25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 ARALIK 1994CUMARTESİ 3 Umutsuz yaşanır mı?TOKTAMIŞATEŞ Yirmıbirinci yüzyıla beş sene kaldı. tnsanoğlu (ve de insankızı), bir yan- dan sosyo-ekonomık ve kültürel biri- kimini çoğaltırken bir yandan da bir- birini yemeye devam ediyor. Kavga aslında bir 'paylaşım' kavgası. bir 'bö- liişiim' kavgası. Ama bambaşka isim- ler altında sürüyor. 1994"ün geride bıraktıklannı dü- şündüğümüz zaman; genellıkle olum- suz bir fotoğrafla karşılaşıyoruz. An- cak bu arada çok güzel, çok olumlu şeyler olmadı da deil. Iç polıtikada Türkiye, kısır çelişki- lerden \ e tartışmalardan yakasını kur- taramadı. Bıryılboyuncatartışılanko- nulann ne olduğuna bakınca; hiikü- met u> gulamalan ve özelleştirme, sol- da birlik. Refah'ın yüksehşi ve Gü- neydoğu sorununu ön planda görüyo- ruz Kavıp yıl Çiller hükümetı, uyguladığı iç poli- tika, ekonomik politika ve (bıraz da bunlara bağlı olarak) dış politika açı- smdan 1994'ü bir 'kayıp yü' haline soktu. Oysa ki koalisyoh ortağı SHP, bu koalisyonu yaşatabilmek uğruna solculuğunu' bile rafa kaldırmış ve ınanılmaz derecede 'muti' bir ortak olmuştu. 1994 enflasyonu yüzde 140'lara v urdu. Enflasyonun 'üç rakamlı olma- ması için1 alındığı söylenen '5 Nisan Kararlan'na rağmen bu noktaya ge- lmdiğinde, ekonomıye >ön verenlerin birözeleştin yapması beklenirdi. Oy- sa ki bir yandan bu enflasyon oranı v e bir yandan da Türkiye ekonomisinin yüzde 2 cıvannda küçulmesıne karşın yönetıcılerimız basanü biryddan' söz edebıliyorlar. Vebasınımızınbirbölü- mü de buna alkış tutuyor. Zaten tutma- ması da mümkün değıl, çünkü basının önemlı bır bölümünün kaden hükü- metin ikı dudağının arasında. Bu nok- taya bıraz sonra gene döneceğım. Ekonomik olarak 1994, temelde 'emekçi sımflann' \e bunlann emek- lı, dul ve yetımlerinın bellerinı büktü. 'Fedakâriık' gene bunlardan istendi ve isteseler de istemeseler de bu feda- kârlık, bu kesımlere zorla dayatıldı. Ancak emeklılenn yaptığı bır kongre- de Sayın Tansu ÇUler" ın nasıl alkışlan- dığını ve gözlerini yaşartacak kadar sevgı gösterdıklennı izleyince, "Bu yapdanlar meheldir. Az bOe yapıyor- İar..." demekten kendimı alamadım. 1995 enflasyonu yüzde 52 olarak hedeflendi. Ve memura yüzde 22.5 zam yapılacağı müjdelendı. Tabıi me- murların bır kısmı kıyameti kopan- yor, ama örgütsüzlük burada da belle- rini büküyor. Zaten hükümetımızın ki- mi sayın üyeleri, 'Biz memunımuzu enflasyona ezdirmeyiz' gibısınden in- cıler sıralamakta ki, mantıklı bir insa- nın ruh sağlığını koruması çok güçle- şiyor.. 1994'te en çok tartışılan konular- dan bıri 'özelleştirme' idı. Türkiye'de kötü yönetılen ve topluma bir yük ha- line gelen hantal kamu iktisadi teşeb- büslennin (KİT), şu andaki yapılany- la sürdürülmesini elbette hıç kimse ıs- temez. Ama özelleştirme adı altında bir 'yağma' yapılmasma da cıddi tep- kıler ortaya çıktı. Bu işı kanun hük- münde kararnamelerle yürütemeyece- ğıni anlayan hükümet. şimdi belli bır yasal çerçeveye gırmiş bulunuyor. An- cak özelleştirme konusu hâlâ sona er- miş değil ve ne gibi gelişimler olaca- ğını hep bırlikte ızleyeceğiz. Güneydoğu sorunu. (ki ısteyenler elbette Kürt sorunu olarak da ısimlen- dırebıhrler), 1994'te Türkıye'ningün- demini bınnci dereceden belirlemeye devam etti. Birbiriyle çelişen haber ve ifadeler duyulmasına karşın. bölgede askeri güçlerin önemli ölçüde başan kazandıkları anlaşılıyor. Zaten Sayın Başbakanımız da bulduğu heT fırsatta 'terörle mücadele konusundaki azim ve karariıhklannı(!)' dıle getirmekten geri kalmıyor. Ama bu sorun, hem inarulmaz bo- yutlara varan ekonomik faturasıyla, hem •hukukdevletT ımajını yıkan ki- mi uygulamalanyla, hem de dış ilişki- lerimizi etkileyen yapısıyla Türki- ye'nın gündemindekı yerini daha uzun süre koruyacağa benziyor. Türklye'nln utancı TBMM'dekı DEP mılletvekillennın (mahkûm olmadan önce) milletvekil- İiklennın düşürülmesi ve bazılannm TBMM önünde itıle kakıla polis tara- fmdan gözaltına alınması, Türkiye de- mokrasisı açısından kolay silineme- yecek bır kara leke oldu. O zamanlar bırkaç kere "Demokrat olamayanlar, bari alalh olsunlar" dıye yazmıştım. Ama kım yaza, kim okuya... Ve elde ciddı bir kanıt yok- ken,"PKK'yi Meclis'ten attım" diye miting alanîannda konuşanlar, Avru- pa"nın ve ABD'nin tepkıleri üzerine, aynı insanlara yeniden milletvekili adayı olmalan için el altından teklif- ler götürdüler. Türkıye'ye bu utancı da yaşattılar. Hükümet başkanımız yıl sonuna doğru. "DEP'eyapüanlarRP'yedeya- pdabilir" dıyerek ınanılmaz bir başka demokrası zaafı sergıledi. RP'nin ge- lişmesi, kimilerini çok rahatsız edebi- lir. Hatta bu gelişim sürecinde kimi karanhk noktalar da olabilir. Ama or- tada 'ispadanmış' hiçbir şey yokken böyle konuşulması, sanıyorum ciddi bir demokrasi sorunudur. Refah Partisi, 12 Eylül'ün kendisi- ne verdiği fırsat ve olanaklan sonuna kadar kullanarak hızla büyüdü. Özel- likle 27 Mart yerel seçimlerinde baş- ta Ankara ve lstanbul olmak üzere kentlerimizden çoğunun belediye baş- kanhklannı kazandı. Ve laik kesünde büyük bir paniğe yol açtı. Aslında yerel seçimlerde alınan so- nuç, RP açısından kuşkusuz büyük bir başandır, ama abartılacak bir yönü yoktur. Seçimlerden önce RP, Türki- ye çapında oylann yüzde 30 kadannı almayı ve 1000'in üzerinde merkezde (il, ilçe, belde vs) yerel yönetimi ele geçirmeyi umut ediyordu. Ancak top- ladığı oy oranı yüzde 19'da kaldı ve beklediği belediye başkanlıklannın yansını bile alamadı. RP'liIer ılk anda bir hayal kınklığı- na ugramışlardı. Fakat bir yandan An- kara ve tstanbul sonuçlannın gecik- meli olarak alınması ve bıryandan da karşı taraftaki panik, kısa sürede ken- dilerini toplamalanna neden oldu. Ve RP oylann yüzde 81'ini hiç dikkate almadan, oylann yüzde 19'u ile ken- dinı iktidarda görmeye başlâdı. Işin il- ginç yanı. başkalan da böyle görme- ye başladılar. Şimdiye dek yüzlere kez yazdım. Türkiye'de tslam şenatının iktidar ol- ma şansı fazla yüksek değildır. Ancak böyle bir potansiyel her zaman vardır. RP'nin iktidar yollannı zorlamak için birtakım 'uygunsuz'gırişimlerde bu- lunması da, iktidar yolunu açmaz, tam tersine iktidar yollannı kapatır. Darçın olayı.Mercümekolayı, Bosna için top- lanan paralann bır kısmının hesabının verilememesi vb gibi gelişmeler; RP açısından kolay aklanamayacak leke- lerdır. Türkiye'nin dış ilişkilerindeki olumsuzluk da sürmektedir. Gümrük birlıği konusunda Yunanistan veto- sundan çekinen Türkiye, DEP'lı mil- letvekıllennin bazılannm ağır hapıs cezalanna mahkûm olmasıyla, Avru- pa ülkelerinden toplu bir tepkiyle kar- şı karşıya kaldı Bu arada ABD yöne- timi de (Kongre'den gelecek tepkile- rin endışesiyle) aynı tutumu benimse- dı. Ve TürkVe,.ojhıüthiş' yalnızlığtr • nı bir kez daha gordü. -^j-C" v^ Kısa bir süre için DışışiefTBafeanlı- ğı'nı üstlenen MünitazSoysal ın 'mû- tekabiliyet' esasına dayandırmakiste- diği onurlu dış politika, uygulanma olanağını bulamadan rafa kaldınldı. Olaylann akışına kapılmadan, üzerine gıtmenın yarar mı, zarar mı getirece- ğini kestirebilmek çok güç. Ecevit ve DSP'nin özenle dışarda kalması nedeniyle, ne denli 'solda bir- lik' diye isimlendirilebilir bilmiyo- rum, ama SHP ile CHP'nin birleşme- leri neredeysekesinleşti. Bubirleşme- nın neredeyse 'sıfırlanmış' olan bu partilere bir canlılık getirip getireme- yeceğini zaman içinde göreceğiz. Boyner'i Klm Istiyor? Solda birleşme sancılan yaşanırken, benzer sancılar sağda da yaşandı. Özellıkle iş çevrelerinin dillennden düşürmedikleri ve sürekli dile getir- dıkleri ANAYOL (ANAP-DYP) yö- netimi bir türlü kurulamadı. Bunun yerine SHP destekli bir MHP-DYP an- layışı egemen oldu. Fakat sağdaki boş- luğu doldurmak için yapılan ginşim- lere de devam edıldı. Menderes'inba- şaramadığı 'misyon', genç ve dahapo- tansiyelli görünen Cem Boyner'e dev- redildi. Çok karmaşık birbünye ve ya- pı ile yola çıkan Boyner'in hareketi nereye kadar götürebileceği de, sanı- yorum 1995' in ilk yansmda belli ola- cak. Boyner 'kitle iletişim ara^ an'(med- ya) tarafından da sonuna kadar 'pom- palanmakta.' Bu desteğin Boyner'in kendi gücünden mi kaynaklandığını, yoksa Türkiye'deki 'egemen güç'ün mü bunu istediğini kestirmek çok zor. Ama Türkiye'de kitle iletişim araçla- n, ınanılmaz bir 'promosyon çılgınhgı- na' karşm, hızla küçülmekteler. Gaze- telenn tirajlan azalırken televizyonla- nn da (oransal olarak) izleyicileri aza- lıyor. Bu arada devlete olan borçlan da sürekli artıyor. Böylesine düşük faiz- le böylesine avantajh krediler elbette insanlann elini de bağlıyor, dilini de bağlıyor. / Ancak tüm olumsuzluklara karşın, yazımın başında da vurguladığım üze- re olumlu şeyler de yaşanmadı değil. Örneğın 1994'te insanlar, kitapla 'ye- niden tanıştriar'. Kımı romanların bır- kaç ay içinde 50 bin. 100 bin satması umutlu bir işaretti. Yıllarca suçlu ola- rak gösterilen hatta 1994'te de zaman zaman televizyon kanallannda suç aleti olarak teşhir edilen kitap, okuru ile yeniden buluşmuştu. Yayımcı bir arkadaşım. Türkiye'nin ikinci bir ay- dınlanmanın eşiğinde olduğunu söyle- mişti ki bu söze çok hak veriyorum. 1994, her şeye rağmen umutlanmı- zın yeşerdiği ve 1995 için umutlanmı- zın çoğaldığı biryıldı. Zaten umutsuz- luğa kapılmak gibi bir duygu ve dü- şüncenin hiçbir biçimde yen olmasa gerek. Umutsuz yaşanır mı? Dokunulmazlıkları kaldınlan DEP milletvekilleri Meclis'in önünde gözaltına alındı. # Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, RP'nin, merkezi Libya'da bulunan Uluslararası Çağn Cemıyeti'nden 500 bin dolar yardım aldığı savıyla ilgili soruşturma başlattı. (1) • TBMM, DEP Genel Başkanı Hatip Dicle'nin de aralannda bulunduğu 5 DEP'li ile bir bağımsız mılletvekilinm dokunulmazlığını kaldırdı. TBMM'den karar çıkmadan harekete geçen Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral'ın talimatıyla, dokunulmazlıklan kaldınlan milletvekilleri Meclis kampusundan aynlmadan gözaltına almmaya başlandı. TBMM'yi abluka altına alan ve çıkışlan tutan siyasi polis, Hatip Dıcle ve Şımak Milletvekili Orhan Doğan'ı gözaltına alırken .. dokunuJS^zTfte^ırj kaldınlan diğer '.miüervekılhüi||*adaşlan aerbest blfaktlıncaya kadar Meclis'ten aynlmam'ayı kararlaştırdı. (2) # Türk sinemasının ilk kadın yönetmenı Biige Olgaç, evinde çıkan yangın sonucu 54 yaşında yaşamını yitirdi: (2) # Genco Erkal, bir yıl aradan sonra,"Jeremie Nereye Gidiyorsun?" adlı oyunla Parislı tiyatroseverlerle buluştu. (2) • TBMM. RP'den aynlan Hasan Mezarcı ile DEP Şırnak Milletvekili Selim Sadak'ın da dokunulmazlığını kaldırdı. (3) • Ressam Cihat Burak 79 yaşında Istanbul'da öldü. (3) • Hentbolde Halk Bankası, Mersin Belediyesi'ni 80-11 yenerek Türkiye liglerinin gol rekorunu kırdı. (6) # Ankara Film Festivali'nde En tyi Film Ödülü'nü Yavuz Ozkan'm yönettiği "Bir Sonbahar Hikavesi" adlı filmaldı. (6) Mart # Yunanistan Kültür Bakanı Melina Mereouri 67 yaşında öldü. (7) # Romanya'nın Craiova kentinde yapılan Balkan Kros Şampiyonası'nda Türkiye 11 madalya ile evsahibi Romanya'nın ardından ikinci oldu. (8) # Avrupa Parlamentosu, DEP"lılerin dokunulmazlığının kaldınlması nedeniyle Türkiye'yi kmadı. Avrupa Parlamentosu, gözaltındaki DEP'lilere özgürlük, Kürtlere özerklik hakkı tanınmasını istedi. (10) # Dünyaca ünlü 'yeraltı' yazan Chaıies Bukcmski 73 yaşındada öldü. (10) # lstanbul Boğazı'nda çarpışan iki gemiden likid petrol yüklü olanı yandı. Kent için büyük tehlike yaratan gemi, sonradan söndürülmesine karşın, Marmara Denızi'ni de kapsayan çevre kirliliğine neden oldu. (15-16) # Kıbns Rum bandıralı tanker ile Yunan bandıralı kuru yük gemisinin Boğaz'da çarpışması sonucu 15 kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı. (13) # TBMM'de dokunulmazlığı kaldınlan 5'i DEP'li, bin bağımsız 6 milletvekili, 15 günlük gözaltından sonra rutuklanarak Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ne konuldu. (17) # Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü, 'tmzası Göl' adlı yapıtıyla Abdûlkadir Budak kazandı. (17) # Kulüpler Avrupa Şampiyonası'nda Efes Pilsen, yan final 3. maçında Barcelona'ya 76- 62 venilerek final-four'u kaçırdı. (17) # Serbest Güreş Takımı'nın 90 kilodaki güreşçisi Kenan Şimşek. kadroya giremeyen takım arkadaşı Hikmet Günaydın'ın ağabeyi tarafından tabancayla vuruldu. (18) % Anayasa Mahkemesi, DEP Şırnak Milletvekili Selim Sadak'ın dokunulmazlığını kaldıran TBMM karannı iptal etti. (21) # 66.0scar ödülleri sahiplerini buldu. Ste\en Spielbergin "Schindler'in Listesi" En lyi Filmseçildi. (23) # Sinema oyuncusu, geçen yıl kaybettiğimiz Federico Feİlini nin kansı Giulietta Masina 74 yaşında Roma'da öldü. (23) # Nâzun Hikmet'in kardeşi, Nâzım Hikmet Sanat ve Kültür Vakfı'nın kurucusu ve başkanı Samiye Yalünm 87 yaşında öldü.*(25) # Yerel seçimler yapıldı. RP, birinci olduğu seçimlerde 5'i büyükşehir olmak üzere 27 ilde belediye başkanlığını kazandı. (27) % Italya'da yapılan genel seçimleri. dünyanın en zengin adamlarından bin olan medya imparatoru Sihip Beriusconi liderliğindekı 'Özgürlük trtifakı' kazandı. '2. Cumhuriyet'i kurma'ıddiasıyla 28 nisan tarihinde iş başına gelen hükümette neo-faşistlerin de yer alması büyük tepki topladı. (27) # Absürd tiyatronun son temsilcisi ünlü Fransız oyun yazan Eugene Ionesco öldü. (28) # Caz dünyasımn büyük davulcusu, bestekâr, piyanist Jack De Johnette, Cemal Reşit Rey'de bir konser verdi. (29) Bilge Olgaç Charles Bou^owski Gücü,• • •• gucu yetene...ML'STAFAEKiMEKÇt 1994'ü devirırken. bütçesinde konuşan Milli Savunma Bakanı, askerlik süresinin 18 aya çıkanlma gerekçesini. Jirinovski'ye bağladı. "Rusya'da Jirinovski varî"dedi. Tüylerim diken diken oldu! Bu sözün sanki yabancısı değildim. Yine 1994"ün Aralık ayınm ilk haftasında Türkiye'ye gelen Rus yazan Leonid Juhovsky, şöyle diyordu: - 1996"da Rusya'da cumhurbaşkanı seçimleri var. Jirinovski'nin yüzde 25 oyu var. Yüzde 15 de komünistlerin. Bu, yüzde 40 eder. "Türk düşmankğT ıse yaygm (Sovyetler Birlıği dağılm\ştı. ama "Kıalordu" öylece duruyordu). Yazar Leonid Juhovsky, bu sözlerini ayağa kalkıp konuştuğunda da yıneledi. Özetle şöyle dedi: - Her memleket gibi bizde de maceraperestler, faşistlervar. En iyı generalin en iy ı dostu, düşmandır. Generaller, gaddar bır düşmanı çok zor bulabılıyorlar. Şimdi, Almanya ile düşmanlık bitti gibi, Amerika'yla dost olundu. Düşman Israil'di, şimdi oda olmuyor. Rus ordusu için Osmanlı da o denli korkunç değil, "O da Rus İmparatorluğu'na benziyor'' diyorlar... Rus-Türk savaşı mı? Bunlan, 11 aralık pazar günü çıkan "Ankara Notlan r> ndan aldım. Buna göre Rus-Türk savaşı kapıdaydı! Yazıya şu başlığı koydum: "Rus- Türk Savaşı Kapıda mı?" Başlığı böyle attım, ama içimde bir sıkıntı. "Neden savaş olsun?" sıkıntısı. Banştan yanaysak, neden savaş yazılan yazıyoruz ki? 10 aralık cumartesi gecesi, saat 23.00 sıralannda "Anadolu baskısı" gazete geldi. O saatte, bizim bir işimiz de gazetede gördüğümüz yanlışları düzeltip basımevine telefonla bildinnek, gazetenın her an düzeltilmesı, okurun karşısma eli yüzü düzgün biçimde çıkması gerek. İlk düzeltmeyi kendi yazımın başlığında yaptım, "Türk- Rus Savaşı Kapıda mı?" başlığını çıkardım, şunu yazdım: " "Rus-Türk İVişküeri Hızla GeUştirilmeli!" Ondan sonra yatıp bir güzel uyudum. Milli Savunma Bakanı'nı dinlerken. kara kara düşünüyordum: Rus-Türk savaşı, askerliğın 18 aya çıkanlması ile önlenebilir miydi? Rus yazar Juhovsky, onun da yanıtı veriyordu; şöyle: - Bence bu kısa zamandan yararlanmalıyız. Türk halkının gerçek yüzünü görmeli, göstermeliyiz. Çünkü biz, bize çok yakınız. Size bır çağnda bulunuyorum: Somut bir plan yapmalı, kamuoyu oluşturmalıyız. 1.5 yıl kaldı cumhurbaşkanı seçımine. Bu seçimde bizdeki gericiler. "Türk düşmankğ]'" kartıni oynayacaklardır. Yapacağımızı. elden geldığince çabuk yapmalıyız. Geç kalmamamız gerekir. Aslında aydınlann suçu; her şeyi bilıyorlar, fakat geç kalıyorlar. Benim isteğim, geç kalmayalım! Rus yazan Juhovsky, Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan'ın konuşmasını dinleseydi, sanınm onun da tüyleri diken diken olurdu. 1995'e girerken, bu savaşçı kafanın değışmesi gerekir. Hiçbir hükümet üyesi kürsüden. Türkiye'nin dostlannı saymadı. Yoktu ki! Dostsuz insanlar gibi, dostsuz ülkeler de yalnızdır. O ülkelerde yönetim, gücü, gücü yetenedir. Gücü olan zayıfı ezer. Polis, memuru coplar, dokunulmazlığı kaldınlmış mılletvekilini tartaklar. Yöneticisi kürsüden bağırır: - Ya olacak, ya olacak! Dinleyenler, bir diktatör adayıyla karşı karşıya olduğunu düşünmez bile. Gözü gerilerde kalmış köşe yazan döşenir; "Sanşın, güzel kadın._" der. Kürsüye çıkarken, giyinişine. yürüyüşüne, bacaklanna bakıhr. Ağızlardan salyalar akar! Sileden bir anı 1951-52 yıllannda, Istanbul'da Şile'nin Karacaköyü'nde çok kısa bir süre köy öğretmenliği yapmıştım. Köyün yanı başında Bozkoca Köyü vardı. Oranın öğretmeni bir bayan arkadaş, öğrencilerini de alıp bizim okula gelirdi. Bayan öğretmen, öğrencilerıyle okula geldiğinde, köyümüzün bekçisi, nereden duyarsa duyar, okula damlardı. Bayan öğretmen arkadaşa, "Hoşgeldiniz!'" der. elinı sıkardı. Öğretmen gittıkten sonra da "Elini sıktım, ne güzel, pamuk gibieUer!"derdı. Köşe yazannın "Sanşın güzel kadın" yazısını okurken, bızım köy bekçisi gelir usuma. Kimi milletvekilleri, yazar, çizer ıçeride. Bir bölüğü de girmeyi bekliyor. Işçiler, memurlar sokaklarda. 1993'ün son "Ankara Nodan"nı şu tümceyle bitirmişim: "1994, ona sevgiyle bakanlara kutlu olsun!" (30Arahkl993, Perşembe). 1994'ün son günlerinı, Bosna yazılanyla geçirdim. Bosna ile ilgili. 1994'te bir tekyazı yazdığımı, bunun da yeteıli olmadığını biliyordum. Bosna'nın eski başbakan yardımcısı, lstanbul'da sürgün gibi oturan Muhammed Cengiç'le, Güralp Basım'ın. Deniz Emnıllah'ın. Zahit Gürdal'ın yardımlanyla uzun uzun konuştum. Doğrusu çok şey öğrendim. Bir kez Bosnalılann Türkiye'den gıda, ilaç yardımından daha çok, siyasal yardım istediklerini anladım. O da bizde yok muydu? Deneyimli devlet adamı artık yetişmiyor muydu Türkiye'de? "Beninî memurum işini bilir", "köşe dönmeci" anlayışıyla ne yetişebilirdi ki? Tek Bosna Muhammed Çengıç anlatıyor. şöyle diyordu: - Izzetbegoviç, Hırvatlarla bir federasyon kurdu. Bir tek federasyonla olmaz. Mümkün değil. Böyle bir hükümet kurulamaz. Çünkü Lzzetbegov iç, tek Bosna'dan, üniter Bosna'dan söz ediyor. Federasyonu da bir tek Hırvatlarla yapıyor. Mümkün değil. Şimdi. Bosnalı Müslümanlar, Hırvatlarla federasyon kuruyor ki, ileride de Hırvatlarla, "konfederasyon" kurabilsin. Şimdi Sırplar da haklı olarak, Sırplarla konfederasyon istiyor. Asla böyle bir cumhuriyet kurulamaz, bu biçimde. Hırvatlarla bir konfederasyon kuracaksınız, mümkün değil. Ben, "YediKocah Hürmüz gibi!" diyorum. Gülüyor, "Evet, aynen" diyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear