Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17NİSAN1994PAZAR
10 PAZAR KONUKLARI
THY 'deUutısma:Emtdyetnü,ticarettrd?
AYDIN ENGİN
- THY pilotları iki üç gün
süretı bir eylcm yaphlar, sizin
deyimini/le uçakbaşı yap-
madılar. Sizler de, Sayın Er-
kan Potukönen ve siz Sayın
Miiştak Güner, bu pilotiann
temsilcisi, sözcüsü konumundasınız. Ozellikk
Erkan Bey. siz, TALPA. Tiirk HavayoUan
Pilotları Derneği Başkanı olarak en yetkili
temsilcisiniz. Önce şunu sormak istiyorum:
Gazetelere yansıdığına göre Başbakan Çiller
Amerika'ya hareket ederken eylemin kendi
dönüşüne kadar ertelenmesini istedi ve siz bu
çağrıy a uydunuz. Doğnı mu bu? Eyleminiz er-
telendi mi, ara mı verildi, yoksa bitti mi?
POTUKÖNEN - Efendim, bu bir "ara
venne" değil. Bitti. Sayın Devlet Bakanı
Mehmet Ali Yılmaz, belki de bizim gözden
kaçırdığımız bir hususu ikaz ettiler. ki çok
haklıdırlar. Sayın Başbakan Çiller, ülkenin
bu çok önemli bir döneminde ülke sorun-
lanyla ilgili olarak ABD'ye gidişinde, ar-
kasında bıraktığı birçok sorunun içinde bir
de THY sorununun olmaması gerektiğini,
pilotlar topluluğu olarak bizim bunu göz
önüne almamızı, Başbakan'ı bu sonınla yol-
cu etmememiz gerektiğini söylediler.
Bu doğrultuda Sayın Başbakanımızla gö-
rüştüklerini belirttiler.
Biz de böyle haklı bir uyanyı dikkate
aldık. Olan budur.
- Şimdi ne olacak? Başbakan dönecek ve..
Hak
aramadık,
biremri
yerine
getirdik.
Erkan Potukönen
POTUKÖNEN - Biz bu karan almadan
önce bu konuda çok düşündük. Aşağı yu-
kan bir buçuk aylık bir çalışmanın sonunda
bu noktaya geldik.
- Yani bu eylem karan?..
POTUKÖNEN - Artık eylem kabul edili-
yor, öyle diyelim. Aslında biraz sonra size
bir kanun takdim edeceğim. Yaptığımız,
aslında bu kanunun bizim üzerimize yükle-
miş olduğu yaptınm gücünün. ödevin yerine
getirilmesidir.
- Şimdi okuyım o kanun maddesini. Niye
biraz sonra? Yani siz, bir yasanın size verdiği
bir hakkı mı kullandınız?
POTUKÖNEN - Bir hak^tıŞiLbir emri
yerine getirdik. Yasal bir errtrifenne getir-
dik. Bu emir salt bize değil, bütün dünyada
bu mesleği yapan insanlara veriliyor. Zaten
bu kanun maddesi Türkiye'de yapılmış bir
kanun değil. ABD'den olduğu gibi alınıp
kabul edilmiş bir kanundur.
- Ne kanunu bu efendim? Adı ne yani bu
kanunun?
POTUKÖNEN - Türk Sivil Havacılık
Kanunu. Bu kanuna göre.. bakın 100. mad-
deyi okuyorum ve birlikte yorumunu ya-
palım. Şöyle diyor kanun: "Sonımlu kaptan
pilot, hava aracının can ve mal güvenliğini
sağlayacak surette sevk ve idareden birinci
derecede sorumlu olup. olağanüstü durumlar-
da gereken-öniemleri almaya yetkilidir" Bu
kadar. Yani bu yetkiyi. kurumlan ve tüzel-
kişileri bir yana bırakıp doğrudan sorumlu
kaptana veriyor yasa. Doğrusu da budur za-
ten. Uygulamanın içinde bu ortaya kendili-
ğinden çıkmıştır.
- Yani bu, bütün dünyada mı böyle Erkan
Bey?
POTUKÖNEN - Bütün dünyada böyle-
dir. Sadece Türkiye'de değil.
- Peki, Sayın Miiştak Güner, size sormak
istiyorum bu noktada. Siz IFALPA'nın, yani
Ulûsiararası Pilotlar Örgütü'nün Türkiye di-
rektörüsünüz. Bilmeniz gerekir. Bu, uluslara-
rası geçerliliği olan yasa maddesi bütün dün-
yada gerçekten bu titizlikte uygulanıyor mu?
GL^NER - Bu konuda her ülkede aynı pa-
ralelde bir yasa \e aynı paralelde maddeler
var. Bakın Ulûsiararası Sivil Havacılık Ör-
gütü, biz pilotlann uçuş lisanslannı verir. O
kuruluşun uymak zorunda olduğu bir mad-
de vardır. Şöyle der: Bir pilot kendisini uçu-
şa uygun hissetmiyorsa, örneğin yorgunluk
bunlardan biridir. lisansının kendisine ver-
dığı yetkılen kuılanmamaktan sorumlu-
dur...
- Ne yapmamaktan?.. Yani tam anlaya-
madım.
GÜNER - Yani dünyada herhangi bir
yerde bir uçak kazasında birinci derecede
sorumlu kaptan pilottur. "Efendim, benim
genel müdüriim böyle emretti" ya da "Efen-
dim, benim şirketimin mesai talimatı böyle-
dir. Ben bu talimata göre uçuyorum" demek,
kaptan pilotun yasalar önündeki sorumlu-
luğunu azaltmaz. orıadan kaldırmaz.
- Erkan Bey. o zaman şu soru ister istemez
geliyor: Sizin, bu yasada yer alan yükümlülü-
ğünüzü yerine getirmeye başlamamz.. yani bu
yasa maddesinde öngörülen koşullar THY'de
yeni mi ortadan kaldırıldı da siz de direnişe
çıkmak zorunda kaldınız?
POTUKÖNEN - Değil efendim. Bu yeni
ortaya çıkmadı ve sorunuz elbette haklı. çok
haklı bir sorudur. Efendim geçen yıl, 1993
yani. yaz başından itibaren THY yeni uçak
alımlan yaptı. Böylece THY'nin uçuş ağı-
nda büyük fair vükseliş başladı.
- Bu normal değil mi? Yeni uçaklar
alııumş...
POTUKÖNEN - Elbette. elbette. Alınan
uçak uçurulmak için alınıyor. O uçaklar
yani...
- Hangarda beklet-
mek için...
POTUKÖNEN
Hangarda evet. Ya da
böyle aprona dizelim de
gelene geçene. işte bizim
Türk Hava Yol-
lannuan ne çok uçağı
var diye alınmadı. Bun-
lan biz uçurmak için alı-
yoruz. K.im uçuracak
bu uçaklan? Pilotlar de-
ğil mi? Peki bu uçaklar
alınmadan önce bunlan
uçuracak pilotlan. or-
taklık. yani THY hazı-
rladı mı acaba? Hayır.
Ne demek istediniz?
Yani varolan pilot sayısı
filan mı...
POTUKÖNEN
Mevcut pilot kadrosuy-
la THY, plan ve prog-
ram yapmadan, altyapı
haarhğı yapmadan sü-
rekli uçak alımı yaptı ve
bunlan mevcut kadrodaki pilotlarla uçur-
maya başladı ve uçurdu.
- O zaman sorun ne? Mümkün mü değildi
sizce?
POTUKÖNEN - Bu mümkün tabii. Ne-
reye kadar ama? Bir insanın bu görevi yapa-
bileceği, yasalan bir yana bııakalım, beden-
sel ve psikolojik gücüyle, sağlık sınırlanna
kadar mümkün bu. Bu sınırlar, özellikle
sağlık koşullannın gerektirdiği sınırlar
aşıldığında korkunç sonuçlar çıkıyor orta-
ya. Şu ana kadar beş arkadaşımızın kalbi
durdu.
- Anlamadım. Yani öldüler mi demek isri-
yorsunuz?
POTUKÖNEN - Öldü diyorum. Evet.
Olay bu kadar ciddidir. Ve bu kadar ciddi
boyutlara ulaşmış bir olayda 600 tane pilotu
olan bir kurumun. yüzde 90"ı ordu kökenli
olan 600 pilot, öyle çocuk oyunu gibi. "Hay-
di gelin bir eyleme girişelim" demez.
- Yok, bu kadar aşın bir iddiayı ileri süren
de olmadı galiba.
POTUKÖNEN - Yok yok, çok gayri ciddi
iddialar ortay a atıldı ve...
- Neyse Erkan Bey, ben şunu sormak isti-
yorum şimdi. Beni, bırakınız gazeteci olarak.
arada sırada uçan biri, bir THY yolcusu ola-
rak da endişelendiriyorsunuz. Siz, beş arka-
daşımız öldü dcdiniz.
Yani bu beş pilot arka-
daşınız, kendilerine fazla
yüklenildiği için mi öldü-
İer?
POTUKÖNEN
Evet. Tamamen öyle.
Oraya geleceğiz. Ama
önce bakın. şimdi geçen
yazdan bu yana biz bu
uygulama^a başladık.
İüfazJarırdiTi, tehlikenin
bûyüklüğünü anlatan
uyanlanmızı yaptık.
'- Yani THY'ye mi
yaptını/ bu itirazlannızı?
POTUKÖNEN - Ta-
biı, tabii. Sorduk. siz
bunu neye göre yapıyor-
sunuz diye. Çünkü bizim
elimizdeTürk Hava Yol-
lan'nın kuruluşundan
beri uygulanmakta olan,
yürürlükte olan yani, bir
yönetmelik var. Bu yö-
netmeliğe göre..
- Ne yönetmeliği bu
efendim?
GÜNER - Türk Hava
Yollan Uçuş Personeli
Uçuş Görev ve Uçuş Sa-
atleri Yönetmeliği. Adı
bu.
POTUKÖNEN-Evet
"Bu yönetmelik böyle
açık seçik varken ve yü-
riirlükteyken, bizi bu yeni
çalışma periyoduna soka-
mazsmız" "dedik THY
yetkililerine.
- Şimdi efendim. İyi an-
laşılsın. Bu, bana göster-
diğiniz yönetmelikte sizin
yeni çalışma biçiminizi
stnırlayan hükümler mi
var?
POTUKÖNEN - Ga-
yet tabii. Sınırlandırmış
işte yönetmelik. Saat
koymuş. dakika koy-
muş: günlük, haftahk.
aylık izinleri belirlemiş.
Buna göre görev yapıyo-
ruz. Bakın ne diyor bura-
da: Uçuş saati 10 saat.
Jet uçak tipleri için. İki iniş olursa bir uçuşta
8 saal. Üç, dört, beş, altı, yedi iniş olursa en
fazla 7 saat uçuş süresi demiş yönetmelik.
GÜNER - Yani Ankara'ya gitti bir pilot,
oradan Diyarbakır'a gitti, tekrar Ankara'ya
döndü. Cç iniş yapmış oluyor. Demek o gün
7 saat uçuş süresi var. Artık...
POTUKÖNEN - Evet, burada işı bılıyor
o pilotun artık. Artık onun istirahate çekil-
mesi zorunlu. Dikkat edin, uçuş saati; mesai
değil. Yani fiilen havada geçen süre.
- Mesai ile farkı nerede?
POTU'KÖNEN - Tabii değil mi
0
Evim-
den çıküğım anda mesaiye geliyorum...
- Bunun altını bir cizelim efendim. Çünkü
bu konuda farklı iddialar ileri süriildü. Siz
uçuş süresinden söz ediyorsunuz şu anda.
Yani otelde gecirdiğiniz süreler filan...
POTUKÖNEN - Hayır, hayır. Bu. uçuş
süresi. Lövye başında geçen süre. tşte bunun
dışına çıkılmaya başlandı. Ve bizim o hakh
itirazlanmızarağmen...
- Ne zaman başladı bu yeni uygulama?
POTU'KÖNEN - Geçen yıl, "l993-
ün yaz
SUNU5
Henüz vakit varken vehiçgecikmeden..
"Hiçbiruçak havadakatmamıştır!.."
Busoğuk bir,şakâdır. Ama doğrudur
da. KarayoHan ndafii trafık kazalart
ile uçak kazalarının istarttöjkkrini
karşılaştınp "Uçakla.,wwuluk en
güvenli yolculuktur' '^â^ d
yolculuğunu tetdikesc kılmıyor
yûzden THYpilotlarının iki gün süren
direnişi kamuoyunım ilgisini çekti. -•
Pilotların örgütü TALPA 'nmveTÎi Y
yönetiminin karşılıkhHdiaları ve
suçlamalan kafaları iyice karıştırdı.
Kimileripilotların ' 'para canlısı "ya da
"fazla çalışmak istemeven tembeller
olduğunu ilerisürüyordu; kimileriyse
TH Y 'yiyolcularm güvenliğini riske
atmakpahasma pilotları aşın
çahşmaya zorladığmı söylüyordu.
Karmaşayagörece bir son verep^hr^^,
amacnla tarafları "Mgffiı,,,.."* ..».«••
^...Jianukiart "tıStfbirâr'aya getirmeyi
düşündük. THYvtMjJİ^ımH fffğûWT
*A LPA yeJfluslararası Pilotlar
Örgüfu'nün (IFALPA) Türkiye
"'"Direktörlüğü söyleşiye katılmayı
hemen kabul ettiler. TH Yyönetimi ise
' 'Sorunun çözümlenme aşanmsuıda
olduğunu, bu aşamada tartışmalann
konuyu yeniden alevlendireceğini, bu
yüzden bu aşamada hiçbir yetkilinin
bir tartışmanm içine girmesinden vana
olmadığını'' belirtti. Söyleşimize.
TALPA Başkanı Pilot Erkan
Potukönen veIFALPA Türkiye
DıreklörüSSdTMiiştak Güner
katıldılar. Herjknvnetici de
__ tisilzere son derece ciddi
uyarılarda bulunuyorlar. Bu
uyarılarm uzman birkurulca
incelenmesi kanımızca kaçımlmaz.
Gerçekten de kimin haklı olduğunun,
bir uçak felaketiyle kamtlanmaması
gerekir. Bütün tarafları ve yetkilileri
bu konuda biz de uyarmak istiyoruz.
Sorun geciktirilemeyecek,
ertelenemeyecek \eucuhucağı
gelmeyen tartışmalarla üstü
örtülemevecek kadar ciddidir.
başında. Mayıs olsa gerek.
- Yani THY'nin yeni uçak alımından sonra
mı diyorsunuz? Peki'93 Mayısı'na kadar
olan dönem için böyle uçuş saatlerini aşan
uygulamalar olmaz mıydı?
"POTU'KÖNEN - Ah. çok çok münferit.
Özel durumlarda yani. İstisnalardı bunlar.
- Yani kural değildi öyle mi ?
GÜNER -Gayet tabii. Kurallara
aykırıydı. Yani bu tür isıisnai olaylan gerek
TALPA"nın, gerekse Sivil Havacılık"ın duy-
ması halinde ceza uygulanması gerekirdi.
- Peki, buraya kadan anlaşıldı. Siz şirke-
rin, THY 'nin koyduğu yeni düzene uydunuz,
ama bir yandan da itiraz ertiniz filan...
POTÛKÖNEN - Evet. Bizim bu itiraz-
lanmız üzerinc yönetim sıkıştı ve bir genelge
çıkarttı. Personel üstünde yaptınm gücü
elde etmek için Genel Nİüdür İşletme
Yardımcısı Atila Çelebi, bizim bağlı olduğu-
muz birimin başı yani, "Konaklama ve Ekip
Tasarrufu" başlıklı bir olur.. yani bir genelge
hazırlatıyor. Şimdi bu genelgeyi iyice dinle-
yin. bu çok önemli. Bakın ne deniyor bu ge-
nelgede:"1993 yılı yaz tarifesinde or-
takTığımız envanterlerine katılacak olan.."
Yani alınıp filoya katılacak olan demek bu.
E\ct. "uçaklar için filolar arasında yapdan ve
Hava Kuvvetleri'nde istihdam edilen pilot-
ceksiniz... Peki efendim, bu anlaşılıyor. Siz
Mayts 1993'ten itibaren günde iki saat daha
fazla uçmak zorunda kaldınız. Şimdi bana
söyleyiniz, öyle ya, sizler uzman kişilersiniz.
Sizin mesleğiniz bu. Bu iki saat daha fazla
uçuş gerçekten de uçuş güvenliği açısından
ciddi bir risk midir?
POTUKÖNEN - Hem de nasıl! Bakın
Hava tş Sendikası bunu adeta bir suç duyu-
rusu olarak ilgili bakanlığa 1 Ekim 1993 tari-
hinde bildirdi. Yani uyan yapıldı. Yani biz
pilotlar günde iki saat daha fazla uçmayı ka-
bullenmekle bu suça iştirak ettik. Bugün
yaptığımızeylemidahaogünyapmamızgere-
kirdi Kamuya verilen bu hizmet akışını kes-
memek için suça iştirak etmiş olduk. Bunun
bedelini de bünyedecan ve mal kaybı vererek
karşıladık.
- Şimdi efendim ben şunu anladım bunca
konuşmadan: Aşağı yukarı bir yıldır böyle bir
uy gulanıadan söz ertiniz. N ani bir y ıl boy unca
THY ile uçanlar, yolcular, riskli uçuş mu
yaptılar? Tehlikeli miydi yani?
POTUKÖNEN - Riskli uçuşlar yapmı-
şlardır.
- ...\e siz de dolaylı biçimde bu suça
katıldınız.
POTL'KÖNEN - Maalesef.
GÜNER - Bakın eğer bizim meslekte li-
IFALPA Türkiye Direktörii Miiştak Güner (ortada) ve TALPA Başkanı Erkan Potukönen(sağda), Aydın Engin'in
sorularını yanıtlarken, ciddi uyarılarda bulundular ve önlem alınmasını istediler. (GARBİS OZATAY)
izim haklılığımızın kanıtlanması için bir uçağın düşmesimi
gerekir? O zaman "Bizdemiştik. Boğazımızıyırtmıştık.
Bizi dinlemediniz. Bakın şimdine oldu''mu diyelim
isteniyor? Hayır, hayır. Böyle birşeyi düşünmek bile
istemiyoruz. Haklılığımız birfelaketle değil; akılla,
anlayışla, tarafsız bir kurulun raporu ilekanıtlansın.
ların eğitimleri de\anı etmektedir. Bu nedenle
dış ve iç yatı ile ekip tasarrufu sağlayabilmek
için, ucucu personelin günlük fazla göre> ve
günlük fazla uçuşunun günde artı 2 saat daha
fazla uygulanabilmesi hususunu tensip ve
onaylarınıza arzederim.
- Genel Müdürlüğe yazıyor yani?
POTUKÖNEN - E\ et. Genel M üdür Tez-
can Yaramancı da "olur" deyip imzalıyor.
Sonra bize dönülüyor ve işte "Genel müdür-
den böyle bir olur aîındı. Artık buna göre uça-
caksmız" deniliyor. Yani fazla uçuracağım
sizi diyorTHY ve uygulamay a başlıyor. Şim-
di önce. şöyle bir genelge ve şöyle bir onayla
imzayı atan bu iki zat. Genel Müdür Tezcan
Yaramancı ve yardımcısı Atila Çelebi
hakkında ilgisizlik ve kanunlara aykın hare-
ketten dolayı işlem yapılmalıdır.
- Niye? Yani gerekçesi ne?..
POTUKÖNEN - Çünkü şu onay belki
THY Uçuş Saatleri Yönetmeliği'ni değişti-
rebilir. ama Türkiye Cumhuriyeti Büyük
Millet Meclisi'nin..
- Çıkardığı kanunları değiştiremez... diye-
ınitler zorlanıyorsa. yani tıp otoritelerinin
koyduğu limiıler zorlanıyorsa, sonunda
kaptanın karar vermesi gerekir. Kaptan eki-
bi ile görüşür. Eğcr durumlan iyiysc. daha
uçmayaeKcriyorsa uçar. Kaptan kararverir
\e sorumluluğu üstlenır.
- Yani yetki ve sonımluluk kaptandadır.
Bu, ulûsiararası bir kural mı?
GÜNER - Evet. Kcsinliklc.
- Peki. Ama ben sonımda ısrar etmek isti-
y orum. Söy lenenler açık. Bir yıl sürev le TA L-
PA üyesi pilotlar. THY pilotları. THY'nin,
sizin dediğinize göre yasalara aykın olan bu
uygulamasına bir tür göz yumdular, katlandı-
lar bu süre içerisinde. Bu böy le değil mi? Peki,
aynı zamanda itiraz ettiniz mi, tehlikeye dik-
kati çektiniz mi? Yoksa şimdi mi aklınız
başınıza geldi?
POTUKÖNEN - Gayet tabii itiraz ettik.
Dahailkgünden.
GÜNER - Sürekli. Kesintisiz itiraz ettik.
POTUKÖNEN - Şunu, altını çizerek be-
lirtmek istiyorum. Bu uygulamanın başla-
masının ikinci gününde derneğimizin ikinci
başkanı Serhat Çeliker
kalktı ayağa ve sorunu
anlattı yetkililere.
Bakın, daha sonra
yaptığımız görüşmeler-
de de açıkça gördüğüm
bir şey var: THY yöne-
timi bizim dilimizi an-
lamıyor.
- Yani nasıl? Kötü
niyet mi demek istiyor-
sunuz ?
POTUTCÖNEN -
Hayır, yetersizlikten.
Mesleki yetersizlikten.
Israrla "Bizi anlamaya
çabşın" diyorum.
Kaba, çok basit anlatı-
yorum.Diyorumki.gün
24 saat. 23 saat mesai
yapıyor arkadaşım. di-
yorum. Yapıyor mu,
diye soruyorum. Yapı-
yor, diye cevap veriyor-
lar. Bir saat bırakıyor-
sunuz geriye. Siz neyin
peşindesiniz.
Taşıdığımız insanlan nasıl bir tehlikeye
attığımızın farkında mısınız. diye soruyo-
rum. Bir genel müdür yardımcısı aynen şu
yanıtı verdi. Aynen ama: "Dünyada artık
emniyet diye bir şey kalmadı, ticaret var. Ti-
caretin kuralları gecerti artık" dedı.
- Efendim affedersiniz, bu ciddi bir şey.
Önce şunu sorayım, şu 24 saatte 23 saat me-
sai konusu... Bu bir mübalağa mı, yoksa ger-
çekten 24 saatte 23 saat mesai yapan bir ar-
kadaşınız v ar mı? Oldu mu böyle bir şey?
POTL'KÖNEN - Belge sunacağım"şimdi
size Engin Bey. belge. Dilerseniz o 23 saatlik
mesaiyi yapan pilot arkadaşımı da getiririm
buraya. Kendisi anlatır bizzat. Türk Hava
Yollan'nın kendi resmi çizelgeleri var. Ora-
da kendileri. yani bilgisayar yazmış. 23 saat
mesai yapıldığı açıkça görülüyor. Görüyor-
sunuz değil mi olayın ne kadar büyük boyut-
lan var. Sonra da yönetimin sözcüleri. yöne-
ticılcr kalkıp "Bu ne sorumsuzluktur. Para
için yapdıyor bunlar" diyorlar. Ayıptır. Tek
kelımeyle ayıptır.
- Peki öyîeyse bir uzman kişi olarak siz ya
da siz bana soyler misiniz, bu yedi saati aşan
uçuşlarda, y ani THY'nin eklediği 2 saatle bir-
likte, böyle uçuşlarda ne gibi riskler, tehlike-
ler doğabilir. ?
GÜNER - Şimdi. uçuş sırasında oluşan
kazalarda yapılan
araştırmalar, insan
faktörünün ön planda
olduğunu kanı-
tlamıştır. Onun için pi-
lotun, uçuş ekibinin
performansı ölçülür.
- Kim ölçer bunu?
GtTNER -Ulûsiara-
rası kuruluşlar vardır.
Sağlık kuruluşlan.
Uzmanlaşmışlardır.
Onlar ölçerler. ABD-
de NASA'dır bu ku-
rum. İngiltere'de Kra-
liyet Hava Kuv-vetleri
Hastanesi'dir filan...
Araştırmalar
yapılmıştır ve insan
performansı ölçülür.
En yeni araştırma
1992 tarihlidir. Bir in-
sanın 12. hele 14. saat-
ten sonra korkunç bir
performans düşüklü-
ğü başlar. Yani
sağlıklı karar verme
yetisi onadan kalkar.
O yüzden pilotlar için
dünyada kabul gör-
müş maksimum çalı-
şma süresi 12 saattir.
Yani geçen yıla kadar
THY'nin de uygu-
ladığı sınırdır bu.
Uçuş süresi iseyani pi-
lotun lövye başında
olduğu süre 8 saat ile
maksimum 8 saat ile
sınırlıdır. Oysa THY'-
nin bir yıllık uygula-
ması ulûsiararası
normların 2 saat üstü-
ne çıkanldı. Oysa özel
durumlar da vardır.
Doğu-batı yönünde
uçarsanız katettiğiniz
meridyen başkadır.
batı-doğuda başkadır.
Uyuma düzeninin bo-
zulmasının yaratacağı
sorunlar vardır. Hav a-
yolu pilotu ilaç kulla-
narak uyumayn önle-
mesin diye getirilmiş
kurallar vardır. Yani bizim savunduğumuz.
dünyada otoritelerce konulmuş limitlerdir.
Biz bunu. yani uçuş güvenliğini savunuyo-
ruz.
- Yani bu sınıriar aşılınca risk, tehlike ciddi-
dir diyorsunuz siz.
GÜNER - Evet. Ciddidir.
- Ama siz işbaşı.. Sizin deyiminiz var hani,
uçakbaşı yaptınız siz. Eyleminizi bitirdiniz.
Gene eskisi gibi uçacaksınız...
POTUKÖNEN - Evet. gene dc suçun içi-
nc giriyoruz...
- Peki efendim THY ısrar ederse. Ne bile-
vim, Çiller de çözümleyemezse sorunu... Baş-
ka türlü sorayım, siz, TALPA olarak bu an-
laşmazlık nasıl bir sonuca bağlanırsa tatmin
olacaksınız, "Evet, bu uygundur. Ta-
mamdır" diyeceksiniz?
POTUKÖNEN - Efendim. bunu dünya
\e ona paralel olarak ülkemizin slandartlan
belirliyor. Yani bu standartlann dışına çıka-
mazsınız. tstense de bu standartlann dışına
çıkılamaz. Uluslararası anlaşmaya imza
koymuşuz. Söz konusu değil bu sınırlann
aşılması. Eğer bunda. bu sınırlan aşmakta
ısrar edilirse ulûsiararası mekanizmalar ha-
rekete geçer ve Türkiye'nin dış uçuşlanna
kısıtlamalar gelir.
- Peki efendim, siz belirttiniz. THY Genel
Müdür Yardımcısı demiş ki, hani emniyet ve
ticaret..
POTUKÖNEN - Evet Murat Öztürk.
Planlamadan sorumlu THY Genel Müdür
Yardımcısı.
- Evet, bu THY yöneticisi, sizin ak-
tardığınıza göre, Dünyada, sivil havacılıkta
emniyet diye bir şey kalmadı. Ticaret var.
Onun kurallan var" demiş. Böyle bir şey var
mıdünyada?
POTUKÖNEN - Anlayamadım. Sorunu-
zuyani...
- Y'ani efendim, dünyada, sivil havacılıkta
"emniyeti biraz geri çekin. ticareti öne
çıkann" diye bir eğilim var mı?
POTUKÖNEN - Anladım şimdi. Şöyle
efendim, dünya sivil havacıiığında çok hızlı
büyümelerv ar. Bunundoğalsonucuolarakda
hızlı, hırçın bir rekabet var. Tekelleşme eği-
limleri güçlü. Büyük şirketlerin yanında bazı
küçük şirketler ayakta kalabilmek için böyle
bir yola gidiyor olabilir. Ama ben böyle bir
eğilimi benimsemiş ciddi bir şirket bilmiyo-
rum. Alitalia. Svvissair. Lufthansa, British
Airvvays filan... Söz konusu değil böyle bir
şey. Bakın, bizim mesleğimizdehizrnetinkali-
tesinin başında güvenlik gelir. Öleceğiniz,
düşecek bir uçağa biner misiniz?
- Hayır. Soru saçma değil mi?
Hiçbir
zaman
THY'ye
zarar
vermek
istemedik
POTL'KÖNEN - Elbette. Güvenliğinize,
emniyetinize bakarsınız. Dünyadaki bütün
havayoluşirketlerindesıraşöyledirUçuşem-
niyeti, yolcu konforu, zaman ve ekonomi.
Dünyadaki bütün havayolu şirketlerinin de-
ğişmeyen dört ilkesidir bunlar. Sırası da ay-
nen busaydığımgi bidir.Bütünciddi havayol-
lannda bu böy ledir. Öyledört, beş korsan ku-
ruluşun kuraİı. ilkeyi çiğnemesi öraek alına-
maz.
- Bir başka soru efendim. Bu uçuş ve görev
sürelerinin 2 saat uzatılması. Nasıl demişti-
niz.. 7 saatlik uçuş süresi 9'a, 13 saatlik görev
süresi de 15'e çıktı demiştiniz. Bu artış sonucu
THY pibtlarının gt'lirlerindc bir artış oldu
mu?
POTUKÖNEN - Güzel bir soru. İşveren
iştebunoktadasuiistimaldebulunuyor.Bizim
uygulamamızda. uçuş üzerinden prim ver-
dirilerek ücret ödenir. Geçen yazdan bu yana
ne kadar çok uçtuysak o kadar fazla para
aldık. İşveren şimdi yeni birücretdüzenigetir- 'r
di. Bu düzen daha da kötü. Şimdi çok uçana
çok para ödenecek bir sistem getirildi. Eski
düzene göre bir pilot ayda minimum 65 saat
uçar. İşverenin yeni sisteminegöre şimdiayda
85 saatten daha fazla uçana saat başına bir
buçuk prim ödeniyor. Görüyorsunuz tuzağı.
EğerbizTHY yönetiminin iddiaettiği gibi. bu
eylemi para içın yapmışolsaydık, işteönümüz
açık. Ne kadar çok uçarsan o kadar çok para
diyor THY yönetimi. Ama bizim sorunumuz
para değil. uçuş güvenliği. Sadece bu.
GÜNER - Şirketin, THY'nin çıkarlanyla
bizim çıkarlanmız özdeş. Ay nca Türk Hava
Yollan bayrak taşıyan bir kuruluştur. Ulusal
bir onuru da var bunun. O yüzden bizim
THY'ye zarar vermek gibi bir düşüncemiz
olamaz.Bumümkündeğil.
POTUKÖNEN - Bakın en özetini söyleye-
yim ben size. Biz TALPA olarak diyoruz ki.
biz pilotlar olarak. biz THY olarak bir top-
lum.birkamuhizmetiverirken.toplumsalbir
felaketi hazırlamayalım. Olay budur efen-
dim.
- Bir soru daha size. THY yönetimi niçin bu
kadar riskli. tehlikeli bir uygulamada ısrar
ediyor? Herhatde ben anladığıma göre, onlar
da sizin anlattıklannızı anlayacaklardır.
POTUKÖNEN - Bu sorunun adresi biz
değiliz. Ancak gene de ben size söyleyeyim.
THY. yeryüzünde benzeri görülmemiş bir
uçak alımı yaptı. Geçen ilkbaharda tam 14
uçakbirdenaldı.
Ve bu uçaklan uçuracak personeli yok.
Yetersiz. Bu. görülmüş işitilmiş şey değil. Bir
otobüs alsanız. alırken şoförünü muavinini
düşünür, bulursunuz. Oysa plansız, prog-
ramsız 14 uçak alelacele alınınca bu korkunç
durum patlak verdi...
- Ye siz eyleme geçtiniz. Haklılığınızı kant-
tlayabildiniz mi?
POTUKÖNEN - Bunu umut ediyorum.
Biz. bir inceleme yapı'sın. iddialanmız ciddi-
yetle araştırılsın istiyoruz. Gerçck ortaya
çıksm. Haklı olupolmadığımızaniaşılsm.
- Peki, THY eyleme rağmen bildiği yolda
ilerlerse ne olacak?
POTUKÖNEN - Bakın. bunu düşünme-
meliyiz bile. Aksi takdirde bizim
haklılığımızın kanıtlanması için bir uçağın
düşmesi gerekir. O zaman "Biz demiştik. Bo-
ğazımızı yırtmıştık. Bizi dinlemediniz. Bakın
şimdi ne oldu..." Hayır, hayır. Böyle bir şeyi
düşünmek bile istemiyoruz.
Haklılığımız bir felaketle değil: akılla, an-
layışla, tarafsız bir kurulun raporu ile kanı-
tlansın. Dileğimiz bu.
- Bir uçak yolcusu, bir THY' müşterisi ola-
rak benim de dileğim bu. Hem de bunun bir an
önce y apılması dileğiyle. tkinize de teşekkür
ederim efendim. •
T.C.
BURSA YENİŞEHİR ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ
1994 13D.iş
B- Yenişehir Tabakhane Mahallesı Besi Sokak No: 29da oturan davacı Mehmet İâan:
Adana Akıncılar Mah. Kazımpaşa Cad. No: 170'de oturur iken halen adresi meçhul olan eşi Nermin Iğan'ı.
>ukanda bildinlen adresteki müşterek haneye davet etmış ve kendisine Yenışehir PTT'nin 8.2.1994 tarih ve 278 savılı havalesi ile 500.000.- TL vol para-
sı göndermiş olduğundan:
Adı geçen davalının tebliğ tarihinden itibaren bir ay zarfında kocası evine gıtmesi gerektiği. aksi takdirde alevhine boşanma davası açılabileceeinın ıhta-
nna karar venlmıştir.
thtar karan tebliği yerine geçerli olmak üzere Tebligat Kanunu'nun 28, 29. 30 ve 31. maddeleri uvannca tebliği hususu ilan olunur 8 2 1994
Basın: 47101
T.C.
HATAY SLLH HUKIİK HÂKİMLİĞİ'NDEN
1993 1106-1994 233
Davacı Fadıl lnan vekili Av. Sevim Kılıçlar tarafından davalı Halluf Şuveyke kıa Sariye hakkında açılan izalei şüyu davasının mahkememizde yapı-
lıp bitırilen açık yargılaması sonunda;
Adresi meçhul olup tespit edilemeyen davalı Halluf Şuveyke kızı Sariye'ye karann ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Karar gereğince dava konusu olan Antakya'nın 4. mıntıkada kain 507 parsel sayılı 135 m
!
mesahah ev cinsindeki taşınmaan taraflar arasında aynen
taksımi kabil olmadığından. •>atışınin y apılarak taraflar arasında ortaklığın giderilmesine, satışın 1 İK'nın hükümlerine göre ve açık arttırma suretiyle yapıl-
masına karar verilmi^ olup, mahkememizce verilmiş bulunan 23.3.1994 tarih ve 1993 1106- 1994 233 sayılı bu karar. adresi meçhul olan ve tespit edileme-
yen davalı HalufŞuvevke kızı Sanve'ye karar tebliâi yerine kaım olmak ve ilan edildığı tarihten itibaren 8 gün sonra tebliğ edilmiş olduğu ilan olunur.
Basın: 24709