22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17NİSAN1994PAZAR 12 DIZIYAZI t. Demokrasi hepimize gerekli n -M. Vf/a/ı Partisinereden gelip, nereyegidiyor? Birçok insanın kafasım bu soru kurcahyor. Sistem dışı projeleriyle, insanlarm yaşamım toptan değıştirecek dünya görüşleriyle RP, neyin ürünüdür, nasıl doğmııştur ve bundan sonra nereye gidebilir? Otuz yıl önce İstanbul Teknik Üniversitesi 'nde öğretim üyesi olar. Profesör Necmettin Erbakan, kimselerin pek tanımadığı sessiz sedasız bir akademisyendi. 12yılmı A lmanya 'da geçirmisti. 1960 'lı yıllann sonuna doğru Erbakan ismi birden ön plana çıkiı. Ortabüyüklüktekibir motorfabrikasımn ortağı ve genelmüdürü iken Odalar Birliği'nin genel sekreterliğine seçiidi. Seçiliş o seçiliş, oyıllann başbakanı, AP Genel Başkanı Süleyman Dcmirel. bu eski okularkadaşım ne yapıp edip Odalar Birliği'nden uzaklastırmak isıivordu. Demirel, Erbakan aAP nin kapılarmı da kapatmıstı. İşte Erbakan 'ın siyasete adım atışımn öyküsü böyle başladı. 1970. Milli Nizam Partisi'nin kurulduğu vıl. Aradan neredeyse çeyrek asırgeçmisti. 24 yıl içinde Türkiye, inişli çıkışlı, bolaskeridarbeli, bolyasakhyıllaryaşadı. Erbakan da bu gel'ısmekrden nasibini aldı, kurduğu ikiparti kapatıldı. RP, Erbakan ın üçüncü doğuşu. 27 Mart 1994yerel seçimlerinde RP'nin oylarımn yüzde 20'lereyaklaşması ve İstanbul ve Ankaragibi Türkiye'ninen önemli iki kentinin yerel yönetiminin RP 'yegeçmesi bütün dikkatlerin buparti üzerinde yoğımlaşmasına neden oldu. RP, kamuoyu açısmdan kapalı kutu. Buparti içinde neler olur, neler biter; kim ne roloynar. pek bilinmez. Türkiye 'nin fslam coğrafyası öyle dışarıdan görüldüğügibi bir bütün değildir. Tarikatlar,marjinal'radikalgruplar.yerel farklılıklanyla Türkiye 'de İslamalık, bir çeşitliliğe sahip. Geçtiğimiz hafta, üç büyük şehirdeki Bosna mitingleri. kamuoyunda cıddi kaygılar yarattı. Ankara 'da molotofkok teyleriyleyakalanan bazı İslamcı gruplar bu silahları Bosna 'da kuİlananıayacaklarına göre ne yapmak istiyorlardı? Hedefleri neydi? Tanı bu sorulargündemde iken Erbakan 'ıngösterileri destekleyen açıklamaları ve "kanladagetiriz" türünden sözleri, bu gelLşmelerin üzerine tu: biber ekti. Kendisi de askeri darbelerin hışmına uğramıs bir parti liderinin. ülkede gerginliği ve endişeleri arttıran tulumu "Refah Partisi nereye gidiyor " sorusunu gündeme getirdi. Refah içinde bir kesim ise son dönemlerde keskinleşen kamplaşınayadikkat çekip gerginliğiazaltıcı bir çizgi izlenmesini savunuyordu. RP yönetimi departi içindeki ılımldarla radikaller arasında bir dengekunnaya çalısıyor ülke içindegerginliği arttırıcı bir görüntü vermek istemiyordu. Türkiye 'nin ciddi bir ekonomik kriz içinde butunduğu koşullarda iç gerilimi arttırmayayönelik bövle bir çıkışın ardmdaki amaç neydi? Erbakan. bu seçimlerde kendisini destekleyen radikal muhafazakar güçlere mesaj mı vermek istiyordü' Türkiye, özellikle ekonomik kriz nedeniyle çok önemli açmazlar içinde. t'lkedekiyasamı daha da zorlaştıracağı anlasılan tablo, şiddet ve içgerilim için maddi bir lemei yaralıyor. Ozllikle sehir yoksullarınm dinci siyasi akımlara yönelmesi bu gerilim ortamında tablovu daha da karartıvor. Herkesin dikkat ve uyanıklık göstermesi. gerilimi körüklemekten kaçınması gereken bir dönemden geçivoruz. RP nin de bu dikkati göstermesi en azından kendi geleceği açısmdan çok gerekli. RP 'nin tarihini ve geleceğmi irdelerken bupartinin içindeki kanalları. yıllar içinde oluşan değişimci eğilimleri sapıamaya gayret ettik. Bu siyasi harekeıin ilklerinden Süleyman Arif Emre'den.30yıllık tarihinövküsünüdinledik. Nakşıbendı Şeyhi Mehmet Zahid Kotku'nun partinin kuruluşunda oynadığı roiü açıklığu kavııştıırmaya çalıştık. Partinin Genel Baskan Yardımcısı ve değisim projelerinin öncüsü BahriZengin, loplumsal uzlaşma programlarının parti içinde nasıl tarıısıldığmı anlatıı. İslameı kesimin tanmmıs avdmlarmdan A li Bulaç, RP'nin yükselis nedenlerini yorumlamadı ve İslamcı akımların toplumsal özelliklerini tahliletti. RP. yüzde 20 'lik oy oramyla, ülkemizdebir eğilimi temsilediyor. Bupartinin, izleyeceği strateji ve bu strateji sonucu ortaya çıkacak siyasi tablo, ülkemizin nereye doğruyöneleceğikonusımda ciddi etkiler yapacak. Tabii en çok da İslamcı akımların ve RP nin geleceğinibelirleyecek. İslamcı siyasi akımların, kendilerinden farklı bir dünyayı veyasam biçimini savunanlarla barış içindeyaşayabilecek bir tutum içine girmeleri, öncelikle kendi çıkarlarınadır. Gerilim kimsenin yararına olmayacaktır. Yaşanan zorluklar ancak barış ve hoşgörii ortamında aşılabilir. Demokrasi hepimize gerekli. Erbakan'ın ilk önemli çıkışı 1967'de Odalar Birliği Genel Sekreterliğine seçilmesiyle oldu ve o günden bu yana Erbakan'ın dayandığı ana temel hiç değişmedi. O, hep büyük şehirlerin, büyük sermaye çevrelerinin hegemonyası altındaki esnafa dayandı. Onlann tutucu ideolojisiyle paralellik gösterdi, hep taşralı oldu. Erbakan sahnede J. Vefah Partisi, İslamcı siyasi akımın legal alandaki üçüncü partisi. Bu akımın siyasi arenaya ilk çıkışı 1970 yılıdır. Erbakan'ın genel başkanlığında 1970 yılında siyasi yaşama atılan Milli Nizam Partisi'nin (MNP) kuruluşundan bugüne kadar etkin yöneticılık görev len üstlenen Süleyman Arif Emre, 30 yıl önce başladıklan yolculu- ğun ilk günlerini şöyle anlatı- yor: "Milli Nizam Partisi'nin ku- nıluşuna biz 1966 yılında niyet ettik. Ben o zaman Veni Türkiye Partisi (YTP) Adıyaman Mil- letvekili küm. Hasan Aksay. Adalet Partisi(AP) Adana Mil- letvekili idi. Bir de Fehmi Cu- malıoğlu vardı. Beüi başlı isim- ler bunlardı." Erbakan'ın çıkışı "1970 yılına kadar bekleme- mizin nedeni AP içindeki arka- daşlardı. Bize, Gelin AP\i ele geçirdım' diyorlardı. Bu arka- daşlar, Necmettin Erbakan'ı Kon> a'dan AP aday ı v apmak is- tediler. Böy lece orada bir köprü- başı elde edeceklerini samyor- lardı. Erbakan Hoca da o zamana kadar hiç siyasete girmemişti. AP'deki arkadaşlar onu bu par- tiye girmeye ikna ettiler. Ama Süleyman Demirel buna izin vermedi. Hemen vetoya uğradı. tşin nereye varacağuıı başlan- gıçta adamlar hissettiler ve veto ettiler. Bu sırada 1969 seçimleri geldi çattı. AP vetosu üzerine Nec- mettin Hoca, Bağımsızlar Hare- keti adı altında bir grup örgütle- di. Her ilden bi/im gibi düşünen- leri bağunsız ada> olarak gös- terdi. Bağımsızlık hareketine katılanlardan sadece Hoca, Kony a'dan millervekili seçilebil- di."" Odalar Birliğrnde başlayan kavga Zamanın Başbakanı AP lide- ri Süleyman Demirel'le Nec- mettin Erbakan arasındaki kavga. Odalar Birliği'nde baş- lamıştı. Profesör Necmettin Er- bakan. İstanbul Teknik Üni- versitesi'nde öğretim üyesi iken orta büyüklüktekı Gümüş Mo- tor Fabrikası'na ortak oldu ve bu fabrikanın genel müdürlü- ğünü üstlendi. Erbakan artık işadamıydı. Bunun sonucu olarak Türkiye Odalar Birliği'nde çalışmaya başladı. 1966 yılında Odalar Birliği'nin Sanayı Dairesi Baş- kanlığYna seçiidi. Bir yıl sonra yapılan seçimlerde ise Odalar Birliği'nin genel sekreteri oldu. Bu dönem Türkiye'nin hızlı büyüme yıllandır. Hızlı büyü- me. bir yandan Batı ile işbirliği eden büyük sermayenin daha da gelişmesini sağlarken Ana- dolu'daki geleneksel küçük sa- dönemdeki tutumunu şöyle dile getirir: "Ekonomik mekaniznta büyük kent tüccarlarından yana işlemekte, Anadolu tüccarı ken- dilerini üvey evlat olarak bil- mektedir. İthalat kotalarından aslan pa> ı üç dört kentin tüccarı- na aynlmaktadır. Anadolu ban- kalarında toplanan mevduatı, Anadolu halkı yatırmakta, ama bu para kredi şeklinde büyük kent tüccarına lerilmektedir. Odalar Birliği tümüyle kompra- dor-mason bir azınlığın >asıtası halinde çaltşmaktadır. Koca teş- kilat komprador ticarct ve sana- yinin kontrolü altındadır. O hal- Süleyman Arif Emre, MNP'yi kurmak için 1966 yılında niyet- lendiklerini, ancak AP içindeki bazı arkadaşlanmn 'AP'yi ele geçirelim' önerisi üzerine 1970'e kadar beklediklerini belirtiyor. nayi ve ticaret. büyüklere ba- ğımlı hale geliyordu. Bu küçük ve büyük iş çevreleri arasındaki çehşmeleri keskinleştirdi. Gele- neksel ticaret ve sanayi sahiple- ri. konumlan gereği tutucu bir davranış içine girdiler. Erbakan da sermaye yapısı nedeniyle Anadolu'nun küçük ve orta ölçekteki sanayicileri ve tüccarlanyla kader birliği et- ti. Bu kesimlerin büyük işçevre- leriyle olan çatışmalannda ta- raf tuttu. Büyük şehirlerde hızla büyüyen sermayeye karşı siyasi tavır aldı. "Milli Görüş" tezlerinı de bu dönemde geliştirdi. Erbakan o de önce idare beyerine girelim ve Odalar Birüği'ni Anadolu tüc- car ve sanayicisinin de hizmetine yarar bir hale getirelim dedik." Milli Nizam Partisi'ne gidişin taşlan böyle döşendi. Aslında Necmettin Erbakan'ın ekono- mik alandaki tutumu. ideoloji- siyle de bütünlük gösteriyordu. Necmettin Erbakan. Nakşi- bendi Şeyhi İskender Paşa Ca- mii imarru Mehmet Zahid Kot- ku'nun müridiydı. Osmanlıcıydı. Abdühamit- çiydi ve 1960'larda hızla deği- şen Türkiye'nin değişmesinden geleneksel yapılan nedeniyle çöküntüye uğrayan \e bunalı- ma düşen taşra esnafının tutucu fıkirlerini dile getiriyordu. 30 yıl içinde Erbakan'ın dayandığı ana temel hiç değişmedi. O, hep bü>ük şehirlerin, büyük serma- ye çevrelerinin hegemonyası al- tındaki esnafa dayandı. Onla- nn tutucu ideolojisiyle paralel- lik gösterdi. O hep taşrab oldu. Hızlı şehirleşmenin sonucunda. büyük şehirlerin taşralılan da Erbakan'ın doğal desteği haline geldi. MNP'ye giden yol Süleyman Anf Emre. Erba- kanı yeni bir parti projesine ik- na etmekte başlangıçta güçlük çektiklerini anlatır. Erbakan, Odalar Birliği'ndeki mücadele- yı sürdürmek ister. 1%9 yılında Odalar Birliği Başkanhğı'na aday olur. Ancak. Süleyman Demirel, onu Odalar Birliği'nin başında kesinlikle görmek istemiyordu. Taşralı bir tarikat mensubunun ekonomik ihüyaçlanvla Demi- rel'in davandığı büyük şehirle- nn burjuvazisinin ihtiyaç- lannın uzlaşması mümkün de- ğildi. Odalar Birliği seçimlerini bir kongre ile kazandığını ilan eden Erbakan'ı Demirel dinle- mez ve aldığı önlemlerle onu Odalar Birliği'nden kapı dışan eder. Süleyman Arif Emre, Erba- kan'ın Odalar Birliği'nden umudunu kesmesinden mem- nunolmuştur: "Necmettin Hoca'yı Odalar Birliği'nden tanımıştık. Anadolu insanının haklarının yendiğini, bunların sa>unulması gerektiği- ni söyledi; o zamanın Demirel hükümetiyle bir mücadeleye gi- rişti. Batı insanının kafa yapısını da Almanya'da 13 sene kaldığı için biliyordu. Profesör titri var. Güzel konuşan bir insan. İlk önce ben Odalar Birliği Genel Sekreteri iken Erbakan Hoca'- y a teklif etmiştim. Ama o, o za- man Odalar Birliği'ndeki müca- deleje çok önem veriyordu. Odalar Birliği'nde Demirel'- in yerli tüccarlar lchine her kara- ra karşı çıkması üzerine siyasi bir partiye yönelmenin gereğini kabul erti. Odalar Birliği Başka- nı seçilmesi de engellenince, iyice ikna oldu." Yarın: 12 Mart gellyor, Erbakan yurtdısına cıkıyor MNP içinNakşibendişeyhindenizinalınıyorProfesör Necmettin Er- bakan'ın Milli Nizam Par- tisi'nin kuruluşuna katı- lması nasıl oldu? Bu konu- da çok çeşitli iddialar var. Bu çevreyi yakından tanı- yanlann iddiasma göre: İstanbul'daki İskender Paşa Camii imamı Şeyh Mehmet Zahit Kotku. Nakşibendi tarikaünın Türkiye'deki en önemli li- deridir. Birçok İslamcı genç. üniversite öğrencisi. şey- hin mürididir. Gördüğü eğitim ve verdiği vaazlarla çevresinde önemli bir oku- muş toplululuğu bulunan şeyhin müritlerinden birisi de üniversite yıllanndan beri Kotku'yu rehber ola- rak kabullenen Profesör Necmettin Erbakan'dır. Necmettin Erbakan'ın Milli Nizam Partisi'ni kur- masını Şeyh Zahit Kotku tavsiye etmiştir. Şeyhe göre diğer sağa partileri desteklemenin artık bir anlamı yoktur. Milli Nizam Partisi'nin ilk genel başkanı Necmettin Erbakan, Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahid Siyasi İslamın, saf haliy- Kotku'nun müridiydi. Osmanlıcıydı, Abdühamitçiydi ve değişen Türkiye'de, geleneksel yapılan le ortaya çıkmasının za- nedeniyle çöküntüye uğrayan ve bunalıma düşen taşra esnafının tutucu fıkirlerini dile getiriyordu. manı gelmiştir. Profesör Erbakan da gençliğinden beri Şeyh'in yakın öğrencilerindendir. Odalar Bir- liği'nde yapuğı çıkışla puan toplamış- tır. Şeyh bunun üzerine Erbakan'ı çağınr ve bir görev olarak partiyi kur- ması talimatını verir. Partide tarikat hiyerarşisi Yine bu çevrelerin iddiasına göre: Parti örgütlenmesi tarikai örgüt- lenmesine uygun bir şekilde gelişir. Parti içindeki hiyerarşî. tarikat için- deki hiyerarşiye uygun şekilde kuru- iur. Bu yüzden aradan otuz yıl geçme- sine rağmen partinin ana yönetici kadrosu hiç değişmemiş. parti içinde ciddi birmuhalefetgelişememiştir. Bu işleyiş Şeyh Kotku'nun 1980 yıb so- nundaki ölümüne kadar böyle gitmiş- tir. MNP'nin kuruculanndan Süley- man Arif Emre. bu yorumlara katıl- madığını belirtiyor. Parti kurmaya kendilerinin Zahit Kotku'dan bağım- sız olarak karar verdiklerini söylüyor. Ancak parti kurulmadan önce Erba- kan'la birlikte Şeyh Mehmet Zahid Kotku'ya gittiklerini ve onun iznini aldıklannı kabul ediyor: "Şeyh Zahid Kotku, büyük bir alim. Etrafında onun Uminden yararlanan elit bir zümre var. Bunlardan bir tanesi Necmettin Bey. Gençliğinden beri şey- hin y akınlanndan.Bö) le ciddi bir hare- kete böyle bir insan girerse en yakın arkadaşlarından \e hürmet ettiği, sö- zünden fikirlerinden yararlandıgı kim- selere elbette ki danışır. Yoksa Mehmet Zahit Kotku Efendi böyle bir hareket yapın dememiştir. Biz o hareketi yapmadan önce, hatta Necmettin Hoca'yla tanışmadan önce karar \ermişizdir. Bir gnıp oluşturmu- şuzdur. Bu grup önce kimi lider yapa- lım demiştir. önce rahmetli Samsun Senatörii Ali Fuat Başgü'i bulmuşuz- dur; razı etmişizdir. O vefat ettikten sonra rahmetli Trabzon AP Milletve- kiü Profesör Osman Turan'ı razı etmi- şizdir. Onun da yavaş davrandığını görünce Erbakan Hoca'ya başvıır- duk." Kotku'dan izin isteniyor Süleyman Arif Emre, Şeyh Zahit Kotku'ya ise izin almak için gidişleri- ni şöyle anlatıyor: "Ben, Mehmet Zahit Efendi'yi tanımıyordum. Ancak Necmettin Bej Bu harekete girmek için izin isteyeceğim. Kendisine (Şeyh Kotku'dan söz edi- yor) fıkirlerimi açtım. muvafık dedi: ama. daha aynntılı olarak bu mesele- yi konuşmak için bana yardımcı olur musunuz" dedi. Beraber gitmeyi tek- lif etti. Hasan Aksay ve ikimizi götürdü. O arada Mehmet Zahit Efendi biz- leri dinledi. Dedi ki Ab- dulhamit idaresinden sonra bu milletin iradesi- ne masonlarel koymuştur ve hala onlann inisiyati- findedir. Bunu düzeltmek laamdır. Onun için böyle bir ha- rekete başlamanızda ben herhangi bir mahzur gör- müyorum.' Bu şekilde bir muvafakat alınmıştır. Yoksa o muharrik, itici güç olmamıştır." Süleyman Arif Emre, partinin kuruluşunda yalnızca Nakşibendilerin bulunmadığı konusunda ısrar ederken başka tari- katlardan da kuruluş sürecine katı- lmalar olduğuna dikkat çekiyor: "Memlekette birtakım İslami gö- rüşler ekoller var. Mesela Ahmet Tevfık Paksu, AP'den Maraş Sena- törii olmuştu. (Said Nursi taraftarı olarak bilinir.) Kuruluş hareketine onu da davet etmiştik. O da Milli Nizam'ın kuruculan arasındadır. Belki o da hürmet ettiği bazı kimselerden izin almıştır, istişa- re etmiştir." Nakşibendi Şeyhi Zahit Koktu. MNP'nin kurulmasını bizzat ör- gütledi mi, yoksa izin mi verdi; çok önemli değil. Sonunda MNP'nin kuruluşunda önemli bir etkisi bu- lunduğunu bu partiyi kuranlar doğ- ruluyor. MehmetZahid Kotku kimdir? Türkiye 'nin en etkiü ve tgnmmtş Nakşibendi Şerhiolan Mehmet Zahid Kotku, 1897'de Bursaâa doğdu ve Kasmt 1980 'de İstanbul'da öldü. O sırada yönelimde inâunan Milli Güvenlik Konseyi'nm izniyle, Süleymaniye Camisi'nm avhtsuna gömiildü, Amlarında Erbakan'm da bıthmduğu birçok İslama siyaset ve bihm adamı, Şeyk Mehnet Zahid Kotku 'nım yamndayeûştüer. Kotku.gençliğinde kasaba ve köylerde imam-hatiplik yapü. Şeyhi, Kazanlı Abdülaziz- Bekkine'nin ölümû üzerine, tekkenin başma gepnek atttacıyla 19S2yıhnda İstanbul'ataşındt. 1958 'de, Öiiinceye kadar çultşacağı Fatih iskender Paşa Camii imamhğma atandı. Nakşibendi Şevhi Mehmet Zahid Kotku. İskender Paşa Camii imamı olarak, ülke çaptnda ün yaptt. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EOIEKÇİ Köy Enstitüleri Vakfı... Türkiye'de Köy Enstitüleri'nin kurucularından ismail Hakkı Tonguç, 1894 yılında, bugünkü Bulgaristan sınırları içindeki Oobruca'da, Silistre ilinin Totrakan sancağının Tataratmaca Köyü'nde doğmuş. Oğlu, Dr. Engin Tonguç, "Umut yo/u"adlı yapıtında böyle anlatıyor. Bulgarlar Tataratmaca adını değiş- tirmişler, şimdi Kubadin olmuş. Köy Enstitülü bir öğretmenin yolu Bulgaristan'a düşmuş; öğretmen Tonguç'un doğduğu kö- yü arayıp bulmuş Köyün okuluna gidince ne görsün; okul, Tonguç'un resimleriyle süslenmiş; şu yazı yazılmış: "Türk Eğitimcisi Tonguç, bu köyde doğdu." Türkiye'deyse Tonguç'un bir anıtı bile yok. Batıkent'te adına açılmış bir park var, bakımsızhktan mezbelelığe dönmüş du- rumda. Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Hasan Ali Yücel'in Hipod- rom Alanı'na bir anıtını dikti, AbkJin Dino, Cahit Külebi'nin anıtları ile birlikte, bu güzel birdavranıştı; kutluyorum. "Bravo Fikri Sağlar" diyorum. Köy Enstitülülerden bir kesim, "Köy Enstitüsü ve Çağdaş Eğitim Vakfı" adıyla bir vakıf kurma çalışmasına girişti. ilerle- yen çalışmalarla ilgili olarak şu mektubu aldınv "Eğitim tarihindeki yeri ve önemi bilinen Köy Enstitüleri s'ts- teminin gelecek kuşaklara aktarılabilmesı için bir vakıfkurma aşamasındayız. Vakıf senedinde belirtildiği üzere, Köy Enstitüleri'nden ka- lan belgelerin toplanması, bu konuda eğitsel ve kültürel çalış- maların yapılması birincıl amacımızdır. Koy Enstitüleri'nin, Koy Enstitüsü dostlarının, çağdaş anlayışa sahıp olanların bu girişimi destekleyeceğını bıliyoruz. Böyle bir girişim, yıllann özlemiydi. Guven kaynağımız sizlersıniz. Biz aşağıda aölan yazılı arkadaşlarca başlatılan KÖY ENS- TİTÜSÜ VE ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI çalışmalan sürüyor. Ku- ruluş aşamasında, katkıda bulunacak arkadaşlarımızı An- kara'ya çağıracağız; bu arkadaşlar, vakfın kurucu üyelerı olacaktır. isteriz ki, hiçbir arkadaşımız bu imecenin dışında kalmasın. Sizden bu imeceye katılabılecek arkadaşlarımızın ad ve adreslerini bize bildirmenızı beklemekteyız. Vakfın kuruluşunun ilk imececilerı arasından Talip Apay- dın, Mahmııt Makal, Prof. Dr. Yakup Kepenek adına vakıf kuruluşunu gerçekleştırmek amacıyla: ' TC Ziraat Bankası Ankara Yenişebir Şubesi'nde 26810 nu- maralı. ' Pamukbank Ankara Merkez Şubesi'nde 092 16 330 numa- ralı hesaplar açılmıştır. Kuruluşa katkınız için bu besaplardan birine uygun görece- ğiniz miktarda para gondermenizı bekliyoruz. Katkılannızı bekler, sevgiler, saygılar sunarız." Bu çağrıda imzaları bulunanlar Dr Engin Tonguç, Mehmet Başaran Talip Apaydın, Mahmut Makal, Dursun Kut, Prof. Dr. Yakup Kepenek, Niyazi Ünsal, Ali Dündar, Ali Yılmaz, Ali An, Osman Bolulu. Haberleşme adresi de şöyle: Ali Dündar, Kumrulu Sk. 29/5, 06120 Kalaba-Ankara, Tel 0.312.314 4913. Böyle bir çağrıyı, Köy Enstitüleri'nin kuruluş günü olan 17 Nisan günü yayımlamak istedim Bugün dil, din, cins, ırkgözet- meksizin köylülerin, köylü çocuklarının eğitilmesi, topluma bi- linçli olarak kazandırılmalan için 1940 yılında kurulan Köy Enstitüleri'nin kuruluş yıldönümü. Türkiye halkına kutlu olsun! iki gün önce, cuma sabahı erken saatte, TRT 1'de "Gün- dem" izlencesinde, Köy Enstitülü yazarlarımızdan Mahmut Makal konuştu. Köy Enstitüleri'ni, ilkelerini anlattı. Makal, özetle ' Ataturk 'un direktifleriyle kurulmuşlardır, eğitim kursla- rından başlayarak; teknısyeni Tonguç'tur. Türk buluşudur. Pestalozzi gibi Avrupalı eğitmenlerin düşuncelerinden esin- lenmişse de Tonguç, UNESCO da, tüm dünya da kabul etmiştir ki, Köy Enstitüleri, çağdaş eğitim kurumlandır.." dedi. Makal, şımdi uygulanan eğitim sistemindekı bozukluğu an- latırken şöyle konuştu: "Türkiye 'de yetmiş bin cami var; halbuki imam-batip okulla- rında yarım milyon çocuk, bir o kadar da mezun çocuk var. Bunlann yeteri kadannın bırakılması ve ötekilerin Köy Enstitü- leri'ne yaklaşan çok amaçlı liseler haline getinlmesı uygun olur. Köy Enstitüleri 'nde, sizin burada yaptığınız gibi biz, tarlalar- da, binalann dışında oturuyor, o gunler SattFaik'/n hikayeleri- ni tartışıyorduk. Kitaplıklarımıza dolan o beyaz kaplı klasıkleri okuyorduk. Koy Enstitüleri 'ni kapatmak için yola çıkanların ha- zırladığı raporlarda o gunler, menfi şeyler gibi anlatılır. Fakat Koy Enstitüleri'nin lehınedıranlattıklan, verdikleri raporlar. En önemli ilkelerınden birısı. Köy Enstitüsü oğrencilerini okut- maktı. Ben de Koy Enstitüleri nde okuduğuma gore, KöyEnsti- tüleri'nde biz, demokratik eğitimi uyguladık. Cumartesi günle- n bizim eğitim toplantılanmız olurdu demokratik eğitimin sonucu olarak; biz yoneticilerimızı, oğretmenlerimizi eleştirir- dik. Öyle eleştiri ki, aile olarak ıç içe, herkes o eleştirıden memnunolur..." Makal, sözlerinin sonunda da şunları söyledi: "Türkiye'nin bugünkü eğitim ortamında, enflasyonu, ekono- minin darboğazını eğer aşmak istiyorsak, insanımızı çok iyı yetıştirmemız gerekır. Bunu birkaç gün önce yurdumuza ge- len israil Dışişlerı Bakanı Simon Peres de belirttı, "Mutlaka eğitim" dedi. Onun için diyorum kı, eğer bunu kazanacaksak, Turk çocuklarının başına çağdaş eğitimin çelengini koymamız gerekecekse, Köy Enstituleri'ne benzer eğitim kurumlarının kurulması ya da mevcut kurumlann o eğitim sistemınden ya- rarlandırılması yolunda eğitimimizin mutlaka çağdaşlaştırıl- ması gerekir. Bun/ann adı Köy Enstitüsü olur veya olmaz, o önemli değil. Önemli olan çocuklarımızın kurtarılmasıdır." 17 Nisan dolayısıyla, yurdun her yanında bugün bayram ya- pılıyor. Toplantılar düzenleniyor Ankara'da TÜYAP Kitap Fuan'nda da var İstanbul'da SHP, Kadıköyde Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenliyor. Saat 14.00 teki açıkoturumu Sami Ka- raören yönetiyor. Konuşmacılar Mahmut Yağmur, Süleyman Üstün, Yılmaz Elmas, Salim Kara, Veli Dalak, Rifat Ural BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Mora çalan kırmızı. 2/ 1 Üzünlü... Sürüldükten sonra bir yıl dinlendirilen 2 tarla. 3/ Domuz yavru- 3 su... Tropikal bölgelerde yetişen ve nişastaca zen- 4 gin yumru kökleri yiye- 5 cek olarak kullanılan bitki. 4/ Cennet ile cehen- 6 nem arasında bulundu- 7 ğuna inanılan yer... Su. 5/ Sentetik poliyester ipli- 8 ğinden dokunmuş ku- g maş. 6/ Kuzu sesi... Üzüntülü düşünce durumu. . Bankada hesabı olanlara gönderi- len ödeme ya da çekme mektubu... Mantarlarda şapkayı taşıyan sapa verilen ad. 8/ Kumaşla astar arası- na konularak giysinin dik durma- sını sağlayan kolalı bez... Değerli madenlerin anlık derecesi. 9/ Ze- kâca geri olanlarda ve bazı bunak- larda görülen, başkalannın hare- ketlerini hemen ve aynen taklit etme hastalığı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Atı yönetmek için ağzına takılan demir araç... Yapraklan çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitkisi. 2/ Telefon sözü... Asma kütüğü. 3/ Kertenkele derisi... Uluslararası Çabş- ma Örgütü'nün simgesi. 4/ Yoksullara yiyecek dağıtılan yer... Bir renk. 5y Elçilik ya da konsolosluklarda çalışan koruma me- muru. 6/ Uenme... Kadın giysisi, entari. 7/ İran'da tarihi bir kent... Eskiden "pastoral" anlamında kullanılan sözcük. 8/ Ti- yatro nıteliği taşıyan radyo ya da televizyon yayını... "Octavio - - -": 1990 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Meksikalı şair ve yazar. 9/ Reçine... Çıplak, yoksun.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear