22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22ŞUBAT1994SALI 14 DUNYADAN ABD haberalma örgütlerine göre, Mısır'da şeriatçılar eylemlere devam ederse, Mübarek iktidardan düşecek Mübarekyönetimibıçaksıründa• Yönetimin, kökten dincilerle başa çıkmak için şiddete başvururken, şeriatçılann eylemlerine zemin haarlayan toplumsal sorunlann üstüne gitmemesi Mısır'ı kargaşaya sürüklüyor. A merikan haberalma ör- gütleri, Mısır'daki şeri- atçılann terör eylemle- rine devam etmeleri durumun- da, Mübarek'in devrilme olasılığının gıderek güçlendiği- ne dikkat çekerek, Ortadoğu'- da Batılılann çıkarlannın tehli- keye gireceğini belirtiyor. Haberalma örgütlerinin ko- nuya ilişkin hazırladıklan ra- porda, kökten dinci akımlann eylemlerini şimdiki hızıyla sür- dükleri takdirde, Mübarek'ın iktidardan düşeceği ve ülkenin ekonomik bir kargaşa ve içsa- vaşa sürükleneceği kaydedili- yor. Ulusal Haberalma Örgütleri- mn Tahminleri adı altında ya- yınlanan raporda, İslami terör örgütlerinin yaşadışı eylemleri- nin sonucunda, Mübarek yöne- timinin devrileceği ve bölgede Amerikan çıkarlannın tehh'ke- ye gireceği iddia ediliyor. Oysa. Mübarek. ülkede her şeyin de- netimi altında olduğunu vurgu- layarak, yabana medyanın ko- nuyu abarttığmı söylüyor. ABD ise Mısır'daki gelişme- lerden büyük kaygı duyuyor. Polis baskınlan, tutukl'ulann maruz kaldığı işkenceler, askeri mahkemeler ve ıdamlar ABD- nin bu görüşlerini güçlendiri- yor. Kökten dincilerin varlık nedeni olan sosyal sorunlara Terörün ve ölüm olaylannın giderek arttığı Mısır'da, Mübarek yönetimi, şeriatçıları susturmak için sert önlemler alıyor. ilişkin hiçbir önlemin almma- ması da kötümserlik tohumla- nnın yeşermesine yol açıyor. Gectiğimiz yıl İsrail Haberal- ma Örgütü'nün haarladığı bir rapor, söz konusu rapor ile benzer görüşleri paylaşıyor. İs- rail raporunda da Mübarek yö- netiminin sağlam temellere oturmadığı, İslami terör örgüt- lerinın eylemlen karşısında iyi- ce zayıflayacağı öne sürülüyor- du. Diğer taraftan Mısır, Filistin' Kurtuluş Örgütü ile İsrail arası- nda gerçekleştirilmeye çahşılan banşı tüm gücüyle destekleyen ülkelerin başında geliyor. Kahire'de Mübarek'in dev- rilmesiyle yönetimi ele geçire- cek kökten dinci bir iktidann. Camp Davıd Antlaşmasını hiçe sayarak, Mısır ve İsrail arasın- daki banşı göz ardı edeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Aynca İran ile ilişkilerde büyük bir ya- kınlaşma döneminin başlaya- cağına da dikkat çekiliyor. Za- ten, İran'ın Mısır'daki İslami terör örgütlerine para ve silah desteği sağladığı ve teröristleri eğittiği biliniyor. Bu aşamada ABD'nin müda- hele etmeye niyetinın olmadığı sezıliyor. Gerçi, Mübarek terö- nstlere karşı aldığı sert önlem- ler karşısında halkın coğunlu- ğunun desteğine sahip. Sanık- lar toplu halde yargt önüne çıkartıhp, toplu halde idam edi- liyor. Yalnızca geçtiğimiz haf- ta. resmi rakamlara göre 942 ki- şinın tutuklandığı bildirildi. Amerikalı yetkililerin uygu- lanan sert tedbirlenn yararlı ol- mayacağına ilişkin uyanlanna karşın, Mübarek tutumunda herhangi bir değişiklik yapma- ya istekli görünmüyor. Amerikalı uzmanlann, top- lumsal sorunlann baskıyla de- ğil, köklü reformlarla çözülece- ği doğrultusunda uyanlan. şimdilık taraftar bulamıyor. Mübarek, ülkedeki tüm laik partilerle ülke genelinde bir uz- laşmaya giderek, kökten dıncı- leri yalnız bırakmayı planlıyor. Ancak, siyasi gözlemciler bu- nun da yarar sağlamayacağı görüşünde. Şıddet olaylan can almaya devam ediyor. 1991'de 96 terö- nst ve polis öldürüldü. Bu sayı 1992'de 322'yeçıktı. Geçtiğimiz yıl ölü sayısı 1116'ya ulaştı. Te- röristler son günlerde, yabana turistlen hedef alarak turizm gelirlerini düşürmeyı hedefli- yor. Terör örgütlerinin başında İslami Grup adındaki kuruluş geliyor. İçinde bulunduğumuz ay ör- güt şu duyuruyu yaptı:"Mısır'- da bulunan turistleri ve yabancı yatırımcıları ülkeyi en kısa za- manda terketmeİeri doğrultu- sunda uyarıyoruz. Zira, yakında geniş çaplı eylemlere başlaya- cağız. İnanclanmızı savunmak için savaşıyonız. Hüsnü Müba- rek'in diktasında insan hakları ve yasalar ayaklar altına alını- yor." Mısır'ın güneyinde mevzıle- nen İslami terör örgütleri, kök- ten dinciler tarafından fınanse edilen okullar, hastaneler, fab- rikalar açıyor ve yoksul halka hükümetin giremediği bölgeler- de hizmet götürüyor. İran'da gerçekleştirilen İslam devrimi ile Mısır'daki eylemler arasında büyük bir koşutluk bulunduğundan, Mübarek yö- netimi, teröristlerin İran tarafı- ndan desteklendiğini ileri sürü- yor. Siyasi gözlemciler. Mısır'da kökten dincilerin başanya ulaş- ması durumunda, tüm kuzey Afrika ülkelerindekı yönetimin şenatçılann eline geçeceğini önesürüyor. Aynca Körfez ülkelennden Suudi Arabistan ve Kuveyt'in de bu gelişmelerden etkilenece- ğine dikkat çekiyor James Adams The Sunday Tımes Kurbanın cellata dönüştüğü gece... A rkadaşım Cemile, "Adamlan dışarı çıkarıp öldürdüler" dediğınde, acaba yanlış mı duydum. diye düşündüm. İCucağımda Cemile'nin küçük kızı. çamurlu parmaklanyla defterime imza aüp duruyordu. Cemile'den çıt çıkmıyordu. "Onlan öldürdünüz mü?" diye sordum aptal aptal. Cemi- le anlamadığnTU sandı. Una bu- lanmış parmaklannı boğazma götürüp "öldüler, öMüler" diye usulcacık fısıldadı. Sonra sor- du: "tngiltere'de de böyle şeyler yapariar mı?" Ne diyeceğimi bi- lemedim. Moskova'dan Tacikistan'ın. antropolog olarak 12 ayımı ge- çireceğim bu uzak köyüne gelir- ken daha kötüsünü ummuş- tum. Gelirken, içsavaşın yıkıcı- hğmı ve arkadaşlanmın da bundan çok fazla kaçamayaca- ğını biliyordum. Hatta kurban olduklannı bile düşünmüştüm. Ama katil olmak?.. Bu aklımın köşesinden bile geçme- mişti. Şiddete başvuramayacak kadar yalın ve naziktiler. Ya da kış akşamlan birlikte, Rusça seslendirilmiş Meksika yapımı pembe dızileri izlerken öyle gö- rünüyorlardı. T.acik köylülerle Pamirliler arasında egemen olan banş havası, içsavaş yüzünden kayboldu. Şimdi Tacikler, sıranın bir gün kendilerinede geleceğini bilerek, komşulanna şiddet uyguluyor. Ancak birkaç hafta önce Moskova'ya gelen haberler tüylerimi ürpertmıştı. İçsavaşı izlemeye gelen Hollandalı bir diplomat, vadinin komünızm karşıtı güçlerin eline geçtiğini söylüyordu. Arkadaşlanm ge- nellikle komünizm yanhlan ol- duğundan. muhalefet gerçek- ten kontrolü ele geçirdiyse, ilk öldürülenler arasında yer ala- caklardı. ISokağa çıkmaya bile korkuyorlar Hemen Duşanbe'ye uçup, sordum soruşturdum. Kentte savaş terörü esiyordu. Oteller Rus birlikleri ve yardım görev- lileriyle dolup taşıyordu. Süre- gerleşen yakıt sıkıntısı yüzün- den arabalar olduklan yerde kalmışü ve insanlar saat 16.00'- dan sonra sokağa çıkmaya kor- kuyordu. Köyün başına gelenlerden kimsenin haberi yoktu, hemen bir arabaya atladım. Şoföre sorular sordum: "Bölgedeki tüm köpriiler yıkılmış mıydı? Savaş yüzünden miydiT" Alaycı bir tavırla "Yok canmt, deprem oldu" dedi. Ken- dimi aptal gibi hissettim. Köye vardım, sanki değişen bir şey yoktu. Keçiler yine eskisi gibi yollardaydı Evet, haklıydım, bu insanlar şiddete başvura- mazdı. Sonra Cemile'ye gittim (tabii bu gerçek ismi değil). Ce- mile. Gorbaçov ya da Margaret Thatcher hakkında tartışmala- ra girmeyi seven zeki bir kadın. Ancak bu kez Pamirliler hak- kında konuşuyordu. Genellikle Pamir dağlannda yaşıyorlardı ama bir avuç ka- dan yaylaya inmişti. O kadar uzun zamandır buradaydılar ki, Tacikler onlarla birlikte yi- yor. düğün törenlerine katılı- yordu. Köydeki öteki insanlar- dan farksızdılar. I Misafirliğe gidip I cinayet işlediler Hele James Dean'e benzeyen bir Pamir genci, köydeki bütün kızlann sevgilisiydı. Cemile, "Pamirlileri alıp götürdüler" de- di yavaşça. Sonra bir monoloğa başladı. Oyküsü şöyleydi: Aylarca süren savaşlardan ve korkudan sonra bir gün, hükü- met güçleri vadiye gelmişti. Pa- mirlileri bulmak için Cemile'- nin kocasına ve başka köylülere sorular yöneltmişlerdi. Korkudan dehşete kapılan Tacikler, Pamirli komşulannın evine gıtmiş ve karanhk bastı- nnca hepsini öldürmüştü. Tacikler evlerine gidince Pa- mirliler akşam yemeğine kal- malannı istemişti. James De- an'e benzeyen genç de ora- damıydı. bilmiyorum. Orday- sa, kaderini ne zaman farket- mişü? "Peki niye, niye onlar" diye sordum. Bağırmak istedim, sonra, Taakistan. Gürcistan, Azerbaycan ve Bosna'daki, söylenmemiş öyküleri, korku- lanyla. komşulanna yöneldik- leri korkunç geceler yaşayan daha bınlerce kadın olduğunu düşündüm. Cemile sorumu yanıtlamadı, yalnız şunlan söylemekle yetin- di: "Çok korkunçtu. Bunu hak etmediler." Kızı oynamaya dışan çıkınca sessiz sessiz ağlamaya başladı. Belki, iki yıl öncesine kadar huzur dolu olan köyüne yas tutuyordu. Ama göz yaşlannın Pamirli- ler için de döküldüğüne emi- nim. Hepsinden öte, içini bir deh- şet duygusu kaplamıştı. Pamir- liler dönerse, cinayetlenn bir sonraki kurbanının kocası ola- cağını biliyordu. Gillian Tett Financial Times dtenazl Öbnek bireysel bir hak nudır? I ngiltere parlamentosunda. Lordlar Kamarası'na bağlı Tıbbi Ahlak Komitesi'nin hazırladığı rapo- run 237. maddesi gönüllü ötenazi (ıstırapsız olüm) tartışmasını tümüyle reddediyor. Bu maddeye göre ötenazi, kasıtlı öldürme olgusunu yasaklayan görüşü çürütecek kadar ciddı bir gerekçe olarak gö- rülmüyor. Aynca komite, ölümü kişisel bir olay ola- • rak değerlendirmiyor. 237 madde bu konuda şöyle diyor: "Ötenazi taitışmasında bireysel çıkarlar. toplu- mun çıkarlarından soyutlanamaz." Gönüllü ötenazi tartışması giderek zorlayıcı bir un- sur haline geliyor. Günümüzde teknolojik gelişmeler insan yaşamını uzatmak için seferber ediliyor. İnsan vücudunun ve beyninin en işe yaramaz hale geldiği durumlarda bile insanlan canlı tutmak için doktorlar ellerinden geleni yapıyor. Sonuçta. bir insanın ölmesi aylan hatta yıllan buluyor. Bu arada hastanın kendisi de yakınlan da büyük ölçüde ıstırap çekmiş oluyor. Aynca hastanın altından kalkamayacağı miktarlarda paralar harcanıyor. Ötenazi taraftarlan soruyor: "İnsan yaşamının saygın ve huzurlu bir şekilde son btıl- masına niçin izin verilmiyor? İnsanlan onursuzca ya- şatmaya çalışmak neden?" İstem dışı gerçekleştirilen ötenazi bile bazı durum- larda. tek çözüm olarak öne sürülüyor. Nietzsche'nin şu sözlerine hak vermemek elde değil:"lnsan onunı ile yaşamanın mümkün olmadığı durumlarda, onurlu bir şekilde ölmeyi tercih ederim." 9 ^ * Prematüre bebek- O lerin durumu en çok I ' tartışılan konuîar- t e n a Z İ • £Sriaek St" lan bazı prematüre bebekler, yaşadıklan sürece ailelerine acı veren birer canlı ol- maktan öteye gitmi- yor. Belki de bilimsel becerikliliğimizi bir kenara bırakıp, ya- salann da desteği ile sürdürülmesi çok zor bir yaşamdan huzurlu bir şekilde aynlmanın yollannı aramalıyız. Zaten sakat olduğu do- ğumdan önce anlaşı- lan ceninleri almıyor muyuz? Bu saydığımız nedenler- le. ötenazi karşıtı bir tartışmaya girmenin ne denli zor olduğu- nu görüyoruz. Yine de doktorlann iyileştirme çaba- lanna güven duyulmah, ne kadar zor olursa olsun tek çare olarak ölüme sanlanlara başka çözümlerin oldu- ğuhatırlatılmalı. Ötenazi konusunda kesin bir yargıya varmak zor. Oxford Üniversitesinden hukuk profesörü Ronald Dvrorkin pek çok insanın sonuçlan yeterince tartma- dan çocuk aldırdığını ve ötenazi taraftan olduğunu belirtiyor. Profesöre göre insanlann ötenaziye karşı veya taraftar olmalan, ince eleyip, sık dokumadan el- de ettikleri kaba bir yaşam kavramına dayanıyor. Dworkin son yazdığı Yaşamı Yönetmek adh kita- bında, ötenazi taraftarlannı liberaller. karşıtlan tutu- cular olarak nitelendiriyor. İki taraf da haklılıklannı tartışırken yaşamın kutsallığı üzerinde duruyorlar. Liberaller yaşamın kutsal olduğunu ileri sürerek, ya- şamın insan onuruna yakışır bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Öte yandan, tutucular ya- şam kutsal olduğu için müdahale edilmesine karşı çıkıyor. Dworkin ötenazi konusunda kendini liberal olarak tanımlıyor. Tıbbi Ahlak Komitesine sunduğu rapor, tartışmalan oldukça kıaştırmakla birlikte, ko- mitenin aldığı karan etkiiemedi. Dworkin'in kuramı reddedildi. Bryan Appleyard The Independent tenazi karşıtlanyla savunuculan arasında ateşli tartışmalar sürerken, Nietzsche'nin şu sözlerine kulak kabartmamak elde değil: İnsan onunı ile yaşamanın mümkün olmadığı durumlarda, onurlu bir şekilde ölmeyi tercih ederim. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Altındağ'da Bir Gövde GösterisL.d) Pazar günü, SHP'nın Altındağ'da sokağa çıkışmı izledim. SHP Altındağ llçe Merkezı'nden bıne yakın arabayla çıktık. İki saati aşkın bir süre, Uğur Mumcu Kültür Merkezı'ne dek, caddelerı, sokakları arşınladık SHP Anakent Beledıyesı başkan adayı Korel Göymen. Altındağ Belediyesı başkan adayı Ali Rıza Koç, SHP'nın Altındağ'dan seçılmış mılletve- killeri Salman Kaya ile Mehmet Kerimoğlu arabanın üs- tündeler. Altındağlı SHP'lılerın yenı buldukları savsözler- den (sloganlardan) bırı şu1 - Demokrasi boynumuza borç, başkanımız Ali Rıza Koç. Çoktandır seçım görmeyince herkes susamış gibi. Soka- ğın tadı bir başka mı ne? Yukarıdan halka, yapılanlar anlatılıyor birkaç sözcükle: - Beş yılda 120 kilometre yol açtık! Ali Rıza Koç'un sesi: - Se^ yıl önce bizi göreve getirdiniz, memnunsanız des- tekleyin, değılseniz eleştirin. Herkese eşıt hizmet ettik. Bir beş yıl daha yetkı verin, buraları Çankaya yapalım, Çanka- ya! Feridun Çelık Mahallesi'nde, ANAP'ın araba kafilesiyle karşılaşıyoruz. O da kalabalık. ANAP adayı Celal Ceyian'ın çok para döktüğü söylenıyor ANAP, eski Altındağ Beledi- yesi Başkanı Muzaffer Ablgan ın yerine, merkez yoklama- sıyla Celal Ceytan'ı gosterdı. Celal Ceylan gelirse bütün kültürel etkinlıklerin 'duracağını söylüyor SHP'liler. ANAP konvoyundan sövgüler geliyor. Şoför: - Ben de senin! karşılığını veriyor. Kızıldere'nin üstünde bir doğal kayalık var; belediye baş- kan yardımcısı Aslan Alp: - Bu tepeyi demokrasi anıtı yapacağız, dıyor, doğal bir anıt. Yanımda oturan Melek Kerimoğlu çok heyecanlı. Melek Kerimoğlu, Milletvekılı Mehmet Kerimoğlu nun eşi. Kımi yerlerden geçerken, elle kurt ışareti yapıyorlar, bunlar ırk- çılar. "Dalokay Gobeği" denılen yerde selamlar artıyor Korel Göymen karşılık veriyor: - Merhaba arkadaşlar, merhaba bacım! Merhaba CHP... Başörtülü bir kadın öpücük gönderıyor, el sallıyor. önder Mahallesi'nde, selam ne demek, yaprak kımılda- mıyor desem yeri SHP Altındağ llçe Başkant Hüseyin Ka- ya: - Önder, Hacılar, Ulubey; bu üç mahallede 7 bin oy var, biz buralarda beş yüz oy alamayız! dıyor. Battalgazi'de se- lam verenler çoğalıyor. Şoförümüz konuşuyor: - Aslında demokrat olmayan adamlara kravat taktırma- yacaksın! dıyor. Oradan ayıracaksın, demokrat mı, değil mı? Altındağ Beledıyesi Başkan Yardımcısı Aslan Alp, eski TRT'cı, sosyal demokrat beledıyelerle ılgili bir özeleştiri yapıyor: - Sosyal demokratlar, kendi kendilerinin akrebıdır. Yap- tıklarımızı halka, seçımden seçime anlatıyoruz. Dıyelım 100 metre koşuyoruz, bunun 50 metresıni iyi koşmuşuz, bu elli metreyı anlatmıyoruz Politika, güzel şeyler yapılmışsa bunun anlatılmasıdır. Biz, Altındağ'da çok şey yaptık. An- cak, Anakent Belediyesı Başkanlığı sırasında Murat Kara- yalçın, bize üç kez geldil Bunların anlatılması polıtıkacılara düserdi. Örneğin, birpark yapılıyor Bu anlatılmıyor insanlara: - Bak, bu park senın çocukların ıçın yapıldı, ben bu parkı yaptım, senın çocukların için. Bunu sen de destekle. Çocu- ğunu gönder parka, oynasın! Bir de, yaptığın bu parkı sık sık denetleyeceksın. Bat- kent'te açılan Tonguç Parkı mezbelelığe dönmüş, kımse bakmıyor. öyle açacağınıza açmayın barı! Bir örnek vereceğim: Torbalı Beledıyesi Başkanı Ertan Ünver'ı herkes tanır. Ünver, hemen her sabah saat 04.00'- lerde, 05.00'lerde kalkar, belediyenin başlattığı işleri denet- lermiş. Sonra gelir yatarmış. Bir sabah, biri telefon etmiş: - Belediye başkanının evi mı? - Evet! - Bu sabah erkenden, Torbalı'nın içinde dolaşan birini gördüm. Size benziyordu çok! - Evet, bendım! - Bakın, ben sizin partmızden değılım, ama karar verdım, oyum sızin! Bir partınin sıyasal kadroları, belediye meclisi üyeleri, il ile genel merkez yetkılılerı, beledıyelerı yalnız bırakmışlar Politika olmadan halkla nasıl kaynaşacak belediyeler? Aslan Alp anlatıyor: - 1989'da SHP belediyeleri, ANAP'ın tümüyle başarısız olmasmdan dolayı kazanmış değil Bu, halkın 12Eylül'den çıkmasının SHP'ye yansıması oldu. SHP, "katılımcılık, ço- ğulculuk. saydam beledıyecilik" dedı, bu çabalar sonunda oylar SHP'ye yöneldı. 12 Mart'tan sonra da böyle oldu. SHP, gerçekte uygulamalarıyla, bunun ıçıni doldurmalıydı. Partı, bunu dolduramadı Sıyasal motıvasyonun (güdülenmenın) yetersızlığı bu sonuçlan doğurdu. Çok şey yapıp, bunu an- latamamış olmak gerçekten acı, diye düşündüm... DSP'den Altındağ'da ilçe yönetim kurulu SHP'ye geçmiş Burada Refah'ın adı bile duyulmuyormuş. CHP'den Yaşar Seyman'ın yollarda fotoğraflarını gördüm "2000 oy ancak alır!" dıyorlar. Uğur Mumcu Kültür Merkezi'ne geldik. iki bın kışı salonu doldurdu. Bunlar, duygudaşlar değil, bu seçımde görev alacak olanlarmış. Anladığım, SHP, belediyenin çabalarıy- la Altındağ'da önde götürüyor. Uğur Mumcu Kultur Mer- kezı'nde, SHP'ye geçen ANAP'ın eski Belediye Başkanı Ünal Gürer, DYP'de adaylığı kabul edılmeyen Halil Günay- dın, SHP II Sekreterı Hacı Demir ile SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ertöz Vahit Suiçmez de vardı. Kalabalıklar ko- nukları ayaktaalkışlıyorlardı. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Bahkçılann gece balık- lan çekmek için yaktıkla- n ateş. 2/ Eski yapı ya da kent kalıntısı... Şiddetli belirtilerle başlayıp kısa sürede ağırlaşan hastalık- lar için kullanılan sözcük. 3/ Sarkaç... Derviş sela- mı. 4/ Dandan yapılan şarabın kımıza kanştınl- masıyla elde edilen eski bir Türk içkisi. 5/ Tut- sak... Alın ya da boynuz- la vuruş. 6/ Geçimsizlik, anlaşmazlık... Saçın küçük tutam- lar biçiminde değişik renklerde boyanmış durumu. 7/ Boru sesi... Keman yapımıyla ünlü bir İtalyan ailesi. 8/ Şeker hastalığı. 9/ Pa>... Eskiden Karagöz oynatılan kah- velere verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Mimarlıkta, yağmur suyunun çatının dışına atılması için yapıya dik olarak düzenlenen kısa oluk... Tavlada bir sayı. 2/ Karakter... Büyük bakraç. 3/ Motorun eskiyen ya da aksayan parçalannı değiştirerek ya da onararak motoru yeni duruma getirme işle- mi. 4/ Armudu, keçisi ve kedisi ünlüdür... Yemek. 5/ Utanç duyma... Eski dilde aşık kemiği. 6/ Bıçak bilemeye yarayan çe- likten, çubuk biçiminde araç... Çelikçomak oyununa ve bu oyunda kullanılan değneğe verilen ad. 7/ Bir renk... Bademden yapılan bir şerbet. 8/ Uğursuzluk. 9/ Gizli yer, köşe bucak... Ariz Nesin'in bir tiyatro yapıü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear