Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5 ŞUBAT1994 CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
^Skandal sonrası' sadece 'biraz acı çeken' WoodyAllen'a göre tümfilmleribirdüşkınklığı:
Başyapıtyaratmak istiyorum
-mr- y filtûr Servfea- Wo-
m^T ody Allen, yaşamı-
m£ na yeniden başla-
# ^ L yacak olsa. ünlü
M m . destan "Beo-
mırFu okumak
dışında her şeyi
"aynen" yaşayabikceğini söyle-
mişti bir zamanlar. Ama şımdi,
yaru "skandal sonrası" dönemde
biraz farklı düşunüyor:
"Bütün yaşamımı yeni baştan
mı? Herhalde sinemacı obnazdım.
Üniversiteye giderdim. Okulu bı-
rakmazdım. Bunu çocuklara iyi
ürnek oimak için söytemiyonnn.
Kendi kendimi eğirirdim. bu konu-
ytı çok ciddiye alırdım. Mü/ik ya
A* dansla iigiii bir şey yapardun.
tster inanın ister inanmayın ve za-
ten bunu sövlemek batıa bile ko-
« k geliyor ama.. kendimi sahne-
ie düsünüyorum. Daha fiziksei bir
ş yapmak isterdim. Bir bakt ola-
Mh'rdim gaJiba. Gerçekten. Çok
»detiktim."
Öyle daha mutlu olabilirmiş:
"Bazen bir film üzeriode bir yıi
kadar çaltşıp. yağmurda, soğukta
stres içinde, o filme yahrdığın pa-
rayı da düşünmek, sonra bitirdi-
İJoAe o kadar da i>i bir film ol-
namışsa, 'acaba gerçekten değdı
ım?' diye düşünmek. Herhaide
feğmiyor."
Korkunç bir tepki
Woody Allen çok fazla arka-
daşı olmadığını söylüyor Ne
şımdi, ne eskiden, ne de hıçbir za-
man. Manhattan'dakı daıresınde
tek başına çalışıvor. Yalnız başı-
na, "yalnızuğa daha fazla dayana-
nuyana kadar" yazıyor, her giin
bir ya da iki saat klamet çalıyor.
Ama yine de dünyadan elinı
ayağını çekmiş değil. Yanı herke-
sin düşündüğü gibi değil yaşamı.
Eskiden öyleydi. Utangaçlığı ve
özel yaşamma gösterdıği özen
nedeniyle kimse onun hakkında
filmlerde ele verdiğinden faziasını
bümiyordu. Ama sonra Mia.
Woody'nin stüdyosunda evlatlık
kızlanndan birinın çiplak fotoğ-
raflannı buldu. tavan arasında
bir başka evlatlığa cinsel tacizde
bulunduğunu iddia etti, sonra
VVoody, çocuklardan üçünün ve-
sayetini üzenne almak için mah-
kemeye başvurdu, derken mah-
kemeler, psikanalistler, gazeteci-
ler girdı ışin içine, şimdi Woody
Alkn hakkında biraz daha fazla
şey biliyoruz, en yeteneklı gazete-
cinin bile kendisinden koparta-
mayacağı kadar çok şey hatta,
şimdi onu eskisinden daha az
"\Voody1mtnik'' buluyoruz!
Geçen yaz şaşırtıcı suçlamalar-
la mahkemelere düşmeden önce.
Woody Allen'ı fılmlerinden tanı-
yorduk: New York'lu Yahudi
nevrotik entelektüel, "zavallı" bir
sinemacı, kendi kendine ifşa ettı-
ğine göre "cazibeti erkek", has-
talık hastası. spor fanatiği, kül-
türlü, sofıstike bir kentli, mükem-
mel komik, yaşam ve ölüm
hakkında ve saat altıda evde
olunması gerektiği felsefeleri ya-
pan sılik bir dûşûnûr, en yüksek
değerlerin koyu bir destekçisi, bir
Jokantarun masasmdan yanbşlı-
kla kibrit kutusu aldığında suçlu-
luk duyan bir adam. Ama şimdi
onu Mıa Farrow ile olan sava-
şından ve mahkemede yargıan
söylediklerinden tanıdığımızı
sanıyoruz. Daha önce "Interiors"
ve "September" gibı fılmlen yap-
ması dışında 'kimseye zarar ver-
meyen'(!) VVoody, şimdi korkunç
bir tepkiyle karşı karşıya.
Sagiıksız bir baba
12 yıllık sevgilisi, 13 füminin
başrol oyuncusu, 11 çocuğun
anne dediği kadın. bize kısmen
tanıdığımız (Mia'yı ceylanlardan
korktuğu için İcent dışındaki
evinde ziyaret edemediğini bili-
yoruz) ve hiç tanımadığımız bir
adamı anlatıyordu: Sekız yaşı-
ndaki kızı Dylan'a öylesine tut-
kuyla bağbymış ki, Dylan, VVo-
ody geldiğinde "Saklayın benT
diye çığlıklar atarak kaçarmış, 13
yaşmdakı oğullan Tim. 'Woody
No Goody' diye bir oyun oyna-
maya başlamış... Haİcim EDiot
WBJt'e göre ise, VVoody yalmzca
sağkksız bir baba değil, sağlıksız
bir insandı da. "Evet, ara sıra
yanlanna gidip onlarla kahvaltı
ediyor, hediyeler götürûyordu
ama bu tip şe>ler aile y aşamındakj
eksikliğini gidermiyor. Çocuk-
lannı vıkamıvordu. Çocuklannı
gjydirmiyordu. ara sıra giydirdi-
ğinde ise yalmzca çoraplannı giy-
meierine yardımcı oluyordu. Ev-
UÜık çocuklanndan Moses
hakkında felçli olduğu dışmda pek
az şe> biliyordu, çocuğun bir dok-
fonı olup olmadığını bile bibniyor-
du. Dylan'la Satchel'in pedagog-
buının adını bilmiyordu. Moses'in
öğretmenterinin adını bilmiyor,
derslerinia ne durumda olduğu-
mndan ise hiç haberi tokru. Ço-
ctddann dişçisini tanımıyordu.
Çocuklann arkadaşlannı tanımı-
yor. Çocuklann evcil hayvan-
fatrnnn adını bilmiyonhı..."
Kitabı piyasaya çıkıyor
Mahkemede çocuklannı kay-
bettikten sonra, cinsel tacız suçla-
malan için yeterince kanıt bulu-
namadığı gerekçeşiyle o davadan
"yırttı'' ve bir ölçüde aklandı
VVoody Aüen. Bizi kalkıp "Kan-
tar ve Kocalar" fılmine (ki VVo-
ody Allen burada genç öğrencı-
siyle ılışkıye giren bir profesörü
cankndınyordu) götüren, gaze-
VVoody AJleıTın 20 yıldır hiç vazgeçmeden sûrdürdüğu bir olay var New Orieans Funeral and Ragtime Orchestra'sıjla herpazartesi .Vlanhattan'da klamet çalıyor.
tecilerin videoculara akın akın gi-
dip eski filmlerinden ipuçlan çı-
karmaya çalışmasına neden olan
dava sona erdi. Gazeteciler, bü-
yük araştırmalar yaptılar gerçek-
ten de. Hatta Newsweek'ten bir
gazeteci. VVoody'nin onu Mia
uğruna bırakmadan önce Andre
Previn'le evli olan Dory Previn'in
1970 tarihli biralbümden bilesöz
ettı. Bu albümdekı bir şarkıda,
"Babam tavan arasında, ben de
orada yatmak istiyorum .... üzüj-
düğümde benim için klamet ça-
lar" gibı sözler vardı.
Ve şimdi ne yapıyor? Bir süre
önce yanında 22 yaşında evlat-
eski moda bir şey. Gayet düz, bü-
yük felsefeler yapmıyor. NVoody
AJlen'ın bilınen espnleri var film-
de. Ergenlik çağına gelmış kadı-
nlar yok... Film, bilinen NVoody
Allen filmfcrinin bir devamı,
New York'ta birkaç arkadaşın
kaybolan komşulannı arayı-
şlannı konu alıyor. Filmin ilk bö-
lümü, 1970'lerde yaalmış ama
sonra "Annie HalT'a dönüştürül-
mûş. Sonra çekmeceye giren se-
naryo, yeterince iyi olmadığı ge-
rekçeşiyle bugüne kadar bekle-
miş. "Onayet romanlan yazar-
larmı köcümsemek istemem, za-
ten ben müthiş meraklısı> ımdır o
çok çok iyi bir oyuncu ve karak-
terieri çok i>i caıdandınyor.n
Woodv Allen. bütün olanlar-
dan sonra düzenledığı basın top-
lantısında. Mia Farrovv'a seslene-
rek. "Herkesin önünde senden
özür dUijorum" demişti "Araptar-
la tsrail bile anlaşhktan sonra biz
de anlaşabiliriz. ıstediğin zaman
ne kadar bağışiat tcı bir kadın ola-
bildiğini biliyonım. Sen birinci ka-
litede bir oyuncu ve çok güzel bir
kadınsuı. Kûçük çocuklann uğru-
na aramızdaki su tatsızlığa bir son
verelim. Eve bağlı olacağıma söz
veriyorum ve hiçbir koşulum >ok,
yalıuzca avukatın Alan Dersho-
mesi tarzında bir kitap. Filmle-
rinden pasajlar. denemelen. hiç
görülmemış fotoğraflan. Kitap
üzennde çalışan New Yorklu ya-
zar ve yayıncı linda Sunshine. Al-
len'ın izni olmadan hıçbir şey ya-
pamadıklannı söylerken, ünlü
sanatçının yıne de çok olumlu
davrandığını belirtiyor. Sunshine
skandalın kıtabma korkunç bir
etki yapüğını söylüyor. Pek çok
kıtapçı, kitap yayına hazırlanı-
rken çok ılgılenirken. skandaldan
sonra kitabı alıp almamak konu-
sur.da biraz çekıngen davranmış.
Kitabın ön tanıtımının yapıldığı
kıtapçının sahibi Andreas Brovvn
lesi de birkaç sokak ötede oturu-
yor Onlarla her hafta görüşüyor.
"hişkilerimiz hep iyi outıuştur" dı-
yor. Aıfesının aksıne Woody din-
dar değil. Dının gerektirdığı ku-
rallar, one göre "giysıler ve reçe-
telerle ilgili bir dolu saçmaük"tan
ibaret. Herhangı bir ınancı ol-
madığını söylüyor, yalmzca şu sı-
ralar herkesin şüpheyle baktığı,
kendi ahlak kurallanna göre
yaşıyor...
Daha başyapıtıru yaratmış de-
ğil. "Hala bekliyonım. Bir fıtaı bi-
tirip, tannm, bu Grand IUusion,
The Bicycle Thief >a da Citizen
Kane'in > anında ver alabilir deme-
\Voody.4llen 12 yıllık sevgilisi, 11 çocuğun anne dediği Mia Far-
rovv ile (soJda) ve evlatlığı- sevgilisi Soon Yü ile birlikte.
hğı-sevgilisi Sooo-Yi ile birlikte
Londra'ya gitti. "Soon-Yi ile her-
hangi bir insanla yaptığım şeyleri
yapıyonım" dıyor. "Birîikte
Bergman fümlenıni izliyonız,
maçjara gidiyonız. Ondan çok
hoşnutum.'* Bu arada bir süre
önce Mia Farrow'un film çevir-
mekte olduğu Dublin'e giden
Woody Allen, orada öz oğlu
Satchelia buluştu. Satchel'ı haf-
tada üç kez görme hakkı var.
Ve elbette film çalışmalan sü-
rüyor. VVoody Allen çocuklan
için mesleğini bırakabileceğini
söylemişti ama şimdi yine her şey
eskisi gibi, film setinden film seti-
ne. Allen yeni filmi "Manhattan
Murder -VIystery"i skandalın tam
ortasında çevirdi. Hafıf bir film,
tip romanlann, bu tür ffimler son
derece de eğlendiricidir, ama o ka-
dar. Ben de yalmzca eğlenceük
olacak bir şeye bir yıl harcamak
istemedim. Herkes kızı>ordu.
Ama ben hepdaha derin bir şeyler
yapmak istivordum tşte. Ama se-
naryo hep karşıma çıkıp dunıvor-
du ben de sonunda biraz eğlen-
mekte ne zarar var diye düşün-
düm." Ftlmde VVoody Allen'la
Diane Keaton'ı uzun bir aradan
sonra yeniden izleyeceğiz. Aslı-
nda Mia Farrovv için düşünül-
müş bir roldü Keaton'ınki. "Ama
sonra Mia'yla aramız bozuldu'"
diyor Allen". "Ben de Diane'den
rica ettim. Senanovu değiştirme-
dim. Mia Farrow o>nasaydı daha
dddi bir tipleme yaratacakrı. Mia
vvitz bana farura yoDamaya bir
son veran."
Bu arada VVoody Allen'ın 20
yıldır hiç vazgeçmeden sürdür-
düğü bir olay var: Nevv Orleans
Funeral and Ragtime Orchestra'-
sıyla her pazartesi klarnet çalıyor
"Ânnie Hall" için dört Oscar
aldığında oradaydı. Mia Farrovv
skandalından birkaç gün sonra
yine oradaydı. Allen kötü bir mü-
zisyen değil, ama doğaçlaması
zayıf. Aslında cazı bile farklı.
skandaldan sonra: Roma yanar-
ken kaval çalmaya benziyor, "ba-
nane"d bir tavn var.
Önümüzdeki ay VVoody Al-
lenın "The THustrated Woody Al-
len*' adiı kitabı da piyasaya
çıkıyor. Bir tür "en iyüer" derle-
ise. "Her şeyi yerine koymak ge-
rek. Filmlerinde yaşam, tann,
ölüm ve insan Uişkileri konusunda
o kadar düşünce sundu, o rümlerin
hepsindt gerçekten bir derinJik
var. Şimdi olanlardan \a da \aptj-
klanndan sonra bunlann hiçdeğe-
ri kalmadı mı vani? Zamanmda
Tennessee VVilliams'a, böyle
aşağılık bir yaşam sürerken,
yazdıklanna nasd inanalım diye
soruyoriardı. \Villiams, 1953 ta-
rihli "Camino Real' kitabmda bu-
nun yanıtı verdi: 'Birbınmize gü-
venmemek durumundayız. Al-
datılmaya karşı tek savunmamız
bu' demisti"diyor.
VVoody Allen. Central Park"-
taki dairesinden Mia Farrovv'un
oturduğu daireyi görebiliyor. Ai-
yi isterdim. Ama bir gün bunun
olacağına sürekli inanmak gerek,
ama benim filmlerim hep ha-
yalkınklığı oidu. Herhalde sonsu-
za dek o başyapıtı yaratmak için
çauşacağnn."
Son birsoru. 20 yıl önce "Love
and Death"te yanıtını verdiği bir
soru: Hayat hakkında birşeyler
öğrenebildi mi? "Yanıaca, insan-
ların us >e vücut diye ikive aynldı-
klan. Us, bütün asil şeyleri âlıyor,
şiir ya da feisefe gibi, ama vücut
bütün eğlenceyi..."
Ya şimdi? "Bütün bu ilgiden in-
dnıneden adatüabileceğini ög-
rendim. Basuun ilgisinden çok
daha kötü şeyler gelebilir insanm
başına hayatta. Biraz acı çektim
o kadar."
DÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Tansık
Arapçası "muc/ze"olan "fans/Âf"olağanüstü olay an-
lamına geliyor. Doğaüstü bir gücün yarattığı, nasıl ger-
çekleştiğine akıl erdirilemeyen olay... Başka bir söyle-
yişle, tanrısal bir gücün etkinliği...
Demek ki bir tansıkla karşılaşmak, doğaüstü bir gücün
varlığını kanıtfayan bir etkinlikle karşılaşmak anlamına
geliyor.
Ama önce "olağan" belirlenmiş olmalı. Olağan belir-
lenecekki neyin "olağanüstü"yada "doğaüstü"olduğu
anlaşılsın. Bilimseldüşunuş "cyo^a/'ıtanımlayınca, "do-
ğaustu'de kendilrğinden ortaya çıkar.
Herhalde ilkel kültürlerde, dinsel törenlerle, boş inan-
larla, büyülerle yaşamın gerçekleri iç içeyken, tansıklar
tek tanrılı dinler dönemindeki kadar önemsenmiyordu.
Doğada nelerin olağan olduğu belirlenince, tansıklar,
doğaüstü güçlerin varlığını kanıtlayan etkinlikler niteliği-
ni kazandı.
Eski Ahit'te, Yeni Ahit'te birçok tansık anlatılır Kuran'-
da da tansıklara yer verilmiştir. Ateşte yanmama, asa-
nın yıiana dönüşmesi, denizin yarılması, çamurdan
yapılan kuşun canlanması gibi... Ama bunlar, önceki
peygamberlerle ilgilidir. Islam tansıklara yaslanmaz.
Bir tansık aranıyorsa, evrene, evrenin işleyişine, doğa-
ya bakmak yeter. Islamın tansığı da, kanıtı da Kuran'dır.
Nitekim Mekkeli çoktanrıcıların, önceki peygamberler
gibi tansıklar göstermesi yolundaki isteklerine Hz. Mu-
hammed uymamıştır.
Ne var ki Muslümanlar da aralarında olmak üzere in-
sanların büyük çoğunluğu, dinlerden gelen bir alışkan-
lıkla tansıklara inanmaya çok yatkındır. Tanrıya, doğa-
üstü güçlere duyulan inançlar, sezgisel bağlılıklar, özel-
likle çaresizlik durumlarında, inananları kolayca şarla-
tanların eline düşürüyor.
ABD'de işin ne boyutlara ulaştığını gazetelerde oku-
yor, televizyonlarda izliyoruz. Çaresizliklerin yarattığı
aranışlarla ya da salt değişiklik olsun diye, bazen de
merak yüzünden girılen yollar, fal rutkusundan kendini
peygamber diye tanıtanlara bağlanmaya, toplu özkıyım-
lara kadar uzanıyor. Inanç sömürüsünün sonu yok...
Amerikan yaşam biçiminin büyük oranda etkisi altına
girmiş olan Türkiye'de bu sorunun tehlikeli boyutlara
doğru yayıldığı görülüyor. Konunun aslında din çevrele-
rince ele alınması gerekirken, nedense pek bir ses seda
çıkmıyor. Kim bilir, belki de ışin doğaüstü güçlere inan-
mayla bağlantısı hoşa gidiyordur...
Fal bakmak, büyü yapmak, büyü bozmak, cin çıkar-
mak, üfürükçülük, okuyup üfleyerek, elini sürerek hasta
sağaltmak, ruh çağırmak gibi, her türlüşarlatanlığaaçık
uygulamalardan Müslümanları kim koruyacak
7
Bu tür
uygulamaları Islam dininin olumlamadığını inananlara
kim anlatacak?
özel televizyonlar mı?
ilginç olmak, merak uyandırmaktan, daha fazla izlen-
mekten başka bir kaygıları yok ki onların! Gece gündüz
falcıları, medyumları, üfürükçüleri reklam edipduruyor-
lar...
Geçenlerde kanallardan birinde bir büyü bozma şar-
latanlığı gösterildi. Daha önce de izlemiştim. Herhalde
çok beğenildi, yineliyorlar, diye düşünürken, baktım, bu
kez, yapılan şarlatanlık bütün ayrıntılarıyla, hem uygula-
ma hem de etkileme özellikleriyle birlikte anlatılıp gö-
rüntülenerek açığa vuruldu.
Izleyenler, inananların nauKutanmazca aldatıldıkları
konusunda yeterince bılgi edindiler. Okumalar, üfleme-
ler, eski yazıyla yazılmış kağıtlar, yumurtalar, ne ararsa-
nız vardı. Kafada da sarık... Karşınızdaki, sankı doğaüs-
tü güçleri olan bir din adamı...
Inanç sömürüsü de içinde olmak üzere, her türlü şar-
latanlığı önlemekte kitle iletişim araçlarının büyük bir
güç olduğu kesin, ama yasaları, kuralları bulunmayan,
denetlenemeyen özel televizyonlarda böyle olumlu
programlar sık sık yer almıyor. Genellikle ilginç bir şar-
latanlığı sergileyip izleyicinin merakını uyandırıyor, son-
rasına karışmıyorlar. "Sen aptalsan, inanırsan bana
ne!" der gibi...
Kanımca, inanç sömürüsüne din adamlarının ılgisiz
kalmamaları gerekir...
Taşınmaz Kültür ve Doğa
Varlıklan UlusalArşivi
Kültür Servisi- Taşınmaz
Kültür ve Doğa Varlıklan Ulu-
sal Arşıvi tstanbul Bölümü pı-
lot projesi tamamlandı. Kültür
Bakanı Fikri Sağlar'ın açış ko-
nuşmasım yapacağı. projenin
tanıtım ve değerlendirme top-
lantısı, 11 Şubat 1994 cuma
günü saat 11.00'de Eminönü'-
ndekı Tarih Vakfı toplantı salo-
nunda yapılacak.
Toplantıya. Türkiye'nin ön-
de gelen uzman tarihçileri. ar-
keologlan, sanat tanhçilen, mi-
marlan, restoratörleri. arşiv uz-
manlan, kütüphanecilen. pey-
zaj mimarları, ziraat mühendıs-
leri ve teknisyenleri de katıla-
cak.
Kültür Bakanlığı Kültür ve
Tabiat Varlıklannı Koruma
Genel Müdürlüğü ile Türkiye
Ekonomık ve Toplumsal Tarih
Vakfı tarafindan, 1993 yılınm
"Istanbul Yılf olması nedeniyle
tstanbul'da başlatılan ve altböl-
ge olarak seçilen Kuruçeşme.
Arnavutköy ve Bebek'te pilot
bölge niteliğinde gerçekleştiri-
len 'Taşınmaz Kültür ve Doğa
Varlıklan Ulusal Arşıvf çahş-
malannın birina aşaması 20
Eylül 1993- 15Ocak 1994tarih-
leri arasında tamamlandı
Pilot projenin özelhğt, Türki-
ye genelinde oluşturulacak 'Ta-
şınmaz Kültür ve Doğa Varlık-
lan Ulusal Arşivi"nin envanter
bölümü için bir modtl oluştur-
mayı hedeflemesı Ülkemızde
ilk İcez uygulanan bu genış kap-
samlı projenin bir dığer özelliği
de bugünkü mevcut durumu
saptayan bir yüzey araştınnası
olması.
Envanter çalışmasının ilerde
toprak altı ve su altı araştırma-
lanyla bütünleşmesı amaçlanı-
yor.
Pilot projede belırtilen hedef-
lere belirtilen tarihlerde ulaşıla-
rak; 800 envanter föyü tespiti
yapılmış. envanter föylennin bi-
çımi. başlıklan ve dıli Danışma
Kurulu"nda tartışılmış ve tespıt
sırasmda kısa zamanda siste-
matik \e bilımsel sonuca var-
manın yollan araştınlmış
'Evita' bitti, amakonuk sanatçıkrizisürüyorNİLGÜN TOPTAŞ
Şehir Tiyatrolan ile fstanbul Büyük-
şehir Belediyesi'nin arasında soğuk
rüzgarlar esmesine neden olan "konuk
sanatçı krizi'" henüz giderilebilmiş de-
ğil. Bu konuda kesinleşen tek şey, sah-
nelenmeye başlandığmdan bu yana sü-
rekJi spekülasyona yol açan "Evıta"
müzikalinin artık sahnelenmeyeceğı.
Aynca 34 konuk sanatçımn arahk pa-
ralanmn 17 aralıktan sonraki bölü-
müyle ocak maaşlanm alamamalan ve
belediyenin bu uygulamasına karşı, her
kesımden çok sayıda sanatçımn ve ti-
yatrosevenn başlattığı imza kampan-
yası da olayın diğer sonuçlan.
Aralannda Idil Biret, Ayşegül Sanca,
Türkan Şoray, Hülya Koçyiğrt, Pınar
Kür, Sezen Aksu. Murathan Mungan,
Mengü Ertel, Haldun Dornıen, Gülriz
Sururi, Orhan Pamuk, Macide Tamr,
Lale Mansur, Deniz Türkali, Aaf
Vılmaz, Sertap Erener, Ferit Edgü,
Onat Kutiar, Halil Ergün, Nur Sürer,
Sumnı Yavrucuk, Fûsun Erbulak gibi
ısimlerin de aralannda bulunduğu
1000"e yakın kişinin imzaladığı metinde
şu görüşler yer alıyor
" Şehir Tiyatrolan, lstanbullularuı
kültür havatının yüz akıdır. Ne var ki,
bir süredir tstanbul Belediyesfnin adeta,
kendisine bağlı bu kültür kunrnıunun ve-
rimini baltalayan ve çalışmalannı huzur-
suz eden bir vıpratma uvgulamasına gir-
diği başına \ ansımaktadır. Şehir Tiyat-
rolan dekor atöhelerinin çalışama/ du-
ruma getirilmesi ve sözleşmeli müzisyen,
dansçı ve konuk sanatçüarın ücretlerinin
kesilerek, müzikli oyunlarb çocuk oyun-
lannın tehlikeye düşürütmesi, bu olum-
suz uygulamanın en bariz iki örneğidir."
Metnin sonunda belediyenin "sosyal
demokrat ve halkçı" yönüne gönderme
yapılarak Şehir Tiyatrolan'na müda-
haleden vazgeçmesi isteniyor.
Bu arada, bir de gayri resmi gelişme
oldu: bir Şehir Tiyatrolan yetkilisinın
verdiği bilgiye göre. belediyeden kendi-
lerine "Programınızı belirleyin, oyun-
lannızı hazıriayuı" dendı. Böylece şu-
bat programı haarlandı ve oyunlann
çahşmalan da sürüyor. ancak oyunlar
hazırlansa da sonuçta konuk sanatçıla-
ra maaşlan ödenemiyor.
İstanbul Büyûkşehir Belediye Baş-
kanı Prof. Nureftin Sozen ile Şehir Ti-
yatrolan Genel Sanat Yönetmeni Gen-
cay Gttnin arasında sürtüşmeye yol
açan olay, Şehir Tiyatrolan konuk sa-
natçılanmn çalışma ızınJerinı içeren ev-
rakm belediye tarafindan onaylanma-
masıyla başladı. Şehir Tiyatrolan ta-
rafindan yapılan açıkJamaya göre, 10
yıldır konuk sanatçı olarak çalışan 34
kışının çalışma ızinlerini Sözen imzala-
madı. Sözen yaptığı yazılı açıklamada
evrakı imzalamamasının söz konusu
obnadığjm, çünkü bu konudaki onay yet-
kisinin belediye meclisinde olduğunu ve
henüz onayın çıkmadığını belirtti.
Sözen açıklamasında. "Şehir Tiyatro-
lannın kadrolu 170 sanatctsı varken ve
bazılan boş orururken. sahnelenen oyun-
lann neredeyse bütünüyle konuk sa-
natçılara bağımlı kıluımasına ve repertu-
vann buna göre oluşturuhnasuıa" karşı
olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor
"TÎyatromuz sadece konuk sanatçıla-
ra bağımlı kıluımamtş, aynı zamanda
Şehir Ti) atrosu bütçesinden her av, faz-
ladan 582 milvon 803 bin TL ödenjnek
durumunda kaluımıştır. Öte > andan ko-
nuk sanatçı, dansçı ve müzisvenlerin
19'u Evita müzikalinde görevlidir. Evita
müzikali, Efes Pilsen'in sponsoriuğuna
karşın geçen yıl zarar etmiştir. Buna
karşılık, oyunun telif hakkı sayın genel
sanat yöneOnenine aittJr ve kendisi geçen
yıl Evita müzikalinden 217 milvon 761
bin TL tdif ücreti almıştır."
Evita, 1989'da sahnelenmeye baş-
landığmdan bu yana hep sorun oldu.
Gencay Gürim'ün Türkçeye çevirdiği
Evita müzikalinin Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda sahnelenmesine
karşı çıkan Fifiz Ah, belediyeyle arası-
nda çıkan sürtüşme sonucu görevinden
alındı. Yerine atanan Aydın Gün de
buna Lrin vermeyince, Evita 1993'te
tstanbul Büyûkşehir Belediyesi'nin bir
kuruluşu olan.İKSÜTAŞ'm (tstanbul
Kültür Sanat Ürünlen Anonim Şirketi)
üstlenmesiyle Şehir Tiyatrolan Harbi-
ye Muhsın Ertuğrul Sahnesı'nde de-
vam etti. Ama olaylar burada bitmedi;
Gencay Gürün'e geçen yıl Evıta çeviri-
sınden dolayı Avni Dılligıl Ödülü venl-
dı. "ödülkrin çoğunun Şehir Tiyatrolan'-
na verildiği, jürinin Gencay Ğürün ün
güdümünde olduğu" gerekçeşiyle bazı
sanatçıianmza kampanyası başlattılar.
Bu konudaki açıklamalarda belediye,
Evita'nın Efes Pilsen'in sponsoriuğuna
karşın zarar ettiğıni, üstelik 34 konuk
sanatçıdan 19'unun bu müzikalde gö-
rev aldığmı belirtirken şehir tiyatrolan,
müzikalîn halktan çok ilgi gördüğünü
söyleyerek zarar ettiğini kabul etmiyor.
Şehir Tiyatrolan konuk sanatçı-
lannın çoğunJuğunu müzıs>en ve
dansçılar oluşturuyor. tsmet Ay konuk
sanatçılar arasındakı tek oyuncu: "Şe-
hir Tiyatrolan sanatçılannın boşta
kaJdığını sanmıyonım, herkes sahnede,
herkes oynuyor. En fazla 5-6 kişi boş-
tadır. Bence bir çekememezlik var. baş-
kana asıLsı/ bir mesaj ulaştınunış."
Dansçı ve müzisyen olarak görev ya-
pan sanatçılar da sezon başında kendi-
lenne bildirilmediğinden maddi olarak
zor durumda kaldıklannı söylüyorlar.