23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SiYFA CUMHURİYET 21 MART1994PAZARTESİ GENCLIK - EGITIM Milli Eğitim Bakanlığı 'ncabasılan "Din Öğretimi Dergisi"Dindersinin ilkokul 4. sınıfmda başlamasına karşı çıktı Din eğitiıııi 'BeşikSIIIUT ııa çekiliyor DinKültürüwAhlakBügisidersleribirinci sıaıftan başlayarak okutulsun. fierekçe: Çocuk, ilkokul 4. sınıfa gelinceye kadar, inınma alanına en duyarh olduğu 4-10 yaşlan arasmda dia eğitiminden uzak kalıyor, ilgisi başıboş bırakıbyor. jEgitim Z)insellesiyor Din kültürü ve ahlak ders programlanna, Ku- ran kurslannda olduğu gibi "Kuran-ı Kerim'i yüzünden okumayı öğretmek" gibi bir ünite ihdas edilsin. GePCkçe: Çocuklanmızın Kuran'ı öğrenmemeleri bir boşluktur. Bu ihtiyacın karşılanacağı yer de okullardır. ANKARA - (Cumhuriyet Bürosu) Mil- li Eğitim Bakanlığı'nca yayımlanan der- gioe yer alan yaada, çocuklann, inanma alanına en duyarh olduğu 4-10 yaşlan arasında din eğitiminden uzak kaldıklan gerekçesiyle "Din Kültürü ve Ahlak Bilgi- si" derslerinin ilkokul 4. sıruftan değil, bi- rinci sınıftan başlanarak okutulması öne- rildi. Aynı yazıda, okullara Kuran kurslan- nda olduğu gibi "Kuran-ı Kerim'i yüzün- den okumayı öğretme" ünitesi konulması istendi. Din kültürü dersinin haftalık ders saatinin yükseltilmesi, aynı derste "uygulamalı" öğretime olanak tanınması da gündeme getirikü. Mılli Eğitim Bakanlığı tarafından basılan "Din öğretimi Dergisi"nin Kasım-Aralık 1993_.tarihini taşıyan 43. sayısında. Selçuk Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tavuk- çuoğlunun din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine ilişkin bir yaasına yer venldi. Tavukçuoğlu, bu dersin. ilkokul 4. sıruftan itibaren başlatılmasının, eğitim- deki bütünlüğü zedelediğini ileri sürerek. "ilmi bir yaklaşım" olmadığını savundu. Tavukçuoğlu, din kültürü ve ahlak bilgi- si derslerinin ilkokullann 4. sırufından değil, birinci sınıfından itibaren başlatı- lmasını önerirken, şu gerekçeleri öne sür- dü: "Ailede ve okul öneesinde bu eğitimi alan bir çocuk, ilkokul 4. sınıfa gelinceye kadar, inanma alanına en duyarh olduğu 4-10 yaşlan arasında din eğitiminden uzak kalmış ve ilgisi başıboş bırakılmış olmak- tadır. Çocuk, önce aile çevresinde, sonra yakm çevrede inancın ve inanca dayalı davraıuşların örneklerini ve esaslannı hazır bulur, onları taklit duygusuyla alır ve benimser. O, onlara giiveni ve ilgisi saye- sinde kendi değerlendirmesini onlannki ile paraleüeştirir >e böylece sorumlulukları için sağlam bir dayanak kazanır. İnsanın eğitilmesi ve öğrenme kabiliyeti, küçük çocukluk devresinde son derece esnek, ko- lay, çabuk ve emindir." Tavukçuoğlu'nun. Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın dergisinde gündeme getirdiği diğer öneriler özetle şöyle: Din eğitiminde zorlamama ilkesi - Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri- nin haftalık ders saatleri yeterli görülme- mektedir. Haftada üç veya dört saat ol- ması halinde, muhtevanın kısırlıktan kurtulacağı, öğrenci sorunlanyla daha çok ilgilenıleceğı, ağırlık verilmesi gere- ken konulara ağırlık verilebileceği belir- tilmektedir. Programlann önemli bir öğesini teşkil eden bu derslerin haftalık saatleri artınlmalıdır. - Tebliğler Dergisi'ndeki "Kimse, dini uygulamalara zorlanmayacaktır" ilkesi. bazı okul yöneticileri tarafından din kül- türü ve ahîak bilgisi derslerinin; gezi. göz- lem, inceleme ve gösteri metotlanyla anlatılamayacağı şeklinde anlaşılarak, öğretmenin dersini esasen modern eğitı- min ve öğretimin tabii bir gereği olan bu metotlarla işlemesini engellemektedir. Okul yöneticileri, öğretmek maksadıyla da olsa, uygulamalı öğretime mezkür il- keden dolayı izin vermemektedirler. Bu durum, öğretimin temel ilkelerine de uy- mamaktadır. Üstelik, öğrenciye uygula- malı olarak bir ibadetin yapılış biçiminin ögretilmesi, gösterilmesi zaten ibadet ol- maz. Konular; resim. şekıl. film ve gösteri metotlanyla somutlaştınlmalı. günlük hayattan örnekler verilmelidir. En iyi öğrenme, en çok duyu organının faali- yeti ile olanı yaparak ve yaşayarak yapı- lan öğrenmedir. - Öğrencilerin, Kuran'ı, yüzünden oku- mayı (Kuran kurslannda olduğu gibi) öğrenmek istemeleri yogunluk kazanan bir görüş olmuştur. Oğrenciler. boş za- manlannda, özellikle yaz tatillerinde Kuran kursu vb. yerlere gitme ihtiyacını duymaktadırlar. Nedeni, Kuran'ı oku- mak, tanımak ve okulda öğrendiği dini bilgileri pekiştiımektir. Bu itibarla din kültürü ve ahlak dersi programlanna "Kuran'ı Kerim'i yüzünden okumayı öğ- retmek' gibi bir ünitenin ihdas edilme düşüncesi ortaya çıkmaktadır. Bu düşün- ce. öğrencilerin ibadet ihtiyacını karşıla- maktan kaynaklanmaktadır. Böyle bir ünite, üzerinde durulması gereken bir problemdir. Bunun imkanlan araştınl- /nalıdır." Beyoğlu'ndaki Deniz Kitabevi'nde beş bin plaklık arşiv var Kdtapçıda plaklann saltanatı MELTEM FIRATLI Beyoğlu'ndaki İsveç Konsoloslugu'nun tam karşısınrlaki Narmanlı Han'dan içeri giriyoruz. Sağb sollu dükkanlann ve atöl- yelerin bulunduğu geniş avluda sayısız ke- diylekarşılaşıyoruz.Sonragözümüze"De- niz Kitabevp'nin küçük tabelası çarpıyor. Kapıdan içeri başımızj uzattığımızda ol- dukça farkb bir manzarayla karşılaşıyo- ruz. Burası bir kitabevinden çok bir plakçı dükkanını andınyor. Saymakla bitmeye- cekmiş gibi duran bu plaklar arasında kö- şelere sıkıştınlmış eski kitaplan görünce burada plaklann saltanat sürdüğünü far- ketmemiz çok uzun sürmüyor. Zaten dükkanın sahibi Deniz de bunu inkar etmiyor ve bu durum gelene kadar neler geçirdiğini bir çırpıda anlaüyor: "Bu işe üniversite yıllarında kitap >e plak satarak başladım. Daha sonra, bir süre de Teşvikiye'de tezgah açtım. Beş sene önce de bu dükkanı buldum. Tipik bir sahaf gibi calışıp evlerden, kütüphanelerden kitap ve plak alıyordum. Bir süre sonra plak işine ağırlık verdim ve kitabevini müzik satan bir diikkan haline getirdim. Kişisel koleksivonlardan elde erti- ğinı ve yurtdışına giden arkadaşlanmın ge- tirdilderi ile beş bin plaklık bir arşiv oluştur- dum. Kitap işiyle bir dükkanı idare ermek çok zor olduğundan bu işi ikinci plana it- mek zorunda kaldun." Taş plaklann 100 yıllık. diğer plaklann 50 yıllık olduğu dükkanda CD'ler de bu- lunuyor. Ama Deniz, satmasına karşın CD'lere görsel ve işitsel olarak karşı. Çün- kü alelade cihazlarla dinlendiğinde bile plaklann çok daha iyi netice verdiğini fark etmiş. Bunu yanında görsel olarak plak çalmanın bir rituel olduğu kanısında. Plağı ahp pikaba koymak, onun dönmesi- ni seyretmek ya da plağın arkasındaki bukletini, müzikalse resimlerini, opera ise librettosunu, solistlerini okumanın zevki- ni, plaklan tercih etmesının nedeni olarak gösteriyor. Amatörler ve koleksiyoncular Her tür müziğin uç örneklennin bulun- duğu dükkanda. klasık müzik plaklan yo- ğunlukta. Diğer bir deyişle kiasik müzikle ilgilenen bir kişiye cevap verebilecek nite- likte. Deniz, böyle olmasına karşın kiasik müzikle ilgilenenlerin sayılannın çok az olduğundan, konservatuvar öğrencileri- nin bile bu müziğe ilgi duymamasından şi- kayetçi. tlgilenenlerin çoğunluğunu ise amatörlerin oluşturduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: ** Mesela bir arkadaşun var amatör ola- rak Brahnıs'ın pivano konçertosunu. viyo- lonsel pi\ano sonatmı çalıyor. Kendisinde bir eserin on-onbeş yorumu var. İşte bu ka- dar meraklı olanlar da var ama azınlıkta- lar. Ara sıra yaşlı plak koleksiyonculan da dükkana geli vorlar." Deniz Kitabevi'nin bir özelliği de plaktan kayıt yapılması. Şu son birkaç yıldır "Doors" grubunun plağı kayıt yapı- lmaktan eskimiş. Bunun yanında Cici Kızlar plağı ise yılda bir kez İcayıt için rafı- ndan çıkanhyormuş. Bu işi kendi isteği ile seçen Deniz'in tek şikayetçi olduğu nokta. profesyonelliğin müzik zevkini öldürmesi. Deniz,"Eve gittiğim zaman Erol EvgiıTin şarkılarından sonra Bach'ın molonsel süitlerini kaydet- mek zorunda kalıvorum, bu da işin biraz zevkinin ka\ bolmasına neden oluyor. Ama yine de insanın sevdiği bir işten para kazan- ması güzel'" diyor. Deniz Kitabevi, şu sıralar vergi borcu yüzünden kapatılma tehlikesi ile yüz yüze. Bir süre önce koleksiyonundaki plakiann bir bölümünü satan Deniz, bununla bor- cunun ancak bir kısmına ödeyebilmiş. Borcunun kalanını ödeyebilmek için de "3 plak 100 bin" lira kampanyası başlatmış. cmsel•• #••; en yana Deniz'in arşivinde taş plaklar, CD'ler, eski kitaplar bir arada İSTANBUL (UBA) - İstanbul'da üniversite öğrencileri arasında gerçekleştirilen "Cinsellik" konulu araştırmada, "Cinsel özgürlük olmalı mı" sorusuna kız öğrencilerin, erkek öğrencilere göre daha büyük oranda "evet" dedikleri belirlenirken, "cinsel ilişkide bulunan" erkek öğrenci sayısının, kız öğrenci sayısından çok daha fazla olduğu ortaya çıktı. MimarSinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencilerinden oluşan 7 kişilik grup, üniversite öğrencisi 500 kişi arasında Cinsellik'' konulu biraraştırma yapü, 250'si kız, 250'si erkek, toplam 500 öğrencinin katıldığı araştırmanın sonuçlan, sosyal dallarda okuyan öğrencilerle fen dallannda okuyan öğrencilerin cinselliğe bakış açılannda önemli farklar olduğunu ortaya koydu. Sosyalciler daha sosyal Araştırmanın sonuçlanna göre sosyal eğitim alan kız öğrencilerin yüzde 4O'ı cinsel ilişkide buiunmuş. Fenci kız öğrencilerin ise yalruzca yüzde 2"sinin cinsel yaşamı var. Yine araşürma sonuçlanna göre evlilik öncesi cinsel beraberiik sosyalcilerin yüzde 80'inin onayını almış, ancak bu oran fenciler arasında yüzde 32'ye dek düşmüş. Araştırmanjn genel sonuçlan ise şöyle: • "Cinsel özgürlük olmalı mı?" Evet: Kız (yüzde 95) erkek (yüzde 71) Hayır Kız (yüzde 5) erkek: (yüzde 29) • "Cinsel açıdan yeterince özgür müsünüz?" Evet: Kız (yüzde 20). erkek (yüzde 30) Hayır: Kız (yüzde 80), erkek (yüzde İQ) • "Evlilik öncesi cinsel yaşam olmalı mı?" Evet: Kız (yüzde 91), erkek: (yüzde 70) Hayır: Kız (yüzde 9). erkek (yüzde 30) •"Cinsel ilişkide bulundunuz mu?" Evet: Kız (yüzde 42). erkek (yüzde 97) Hayır: Kız (yüzde 58). erkek (yüzde 3) • "Cinsel ilişkileriniz sizi yeteri kadar doyuma ulaştırıyor mu? Evet: Kız (yüzde 17), erkek (yüzde 63) Hayır: Kız (yüzde 58), erkek (yüzde 37). TıpGünkri başhyor Gençuk-Eğitim Servisi - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi tarafından düzen lenen "Cerrahpaşa Tıp Günleri" yann başhyor. Üç gün sürecek olan Tıp Günleri çerçevesinde çeşitü paneller, tiyatro gösterileri ve konserler yer alacak. Etkinliklerin son güne yazar Yaşar Kemal okurlanyla söyleşecek. "Carrehpaşa Tıp Fakültesi Müzik Günleri" ise 25 mart tarihinde başlayacak. Çeşitli müzik gruplan. fakültenin oditoryumunda konserler verecek. •—v/~»—-.r % ' \*~~*—- î î ' ? Ö N İ V E R S İ T E Y E H A Z I R L I K SJHAVADjD^tU'. v v' V TÜRKÇE14 KONU: Cümlonin Öğelori 1) Aşağıdaki atasözlorinden hangisi öznesi ortak olan bir sıralı cümle- dir? A) Ak gün ağartır, kara gün karartır. B) SoKı soğan yemez, bulunca sa- pını komaz. C) Ağalık vermekle, yiğitlik vurmak- la olur. 0) An beni bir kozla, o da çürük çık- sın. E) At ölür, itlere bayram olur. 2) Aşağıdaki atasözlerinin hangisin- de nesne voktur? A) Bana dokunmayan yılan bin ya- şasın. B) Batı olan bal yemez mi? C) Ağır yongayı yel kaldırmaz. D) El elin eşeğini türkü çağırarak a- rar. E) Irak yerin haberini kervan getirir. 3) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne, açıkiayıcısıyla biriikte ve- rilmiştir? A) Ailenin en küçük kızını, Rezzan Hanım'ı bir subaya vermiştiler. B) Bir yandan da namusuna, bu en değer verdiği şeye sahip çıka- caktı. C) öğretmen sınrfın en yaramazıyla, yarti benimle uğraşıp duruyordu. D) Halam, beni yıllarca bağnna ba- san bu kadın artık yoktu. E) Küçîik kardeşi, bu sevimli çocuk nasıl da değişmişti! 4) özneyle yüklem arasında kişi bakı- mından da bir uyum olması gerekir. özne kaçıncı kişiyse yüklem de o kişiye uygun olarak çekimlenir; an- cak açıklayıcı özne ile yüklem ara- sında bu uyum aranmaz. Buna göre, aşağıdaki dizelerin hangisinde, özne ancak açıklayı- cı olabilir? A) Ben yolcuyum bugün. B) Bin atlı o gün dev bir orduyu yen- dik. C) Sen benim derdime deva bil- mezsin. D) Bu dünya kimseye kalmaz. E) ölünce, ülkede bir muhtesem güneş battı. 5) Anlatıma saygı, ululama değeri kat- mak için, tekil öznelerin yükiemi ço- ğul yapılır. Aşağıdakilerin hangisi bu açıkla- maya ömek gösterilebilir? A) Onu götürmemize, çok üzülmüş- ler. B) Bilginler, bu görüşe karşı çıkıyor- lar. C) Beyefendi, henüz gelmediler. D) Ağaçlar yavaş yavaş yapraklanı- yor. E) Yaşlı kadını bir hastaneye yatır- mışlar. 6) Özne olan belgisiz zamir çoğul bile olsa. cümlenin yükiemi tekil kişiye göre çekimlenir. Aşağıdaki cümlelerin hangisi bu kurala ömek olarak gösterilebi- lir? A) Feryadıma kimseler gelmez. B) Kimseden kimseye hayır yok. C) Insan, kimsenin ahını almamalı. D) Sımnı kimseye söylemezdi. E) Kimseden gizlimiz saklımız yok. 7) -ler ekiyle çoğullanmamış bir toplu- luk adı özne olduğunda, cümlenin yükiemi tekil kişiye göre çekimlenir. Aşağıdaki cümleterin hangisi bu kurala avkındır? A) Sürü bir ay önce yaylaya çıkmış- tı. B) Kalabalık, coşku içinde bağınp çağınyorlardı. C) O gün hepimizi bahçeye çıkar- mışlardı. D) Sınıflan iki günde ancak temizle- mişler. E) Bütün çocuklar vereme karşı aşı okJular. 8) Aşağıdaki dizelerin hangisinde dolaylı tümleç ortaklığı vardır? A) Bir dudağı gökte, bir dudağı yer- de, Hasret ağzı gibi kuru bozkınm nerde? B) Lakin bizler bu haklan unuttuk. Kadınlığı koyunlukla birtuttuk. C) Biz dünyadan gider olduk, Kalanlara selam olsun. D) Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar, her gece birbülbülöter. E) llmin derin görüşleri, aklın hü- kümleri Doldurmuyor boşalmış olan hisli biryeri. 9) Emir kipinin tekil 2. kişisinden çe- kimlenmiş bir eylemin cümlesinde, kimi zaman, ünlem niteliğindeki bir özne bulunur ki buna "seslenmeli Özne" adı verilir. Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde "01001" seslenmeli öz- nedir? A) Yoksa başka bir âlem midir ö- lüm? B) Neyleyeyim şu dünyayı âkıbeti ö- lüm olunca? C) ölüm ardıma düşüp de yorulma! D) Rahatça dal, ölüm sana gelmez bir uykudur. E) Kaybetti asnmızda ölüm eski hüznünü. 10) Aşağıdaki atasözlerinin hangi- sinde özne. adlaşmış bir srfattır? A) Acı patlıcanı kırağı çalmaz. B) Aç elini kora sokar. C) Tatlı dil yılanı deliğinden çıkanr. D) Aç kurt arslana saldınr. E) Çul içinde arslan yatar. 11) Aşağıdaki sıralı cümleterin han- gisinde nesne ortaklığı söz konu- sudur? A) Adam başını çevirdi, önündekine ters ters baktı. B) Çocukluğumda bu yöreleri adım adım gezer, köyleri elimle koy- muş gibi buluverirdim. C) Banşı isteyenler sabırsızdılar, is- yankârdılar. D) Annesi ne isteyeceğini biliyor, onu önceden hazırlıyordu. E) Gördüğü eğitimi yetersiz bulu- yor, belki de beğenmiyordu. 12) Geniş volluklann iki vanındaki ateş çiçeklerine dahi sinmiş vorgunluk bana da bulaşmış gibiydi. Yukandaki altı çizili söz, cümle- nin hangi ögesidir? A) özne B) Nesne C) Durum bildiren zarf tümleci D) Yer bildiren zarf tümleci E) Dolaylı tümleç 13) Arabanın perdesi aralanınca. eldi- ven kenaıian bol dantelalı bir el gö- ründü. Bu cümledeki alti çizili öğenin benzeri aşağıdakilerden hangi- sinde vardır? A) Herkes o yana gidiyordu. B) Araba sokağın başında duruyor- du. C) Oturduğu bank gölgeli değildi. D) Küçük defterine şöyle bir şey yazmıştı. E) tam bu sırada nal sesleri duyul- du. 14) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf tümleci yoktur? A) Sıcak iyice bast/rmadan alışveri- şi yapmalıydı. B) Sabahki olaydan herkes rahatsız dmuştu. C) Yine bir sabah gezintisinden dö- nüyorlardı. D) Bir an önce evden çıkmalıyız. E) Artık sorumluluk almasını oğren- melisin. 15) Aşağıdaki cümlelerin hangisi yal- nızca özne ve yüklemden oluş- muştur? A) Eylül, toplumu hesaba katma- yan, kendi içlerine kapanmış bir- kaç kişinin romanıdır. B) Ancak, Eylül romancısı gibi biri birkaç kişiyi boş ruhlann çölün- de dolaştırabilirdi. C) Ondan yirmi dört yıl sonra ya- yımlanan Kınk Hayatlar'sa toplu- mu pek az hesaba katar. D) Yaşamdan kaçış kaygısı, bu ro- manda da ağır basıyor. E) Halit Ziya, bizi hastane odalann- daki dertli insanlann arasında dolaştınyor. 16) Insan, bu kitabı okuduktan sonra, yazann Ulus gazetesindeki fıkrala- nndan birinde, memlekete tehlike- nin aydınlardan geleceğini ileri sü- rüşüne hak yeriyor. Bu cümlenin dolaylı tümleci, aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) bu kitabı okuduktan sonra B) yazann Ulus gazetesindeki fıkra- lanndan birinde C) memlekete tehlikenin aydınlar- dan geleceğini D) memlekete tehlikenin aydınlar- dan geleceğini ileri sürüşüne E) yazann ulus gazetesindeki fıkra- lanndan birinde, memlekete teh- likenin aydınlardan geleceğini i- leri sürüşüne 17) Aşağıdaki sorulardan hangisi öz- neyle ilgilidir? A) Benim sorduğum soruyu yanıtlar mı? B) Bu son eserine mi kötü diyor- sun? C) Bu şair mi Cahit Sıtkı'nın izteyici- siolmuş? D) Yazar, bu konuda bir deneme mi yazdı? E) Böyle söylemekle fena mı ettik? 18) Yanında, üç dört yaşlannda bir oğ- lan, sırtında kalın bir kazak, bacak- lannda çiçekli bir pijama, ayaklann- da lastik çizmeler, sulannı akıta akı- ta kocaman bir elma yiyordu. Bu cümle için, aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Cümlenin ılk öğesi öznedir. B) özneyle zarf tümleci arasına ara- söz girmiştir. C) Yan cümlecik, zarf tümleci göre- vindedir. D) Belirtisiz nesne, sıfat tamlaması- dır. E) Yüklem, bileşik zamanlı bir ey- lemdir. 19) Aşağıdaki atasözlerinin hangi- sinde nesne yoktur? A) Isin yanına varan is kokar. B) Gönül ferman dinlemez. C) Dostun attığı taş baş yarmaz. D) Çok naz âşık usandınr. E) Çarşı iti ev beklemez. 20) (I) Üst üste altı el silah sesiyle ya- taklanndan firiadılar. (II) Bir süre korku ye şaşkınlık içinde evlerinde beklediler. (III) Sonra, yavaş yavaş, kapılannın önüne çıktılar. (IV) Belirli noktalarda toplanarak silahın nere- de patlamış olabileceğini tartıştılar. (V) Sonra da fenerierini ellerine alıp çevreyi araştırmaya karar verdiler. Bu parçada numaralanmış cüm- lelerin hangisinin yükiemi bileşik bireylemdir? A)l. B)ll. C)lll. D)IV. E)V. 21) Eksiltili cümle, yükiemi düşmüş o- lan cümledir. Bu tür cümlelerin yük- lemini, ancak cümlenin anlamından çıkarabiliriz. Buna göre aşağıdakilerden han- gisi, eksiltili cümle olamaz? A) Ağlama ölü için, ağla deli için. B) Çiftçi kırk yılda, tüccar kırk gün- de. C) Hayvan koklaşa koklaşa, insan söyleşe söyleşe. D) Harman yel ile, düğün el ile. E) Insan göre göre, hayvan süre sü- re. 22) Aşağıdaki soralardan hangisinin yanrtı, özne değildir? A) - Bugün ne aldın? - Dergi. B) - Sofrada ne eksik? -Tuz. C) - Bu çantada ne var? - Dosya. v D)-Mutfaktanedüştü? -Tabak. E) - Burada ne yetişir? - Mısır. 23) Edilgen çatılı eylemlere "kim?" ya da "ne?" sorusunu sorunca yanıt o- larak sözde özneyi alınz. Buna göre, aşağıdaki cümlelerin hangisinde sozde özne vardır? A) Iflastan sonra, evdeki eşyalar bir birsatıldı. B) Geceler, ıssız, çıplak Anadolu yaylasını daha da garipleştirir. C) ılk köy romanlarımızda köyden kuru bir dekorun ruhsuz iskeleti vardı. D) Yaşam, bu cansız topraklann üs- tünde fışkınyor. E) Anadolu, düzenli bir ordu kurdu- ğu zaman uyanmış oldu. 24) Olaya, unutulmuş ozanın torunu- nun öyküsü eklendikten sonra, her çevre kendi eğilimleri doğrultusun- da varsayımlar üretti. Bu cümlede, aşağıdaki sorular- dan hangisinin yanrtı yoktur? A) ne zaman B) kim C) ne D) nasıl E) nerede 25) Geniş kanatlan boşlukta simsiyah açılan Ve arkasında güneş dogmayan bü- yük kapıdan Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece. Üç dizeden oluşan bu cümlede, strasıyta aşağıdaki ögelerden hangisi vardır? A) zarf tümleci, yüklem, nesne B) dolaylı tümleç, zarf tümleci, yük- lem, özne C) özne, zarf tümleci, yüklem, nes- ne D) zarf tümleci, yüklem, özne E) nesne, dolaylı tümleç, yüklem, özne 26) Aşağıdaki dizelerin hangisi, öz- nesi ortak sıralı cümledir? A) Şafaktan önce uyandım, bahar odamdaydı. B) Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa... C) Bir gün saat çalar, çok uzaktan gelir, haber. D) Zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu. ÜNtVERSİTEYEHAZIRLIKSORULAR1, Fatma ŞaJun'm e}güdümünıfc İsa Deniz. Selda Tanju. Güler Öztaıı, ffusevm Arayıcı'dan oluşanyavın kunılusorumluluğıaula uzman oğreımenler ktutrusu taraftndan hazırlanmaktadır. E) Olmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor. 27) Bin yıl sürecek zannedilen kar sesi- dirbu. Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede olduğu gibi yalnızca yükiem ve özneden oluşmuştur? A) Canlandı o meşhur ova at kişne- mesiyle. B) Uçtuk Mohaç ufkunda görün- mek hevesiyle. C) Birden kapandı birbiri ardınca perdeler... D) Hayyam imiş hakikati az çok fısıl- v dayan. E) Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi. 28) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birden çok nesne vardır? A) Yağmur yanaklannı, bumunu, çenesini okşuyordu. B) Cüzdanını okulda, yolda, evde a- ramış; ama bulamamıştı. C) Gözünün önüne kansı, annesi, çocukları geldi. D) Pastayla, börekle, şekerle başı hoş değildi. E) Köyün elektriği, telefonu, yolu yoktur. 29) Aşağıdaki cümJelerin hangisin- de, öğelere ayinmada bir yanlışiık yapılmıştır? A) Bugünün sanatçısı/ zorunlu bir seçmeyle/ karşı karşıyadır. B) Yurdun o zamanki dertleri/ şöy- le/dile/getiriliyor. C) öykü/güzel yazma kaygısından/ Ömer Seyfettin'le/ kurtuluyor. D) ölüm kalım savaşı içinde boca- layan memleketi kaldırma göre- vi/aydınlara/düşüyor. E) Vahşi doğanın ortasında kapkara bir leke gibi duran otomobil/ Ah- met'e/ korku veriyor. 30) Aşağıdaki cümlelerin hangisin- de, ögeleri ayırmada yanlışiık yoktur? A) Anlamaya başladığı Arapçayı/ küçücük kafasında/ beliren inat- la/ asla/ konuşmadı. B) Bu romanda/ toplumsal gerçek- lik/ kişilerin belirli konularda/ dü- şüncelerini söylemeleriyle/ beli- riyor. C) Aynntılann ustalıkla değeıiendi- rilışi/ bu romanı güçlü kılan bir ö- öedir. D) Orhan Veli/ ölçüsüz uyaksız/ şiir dışında kalmış konular üzerine yazmayı/ göze aldı. E) Bir yandan da/ vazgeçilmez bir mutluluk özlemi/ içindedir. 31) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde alt çizili olan öğe, yüklem üeğik dir? A) Henüz on üç vaşındadır. B) Tanpınar'ın sevdiği şey, avnntı- lardır. C) Analardır adam eden adamı. D) Uç yıldır bize uğramıyor. E) Gurbete çıkanda vamandır işim. • Yanıtlar 17. Sayfada
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear