Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
İmtiyaz sahibi: BerinNadi
Va>nnlav«n »e Basan: Yenı Gün Haber Ajansa, Basın ve Yavınctlık A Ş
TurkocagıCad 39 4İ Cagaloglu34334Ist.PK 246IstanbJlTel (0 2l2)5l2O5O5(2Ohal)Telex 22246.FM (0 212)5138595
GenelYayınYönetmeni:özgenAcar*GenelYayın • Görsel Yönetmen: Ali Acar •Dış Haberler: Er-
Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın gun Balcı • Ekonomi: Abdurrahman Yddırım •
Danışmaru: Orhan Erinç •Yazıişleri Müdürleri: Istihbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet
İbrahinı Yddız, Dinç Tayanç (Sorumlu), •Haber Saraç • Makaleler. Sami Karaören • Spor: Abdül-
Merkezi Müdürii: tpek Çahşlar kadir Yücelman • Düzeltme: Abdullah YazKi
Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay • Haber Müdürii: Ooğan Akm AtatürkBul-
vanNo:125, Kat: 4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 Hat). Telex- 42344 Fax
44195027 «İzmir Temsilcisi Serdar Kmk, H.Ziva BIv. 1352 S 2 3 Tel:4411220
Telex: 52359, Fax: 4419117 • Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu İnönü Cd. 119 S.
No: 1 Kat: 1,Tel: 3522550-3522601-3522492,Telex: 62155. Fax. 3522570
Mües'
ese
Müdü™
1
E"»
1
^
t a t
• Koordinalör.
Ahm«< Konıban »Muhasebe: Bğlent Yener
• İda"eHüseyiııGürer • işletmeönderÇeBk
• Bılji-lşlem Nail lnal • Bılgıs^yar Sistem:
Mürir«ÇUer •Reklam:
22ŞUBAT1994 İmsak:5.18 Güneş:6.42 Öğle: 12.25 İkındi: 15.23 Aksam: 17.53 Yatsı: 19.12
Kuzey Irak'ın
helikopteri
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Ülkesinden kaçan
Kürt asıllı İranh birpilot,
Kuzev Irakvönetimine,
çalışırdurumdakiilk
helikopteri de kazandırmış
oldu. BBC'nin haberine göre,
adı açıklanma>an İranh
Kürt pilotla yardımcısı, dün
ülkelerinden kaçarak
helikopterleriyleKuzey Irak
topraklanna indiler. Pilot,
KuTey Irak"tan sığınma
talebinde bulunurken
yardımcı pilotun İran'a geri
dönmek istediği haber
verildi. Kuzey Irak yönetimi.
bövlece. "ilk çahşabilir
helikoptere" kavuştu.
Ancak, helikopterin bölgede
uçuş yapabilmesi için. Kuzey
Irak hava sahasını
denetleyen Adana-İncirlik"te
konuşlu Çekiş Güç'ten izin
alınmasıgerekivor
Laserlimiyop
ameliyatları
• İZMİR(AA)- Laserli
mi> op ameliyatlannın
giderek yaygınlaştığı
bıldırildi. Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesı Göz
Hastahklan Anabilim Dalı
Öğreüm Üyesi Doç. Dr.
Mahmut Kaşkaloğlu. daha
önce mi\ op ledavisinin elmas
uçlu bıçakla yapıldığını.
Türkiye'de v e dünyada
vapılan başanlı uvgulamalar
sonucunda, laserli miyop
tedavısinın benımsendiğinı
söyledi. Butürgöz
operasy onu yapılan merkez
sayısının 10"ubulduğunu
kavdeden Dr. Kaşkaloğlu. şu
bilgıyı v erdi: "Laserli miyop
ameîi\atı olmak isteyen
kişiler. daha önce ameliyat
olmuş hastalara danışmah ve
karariannı onlann
denevımleri doğrultusunda
vermeliler."
Kadınlarzipvesi
• BRÜKSEL(AA)-
"Kadınlarzirvesiizleme
faaliyetleri" çerçevesinde
gerçekleşecek olan "kırsal
kesimdeki kadınlann
ekonomik gelişimine ilişkin
uluslararası yönlendirme
komıtesi toplantısı" 24-25
şubat tarihlerinde Brüksel'de
yapılacak. Toplantıya
Türkive'den,
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel"in eşi Nazmiye
Demirel'i temsilen Devlet
Bakanı Türkan Akyol
kaülacak. Akvol'a, Dışişleri
Bakanhğı Uluslararası
Ekonomik Kuruluşlar
Dairesı Genel Müdür
Yardımcısı Sumru Noyan da
eşlikedecek. Brüksel'de
Kraliçe Fabiola
başkanhğında toplanacak
olan Yönlendirme
Komitesi'ne. aralannda,
Belçika. Mısır, Kolombiya.
Fas, Ürdün gibi ülkelerin
devlet ve hükümet
başkanlannın eşlerinin de yer
alacağı 15 ülkenin temsilcileri
katılacaklar.
Japonya'ya
tahvil ihracı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkıye'nin,
Japonya'ya 725 milyon
dolarlık tahvil ihraçetmesine
ilişkin anlaşma Toky o'da
dün imzalandı. Türkiye'nin
tahvil ihracından elde
edilecek geliri önümüzdeki
hafladan itibaren
kullanabileceği bildirildi.
Başbakanlık Basın
Merkezi'nden yapılan
açıklamaya göre. 75 milyar
yen tutanndaki tahvil ihraç
anlaşmasını. Türkiye adına
Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşar Vekili Osman
Ünsal ile tahvilleri
Japonya'ya pazarlayan
uluslararası yatınm
bakanhğı kuruluşu 2 Fırma
temsilcisi imzaladı.
Yaşasın Barış
• İST ANBL L(AA) - Ozel
Tiyatro Yapımcılan Derneği
tarafından düzenlenen
"Yaşasın Sanat, Yaşasın
Banş" gecesi, Atatürk
Kültür Merkezi'nde
gerçekleşürildi. Gecenin
açılışında, küçük balerinlerin
gösterisi ilgiyle izlendi.
(Fotoğraf.AAALİKILIÇ)
iller, Dünya Bankası icra direktörlerinden
Wiehen'iarayarak,Özelleştirmekonusunda
| kendilerine destek veren bir mektup istedi.
Dünya Bankası'ndan gelen niyet mektubu,
Çiller'in tam istediği gibiçıkmamıştı. Dünya
Bankası özelleştirmeyi destekliyordu, ancak bazı
koşullan vardı. Bunun üzerine Çiller mektubu
kamuoyuna açıklarken 'birazcık' değiştirdi.
Tansu Çiller'in
Bilinmeyen
Siyaset flomanı
iVursun Erel
A\\ Bilge
'Birazok'değişenmektup-9-
jT-y iller. TÖYÖKün "tutma-
f ' ması" üzerine özelleşürme-
• de "başka bir yoP' deneme-
\ . y ye karar verdı... SPK Baş-
_JJ kanlığı'na getirmeyi düşün-
düğü danışmanı Yaman
Aşıkoğlu ve HDT Müsteşar
Yardımcısı Osman Ünsaria. "dunım
müzakeresi" yapmışlar, Dünya Ban-
kası'ndan bir "destek >aadi" almalan-
nın çok yararh olacağına inanmışlardı.
Çiller bir akşam üzeri, Dünya
Bankası icra direktörlerinden Michael
Wiehen'i aradı:
- Mr. Wiehen... Ben KİT'leri özelleş-
tirmekteçok istekli vekararhyım... An-
cak biliyorsunuz hükümetimiz bir koa-
lisyon hükümeti... Biraz tereddüt edı-
>orlar. Halbuki siz Dünya Bankası
olarak bizim bu projemizi desteklediği-
nizi ifade eden bir mektup göndenrse-
niz ben hem hükümeti. hem de kamuo-
yunu arkama alır, bu özelleştirme işini
başannm...
Michael Wiehen. Çiller'in isteği
üzerine bir mektup gönderdi.
Mektup. Çiller'in "tam istediği gibi*
1
çıkmamıştı. "ekleri" özelleştirmede
Dünya Bankası'nın destek sağlayabil-
mesi için kimi koşullar getiriyordu.
Ama ona da "formül" bulundu. Çil-
ler mektuptaki ifadeleri "biraz degiş-
tirerek" kamuoyuna açıkladı:
"Dünya Bankasu özelleştirme konu-
sunda bize tam destek vereceğini açıkla-
mıştır... Özellestirmeye gececek olursak
bankadan önemli miktarda fınansman
da sağlavıp, işsizlik tazminatı olarak
kıülanabileceğiz.. kimsenin bumu bile
kanamayacak. Bu açık destek tarafımı-
za, Dünya Bankası'ndan bir niyet mek-
tubu ik bildirilmiştir."
Aynı dakikalarda Amerikan Büyü-
kelçiliği de "alaıma" geçmişti... Eşı
yeni doğum yapmış olan Büyükelçı
Rtchard Barkley o günlerde Ânkara
dışındaydı.. Büyükelçilik yetkilileri.
Barkley'i bulup Devlet Bakanı Çiller'le
"telefonda görüştürmeyi" başardılar:
-Good afternoon Mrs. Çiller
- Mister Ambassador... Nasılsınız?
Eşinizin sağlık durumu nası!? Sizi bir
konu ile ilgili olarak rahatsız ettim...
TABA (Türk Amerikan İşadamlan
Derneği) diye bir dernek var. Bu der-
nek, İstanbul'da birtoplantıdüzenleni-
yor, buna Başbakan Demirel'i de davet
etmişler... Sizin de katılacağınızı duy-
dum...
- Yes madam?
- Yalnız bir sorun var. Bu TABA. as-
lında itibanru kavbetmiş. ciddıye alın-
mayan bir kuruluştur. Sizin bu dernek
yerine, Sedat Aloğlu'nun başkanlığını
yaptığı Türk-Amerikan İş Konseyi'nı
muhatap almamız daha iyi olacakür...
ÇiBer, Barkley'i "saşırtan" bu telefon
konuşmasından sonra rahat bir nefes
aldı... Bizim Vadi olayını kamuoyuna
açıklayan ve "hem eşini hem kendisini
çok güç durumda bırakan" Lrdal Kaba-
tepe'den ıntıkamını almıştı... Ameri-
kahlar artık T A B A ' M silerlerdı defter-
lerinden...
Mektup
DemirePe
gidiyor
Ünsal'dan oluşan "iki kişilik bir ekip"-
le götürülüyordu.
Devlet Bakanı Çiller. "özellikle" teş-
vik kararlannı kendi "hükümranlığı"-
na almıştı, evraklar mutlaka onun im-
zasını taşımak durumundaydı. zaten
"zamanına hakim olamıyordu". Artık
işlere "hiç >etişemez" olmuştu. Teşvik
Uygulama Genel Müdürii Hasan Mol-
laoğulları'nda "teşvik" bekleyen dos-
yalar adeta "küçük bir tepe" oluştur-
maya başladı. Mollaoğullan birkaç
kez Başbakan Çiller'e giderek bu ev-
raklan imzalatmak istedi, ama Çiller
bu işi haftalarca erteledi. Mollaoğul-
lan, "belki bu işi Osman becerir" diye
düşünerek dosyalan bir gün Ünsal'a
verdi ve Bakan'a ımzaya götürmesını
istedi... Ancak Osman Unsal da sonuç
alamamıştı.
Oysa teşvik belgesi alrruş bir sürü
proje "fon kaynaklı kredi" bekliyordu.
Üstelik fonda para da vardı. Yatınma-
lar homurdanmaya başlamışlardı.
yakınmalannı Başbakan Süleyman
Demirel'e ilettiler. o ise Başbakanlık
Müsteşan Necdet Seçkinöz'e talimat
verdi:
- Nedir buradaki mesele? Yaünma-
lar neden bekletilivor?
Seçkinoz Başbakan'ın yatınm teşvik
belgelerinin neden geciktınldiği yolun-
Oysa aynı günlerde Çiller'in "hesap-
layamadtğı" bir gelişme de Başbakan-
lık ta yaşanıyordu. Dünya Bankası'nın
Ankara'daki temsilciliği, Washing-
ton'dan gelen mektubun "kamuoyuna
değiştirilerek açıklandığfnı saptamış,
mektubun "tam metni"ni Başbakan
Süleyman Demirel'e göndermişti.
Demirel, Wiehen'in mektubunun Tür-
kiye'ye hiç de "kayıtsız şartsız destek
vaat etmediğT'ni orijinal metni görünce
anladı. bu durum Çiller'e yönehk dü-
şüncelerini epey "sarstı", arük Devlet
Bakanı'na "fazla güvenemeyeceğini"
anhyordu.
"Bavyeralı dantşmanr Şehmuz öz-
men, Çiller'i Almanya'da tanıtma
çabalanru sürdürüyordu, bir gün iri
yan. 'içtiği biralardan burnu kızarmış"
bir Alman'la çıkageldi:
- Bu yanımdaki bay. Klaus Otto Ski-
bovvsid'dir. Bakan Harum'la görüşece-
ğiz..
Çiller ikiliyi kabul etti. Skibovvski,
ABD eski Başkanı Jimmy Carter'la
çektirdiği bir polaroid fotoğrafı gurur-
la gösterdiği bayan muhatabına şöyle
dedi:
- Ben dünya çapında tanınınm, size
her türlü yardıma hazınm. İlk önerim
şu. maddi durumu iyi olan bütün Al-
man vatandaşlan, birer yat almayı da
prensip edinmiştir. Bu yatlar çoğun-
lukla Yugoslavya'daki limanlarda bu-
lunuyor. Halbuki orada şimdi savaş
var, siz bir çağn yapıp bu yatlan Türk
limanlanna getirebilirsiniz...
Çiller "pariak buMuğu" bu öneriye
şöyle karşıhk verdi:
- Bizim de yatımız var. Boğaz'daki
evimizin önünde demirlidir... Ben de
dünyaca tanınan bir insanım, İstan-
bul'da zaman zaman çok ünlü konuk-
lanm olmuştur... Şimdi sizden beni Al-
manya'da baa önemli kişilerle tanıştır-
manızı isteyeceğim. Önümüzdeki ni-
san, mayıs aylannda bana yapılan bir
davet üzerine Almanya'ya gjdebilirim.
Acaba o zaman siz beni Şansölye
Kohl'le görüştürebilir misiniz?
Skibowski, Kohl randevusu için "eUn-
den gelen tüm gayreti göstereceği"nı
ifade ederek aynldı Çiller'in maka-
mından...
Bana
büyükelçiyi
bulun
Çiller. Alman konuğunu 'hığurladık-
tan" sonra, sekreterlerine seslendi:
- Büyükelçi'yi bulamadınız mı hala?
Sekreterler telaşla yanıt verdiler:
- Şehir dışındaymış Sayın Bakanım...
Anyoruz...
Çiller. önündeki tabakta duran "sö-
vüş tavuk budu"nu hırsla ısırarak son
sözünü söyledi:
- Bulun dedim... İşte o kadar...
Tansu Çiller, değiştirerek açıkladığı mektubun Başbakan Süleyman Denürere
de gönderilebileceğini hesaplavamamıştı.
Dünya Bankası, Çiller'in, mektubu kamuoyuna
açıklarken, metni değiştirdiğinin farkına varmıştı.
Bunun üzerine tam metni Başbakanlığa da gönderdi.
Mektubun hiç de "kayıtsız - şartsız destek"
vermediğini gören Demirel'in Çiller'e güveni ciddi
biçimde sarsıldı.
Aynı günlerde Çiller'e bir Amerikalı
konuk daha geldi... Skorsky helikop-
terlerinin üreticisi olan United Tech-
nologics kuruluşunun üst yöneticile-
rinden Eugene Buckley, Çiller'e "neza-
ket ziyareti"nde bulunacağını söyle-
mişti.
Çiller'i ABD'ye Connecticut'taki te-
sisleri görmeye de davet eden Buckley
gerçektende "nazik" bir adamdı. Dev-
let Bakanı'na "zarif bir armağan getir-
meyi de ihmal etmemışti... Pembe pelür
kağıtlara "özenfc" sanlmış olan arma-
ğan ortaya çıktığında göz kamaştırdı...
Amerikan Kongre binasının Water-
ford fırmasınca "kristal"den yapılmış
minyatürii uzun süre Çiller'in masasını
süstedi.
Çiller'in özel danışmanı Dana Noyan
ise o günlerde "hediye" sözcüğünü
duyduğunda "sinir bozukluğu"na uğ-
rar hale gelmişti. Çalışma arkadaşlan-
na şöyle diyordu:
" Ydbaşında gelen hedi>elere telefon-
larla teşekkür etmekten canım çıktı. Bir
sürü insanla telefon konuşması yapmak
zorunda kaldım..."
- Canım telefonlarla uğraşacağımı-
za, matbu bir mektup kaleme ahp. her-
kese onu gönderseydiniz ya...
"Onu ben de biliyorum da, özer Bey
uygun gönnedi, belge olurmuş.'Tevfık
Allınok bürokraside "en bunalutılı"
günlerini yaşıyordu. Hazine ve Dış Ti-
caret Müsteşarhğı adeta "buhar-
laşmıştı". İşler Tansu Çiller ile Osman
Bakanı'nı "çileden çıkartfi" ve hiçbir
zaman Başakanlığa gönderilmedi.
Başbakan Süleyman Demirel, İranh
meslektaşından "resmi davet" almıştı.
Daveti kabul ederek ekim sonunda
Tahran'a gitti. Tahran'a gıden "resmi
heyef'te Tansu Çiller yer almadı. Çil-
ler'e bağlı kuruluşlann tüm üst yöne-
tıcılen ise Demirel'e eşlik ettiler. Çiller'-
in Demirel başkanlığındakı heyetlere
katılamaması kamuoyunda tartışıh-
vordu.
ÇiUer'in
Tahran
atağı
Başbakan Demirel, Başbakan Yar-
dıması Erdal İnönü'nün de aynı tarih-
lerde "yurtdtşmda" olmasına karşıhk,
protokole göre Devlet Bakanı Tansu
Çiller'e vermesi gereken "Başbakanlık
vekaletTni de Çiller'i atlayarak. Milli
Savunma Bakanı Nevzat Ayaz'a dev-
retti. Bu olaylar. basında "Demirel Çil-
ler'i gözden çıkarttı" yorumlanna yol
açtt. Devlet Bakanı. tam o sıralarda 9
Kasım 1992'de Tahran'da yapılacak
İslam Kalkınma Bankalan Genel Ku-
rulu'na katılmayı bu nedenle çok isti-
yordu. Böylece kamuoyuna. "Demirel
götürmedi, ama Çiller Tahran'a gitmeyi
başardı" mesajı verilecekti. Ancak bu-
rada bir güçlük başgösterdı. Türkiye'-
nin Tahran'daki elçıhği Çiller"e şu
uyanyı iletti:
- Bir harum olarak Sayın Bakan'ın.
Tahran'a gelebilmesi için buradaki ku-
rallar gereği mutlaka çarşafa girmesi
gerekecektir.
Aynı bilgiler HDT Müsteşan Tevfık
Alunok'a da iletilmişti ve Altınok.
Tahran toplantısının organizasyonun-
da bu nedenle yavaş davranıyordu.
Çiller'in danışmanı Serpil Gogen,
kasım ayı başında Altınok'u telefonla
aradı:
- Efendim Tahran gezisine. Saym
Bakan'la birlikte ben de kaülacağım...
Altınok ise yanıt vermedi.
Demirel
Çiller'i
engelliyor
daki sorusunu Çiller'e aktardı. Başba-
kan Demirel'in bu işlerin geciktirilme-
sinden ciddi rahatsızhk duyduğunu da
söyledi. Çiller ise dosyalan, HDT Müs-
teşan Tevfık Altınok ile Teşvik Uy-
gulama Genel Müdürü Hasan Mollao-
ğullan'nın "sumen altı ettikleri" savını
ortaya attı. Oysa Seçkinoz. Başbakan
Demirelin. "Bu dosyalar neden aylarca
bekletüiyor" sorusuna >anıt buhrıak
için. bekleyen kararlarla ilgili metinle-
rin fotokopilerini daha önce Hazine'-
den istetmiş ve evraklardaki tek eksiğin
"Çiller'in imzası" olduğunu görmüştü.
Çiller. Demırel'in dosyalann bekle-
tilmesine "sinirlendiği"ni fark edince.
"kendince" bir önlem aldı. Hasan Mol-
laoğullan'nı aradı:
- Hasan... Sen bu evraklan bana ay-
larca geürmedin. Geciktik... Bana bu
durumu kendi el yazınla bildireceksin.
- Nasıl olur efendim? Ben defalarca
geldim, siz imzalamadınız.
- Hayır, benim dediğimi yapacaksın.
Mollaoğullan hemen bir yazı kaleme
alarak, evraktan geçirtti:
"Bakanlık makamına; bekleyen yatı-
rım teş>ik belgelerini 4 defa makama
arz ettiğim halde imzalatmayı başara-
madon. Bu işlemlerin aciliyeh'ni size an-
larmakta güçlük çektim. Müsteşar
Yardımcısı Osman L'nsal vasıtasıyla gi-
rişünlerimi tekrarladım, buna sonuç ala-
madım. evraklar bir türlü imzalanmadı.
Arz olunur..."
Mollaoğullan'nın bu yazısı Devlet
Tahran Büyükelçilıği Çiller'in "ısrar-
lı" tutumu üzerine "durumu" Dışişleri
Bakalığı'na iletti. Dışişleri Bakanhğı da
çabalara karşın Çiller'i ikna edemedi...
Bunun üzerine üsi düzey bir Dışişleri
Bakanhğı yetkilisi, Başbakan Süley-
man Demirel'e bilgi
u
arz etti."
- Efendim Sayın Çiller, Tahran'a git-
mek istiyor ancak bazı sakıncalar var.
bu konularda kendilerini ikna edeme-
dik.. Her şeyden önce Tahran'a geldik-
lerinde uçaktan çarşaf giymiş olarak
inmiş olmalan gerekecek, toplantılara
da bu şekilde katıunak zorunda kala-
caklar. Demirel. bu sözleri duyunca
hem şaşırdı hem de sinirlendi, o kadar
ki. "almnda bir kızankhk" belirmişti ve
kestirip atü:
- Ne demek kardeşim? Atatürk. Tür-
kiyesi'nde üle de Tahran'daki toplantı-
ya katılmak istiyor diye bir harum
bakanımıza "kara çarşaF giydirmek
olur mu? Bunu duymamış olmayı ister-
dim... Toplantıda bizi Tevfık (Altınok)
temsiletsin...
Tahran'daki toplantıya "Türkiye
GuvemöriT olarak Tevfık Altınok git-
ti, ancak Devlet Bakanı Çiller, Tah-
ran'a gidememesinden Altınok'u so-
rumlu tuttu v e müsteşan ile "küstü".
Yaşanan bu olaylar "ciddi devlet
adamı" olarak tanınan Tevfık Altı-
nok'u "ümitsizüge" sevk ediyordu, du-
rumu birkaç kez Başbakan Demirel'e
aktarmış, ancak. "sabref yanıtını
almıştı. 26 şubat öğleden sonrasında.
beraberindeki Japon heyeti ile yeni
Başbakanhk binasındaki Demirel ran-
devusuna giderken. karannı verdi. De-
mirel'e "istifa mektubu"nu verecekü.
Demirel. Altınok'taki kararhhği far-
ketmişti, üzüntüyle Müsteşan Seçki-
nöz'ü çağırdı:
- Necdet Bey... İşleme koyahm. Tev-
fık aynhyor.
Başbakan daha sonra Alunok'a
döndü:
- Tevfık Bey... Ben bunu geçici bir
aynlık olarak görmek istiyorum...
Devletin senin gibi değerli bir bürokra-
tan beklediği çok hizmetler vardır...
İleride veniden beraber çahşacağız.
Çiller ise isüfayı nasıl değerlendir-
diğini soranlara, "kendi kararlandır"
demekle yetindi ama. "yakın çevresi-
ne" bu olaydan duyduğu "büyük sevin-
ci" açıkca ifade etmekten kaçınmadı.
Ne de olsa "nefret ettiği" birinden daha
kurtuluyordu.
YARIN: Cllleryalnız
kalıyor
ÇALIŞMA HAYATI
Grevve lokavtlarda
10yüda 20milyon
işgîinükayboldu
• 1984-1993 yıllan arasmda gerçekleşen
toplam 1683 grev ve 429 lokavt tan 700 bine
yakın işçietkilendi.
İSTANBUL (AA) - Çalışma
>aşamında 1984-1993 yıllanm
kapsayan 10 yılhk dönemde
toplam 1.683 greve 510 bin 494
işçi katılırken, kaybolan işgünü
sayısı 16 milyon 204 bin 408 ol-
du.
Çahşma ve Sosyal Güvenlik
Bakanhğı verilerine dayanıla-
rak yapılan hesaplamalara gö-
re, aynı dönem içinde yaşanan
429 lokavtın kapsamına 158
bin 163 ışçi girerken, lokavtlar-
la kaybolan işgünü sayısı 4 mil-
yon 596 bin 223'e ulaştı.
1984-1993 yıllan arasında en
çok grev, 1990 yıhnda yaşandı.
1990'daki toplam 458 greve,
166 bin 306 işçi katıhhrken, bu
grevler sonucu kaybolan işgü-
nü sayısı 3 milyon 466 bin 550
olarak gerçekleşti.
12 Eylül 1980 tarihinde baş-
latılan grev ve lokavt yasağının
kaldınldığı 1984>ıhnda, yalnız-
ca 4 grev yaşandı. Bu 4 greve
561 işçi katıldı ve kaybolan iş-
günü sayısı 4 bin 947 oldu. Hiç
lokavtın yaşanmadığı bu yıl, 4
bin 258 işyerinde 340 bin 95 iş-
çiyi kapsayan 1.185 sözleşme
imzalandı.
1985 ve 1986 yılllannda ger-
çekleşen grev sayısı 21 olurken,
bu grevlere. 1985 yıhnda 2 bin
410. 1986 yıhnda ise 7 bin 926
işçi katıldı. Kaybolan işgünü
sayısı 1985 yıhnda 194 bin 296,
1986 yıhnda ise 234 bin 940 ol-
du. 1985 yıhnda yaşanan 3 lo-
kavt, 184 işçiyi kapsarken, kay-
bolan işgünü sayısı 13 bin 695
olarak belirlendi.
Lokavtlarda patlama
1987 yıhnda, bir önceki yıla
göre, grevler 15 kat artarak
307'ye ulaşırken, greve katılan
işçi sayısı 29 bin 734'e, kaybo-
lan işgünü sayısı ise 1 milyon
961 bin 940'a çıktı. Aynı yıl lo-
kavtlarda patlama yaşandı.
Toplam 221 lokavt. 10 bin 384
işçiyi kapsarken, bu lokavtlar-
da kaybolan işgünü sayısı 484
bin 572'ye ulaştı.
1988-1989 yıllannda toplam
327 greve, 69 bin 492 işçi katıhr-
ken, 4 milyon 804 bin 62 işgünü
kayboldu. 1988 yıhnda, toplam
112 lokavt sonucu kaybolan iş-
günü sayısı 1 milyon 85 bin 57'-
ye ulaştı. 1989 yıhnda ise lokavi
sayısı 7'ye düştü. Bu 7 lokavtta
kaybolan işgünü sayısı 190 bin
755 idi.
Grevler yılı 1990
1990 yıhnda son 10 yıhn en
fazla grevi yaşandı. Türkiye ça-
pında yaşanan toplan 458 greve
166 bin 306 işçi katıldı. Bu yıl
kaybolan işgünü sayısı 3 mil-
yon 466 bin 550 olurken, top-
lam 41 lokavt yaşandı. 58 bin
439 işçiyi kapsayan bu lokavt-
lar yüzünden kaybolan işgünü
sayısı 1 milyon 188 bin 91 ola-
rak gerçekleşti.
1991 yıhnda grev sayısı 39, bu
grevlere katılan işçi sayısı 164
bin 968 ve kaybolan işgünü sa-
yısı 3 milyon 809 bin 354 oldu.
Aynı Yıl ilan edilen 25 lokavt,
60 bin 936 işçiyi kapsadı: lo-
kavtlarla kaybolan işgünü sayı-
sı da 1 milyon 188 bin 719 ile
son 10 yıhn en yüksek rakamı-
na ulaştı.
1991 yıhnda, imzalanan söz-
leşme sayısında da rekor kınldı.
13 bin 169 işyerinde 1 milyon 89
bin 549 işçiyi kapsayan 5 bin 30
sözleşme yapıldı.
1992 yıhnda, 62 bin 189 işçi-
nin katıldığı 98 grev yaşanır-
ken, kaybolan işgünü sayısı 1
milyon 153 bin 578'e indi. Aynı
yıl, 2 bin 284 işçiyi kapsayan 11
lokavtla, kaybolan işgünü sayı-
sı 158 bin 545'e geriledi.
Toplam 6 bin 908 işçinin ka-
tıldığı 49 grevin yaşandığı 1993
yıhnda ise, kaybolan işgünü sa-
yısı 574 bin 741 oldu. Aynı yıl,
bin 437 işçinin dahil olduğu 9
lokavt yaşandı.
Kaybolan işgünü sayısı ise
286 bin 789 oldu.
1984-1993 yıllan arasında,
toplam 108 bin 61 işyerinde. 7
milyon 441 bin 468 işçiyi kapsa-
yan 26 bin 671 sözleşme imza-
landı.
Şekerhastasıkadınlara
hamilelikuyarısı
İZMİR (AA) - Şeker hastası
olan kadınlann, hamüeliklerini
doktor kontrolünde başlatma-
lan gerektiği bildirildi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp
Fakültesi Erişkin Endokrinolo-
ji Bölümü öğreüm üyesi Doç.
Dr. Sema Yeşil, yapüğı açıkla-
mada, genlerde var olan şeke-
rin, hamilelikle ortaya çıkabile-
ceğini söyledi.
Fazla doğumun diabet açı-
sından risk oluşturduğunu kay-
deden Doç. Dr. Yeşil, şöyle ko-
nuştu:
"Örneğin 5 doğum yapan bir
kadın, hiç doğum yapmamış bir
kadına göre, diabet açısından 3
kat daha risklidir. Gebelikte
mutlaka kan şekeri kontrolü ya-
pılmalıdır.
Şeker hastalığı olanlann ge-
belik öncesi doktor kontrolüne
girip. planlı şekilde hamikliği
başlatmalan gerekir.
Özellikle gebeliğin ilk haf-
talannda kan şekeri iyi ayarlan-
malıdır. Çünkü doğumsal ano-
maifler, gebeliğin ilk haftalan-
nda ortaya çıkar."
Doğuma kadar ilk 20 hafta-
da, anne adaylannın 15 günde
bir; sonra ise haftada bir doktor
kontrolünden geçmesinin şart
olduğunu vurgulayan Doç. Dr.
Yeşil. şeker hastası olan annele-
rin doğumlanru tam teşeküllü
bir sağlık kurumunda yapma-
lannı ve bebeğin ilk saatlerinde
özenh bakıhnasını önerdi.
Annedeki kan şekeri yüksek-
hğinin bebeğe geçtiğini behrten
Doç. Dr. Yeşil. şunlan kaydet-
ü:
"Hamilelikte, yüksek şeker
nedeniyle bebek, irileşmesine
karşm gelişemiyor. Şeker teda-
visi, bebek ve anne ölümterini
azaltıyor. ancak kusurlu doğum-
lan önleyemiyor. Bu yüzden ai-
lesinde şeker hastalığı olan, şiş-
man, gebeliğinde kan şeker
yükselen kadınlar dikkatli olma
ldar. Ayrıca. her hamile kadınd;
mini glikoz testi ile diabet tara
ması vapdmalı."