23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 16ŞUBAT1994ÇARŞAMBA Hollanda'daki foklann koruyucu meleği Lenie't Hart, 23 yıldır doğanın korunması için uğraş veriyor Fok öldürenehapiscezasıveriür ŞE\ Kİ AVCI FOÇA - "Genç insanlara inanıyo- nm. Onlarla önceki kuşaklar arasm- daki farkı görüyorum. ÂnJavışlar de- ğişiyor." Bavan Lenie't Hart, VVadden De- nizi'nde yaşayan foklann koruyucu meleği. 23 y ıldır doğanın korunması için uğraş veriyor. Kurduğu Fok Rehabilitasyon ve Araştırma Mer- kezi (Seal Rehabılitation and Rese- arch Cente-SRRC) birçok ülkeden gençlere de kapılannj açmış. Lenie"t Hart yalnız VVadden De- nizi'nde yaşayan foklarla değil, dün- yadaki tüm foklarla yakından ilgile- niyor. Yaşamının 23 yılını doğanın. özellikle de foklann korunmasına adamış olan Hart. Foça'da iki gün kaldı. - Türkiye'de Akdetıiz fokunun (monachus monachus) korunması için çalışmalar y apılıyor. Bu çaltşma- larda karşılaşılacak zorluklar neler- dir? Hollanda'da koruma çalısmala- nna başladığııuz zaman ne gibi zor- luklarla karşılaştınız? Balıkçılaria sonıniarınız var mı? L. HART - Evet. Balıkçılaria problemler var. Kimi balıkçılar so- rumsuzca denizdekı balıklan ve di- ğer canlılan yok edecek biçimde çalışmak istiyorlar. Kımileri ise"De- nizler bizim ekmek tekneıniz" diye- rek denizleri sürekli avlanabilecek- leri şekilde kullanıyorlar. Foklara zarar vermemek için özen gösten- yorlar. Hatta yaralı bir fok gördük- lerinde alıp tedavi için merkezimize getiriyorlar. Kimileri foklan sevmiyorlar. Çünkü foklar için getirilen koruma kararlan onlann sorumsuzca balık avlamalanna engel oluyor. Bu ba- lıkçılaria yaptığımız tartışmalarda bizim ve onlann amaçlannın farklı olmadığını, aslında aynı doğrultuda olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Balıkçılar da biz de temiz ve balıkla dolu bir deniz istiyoruz. Bahkla do- lu bir deniz, hem balıkçılar hem de foklar ıçın. Kısa sürelı çıkarlan için denizlere ve denizdeki canlılara her türlü kö- tülüğü yapabilecek ınsanlan ancak denizlere "ekmek teknesı' gözüyle bakanlar durdurabilir. Yannını -kendı çocuklannın geleceğini bile- Eoklann sakin yerlere ihtiyacı olduğunu hatırlatan Hart şunlan söylüyor: "Bazı alanlann korunması yalnız foklar için değil, balıkçılar ve turizm için de gerekli. İnsanlar, foklarla bir arada yaşamak için bir yol bulmak zorundalar." düşünmeyen sevgisiz insanlardan denizlerin korunması gerekir. - Foklann yaşadığı bölgeleri nasıl konıyorsunuz? Koruma çalışmalan- na halk destek veriyor mu? L. HART - Hollanda'da foklar çok sevılır. Halk onlan bir sembol olarak görür. Eğer kendilerine bile sevgisi olmayan küçük bir kesimi dı- şanda tutarsak. halkın tamamı fok- lan korur. Daha önce de söylediğim gibi sevgiden hiç nasibini almamış kimi balıkçılar denizde fok gördük- lerinde. teknelerini düşmanca onla- nn üzerine sürerler. Ama iyi balıkçı- lar foklara zarar vermemek için et- raflanndan dolaşır. Bir alanın koruma altına alınma- sına, doğanın. foklann, kuşlann ve çevrenin korunmasına karşı olanlar foklara "hırsız, huysuz, alçak" bize de "çügın" diyorlar. Ama foklara bir şey yapamazlar. Çünkü onlar ta- mamen koruma altına alınmıştır. - Peki zarar verirlerse ne olur. Bir fok öldürürlerse... L. HART - Bunu foklara çok kı- zanlar bile yapmazlar. Süresini bil- miyonım. ama fok öldüren hapse atılır. Rahatsız edenlere para cezası kesilir. Yörenin (VVadden Denizi) korucusu anında ceza keser. Lenie't Hart bu sözleri söyledik- ten sonra yardımcısı Dr. Lies Ved- der, Arzu Yıldıran ve Hanm Güçlü- soy hep birlikte gülüşmeye başladı- lar. WWF Foça Pilot Projesi yürü- tücüsü Yalçın Savaş ve ben bu gü- lüşmeye bir anlam veremedik. Ba- yan Hart bizim sormamıza fırsat vermeden anlatmaya başhyor. L. HART - Wadden Denizi'nin korucusu John de Boer fatura ya- zar. Foklan rahatsız eden turistlerin korkulu rüyasıdır. Belli alanlara yalnız balıkçılar gjrebilir. Turistlerin girişi ise yasaktır. Bay Boer ceza kes- meye yetkilidir. Hükümet tarafın- dan atanmıştır. Suçu gördüğünde bir rapor düzenler ve suçluyu mah- kemeye verir. Her şeyi denetlemek ve bölgeyi korumak için tam yetkili- dir. Foklan rahatsız eden bazı tu- ristler Bay Boer'i görünce ceza ye- memek için kaçmaya çalışırlar. Ama bunu başaramazlar. Çünkü John de Boer mutlaka yakalar ve ce- zayı keser. Sevecen bırinsandır. Adı geçtiğinde gülüşümüzün nedenı bu. Her toplumda kurallara tepki du- yankesimlerolur. Kurallarolmazsa teknolojinin alabildiğine geliştiği günümüzde foklar da kuşlar da ba- lıkçılar da olmaz. Bu nedenle kural- lara, korunan alanlara ve her türlü ticari faaliyetin yasaklandığı yeriere ihtiyaçvar. - V üriitüJen koruma çaltşmalarının Akdeniz fokunun neslini sürdürebil- mesi için gereken koşuUarı sağlama- ya yeteceğine inaıuyor musunuz? L. HART - Genç insanlara inanı- yorum. Onlarla önceki kuşaklar arasındaki farkı görüyorum. Anla- yışlar değişiyor. Gençlcr doğanın korunması için bir şey ler y apmak is- teyen yeni bir ruh taşıyorlar ve bu yeni bir şey. Bilgimızle onlara yar- dımcı olmayı seviyorum. - Foça'da ve Akdeniz foklarının yaşadığı diğer bölgelerde turizm hızla geüşiyor. Çok hızlı bir \ apılaşma > ar. Bu gelişmelerin foklara bir zararı do- kunur mu? L.HART - Foklanrrsakin yerlere ihtiyacı vardır. Bazı adalan onlara ayırmak zorundasınız. Hollanda'da bunu yaptık. Bazı yerlere turistler sadece rehber eşliğinde girebilirler. Bazı alanlann korunması yalnız foklar için değil. balıkçılar ve turizm için de gerekli. Getirilen kısıtlamala- nn nedeni turistlere anlatılmalı. Bu mutlaka yaptlmalı. Bir bahkçı tek- nesiyle turistleri gezdirirken. "Bura- da fok mağaralan var. Rahatsız et- memek için adanın biraz açığından çekiyonım" dedığınde turistler ba- lıkçının bu davranışını saygıyla kar- şılarlar. Ekoturizm birçok yerde yapılıyor. Ancak foklann yaşadığı küçük bir adada hem foklan iste- mek hem de turizm yapmak, bu ikisi bir arada olmaz. Bu seçimı yapmak lazım. Akdeniz foku Akdeniz için bir sembol. İnsanlar foklarla bir arada yaşamak için bir yol bulmak zorun- dalar. Eğer dengeyı bulur gittikçe artan ınsan nüfusuyla doğayı dengelerse- niz. bu foklar için de insanlar için de bir çözümdür. En önemli konu eğı- tım. NORVEÇ Çığhk'ın çaknması şokyarattı GÜRHAN L ÇKAN OSLO - Cumartesıyı pazara bağlav an gece Oslo'daki Ulusal Galen'den. Norveç'in yetıştirdiği en ünlü ressam Edvard Munch'un en ünlü tablosu "Çığlık"ın çahnması Norv eç'te ve tüm sanat dünyasında şok yarattı. Galeriye sabah 06.30'da yanaşan Mercedes marka bir minibüsten çıkan iki kişi. birinci kaltaki birpencereye dayadıklan merdivenlecamı kırdılar. Hırsızlardan birisi aşağıda beklerken öteki içeri girdı yc kısa süre sonra elinde tabloy|a dışan çıkiı. Bütün darbe tam 50 saniyesürdü. Müzedışındaki kamera tarafından yakalanan görüntüler kısa sürede dünyanın birçok TVsindeyayımlandı. Ulusal Galeri'de. Kış Olimpiyatı'ndanötürü Munch'un tüm yapıtlan ilk kez biraraya getinlmışti. "Çığhk"da buamaçla ikincı katıan bir aşağı kata indırilmıştı. Müz;nin24saat gözcüy le korunmasına karşın. yapılan bu değişikliğın hırsızlığı teşvik ettiğini MüzeMüdürü Knut Bergdekabuledıvor. Knut Berg, "O sırada aklımı/a böyle bir şey gelmemişti. Sonradan akıilanması kolay"dıyerek şuaçıklamayı yaptı: "Tabloyutaşımasıgüçounuş olmalı. Çerçeveli olarak 110x180 santimetre. Camı kurşun geçirmez olduğu için özellikle ağır ve kalın." Oslo Üniversıtesı'nın sanat profesörü Trygve Nergaard, Munch'un bu yapıtını bez üstüne değil. kalın kartona yaptığını belirterek hasar görme riskinin büyük olduğunu söyledi. "Çığlık"ın satılmasına olanaksız gözüv le bakılıv or. Bu nedenle herhangi birdeğer bıçılmivor. Hırsızlığın va birısmarlama şonucu olduğu y a da en son İsv eç'in Çağdaş Müzesi'nden çalınan Picasso y apıtlan için de akla geldiği gibi "sanat terorizmi" nedenıylevapıldığısanılıyor. Bu ikincı durumda hırsızlargenellikle müzey i ya da yapıtı sigortalayan şirketi arayıp şantaj y aparlar. L'lusal Galeri'de tablodan boşalan yere aynı v apıtın bir afışi açıldı v e altına kısaca "çalındı" yazan bir kağıtılıştınldi Norveç polısı. ellerinde ipucu olup olmadığı sorusunu yanıtsız bırakmakta. Kirlilik BalıkGölleri'ni tehditediyor SAMSUN (AA) - Samsun'un Bafra ilçesindeki Balık Gölleri'nde giderek artan kirlenmenin balıklan tehdit ettiği bildirildi. Bafra Balık Gölleri'ndeki kirliliğin özellikle DSİ'ye ait drcnaj kanallanndan kaynaklandığmı belirten Samsun Çevre Müdürü Celal Kişi, Karaboğaz Gölü'ndeki 42 ton bahğın tehlike altında olduğunu söyledi. Kirliliğin en kısa zamanda önlenmesi gerektiğine dikkati çeken Kişi. şunlan söy ledi: "DSf'nin drenaj kanallarına akan tanmsal atıklar ve kövlülerin bu kanallan kirletmesi, göllerin de kirlenmesine yol açıyor. Oluşturduğumuz komisyon yörede inceleme yaptı. Kanalİarın göllerle olan bağlantısı kesiimediği takdirde yakın bir gelecekte göllerde baİık nesli kuruyacaktır. Yöre halkının bilinçlenmesi, me\sim dışı avlanmanın önlenmesi ile tehlike ortadan kalkar." Eskiden Anadolu köylerinde her evde bulurjan dokuma tezgahlan, artık birer birer yok oluyor Sevgiliye sözü olanbirkilim dokur BÜLENT ECE\İT Duygu yüklü kilimler kımı zaman sevgilive mektup olmuş. kimi za- man şehit ere ağıt olmuş. Kimi za- man masal anlatmış. kimi zaman doğanın rengarenk şıirinı okumuş. Çocuk vegençlerısebanşı. kardeşli- ği ve sevgiyi dile getirmiş dokuduk- lan kilimlerin motiflerinde. Anado- lu köylerinde her evde bulunan do- kuma tezgahlan artık birer birer vok olurken. çeyız sandıklannda saklanmak üzere dokunuyor kilim- ler. Eskı bir köy Alanya'nın Şıhlar Köyü. İran Horasan'dan gelip yöre- ye yerleşen Pirce Alaattin köy ü oluş- turmuş. 200 haneli bu kövde her evde bir dokuma tezgahı bulunu- yor. Ancak kullanılabilir olanlan- nın sayısı 10-15'i geçmiyor. Dokuma tezgahına "ıstar" dıyor yaşlılar. Dokunan kilime ise "farda" deniliyor. Istar ağaçtan yapılıyor. Bu ağaç cinsi katran, gürgen veya çam ağacının öz kısmından oluş- makta. Dokuma için gerekli olan yün ve kıl. ilkbahar ve sonbahar aylannda hayvanlardan kırkılıyor. Kırkılan bu yünler, yıkanıp temizlendikten sonra taraklanıyor. Yünler ip haline getirilecek şekilde hazırlanır. Yünler kendi etraflannda burulduktan son- ra yöredeki deyimiyle "sömek, kol- çak veya teker" haline getirilir. Bu iplikler ya kendi renkleriyle doku- nur, ya da kök boya kullarularak renklendirildikten sonra tezgaha gi- rer. Ancak kök boya yerine modem boyalar ile renklendirmenin son yıl- larda iyice arttığı belirtiliyor. İhtiyaca göre dokuma Şıhlarlılar artık gereksinimlenne göre dokuma yaptıklannı söylüyor- E'ski bir köy Alanya'nın Şıhlar köyü. Horasan'dan gelip yöreye yerleşen Pirce Alaattin, köyü oluşturmuş. 200 haneli bu köyde her evde bir dokuma tezgahı bulunuyor. Ancak kullanılabilir olanlarının sayısı 15'i geçmiyor. lar. 74 yaşındaki Mehınet Yıldınm'- ın dediği gibi "Genç kı/lar çocuklar, vaşlılar duygularını dökerlerdi kilim- lere, halılara. Şimdi sadece çocukla- ra birer tezgah kuruluyor. onlarda orada ovalanıyorlar, ayda yılda bir kilim çıkarıvorlar. Gençlerüniz ise çeyizlik olarak tek tük dokuyorlar." îsa Koca, "Tevellütüm 1330" di- yor. Yanı 88-90 yaşlannda. "Ben yöriiğüm" diye övünürken. cioku- malar konusunda da şunlan anlatı- yor: Yaylaya çıktığunız yok "Eskiden ıstarlar (tezgahlar) var- dı. Istarı yaylaya, serbest yere çakar- dık. Kadınların işi buydu. Şaharlan, kilimleri dokurlardı. Koyunun yii- nünden ip yaparlar, dokurlardı. Ama şimdi yaylaya falan çıktığunız yok ki. Y aylaya çıkan da dokuma yapmı- yor. Köylüler artık hazır alıyorlar ki- limi, haİıyı." Yörede dokunan türlerin başhca- lan şunlar: Alaçuval, sili. seccade ve paspas. bağcık, heybe, kilim. Alaçuval: İçine giysi. ev eşyası koymak amacıyla kullanılan büyük çuvallar. Köyde dokuyan kalmadı- ğı belirtiliyor. t Sili: Anadolu köylerinde çok do- kunmaktadır. Buna "eyerkaşı sili" adı veriliyor. Bu üzerindeki motif- lerden adını almaktadır. Bir başka sılı dokuma ise "dokuzkol sili"dir. Bunun da motıflen farklıdır. Seccade ve paspas: Seccade gencl- lıkle çeyizlik olarak her genç kızın sandığında bulunmaktadır. Dokuz- kol \e uçaklı motifler kullanılmak- tadır. Seccade ölçüleri 60x110 cm. paspasınsa 40x40 veya 50x50 cm'- dır. Bağcık (ip): Genellikle 2-6 metre enınde: 3-4 metre uzunluğunda do- kumalardır. Heybe: Kilim sili tekniğinde do- kunan genellikle tek gözlü, bir yüzü motifli diğer yüzü yoz olarak do- kunmuş dpkumalardır. Kilim: Üzerindeki motiflere göre adlandınlırlar. Anadolu'da en çok dokunan dokuma çeşidi kilimler dokuyanın duygulannı, yerel kültü- rü yansıtır . Boyutlan çok değişken olan ki- limlerin yörede çeşitli adlan bulun- maktadır: "Yenioğlu, kolanlı, çapa kirtme kilim, boz kilim (çul), üzüm gözlü kilim." Kültürün yareunası motifler Dokumalardaki motifler yörenin kültür yansımasıdır. Alanya yöre- sindeki motiflerde ağırhklı olarak yörükler yaşadığı için bu kültür ağırlık kazanmıştır. Yani konar- göçer kültürün bir yansımasını bu yörenin kilim motiflennde bulmak olası. Eyerkaşı silinin ortasında "göz", "direk", "karnıyarık", "göbek ko- lu", motiflen bulunuyor. Kilimler- de; "dokuzkol", "avsallsuyu", "diş- suyu", "koç boynuzu", "dört göz". "üzûmlü", "göz", "eğri su" gıbı mo- tiflerdir. Hey be ve alaçuvallarda ise 'İliksu- yu", "dişsuyu", "etliksuyu", "bışyacık", "büllüç gözü". "çapraz", "burusu", "ala boncuk", "ala bağlı", "koç boynuzu suyu", "eğrsisu", "knrım", "sirtmeç" ve "dört göz" gibi motifler bulunuyor. "uçaklı", "bıçkısuyu", "eğrssu" ve "beş ar- gaç" motifleri de seccade ve paspas- larda uygulanıyor. 50 yaşındaki Çelebi Durusoy, do- kumalarda, bütün motiflerin kulla- nılabileceğini belirtirken. "Genellik- le kırmızı renkleri tercih ediyoruz. Ancak belli bir oranda da beyazın girmesini istiyoruz" diyor. Kilime karşıhk fabrika halısı Emekli imam Şükrii Ergin (65). turistik bölgelerde halı ve kilim satı- cılannın köylerine gelip, camilerde- ki eski kilimleri aldıklannı ve yeni halı ile değiştırdiklerini anımsatıyor. "Artık kilim filan dokuyan yok oğul. Kızlar çeyizlerine koymak için yapı- yorlar çoğunlukla" diyen Şükrü Er- gin. "Kimileri d« yöreye gelen insan- lara kilim satıyorlar tabii. Ekmek pa- rası. Tarlası takkası yoksa kilim do- kuyor, napsın? Ben imam iken çok tüccar geldi. Camideki eski kilimleri alıp, yeni halı ile degiştirmek istedi- ler" dıye yakınıyor. Kültür 11 Müdürlüğü folklor araştırmacısı Naci Ö/can. Alanya vöresindeki dokuma yapan kövlcr- de tezgahlann işler hale geıirilmesi gerektiğine inandığını belırtıyor. Ozcan'a göre köylüye teşvik venl- mesı ve vün ıplik bovama gibi mal- zemelenn sıandarılarına uygun hale getirilmesı vekavboimayayüztutan motitlenn yenıden canlandmlması bunlann kalıplarının çıkanlarak ar- şivicnmesı gcrekivor. Hatta Özcan. bu kilimlerin müzelerde sergılenme- sınden yana olduğunu da dile getiri- yor. Özcan. "Böylece yıllardan beri nesilden nesile aktarılan bir kültürel unsurumuzun yaşatılması sağlana- cak \e ekonomik yaşantımızda bir gelir kaynağı oluşturacaktır" dıyor. EI dokuması yaygı yarışması L'luslararası Bodrum Halı Fuan ve Festivali. EI Dokuması Yaygı Yarışması 28 Mayıs - 4 Hazıran 1994 tarihleri arasında yapılacak. Her ülke kendi yanşmacılan arasın- da ödüllerini belırleyccekler. Türki- ye ise 5 dalda birincilenni seçecek. Etkinliğin son gününde ise tüm ül- kelerin jürileri ile dünyanın önde ge- len halı ıthalatçılarından oluşan dünya jürisi. 5 dalda tüm ülkelerin birincileri arasından dünya birinci- lerini seçecek. Altın halı ödülü Dünya çapmda yapılacak olan bu yanşma sonunda "En İyi Malzeme Tasarımı", "En İyi Boya Tasanmı", "En iyi Desen Tasarımı", "En İyi İşçilik" ve "En İyi Yıkama" için "Altın Halı" ödülü verilecek. Her Altın Halı ödülü kazanan ise 5'er bin dolar para ödülü alacak. Bu yanşmaya katılmak ıstevenler kül- tür müdürlüklerinden form alabile- cek. Tiryakiler, kahveyi birdenbire bırakmamalı ANKARA (ANKA)- Kahve içme alışkanlığı olan kişilerin bunu birdenbire kestıklennde yorgunluk. başağnsı ve önemli ölçüdc enerjı kay bı ortaya çıktığı bildirildi. Kahve alışkanlığı olan kişilerin, kahve ıçmey ı kestıklennde ortaya çıkan bclırtilerin bilinmesine karşın Amerikan Psikiyatri Derneği'nin kafeıni bağımlılık yapan maddeler listesinealmadığı belirtilirken Amenka'da bu konuda yapılan bıraraştırmu. "kafeinin diğer bağımlılık yapan maddelerde olduğu gibi bırakıldığında y oksunluk belirrileri ortay a çıktığınf'saptadı. Araştırmadagündeortalama 235 fincan kahve ıçen 62 kışı ıncclenırken başlangıçta yüzde 2 olan başağnsı yakınmasının kafeıni kesılen kışılerde yüzde 52'ye çıktığı belirlendi. Kafeın v cnlmey e dev am edilen diğer grupta ise başağnsı v akınması oranı y üzde 6 olarak saptandı Araştırmacılar sonuç olarak orta düzeydc kahve lüketen kişilerdebılekahvenın birdenbire bırakılması durumunda. yoksunluk belırtıleri ortaya çıkabileceğini. bu nedenle kahveyi bırakmak isteven kışılenn bunu vavaş yavuş bırakmaldnhalinde v ücudun bu duruma alışdbıleccğını bildirdiler. Spor, erken yaşlanmayı önler KONVA (AA) - Konya Selçuk Ünivcrsıtesi Tıp Fakültesi öğretım üvesi Prof. Dr. Kemal Balcı, v aşam boyu spor v apmanın en ucuz v e en etkili koruv ucu hekımlık olduğunu bclırterek. "Spor kişilerin nıhsal dengesini sağlamakta ve güven duygusunu arttırmaktadır' dedi. Prof Balcı. kalp-damar hastalıklannınyanında birçok rahatsızlığın giderilmesinde sporun rolünün tartışılmaz olduğunu kaydederek şunlan söyledi: "Hareketsizlik tembelliği. tembellik de fazla kiloyu beraberinde getirmektedir. Fazla kilo ise organlardaki bütün rahatsızlıkJann davetçisidir. Hareketsiz yaşamda kaslar zayıflar, iskelet sistemi esnekliğini ve gücünü yitirir, kemiklerde erken kireçlenmeler olur. Böyle kişilerde bel tutukluğu ve bel ağrıları sıklaşır. Siyatik >e bel fıtığı gibi sorunlar da hareketsizlikten kaynaklanmaktadır. Bu hastalıklara maruz kalmamanın tek yolu spor yapmaktır. Spor, bir sağlık iksiri olarak y apdırsa kişileri nıhsal yönden de rahatlatır. Günümüzde kalp-damar hastalıklan önemli bir sonın haline geüniştir. Bu hastalık da hareketsiz yaşamın bir uzanttsıdır. İnsanlar sporu kendisine bir ilke edinerek ve severek yaparsa daha iyi sonuç alır ve ömür boyu sağlıklı yaşar."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear