Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
İmtiyaz sahibi: Berin Nadi
Genel YayınYönetmeni:ÖzgenAcar •Genel Yayın
Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın
Daruşmaru: Orhan Erinç •Yazıişlen Müdürlen.
İbrahim YıMız, Dinç Tayanç (Sorumlu). •Haber
Merkezı Müdürü: Hakan Kara
• Görse) Yönetmen: Ali Acar #Dış Haberler: Er-
gun BaJcı • Ekonomi. Abdurrahman Yüdınm •
Istihbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet
Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor: Abdül-
kadir Yücebnan • Düzeltme: Abdullah Yazıcı
Ankara Temsılasi: Mustafa Baibay •Haber Miidürü: Doğan Akın AtatürkBul-
\an No:125, Kat: 4, Bakanlıklar-Ankara Tel- 4195020 0 Hat). Telex: 42344, Fa.x:
44195027 •İzmir Temsılcısı: Serdar Kızık, H.Zi>a Bh. 1352 S.2 3 Tel:4411220
Telex: 52359, Fax: 4419117 »AdanaTemsılcısı. Çetin YiğenoğluİnönüCd. 1I9S.
No: 1 Kat: 1. Tel' 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155, Fax: 3522570
Müessese Müdürü: Erol Erkut •Koordinatön
Ahroet Korafean • Muhaset*. BOeot Yener
• tdare: Hüsevin Gürer •Işletme: önder Çdik
• Bılgı-lşlem Nail İnaJ •Bılgısayar Sıstem:
Mürüvet Çiler • Reklam Refaa Işrtnun
Ymribyu ve Basın: Yenı Gün Haber \jansı. Basın ve Yayıncıbk A.Ş.
TüfkocagıCad. 39 41 Cagalogiu 34334 Isl PK. 246 tstanbul Tel (0 212) 5120505(20hat)Telex 22246. FJX (0 212)51385^5 21MART1994 lmsak:4.34 Güneş:5.59 Öğle: 12.18 İkındi: 15.41 Akşam: 18.23 Yatsı: 19.43
Tariftieser
kaçakçıbgıyla
mücadele
• KONYA(AA)-Tarihi
eser kaçakçılığıyla
mücadelede başanlı
olunabilmesi için yasal
dÜ2en]emelerin yanı sıra bir
dia etkin önlemin de
alınması gerektiği büdirildi.
Konya Müzeler Müdürlüğü
uzmanlanndan arkeolog
NecipÇay,yaptığı
açıkJamada, tarihi eserleri
ulusal zenginliğin bır parçası
olarak görmek gerektiğini
belirterek. "Tarihi eserleri
namusumuz gibi korumayı
ve saklamayı düşünmemiz
gerekir" dedi. Necip Çay,
konuyla ilgili alınması
gereken önlemleri de şöyle
sıraladı: "flk öğretimden
başlayarak öğrenciye tarihi
eser sevgisı milli bir heyecan
olarak verilmelidir. Tarihi
eser kaçakçılığını önleyecek
nitelikte, günün şartlanna
göre değişen yeni bir yasanın
haarlanması gerekmektedir.
Radyo, televizyon ve basın
kanalıyla tarihi eserlerin
önemi ve kaçakçılığın
yurdumuza verdiği zararlar
kitlelere duyurulmalıdır."
Doktortar
ağaçdikti
• KONYA(AA)-
Konya-Karaman Tabipler
Odası, ağaç dikme
kampanyası başlattı.
Edinilen bilgiye göre oda
üyeleri, Aksaray yolundaki
Bozdağ'a çeşitli türde bin
adet fidan dikti. Oda Başkanı
Doç. Dr. Ömer Karahan,
ağaçlandırma çalışmalanna
devam edeceklerini ve sezon
sonuna kadar 30 bin fidan
dikmeyi planladıklannı
söyledı.
Doğalgazlı
santrallar
•ANKARA (AA)-
Kullarurru giderek artan
doğalgaz, ısınma ve sanayi
yanında önümüzdeki
dönemde enerji üretiminde
deağırlığını hissettirecek. Bu
yönde ilk adım Trakya"da
İcurulan Hamitabat ve
Ambarlı doğalgaz santrallan
ile atılırken, önümüzdeki
günlerde Enron-Gama
grubunun ortaklaşa kurduğu
Trakya Elektrik, Marmara
Ereğlisi'ndeki sıvılaştınlmış
doğalgaz (LGN) tesislerinin
yanına500MWgüçte
doğalgaz santralı kurmaya
hazırlaruyor. Edinilen bilgiye
göre santralın yapımına
ilişkin uygulama anlaşması
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanhğı ile Trakya Elektrik
arasında imzalandı ve
kurulacak santrala yapılacak
gaz satışma ilişkin anlaşma
konusundada mutabakat
sağlandı.
Antalya'da
yiyecek fuarı
• ANTALYA(AA)-1.
Akdeniz Uluslararası
Yiyecek İçecek Ihtisas Fuan
(Fabex 94), 23 mart
çarşamba günü Antalya
Dedeman Oteli salonlannda
açılacak. Yerli ve ithal her
türlü paketienmiş gıda
maddelerinden alkollü ve
alkolsüz içkilere, sigara ve
purolara kadar her türlü
ürünün sergilendiğı fuar 4
gün açık kalacak.
Yiyecek-içecek fuan, turistik
tesisler. marketler, bakkal,
kantin ve benzeri gıda
maddeleri satan yerlerin
Türkiye ve dünyadaki
konuyla ilgili teknolojik
yenilikleri izlemelerine
olanak sağlayacak.
Karadeniz'de
kıyı erozyonu
• TRABZON (AA) - Deniz
ile dağlann yeşillik içinde
birleştiği Karadeniz
kıyılannın giderek yok olduğu
biİdirildi. Karadeniz Teknik
Üniversitesi öğretim üyesi
Doç. Dr. HıarÖnsoy yaptığı
açıklamada, köyden kente
oluşan göçün beraberinde
getirdiği sorunlann başında
çarpık kentleşmenin yer
aldığını ifade ederek, "Buna
bağlı olarak da kontrolden
çıkan ve bugüne kadar ne
yazıktır ki görev alanı hangi
kunımun denetiminde olduğu
da belirlenmemiş kıyılanmıza
anormal müdahaleler büyük
boyutlara ulaşmıştır" dedi.
Kıyılardanve deniz
içerisinden alınan kum ve
çakıllann da erozyona neden
olduğunu kaydeden Doç. Dr.
Önsoy. üniversite olarak bu
olumsuzluğu gidermek için
araştırmalar yaptıklannı,
ancak kıyı yağmalaması ile
çarpık yapılaşmaya mutlaka
bir kontrol mekanizması
getirilmesi gerektiğini
sözlerine ekledi.
G
üven'in "dolu"
dediği kadro
"beklenmedik bir
olaylar dizisi" so-
nucunda boşalı-
verdi. Cumhur-
başkanı Turgut Özal'ın ani
ölümü, 864 rakımlı tepenin yo-
lunu Demirere açmıştı. "Tan-
su Çifler neden başbakan ol-
masuıdı?"
Bayan Bakan "koşarak"
Semra özal'a "başsağlığı dile-
meye" gitti. "ölüm" her şeyi
unutturmuştu. Semra Hanım,
fstanbul'da bir kokteylde ken-
disine rastlayarak,"Sizin me-
zuniyetiniz nedir? Neden biyog-
rafinizde Business Administra-
tion mastın yaptığımız yazı-
yor?" diye "kibirle" soran pro-
fesör hanım yerine, bu kez "gö-
züoden yaşlar sûzüJen" bir
Tansu Çiller bulmuştu karşı-
sında... Iki kadın birbirlerine
sanldılar. Çiller'in seçim kam-
panyası sırasında verdiği "Ha-
nedan görüntüsü Türkiye'de
kadm hareketine çok zarar ve-
riyor. Papatyalar bizi temsil et-
mekten uzaktır" demeçleri de
geride kalmıştı.
Çiller Beldibi'ne gidiyor
Çiller, Özal'ın ölümünün ar-
dından Semra Hanım'ı nere-
deyse "her gûn" arayarak,
"bana bir emriniz var mı?" de-
mevi ihmal etmedi.
Ozal sonrasında Türkiye si-
yasetinde kendisine önemli bir
yer açılacağını hisseden Tansu
Çiller, "ayağma gelen fırsatı"
çok iyi değerlendirmeliydi. bu-
nu düşünmek üzere o hafta
sonu yeniden Antalya'ya uçtu.
Beldibi'ni "ailece" seviyorlar-
dı.
Beydağlan'nın eteklerine
yaslanan bu eşsiz doğa parça-
sında huzur buluyor, "yabancı
gözlerden uzak" denize gınp
stres atıyorlardı. Deniz kıyısın-
daki villada "Çüler'ler gelecek
diye her hazırlık" yapılmıştı.
Tansu Hanım için buzdolabın-
da kutularca **diyet içecek" so-
ğutulmuş, Özer Bey'e de sev-
diği "Chivas Regal"lerden
alınmıştı. Havuz ise "henüz"
doldurulmamıştı. Nisan sonu,
hava ne kadar sıcak olursa ol-
sun Beldibi'nde suya ginnek
içinerken sayıhrdı.
Paparazzi sotaya yatıyor
Oöğleden sonra Beldibi'nde
hava güneşlenmek için elveriş-
liydi. Çiller birkaç gün içinde
çıkacağı Londra gezisi önce-
sinde biraz 'bronzlaşmak' iste-
di; siyah, göğsü simli "War-
Güven 'in dolu dediğibaşbakanhk kadrosu
beklenmedik bir olayla
boşalıverdi. Özal'ın ani
ölümünden sonra, Demirel
gözünü Çankaya Köşkü'ne
dikmişti...
iller'in
önü açılıyor
Jansu çiller ın
.Siyasetiîoman^
HHRXI.._,. c ı tm
Nursun Erel
Aii Bilse
Siyasette
kendisineyeni
fırsatlar
doğacağını
hisseden Çiller
karannı verdi:
Neden başbakan
önü açüan Çiller, artık başbakanlık yolunda ilerleyebilirdi.
ner" mayosunu giydi, havlusu-
nu koluna asıp havuza indi...
"Komşu kızlan" da Çiller'lerin
geldiğini fark etmişler, bahçe-
de bekleşip duruyoriardı. Ba-
yan bakanı görünce sevindiler,
karşıbklı birkaç kelimelik ha-
tır sorma konuşması yapıldı.
Bayan bakan. "gözlerden
kaçmak için" boş havuzun di-
bine indi. havlusunu yayıp gü-
neşlenmeye başladı. Arada bir
Diet Cola'sını yudumluyor.
havada daireler çizerek bacak-
lannı çahşünyordu. "Şu tatil
ne keyifli şeydi..."
Biraz sonra Çüler'in kulağı-
na bahçeden telaşlı sesler geldi.
Özer Çiller'in haykınşlanna
korumaların koşuşturmalan
eklenince meraklanan bayan
bakan uzandığı yerden kalktı.
Ne olduğunu öğrenince "bey-
ninden >nnılmuş"a döndü.
Hürriyet, Tansu Çiller'i mayo-
suyla sereserpe güneşlenır. hat-
ta "bacaklan havada" cimnas-
tik yaparken resimlemişti.
Çüler'ler telaşlanmışu, tam
başbakanhk vanşına hazırla-
nıhrken bövİe bir fotoğraf
"aleyhte" olabilırdı. "Köylü
partisi" diye kabul ediİen
DYP'nin çoğu ilkokul mezunu
delegelen acaba "yarı çıplak
bir başbakan" imajını benimse-
yebilirler mıydi?
Tansu Çiller hemen An-
kara'da bulunan basın danış-
manını aradı:
"Serpil... Benim bugün ma-
yolu resmimi çektiler. Çekenin
Hürriyet gazetesinden olduğu-
nu tespit ettirdim. Sen bu res-
min basümasını ne yap yap en-
geüe..."
Ertuğrul Özkök'e
başvuru
Serpil Gogen harekete geçti.
Hürriyet yöneticilerine ulaş-
maya çalıştı. ama sonuç ala-
madı, bu durumu Çiller'e bil-
dirdi, ancak sinirinden adeta
"burnundan soluyan" Bayan
Bakan'ın şu beklenmedik ya-
nıtı ile karşılaştı:
"Kırk yılda bir işe yaraya-
caktın. Onu da becerentedin..."
Danışman. "gecesini gündü-
züne katıp" başansı için çaba
gösterdiği Çiller'den aynlma-
\a "o an" karar verdi.
Tansu Hanım bu kez. Hürri-
yet'in Genel Yayın Yönetmeni
"Ertugnıl Özkök'le konuşma-
ya çalıştı... Özkök o gün An-
kara'daydı. telefonla bulundu:
"Ertuğrul Bey, bugün sizin
bir fotomuhabiriniz benim raa-
yolu resmimi çekti..."
-Tansu Hanım. ben şu anda
Ankara'dayım. Bu gelişmeden
henüz haberdar olmadım.
"Resiın tek kare idi Ertuğrul
Bey, sizin muhabiriniz e>imin
içine girip benim may olu resmi-
mi çekti... O resmi kullanma-
manızı rica edeceğim. Lüt-
fen..."
Özkök. Çiller'in ricasına
olumlu yanu vermedi...Önce-
Iıkle resimleri gönmelıydi. An-
talya'yı ara\arak resımlerin
kendisine "fakslanmasını" ıste-
di, resimlen gördüğünde ise
Hürrivet'in ertesi günkii sayfa-
sını şekillendiri>ordu kafa-
sında...Çiller'in ma\olu resim-
len o pazartesi günü. Hürri-
vet'in arka sayfasını boydan
boya kapladı.
Çiller. Cumhurivet'e "mayo-
Ju fotoğrar' konusunda şöyle
yakınıyordu' "E> mahremiyeri
diye bir olay var... Ev mahremi-
yetine gi/li giribnez... Ama
Türk halkının sağduyusu her şe-
\i aşar...Ben de ona sığındım
zaten..."
Dülger'e teessüf
Çiller'in mayolu resimleri-
nin yayımlandığı Hürriyet. si-
,yaset gündeminde "bomba
gibi" patladı. Akay Caddesi'-
ndeki DYP Genel Merkezi de
kanşmıştı...Başkanlık kulisle-
nnin voğun yaşandığı sırada. 9
mayıs pazar günü parti genel
merkezınin ikinci kaündaki
odasında çalışmakta olan
DYP Genel Başkan Yardımcı-
sı Mehmet Dülger'in telefonu
çaldı, arayan Mehmet Göl-
han'dı:
"Dülger sen de gel, çay içe-
lim... Arkadaşlarla laflıyo-
nız..."
Gölhan'ın odasma geçen
Dülger, Latif Sakıcı, Ahmet
Küçüke! ve Selahattin Kılıç'ın
sohbetıne kaüldı.
Latif Sakıcı, Çiller'in Hürri-
yet'te yayımlanan mayolu re-
simlerini konu ederek şöyle di-
yordu:
"Hürriyet'in elinde daha kö-
tü resinıler de varmış..."
Bu minvalde süren sohbet
Dülger'i hiç açmamıştı. çayını
bile yanm bırakıp izin istedi...
Iki üç gün sonra, partideki
Demirel:Yapamayangider
Cumhurbaşkanı'nagöre açık sistem herşeyin teminatı: "Açık sistemde kaideler, kurallar vardır,
yanlış bir şey yapılmışsa düzeltilir, her şeyi yanlışyapan zaten duramaz... Sistem gereğiniyapar...'
NURSUN EREL
AıNTCARA - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, son fıyat
indekslerinin sonrasında
ekonomiyi acaba iyi görüyor
mu? Anlatıyor:
"Tabü Türkiye, henüz
bozuünuş dengelerini düzeltip
meseleyi oturtamadı, ama her
şeye rağmen Türkiye'de üreten
bir ekonomi var. Mesela ocak
ayı içinde sanayi kesimi yüzde 7
civarında büyümüş, büyüyor ve
yatınm yapıyor, ürefim
yapıyor, ihracat yapıyor. Yani
Türkiye'nin sıkıntısı sadece
dengelerinde... Ve bir de kamu
maliyesinde... Kamu
maliyesinde reform yapılması
gerekir."
Kamu maliyesinde reform
diyor, ama hükümet kısa bir
süre önce bu fırsaü vergi
kanunu ile yakalamışken
kaçırmadı mı? "Olabilir, o
tartışmalar her zaman yapılır,
iyi bir şey yapılmamışsa iyi bir
şey yapılacak zeminler vaVdır.
Bence hiçbir şeyden endişeye
duşmeye mahal yoktur, çünkü
açık sistem bence her şeyin
teminatıdır, açık sistemde kaide
vardır. kurallar vardır. yanlış
bir şey yapılmtşsa düzeltilir,
yapamayan gider, yapabUen
gelir. her şeyi > anlış yapan
zaten duramaz... Sistem
gereğini yapar..."
Yetişmiş adamları
korumak
Administrasyondan söz
ederken. bürokraside büyük
bir erozyon yaşandığını
Cumhurbaşkanı da görüyor
mu? Saracoğlu, Kesici,
Erdem'le başlay ıp bu günlere
kadar gelen, Bülent Gültekin'i
de önüne katıp götüren
fırtmayı Demirel nasıl
değerlendiriyor? "Türkiye'nin
yetişmiş elemanı zaten yok...
Yetişmiş adamlannı korumak
lazrnı. Yani tabü siyasi iktidar
kendi kadrosu, kendi
adamı ile çaltşacak da
ama "İlla ki benim
adamımdır, bununla
çabşacağım' demek de
yetmez. biraz da sizinle
ahenk içinde çalışacak
birisi olması kadar,
ehliyet sahibi olması
lazım çalıştırmamz
için... Ehil değilse
'bemrn adamımdır'
yetmez..."
Başbakanhk
müsteşanmn bile 7
aydır vekil olması
ESemirel'in yönetim
anlayışına uygun mu°
"Ben bir şey demem...
Zaten sen söyledin."
'VVatch your step'
lafı
"Özal'ın 6 ay ömrii
kaldığı biliniy ordu,
bunu Demirel de
duymuşnj, hatta
ABD'dengizlibir
mektupla
duyunilmuştu"
diyenler var, doğru mu
acaba?
Cumhurbaşkanı
doğrulamıyor:
"Hayır, böyle bir şey
doğru değildir. Bu ceşit
şeyleri hep çıkanrlar...
Ömrii kısıtlıvmış diye
çıkarılmıştır, ama bana
mekrup falan gelmedi."
Ya DYP kongresı
öncesinde
Cindoruk'un aday
olmasını istemediği
savlan? "Ben o işlere
kanşmadun...
Kanşsam zaten
kongrenin benim
dedigim istikamette
olup olmadığı
tartışmaları olmazdı.
Kanşmadun..." Çiller.
"DYP kongresi öncesinde
Cumhurbaşkanı'nın görüşünü
almaya gjttün; bana "\Vatch
your step' dedi", diye
Cumhurbaşkanı Demirel, ekonomi deki gelişmeler konusunda karamsar değil.
açıklamalar yapmışü. Bu
İngilizce uyan da nereden çıktı?
Yoksa Cumhurbaşkam.
Başbakan'la İngilizce mi
konuşuyordu? "Türkçe,
Türkçe... 'Bu işler zordur...
Dikkat et..." diyesöyledim.
Yani 'VVatch your step'
anlamına gelen bir
şeydir."
Bu u> an Çiller için "Bir
kez daha düşün"
şeklinde bir ima mıv dı?
"Bana gelip müracaaat
ettiği zaman, yani Ben
bu işe talıbım'dediği
zaman. gayet iyi, tabü,
herkes gönlünde ne
y atıyorsa y apsın da ben
getirdim seni siy asete,
sonra münkesir ouna,
yani sonra düş
kırıklığına uğrama,
dikkat et, diye
söyledim... Herkese
söy ley eceğim budur.
Türkiye'de işler daha
kötüyegiderse..."
Baba. acaba şapkasını
ahpbukez'dönüş'ü
düşünürmü?
Gülümseyerek
konuşuy or:
"Gitmez gitmez...
Daha iyiye gider."
Kör kuruşun
takipçisiyım
Peki. Demirel son
zamanlarda "nüfuz
suiistimali" denen
olayındevlette
y av gınlaştığı sav lanna
katılıyormu? Kardeşi
Şevket'le yeğeni
Yahya'vı yeniden
sahne ışıklanna
çıkaran sav lar
üzerinde ne
düşünüy or? Kaşlan
biraz çatıhyor
Cumhurbaşkanı'nın.
hemen \amtveriyor:
"Kardeşimden bana
ne... Bana bir şey
demiyor ki adam (L'ğur
Dündar)... Sonra
kardeşim devlete okul
satacakmış... Ondan
bana ne... Almasın
devlet... Pahalıysa almasın...
Orada hem bir şey vok, yenmiş
yok, içilmiş yok... Öyie bir şey
getiriyororta yere... Gerçi
dikkatli davranmış. Gayet
açık söyleyey im... Benim
nüfu/um kullanılmak
suretiy le kimse devletten
zırnık bile koparamaz...
Benim nüfuzum
kullanılmak suretiyle... Ben
devletin kör kumşumın
takipçisiyim... Hakkı
olmadan hiçbir şey
alamaz... \ eoradaki iddia
nedir? İddia, aman efendûn
filancanın okulunu devlet
satın alacak, devlet
aldatdmasın veya bir nüfuz
kullanılmak suretiyle devlet
burayafazlapara
«ermesin... Aimasuı... Birisi
bir şey satacaksa orasuun
benim kardeşimin olması
veya ounaması bir şey
değiştirmez. TC
>atandaşıdır, ama açık
söy ledim, kimse benim
nüfuzumu kullanarak
devleti zarara sokamaz,
devletten bir şey
koparamaz... Ama herkes
Türkiye Cumhuriyeti'nin
>atandaşıdır, herkese eşit
şartlar taıunmıştır, o şartlar
içinde herkesin kendi
hayatını sürdürmesi de
doğaldır. Bir kişi benim
y akımmsa onun da hayat
hakkı vardır bu ülkede...
Benim filanca adama şu
menfaatı sağlayın diye hiç
kimseye en ufak bir ünam
oimamıştır... 30 senedir ben
buradayun..."
Son sonı: Acaba Demirel,
son zamanlarda DYP'li
milletvekillerine hiç
"Yüanla LeyJek" hikayesi
anlattı mı? Âmmsamıyor,
diyor ki:
"Ben onu hatırlay amadım,
ama bilirsin, Nasreddin
Hoca'ya, Battal Gazi'ye de
atfeder, bir sürü fıkra
anlatırlar... Benim adıma da
bulup buluşturup bir şeyler
sövlüyorlar...
Yapnuşlardır..."
Bittl
odasında TV haberlerini izle-
mekte olan Dülger'e bir tele-
fon geldi:
-Tansu Hanım anyor efen-
dim.
-Peki bağlaym. Alo. .
"Mehmet, teessüf ederim
sana... Sağda solda benim fo-
toğraflarim hakkında konuşu-
yormuşsun..."
-Pardon anlayamadım?
"Hürriyet'te benim başka
fotoğraflarım da varmış öyle
mi? Neymiş bunlar?"
-TansuHanım. bakın benim
için erkeğin namusu. kadının
iffeti son derece önem taşır ve
bunlara "halel" getirecek her-
hangi bir davraruştan ne bulu-
nur ne konuşurum... Böyle
sözleri muhaliflerim için bile
söylemem.
"Esas ben size teessüf ede-
rim..."
Dülger, Çiller'in yanıtım
beklemeden telefonu İcapattı.
Thatcber'la buluşma
Çiller, muhalifleri ile müca-
deleden yorulmuştu. hele şu
mayolu resimler tam bır pro-
vakasyondu. ama "pes etme-
ye" hiç niyeti yoktu.
İngiltere'ye uçtu, uçağının
kalmasına 5 dakika kala gel-
diği Atatürk Havalimanı'nda
"çok sinirli" olduğu gözleni-
yordu.
Londra'nın, My Fair sem-
tindeki "Mark's Kulübü"nde
akşam yemeğinde buluştuğu
Margaret Thatcher'a da bu
konuda dert yandı. Bayan
Thatcher yıllann deneyimi ile
Çiller'eöğüt verdi:
"Bunlara fazla kulak as-
ma..."
Çiller bu görüşmede Thatc-
her'a "Demirene ilgili kimi
yakınmalar"da da bulundu,
ancak "Demir Leydi" bu yak-
laşımı benimsemiyordu.
"Bu konuda çok dikkatli ol.
Aranızın açık olduğu izlenimi-
ni hiç bir şekilde verme. Kong-
rede bu çok aleyhine olur..."
Çiller'in Londra'da eski
Başbakan Thatcher'la buluş-
ması. bu buluşmaya "Çil" pla-
kalı 500 Sel Mercedeş arabay-
la gitmesi, Osman Ünsal ve
oğul Mark Thatcher'ın da ye-
mekte hazır bulunmalan. An-
kara'da kongre öncesi "cadı
kazanı"nadönenDYPkulisle-
rinde "spekülasyonlar"a yol
açtı.Çiller muhalifleri şöyledi-
yorlardı:
"-Thatcher'a bu yemek için
büyük para ödenmiş, hatta bu
parayı borsa aracı kurumlan
sağiamışlar. Özel plakalı Mer-
cedes de bir bankanın jestiy-
miş..."
Çöplüğe 10 milyar
Çiller. Londra'dan îstan-
bul'a döndüğü gün, "ayağının
tozuyla" metangazı patlaması
sonucunda "27 kişinin öldüğü
Hekimbaşı" çöplüğüne gitti.
Beyaz mantosu ile göz kamaş-
tıran Çiller, çöp yığmlannm
arasındaki acılı insanlara vaat-
lerde bulundu ve Hekimbaşı'nı
'afet bölgesi' ilan etti. An-
kara'ya döndüğünde de bir
basın toplantısı düzenleyerek,
"bölge halkuıa verilmek üzere
10 milyar lira aynldığmı"
açıkladı.
Kemal Dıcak'm ölümü
Türkiye "sıcak günler" yaşı-
yordu... Hükümete sertleşen
muhalefetin savlan. 500. gün
muhasebesi, İLKSAN skan-
dah ve "Çankaya'ya kimin çı-
kacağı" tartışmalan ülke gün-
demine hâkim olmuştu.
Tercüman'ın sahibi Kemal
Ihcak. İLKSAN olayının etkı-
siyle "beyuı kanaması" geçire-
rek Hacettepe Hastanesi'ne
kaldınldı. Hastaneye "ilk ge-
lenler" arasında Tansu ve Özer
Çiller devardı.
Bayan Bakan, yıllardır
tanıdığı,"ağabey" dediği, haf-
ta sonlannda Yeniköy'deki
yalısından "çıkmadığı". hatta
kendisini Türk siyasetine ka-
zandıran Kemal Ilıcak'ın has-
talığma üzülmüştü. "beyincer-
rahi kliniğiıün yoğun bakım"
ünitesinde yatan Kemal Ilı-
cak'ın yanına kadar çıktı. elini
Ilıcak'ın almna koydu. doktor-
lardan bilgi aldı, durum 'ümit-
siz'di.
Doktorlann "Maalesef ya-
pılacak şey kahnadı" uyansına
karşın, Çiller İsviçre'den ünlü
beyin cerrahı Gazi Yaşargil'in
getirihnesi için de çaba göster-
di, bir yandan da "perişan" du-
rumdaki Nazlı Ihcak'ı teselli
etmeyeçahşıyordu:
"Bize gidelim. Bir çorba içe-
riz."
Aynı anda hastaneye bir ha-
ber ulaştı:
"Başbakan Demirel ziyare-
te gelecekler..."
Çiller, Nazh Ihcak'ı "ere"
götürmekte ısrarh davrandı,
hastaneye ise şu haber bırakıl-
dı:
"Demirel, Nazh Hanım'ı
görmeye Çiller'in evine gel-
sin...""
Yarın: Erez'den
Cağlar'a genel
baskanlık öneıisl