23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22ŞUBAT1994SAU HABERLER îstanbuFu yeralü yönetiyorCHP'nin başkan adayı Ertuğrul Günay: İstanbul'da suda, havada, denizde ve ahlakta vahim boyutlarda kirlilik var. Kent yasalar içinde yaşayan insanlann yaşayamayacağı hale gelmiş LEYLA TAVŞANOĞLU C HP'nin İstanbul Büyükşehır Belediyesi başkan adayı olan CHP Genel Sekrete- ri Ertuğrul Gfinay, İstanbuTun ancak ciddi bir sıyasi kararlılıkla yönetilebile- ceğini söyledi Günay, İstanbul'da istediği gjbi hareket eden arazi mafyası ve dığer mafyalarla ilgili olarak da "İstanbul yasalar içinde yaşayan insanlann artık yaşayamadığı bir yeraltı dün- yasına dönüşmüş'" dedı. Günay'la CHP'nın Gümüşsuyu Caddesı üzerindeki ıl merkezinde konuştük. Sırtında gömlekle bizi karşılayan Günay'ın işlerinın başından aşkın olduğu süreklı çalan telefonJar, kapıdan süreklı birilennin kafalarını uzatıp bir şeyler sormalanndan anlaşılıyordu. Bize kendi siyasi geçmişını anlatüktan ve '68 Kuşağı'nı çok yakından yaşadığıru belirttikten sonra "Ciddi bir siyasal birikimden geldiğimi sanıyorum. Biraz çarpıcı bir şey söyleyeyim. Aslında gözüm başbakanlıkta. Arna Başbakan'- da değil. Ben İstanbul Anakent Başkanlığı'nı bir tür başbakanlık olarak göriiyorum" diye ko- nujtu. Istanbul'un plansızbğından yakınan Günay. "Herkesin kendi çıkanna göre eğip büktüğü, herkesin kendi çıkarına göre düzeltilmesini sağ- ladığı bir imar anla>ışı var. Suda. havada. deniz- de ve ahlakta vahim boyutlarda bir kirlilik soru- nu bulunuvor" dedi. POR TRE ERTUĞRUL GÜNAY 1948 Ordu doğumlu. İÜ Hukuk Fakültesi'nibitirdi. 1968 de Hukuk Fakültesi öğrenci temsilciliğine seçildi. Daha sonra Ecevit hareketivle bırlıkte CHP yegirdi. 1974-77 arasıCHP Ordu İl Başkanlığı yaptı. 1977"de Ordu dan CHP milletvekili seçildi. Partisözcülüğü yaptı. Pek çok Meclis komisyonunda görev aldı. 1986 'da SHP 've katılarak Ankara İl Başkanı oldu. 1988 'de SHP Parti Meclisi'ne seçildi. 1990-91 dönemınde Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı. CHP üzerindekiyasak katkmca 9 Eylül 1992 kurultayında birçok eski CHP 'liyle birlikte CHP 'nin yeniden oluşumuna katıldı. CHP Genel Sekreteri oldu. Yerelseçimler öncesi de CHP 'den İstanbul Belediye Başkanlığı 'na adayhğını koydu. 'Fikret'in Sis şiirindeki gibi...' Istanbul'un bu durumunu Tevfik Fikret'ın Sis şiirine benzettiğini söyleyen Ertuğrul Gü- nay, "Şu anda da ben İstanbul'a baktığım za- man o sorunları, o sıkıntıları, o karanlığı görür gibi oluyorunT ifadesini kullandı. Ertuğrul Günay'la Istanbul'un sorunlan ve belediye başkanı seçilirse neler yapmak iste- diklerini sorulu-yanıth olarak şöyle konuştuk: - Sz CHP Genel Sekreteri'yke'n İstanbul Be- lediye Başkanhğı'na adaybğauo koydunuz- İs- tanbul büyü'k ölçekb' bir Avrupa ülkesi büyüklüğün- de bir kent. Bu ise neden ka- rar verdiniz? Bunu gözünüz yiyor mu? GÜNAY - Evet. bunu gözüm yiyor. Çünkü ciddi bir siyasal birikimden gel- diğimi sanıyorum. Biraz çarpıcı bir şey söyleyeyim. Aslında gözüm başba- kanlıkta. Ama Başbakan'- da değil. Ben istanbul Anakent Belediye Başkan- lığı'm bir tür başbakanlık olarak görüyorum. İstanbul'un. kurum- laşmış, "etik'i oluşmuş bir siyasal yaklaşıma ihtiyacı var. CHP'nin buna talip olması gerek diye düşün- düm. GÜNA Y- Elimde belediyenin raporlan var. Belediye dıyor ki: "Dalan döneminde kapatıl- mrş bûlunan Nazım Plan Bürosu'nun çalı- şmaları varım kaldığı için o günden bu yana nazun plan konusunda ciddi bir çalışma yürü- tülmemiştir. Bu >ıl bazı çalışmalar baş- latılmıştır. Bitirilmeye çaltşdıyor." Televızyonda gördüm. Eskı belediye başkanı bu tür bir planın olduğunu söylüyor- du. Bu planı getirip İstanbul'un üzerine ko- yalım. Hiç çakışmıyor. İstanbul gibi birkent- te beşer yıllık iki yönetim ve şu anda bir plansızlık... Şu anda karşı karşıya kaldığımız olay plansızlık. Herkesin kendi çıkanna göre eğip büktüğü, herkesin kendi çıkanna göre düzeltilmesini sağladığı bir imar anlayışı var. Suda, havada, denizde ve ahlakta vahim bo- daşlanmızın söyledığı gibi "Siz de kendinizde mucizevi yönetim iddiası mı görüyorsunuz?" Hayır, ben arkamda bir siyasal parti görüyo- rum. Ben tek başıma, Ertuğrul Günav olarak kendimde hiçbir özel güc vehmetmıvorum. Arkamda çok önemli bir yerel ve merkezi yönetim deneyimi var. - Evet, CHP Türkiye'nin en eski partisi. Ama on yılhk bir aksama süresi var. Son ka- nuıoyuyoklamalarında da halkın CHP'ye çok büyük bir şans tamnuuhğı görûlûyor... GÜNA Y- Tabii biz zor bir görev taşıyoruz. Siz de söylediniz. Hatta 12 yılbk bir ara veril- di. Ama bu 12 yıllık arada biz yurtdışında de- ğildik ki. Türkiye'de yaşadıklanmızdan ders çıkardık. Eksiğimizi, fazlamızı gördük. CHP olmayınca ne oluyor. onu gördük. Yani çok Siyasal kararlüık rum. Geç kaldığımız söyleniyor. Hayır, 55-60 gün zaman var önümüzde. İyi sonuç alabilinz, almayabilinz. Almazsak bizim için kayıpür. ama asıl İstanbul. Türkıye için kayıptır. - Vzun zamanıhr özeltikle İstanbuVdaki yö- netid kadrolar skandaUara karıştyor, belti bir ahlaki çöküntü yaşanıyor. Şimdilerde yerel yö- netimler için bir ahlak şartt haztrlanması çahş- ması var. Siz bunu nasıl karsthyorsunuz? GÜNA Y- Bütün ilçe adaylan. hatta belediye meclis üyesi adaylan belli olunca hep birlikte Taksim'deki Atatürk Anıtı'na gidip saygı du- ruşunda bulunacağız. Bir arkadaşımız da "Bir görev andı yazalım ve hep birlikte okuyalım" dedi. Bunu olumlu karşıladık. Biretik şartı her- kesin benimsemesi, duvarlanna asması da doğ- ru. Ama ben dürüstlüğün, sonunda sadece in- sana emanet edilebilecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Öyle olsaydı bugün Meclis'te göreve başlar- ken insanlar yemin ediyorlar. O yemini ettikleri için de her şeyin düzgün gitmesi gerekir. Ama aynca mekanızmalan kurmak gerekiyor. Dü- rüst işleyişi, saydamlığı sağlayacak mekanız- malar kurulmalıdır. 'ANAP ağır bedel ödedi' 1989 seçimleri ANAP'ın yıpranmışlığı üze- nne geçti. ANAP da bunun ağır bedellennı ödedi. Ne yazık ki 1994 seçimlen de SHP'nın yıpranmışlığı üzerine geçecek: SHP, bunun ağır bedellerini ödeyecek. Pekı ama ANAP'ın. SHP'nin gecmiştekı bütün yöneticilen yolsuz. uğursuz, kötü niyetlı kışıler miydı? Havır. de- ğillerdı. Ama mekanızma yolsuzluk üreüyor ya da üretılmesıne ızin venyor. Hatta "Yolsuzluk yoksa bile \ardır" denilmesine yol açabilecek bir kapabhk içeriyor. Beledıyelen kapsayan 1580 savılı yasa 64 yıl önce çıkmış. 1930'da Türkiye tek partili. Kent- lerin nüfusu son derece az. O dönem Türkiye köylerde yaşıyor. Ama 60 yıl içinde dünya 6 kat. Türkıye belkı 60 kat değişmiş. Yerleşme ölçüleri, bütün toplumsal talepler değişmiş. Ül- kedeki bütün alt faktörler, güdüler kendini duyurma- ya başlamış. Tek sesli top- lumdan çoksesli topluma geçme sürecinı yaşıyoruz. Böyle bir toplumda tek parti döneminde çıkanlmış bir belediye yasası ile bele- diye yapmaya çalışıvoruz. CHP büyükşehir 1 başkan adayı Günay, arkadaşımız Leyla Tavşanoğlu'na 'Nasıl bir tstanbul'u anJattı.(HATÎCE TUNCER) j Çünkü CHP yerel yöne- tîm alanında da, merkezi yönetim alanında da biri- kimi, deneyimi olan, saygı duyulacak değer yargılan oluşmuş bulunan önemli bir siyasal kurum. Ve ben bu kurumun genel sekrete- riyim. İstanbul'un ciddi bir siyasal kararulığa ihtiyacı var. İstanbul'da değer yargılan oluşmuş ciddi bir kurumun siyasal kararlıhğı sergilenebilirse İstanbul'un sorunlannın üstesinden gelinebilir diye düşündüm; partimin bu önerisini kabul ettim. - İstanbul'un dehşetti sorunları var. Öncelikle İstanbul'da çeşitti mafyalar var. GÜNAY - Evet, İstanbul yeraltından yöne- tiliyor. - Mafyalarla bağlantıh olarak büyük çapta bir arazi yağmast ve başını ahp giden rantlar var. Aynca İstanbul'da trafik, hava kirlitiği, çevre kirlitiği, deniz kirlitiği, su sorunu ve daha saymakla bitmeyecek so- runlar bulunuyor... GÜNA Y - Bakın. bun- lann hepsini biliyorum. İstanbul yasalar içinde ya- şayan insanlann artık ya- şayamadığı bir yeraltı dün- yasına dönüşmüş. Bu tes- pit birileri için belki yeni- dir. Ama benim için yeni değil. 19801i yıllara girer- ken İ.Ü. Rektörü Prof. Haluk Alp. "Türkiye ye- raltından yönetiliyor" dedi. O günlerde Cumhurbaş- kanı olan rahmetli Fahri Konıtürk buna dehşetli i . . . . tepki göstermişti. Oysa • A s I i n d a gOZlim idd sorumiu bir s.yaset başbakanlıkta. Ama nıngormesıgereken * , , , , _.. bir yakiaşımdı. o Başbakan da değil. günden bu yana ne yazık ftçn İstanbul Belediy kı tespıt yapılmadığı, doğ- „ , , » , , . .. J ru teşhisten kaçıidiğı için Başkanlığı nı bir tur yeraltından yönetim an- başbakanlık Oİarak layışı ulke geneunde de, İstanbul özelinde de alıp başını ilerledı Şu anda da bir yandan insanlann bannma sorunlan var, bir yandan o bannma sorunlannı olağanüstü çıkara alet eden bir anlayış var. - Buna bağh bir örnek vermek isterim. Bir bölgede imar izni iki kata kadar deniyor, ama bakıyorsunuz orada on kath apartman çıkmış. yutlarda bir kirblik sorunu bulunuyor. Bu, bana neyi haürlatıyor bilir misiniz? Teyfik Fikret'in Sis şiirini. O, olağanüstü va- him bir İstanbul tablosudur. O, Abdülhamit baskısı altındaki İstanbul'la ilgili bir tepkidır. şair duyarlılığının tepkisidir. Şu anda da ben İstanbul'a baktığım zaman o sorunlan. o sıkıntılan. o karanbği görür gıbı oluyorum. İstanbul'un bence başka vahim bir sorunu var: Yılda yanm mılyona yakın ınsan İstan- bul'a ya göç edıyor ya da doğumla geliyor. Bu insanlar bulunduklan yerlerden bir kül- türden gelıyorlar, ama İstan- bul'da bir kültürsüzlük boşluğu- na düşüyorlar. İstanbul'da ne İstanbullu oluyorlar, ne geldik- len yörenın ınsam olarak kalabi- byorlar. İjte arabesk buradan doğuyor. istanbul, arabeskin de kaynağı. Bir milyon insanın so- kakta gezındiği ve çabşan insan- lann birçoğunun kayıtlı ol- madığı büyük bir hayat alanı burası. Bütün bunlann üstesinden gelmek için sadece mühendis ya da para kullanmayi bilir olmak yetmez. Bütün bunlan bibnek için sanatçı ya da sadece kültür adamı obnak da yetmez. Hepsi- ni bir orkestra uyumu içinde çalıştıracak olan bir sıyasat adamı bulmak gerekiyor. Bu ye- rel seçim kampanyasında vahim bir gelişme görüyorum. Şiyaset dış; iddialar sergileniyor. Üç gün önemli bir deneyimle, sıyasete bir mıktar da dışandan bakma şansını kazanarak, bir mik- tar kendımızı özeleştin süzgecinden geçirme şansını da bularak sıyaset sahnesıne şımdı ve- niden bir iddiayla çıkıyoruz. Anketler bize yeteri kadar yer vermiyor. Siz de biliyorsunuz ki anketler ticari şirketler tarafından yapılmaktadır. Anketlen fınanse eden kurumlar. kuruluşlar var. Bir anketı kim talep ediyorsa sonuçlar aşağı yukan ona göre söyleniyor. Ben iddıa edıyorum: Marmara Bölgesı'nde biz CHP olarak Edirne'yı Çanak- kale'yi kazanacağız. İstan- bul'u söylemiyorum. Çünkü yanbş anlaşıbr. Ama anketlere bakıyorsunuz, Edirne ve Ça- nakkale'de bizim oy orarumız yüzde beşlerin altında, binde birlerin altında ifade edılmeye çabşıbyor. İddıa ediyorum: Oralarda biz en büyük parti olarak seçime giriyoruz. en büyük parti olarak seçımden çıkacağız. Biz Türkıye'ye sorumiu bir siyaset anlayışı anlatmaya çabşıyoruz. Türkıye'de son 10 yıl içinde, CHP'nin olmadığı dönemde ekonomide ciddi darboğazlar yaşandı. Demok- raside ne yazık kı bir tek ılen I s t a n b u l ' a b a k t l ğ i m adımaülmadı. 82Anayasası- ° nın durduğu bir ülkede zaten demokrasiden söz etmek in- sanın kendısine karşı saygısız- lığıdır. Bu. TBMM'nin kendi- önce partisi belli olmuş, geçen sinesaygısızlığıdır.Bu,"Türki- karanllğl SÖFÜr gİbİ yılki partisiıie sırtını dönmüş ya ye'de demokrasi var" diyen in- , , da geçen ayki partisini karşısına sanlarrn demokrasiye karşı, OlUVOrum almış bir dolu insanın ortada ge- kendisine karşı ve tüm evren- sel kav ramlara karşı saygısızlığıdır. Böyle bir darboğaz yaşandı. Türkiye ciddi sıkınülardan geçti. Etik değerler yıprandı. - Ne sonuç almayı umuyorsunuz? GÜNA Y - Her siyasal parti bir seçime bir iddiayla girer. İyi sonuç alacağımıza inanıyo- zindiği ve yönetim iddiası sergilediği bir seçim bu. Dünyanın hiçbir kenti ya da ülkesinde de- mokrasi içinde böyle iddialar sergilenmez. İs- tanbul'a sorumiu bir sıyaset yaklaşımıyla çıkmak gerekiyor. Diğer ıddia sahibi arka- Derebeylik yasası 1984'teçıkan3030sayılı yasa yeni. Ama o da dere- beylik yasası. O dönemde- ki hatın sayılır belediye başkanlan kendijerine göre düzenlemişler. Örne- ğin anakent belediye en- cümeninde hiç seçilmiş üye yok. İşte bu mekaniz- malann değışmesi gereki- yor. Geçen beş yıl içinde bu yapılamadığı. bu olanak elden kaçınldıgı için Türki- >e şimdi bu noktaya geldi. SHP bunun hesabıru ven- yor. Dolayısıyla o ahlak şartına bağlıbk açıklayan insanlar arasında da yine bırtakım defolar. birtakım fıreler çıkacaktır. Say- damlık olmazsa dürüstlük hiçbir şeyin teminatı ola- maz. Katılım yoksa de- mokrasi boş vaatler, söy- lem konusu olmaktan öteye geçemez. Ama ne vazık ki bir öncekı beş yıldan ders çıkanlmadı. İstanbul belediye başkanı seçilirsem yerel yöne- tim yasasını parlamentodakı insanlann ımzası- na sunmaya çabşacağım. bunu parlamento gündemine getirmek için aynca özel çaba har- cayacağım. Bu, bırtakım insanlann, "Ben yaparım" de- mesıyle olacak iş değıldır. Şu anda halkın yerel > önetimlere güvensizliğı v ar. Oysa yerel yönetimler demokrasınin bınn- ci mevsimİeri. Halkın güveni yerel yönetimler- de pekiştiribrse demokrasiye güveni de pekişir. Türkiye'de on yılda bir darbe oluyor. Çünkü demokrasi sadece parlamentonun ışi sanılıyor. Oysa demokrasi mahalle muhtannın da belediye mec- lisi üyesınin de belediye baş- kanının da ıl genel meclisı üyesinin de işi. Bu katılım sağlanmazsa birileri on yılda bir demokrasiyi kurtarmaya kalkar. Herkes biriikte bu- nun faturasını öder. Sonra tekrar. sil baştan yapanz. İstanbul aydınlık bir kent olmalıdır. Üzerine çarşaf ör- tülmüş baskıcı, karanbk, tekdüze bir kent olamaz. - İstanbul'da geçndş beledi- yenin sürdürdüğü bazı proje- ler var. Metro, doğalgaz, ye- şillendirme kampanyast, Ha- tiç'in ve Marmara'ntn temiz- lenmesi ve yeni barajların ku- rulması... Bunlar konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz? GUNAY - Ben kurum- • 'Şu anda da ben zaman Fikret'in Sis şiirindeki o sorunlan, o sıkıntılan, o laşmış bir siyasal partinin temsilcisiyim. Bu ül- keyi kendimden önemli sayıyorum. Partimin de anlayışı bu. İstanbul'da Sayın Sözen'in dö- neminde ya da ondan önceki dönemlerde baş- latılmış ne varsa bunlann bir kuruşunun ziyan olmasından yana değilim. GUINDUZ GOZUYLE MELİH CEVDET ANDAY MaçoKafa GeçendeTV'lerimizden birinde 'kadın hakları'konulu bir söyleşi vardı; profesör bir bayan konuştu, güzel, doğ- ru bir Türkçe ile. Dilimizi doğru konuşanlara TV'lerimiz- de, radyolarımızda öylesine az rastlanıyor ki, o gün pro- fesörümüzü dinlerken rahatlık duydum. Yanlış konuş- manın medyalara yerleşmesi çok üzüntü vericidir, çün- kü dinleyenleri de etkiliyor. Ama bugün konum o değil; sayın profesör kadın hak- larından sözederken, "Bir de soyadı sorunu var" dedi. Bu sorun üzerinde sık sık durulduğunu biliyorum: Ka- dınlarımız kocanın soyadını almak istemiyorlar. Hakları var, daha evlenme günü başlıyor erkek egemenliği ve nereye dek gideceği kestirilemiyor. Bir kez değinmiştim bu konuya, yineleyeyim; kocanın soyadını istemeyen kadın, demek babasının soyadını sürdürecektir. E... baba da erkek olduğu için kurtuluş olanağı kalmıyor gibidir. Bunun köktenci umarı, çocuklara kendi soyadlarını seçme olanağının verilmesidir Elbet bunun için de kimi yasaların değişmesi gerekecektir. Peki, kadının erkek egemenliğine girmemesi için er- kek soyadından kurtulması yeterli midir? Yeterli değildir sanırım. Bana kalırsa, kadınlarımız bir adım daha atmah ve nikaha başkaldırmalıdırlar. Böyle- ce birçok şey kökten çözülmüş olur. Bence bütün sorun, erkeğin kadını küçükgörmesinde düğümleniyor; eşine uygarca da davransa, onu kendin- den zayıf görmeyi bir türlü bırakmıyor erkek. Bir kafa yapısı bu. Değiştirilmesi, sanırım çok güç. Böylelerine 'maço' (sert erkek); böyle olmayanlara ise kılıbık' deniyor. Gel de işin içinden çık! Geçen hafta gazetemizde okudum, The Guardian'dan alınma bir yazı idi, "Maço Pakistan'da kadınlar karako- /u"başlığını taşıyordu: Efendim, BenazirButto, yalnızca kadınların yönettiği, bir karakol açmış; tertemiz bir kara- kolmuş bu, erkek polislerin karakolları gibi pis kokular içinde değilmiş. Ne iyi! Gel gör ki, maçolar karakoluri önünde birikmişler, ka- dın polislere, - Bizi de içeri alsanıza, diyorlarmış alaylı biryalvarma ile. Bu konuda karikatürler yayımlanmağa başlamış ga- zetelerde, erkeklerin dürbünle bu karakolu gözetlediği- ni gösteren karikatürler. Görüyor musunuz, polis de olsa, kadını küçük görüyor erkek. Toplumun hukuksal yapısından değil de, maço kafa yapısından doğma bir yaklaşım Toplumun hukuksal yapısı dedım ya, gene o yazıdan öğrendiğime göre, Pakistan'da, tecavüze uğrayan ka- dın, uğradığı haksızlığı şikayet etmek için dört erkek ta- nık göstermek zorunda imış Uygar bir topluma yakışmayan bu yasa değiştirilmeli- dir elbet ve şeriatçı karşı koymazsa değiştirirler de; fa- kat maço kafayı değiştirmek güçtür, bu iş uzun zaman alır. Yalnız doğuda değil, batıda da var bu kafa. Sanık' diye bir film görmüştüm; bir kahvede mini etekli bir kıza delikanlılar tecavüz ediyorlar, tek başına ve mini etekli olduğu için. Kız çırpınıp duruyor başına gelenleri anlata- bilmek için. Cinselliğin başa vurması. delıliğe dönüşme- si. Eskiden Amazonlar bu durumda idiler, tutsak aldıkları erkekleri, bacaklarını kırdıktan sonra yataklarına atar- lardı, yalnızca cinsel ilişkide kullanmak üzere. O dönem çoktan geçti. Kadınlarla erkekler, uygarlık için savaşım vermeliler, birarada. RP, medyayı suçluyor c Baü taklitçisi düşüncenin kalemşor ve şovmenleri' • RP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Erdoğan'ın kaçak inşaatlanyla ilgili yayınlar nedeniyle başını suçladı ve "Karalayıcı yayınlar telaşın, çöküşün sonçığlıklandır" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bö- rosu) - RP, İstanbul Belediyesi başkan adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın. orman arazisine Karayalcın: Bu seçimlerde laiklik kavramı önem kazandı ANKARA (Cumhuri>rt Bü- rosu>- SHP Genel Başkanı \e Başbakan Yardımcısı Vlurat Karavaiçın. RP İstanbul adavı Ta)>ip Erdoğan'ın "Rabbime besap »eririm" sozlennı eleştır- dı Kara>alçın. partisi tarafın- dan düzenlenen ıl kadın komis- yonlan başkanlanmn katıldığı 2 Kadın Eğıtim Semmeri'nde >aptığı konuşmada. seçim gü- venlığının önemine de dikkat çekti. RP İstanbul Belediye Başkan adayı Tayyip Erdo- ğan'a sert eleştinler vönelten Karavaiçın. şunlan sbyledı: "trdoğan hakkmda verikn bir hukuk kararı »ardı. Erdo- ğan, 'Rabbime hesap \ennm" diyor. Ancak TC vargıçlan Er- doğan'ı tnahkûm etmiştir. Koç'- un öldürülmesi. kaçak yapılaş- ma sorunundan olu>or. Burada adaletin gercekleşmesiyk Ogili tablo var. Herkes, 'Kendi hesa- bımı ben vennm" diyemez. Böyle bir durum, seçimlerde bu- kuk diizeni açısından bir tehü- kedir. 27 Mart seçimleri, bu açıdan sadece bir v erel seçim ni- teliği taşımıyor. Bizim için bu seçimlerde hukuk devleti. laik- lik kavramlan da önem kazan- dı." Karayalcın, cumhuriyet düşmanlannın belediye meclis- lennden başlayarak saldınya geçtığını vurgulayarak " Bu yıl laiklik çok önem kazandı. Teİe- vizyonda gösterilen hacdaki gö- rüntüler insanı ürpertiyor. Bu insanlar, TC tataıidaşıdır. Cumhuriyete ve Atatürk'e yapı- lan saldırüan hep biriikte gö- ğüsJemek zorundayız" dedı. kaçak inşaat yapmaktan ve seçim kurulu başkanına haka- retten mahkûm olduğunun ortaya çıkanlmasından dola- yı başını suçladı. Üslubunu değiştiren RP Genel Başkan Yardıması Şevket Kazan. ko- nuyla ilgili yayınlardan dolayı basın için "medya carabazlan, Batı taklitçisi düşüncenin ka- lemşor ve şovmenleri" nıtele- melerini kullandı. Kazan. yaptığı yazılı açıkla- mada, "Yaklaşan 27 Mart ye- rel seçimleri öncesi milletimi- zin RP'ye olan büyük teveccü- hü karşısında şaşkına dönen Batı taklitçisi düşüncenin ka- lemşor ve şovmenleri, RP aley- hine karalama kampanyasına hız vennişlerdir" dedı. Bu kampanyada ılk hedef olarak İstanbul adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçıldiğini öne sü- ren Kazan, Erdoğan'ın seçi- min favorisi haline geldiğin- den ortadan kaldınlabilmesi ıçın harekete geçildiğini sa- vundu. Kaçak ınşaatlann yapıldığı alanın orman arazisi olmadı- ğını bildiren ve Erdoğan'ın aldığı cezanın tecil edildığini yineleyen Kazan. basında ko- panlan yaygaraya karşm ayn cezanın toplanamayacağını ve adaylığının engellenemeye- ceğini anlattı. Kazan, "Tayyip Erdoğan hakkındaki karalayı- cı y ayınlar, bir bardak suda fır- tına kopamıaktan başka bir- şey değildir" dedı. Basında uzlaşma deklarasyonu imza- landığına dikkat çeken Ka- zan. açıklamasının son bölü- münde. "Şimdi medyayı RP aleyhine taahhütlerini hice sa- yarcasına kullanan medya cambazlarına soruyoruz, ya deklarasyondaki taahhütleri- nize uyun y a da yırtıp çöp sepe- tine aûn" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear