. Charlotte Rampiing, Jessica Harper, Marie-Christine BarrauJf, Aıny VVright gibi ünlü yıldızlann yanında boy gösteren günümüzün büyük bir şöhreti de var: Sharon Stone! Avni Dilligil Adaylar açıkküuh Kiiltûr Servisi - A*ni ENUigil TiyatroÖdülleri 1993-94 sezonu baa dallarda ödül alanlar belli ol urken. diğer dallardaki adaylar da be- lirlendi. Açıklamaya göre Jüri Onur Odülü Gazanfer özcan - Gö- nül tlkü Tiyatrosu'na verildi, Jüri Özel Ödülü'ne de Haldun Dor- men değer bulundu Jüri Özendirme ödülleri Oyuncular (Hayat Çok Güzel) ve Donnen Tiyatrosu (Şarkdar Susarsa) arasında pmy- laştınldı. Genco Erkal 'BirDelinin Hatıra Defıen'ndeki oyunuyla '"Ölağanüstü Yorum" ödülünü.Esin Enginde "Istanbıd'un Gözleri Mahrnur "daki çalışmasıyla En Iyi Müzik ödülünü aldı. tstanbul Şehir Tiyatrolan yapımı olan "tstanbul'un Gözleri Mahmur" tam yedi dalla en fazla aday gösterilen \apım olurken. onu beş dalla Jstanbuf Devlet Tiyatrosu yapımı "Abdülcanbaz" ve yine Devlet Tiyatrosu yapırru "Aşağıdakikr'' izliyor. Ödüller 4 ni- san pazartesi günü saat 20.00'de AKM Konser Salonu'nda yapıla- cak törende sahiplennı bulacak. Nüzhet Birsel başkanlığındaki seçici kurul diğer dallardaki aday değerlendirmesini şu şekilde yaptı: Jüri Onur Ödülü' Gönül ÜI- kü-Gazanfer Özcan Jüri Özel Ödülü: Haldun Donnen Jüri Özendirme: A)- Ovun- cular (Hayat Çok Güzel)", B)- Dormen Tiyatrosu (Şarkdar Susarsa) Ölağanüstü Yorum: Genco Erkal (Bir Delinm Hatıra Def- teri) En İyi Müzik: Esin Engin (İstanbul'un Gözleri Malmıur) Özgün Y'apım: 1- Şu Gogol Delisi 2- Şarkdar Susarsa En Iyi Kostüm: 1- Canan Goknil '(Şu Gogol Delisi) 2- Serpil Tezcan (Abdülcanbaz) ' 3- Sevjm Çavdar (Moliere-Kara Komplo) En İyi Dekor: 1- Duygu Sağıroğlu (Bir Delinin Hatıra Defteri) 2- Etem Özbora (Aşağıdakiler) 3- Nurettin özkönü (Abdülcanbaz ve Gizli Oturum) En İyi Çeviri: 1- Serra Ydmaz, HurYumer (Kassandra) 2- Rekin Teksoy (Kadınlar da Savası Yitırdi) 3- Gencay Gârün (Beşten Yedi- yej •' En İyi Yerli OyunYazan: 1- Melisa Gûrpınar (İstanbul'un Gözle- ri Mahmur) 2- trfan Yaiçtn /Aşağıdakiler) En İyi Yönetmen: 1- Hakan Altıner (İstanbul'un Gözleri Mah- mur) 2- Selçuk Yöntem (Aşağıdakiler) 3- Kenan Iştk (Abdülcan- baz) En İyi Yapım: 1 - Bir Delinin Hatıra Defteri 2- tstanbul'un Gözleri Mahmur 3- MoHere (Kara Komplo) Yardımcı Rolde En İyi Erkek: 1 - Toron Karacaoğlu (İstanbul'un Gözleri Mahmur) 2- Şfikrii Türen (Moliere-Kara Komploj 3- Ke- rem Atabeyoğlu (Beşten Yediye) Yardımcı Rolde En tyi Kadın: I- Sumru Yavrucu/t (Abdülcan- baz) 2- Serra Yıtanaz (istanbul'un Gözleri Mahmur) 3- Hümevra (İstanbul'un Gözleri Mahmur) En İyi Erkek Oyuncu: 1-Sadrettin Kdıç (Aşağıdakiler) 2- Atflla Olgaç ıAbdülcanbaz) 3-AhmetUz (Kadınlar da Savası Yitirdij En İyi Kadın Oyuncu: 1- Derya Bayka/ (Şu Gogol Delisi) 2- Tomris Oğuzalp (Aşağıdakilerj 3- Ayla Algan (İstanbul'un Gözleri Mahmur) Derek Jarman'ın son çalışması 'Wittgenstein' Atlas Sineması'nda Eşcinselbakış a^sından... Bu ydki Jüri Özel Ödülü Hal- dun Dormen'e verilecek. Kûltür Servisi-1942 yılında do- ğan yönetmen, ressam, yazar, eş- cinsel haklan savunucusu. bahçı- van, Derek Jarman. çocukluğu- nu, pek anlaşamadığı sert bir adam olan asker babasının göre- vi dolayısıyla italya'dan Hindis- tan'a kadar dünyanın çeşitli farklı ülkelerinde geçirdi. Jarman. çok yakın olduğu an- nesinin kanscr olması ve 18 yıl bu hastalıkla savaşımına tanık oldu çocukluk yıllannda. Okula baş- ladığında resmi keşfetti ve "kendi- ni konımanm bir yohı olarak" re- sim yapmaya basjadı. 1960'b yı- llarda kendini bohem sanat öğ- rencisi yaşamına doludizgin bıra- kan Jarman, bu yaşamdan 1967 yılında başanlı bir sanatçı olarak çıktı. Ressam olarak adını duyur- duktan sonra tiyatrolar için de- kor hazııiamaya başlayan Jar- man, sinemayîa Ken RusseTın "The Devfts" filminde tasanma olarak görev alınca tanıştı. Olay yaratan ilk filmi İlk yönetmenlik denemesi 1972 yılında 8 milimetrelik kamerayla çektiği ve ilk kez 1981 yılında gös- terilen "In The Shadow Of The Sun"dı. 1975 yıhnda ilk fılmi "Se- bastiane"yı yönetti. Geçmişe olan saplantı derecesindeki me- rakı. senaryoyu bile Latince yaz- masına yol açmıştı. Homoerotik bir biçemle Aziz Sebastian'm ya- şamını konu aldığı bu film ile Jar- man eşcinsel bakış açısıyla tarihi yeniden biçimlendirmekteydi. 1985 yılında film televizyonda gösterildiğinde İngiltere'de yer yerinden oynadı ve 1986 yılında video filmlere sansür olanağı tanıyan yasanm çıkmasmda bu patırtmın büyük rolü oldu. 1978 yılında Jarman. punk fel- sefesine göndermede bulunan "Jubüee" fılmini çevirdi. Filmde Kraliçe 1. Elizabeth ile sihirbaa John Dee, bir anti ütopyayı izle- mek üzere günümüz İngilteresi'- ne taşınıyor. 1980'de tekrar resme başlayan Jarman, eşcinsel karşıtı basını eleştirmek için tuvallerine "The Sun" gazetesinin manşetlerini de katmaya başlamış ve eşcinsel haklannın savunan örgütlerde öncü rol almaya başlamtştı. 1985 yılında Jarman Shakespeare'in sonelerini okuyan bir ses eşKğin- de. çoğu yakışıkb erkek bedenle- rinden oluşan bir dizi imgeyi art arda sıraladığı "The Angelic Con- versation"u çevirdi. Bu film yü- zünden "her türlö ilgisiz olayda eşcinsel erorizm aramak"la suç- landı. Başyapıtı 'Caravaggio' 1986 yılında ise başyapıtı sa- yılan "Caravaggio"yu yönetti. Bu fılmde Jarman, derin renk duygusuyla adeta beyaz perdede bir Caravaggio tablosu yara- tırken 17. yüzyıl karakterlerine telefon ve daktilo gibi modern aletler kullandırarak belli bir ya- banalaşma duygusu yaratıyor- du. 1987 yılında da Jarman'ın tanımıyla "gecmişin, geleceği, bu- günmüş gibi hayal etmesi"ni konu alan "The Last Of England"i yö- netti. İsmını Ford Madox Brown- un Viktorya dönemindeki bir göçmen aileyi betimlediği tablo- sunun adından alan film bir kez daha günümüz İngilteresi'ne bir saldın niteliği taşıyordu. Aynı za- manda otobiyografik nitelik taşı- yan fihnde, Jarman'ın ailesiyle yaptığı tatilleri gösteren belgesel niteükli bölümler de yer alıyordu. 1988 yıbnda film Los Angeles Si- nema Eleştirmenleri ödülünü ka- zandı ve aynı adh bir otobiyogra- fik roman yazması için ilham kaynağı oldu. Jarman, bu kitapta ilk kez AIDS olduğunu da açıkla- nuştı. 1988 yılında Britten'ın müzi- ğinı WiMred Owen'in şiirleriyle harmanladığı "War Requieni"i çevirdi. "War Requiem" Lawren- ce OBvier'in rol aldığı son fifrn olma özelliğini de taşıyordu. 1990'da başka bir ilgi alanı olan bahçe düzenleme sanatından esinlenerek "The Garden"(Bah- çe) isimli fibnini gerçekleştirdi. Bu tarihten sonra hastabğı çok ilerlemiş obnasına karşın bekle- 19 şubatta AlDS'e yenik düşe- rek ölen Jarman'ın (üstte), son fılmi 'VVittgenstein'(solda). nenin aksine sinemadan kop- madı ve üç film daha çevirdi-" Edward II", "VVittgenstein" ve "Btaıe" Ünlü filozofun yaşamı 19 Şubat 1994 tarihinde AIDS'e yenik düştüğünde Jar- man, geride sadece sinema ve re- sim sanatına yeni ufuklar açan özgün yapıtlar değil. eşcinsel haklan için verdiği mücadele ve ölümcül hastalığın cesaret ve onurla kabullenişiyle model bir insan imajı da bırakıyordu geri- ye. Bugün festivalde görme ola- nağına kavuşacagımız "Wittgens- tein" Jarman'ın son çabşmasıydı. Ünlü filozof VVittgenstein'ın ya- şam ve yapıtlanm dile getiren filmde Jarman bir kez daha tarihi bir eşcinsel kişiliğe sahip çıkarak eşcinsel bakış açısından tarihi ye- niden yaratıyor. Filmde Jarman'- ın sevgilisi Keith Collins de rol ab- yor. DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Neden Tardşmazlap Sayın Emre Kongar bana Türk Toplumbiiimcileri 1 (Remzi Kitabevi) adlı kitabının ikinci basımını gönder- miş, "Türkiye'de Yöntembilim Sorunu" başlıklı bölüme birgözatmam dileğiyle... Doğan Ergun'un YöntemiBul- mak (Gerçek Yayınevı) adlı yapıtında kendisiyle ilgili de- ğerlendirmenin doğru olup olmadığını görebilmem için... Önce, bu ikinci basımı yapılan, bilimsel kaygıların yanı sıra, biraz da "kuşaklar arası soğukluğa karşı çıkma" amacı güden yapıttan söz edelim: Türk Toplumbilimcilen 1, ortak bir kitap, bir "grup ürü- nü"... Başta Emre Kongar, sonra çalışmalarını denetle- diği doktora öğrencileri, bir de Vahap Sağ'dan oluşan yedi kişilik bir grubun hazırladığı ortak bir kitap. Şöyle deniyor: "İncelenmek üzere seçilen kişileri, belli bir anlayışa ya da ölçüte göre saptamadık. Yalnızca toplumbilimci olmalarını ve bizden önceki kuşakta bulunmalarını göz önünde tuttuk. (...) Herkes kendi inceleyeceğikişiyisap- tadıktan sonra ortak toplantılarda inceleme yöntemini saptadık. Burada vardığımız karar, her kişinin önce yön- temi açısından ele alınması, sonra kullandığı ana kav- ram ve terimlerin açıklanması, daha sonra toplumsal değişmeyi nasıl açıidamak istediğınin ırdelenmesi ve en sonunda da nesnel olarak katkılarının ve yazdıklan- nın değerlendirilmesi idi. Her kişi için yapılan ön çalış- malar yine birlikte tartışıldı. Eleştiriler yapıldı. "(Agy. ss. 9-10) Kitaptaki konular ile ışleyenleri şöyle: "Türkiye'deki Toplumbilimin Gelişmesi ve Yöntem Sorunu" (Emre Kongar); "Ziya Gökalp" (Emre Kon- gar); "Prens Sabahatn'n" (Ali Erfcuf); "Hilmi Ziya Ül- ken" (Hamza Uygun-İnan Ozer): "İbrahim Yasa" (Sez- gin Tüzün); "Niyazi Berkes" (İnan Özer); "Nurettin Şazi Kösemihal" (Vahap Sağ); "Cahit Tanyol" (Hamza Uy- gun); "Cavit Ortıan Tütengil" (İbrahim Çılga); "Mübec- cel Belik Kıray (Emre Kongar)." Emre Kongar, kitabın "Sunuş"yazısında Türkiye'deki "yalmz bilim adamı" tipinden söz ederek şöyle diyor: "Aynı kuşaktaki bilim adamlarının, çeşitli nedenlerle birbirlerine karşı takındıkları olumsuz tavırları. kuşak- lar arasında da görüyoruz. Genç kuşak, yaşlı kuşağa, yaşlı kuşak da genç kuşağa kuşku ile bakar her neden- se. (...) Kuşaklar arası davranış, genellikle, olumsuz eleştiriye dayalıdır. Genç kuşak, kendisini, kendinden önceki kuşağı yadsıyarak kanrtlamaya çal/şır. Yaşlı ku- şak da gençlerin kendilerine ortak olmasını pek iste- mez. Aynı kuşaktaki kişiler ise (...) birbirlerine pek olumlu gözle bakmazlar." (Agy, s.9) Ne dersiniz, bu yüzden mi tartışamıyorlar? Doğan Ergun Yöntemi Bulmak dıye bir kitap yazıyor. Alt başlığı: "Türkiye'de Toplumsal Bilimlerin Bunalı- mı"... Bu ülkede toplumsal bilimlere yıllarca emek vermiş insanlar var, kimi ölmüş, kimi yaşıyor... Doğan Ergun'un kitabı ise öyle sessızlikle geçıştirile- cek bir kitap değil. Ülkemizde yöntem gerçeğınin "için- den çıkılamaz bir savrukluk, bağışlanamaz bir sorum- suz/u/r/a"algılandığını ileri sürüyor. Onca emeği kimse savunmayacak mı? Yoksa savunu- labilecek hiçbir şey yok mu toplumsal bilımler alanında? Yıllar yılı onca emökttoşuna mı harcanmış? Önceki yazımda söylemiştim, yineliyorum' "Yöntemi Bulmak üstünde önemle durulması, didik didık edilme- si, doğrusu yanlışı ortaya dökülmesi gereken bir ki- tap..." Bu kesin... Türk Toplumbiiimcileri 1 'in Emre Kongar'ca yazılmış "Türkiye'de Yöntembilim Sorunu" başlıklı bölümünü okumaya gelince. Yazar bir yerde şöyle dıyor "Bilgi ürenmine dönük yöntem. bilimsel yöntem tek- tir: Pozitif bilimlerin deneysel yöntemi. Toplumbilim de pozitif bir bilim olduğuna göre o da bilgi üretmek için gözlem, varsayım, deney, genelleme aşamalarından geçen bu tümevarımcı yöntemi kullanır. Kutlanmak zo- rundadır da." (Agy, s.23) Sözü bufada keserseniz, Doğan Ergun'un yargısına katılıp Emre Kongar'ı tümevarımcı yönteme bağlanıp kaldığı için olumsuz yönde eleştirebilirsiniz. Ama bu sö- zün arkası da var: "Fakatkonunun, salt deneysel yöntem içinde mekanik biranlayışla ele alınması, insanı hemen yanlışlara götu- rür. Bu nedenle, olayı mekanik yorumdan çıkarıp top- lumbilimin kendi gerçeğine indirgemek gerekir." (Agy, s.24) Ortada bir yanlış anlama, bir yanlış değerlendirme varsa, ya da yöntem alanında bugün çeşitli, hatta uzlaş- maz görüşler savunuluyorsa, bunların tartışılması, açık bir dille ortaya konulması gerekmez mi? Bilimin amacı gerçeklere ulaşmak değil mi? Nedense kimse tartışmaya yanaşmıyor. Tam bir ses- sizlik... Doğan Ergun'un saldırgan bir üslubu olabilir. "bilgi- siz. densiz, sorumsuz, çocuksu, gülünç, heveslenen, hazıra konducu" gibi sözleri itici olabilir, ama birtakım eleştiriler getiriyor, onlar karşılanmalı, tartışılmalıdır... Ayrıca, Doğan Ergun değerlendirmelerinde, eleştirile- rinde dürüst davranmıyorsa bu da sergilenmelidir . Bizler alışığız boşlukta bırakılmaya, kim var. kım yok, onu da iyi kötü biliyoruz, ama öğrenme açlığı içindeki gençler bilmez, yakında başlarlar seslenmeye: "Hey, kimse yok mu?" Festivalde değişiklikler Kültür Servisi -Ü.Uluslara- rası İstanbul Film Festivali'- nde önceden belirtilen prog- ramda birtakım değişiklikler vapıldı. Festival yetkiîilerinin verdiği bilgiye göre gösterimi planlanan filmlerde vapılan değişiklikler şöyle: 4 nisan pazartesi Beyoğlu Si- neması'nda 21,30'daki "Mani- sa Tarzanı" yerine "Sonsuz So- kaklar", 5 nisan salı Beyoğlu Sineması'nda I5.00'te "Gece, Melek \e Bizim Çocuklar" ye- nne "400 Darbe". Avrupa Si- neması'nda 18.00'da "Da»-ul"- yerine "Glenn Gouid L'zerine32 Kısa Film". 6 nisan çarşamba A\ rupa Sinemasfnda 15.00'te "Dik Dur. Eğilme"\erine "Öz- gürlüğümü Ver". \3 nisan cu- martesi Reks Sinemasfnda 12. OO'de "Güzel Kokulu Rtıhlar GölününKadınJarı"yerine"Ye- şil Oda", 16 nisan cumartesi Beyoğlu Sineması'nda 15.00'te "Manisa Tarzanf yerine "İlk Aşk" FESTİVALDE BUCÜN • Beyoğlu Emek: Seks Hakkında Oğrenmek İstediğiniz... (12.00. 18.30) Yaşanun Soluğu (15.00. 21.30) • Beyoğlu Atlas; VVittgenstein (12.00. 18.30) Sonsuz Şokaklar (15.00.21.30) • Beyoğlu Alkazar: Aşk Övküleri Genellikle Kötü Biter (12.00. 18.30) Sofıe (15.00. 21.30) • Beyoğlu Atnıpa: Pul Gezginieri (12.00, 18.30) İlk Öğretmen (15.00, 21.30) • Bejoğlu Beyoğlu: \orman McLaren: Program I (12.00) Morman McLaren: Program 2 (18.30) Pivanisti Vurun (15.00) Tutku (21.30) • Kadıköv Reks: Manhattan (12.00) Yağan Taşlar( 15.00) Dü'ğün Yemeği(\%.3O) Bakire Jeanne. Sa\aşlar(2\30)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear