25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 ŞUBAT1994 CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR ^Skandal sonrası' sadece 'biraz acı çeken' WoodyAllen'a göre tümfilmleribirdüşkınklığı: Başyapıtyaratmak istiyorum -mr- y filtûr Servfea- Wo- m^T ody Allen, yaşamı- m£ na yeniden başla- # ^ L yacak olsa. ünlü M m . destan "Beo- mırFu okumak dışında her şeyi "aynen" yaşayabikceğini söyle- mişti bir zamanlar. Ama şımdi, yaru "skandal sonrası" dönemde biraz farklı düşunüyor: "Bütün yaşamımı yeni baştan mı? Herhalde sinemacı obnazdım. Üniversiteye giderdim. Okulu bı- rakmazdım. Bunu çocuklara iyi ürnek oimak için söytemiyonnn. Kendi kendimi eğirirdim. bu konu- ytı çok ciddiye alırdım. Mü/ik ya A* dansla iigiii bir şey yapardun. tster inanın ister inanmayın ve za- ten bunu sövlemek batıa bile ko- « k geliyor ama.. kendimi sahne- ie düsünüyorum. Daha fiziksei bir ş yapmak isterdim. Bir bakt ola- Mh'rdim gaJiba. Gerçekten. Çok »detiktim." Öyle daha mutlu olabilirmiş: "Bazen bir film üzeriode bir yıi kadar çaltşıp. yağmurda, soğukta stres içinde, o filme yahrdığın pa- rayı da düşünmek, sonra bitirdi- İJoAe o kadar da i>i bir film ol- namışsa, 'acaba gerçekten değdı ım?' diye düşünmek. Herhaide feğmiyor." Korkunç bir tepki Woody Allen çok fazla arka- daşı olmadığını söylüyor Ne şımdi, ne eskiden, ne de hıçbir za- man. Manhattan'dakı daıresınde tek başına çalışıvor. Yalnız başı- na, "yalnızuğa daha fazla dayana- nuyana kadar" yazıyor, her giin bir ya da iki saat klamet çalıyor. Ama yine de dünyadan elinı ayağını çekmiş değil. Yanı herke- sin düşündüğü gibi değil yaşamı. Eskiden öyleydi. Utangaçlığı ve özel yaşamma gösterdıği özen nedeniyle kimse onun hakkında filmlerde ele verdiğinden faziasını bümiyordu. Ama sonra Mia. Woody'nin stüdyosunda evlatlık kızlanndan birinın çiplak fotoğ- raflannı buldu. tavan arasında bir başka evlatlığa cinsel tacizde bulunduğunu iddia etti, sonra VVoody, çocuklardan üçünün ve- sayetini üzenne almak için mah- kemeye başvurdu, derken mah- kemeler, psikanalistler, gazeteci- ler girdı ışin içine, şimdi Woody Alkn hakkında biraz daha fazla şey biliyoruz, en yeteneklı gazete- cinin bile kendisinden koparta- mayacağı kadar çok şey hatta, şimdi onu eskisinden daha az "\Voody1mtnik'' buluyoruz! Geçen yaz şaşırtıcı suçlamalar- la mahkemelere düşmeden önce. Woody Allen'ı fılmlerinden tanı- yorduk: New York'lu Yahudi nevrotik entelektüel, "zavallı" bir sinemacı, kendi kendine ifşa ettı- ğine göre "cazibeti erkek", has- talık hastası. spor fanatiği, kül- türlü, sofıstike bir kentli, mükem- mel komik, yaşam ve ölüm hakkında ve saat altıda evde olunması gerektiği felsefeleri ya- pan sılik bir dûşûnûr, en yüksek değerlerin koyu bir destekçisi, bir Jokantarun masasmdan yanbşlı- kla kibrit kutusu aldığında suçlu- luk duyan bir adam. Ama şimdi onu Mıa Farrow ile olan sava- şından ve mahkemede yargıan söylediklerinden tanıdığımızı sanıyoruz. Daha önce "Interiors" ve "September" gibı fılmlen yap- ması dışında 'kimseye zarar ver- meyen'(!) VVoody, şimdi korkunç bir tepkiyle karşı karşıya. Sagiıksız bir baba 12 yıllık sevgilisi, 13 füminin başrol oyuncusu, 11 çocuğun anne dediği kadın. bize kısmen tanıdığımız (Mia'yı ceylanlardan korktuğu için İcent dışındaki evinde ziyaret edemediğini bili- yoruz) ve hiç tanımadığımız bir adamı anlatıyordu: Sekız yaşı- ndaki kızı Dylan'a öylesine tut- kuyla bağbymış ki, Dylan, VVo- ody geldiğinde "Saklayın benT diye çığlıklar atarak kaçarmış, 13 yaşmdakı oğullan Tim. 'Woody No Goody' diye bir oyun oyna- maya başlamış... Haİcim EDiot WBJt'e göre ise, VVoody yalmzca sağkksız bir baba değil, sağlıksız bir insandı da. "Evet, ara sıra yanlanna gidip onlarla kahvaltı ediyor, hediyeler götürûyordu ama bu tip şe>ler aile y aşamındakj eksikliğini gidermiyor. Çocuk- lannı vıkamıvordu. Çocuklannı gjydirmiyordu. ara sıra giydirdi- ğinde ise yalmzca çoraplannı giy- meierine yardımcı oluyordu. Ev- UÜık çocuklanndan Moses hakkında felçli olduğu dışmda pek az şe> biliyordu, çocuğun bir dok- fonı olup olmadığını bile bibniyor- du. Dylan'la Satchel'in pedagog- buının adını bilmiyordu. Moses'in öğretmenterinin adını bilmiyor, derslerinia ne durumda olduğu- mndan ise hiç haberi tokru. Ço- ctddann dişçisini tanımıyordu. Çocuklann arkadaşlannı tanımı- yor. Çocuklann evcil hayvan- fatrnnn adını bilmiyonhı..." Kitabı piyasaya çıkıyor Mahkemede çocuklannı kay- bettikten sonra, cinsel tacız suçla- malan için yeterince kanıt bulu- namadığı gerekçeşiyle o davadan "yırttı'' ve bir ölçüde aklandı VVoody Aüen. Bizi kalkıp "Kan- tar ve Kocalar" fılmine (ki VVo- ody Allen burada genç öğrencı- siyle ılışkıye giren bir profesörü cankndınyordu) götüren, gaze- VVoody AJleıTın 20 yıldır hiç vazgeçmeden sûrdürdüğu bir olay var New Orieans Funeral and Ragtime Orchestra'sıjla herpazartesi .Vlanhattan'da klamet çalıyor. tecilerin videoculara akın akın gi- dip eski filmlerinden ipuçlan çı- karmaya çalışmasına neden olan dava sona erdi. Gazeteciler, bü- yük araştırmalar yaptılar gerçek- ten de. Hatta Newsweek'ten bir gazeteci. VVoody'nin onu Mia uğruna bırakmadan önce Andre Previn'le evli olan Dory Previn'in 1970 tarihli biralbümden bilesöz ettı. Bu albümdekı bir şarkıda, "Babam tavan arasında, ben de orada yatmak istiyorum .... üzüj- düğümde benim için klamet ça- lar" gibı sözler vardı. Ve şimdi ne yapıyor? Bir süre önce yanında 22 yaşında evlat- eski moda bir şey. Gayet düz, bü- yük felsefeler yapmıyor. NVoody AJlen'ın bilınen espnleri var film- de. Ergenlik çağına gelmış kadı- nlar yok... Film, bilinen NVoody Allen filmfcrinin bir devamı, New York'ta birkaç arkadaşın kaybolan komşulannı arayı- şlannı konu alıyor. Filmin ilk bö- lümü, 1970'lerde yaalmış ama sonra "Annie HalT'a dönüştürül- mûş. Sonra çekmeceye giren se- naryo, yeterince iyi olmadığı ge- rekçeşiyle bugüne kadar bekle- miş. "Onayet romanlan yazar- larmı köcümsemek istemem, za- ten ben müthiş meraklısı> ımdır o çok çok iyi bir oyuncu ve karak- terieri çok i>i caıdandınyor.n Woodv Allen. bütün olanlar- dan sonra düzenledığı basın top- lantısında. Mia Farrovv'a seslene- rek. "Herkesin önünde senden özür dUijorum" demişti "Araptar- la tsrail bile anlaşhktan sonra biz de anlaşabiliriz. ıstediğin zaman ne kadar bağışiat tcı bir kadın ola- bildiğini biliyonım. Sen birinci ka- litede bir oyuncu ve çok güzel bir kadınsuı. Kûçük çocuklann uğru- na aramızdaki su tatsızlığa bir son verelim. Eve bağlı olacağıma söz veriyorum ve hiçbir koşulum >ok, yalıuzca avukatın Alan Dersho- mesi tarzında bir kitap. Filmle- rinden pasajlar. denemelen. hiç görülmemış fotoğraflan. Kitap üzennde çalışan New Yorklu ya- zar ve yayıncı linda Sunshine. Al- len'ın izni olmadan hıçbir şey ya- pamadıklannı söylerken, ünlü sanatçının yıne de çok olumlu davrandığını belirtiyor. Sunshine skandalın kıtabma korkunç bir etki yapüğını söylüyor. Pek çok kıtapçı, kitap yayına hazırlanı- rken çok ılgılenirken. skandaldan sonra kitabı alıp almamak konu- sur.da biraz çekıngen davranmış. Kitabın ön tanıtımının yapıldığı kıtapçının sahibi Andreas Brovvn lesi de birkaç sokak ötede oturu- yor Onlarla her hafta görüşüyor. "hişkilerimiz hep iyi outıuştur" dı- yor. Aıfesının aksıne Woody din- dar değil. Dının gerektirdığı ku- rallar, one göre "giysıler ve reçe- telerle ilgili bir dolu saçmaük"tan ibaret. Herhangı bir ınancı ol- madığını söylüyor, yalmzca şu sı- ralar herkesin şüpheyle baktığı, kendi ahlak kurallanna göre yaşıyor... Daha başyapıtıru yaratmış de- ğil. "Hala bekliyonım. Bir fıtaı bi- tirip, tannm, bu Grand IUusion, The Bicycle Thief >a da Citizen Kane'in > anında ver alabilir deme- \Voody.4llen 12 yıllık sevgilisi, 11 çocuğun anne dediği Mia Far- rovv ile (soJda) ve evlatlığı- sevgilisi Soon Yü ile birlikte. hğı-sevgilisi Sooo-Yi ile birlikte Londra'ya gitti. "Soon-Yi ile her- hangi bir insanla yaptığım şeyleri yapıyonım" dıyor. "Birîikte Bergman fümlenıni izliyonız, maçjara gidiyonız. Ondan çok hoşnutum.'* Bu arada bir süre önce Mia Farrow'un film çevir- mekte olduğu Dublin'e giden Woody Allen, orada öz oğlu Satchelia buluştu. Satchel'ı haf- tada üç kez görme hakkı var. Ve elbette film çalışmalan sü- rüyor. VVoody Allen çocuklan için mesleğini bırakabileceğini söylemişti ama şimdi yine her şey eskisi gibi, film setinden film seti- ne. Allen yeni filmi "Manhattan Murder -VIystery"i skandalın tam ortasında çevirdi. Hafıf bir film, tip romanlann, bu tür ffimler son derece de eğlendiricidir, ama o ka- dar. Ben de yalmzca eğlenceük olacak bir şeye bir yıl harcamak istemedim. Herkes kızı>ordu. Ama ben hepdaha derin bir şeyler yapmak istivordum tşte. Ama se- naryo hep karşıma çıkıp dunıvor- du ben de sonunda biraz eğlen- mekte ne zarar var diye düşün- düm." Ftlmde VVoody Allen'la Diane Keaton'ı uzun bir aradan sonra yeniden izleyeceğiz. Aslı- nda Mia Farrovv için düşünül- müş bir roldü Keaton'ınki. "Ama sonra Mia'yla aramız bozuldu'" diyor Allen". "Ben de Diane'den rica ettim. Senanovu değiştirme- dim. Mia Farrow o>nasaydı daha dddi bir tipleme yaratacakrı. Mia vvitz bana farura yoDamaya bir son veran." Bu arada VVoody Allen'ın 20 yıldır hiç vazgeçmeden sürdür- düğü bir olay var: Nevv Orleans Funeral and Ragtime Orchestra'- sıyla her pazartesi klarnet çalıyor "Ânnie Hall" için dört Oscar aldığında oradaydı. Mia Farrovv skandalından birkaç gün sonra yine oradaydı. Allen kötü bir mü- zisyen değil, ama doğaçlaması zayıf. Aslında cazı bile farklı. skandaldan sonra: Roma yanar- ken kaval çalmaya benziyor, "ba- nane"d bir tavn var. Önümüzdeki ay VVoody Al- lenın "The THustrated Woody Al- len*' adiı kitabı da piyasaya çıkıyor. Bir tür "en iyüer" derle- ise. "Her şeyi yerine koymak ge- rek. Filmlerinde yaşam, tann, ölüm ve insan Uişkileri konusunda o kadar düşünce sundu, o rümlerin hepsindt gerçekten bir derinJik var. Şimdi olanlardan \a da \aptj- klanndan sonra bunlann hiçdeğe- ri kalmadı mı vani? Zamanmda Tennessee VVilliams'a, böyle aşağılık bir yaşam sürerken, yazdıklanna nasd inanalım diye soruyoriardı. \Villiams, 1953 ta- rihli "Camino Real' kitabmda bu- nun yanıtı verdi: 'Birbınmize gü- venmemek durumundayız. Al- datılmaya karşı tek savunmamız bu' demisti"diyor. VVoody Allen. Central Park"- taki dairesinden Mia Farrovv'un oturduğu daireyi görebiliyor. Ai- yi isterdim. Ama bir gün bunun olacağına sürekli inanmak gerek, ama benim filmlerim hep ha- yalkınklığı oidu. Herhalde sonsu- za dek o başyapıtı yaratmak için çauşacağnn." Son birsoru. 20 yıl önce "Love and Death"te yanıtını verdiği bir soru: Hayat hakkında birşeyler öğrenebildi mi? "Yanıaca, insan- ların us >e vücut diye ikive aynldı- klan. Us, bütün asil şeyleri âlıyor, şiir ya da feisefe gibi, ama vücut bütün eğlenceyi..." Ya şimdi? "Bütün bu ilgiden in- dnıneden adatüabileceğini ög- rendim. Basuun ilgisinden çok daha kötü şeyler gelebilir insanm başına hayatta. Biraz acı çektim o kadar." DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Tansık Arapçası "muc/ze"olan "fans/Âf"olağanüstü olay an- lamına geliyor. Doğaüstü bir gücün yarattığı, nasıl ger- çekleştiğine akıl erdirilemeyen olay... Başka bir söyle- yişle, tanrısal bir gücün etkinliği... Demek ki bir tansıkla karşılaşmak, doğaüstü bir gücün varlığını kanıtfayan bir etkinlikle karşılaşmak anlamına geliyor. Ama önce "olağan" belirlenmiş olmalı. Olağan belir- lenecekki neyin "olağanüstü"yada "doğaüstü"olduğu anlaşılsın. Bilimseldüşunuş "cyo^a/'ıtanımlayınca, "do- ğaustu'de kendilrğinden ortaya çıkar. Herhalde ilkel kültürlerde, dinsel törenlerle, boş inan- larla, büyülerle yaşamın gerçekleri iç içeyken, tansıklar tek tanrılı dinler dönemindeki kadar önemsenmiyordu. Doğada nelerin olağan olduğu belirlenince, tansıklar, doğaüstü güçlerin varlığını kanıtlayan etkinlikler niteliği- ni kazandı. Eski Ahit'te, Yeni Ahit'te birçok tansık anlatılır Kuran'- da da tansıklara yer verilmiştir. Ateşte yanmama, asa- nın yıiana dönüşmesi, denizin yarılması, çamurdan yapılan kuşun canlanması gibi... Ama bunlar, önceki peygamberlerle ilgilidir. Islam tansıklara yaslanmaz. Bir tansık aranıyorsa, evrene, evrenin işleyişine, doğa- ya bakmak yeter. Islamın tansığı da, kanıtı da Kuran'dır. Nitekim Mekkeli çoktanrıcıların, önceki peygamberler gibi tansıklar göstermesi yolundaki isteklerine Hz. Mu- hammed uymamıştır. Ne var ki Muslümanlar da aralarında olmak üzere in- sanların büyük çoğunluğu, dinlerden gelen bir alışkan- lıkla tansıklara inanmaya çok yatkındır. Tanrıya, doğa- üstü güçlere duyulan inançlar, sezgisel bağlılıklar, özel- likle çaresizlik durumlarında, inananları kolayca şarla- tanların eline düşürüyor. ABD'de işin ne boyutlara ulaştığını gazetelerde oku- yor, televizyonlarda izliyoruz. Çaresizliklerin yarattığı aranışlarla ya da salt değişiklik olsun diye, bazen de merak yüzünden girılen yollar, fal rutkusundan kendini peygamber diye tanıtanlara bağlanmaya, toplu özkıyım- lara kadar uzanıyor. Inanç sömürüsünün sonu yok... Amerikan yaşam biçiminin büyük oranda etkisi altına girmiş olan Türkiye'de bu sorunun tehlikeli boyutlara doğru yayıldığı görülüyor. Konunun aslında din çevrele- rince ele alınması gerekirken, nedense pek bir ses seda çıkmıyor. Kim bilir, belki de ışin doğaüstü güçlere inan- mayla bağlantısı hoşa gidiyordur... Fal bakmak, büyü yapmak, büyü bozmak, cin çıkar- mak, üfürükçülük, okuyup üfleyerek, elini sürerek hasta sağaltmak, ruh çağırmak gibi, her türlüşarlatanlığaaçık uygulamalardan Müslümanları kim koruyacak 7 Bu tür uygulamaları Islam dininin olumlamadığını inananlara kim anlatacak? özel televizyonlar mı? ilginç olmak, merak uyandırmaktan, daha fazla izlen- mekten başka bir kaygıları yok ki onların! Gece gündüz falcıları, medyumları, üfürükçüleri reklam edipduruyor- lar... Geçenlerde kanallardan birinde bir büyü bozma şar- latanlığı gösterildi. Daha önce de izlemiştim. Herhalde çok beğenildi, yineliyorlar, diye düşünürken, baktım, bu kez, yapılan şarlatanlık bütün ayrıntılarıyla, hem uygula- ma hem de etkileme özellikleriyle birlikte anlatılıp gö- rüntülenerek açığa vuruldu. Izleyenler, inananların nauKutanmazca aldatıldıkları konusunda yeterince bılgi edindiler. Okumalar, üfleme- ler, eski yazıyla yazılmış kağıtlar, yumurtalar, ne ararsa- nız vardı. Kafada da sarık... Karşınızdaki, sankı doğaüs- tü güçleri olan bir din adamı... Inanç sömürüsü de içinde olmak üzere, her türlü şar- latanlığı önlemekte kitle iletişim araçlarının büyük bir güç olduğu kesin, ama yasaları, kuralları bulunmayan, denetlenemeyen özel televizyonlarda böyle olumlu programlar sık sık yer almıyor. Genellikle ilginç bir şar- latanlığı sergileyip izleyicinin merakını uyandırıyor, son- rasına karışmıyorlar. "Sen aptalsan, inanırsan bana ne!" der gibi... Kanımca, inanç sömürüsüne din adamlarının ılgisiz kalmamaları gerekir... Taşınmaz Kültür ve Doğa Varlıklan UlusalArşivi Kültür Servisi- Taşınmaz Kültür ve Doğa Varlıklan Ulu- sal Arşıvi tstanbul Bölümü pı- lot projesi tamamlandı. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın açış ko- nuşmasım yapacağı. projenin tanıtım ve değerlendirme top- lantısı, 11 Şubat 1994 cuma günü saat 11.00'de Eminönü'- ndekı Tarih Vakfı toplantı salo- nunda yapılacak. Toplantıya. Türkiye'nin ön- de gelen uzman tarihçileri. ar- keologlan, sanat tanhçilen, mi- marlan, restoratörleri. arşiv uz- manlan, kütüphanecilen. pey- zaj mimarları, ziraat mühendıs- leri ve teknisyenleri de katıla- cak. Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Genel Müdürlüğü ile Türkiye Ekonomık ve Toplumsal Tarih Vakfı tarafindan, 1993 yılınm "Istanbul Yılf olması nedeniyle tstanbul'da başlatılan ve altböl- ge olarak seçilen Kuruçeşme. Arnavutköy ve Bebek'te pilot bölge niteliğinde gerçekleştiri- len 'Taşınmaz Kültür ve Doğa Varlıklan Ulusal Arşıvf çahş- malannın birina aşaması 20 Eylül 1993- 15Ocak 1994tarih- leri arasında tamamlandı Pilot projenin özelhğt, Türki- ye genelinde oluşturulacak 'Ta- şınmaz Kültür ve Doğa Varlık- lan Ulusal Arşivi"nin envanter bölümü için bir modtl oluştur- mayı hedeflemesı Ülkemızde ilk İcez uygulanan bu genış kap- samlı projenin bir dığer özelliği de bugünkü mevcut durumu saptayan bir yüzey araştınnası olması. Envanter çalışmasının ilerde toprak altı ve su altı araştırma- lanyla bütünleşmesı amaçlanı- yor. Pilot projede belırtilen hedef- lere belirtilen tarihlerde ulaşıla- rak; 800 envanter föyü tespiti yapılmış. envanter föylennin bi- çımi. başlıklan ve dıli Danışma Kurulu"nda tartışılmış ve tespıt sırasmda kısa zamanda siste- matik \e bilımsel sonuca var- manın yollan araştınlmış 'Evita' bitti, amakonuk sanatçıkrizisürüyorNİLGÜN TOPTAŞ Şehir Tiyatrolan ile fstanbul Büyük- şehir Belediyesi'nin arasında soğuk rüzgarlar esmesine neden olan "konuk sanatçı krizi'" henüz giderilebilmiş de- ğil. Bu konuda kesinleşen tek şey, sah- nelenmeye başlandığmdan bu yana sü- rekJi spekülasyona yol açan "Evıta" müzikalinin artık sahnelenmeyeceğı. Aynca 34 konuk sanatçımn arahk pa- ralanmn 17 aralıktan sonraki bölü- müyle ocak maaşlanm alamamalan ve belediyenin bu uygulamasına karşı, her kesımden çok sayıda sanatçımn ve ti- yatrosevenn başlattığı imza kampan- yası da olayın diğer sonuçlan. Aralannda Idil Biret, Ayşegül Sanca, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğrt, Pınar Kür, Sezen Aksu. Murathan Mungan, Mengü Ertel, Haldun Dornıen, Gülriz Sururi, Orhan Pamuk, Macide Tamr, Lale Mansur, Deniz Türkali, Aaf Vılmaz, Sertap Erener, Ferit Edgü, Onat Kutiar, Halil Ergün, Nur Sürer, Sumnı Yavrucuk, Fûsun Erbulak gibi ısimlerin de aralannda bulunduğu 1000"e yakın kişinin imzaladığı metinde şu görüşler yer alıyor " Şehir Tiyatrolan, lstanbullularuı kültür havatının yüz akıdır. Ne var ki, bir süredir tstanbul Belediyesfnin adeta, kendisine bağlı bu kültür kunrnıunun ve- rimini baltalayan ve çalışmalannı huzur- suz eden bir vıpratma uvgulamasına gir- diği başına \ ansımaktadır. Şehir Tiyat- rolan dekor atöhelerinin çalışama/ du- ruma getirilmesi ve sözleşmeli müzisyen, dansçı ve konuk sanatçüarın ücretlerinin kesilerek, müzikli oyunlarb çocuk oyun- lannın tehlikeye düşürütmesi, bu olum- suz uygulamanın en bariz iki örneğidir." Metnin sonunda belediyenin "sosyal demokrat ve halkçı" yönüne gönderme yapılarak Şehir Tiyatrolan'na müda- haleden vazgeçmesi isteniyor. Bu arada, bir de gayri resmi gelişme oldu: bir Şehir Tiyatrolan yetkilisinın verdiği bilgiye göre. belediyeden kendi- lerine "Programınızı belirleyin, oyun- lannızı hazıriayuı" dendı. Böylece şu- bat programı haarlandı ve oyunlann çahşmalan da sürüyor. ancak oyunlar hazırlansa da sonuçta konuk sanatçıla- ra maaşlan ödenemiyor. İstanbul Büyûkşehir Belediye Baş- kanı Prof. Nureftin Sozen ile Şehir Ti- yatrolan Genel Sanat Yönetmeni Gen- cay Gttnin arasında sürtüşmeye yol açan olay, Şehir Tiyatrolan konuk sa- natçılanmn çalışma ızınJerinı içeren ev- rakm belediye tarafindan onaylanma- masıyla başladı. Şehir Tiyatrolan ta- rafindan yapılan açıkJamaya göre, 10 yıldır konuk sanatçı olarak çalışan 34 kışının çalışma ızinlerini Sözen imzala- madı. Sözen yaptığı yazılı açıklamada evrakı imzalamamasının söz konusu obnadığjm, çünkü bu konudaki onay yet- kisinin belediye meclisinde olduğunu ve henüz onayın çıkmadığını belirtti. Sözen açıklamasında. "Şehir Tiyatro- lannın kadrolu 170 sanatctsı varken ve bazılan boş orururken. sahnelenen oyun- lann neredeyse bütünüyle konuk sa- natçılara bağımlı kıluımasına ve repertu- vann buna göre oluşturuhnasuıa" karşı olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor "TÎyatromuz sadece konuk sanatçıla- ra bağımlı kıluımamtş, aynı zamanda Şehir Ti) atrosu bütçesinden her av, faz- ladan 582 milvon 803 bin TL ödenjnek durumunda kaluımıştır. Öte > andan ko- nuk sanatçı, dansçı ve müzisvenlerin 19'u Evita müzikalinde görevlidir. Evita müzikali, Efes Pilsen'in sponsoriuğuna karşın geçen yıl zarar etmiştir. Buna karşılık, oyunun telif hakkı sayın genel sanat yöneOnenine aittJr ve kendisi geçen yıl Evita müzikalinden 217 milvon 761 bin TL tdif ücreti almıştır." Evita, 1989'da sahnelenmeye baş- landığmdan bu yana hep sorun oldu. Gencay Gürim'ün Türkçeye çevirdiği Evita müzikalinin Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda sahnelenmesine karşı çıkan Fifiz Ah, belediyeyle arası- nda çıkan sürtüşme sonucu görevinden alındı. Yerine atanan Aydın Gün de buna Lrin vermeyince, Evita 1993'te tstanbul Büyûkşehir Belediyesi'nin bir kuruluşu olan.İKSÜTAŞ'm (tstanbul Kültür Sanat Ürünlen Anonim Şirketi) üstlenmesiyle Şehir Tiyatrolan Harbi- ye Muhsın Ertuğrul Sahnesı'nde de- vam etti. Ama olaylar burada bitmedi; Gencay Gürün'e geçen yıl Evıta çeviri- sınden dolayı Avni Dılligıl Ödülü venl- dı. "ödülkrin çoğunun Şehir Tiyatrolan'- na verildiği, jürinin Gencay Ğürün ün güdümünde olduğu" gerekçeşiyle bazı sanatçıianmza kampanyası başlattılar. Bu konudaki açıklamalarda belediye, Evita'nın Efes Pilsen'in sponsoriuğuna karşın zarar ettiğıni, üstelik 34 konuk sanatçıdan 19'unun bu müzikalde gö- rev aldığmı belirtirken şehir tiyatrolan, müzikalîn halktan çok ilgi gördüğünü söyleyerek zarar ettiğini kabul etmiyor. Şehir Tiyatrolan konuk sanatçı- lannın çoğunJuğunu müzıs>en ve dansçılar oluşturuyor. tsmet Ay konuk sanatçılar arasındakı tek oyuncu: "Şe- hir Tiyatrolan sanatçılannın boşta kaJdığını sanmıyonım, herkes sahnede, herkes oynuyor. En fazla 5-6 kişi boş- tadır. Bence bir çekememezlik var. baş- kana asıLsı/ bir mesaj ulaştınunış." Dansçı ve müzisyen olarak görev ya- pan sanatçılar da sezon başında kendi- lenne bildirilmediğinden maddi olarak zor durumda kaldıklannı söylüyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear