23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ŞUBAT1994ÇARŞAMBA CUMHURfYET2 SAYFA KULTUR Fernandez'in Spiritualcoşkusu Gülsin Onay, Wilhelmenia Fernandez ve Shelley yönetimindeki London Mozart Players EVİNİLYASOĞLL Cemal Reşid Re> Salonu- nun yönetimini kutlamak ge- rek. Mevsim başında basılan yıllık program yoğun bir ünlü- İer geçidinin habercisi olmuştu. Hafiada ortalama üç-dörı olay >er aiacaktı. Bazen dünyanm en ünlü isimleri art arda gele- cekti Pek çok kişinin önce. "Bunca ünlü sanatçı nasıl gelir, her biri sözûnde dunır mu aca- ba?", sonra da "Bu kadar çok üst üste olaya salon dolar mı?" sorulanna tanık olduk. Hatta. daha ılen gidip. "Richter. Hendri\, Fernandez gibi isimler gelirim der ama son dakikada o konserler iptal olacakhr" şeklin- deki kaygılara da tanık olduk. Şu sıralarda yılın >ansı geçti. Ve en önemli isimlerin tümü de geldi. sözlerinde durdular. İzle- yebildiğimiz kadanyla her biri için salon doldu, hatta bazen taştı. Tüm dileğimiz önümüz- deki yıl salonun bu düzeyi dü- şürmemesi. aynı tempoda. a) nı nıtelıkte programlarla bir gele- neğı yerleştirmesi. Gülsin Onay'ın romantizmı "Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır" deyimi herhalde, "Her yorumcunun kendine özgü bir yöntemi \ardır" olarak çevrile- bilır. Gülsin Onay genelde ro- mantik voruma göz kırpan bir sanatçı. Çoğunlukla Romantik dönem besteci- lerini seçıvor. Veanlaşılan onlan kendi içdünya- sına yakın buluyor. Aynca klasik. gerçekçi. çağ- daş olan bestecilerin de romantik yönlerini bu- lup öne çıkanyor. Son resitalinde Chopin'den bir mozaik ile başlayan gezintisi Medtner'den Mus- sorgksi've kadar yol aldı. Chopin'in romantiz- min doruğundaki Ballade. Noktürn ve-Scher- zo'sunda rubatolann genişliği, renkler vecümle yapılan Gülsin Ona\ "ın kendi imge gücünden de kavnaklanan özel bir romantizm taşıyordu. Si rrunör, op.20 Scherzo'sunda sanatçı, fırtınası ve ince lirizmiyie piyanonun olanaklannı kendi pi- yano çalma kolaylıgı ile birleştirdi. Medtner'i (1880-1951) bu mevsim başında bir başka resita- linde tanıtmıştı. O da romantizmi çağımıza taşımış ve unutulmuş bir besteci. İkinci vandaki Mussorgksı (1839-1881 )'nın "Bir Sergiden Tab- lolar" başlıklı yapıtını nedense son bir yıl içinde birçok pivanisl üst üste çaldı. Her birini kendi- ne özgü yorumu içinde dinlemişük-Çoğunlukla Ravel'ın yapüğı orkestra uyarlamasını duymaya alıştığımızdan özgün halini piyanoda dinleyince kuîağımız orkestra çalgılannın tümünü arar oldu. Gülsin Onay'ın magnetik yorumu bu ger- çekçi bestecinin de romantik yönlerini öne çıkardı. Büyük fortelerdeki doruklar vepianissi- mo pasajlarda Mussorgksı'nin net betimlemele- İ nlü piyanist Howard Shelley London Mo- zart Players ı hem yönetti hem de Haydn'ın konçertosunda solistliğini yaptı. Büyük sahne yeteneğine sahip olan Fernandez'in spirituallardaki coşkusu alıp götürdü dinleyicilerini. ri romantizmin fırtınasına ve Gülsin Onav'ın du>arlılığına göre >ol aldı. Ûilhelmenia Fernandez. Jean-Jacques Bei- nex'in EMva'sı, geçen haftaki resitalinde unutul- maz dakikalar yaşattı. Schubert, Alban Berg, Richard Strausş Henri Duparc \e Aaron Cop- land'ın liedlerini; Francesco Cilea, Puccini ve Meyerbeer'in operalanndan aryalan içeren programın en alımlı yönü Negro Spirituals idi. Fernandez. Schubert, Berg ve Strauss lıedlerle çok ağırbaşlı bir ginş yaptı. Liedlerde prog- ramın son bölümü kadar başanlı mı>dı bılemem (şan uzmanlan daha iyi değerlendirir). Ancak keşke tümüyle müzikal ve spiritual > oğunluğun- da bir program olsaydı diye düşündük. Ö> lesine canlı; sahnesi, dramatik anlatımı öylesine güzel- di ki, her bircümleyi sizede birlikte yaşatıyordu. En ufak hareketi, göz kırpması, gözünü dinleyi- cileredikip onlarla konuşurcasma doğallığı. ete- ğini savurması, şan sanatçılığı kadar bir büyük sahnc yeteneği olduğunu da' gösteriyordu. Dü- parc'ın şarkılannda şiirsel. destansı anlatımına Copland'ın neşesi, Amerikan halk ezgilerinin hüzünlü coşkusu bağiandı. Ve Spirituallardaki coşkusu alıp götürdü dinleyicileri. Cemal Reşıd Rey Salonu'ndaki program notlan bıraz daha özenle hazırlanamaz mı? Kimi yapıt ve bestecisi için açıklama var, kimini bildiğimiz varsayılıyor. Cilea, Puccini \e Meyertoeer için geniş bilgi \en- lirken az tanınan Fransız besteci Henri Duparc (1848-1933). Aaron Cojpland (1900-1990) ıçın hiçbir bilgi verılmemiş. Örneğin Duparc'ın öze- lcştiri ile pek çok yapıtını beğenmeyip yok ettiği- ni, şarkılannın VVagner etkisinde olduğunu ve si- nirsel bunalımlarla I885'ten sonra hiçbir yapıt üretmediğinı bilmek belki Phidyle' ve 'Geziye Çağn' adlı şarkılannı dinlerken etkili olurdu. Zencilerin dinsel ilahileri olan Spirituals hakkı- ndada avdınlatıcı bilgilerverilebilirdi. Buarada konservatuvaröğrencileri Cemal Reşıd Salonu'- nun indirimli programlanndan neden daha çok yararlanmıyorlar bilinmez. Fernandez gibi bir sanatçının sahnesini izlemek, saatlerce çalışa- caklan bir derse. günlerce hazırlanacaklan bir gösteriye ne kadar değerli ipuçlan sunacaktır. Howard Shelley hem şef, hem solist Mozart Players üç gece üst üste İstanbullulann konuğu oldu. Yapı Kredi Ban- kası'nın desteği ile ilk iki gece özel, üçüncü gece halka açık konser verdıler. İngiltere'nın en kı- demli oda orkestralanndan birini genç üyeleri \e geleneksel disiplinleri içinde dinlemek çok bü- yük bir zevkti. Ünlü piyanist Ho*vard Shelley topluluğu hem vönetti hem de Haydn'ın konçer- iosunda solistliğini yaptı. Şcf ve solist birlcştiği zaman Ivo Pogoreliç ile yaptığımız bir söyleşiyı anımsanm: "Bu şefleri hi'ç setmiyorum, hep ken- dilerini düşfinüyorlar, akılları bir sonraki konser- ierinde nereye uçacaklarında.SoUste \eorkestraya yeterince konsantre olamıyor artık hiçbirisi. Onun için bence şefleri yok etmeli \e orkestrayı da solistlerin yönetimine bırakmalı" diyordu. Hovvard Shelley de şeflerden kurtulmuştu. Mo- zart'ın küçük bir gece müziği serenadında ilk iki bölümdeki sanki ısınamamış, utangaç hava di- ğer bölümlerde giderek en coşkulu doruklara tırmandı. Nitelikli bir topluluğun örneği olarak her bir çalgı grubu aynı tonda ses veriyordu. Harika başkemancılannın ardında kemanlar tek keman gibiydi. Viyolalar, çellolar ve iki kontrbas küçük motiflerin aynntısında drama- tik bir yorum sundular. Haydn'ın op. 21 Re majör konçertosunda piyanosunu da orkestra- >a doğru çeviren Shelley. orkestrası>la başbaşa, kendi aitesi ile haşır ncşir. (bir de şefifciazlağı ol- maksızın!) tam bir oda dinletıst sıcaklığı sundu. Hovvard Shelley in zarif ve bılge piyanıstliğıne doyamadığımızı sövlesem. çok kişinin düşünce- sini aktarmış olurum sanıyorum. Önümüzdeki me\sım yıne konuğumuz olsa ve ünlü Rach- maninof programı ile bir resılal \erse Howard Shellev! İSTİSAN Sanatçılar dayanışma için dernek kurduKültür Servisi - İstanbul Bele- diyesi Büyükşehir Tiyatrolan'nda görevli 23 sanatçı tarafından bir dernek kuruldu. istanbul Büyükşe- hir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Sa- natçılan. kısa adıvja İŞTİSAN. ge- çen günlerde tüzelkişilik kazana- rak çalışmalanna başladı. Ü>elerini İstanbul Şehir Tiyatro- lan sanatçılan ile kurumdan emekli sanatçılann oluşturacağı İŞTİ- SAN'ın kuruluş amacı dernek tü- züğünde şöyle özetleniyor: "tstan- bul Şehir Tiyatrolan'nın kuruluş amacına uygun olarak, Türk tivat- rosunun yaratıcı atılımlarına önder- lik edecek yönde sanatsal gelişimine katkıda bulunmak; kurumun gele- neksel yaratma özgürlüğü ilkesini koUamak ve gözetmek; bu göre>ler doğrulnısunda, Şehir Tiyatrosu sa- natçılannın kurumun yönetimine et- kinlikle katılımlannı sağlamak; üye- lerinin yasal. sosyal. ekonomik, öz- lük haklannı. meslek saygınlıklarını konıyup geliştirerek. Şehir Tiy atro- su sanatçılarının birlik ve dayanı- şmalannı sağlamak.''' İlk toplantılannda Hamit Akınlı (Başkan). Başar Sabuncu (Başkan Yardımcısı), Macit Koper (Sekre- ter). Bercis Fesci (Sayman). Burçin Oraloğlu'nu (Üye) Gecici Yönetim kurulu olarak görevlendiren İŞTt- SAN'ın diğer kuruculan: Hale Akınlı, Oya Altekin, Sezai Altekin. Aslan Altîn, Leyla .\ltınt Taner Bar- las, Haldun Ergüvenç, L nal Gürel. Cengiz Keskinkılıç, Erol Keskin, Zihni Küçümen, Gökhan Mete, Candan Sabuncu, Bilkav Tekben, Suphi Tekniker, FUiz Toprak, Ah- met Uz, Haşmet Zeybek. Kurumda göre\ li bütün sanatçılara ulaştınla- cak çağn yazısında ise, "ülkenûzde iktidara talip olanların büyük ço- ğunluğunun, kimi önemli kurumları 'özelleşrirmek', sarmak ya da kendi sîyasal görüşieriyle donatmak eğili- minde olduklan" tehlikesine dikkat çekilerek. Şehir Tiyatrolan'nda da. "tiyatroyu tiyatrocular yönetir" il- kesinin yara aldığı belirtildi. İŞTİ- SAN demokratik, laik, çağdaş ve yaratıcı bir kamu tiyatrosu yolun- da, Şehir Tiyatrosu sanatçılannı çatısı altında bütünleşmeye çağın- yor. En seçme yaylı dörtlülerden Her bakımdan örnek bir oda müziği topluluğu Ludwig Yaylı Çalgılar dörtlüsü ile Arnavutluk'tan Paris'e göçmüş genç bir kemancı Tedi Papavrami ÜNER BtRKAN Şubat ayının ilk günlerinde İzmir'in müzik göklerinden. Fransa'dan gelen yıldızlar geçti: Her bakımdan örnek bir oda müziği topluluğu olan Ludvvig Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ile Arnavut- luk'tan Paris'e göçmüş. pınl pınl, genç, bir kemancı: Tedi Papavra/ni. Önce. 2 şubat çarşamba akşamı Fransız Kültür Merkezi'nde dinledi- ğim Ludwig Dörtlüsü konserinden söz etmek isterim. Adını hem Beetho- ven'den. hem de müzik sevgisi. mü- zikçileri korumasıyla ünlenmiş Bav- yera Kralı İkinci Ludwig'den ahyor bu topluluk (Keman: Jean-Phüippe Audoli, Elenid Owen; Viyola: Padrig Faure; Vı>olonsel: Anne Copery). Flo- ransa'daki uluslararası yanşmada, Menuhin Oda Müziği yanşmasında ödüller kazanmış. Paris'teki Ulusal Yüksek Müzik Konsenatuvan'nın düzenli oda müziği grubu olarak gö- rev yapıyor. Günümüzün en sağlam, sonoritesi en düzgün. program düzeni en seçme yayh dörtlülerinden biri. İzmir'deki unutulmaz oda müziği akşamında. yaylı çalgı dörtlüsü da- ğannın önde gelen iki çağdaş yapıtını. Maurice Ravel'in (1875-1937)'Fa Ma- jör dörtlüsüyle on iki nota müziğinin belli başb üç temsilcisinden biri olan Alban Berg'in (1885-1935) Lirik süiti- ni sundular. Programın başında, İspanyol besteci Joaquin Turina'nın (1882-1949) "La Oracion del Torero" (Boğa Güreşçisinin Duası) adlı kısa ve özlü yapıtı vardı. Yirminci vüzyılın ilk çeyreğinde, sırasıyla 1903. 1926 ve 1925 yıllannda bestelenmiş. bu yüzyıl başının müzik dönüşümü sürecini özetleyen. üç ince, seçkin oda müziği yaratıcısı. Yaylı çalgı topluluklanna. en çok da dörtlülere özgü birlik, arka- daşlık, ortaklaşa müzik yapmanın coşkusu, büyüsü, geometrik yapının kusursuzca ortaya çıkanlmasının din- leyicide (farkına vanlmaksızın) uyandırdığı bütünlük duygusu, en ince aynntılar. sağlamlık, entonasyon kusursuzluğu. renk paletınin seçilme- sindeki incezevk, teknik eksiksizlik... Ludwig Yaylı Çalgılar Dörtlüsü'nü. özellikle o akşam konseri büyük zevk- le dinlediklerine tanık olduğum. genç konservatuvar öğrencilerinin unutmamalannı. kendilerine örnek Padrig Faure(viyola), Anne Copey(viyolonsel), Elenid Owen(keman) ve Jean Pierre Andoli(keman). almalannı diliyorum. Ağabeyleri, ab- lalan gibi, okulu bitirir bitirmez oda müziğine yan çizmemeleri için... İzmir DSO'nun 4-5 şubat hafta sonu konserinin solisti. gerçek anlam- da bir "yıldız"dı: 1971 yılında Tirana'- da (Arnavutluk) doğmuş, ailesiyle bir- likte küçük yaşta Fransa'ya göçetmiş, on bir yaşında Paris Konservatuvan'- nda Fransız hükümetınin burslusu olarak keman eğitimine başlamış, Amoyal, Francescati, Mullova gibi ünlü kemancılarla çalışmış, 1985'te İtalya'da Rodolfo Lipizer yanşması- nda. geçen yıl uluslararası Pablo de Sarasate yanşmasında birincilik ödülünü kazanmış bir genç müzikçi. Kemancı Tedi Papavrami'nin yetişme tablosunun ötesinde. inanılmaz bir yorumlama gücü, bitmez tükenmez bir beyin-beden çahşması ve eşgüdü- mü, doyum olmaz bir cümleleme yete- neği, kıvraklık. anlatım bütünlüğü, entonasyonda ulaşılan o imrendirici düzey var. Müzik göklerinden dün- yamıza inmiş, insanı dinlediklerine inanama>acak ölçüde şaşkına çeviren. gerçek biryıldız. Niccolo Paganini'nin (1782-1840) Re Majör Birinci Konçer- tosu'nu geçmiş günlerin ve günümü- zün ustalanndan yüzlerce kez dinle- miş olabilirsiniz. Bir de Papavrami yo- rumunu dinlemenizi salık veriyorum. Bu isme, Papavrami ismine dikkat et- sin okurlanm (sevgili Hüseyin Sermet- le ortak çalışmalan da var kendisinin). Müzik dünyası daha sık anacak Tedi Papavrami adlı bu harikayı! 4-5 şubat İzmir DSO konserinin ikinci yansında, Ender Sakpınar'ın yö- netimindeki orkestra. Anton Bnıck- ner'in (1824-1896) kırk yaşlannda iken bestelediği, sonradan esaslıca yeni baştan yazdığı. ama en sonunda kataloğuna almaktan vazgeçtiği. Re Minör ("0" numarah) senfonisini ses- lendirdi. Belediye seçimleri atmosferine iyi- den iyiye girdiğimiz şu günlerde. bü- yük kentlerimizin başkan adaylanna "Kent Kültür ve Sanatına Sahip Çıkma" mesajlannın ulaştınlmasında yarar var. Bu hatırlatmayı İzmir'de "İzmir Kent Hareketi" adlı grup baş- lattı son haftalarda; İzmir'e "çağdaş" bir konser salonunun kazandınlması için imza kampanyası başlattı. Küçü- cük bir notta. "Sanatı, müziği, İzmir'i seviyorsanız bize katılın" diye sesleni- yorlar konser dinleyicilenne. DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Ozdemir Asaf Ankara'da oturan Sayın Pelln Özerson Yuvarlağın Köşeleri'ni okumuş, benden özdemir Asafla ilgili bilgi- ler istiyor. Mektubunun girişi şöyle: "Yazarı ve şairi en iyi tant- manın yolu, onun eserlerini okumaktır kuşkusuz. Bu- nunla birlikte, onun geçmişine, edebiyat dünyasındaki yerine, eserlerine ve bu gününe ışık tutan satırlar, bu edebiyat insanını daha içten hissetmemizi sağlamaz mı sizce de?" Sanırım çağdaş eleştiri anlayışınırr önemli bir eksiği bu: Yapıtlarla okurları baş başa bırakmaktan beklenen olumlu sonuçlar fazla abartılıyor. Öylesine ki araştırarak bilgi edinmek isteyenlere birçok durumda, "Şukitaplara başvur" deme olanağı bile bulamıyorsunuz. örnekse Özdemir Asaf'ı anlatan bir kitap gelmiyor aklıma. Yaşa- mı, sanatının özellikleri, düşünceleri... Sayın Pelin Özerson'a Oktay Akbal'ın Şair Dostlarım ile Dost Kitaplar adlı iki yapıtını önerebilirim. Onlarda özdemir Asaf'la ilgili bölümler var. Bir de şairin Benden Sonra Mutluluk adlı kitabının başına Doğan Hızlan'ın eklediği "Kısa Giriş"ilegene bu eleştirmenin Yazılıİliş- kiler'deki iki yazısı, ayrıca Mehmet Kaplan'ın Cumhuri- yet Devri Türk Şiiri'ndeki incelemesi, Özdemir Asaf'ı tanıma, anlama yolunda yararlanılabilecek kaynaklar olarak gösterilebilir. Ama şu bir gerçek: Özdemir Asaf yapıtlarla okurları baş başa bırakma anlayışının olumlu sonuçlarına benzersiz bir örnektir. Bunu neye dayanarak söylüyorum? Adam Yayınları'nın şiir alanında övünülecek bir biriki- mi var. Kitaplarını bastığı bütün şairleri değil, yalnıztop- lu yapıtlarını bastığı şairleri saysak yirmiyi geçer. Yaş sırasına göre: Arif Dino, Nazım Hikmet, Asaf Halet Çe- lebl, Ahmet Muhip Dıranas, Halim Şefik. Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Cahit Irgat, Cahit Kü- lebi, İlhan Berk, ömer Faruk Toprak, Özdemir Asaf, Sabri Altınel, Metin Eloğlu. Edip Cansever, Gülten Akın, CevatÇapan, Ataol Behramoğlu, Bebçet Aysan... Ayrıca yakın bir zamana kadar Rrfat tlgaz, Can Yücel, Ece Ayhan, küçük İskender'in de bütün şiirleri Adam Yayınları'nda basılıyordu. Yazın dünyasının ilgisine, değerlendirmelerine göre düşünülürse özdemir Asaf bu listeden sıyrılıp öne çıka- maz. Eleştirmenler şiirleriyle fazla ilgilenmemişler, adı hiçbir zaman en başta gelen şairlerin arasmda anılma- mıştır. Oysa yapıtlarının satışına bakınca üçüncü sırada oldu- ğu, Nazım Hikmet'i zorladığı görülüyor. Adam Yayın- ları'nda ilki 1982'de, sonuncusu 1988'de yayımlanan ki- taplarının basım sayıları şöyle. Bir Kapı Önunde (9. basım); Yalnızlık Paylaşılmaz (10. basım); Benden Son- ra Mutluluk (7. basım); Yuvarlağın Köşeleri (6. basım); Ça (3. basım). Üstelik ilk iki yapıtta bir araya getırilen şiir kitapları daha önce de bir ya da iki kez basılmış kitap- lar... Görüldüğü gibi eleştirmenlerin yaklaşımıyla okurların yaklaşımı arasmda büyük bir ayrım var. Okurlardan gelen ilgiyi körükleyecek birtakım oyun- lar, şöyle ya da böyle reklam kampanyaları filan mı ya- pılmış? Hayır, ortada doğru dürüst tanıtım yazıları bile yok. - Okurlar mektup yazıp bilgi istiyorlar... Bu üstüode önemle durulması gereken bir durum... - rı ' Kanımca eleştirmenler özdemir Asaf'ın yapıtlarını önyargılardan sıyrılarak yeniden incelemeli, yeniden değerlendirmelidirler. Sayın Pelin özerson'un merak ettiğini söylediği konu- lardan herhangi bir ansiklopedide bulamayacağını san- dıklarıma kısaca değineyim: özdemir Asaf evliydi. Arkasında yanılmıyorsam, biri kız, üçü erkek, dört çocuk bıraktı. Karısı, ünlü sözlükçü Vahid Moran'ın kızı YıkJız Moran tanınmış bir fotoğrafçı- dır. özdemir Asaf görgülü, ince, cana yakın, içten, son de- rece alçakgönüllü bir insandı. 1923'lü olmasına karşın Cağaloğlu'na çok genç yaşta gelmiş, 1910'luların arası- na katılmıştı. Kurduğu Sanat Basımevi zarf, kağıt, fatura işleri ya- pan, iki göz, küçücük bir yerdi. Özenle seçtiği güzel harf- leri vardı. Kitaplarını basımevinin boş zamanlarında, pedal denilen bir makinede sayfa sayfa bastırırdı. Dizgi yanlışma hiç kaflanamazdı. Bu yüzden son yılla- nnda dergilere şiir vermez olmuştu. Yalnız dizgi yanlışı konusunda değil, şiir seçiminde de son derece titizdi. Nitekim beş ciltlik toplu yapıtlarının yarısı, yayımlamayıp arkasında bıraktığı şiirlerden, ya- zılardan, özdeyişlerden oluşmuştur. Özdemir Asaf'ın unutulmaz bir yanı da 1960'ların ünlü edebiyat matinelerindeki tavırlarıydı. Son derece tatlı bir havayla gelir, kendine özgü peltek konuşmasıyla şiirle- rini söyler, alkışa boğulur, iki elini bi r den kafasının iki yanına götürerek çift yanlı asker selamını verir, koca bı- yıklarıyla gülümser. gösterisini genel istek üzerine "La- vinia"adlı şiiriyle noktalardı. özdemir Asaf'ın kendi yaşamına değinen yazıları son kitabı 'Çadır. "Nebiçimad?"derneyin.Şairinadıylabir- leşince Özdemir Asaf'ça oluyor. Var böyle bir şey... Beş kitap tanık... İFSAK'ta "FotoğrafKuram ve Kitaplar" Kültür Servisi - Fotoğraf sanatçısı ve yazar Merih Akoğul yannsaat 19.00'da İFSAK'ta "Fotoğraf Kuramıve Kitaplar" konulu birsöyleşi yapacak. Her ayın üçüncü perşembegünü "Merih Akoğul la Baş Başa" adı altında gerçekleştirilen etkinliklerin ikincisinde Akoğul. fotoğrafm çeşitli sanat kuramlanyla olan ilgisi vc fotoğraf kuranıının oluşmasında yararlanılacak kitaplar hakkında bilgi verecek. Şür Kitapları Fuarı etkinlikleri Kültür Servisi- TankZaferTunaya Külıür Mcrkezı'nde 2.İstanbulŞiirKitaplanFuansürü>or. Fuardakikültür etkinlikleri kapsamındabugünsaat 16.00'da "Şiir Kahvesi"nde Birhan Keskin veOsman Çarmıkçı'nın söyleşisi var. Saat 18.30'da ise "Müzik ve Şiir" konulu toplantı yeralıyor. Tuğrul Tanyol'un vöhettiğı toplantıya konuşmaa olarak Doğan Hızlan. Evin İlyasoğlu ve Orhan Tekelioğlu katılıyor. "ŞairlerOkurlanyla Söyleşiyor" başlıklı söyleşiler dizisinin v annb konuğu Hilmi Yavuz. Vural BahadırBaynl'ınyönettiğisöyleşi.saat 18.30'da gerçekleştirilecek. Ayrıntı'dan "GeceyiAnlat Bana" Kültür Servisi - Aynntı Yayınlan, Amerikalı yazar Djuna Barnes'ın "Geceyi Anlat Bana" adlı romanını okurlara sunuyor. İlk olarak 1936'da yayımlanan roman için İngiliz şairT.S. Elliot. "Yalnızca şiirleterbiyeedilmiş duyarlıklann tam anlamıyla değerlendirebileceğı kadariyi bir roman" diyordu yazdığı önsözde. Romanın yazan Barnes, romanın yanı sıra kısa öykü, oyun ve şiirleriyle de tanınıyor. Gençlik döneminde bazı edebiyat dergilerinde ve gazetelerde makaleleri de yay ımlanan yazann romanlan, çok etkilendiği JamesJoyce'dan izler taşıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear