22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 ŞUBAT1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Dalyan'agönderilenparanerede? Muğla Valisi Lale Aytaman, Almanya'dan Dalyan'a gönderilen 8 milyon marklık çevre yardımının Dalyan için harcanmadığını söyledi. Aytaman I989'dan beri Dalyan için hiçbir şey yapılmadığını bildirdi ASUMAN ABACIOĞLU İZMİR- "Mmanya'dan Dalyan için harcanmak ûzere gönderilen paranın bu amaçla kullanılmadığı ortaya çıktı. Muğla Valis; Lale Aytaman Ozel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildiğî 1989 yı- hndan bu yana Dalyan'a hiç bir yatinm yapılmadığını beürterek," Almanya'dan geİen 8 milyon marklık çevre yardımının Dalyan için harcandığına ilişkin sonıuf hiç bir şey yok. Vardım. Ozel Çevre Koruma Kunımu'nun kuruluş aşamasında gelmiş ve kurumun bilgisayar, otomobil gibi ihti- yaçları için harcanrntş"dedi. Türkıye'nm ılk Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Köyceğiz- Dalyan'da koru- ma önlemlerinin hiçe sayılmasını ve çev- re tahribatını bir raporla belirleyen Al- man çevre kuruluşlan. Almanya'dan Dalyan için göndenlen milyonlarca markbk yardımın amacına aykırı kul- lanıldığı gerekçesiyle ilgılı Türk kuruluş- lanna suçlamalarda bulunmuşlardı. Dalyan'daki çevre tahribatının so- rumluluğunu ise Türkiye'de üzerine alan hiç bir kuruluş bulunamadı. Yöre- de koruma çalışmalan yapan gönüllü çevre kuruluşu Doğal Hayatı Koruma Derneği, Dalyan'da koruma önlemleri- nin uygulanmamasından belediye ve Özel Çevre Kurumu'nu sorumlu tut- muştu. Muğla Valisi Lale Aytaman, Al- man çevre kuruJuşlannın eleştirilerine ilişkin olarak. "Sadece eleştirmek kim- seyi bir yere götürmüyor. Vapıcı tenkit- lere ise her zaman açığız" dedi. Dalyan'la ılgilı sorunlann gıdcrilmesı için almması gereken önlemlenn başta kanalizasvon >apımı konusu olmak ûzere belediye ve valilığın olanaklannı aştığını vurgulayan Avtaman. Çevre Bakanlığı'nın ve Özel Çevre Koruma Kunımu'nun kendilenne maddi destek sağlaması gerektiğıni bildirdi. Yardım ÖÇKK'ya gittf Alman çevre kuruluşlannın "Amacı- na aykırı kullamldığını" ileri sürdüklen 8 ve 3 milyon marklık yardıma da değı- nen Valı Aytaman. şu bilgileri verdi: "Bizim Ozel Çevre Koruma Kurumu'- ndan edindiğimiz bilgilere göre, bu 8 mil- \on marklık çevre jardımı. kurumun ku- ruluş aşamasında gelmiş ve daha çok ku- rumun bilgisay ar. otomobil gibi üıtiy açla- rı için harcanmış. Bu paranın Daİvan'a harcandığı konusunda somul hiçbir şey yok. Dalyan'a bu paradan bir şey vapilmış olsa görmüş olurduk. Dalyan'a, Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan ediidiği 1989 yılından bu yana hiçbir yatırun yapılniadı. Bir de ayrıca Alman çevre ku- ruluşu »etkilileri 3 milvon marklık yardı- mdan söz ediyorlar. Bu konuda da hiçbir bilgimiz yok. Zaten bize direkt olarak \ urt dışından para gelmez. bakanlık kanalnla gelir. Bugüne kadar Dalyan'la ilgili bir para V aliliğe gelmedi. Çevre Bakanlığı'nın ve Özel Çevre Koruma Kurumu'nun Dal- yan'da çok daha fazla yatırım yapması gerekir. ÖÇKK'ndan bize yalnızca her yaz, çöp toplamak için biraz para gelir. " Dalyan'a Alman turizm kuruluşlan- nca uygulanacak bir boykotun "haksız" olacağını vurgulayan Valı Aytaman, Alman çevre kuruluşlanna Dalyan'a sahip çıkma konusunda iş- birliği önererek. "Finans sorunları nede- niyle kanalizasvon yapılamadıysa, eğer iyi niyetliyseler boykot yerine, tam tersi- ne bize daha çok yardım etmeyi önerir- ler" diye konuştu. Çiller'i Bosna'ya uğurlayan Erzurumlu Naim Hoca.il müftülerinin İzmir'de düzenlenen toplantısına katıldı Naim Hoca: Türkiye'de zaten şeriat var • Naim Hoca, Türkiye'de şeriat tartişmalanna ilişkin göriişlerini açıklarken, 'Şeriat kelimesi ayıp bir sözdür. Çünkü şeriat zaten gelmiştir. Hazreti Muhammed ahir zaman peygamberi değil mi, peygamber gelmjş, şeriatın gelmesi bitmiştir' dedi. İZMtR(Cumhuriyet Ege Bü- rosu)- İl müftülennin Izmir'- deki toplantısında. İslam dün- yasının Batı karşısında geri- lemesinin nedenlerinden biri olan "bidatler ve hurafeler" tar- tışıhyor. Toplantıya Başbakan Tansu Çiller'i Bosna'ya uğurla- yan Erzurumlu Naim Hoca da katıldı. Naim Hoca şeriat gelsin diyenleri cahillikle suçlarken," Türkiye'de zaten şeriat var"- dedi. Diyanet İşleri Başkaru Mehmet Nuri Yümaz da. inanç- la ilgılı olan "bidatler". yani İs- lam dinine sonradan giren ve halk arasında yerleşiklik kaza- nan uygulamalann "çok tehli- keh"' olduğu konusunda müf- tüleri uyararak. "kafaların tsla- hatına ihriyaç var. Bu da hurafe- lerden. batıl inançlardan zihinle- rin temizlenmesidir" dedi. Türkiye çapında il müftüleri- nin İzmir'de yapılan toplantısı, K.urârî'oTaiınarak j^Jffd^Top; lantının açış kqnuşmâsınf"yâ- pan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz. İslam dünyasının batı karşısında geri- Türkiye çapında İl müftülerinin İzmir'de yapılan toplantısında. 'bidatler ve hurafeler' tartrçıldı. lemesinin nedenlerinı. "Ceha- let, atalet yani tembellik, tefrika yani aynlıkçtlık ve İslamın gü- zelliğini gölgeleyen bidatler ve hurafeler" diye sıraladı. Bu top- lantıda hurafelerin ele alınması; zörunTûTûğunün." ""Tîâlk ârasîrP^ da inançla ilgili olan bidat ve hu- rafelerin yaygınlığından" kay- naklandığını vurgnlayan Yılmaz. bunlarla mücadele edeceklerini söyledi. "İtikatleil- güi bidatlerin çok tehlikeli" ol- duğu konusunda müftiilen uyaran Yılmaz. "Bunun için si/ muflirülciitnizden ünan mesele- leri üzerinde çok durrnanızı ıstf- yorum. " dedi. Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz. daha sonra gazetecilerin sorulannı >anı- tlarken. "dinde reformun söz konusu olmadığım" bclırterek. "din deforme olmamış ki, re- form olsun. Yalnız kafaların ıslahatına ihtivaç var" görüşü- nü savundu İToplantrva Erzu- rum'da PKK terörilrtü prbtcsto eden ve Kürt mahallelerine doğru yürüyüşe geçen halkı yatıştıran kışı olarak tanımla- nan ve Başbakan Tansu Çiller'i dualarla Bosna'ya uğurlayan "dini lider" Erzurumlu Naim Hoca da katıldı. İzmir'deki top- lantıva katılma nedenini yakın çe\ resınce." Ba riir toplantılaria ilgisine" bağlahâ'n Naim Hoca. Türkıye'nın dört bıryanını gez- diğıni belırtti."Erzurum'un do- ğal lideri" olarak da tanımla- nan Naim Göller. Erzurum'- daki olaylan kendine özgü ko- nuşmasıyla şöyle anlattı: "Evde televizyon seyrediyordum. Baktım ki, bir hadise var, kö'ylü- lere sordum. İş ağıriaşınca ora- daki amirler telefon ettiler, he- men gel dediler. gittim. Ben Er- zurum'un yerlisiyim. Halk beni tanır. Particiliğim de yokrur. beni sevdiren de bu olmuştur. İslamda der ki. partiler, siyaset kürsüye giremez, çünkü girdiği vakit tahribatı büyük olur." "Benim hocalığım azdır, umu- mi kültürüm de yoktur" diyen Naim Hoca. İslam dünyasında reform gerekli mı sorusunu. "dinde reform olur mu, obnaz" diye yanıtladı. Naim Hoca. Türkiye'de şeriat tartışmalan- na ilişkin göriişlerini de şöyle anlattı: "Şeriat kelimesi ayıp bir sözdür. Çünkü şeriat zaten gel- miştir. Hazreti Muhammed ahir zaman peygamberi değil mi, peygamber gelmiş, şeriatın gel- mesi bitmiştir. Hırsızlık vapanın kolu kesilsin gibi şey ler bizi ala- kadar etmez, o devlet işi. " Türkiye'ye şenat gelsin di- yenler için ise Naim Hoca. " Bunlar akılsız ben ne yapayım, Allah kimsevi cahif etmesin. Bunlar İslamı bilmiyorlar, İsla- mı bihe şeriat gerireceğiz der mi. şeriat gelmiş kardeş. Allah'a şü- kür. Türkiye gibi devlet var mı? Türkiye'de her şey( serbest"- görüşünü savundu. interpol Cenel Sekreterl: PKK uyuşturucu ticaıeti yapıyor STRASBOL'RG (AA) - In- terpol Genel Sekreteri Ray- mond Kendall. bölücü terör ör- gütü PKK'nm. Avrupa'da uyuşturucu ticareti yapüğını doğruladı. Kendall. diğer terörist örgüt- ler gibi PKK'nın da gelir sağla- yabilmek için uyuşturucu tica- retine girdiğini bildirdi. Interpol Genel Sekreteri. PKK'lı teröristlerin, Avrupa'- Menteşe'den Avrupa'ya PKKdosyası STRASBOLRG (AA) - İçişleri Bakaru Nahit Men- teşe, Avrupa Konseyi bün- yesinde uyuşturucu trafiği ile mücadele konusunda oluştunılan 'Group Pompi- dou' toplantılan sırasında. yasadışı bölücü örgütün uyuşturucu ticareti ile ilgili faaliyetlerini içeren dosyayı, Avrupah meslektaşlanna verdi. A\ rupa Konseyi'nde, di- ğer ülkelerin uyuşturucu kaçakçılığı ve kullarumı ile mücadele için yapüklan ça- lışmalarla birlikte dağıtılan dosyada. bölücü örgütün 1990-93 yıllan arasında ya- pılan 53 ayn uyuşturucu kaçakçılığında parmağı bu- lunduğu belirtilerek, bu baskınlarda toplam 3 ton 750 kilo eroin ele geçirildiği- ne dikkat çekiliyor. Bölücü örgütün. uyuştu- rucu kaçakçılığı ile ilgili faa- liyetlerinin Türk polisinin yani sıra, Avrupah emniyet yetkilileri tarafından da tes- pıt ediidiği kaydedilen dos- yada. PKK'nın üst derece- deki üyelerinin yaptığı ka- çakçıhk dışında. diğer uyuş- turucu kaçakçısı örgütler- den de pay aldığı kaydedili- yor. İçişleri Bakanı Menteşe'- nin sunduğu dosyada bölü- cü örgütün bazı uyuşturucu faaliyetlerine yer veriliyor. daki uyuşturucu ticareti faalı- yetleri ile ilgili somut deliller bu- lunduğunu belirterek konmu daha yakından ' izlediklenni kaydetti. Terörist örgütler ve uyuştu- rucu ticareti yapanlar arasında önemli ilişkiler bulunduğunu kaydeden Interpol Genel Sek- reteri Raymond Kendall."Terö- rist örgütler, y ıllarca, bazı ülke- lerden ekonomik yardımlar aldılar, şimdi bu yardımlar ke- sildiği zaman, keıidilerine, silah ve lojistik araç ve gereçleri sağ- lamak için, en kolay ve çabuk yol olan uyuşturucu ticareti ni tercih ediyorlar" diye konuştu. Türkiye ve Interpol arasında- ki ilişkilcre değinen Kendall. uyuşturucu ticaretinin önlen- mesi konusunda Türkiye'nin kendilenne çok önemli yardı- mlarda bulunduğunu söyledi. Ankara ve İstanbul'da büro- lan olduğunu belirten Kendall, Türkiye'nin. Interpol'ün çalı- şmalanna katkı sağlayan en önemli ülkelerden biri olduğu- nu kaydetti. Avrupa Konseyi bünyesinde uyuşturucu trafiği ile mücadele konusunda "Grup Pompidou" toplantılanna katılmak üzere Strasbourg'da bulunan Ken- dall, soğuk savaş döneminde. ülkelerin birbirleri aleyhine kul- landığı istihbarat birimlerinin, bütün Avrupa için sorun olan uyuşturucu trafığinin önlenme- si amacıyla ortak çahşması ge- rektiğini savundu. "Dcmokrasileri de tehdit ediyor" Eski Yugoslavya'daki savaş yüzünden, uyuşturucu trafiği yolunun. Doğu Avrupa'ya kaydığını kaydeden Kendall. giderek artan uyuşturucu tica- retinin, bu bölgede gelişmekte olan demokrasilen de tehdit et- tiğini sövledi. Kendall. Hollanda'da u>- gulamasma geçilmek istenen, uyuşturucu bağımlılan için az miktarda uyuşturucu satılması- na izin verilmesi uygula- masının, kesinlikle karşısında olduğunu belirterek bu konuda daha serbest davranılması ge- rektiğini savunanlan eleştirdi TV5 10 SENEDEN BERİ AVRUPA'DA GALAXIETV5 TY5 EUROPE'UN ONUNCU YILDÖNÜMV NEDENİYLE DÜZENLENEN TELEVIZYON YARIŞMASIFransızcayı şevenlerin uluslararası televizyonu TV5 uzay ve uydular konusunda bir yarışma düzenleyerek 28 milyon yuvasıyla birlikte doğum yildönümünü kutlamak istiyor. 5 şubat'tan 4 mart'a kadar her gün bir Philips RENKLİ TELEVİZYONU KAZAMNIZ Her gün bir soru, her gün bir talihli En fazla sayıda yarışma sorusunu tam olarak yarutlayan bir seyircimiz Fransız Guyanasında bulunan Kourou'ya Eutelsat tarafından armağan edilen muhteşem bir seyahat kazanacaktır Her gün TV5 Europe'u izleyiniz, yarışma sorusu 18:55 ile 21:30'da hava durumundan sonra ve 23:30'a doğru son haber bülteninden sonra sorulacaktır Yarışma tüzuğu Parıs'te Mubâşır Bay CABOUR'a tevdi edılrruştır. Daıuşmak ısteyenlenn aşağıdakı adrese yazmaları nca olunur : TVS, 15 rue Cognacq Jay, 75007 PARIS Cevaplann aşağıdaki adrese gonderılmelerı gerekmektedır : JEU CONCOURS GA1AXIE TV5 - CEDEX 2044 99204 PARIS CONCOURS Kazanan talıhlıler doğru cevap gönderen izleyıcıler arasmdan kurayla belirlenecektir. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Laiklik ve Refah Yüzlerce kez yazdım. Yüzlerce kez daha yazacağım. Laiklik, sadece "Din ve devlet işlerinin birbirinden aynl- masıdır" gibisinden, fazla bir anlam da taşımayan cüm- leyle tanımlanamaz. Laiklik, 'yönetme yetki ve hakkını' tanrıdan aldıklarını iddia eden monarklara karşı, 'ege- menliğinesahip çıkmak isteyen'halkın, bu talebiyle bir- likte ortaya çıkmış bir anlayıştır. Tanrı egemenliğine karşı, halk egemenliği kozunun ileri sürülmesinin bir sonucudur. Ve bu nedenle her laik düzen bir demokrasi olmasa bile her demokrasi laiktir, laik olmak zorunda- dır. Aksi düşünülemez Laiklik talep ve iddiası, burjuvazinin gelişmesine pa- ralel bir biçimde ortaya çıkmış ve guçlenmiştir. Zira bur- juva2i, ekonomik gücü eıe geçirdikten sonra yönetime de katılmak istemiştir. Oysa ki eski yönetim yapısı vefel- sefesı ıçinde burjuvaziye yer yoktu. Tüm roller belirlen- miş ve dağıtılmıştı. Ve bu düzen tanrının vaaz ettiği bir düzen olarak düşünüldüğü için, değişmesi de mümkün değildi. İşte burjuvazi, insanlar arasında 'yöneten-yönetilen eşitsizliğine' dayanan bu düzene karşı, ınsanların do- ğuştan 'eşitliği' ilkesini getirdi ve yönetimde 'halk ege- menliği' kavramını ileri sürdü. 'Aydınlanma'dan günü- müze dek yüzyıllarca bunun kavgası verildi ve hala veri- liyor. Osmanlı toplumu, burjuvası olmayan bir toplumdu. Osmanlı Imparatorluğu'nda sermaye birikiminin ve bur- juvazinin oluşamamasının nedenlerine hiç girmiyoruz. Ancak şu kadarını söyleyelim ki, aynı nedenle Türk dev- rimi, sınıf temeline dayanmayan bir devrimdir. Ve Batı1 - dagördüğümüzdevrimlerin arkasında hep 'sınıflar'var- ken Türk devrimi, tüm ulusçu güçlerin bir araya gel- mesiyle; önce dış düşmana karşı bir bağtmsızlık savaşı ve sonra da çağdaş yeni bir devletin kurulması biçimin- de gerçekleşmiştir. (şin 'lokomotifi' asker-sivil bürokrat ya da Osmanlı'nın üniformalı ve üniformasız bir avuç aydını olmuştur. Kendi türünün ilk örneğidir. Batı'daki toplumsal değişmeler, yeni ortaya çıkan ya da güçlenerek yeniden örgütlenen sınıfların, aşağıdan gelen talepleriyle gerçekleşmiştir. Bizim toplumumuz- da bu böyle olmamıştır. Aşağıdan herhangi birtalep gel- memesine karşın, o gün için çağdaş olan ne varsa, top- luma yukarıdan aşağıya verilmeye çalışılmıştır. Laiklik de böyle gelmiştir, kadın hakları da yasalarönünde eşit- lik de . Cumhuriyeti kuran kadroların getiremedikleri şey 'de- mokrasi' olmuştur. Zaten getirmeleri de mümkün değil- di. Zira bir demokrasinin işleyebilmesi için gereken kimi temel koşullar vardır. Eğitim ve kültür düzeyi yüksek bir toplum, gelişmiş bir iletişim ağı. belli bir gelir düzeyi, ör- gütlenme vb. İşte bunlardan hiçbiri olmayan bir toplum- da demokrasi olmazdı. Ve bu nedenle 'demokrasi bir hedef olarak alındı ve ilk aşamada bunun koşulları sağ- lanmaya çalışıldı. vatandaşlık bilinci'nm verilmesine çalışıldı. Doğal olarak yukarıdan aşağıya'... Türkiye Cumhuriyeti vatandaş oluşturma işini başar- mıştır. Ister kısa vadeli düşünsünler, ister uzun vadeli, bu toplumun insanları 'haklarını', vatandaş olarak, va- tandaşlık hakkı olarak talep etmektedirler. Günümüzün Refah Partisi dahil olmak üzere. Refah Partisi, Milli Nizam Partisi'yle başlayan ve Milli Selamet Partisi ile devam eden bir misyon'un günü- müzdeki uzantısıdır. Kökü çok daha eskilere kadar uza- tılabilir. Çağdaşlığa karşı gibi görünmesine karşın çağ- daş teknikleri en iyi kullanan ve çağdaş bilimsel bulgula-' rı en ciddi bir biçimde değerlendiren partidir. Refah Partisi'nin güçlenmesi. Türkiye'nin laikçevrele^*' rinin bir kısmını rahatsız etmekte ve korkutmaktadır Ama korkunun ecele faydası yoktur. Yapılması gereken Refah'taki güçlenmenin nedenlerıni doğru bir biçimde açıklayabilmektır. 1980 öncesi MSP'si küçük kent-kasabalıya dayanan bir partiydi. özellikle Orta Anadolu'daki 'reaksiyon Sun- ni oyları' toplayarak kendine bir taban oluşturmuştu. Ama 12 Eylül'le birlikte tam anlamıyla gün doğdu.' Belli parasal destekler de sağlayarak hızla örgütlenmeye ve özellikle büyük kentlerde güçlenmeye başladılar. Bu kez dayandıkları taban, büyük kent yaşamına ve temposuna ayak uyduramayan insanlardı. 'Uyum sağla- ma zorluğu' içindeki bu insanlar, 'katılarnadıklan' bu dü- zene karşı reaksiyon duyuyorlar ve alternatıf arıyor- lardı. Bu insanlara doğal olarak 'so/'bir alternatif sunulma- lıydı. Ancak 12 Eylül 'so/'a öyle bir darbe vurmuştu ki, değil başkalarına umut vermek, eski kadrolarını bile elinde tutamıyordu. Refah Partisi içindeki akıllı 'yenilik- çiler' bu boşluğu gördüler ve hızla bu alana yöneldiler. Refah içindeki radikaller' şimdilik susmaktadırlar. Ama uygun bir fırsat kolladıklarından kuşku duymamak gerekir. Kendilerini çok rahatsız eden 'modern vitrine', iktidar olma umuduyla katlanmaktadırlar. Ama çatışma uzak değildir. Türkiye'deki laik güçler çok dikkatli olmak zorundadfr. Refahtaki (samimi olduklarına kuşku duymadığım) 'ye- nilikçilere' bakarak. değerlendirme yapmamalıdırlar. "Sol'u siliyoruz" diye bayram eden kımi 'laikler', neyin önünü açtıklarını görmek zorundadır. Nehire atlayan anne ve oğlu kayıp SAKARYA(AA)Gcçırdıği bunalım sonucu üççocuğu ilebirlikteSakarya Nehri'ne atlay an Jale Öznan(31)ile6yaşındaki oğlu Muhammet'in cesetleri bulunamadı. Çevreden yetişenlerin yardımlanyla kurtarılan 11 yaşındaki İlknurilc akıntıya kapılarak kıyıya sürükîenen 8 yaşındaki Pınar ise olayın şokunu vaşıvorlar. 12 yıldırevli olduğu eşiyle aralarında hiçbir sorun olmadığım belirten İsmafl Özhan "Evde (intihanmdan hiçkimse sorumlu değildir. Bileziklerim cenaze masraflanma yeter) diye yazılı not bırakmış. Bu çılgınlığı niçin yaptı bilcrniyorum"dcdi. TV'de değişiklik TV Servisi- TRT'nin son an- da yaptığı birdeğişiklikle "Satır Arası" programı ay boyunca cumartesi günlennin yayın akı- şından çıkartıldı. Program pa- zar günJeri gündüz kuşağmda yayımlanacak. Buna eöre TRT l'in yannki 10.00 - T2.30 ara- sjndaki yayın akışı şöyle ola- cak: 10.00 Haberler lO.IOMüzikPınan 10.30 Yerli Fılm: Ula UlaNİ- yazi 12.00KameraSizde 12.30 Dizi: Acil Çağn. Öteyandan. fnterstar'ın yaptığı değişikliğe göre 23.45'te \ayim- lanması gereken "Sapık 3 (Psycho 3)" adlı fılm yayından kaldınlarak yerine "tftira" adlı gerilim filmi akışa alındı. Dear Parsott'un yönetmenliğindel-' fılm daha önce 10 Kasım'da aj-- nı kanalda yayımlanmıştı. Fil- mi n başrollerini Jeff Goidb- lumm. Christin Scott Thomas paylaşıyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear