23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 ARALIK 1994 CARSAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Zorunlu tsssrnınsp •ANKARA(ANKA)- Zorunlu tasarruflann 1995 yılı nema ödemelerinin şubat ayından itibaren yapılmasına ilişkin karar, Yüksek Planlama Kurulu'na sunuldu. Yüksek Planlama Kurulu'nun önümüzdeki günlerde imzalaması gereken karar uyannca, en az 24 ay süreyle tasarrufta bulunmuş olan çahşanlara, hesaplannda biriken tasarruf kesintileri ile işveren katkı paylannın 1994 sonuna kadar getirdiği nemanın üçte biri ödenecek. Ancak hesaplanacak bu üçte bir oranından önceki yıllarda yapılan ödemeler düşülecek. Vergi mükellefine bUdirim zonunluluğu • ANKARA(ANKA)- Stopaj gelir vergisi ile katma değer vergisi mükelleflerine yıllık bildirim zorunluluğu getirildi. Yıllık bildirimlerde bir takvim yılında verilen muhtasar beyanname ile katma değer vergisi beyannamelerinin ilgili sütunlannda yer alan tutarlan yıllık toplamlan göstenlecek. Deterjana standart geldi • ANKARA(ANKA)- Kamu kurumlanna alınacak çamaşır ve bulaşık detarjanlanna standart getirildi. Resmi Gazete'deyer alan karara göre, deterjanlann fiziksel ve kimyasal özellikleri, ambalaj ve depolama koşullan belirlenirken, bunlara uygun olmayan deterjanlann kabul edilmeyeceği bildirildi. Erek: Türkiye GB kapısından girmeli • İSTANBUL (AA) - Devlet Bakanı Alı Şevki Erek, Türkiye'nin kendi sanayisini dünyaya uyarlaması için gümrük birliğı kapısından girmesi gerektiğini söyledi. Erek, Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen "1995 yılında girerken Avrupa Birliği ve Türkiye" konulu toplantıda yaptığı konuşmada, gümrük birliğinin AB'ye giden tam üyelik yolunda bir araç olduğunu belirterek, "1996 yılında Avrupa Birliği üyesi devletler politik entegrasyona gidecekler. Türkiye bunun dışında kalırsa, çok şeyden de geri kalır" dedi. Ekonominin patronu Doğan mı, Gönensay mı sorusuna, Aykon Doğan'dan yanıt: Oıııı ııııdıatap bfle ahnam NURSUN EREL ANKARA - Ekonomi yönetiminde ger- çek patronun kim olduğu sorusuna yanıt aranırken, kararlan kendisinin aldığını öne süren Başbakanlık Ekonomi Başmü- şaviri Prof. Dr. EmreGönensay'ın yakla- şımını değerlendiren Devlet Bakanı Ay- kon Doğan, "Srvasi sorumluluğun bulun- madıgı yerde yetki de oünaz" dedi. "Alı- nan karariar ya da uygulamalar nedeniv- le Meclis'e kim hesap verecek? Yüce Di- van'a kim gidecek" sorulannı gündeme getiren Doğan. Gönensay'ı "muhatap bi- le kabul etmediğhü" söylerken, Başbakan Tansu Çiller'e de "Benimle vasıtayla ım görüşecek?" diye serzenişte bulundu. Hü- kümet üyelerini hedef alan açıklamala- nndan Çiller'in de rahatsızlık duyduğu bıldirilen Gönensay'ın, gelişmelerin ar- dından, ekonomi bürokratlanyla yaptığı "pazartesi toplantüarT için önceki gün çağn yapmadığına dikkat çekildi. Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tara- fından da kabul edilen ABD Temsilciler Meclisi lnsan Haklan Komitesi Başkanı Tom Lantos'a randevu vermeyerek Gö- nensay'la görüştürdü. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Aykon Doğan. Emre Gönensay'ın "Eko- nomide kararlan ben alıyorum, Aykon Doğanzeytinyağıfiyaüanna bakıyor" yo- lundaki açıklamasının ardından büründü- ğü sessizlikten sıynldı. Doğan. "aslında muhatap bile almadığmı" vurguladığı Gönensay'a, Eflatun'un, "Bilmemek ha- ta yapOnr"sözünü anımsattı. Aykon Doğan'ın, Cumhuriyet'in soru- lanna verdiği yanıtlar şöyle: - Başbakan'ın ekonomi koordinasyo- nundan sorumlu kıldığı Gönensay "ın açık- lamalannı nasıl değeriendirdiniz? - Farklı konumlardayız. Beni millet seç- miştir. Başbakan da görev vermiştir. AYKON DOĞAN'DAN • Başbakan benimle vasıtayla mı görüşecek •Yetkilerini bir memura kullandıracaksa kendisi bilir • Ben de memuriyet yaptım, ama böyle hata yapmadım. •Farklı konumlarda iki insanız, beni millet seçmiştir. •Onu muhatap almam, sorumluluğu da yetkisi de yok - Ama Gönensay sorumluluğunuzu sa- dece ze>timağı fhatları ile sınırlamış? - Eflatun'un bir sözü \ardır, "Bilme- mek hata yaptınr." Onu hatırlatmak la- zım. Devlet ışlerinde sorumluluk kime ait? Yüce Divan'a kim gıdiyor? Devlet ışleri üzerinde görüş serdetmeden önce, Türkiye'de hukuku bılmek lazımdır. Şim- di bizim konumuz, seçilmiş kişiler. Efla- tun'un sözüdür bu. "Bilmemek hata yap- tonr." Ben kendi konumumu iyi değerlen- dirirsem hata yapmam ve onu da (Gönen- say) muhatap saymam. Ben memur mu- yum? Üstelik ben memuriyet de yaptım, ama hiçbir zaman böyle hata yapmadım. - Ama Gönensay başkanlığında pazar- tesi ve perşembe günleri toplanan bürok- ratiarta karariar ahnıyor? Hatta bunlar si- ze de nazik bir dille tebliğ edilivormuş? - Oralarda hiçbir karar alınmamıştır, hıçbirtebligatdayapılmamıştır. Devletin memurları var, bunlar tayinle gelir ve so- rumluluklan da yoktur. Bana neyi tebliğ edecekler? Sonuçta önüme yazılı bir me- tin gelır, benim bunu kabul edip etme- mem bana ait bir sorundur. - Hazine'deki atamalara siz im/a atma- dınız. Hatta yeni isimlerin size sorulmadı- ğı da söyleniyor? - Kanunu yeni çıkmıştır, Hazine ve Dış Ticaretaynlmıştır. Henüzdelegasyon ya- pılmadı, dolayısıyla bu aşamada atama ıkılı kararname ile oluyor. - Emre Bey, Başbakan Çiller'in kendi- sini tam yetkili kıldığını söylüyor? - Zannetmem. Başbakan benimle vası- ta ile mi konuşacak? Orada da Eflatun'un sözü geçerli. Bilgi eksıkliğidır hata yap- tıran Ben bu kadar rahatım. Devlet siya- si bırorgandır. Siyası mesuliyetler vardır - Başbakan'ın tercihisizdeğilde Gönen- say gibi görünüyor mu? - Sorumluluk olmayan yerde yetki de yoktur. M\— HULYA GENÇ Cumtıuriyot GSazetesi Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu/ISTANBUL TEL: 512 O5 O5 FAX 514 Or 51 Eski çikolataya yeni fiyat Profilo, makineyi değiştirdi 1 989'da aldıöımız Profilo marka bulaşık makinemız birkaç ay önce kapağından su akıtmaya başladı. Emek Mahallesi'ndeki Profilo servisine başvurduk. Evde ve serviste sorunu gidermeye çalıştılar, ancak giderilemedi. Bunun üzerine Profilo Bölge Müdüriüğü konuyla ilgilendi. 1989 model makinemizi yenisi ile değiştirdiler. Profılo'nun örnek davranışı için tüm ilgililere teşekkür ederim. Erdal Günel/ANKARA Y eğenimi ziyarete giderken ona bir çikolata götürmek istedim. Akdeniz Market'te çeşîtli çikolataların içinden ilk tercihim olan Nestle'yi aldım. Paketin üzerindeki etiket fiyatı ile benden istenilen rakam birbirini tutmuyordu. Bir tüketici olarak bu duruma karşı çıktığımda, Adana'daki dağıtım firmasının ürünü kendilerine pahalı verdiğini, buna göre kendilerinin bu fiyatı belirlediklerini söylediler. Nestle'nin bu olaya sahip çıkacağını hem kendini, hem de tüketicisini koruyacağına inanıyorum. Asuman Tapanyiğit/İSTANBUL • I stanbullu iki okurumuzun şikâyeti de, ürünlerin üzerinde bulunan etiket fiyatlarıyla satış fiyatlannın birbinni tutmaması. • Üretici firmalann son yıllarda geliştirdiği, tüketim mallannın üzerine fiyat etiketi koyma uygulaması, tüketicinin işini kolaylaştırdı. Satın aldığı malın gerçek değerini görerek alışveriş eden tüketicinin aldanma riski böylece azalmış oldu. Asuman Hanım'ın şikâyetini üretici firmaya ilettığimizde, yetkililer söz konusu tarihte Nestle'nin bütün ürünlerine zam yapıldığını ve söz konusu ürünün gerçek fiyatının 20 bin liradan 25 bin liraya çıkanldığını belirttiler. 5 A ylık otomobil dergisi "Car&MarTi, kaçırmamaya çalışıyorum. Ancak, uzunca bir gezide bulunduğum eytül ayında, bu sayıyı edinememiştim. Ekimde Türkiye'ye dönünce, derginin dağıtım yerine gittim ve eski sayıyı istedim. Ekimden itibaren zam geldiğini, bu nedenle 150 bin lira ödemem gerektiğini söylediler. Oysa derginin üzerinde yüz bin lira yazıyordu. Itiraz ettim, "Istemiyorsanız almayın" dediler. Ben de arşivimi bozmamak için almak zorunda kaldım. Şimdi bu arkadaşlannki haksız kazanç değil mi? Bu tip anlayışlan, gazeteniz aracılığıyla protesto ediyorum. Cem Kekeç /istanbul Nisan Kararlan sonrasında Nestle'nin ürün fiyatlannı yeniden belirlediklerini hatıriatan yetkililer, ambalajlann üzerinde ikinci bir etiket bulunmasını bu şekilde açıkladılar. Asuman Hanım'a satılan çikolatanın gerçek değerinin 25 bin lira olduğunu belirttiler. Cem Bey'in durumu ise biraz farklı. Dergi ve gazete gibi süreli yayınlara zam gelmesi halinde, eski sayılann satışlan yeni fiyatlar üzerinden yapılır. Dergi ve gazetelerin üzerinde bulunan eski fiyatlar dikkate alınmaz. Car&Man dergisinin yaptığı, haksız kazanç sağlamak değil, piyasada süregelen bir uygulamayı devam ettirmektir.B Hükümet, gümrük birliğîne hazırlanınıyor • Hükümetin, gümrük birliği için yeterince çalışma yapmadığını belirten tekstil, hazır giyim ve konfeksıyon sektörü ternsilcileri, önümüzdeki dönemde mevzuat uyumu ile birlikte insan haklan ve demokrasi uyumu da istediler. HalitNarin OkanOğuz Ekonomi Servisi - Tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon sek- törü temsilcileri, An- kara'nın, Avrupa Birliği ile yapılacak ortaklık konseyi top- lantısı öncesinde ge- reken hazırlıklan yapmadığını ileri sürdü. Dün düzenlenen basın toplantısında. Türkiye Tekstil Sa- nayii Işverenler Sen- dikası Başkanı Halh Narin, bürokratlany- la mevzuatıyla güm- rük birliğine doğru yol alacak ciddi ve kalıcı bir yapılanma- ya gerek duyulduğu- nu belirterek "Deği- şen bürokratlarla Briiksel'i anlamak mümkün değil. Radi- kaJ tedbirlere ihriyaç var" dedi. Çiller'in sözlerin- deki kararlılığı haya- ta geçirmesi gerekti- ğini söyleyen Narin, şöyle konuştu: "Tek kozumuz Çiller. Çil- ler, kararlılığını tatbi- kata dökmezse güm- rük birliği tartışma- lannın hiçbir anlamı kalmaz." Narin, devletin yiyici değil, üretici sektörlerle yakınlaşması gerektiğini belirtti. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Nur G«r de Türkiye'nin kendi insanı için re- formlara girmesi gerektiğini be- lirterek, Dış Ticaret Müsteşarlı- ğı'nın altı aydır çalışmadığını kaydetti. Ger, " Mevzuat uyum yasala- nndan yalnızca biri çıktı. Patent Yasası, 10 yühk geçiş süresiyle ge- nel kurula indL Çağımızda 10 yü, Nur Ger artikbir asırdır" de- di. Tekstil ve konfek- siyon sektörünün, özelleştirmeyle or- taya çıkacak istih- dam sorununun panzehiri olarak ta- nımlayan Ihracatçı- lar Birliği Başkanı OkanOğuz ise mar- • J ta kadar olan üç ay- lık sürenin çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine işaret et- ti. Beş devlet bakan- lığını, beş günden kısa sürede geçiren hükümetin, niye AB'yle ilişkilerden sorumlu bir bakan- lık kurmakta gecik- tiğini "soran"Oğuz. "İki ayda bir deği- şen müsteşaıiaria bu iş yürürülmez" dedi. Öğuz. konuş- masını şöyle sürdür- dü: "Bu üç aylık sü- rede, mevzuat uyu- munun yanı sıra, in- san haklan ve de- mokraside uyum ça- hşmalan yapdmalı- dır." tstanbul Tekstil ve Hammade lhra- catçılan Birliği Baş- kanı Ertekin Asha- boğlu, Çiller'in aylaröncesinden AB'deki üst düzey yetkililerle di- yaloğa geçmiş olması gerektiği- ni söyleyerek, "19aralıkbadire- sini ucuz aüatnk'" diye konuştu. ATİAD (Avrupa-Türk Işa- damlan ve Sanayicileri Demeği) Başkanı Kemal Şahin de yaptığı konuşmada, başta Almanya ol- mak üzere bütün Avrupa'da iki aydır yoğun girişimler sürdür- düklerini belirterek öneümüzde- ki dönemde Fransa'ya ağırlık vereceklerini kaydetti. DİKKAT, SİGORTANIZ YANABİLİR! SİGORTACILIKTA Y E N İ DÜZE S/gortocı/ık mevzuoü degişti. Sağlıklı ve güvenli bir sigortaalık ortamı amaçlayan yeni mevzuat, sigorta şirketlerine, acentelerine ve sigortalılara yeni yükümlülükler getiriyor. SİGORTA PRİMİNİZİ ZAMANINDA ÖDEYİN, Çünkü artık, Sigorta Şirketinin hasar ödeme sorumluluğu, sigorta priminin veya ilk taksitinin peşin ve nakden ödenmesiyle başlıyor. SİGORTA PRİMİNİZİ DOĞRU KİŞİYE ÖDEYİN. Çünkü artık, tahsilata yetkili olmayan kişi ve kuruluşlara ödenen primler, Sigorta Şîrketinin yükümlülüklerini başlatmıyor ve hasannız ödenmiyor. (Bu uygulama 1. 1. 1995'ten itibaren geçerlidir.) Krtnr Jfvn 1 lastnK fıttdcn MflMn n bpra j«t«)rn*)n JÜUnm lUm IHrlaut Uak. Ita // IMlc llhk Lcl U w > W* «'» «'"«" W (1111 l'S H M 'Mt (111) lli It SS TÜRKİYE SİGORTA VE REASÜRANS ŞİRKETLERİ BİRLİĞİ Tufttıye Sigorta ve Reasurans Şırttetlen Ekiigı uikem(zde sıgortacltk ve reasurans konusunda faalryet gösteren bütun ştffcetlem yasa ge*^gı ûye olckıkJan meslek kuruluşudur Adnatıa Sıgoru • İĞf Gvam Stpm • AGF Ganoo Hayzt * Aksıpru * Ammc» Home S^oro - Intnan \Jt - Aufaiu fiprta • to*k Hajru Sigorta • ksu&a ' ftapk Sigorta * Bırj Sigorta •ftıymdvb&m ' tynKİır Hayat * krkk Stgom * Ggna-U Spns - tmmeıai I M M BENCE IZZETTIN ONDER 'Piyasa'dan 'Demokrasrye "Piyasa" sözcüğü, salt bir tanım olmanın ötesinde, öz- gürlük, serbest girişimcilik, demokrasi vb. birtakım kav- ramları da beraberinde çağrıştırır. Hele bir de piyasa söz- cüğünüri başına "serbest" sıfatı eklenip "serbest piyasa" kavramı kullanıldığında hiçbir şekilde karşı çıkılamaya- cak sihirli bir anahtarı ele geçirmiş oluruz. Böylece, ser- best piyasa, liberalizm, özgürlük vb. gibi kulağa hoş ge- len kavramlan arkaya arkaya dizebiliriz. Hatta karşımız- dakinin kafasında istediğimiz imajı yaratabilmek için, tüm bu kavramlan peşi sıra döktürmemize de gerek yoktur. Sa- dece "piyasa" kavramını kullandığımızda, çoğu zihinler- de istenen imaj yaratıhr. işte sadece Türkiye değil, tüm ka- pitalist âlem, böyle gizemli bir ortamın hoş sarhoşluğunu yaşıyor. Ozelleştirme kavramı da aynı bağlamda kamuoyuna pazarianmaktadır. Mülkiyet, kamu kesiminden özel kesi- me geçince, kârlılığın artaçağı çığlıklan tüm insanlann bi- lincini tutmuş gözüküyor. Ozelleştirme gerçekleştirilince, kârlılığın artaçağı, böylece ekonomiye ciddi katkıda bu- lunulacağı, hatta enflasyonun denetleneceği ileri sürül- mektedir. Bu sarhoşluk yaşanırken, verimlilik nedir, kâr ne- dir, bunların hangisi anlamlıdır? Kimse bunlan sorgulamaz. Ekonomik kaynakların etkin kullanılması, bir yandan mülkiyet kavramı ve ilişkılerinin hiçbir boşluk bırakılma- yacak biçımde tanımlanması, dığer yandan da ekonomi- de müthiş bir faktör akışkanhğının bulunması koşuluna bağlı bulunmaktadır. Bunun anlamı, ekonomide tam re- kabetin olmasıdır. Zira, ancak tam rekabet ortamında, hem mülkiyet sınırlarının tanımı yapılmış hem de faktör akışkanlığı gerçekleştirilmiş olur. Ahlaklı kapitalizm bunu öngörür, ama herkesten ahlak beklemek, aşın saflık olur, hele de kaynak sorunu bu kadar ciddi olunca! Türkiye'de rekabetçi bir ortam yoktur. Bu durumda pi- yasa sözcüğü, tekelciliği ifade etmektedir. Tekel de ken- di başına bir piyasa türüdür. Ne var ki, bu piyasada bir- çok alanda kısıt vardır. Bu kısıt, milli servetin kullanımına karar verenlerden tüketim, tasarruf ve teknoloji seçimine kadar her alana yayılır. Çünkü, karşılıklı mülkiyet alanlan, tekelci piyasada iyi tanımlanmamıştır. Bu nedenle tekel sahibi; çevreyi kullanır, topluma fiyat dikte eder, emek pi- yasasına hakim olur, hatta devlete hakim olur. Kısacası, tekellerin oluştuğu, güçlü holdinglerin bulunduğu ekono- miler, tek yanlı hakim mülkiyet ilişki ve gücünü yansıtır. Bu- na da teknık niteliği itibanyla, piyasa adı verilir. Ancak bu piyasa, liberalizme açık olduğu halde, demokrasiye ka- palıdır. Demokrasi kavramını kimsenin bir aldatmaca olarak kullanma hakkı olamaz. Demokrasi sözcüğünü ağzına alanlar, bunun ıçinı doldurmak zorundadır. KİT'lerin insan ambarı olmasından, Güneydoğu'da yaşanan savaşa ka- dar tüm olgular, görüntüsel olarak demokrasi sorunu ola- rak topluma yansıtılmaktadır. Ancak tüm bu sorunlar, özünde ekonomıktir ve kaynak paylaşımı sorunudur. Yi- netüm bu sorunlar, kaynak paylaşımı açısından mülkiyet ilişkılerinin demokratik olarak belırlenmediğini yansıtmak- tadır. Parlamentodakı temsıl görüntüsü dahi, sıyasal ka- rarlara katılımda mülkiyet sınıriarının yanlış belirlendiğini açıkça göstermektedir. O halde konu, bir kimlik sorunu ya da kültür sorunu ol- maktan öte ve hatta ondan da önce, ekonomiktir. Demok- rasiyi ağzına alan herkesin, önce kaynak paylaşımından söz etmesı gerekir. Kaynak paylaşımını ileri sürmeden, de- mokrasi havariliğine soyunmak, cehalet değil ise aldat- macadır! Böyle bir aldatmacayı çözecek tek faktör, halktn bilin- cidir. Yeni yılın ve tüm yıllann bilinçli davranan insanlığa, al- datıcı olmayan gerçek anlamda mutluluk getirmesini di- lerim. Demokratiklesme sart' Tigrel Avrupa Birliği içinumutsuz •Gümrük Birliği tartışmalan dün İktisadi Kalkınma Vakft'nın düzenlediği bir toplantıda yeniden ele alındı. Toplantıda konuşmacı olarak hazır bulunan Ali Tigrel, AB ile teknik metinle ilgili üzerinde anlaşmaya vanlmamış maddeleri sıraladı. Ekonomi Servisi- Gümrük Birliği ile ilgili ılışkilerin siyası nitelik kazandığını belirten Baş- bakanlık AB Koordinatörü Bü- yükelçı Ali Tigrel Yunanistan konusunda da umutsuz. 7 Mart'a kadar, Yunanistan' ın tavnnın de- ğişmesini beklemediğini dile ge- tiren Tigrel. "ancak Türkiye demokratiklesme alt\apısını hazırlarsa.bu olay engel teşkil etmez" dedi. Sonu gelmeyen Gümrük Bir- liği tartışmalan dün İktisadi Kal- kınma Vakfı"nın düzenlediği bir toplantıda yeniden ele alındı. Toplantıda konuşmacı olarak ha- zır bulunan Alı Tigrel, AB ile teknik metinle ilgili üzerinde an- laşmaya varıimamış maddeleri sıraladı. Tigrel öncelikle mali yardım konusunda ortak bir zeminde bu- luşulamadığına dikkat çekerek şunlan söyledi: "Türkiye'nin hizmetlerin serbest dolaşımı ve verleşim hakkı müzakerelerinin 1995'te başlatılması talebi konusunda henüz anlaşmaya varılmadı. Bu arada fikri ve sinai mülki- yet hakkı ile AT ve GATT stan- dartlannın 1 Ocak 1996'da uy- gulanmaya konulması yolunda da pürüzler bulunuyor. Türki- ye'nin Gümrük Birliği'ne ge- çişten sonra üçüncü ülkelerle ortak gümrük tarifesi ile ilgili çekinceleri de devam ediyor." Öte yandan.Tigrel ortaklık konseyi toplantısı ile ilgili üç önemli noktayı da şöyle sıraladı: -Avrupa Parlemontosu karan- na karşın prtaklık konseyi tpp- landı, - DEP milletvekilleri ile ilgi- li karann Essen zirvesi öncesi açıklanması ortaklık konseyinin ertelenmesine gerekçe oluştur- duğu gibi dönem başkanı Al- manya'nın manevra kabilıyetini de azalttı, -Avrupa Birliği içinde her za- man yalnız 'kalan Yunanistan, Lüxemburg ve Isveç'i yanına çekmeyi başardı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear