23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CumhuriyeCS A N A T K U L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 10MART1994PBI$aiH AnıÜarlaiçiçeolan barakalar Bir zamanlar Çemberlitaş... GÜRHANTÜMER Kimi şeyler. aradan yıllar, yüzyı- Har geçse de, ya hiç değişmi} or ya da çok az değişiyor. Ama kimi şeyler de var ki. onlardaki değişiklik müthiş oluyor. inanılmaz oluyor. İşte bu ikinci duruma ilginç biriki örnek: Bugün, ülkemizdeki tarihsel de- ğeri. mimari değeri olan bütün yapı- lan çok iyi koruduğumuz söyiene- mez. Ama birinci derece bir eski yapının. örneğin görkemli bir İstan- bul camiinin, haydi daha da somut- layayım, Ayasofya'nın duvarlannın yanı başında. eften püften yapılar, kınk dökük barakalar yapmaya kimsedkler cesaret edemez. Bu, çok büyük bir değişikliktir. Evet öyledir. Çünkü geçen yüzyılın tam ortasında, 1852'de İstanbul'a gelen ünlü Fransız yazar Theophile Gautier, Sultanahmet'te. Bab-ı Hu- 16. yüzyılda İstanbul'a gelmiş olan Alman gezgin Dernschwam, Çemberlitaş'ın kitabesini okuyabilmek için yanına yaklaşamadığını, çünkü tüm çevresinin sütuna yaslandınlmış ahşap evlerle doldurulmuş olduğunu yazar. mayun'un önünde, sırtıru III. Ah- met Çeşrhesi'ne verip de Ayasofya'- ya baktığında. 1000 yıldan daha yaşlı olan bu anıün, II. Selim za- manında yapılmış olan payanda- lannın arasında (Gautier, bunlann III. Murat tarafından yapünldığını söyler), "bir meşe ağacının damarları arasma asılmış mantarlar gibi", eciş bücüş birtakım dükkanlann, me- zarlann yapıştığını görmüştür. Yine Gautier'ye göre bunlar, Ayasofya'- nın algılanmasına önemli ölçüde en- gel olmaktadırlar. Bugün için düşünemeyeceğimiz. korumacılığa pek aldırmayanlann biJe akıllanmn almayacağı, şaşılası bir durum değil mi? Öte yandan, 16. yüzyılda İstan- bul'a gelmiş olan AJman gezgin Dernschvvam, Çemberlitaş'ın kita- besini okuyabilmek için yanına yak- laşamadığını. çünkü tüm çevresinin sütuna yaslandınlmış ahşap evlerle doldurulmuş olduğunu yazar. Bu tür uygulamalann yalnızca bize özgü olduğunu sanmak yanlıştır. Işte, bu kez yurtdışından bir örnek: Versay'ı bilirsınız. Dün- yanın en görkemli barok yapılann- dan biridir. Oysa ihtilalden önce, XV., XVI. Louis zamanmda, bu sa- rayın avlu duvarlannın önünde, yer yer de avlunun içinde, sarayın şata- fatlı mimarisiyle hiç mi hiç bağdaş- mayan birtakım satış kulübeleri, sa- laş barakalar yer ahyordu. Bunlar- da, kitaptan muma, mumdan çalı çırpıya kadarpek çok değişik mallar saülırdı. Ve bunlann kimileri iyice küçücüktü. Örneğin. bir belgeden öğrendiğimize göre Marie Angeli- que Le Sage adlı bir kadının dük- kanı, 1.5 m. genişliğinde, 2 m. derin- lığinde ve 2 m. yüksekliğindeydi. Pekı bunlar nasıl oluştu da sa- rayın o kadar yakınına gelebilmiş- lerdi. oralara yerleşebilmişlerdi? Şöyle: Bu insanlann ve bu dük- kanlânn atalan. monarşinin Fran- sa"da henüz. Versay'da olduğu gibi, tam yt-rleşikliğe geçmediği dönem- lerde, hareket eden saray erkanının gereksınme duyduğu mallan sağla- yan ve "sarayı izleyen satıcılar" adı altında. ayncalıklı bir hak kazanmış olan kişilerdi. Bunlar, Fransız İhtilali'ne kadar kalmışlardı yerlerinde. Hiçbir kral dokunmamışü onlara. Fransızlar, bunun Fransa'da krallığın halkla ne denli iç içe yaşadığının bir kanıtı ol- duğunu söylüyorlar. Belkı. Ama burada önemli olan ve asıl vurgulamak istediğimiz, Ayasofya'nın yanı başındaki, deyim yerindeyse. gecekondulann, Ver- say'ın >anı başında da bir zamanlar varolması. Göl çevresinde yaz kısa ama keyifli, kış ise çok sert geçiyor Dünyanın'en üstün'gölü: Superior NATIONAL GEOGRAPHIC NOEL GROVE Superior Golü'nü ilk defa 10 yıl kadar önce gördüm. Alabalık avla- mak, mantar toplamak ve çam koku- lu ormanda yabani çilek aramak gibi keyifli uğraşlarla geçmişti bu ilk vol- cuiuğum. ABD-Kanada sınınndaki bu göl bölgesine daha sonralan sık sık gel- dim ve her defasında. suyun hala benzersiz şekilde berrak, çevrenin hala ormanlarla kaplı olduğunu gö- rerek rahatladım. Sakin \e sessızdi. Burada. bir vaşağın çığlık attığını duyabilır. geyik peşinde dolaşan kurtlann izine rastlayabilir ve tek bir canlıya bıle rastlamadan saatler- ce kayaîık sahillerde dolaşabilırsi- niz. Ya da bir gece uyku tulumumda uyurken benim başıma geldigi gibi bir karibunun birkaç metre öteniz- deki küçük koyun sakin sulannı et- rafa saçma sesiyle uyanabilirsiniz. Bir de Kuzev ışıklanyla garip bir şe- kilde aydmlanan gökyüzünü göre- bilirsenİ2, benim gibi bu ani uyan- maya sevinebilirsiniz bile. Gölün Minnesota kıyısında. birlikte. sahile vuran dalgalann sesini dinlediğimiz BUly Blackwell. bir Kıalderili. Par- lak siyah saçlan. bir at kuyruğuyla başının arkasında toplanmış. Suva bakarak: "Biz Kızılderililer, bu gölün canlı olduğuna inanırız" dıyor ve "bu göl atalanmıza vemek için besin, içmek >e içinde yıkanmak için su sağladı" diyor ve eklivor: "Gölün bir ruhu var." Billy'nin atalan Ojibvvalann Su- perior Gölü'nün. yılın büyük bir kısmında ısıncı. soğuk rüzgarlann estiği kıyılannın haklannı elde et- mek için neden Siyularla kıvasıya savaşüklannı anlamak gerçekten hiç güç değil. Göle adını. Kanadalı Fransızlar vermiş, 'En i>i, üstün ya da en üstte- ki" anlamına gelen 'Süperior' adı göle sadece Büyük Huron ve Michi- gon göllerinin daha yukanlannda yer aldığı için verilmişti. Fakat göl. bu kelimenin bütün sözJük anlamla- nnı alabildiğıne hak edivor. Gölün, 2736 kilometrehk kıyıla- nnda vaklaşık 600 bın kişı yaşıvor. Bu nüfusun yansı Ontario'daki Thunder Bay'de. Minnesota'daki Duluth. Michigan'daki Marquette'- de ve Sault. Ste Marie"de yoğunlaş- mış durumda. Yani geriye doğal yaşamın rahat rahat sürebilmesı ıçın bol bol >er kalıyor. "Kıyıdan bir kilometre açılınca, bardağımı suya daldırıp susuzluğumu gjderirim.'' 1 Bir balıkçının bu sözlerle belirttiği 2736 kilometrelik Superior Gölü kıvılannda yaklaşık 600 bin kişi yaşamını sürdürdü. gibi Supeior Gölü"nün suyu son de- rece temiz ve berrak. Dünyanın en büyük tatlı su gölü olan Superior. İskoçya"nın tamamını yutsa bile ge- nye Nevv Hampshire'i, Vermont'u, Massachusetts, Rhode Island ve Connecticut'ın büyük bir bölümü- nü alacak kadar bir yer kalıyor. Kuzeyden güneye 257. batıdan doğuya 650 km. uzunluğunda olan gölün en derin yeri 406 metre. İşte bu nedenlcrden dolayı. gölün çevresinde yaşayanlar gölleriyle gu- rur duyuyor \e bunu çeşitli şekiller- de ıfade etmekten hoşlanıyorlar. Bir Minnesotalı. "Bizden aşağıdaki 48 eyalettekinin toplamından daha geniş bir doğal yaşam alanunız" var der- ken. Marathonlu bir golfçü. 3 nolu deliğin hemen yanında kocaman bir vaşak gördüğünü anlatıyor. Du- luth'da kurulu tatlı su eğitim merke- zi Lake Superior Center'in başkanı Christine Olsenius ise gölün suyu- nun bütün diğer büyük göllerden daha temiz ve daha soğuk olduğunu söylüyor. Bu merkezde aynca, gölün dibınde yatan ve sadece bılınenlerin sayısı 350 olan teknelerin çıkartılabilmesi için de çalışmalar yapılıyor. Kışlann uzun ve soğuk olduğu bölgedeçıkan fırtınalar yüzünden gölde boylan 9 metreye ulaşan dalgalar oluşuvor. Superior Gölü'nde vaz kısa. ama çok keyifli oluvor. Yüzde 9O'ı or- manlarla çevrili arazi hemen yeşeri- yor ve göle milyonlarca ziyaretci akın ediyor. Kış gelirken geriye bir- kaç kayakçıdan başka kimse kalmı- yor. Ekim ayında ise Superior yine sadece 'göl insanlannın' oluyor. Dünya yüzündeki başka cennet- lerin de onu mahvedecek kadar çok seven turistler sayesinde yok olduğu düşünülünce. aşın soğuk ve sert ikli- min Superior için bir handikap de- ğil, bir şans olduğu belli oluyor. Soğukla en iyi bölgenin yerlileri baş edebiliyor. Bölgedeyaşavan Kı- zılderili asılhlann soğukla mücadele etmek için özel yöntemleri var. Me- sela kışı. yaşlı kadınlann tavşan tü- yünden yaptıklan eldivenler, çorap- İar ve battaniyelerle geçiriyorlar. Kasırgalar esiyor Kötü hava koşullan gölde tekne batıra dursun. gölün geleceğı üze- rinde bambaşka nedenlere bağlı ka- sırgalar esiyor. Winconsin, Bayfield'de kurulu İç Deniz Kuruluşu'ndan Todd Kess- ler'in belirttiği gibi gölün temiz sula- n bölgenin son kirlenmemiş kayna- ğını oluşturuyor. Diğer büyük göl- lerde kirliliğin artıyor olması, Supe- rior Gölü halkını endişelendiri\or. Hem Kanada hem de ABD'nın temsil edildiği komis>onun ra- poruna göre göl bozulmamış durumda. Aynı komisyon 1990 yılında, Su- perior"un çevre koruması konusun- da bir örnek olmasını da teklif et- mişti. Teklife göre göle kirletici nite- likte hiçbir atık boca edılmeyecektı. Duluth liman şefı David Hel- berg'e göre "sıfır atık' projesi çok soylu bir amaç. fakat ticaretle uğra- şanlan da zor durumda bırakıyor. "Katı kuralların ticarete engel oluşu- nu görmekten nefret edijorum, \a bütün bunlar gerekli değilse" diyen Helberg koruyucu kurallardan hiç hoşnut değil. Ontario sahilindeki Rossport"ta yaşayanlar ise gelişime hayır demi- yor, fakat bu sürecin kendi tarzla- nnda \e kendi hızlannda gerçekleş- mesini isti\orlar. Masmavi körfeze ve zümrüt'adalara bakan bir yamaç üzerine kurulu olan Rossport ger- çekten de Superior'un temsil ettiği her şeyi bünyesinde topluvor. Beni Rossport'tan alıp balık tutmava gö- türen teknenın kaptanı 84 şaşındaki eski bir okul müdürüydü. Teknede 80 yaşlanndakı kansı Josıe ve 96 ya- şındaki emekli hakim George Para- dise da vardı. Bir saat içinde buz ko- vamızda 9 kilo balık birikmişti. Geriye dönerken göl, bize gücünü göstermek ister gibi davranıvor \e tekneyı 1.5 metrelik dalgalarla dö- vüyordu. Superior. a\nı gün içinde bana hem güzel tarafını hem de kimi zaman ne kadar tehlikeli olabileceğini göstermişti. Çevre kirliliği hastalık yaratıyor ADANA (AA) - Köpeklerden insana bulaşan ve pek çok organı etkileyerek ölüme yol açabilen paraziter bir hastalık olan "kisthidatik"in. Avrupada literatürden silinmesine karşın Türkiye'de hala var olmasının çevre temizliğine gereken önemın verilmemesinden kaynaklandığı bildirildi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Erbuğ Keskin. paraziter hastalık "kisthidatik"in, tıbbı bir sorun ohnaktan çok, önemli bir çevre sorunu nitelıği taşıdığını söyledi. Biryüzyılboyuncayaşamanınsırlan MALMO (Cumhuriyet) - İsveç'te Malmö kentinın sınırlan içinde ya- şavan en az 100 yaşında >a da daha yaşlı 100 kişi. geniş bir araştırmaya konuoldu. Başhekim Sven-Marten Samuels- son tarafından 1987"den beri izlenen bir asırlık kadın ve erkek ilginç özel- liklere sahip. Bu 100 kişinin 82'si kadın: yak- laşık % 40'nda bunama belirtisi vok. Ortaya çıkan en çarpıcı sonuçlar arasında. bu yaşı bulmak için ille de Yeşilaycı olmanın gerekmediği ve aşın titizce \emek seçmeyenlerin de uzun yaşayabileceğı bulunuyor. Dr. Smauelsson, psikolojik. tıbbi ve toplumsal yönleriyie incelediği 100 yaşını aşkınlar hakkında şöyle konuşuyor: J-Wapılan bir araştırmanın ortaya çıkardığı en çarpıcı sonuçlar arasında, bu yaşı bulmak için ille de Yeşilaycı olmanm gerekmediği ve aşın titizce yemek seçmeyenlerin de uzun yaşayabileceği bulunuyor. "Bir noktaya dikkat etmek gerekir. O da, iyi yaşam standardına sahip ol- duklarını sövleyenler. arada bir içki içtiklerini de belirtmek istiyorlar." 102 yaşındaki Johanne Svensson, doktorun görüşünü doğruluyor: "Arada sırada eğlenmenin hiçbir zararını görmedim. Önemli olan, ki- şinin kendine iyi bakması ve kendini sevmesi. Hareket etmeyi ihmal etme- mesi. Ben her olanakta uzun yüriişlc- re çıktım, bisiklete bindim." Âftonbladet gazetesinin zıyaret ettiği Svensson. halen yamız yaşı- yor. Normal olarak haftada bir kez yardım görüyor; o da çoğu kez alış- veriş için. Yemeğinı kendi pişiriyor. ekmeğini de evınde yapıyor. Johanne Svensson. 70 yaşınday- ken dul kalmış. Ondan sonrasını an- latıyor: "Yalnız kalınca sık sık yolculuğa başladım. Avrupa'daki birçok ülke- yi, Rusya'yı ve Yugoslavya'yı gez- dim. 92 yaşımda Nksır'a gittim. 100. yaşımı da HoUanda'da kutladun. 87 yaşımda yüzme öğrendim. Arada bir iki tek atmayı da hiç ihmal ermem." Araştırmaya katılan 100 yaşında ve daha vaşlı 100 kişinin özellikleri şöyle: •82'si kadın. • 71'i 7 yıllık temel öğrenim gör- müş. • 87'si sürekli olarak çalışmış. • 67'si kırsal kesim doğumlu. • 38'i hastanede, 37'si bakımevin- de ve 25'i evde yaşıyor. • 23'ü 12 yıl öğrenim görmüş. 6'- sı üniversite bitirmiş. • 52'si günde bir kadeh içki içiyor. bir o kadan da gazete başlıklarını gözlüksüz okuyabiliyor. • 14'ü sigara tiryakisi. • 14'ünün dişleri kendinin, takma değil. • 52'sinin fizik kondisyonu iyi. • 4O'ı denileni 1 metreden duyabi- liyor. bağırılmadan. GAP'ın çevreyi etkilemesi araştınldı GAZİANTEP (AA) - Fırat Üniversitesi Çevre Mühendisliği Fakültesi öğretim üyesi Prof. Sucaattin Kırımhan, dünyanın önde gelen bölgesel kalkınma projelennden olan GAP'ın, çeşitli çevre sorunlanna yol açacağını bildirdi. Prof. Kınmhan, "GAP'ın Çevresel Etkileri" başlıklı araştırmasında. GAP'ın, tanmsal uygulamalar. sanayi kuruluşlanna v e yerleşim yerlerine bağlı çevresel sorunlar getireceğini kaydetti. Toprak ve diğer iş makinelerinin gürültüleri nedeniyle yaban hayatındaki hav'vanlann yöreden uzaklaşacağını belirten Prof. Dr. Kınmhan. inşaat dönemınde görülebilecek çevre sorunlannı şöyle sıraladı: "Toprak hafriyati nedeniyie doğal bitki örtüsti vok olacak, toprak yüzeyi crozv ona manız kalacak, su ka> nakları erozyona bağlı olarak kirlenecek. Açılan servis yollan nedeniv le tarımsal alanİarın üretim potansiyeli azalacak. Doğal tûrler, sosval, tarihi v e kültürel v arlıklar, baraj göllerinn sularının altında kalacak. Drenaj sistemi uygulanmadan sulamaya geçiuıiesi halinde. taban suvu oluşacak, mevcut taban suyunun yükstlmesi sonucu aşın buharlaşmay a bağlı olarak topraklar tuzlulaşacak. Kimv asal gübreleme ve zirai mücadele ilaçları nedeniv le toprak ve su kirliliği gündeme gelecek. Yanlış toprak işlenmesine bağlı olarak su ve rüzgar erozyonu hızlanacak. Ha.vvansal atıkların u> gun v öntemlerle giderilmemesi halinde, hayvanlarından insanlara bulaşan hastalıklar yayılacak." Alkoleerken yaşta başlıyoruz KONYA (AA) - Clkemızde her \ ıl en az üçmilvon aencin içkive başladığı biİdirifdi. Yeşila\ Konya Şube Başkanı M. Ali L'z, son on v ılda Türkiye'de içki ve u>uşturucu kullanımında büv ük artışlar gözlendığını. bunun, mücadelede>etersiz kalınmasından kavnaklandığını belirtti. Şube Başkanı L'z. "Ciddi önlemler almmadığı takdirde 3-5 y ıl gibi ktsa zamanda başta alkol olmak üzere, diğer u\uşturucu madde kullanımında da büyük patlamaların olması kaçınılmaz hal alacaktır"dedi. Yapılan bilimsel araştırmaiarda Türkıye'nin alkol tüketiminde üçüncü sırada \ er aldığını. uyuştıırucu kühürünün unsurlan olan kumar. fuhuş. rüşvet ve >olsuzluk gibi kötü alışkünlıklarda da büyük artışlar gözlendiğıni. aynca u >.uşturucunun çağın vebası AIDS'idekörüklediğıni hatırlatan Uz, şunlan söyledi: "Ulktmizde alkole başlama yaşı 12'lere kadar inmiştir. Bu, oldukça düşündürücüdür. Ayrıca ülkemizde 4 mil>on alkolik, 13 milyon da alkol dostıimevcuttur. Bunun yanında ülkeıtıiz, uvnşturucu trafİğinin üzerinde j er almaktadır. Resmi açıkljmalara göre son üç yılda 36 ton ujuşturucu ele geçiriuniştir. Ciddi araştırmalar yapılmadığı için > akaianmayan u> uşturucu miktjnnın ne olduğu ise mechuldür. Bu k(tıuda başta ebeveynler olmak üzert. öğreonenlere, hekimlere ve hatta bütün kurum ve kuruluşlara büyük görevlerdüşmektedir. Bu kana.anvaraelbirliğivie sarılmalıdır."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear