23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6KASIM1994PAZAR 8 PAZAR KONUKLARI SUNUŞ: Ülkemizdeson yıllarda, haîtason aylardapatlak veren ekonomik kriz üzerine yaygınolarak "kayıtdışı"ekonomidensöz edilir oldu. Pek çok ekonomi uzmanı bilim adamı kayda alınmayan, trilyonlarca liralık vergikaçağına neden olan kayıt dışı ekonominin kayıt içine alınması durumunda Türkiye 'nin pek çok ekonomik sorununun halledileceği görüşündeler. Bir bölüm ekonomist de kayıt dışı ekonominin,fınansal ve ekonomik denetim mekanizmaları işletilerek kayıt içine alınabileceğini, bunuyapmanın en önemli yollarından birisinin de "endüstriyel demokrasi''yisağlamak olduğunu savunuyorlar. Kayıt dışı ekonomi konusunda aynı adlı bir kitabın yazarı olan Prof. Osman Altuğ ve eski bakanlardan ekonomist Prof. Mustafa Aysan 'la görüştük. DevletdoğrudürüstyönetebiRyormu\ Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuklar İÜ Finansal Muhasebe Profesörü Mustafa Aysan, MÜ Finansman Anabilim Dalı Başkanı Osman Altuğ Prof. Mustafa Aysan Tarsus, 1933 doğumhı. Ortaöğrenimini Tarsus Amerikan Kokji'nde, yükseköğrenimini İC Iktisat Fakühesi'nde yaptı. Buıtun ardt- ndan Harvard (fniversitesi İktisat Fakühed'nden mezun oldu. Doktorasuu İü İktisat Fakühesi'ndeyaptı. 1968'de doçent, 1974 'tepro- fesör oldu. 1981 'de Danışma Mectisi Bütçe Komisyonu Başkanhğı, 1982 - 83 arasında da Ulaştırma Bakanhğı yaptı. Halen İÜİşktme Fakühesifinansalmuhasebeprofesörü vefakühenin Devkt İşletmecia'ği Araştırma Merkezi müdürlüğünü yapmaktadvr. - Yülardtr gündemde, ama geçen ocak ve şubat krizlerinden sonrasürekh'gündemegetirilen Türkiye'de kaytt dışı ekonomiol- gıısu var. Kayıt dışı ekonomi, neden ülkemizde bu kadar yaygın? AYSAN - Bu benim yaklaşık 30 yıldır izlediğım bir konu. Doçentlik tezim denetlemeyle ilgılidır. Bunun asıl sebebi Türki- ye'de ekonomik denetimin çok aksak işlemesidir. - Ekonomik denetim neden aksak işh'yor? AYSAN - Efendim. ekonomik denetim düzenınin bazı un- surlan var. Ülkemizde bu unsurlardan bir kısmı var, bir kısmı da yok. Bu unsurlardan bınsi finansal tablo denetımidir. Bu- nun denetlenmesi şirketlerin ve iş yapan işletmelerin topluma hesap vermesi düzenidir. Bu, yayımlanan bılançolar, kâr- zarardan başlar, verilen vergi beyannamelerine kadar sürer. Çok kanşık bir mekanizmadır. İşletmenin ilgililenyle işletme arasındaki finansal bilgmin denetlenmesi olayıdır. Işte, bu de- netleme işi işlemiyor. Ben, doçentlik tezini yazdığım 70'lerin başından beri "Bu ekonomik denetim düzenini düzeltmeden kayıt dışı ekonpmiyi kayıt içine almaya imkan yoktur" derim. Bunu yaygınlaştıracaksınız. - Bu nasılyaygınlaştırüabihr? AYSAN - Bunu yaygınlaştırmanın yollan var. Bu yollar dünyada biliniyor, bütün ülkelerde biÜniyor. Biz bu açıdan dünyanın en geri ülkelerinden birisiyiz. - Denetim mekanizmaları biUnmesine karşın neden uygukuum- yor? AYSAN - Bence politik mekanizma ıyi işlemediğı, isukrarsız olduğu için... Diğer ülkelerde politik mekanizma yine aksak, ama bizden daha iyi işliyor. Dolayısıyla da bu ekonomik dene- tim düzeninin çeşitli öğeleri yerine geliyor. Bugün top- lumda bile işletmeler denetle- niyor, çevre denetimleri yapıhyor, sosyal sorumluluk denetimi yapılıyor. Ama biz daha bilançoyu denetleyeme- dik. 1989'da çıkan 3568 sayıh kanun, bu alanda bir geliş- medir. Ama bunun 20 yıl iyi uygulanması lazım ki bu eko- nomik denetim düzeninde, finansal bilgi denetimi düze- ninde bir iyileştirme yapıla- bilsin. Bizim ülkemizde asıl kayıt dışı ekonomi küçük ve orta büyüklükteki işletmeler alanmdadır. Bunlann, dene- tim düzeninin içine getirilme- leri lazım. Bizim bazı önerile- rimiz var. Diyoruz ki, "KDV'de istisna ve muafı- yetleri kaldırabm". Yani KDV ödemeyen gruplann sayısını azaltahm; hepsi kayıt içine girsin, ama oranlan düşüreİım. Bizde yüzde 23e kadar zaten KDV alınmıyor. Çünkü ahcıyla satıa anlaşı- yorlar. KDV'yi yaygı- nlaşünrsımz, bir yazarkasa düzenine bağlarsıruz. Türki- ye'de bu başladı. ama o ka- dar çok istisna ve muafiyetler var İci, o zaman az sayıda mal ve hizmetin üzerine yüksek oran koymak zorunda kalı- yorsunuz; o yüksek oranda da vergi tahsil edilemiyor. Oysa bütün öğeleri tek tek tamamla- mak lazım. Ömeğin KDV çok önernli bir alettir. Şimdi vergi iadesinı de kaldırdılar. Böylece hiçbir denetimi kalmadı. Yine bunun bir öğesi olan servet beyanı vardı. O da kalktı. O zaman biz nasıl denetleyeceğiz? Özetle söylemek gerekirse bütün öğe- lerin hepsinde aksıyoruz. Bir başka örnek de vergj beyanname- leri. Bu beyannameler 40 yıldır Türkiye'de bir türlü yaygı- nlaştınlamadı. Herkesin bir geliri var, ama beyanname verenle- rin sayısı iki milyon. Yani Türkiye ekonomisi bu kadar az sayı- da beyannameli üzerinde durmuyor. Buna stopaj mükellefıni de eklerseniz hepsi yedi milyon kişi ediyor. Oysa Türkiye nüfu-ı su 62 milyona doğru gidiyor. Baküğınız zaman, Türkiye'de vergi verenlerin sayısı çok azdır. - Kayıt dtp ekonominin tümü mü kaydedümiyor? AYSAN - Oyle değil. Tümü denetlenmiyor. Kaydetmezseniz denetleyemezsiniz. Kayıt dışı ekonomi de var, denetim dışı eko- nomi de var. Yoksa onlar şu ya da bu şekilde kayda giriyor. Ömeğin milli gelir hesaplannda bunlann tahminleri yapıbyor. Vergi gebrleri hesaplanırken vergi abnamayan kesimlerin gelir- leri hesaplanıyor. Onun içın kayıt dışı ekonomi çok da kayıt dışı değil. Bütün bunlar aşağı yukan bibniyor da bunlarla ilgili denetim düzeni kurulmamış. Bütün bunlann kademe kademe yapıbnası lazım. Biz bir finansal düzenlemeyi altmış yılda yapa- bildik. .Ama iş bununla bitmiyor. Başka şeyler de yapmak lazım. Örneğin KİT'lerin denetimi çok önemü. Ayn bir piya- şaymışçasına KİT'lerde ayn bir denetim düzeni kurmuşuz. Özel sektör başka türlü denetlenmiş. KİT'leri daha iyi denetle- yebilmişiz, ama halka açmamışız. - Konu KİT'lere gebtdşken bağlantıh bir sortım var. Bazı eko- nomistler, kayıt dışı ekonomi yüzmden devletin trilyonlar kay- KDV'de istisna ve muafiyet kaldmlmalı bettiğini, bunun önceükk kayıt içine ahnması gerektiğini söylüyor- lar. Arıbndan da KİT'lerin zararuun günde 300 milyar tiraya yak- laştığını, bir yanda trilyonlar dururken önce KİT'lerin özelleştiril- mesiyolunun seçildiğini savunuyorlar. 5i; bugörüşü nasıl değerlen- diriyorsunuz? AYSAN - Ekonomik denetim düzenini tatminkâr bir düzeye çıkarmadan özelleştirme yapılmaması gerektiğini her zaman sa- vundum. İşletmeyı kapatırsınız, ama en büyük tehlıke de budur. îşsizbğin yüzde 17'yi bulduğu Türkiye'de bunu yapamazsınız. Onun için ışletmeyi sürdürerek özelleşürrneyi yapabılmenın yolu var. Ekonomik denetim düzenini belirli bir yere bağlamak lazım. Finansal denetimi daha iyi yapılan KİT'ler, şu son on yıl dışında çok da iyi vöneüliyordu; çok da iyi sonuçlan vardı. Örneğin 1985 yılında KITler, milb gelirin yüzde beşini kazanıyordu; kâr yapı- yordu. Bugün ise yüzde beşini zarar yapıyor. Bu kadar farklı... Devlet doğru dürüst yönetebiüyor mu? Kamu yönetimi, pobtika yönetimi iyi işlediği zamanlarda KİT'i özelleştirmeden de yönet- mek mümkün. Ama ekonomik denetim düzenini ayarlamadan özelleştirme yaparsanız o zaman sız işletmeyı kapatmış olursu- nuz. Kabul etmek lazım ki KİT'lenmizçok uzun yıllar piyasadan uzak yaşamışlar. Piyasaya açtığınız zaman o, yeni bir kurallar düzenidir. Onun için yavaş yavaş açmak lazım. Çok hızb bir bi- çimde açtığınız ve özel sektörün de denetim düzenini ayarla- mamış olduğunuz zaman, özel sektör cost-benefıt (mabyet-kâr) hesabıru yapacak. Açık tutmak mı, yoksa kapatmak mı kârlı, onun hesabını yapacak. Bizim KİT'lerde bu hesabı yaparsanız yüzde doksanında kapatmak kârlı çıkar. Ama kapatmak mılli ekonomi açısından faydab mıdır, onun aynca hesabırun yapı- bnası lazım. Kâr amacıyla böy- le bir hesap yapıp işletmelen kapatüğmızda devletin uzenne istihdam problemi. üretim problemi, hatta elektrik üretı- mi. demiryolu hızmeti yığılır. Hatta kanıma göre, piyasada tekstil üretimi eksigi çıkar. Bazı arkadaşlar bizim KİT sistemmi çok küçümsüy orlar. Bizim KİT sistemi oysa çok iyıdir ve za- man zaman da dünyaya ömek olmuştur. KİT özelleştirmesi- nin en büyük avantajı şu: Tür- kiye'de 15-20 milyon insan hıs- se sahibi olsa Türkiye'nin bü- tün sorunlan çözülür. Buna enflasyon sorunu da dahildir. 15-20 milyon kişi, küçük hisse sahibi olrnab. 15-20 milyon ki- şiye hesap verme durumunda olan müesseseler, o zaman doğ- ru dürüst kayıt yapmaya mec- bur kalacaklardır Aksi halde kapitalizm yaşamaz. Kapitaliz- min babası Mılton Friedman. "Tann, kapitaüzmi kendi için- de birçok çelişkiyle birbkte ya- ratmış. Bu çeüşkiler önleneme- dikçe ekonomik düzen sonun- da kaosa gider" diyor. Onun aksi görüştekı Galbraith de di- yor kı: "O denetim mekanız- malan olmazsa kapitabzm yaşamaz." Görüyorsunuz ki ekonomik denetim düzenini yerleştirmeden kapitalizmi. b- beral ekonomiyi yaşatmanın imkanı yok. 15-20 milyon kişi hisse sahibi olunca onu artık hiçbir güç önleyemez. Biz buna 'industrial democracy' diyoruz. Yani endüstriyel demokrasi. İşçınin. çahşanın, bütün toplumun, işlet- melerin sahibi olması düzeni. İngiliz özelleştirme programına ba- kabm. Evet, özelleştirme devlete gebr sağlamışür. ama 8.5 milyon İngiliz vatandaşını da hisse sahibi yapmıştır. - Böylece kayıt içi ekonomi de daha zenginlestimi demek istiyor- sunuz? AYSAN - Bu, onlan mecburi olarak kayıt içine çeker. Şirketle- rin faaliyet raporlan vardır. Küçük ortak bunu abr, ınceler. Kötü bir şey görürse de gjder, yüklenir. Bibyorsunuz, genel kurullarda yöneticilere yumurta, domates bile atıyorlar. Küçük ortaklar de- yip geçmeyin. Küçük ortak tabii ki yönetimi etkileyemez, ama kar ister. İşletmenin iyi yöneülmesi ve ortaklanna kar sağlaması açısından bu çok faydab bir baskıdır. Bizim KİTler o kadar de- ğerb kuruluşlardır kı, ekonomi içın bu kontrol mekanizmasını da yapar. İş ki, biz onlan anonım şirket yapabm, borsaya kote ede- lim, orada hısselerini satalım. Erdemir'de yapılan, bütün KİT'- lere yayıldığı zaman bu kuruluşlar, Türkıye'yi yeni baştan yaratı- rlar. Ama modern çağda halk ortakbğını sağlayarak hızmet ede- bibr. Yani Türk ekonomisinin kurtuluşu halkın katılımına ve de- netimine bağlı. - Yani konuşmamızı özetkrsek Türkiye ekonomisinin kurtuluşu halkın katıhmına ve kayıt dışı ekonominin kayıt içine aunmasına bağh. Öyle mi? AYSAN - Yani endüstriyel demokrasinin hayata geçirilmesine bağh. Pek çok ülkede kapitalizm yaygmlaştı. Şimdi en önemli şey, bu endüstriyel demokrasinin sağlanmasıdır. Yani kuruluşlan toplumun mab habne getırdiğjmiz zaman meselemiz kalmaya- caktır. Prof. Dr. Osman Altuğ Yozgat, 1946 doğumhı. Ortaöğrenimini tstanbul Erkek Usesi ve Beyoğlu Ticaret Usesi'nde,yükseköğrenimini tstanbul İktisadi ve Ticari Bitimler Akademisi'nde tamamladı.lhtisas Muhasebeleri Kürsüsü'nde asistan oldu. Doktora tezini deniz taşıt işletmelerinde maüyet, doçentlik tezini holding sirketlerde muhasebe düzeni, profesörlük tezini de FederalAbnanya toplu konutfinansmanmodeh- nin Türkiye'ye uyarlanması konularındayaptı. Pek çok yayımlanmış kitabı, makalesi ve tebtiği var. Son kitabt "Kayıt Dışı Ekono- mi" adm taşıyor. Halen Marmara Üniversitesi Muhasebe - Finansman Anabilim Dalı Baskanı.' adrnı taşıyor. - Sizin isim babahğım yaptığımz 'kayıt dışı ekonomi' deyüni var. Kaytt dışı ekonominin Türkiye'de çok yaygın olduğunu defalarca söylediniz, bu konuda yazılar, kitap yazduuz. Kayıt dışı ekonomi Türkiye'de neden bu kadar yaygın? ALTL'Ğ - Bu soruyu >anıtlamak için biraz gerilere gitmek lazım. 1950 öncesinde Türkiye'de denk bütçe kurabna uygun olarak bir ekonomi poliükası izlenmış; devlet gehrlenyle de\let giderlen bırbıriru karşılamış. Hatta bu devlet giderlennın ıçınde Osmanb'dan kalma borçlar var. '50'li yıllarda denk bütçe kurab- ndan sapmalar başlamış. açık bütçe uygulamalanna geçümiş. Borçlanma da adeta kalkmmanın anahtan olarak ele abnmış. Demokrat Parti dönemınde ana slogan: "Her mahallede bir mil- yoner yaratacağvz." Her mahallede bir mılyoner yaratmak, üre- timle olur. Olay ne yazık ki '50'b yıllarda böyle obnamış; devlet, giderlerini gebrleriyle değil de büyük kısmını borçlanma yoluyla karşılamaya başlamış. Burada bir siyasi taban doğmuş. O da şu: Vergi alma borç al, vergj abna oy al, politikası izlenmiş. Ondan sonra 4 Ağustos 1958 kararlanru görüyoruz. Dolar üç liradan dokuz braya yükseltih'yor. Bunun bir ekonomik sebebi, devletin borçlannın artması ve bu borçlan ödemede zorlanması, o za- man da devalüasyon yaparak dışanya karşı mallanrruzın ucuzlatılması. böylece dış alıcılann özendiribnesi amaçlanmış. 1958 ıstikrar tedbirlerine bir tepki olarak ekonomik yönden 27 Mayıs'ın geldiğini görüyoruz. 27 Mayıs'ta kamu giderlerinin kamu gelirleriyle karşılanması yönünde bir eğibmin varbğıru tes- pıt ediyoruz. Bu eğilimin kanıü da Gelir Vergisi Kanunu'nun yürürlüğe girrnesi. Bana göre 27 Mayıs'ta esas ıhtilal, 293 sayıb Gelir Vergisi Kanunu'nun yürürlüğe girmesi. Bu kanun- la denetim mekanızmalan ge- tiriliyor. Bunlann en önemlisi de servet beyannamesi ve gı- der esası. 1960 ile 1984 arası- nda bu yasa. uygulama alanı buluyor. 1984'te ise 20 yıh aşkın bir süre yürürlükte bu- lunan servet beyannamesi esasmdan vazgeçıbyor. Böy- lece kontrolsüzlük yoluyla kontrol gündeme geliyor. "Ben artık kamu giderlerini borçlanarak karşılanm" zih- niyeti hakim oluyor. - Herhalde servet beyanna- mesi tehEkeb' bulundu... ALTUĞ - Olabihr. Hesap verme meselesi gündeme geb- yor çünkü. 1950'lerde borç- lanma yoluyla kamu gider- lerinin karşılanmasında sü- rekb olarak isükbale poliçe çekildığini görüyorsunuz. Böylece Türkiye'de en büyük devlet adamı, en çok borç alan devlet adamı olarak algı- lanmaya başlanmış. - Zamanın basbakanuun da "Borç,yiğidin kamçısıdtr" yo- lunda bir sözü hâlâ bellekler- de... ALTUĞ - Tabii aldığmız borçla üretici yaünmiara gitmeniz, daha fazla kâr sağ- lamanız. dolayısıyla kânyla borçlannızı ödemeniz anlaşı- hnab "Borç, yiğidin kamçısıdır" derken. Ama biz, aldığımız borçlan prodüktif yatın- mlarda değil, cari harcamalarda kullanmışız. Bütün bunlann so- nunda bir ikileme düşüyorsunuz. Kamu fınansmanı kamu gelirleriyle mi karşılanmab, yoksa borçlarla mı karşılanmab? Bir de ekonomik olay var. Borçlar artükça faizler arüyor, faizler artükça enflasyon aruyor, enflas- yon arttıkça paradaki sıfırlar arüyor, paradaki sıfırlar artükça sosyal huzursuzluk başbyor. - Herhalde bununla ahlaki çöküntû de başhyor... ALTUĞ - Ben buna moral değerlerde yeni anlayışlar diyo- rum. - Peki bu borçlanmamn temeh'nde ne yatıyor? ALTUĞ - Bunun temebnde herkesı ve her kesimi vergi mükel- lefı yapmamak yaüyor. Gebnış geçmiş siyasi partilerimizin hiç- birisinin seçim beyannameleri ya da parti programlannda herke- sı ve her kesimi vergi mükellefi yapma yönünde bırakın vaadi. temenniye dahi rastlayamazsıruz. Bunun özünde de gayri mem- nun bir seçmen kitlesi yaratmamak yatar. Bunun için de "Biz en iyisi vergi almayahm, borç alabm. Seçmenden vergi istemezsek seçmen de bize o zaman oy verir. Biz de rahat edenz, o da rahat eder. Vergi yoluyla sağlaya- madığımız fınansmanı borç yoluyla sağlanz. Sonraki nesillere poliçe çelceriz" siyaseti uyguluyorlar. Bu tabloyu 27 Mart yerel seçımlerinde çok açık seçik görüyoruz. 27 Mart seçimlennde 32 milyon seçmen oy kullandı; buna karşıbk Türkiye'de vergi mü- kellefi sayısı üç milyon. Bunun bir milyonu götürü usulde vergi- lendirilenler, kalan iki milyonu da akbnıza gelen her türlü beyan- name veren mükellef sayısı. Bunun yani sıra vergi veren bir de ücretli kesim var. Bunun içinde iki milyon kamu personeb, yak- Türkvergi sistemi topaldır \ Başkb laşık üç milyon da SSK'ye bağh çabşan bulunuyor. Bu durumda "Türkiye'de ıktidan kim tayin ediyor" diye ıster istemez sormak zorundasınız. 32 mılyonun sekiz milyonu hem o>, hem vergi ve- riyor Buna karştbk 24 milyon da vergi ödemıyor. sadece oy veri- yor. Seçmen mozaiği böyle olunca ıktidara talip olanlar da "Aman bu 24 mılyonu ürİcütmeyelim. Biz bu 24 milyonun o\oı- nu alarak ıktidar oluyoruz. O zaman biz bunlan kesınbkle vergi mükellefi yapmayabm" dıyorlar. - Peki bu nasıloluyor? ALTUĞ - Ekonomik olayı belgeye bağladığınızda ister is- temez bu belgenin de bir takipçısı olması lazım. Devlet herkesi vergi mükellefi yapmadığı için Türk vergi sistemi bu nedenle to- paldır. Ya ahcı ya da saücı vergi mükellefi değildır. Çoğu zaman hiçbiri vergi mükellefi değildir. Bu nedenle iki taraf için fatura almak, cazibesini kaybediyor. Devlet de fatura almanın cazibesi- ni artüna önlemler almıyor. Faturarun cazibesini yıtirmesinın kökeninde de yine reel gebri artürma çabası var. Aİıayla satıa dev lete karşı bir çıkar birbğıne gınyorlar. Bö> lece devletin hakkı- na karşı gerçekten bir şer güç oluşu>or. - IS'eden böyle davrandtklanm dahafazla açabiUr mismiz? ALTUĞ - Nedenlen ne kadar hakb olursa okun düzensizhği savunduğunuz zaman devlete karşı itaatsizlik etmış olursunuz. Çünkü devlet "Parayı kazanan vergısini versin" diyor. Bu siyasi mozaik ya da siyası taban nedenıyle devlet. \ergi alamadıkça vergj verenlere zam yapıyor. SSK primlerini alamadıkça bu primleri artünyor. Ve öyle bir durum orlaya çıkıyor ki \ergj ve- renle vermeyen arasında bir haksız rekabet doğuyor. Bu siyasi taban nedenıyle de sık sık ve ıster istemez vergi aflan çı- kanlması gündeme gebyor Bu vergi aflannın çıkanbnab. da vergi vermeyenlerin ödül- lendıribnelen anlamına geb- >or. Yani bu. seçmen mozaiği içindeki 24 milyonun ödüllen- dirilmesı demektir. - Bu, geleneksel olarak nu böyk? ALTUĞ - Evet ve almış başıru gidiyor. Birtakım kont- rol üniteleri. örneğin ücretble- re vergj iadesi getırmek istı- yorsunuz. Ama bütün mate- matik kurallara aykın bir tab- loortayaçıkı\or Alünışmil- yonluk nüfusu. 5 milyonluk memur ve işçi kesimiyle kont- rol alüna almak istiyorsunuz. Hele bu beş milyonun üç mil- yonunun gerçekte aldığı üc- retler. bordrolannda doğrula- namıyor. Kayıt dışı istihdam yürürlükteyse bu böyle olu- yor. Ya da kayıtlann gerçe- kleri yansıtmadığı bir isti- hdam mekanizması söz ko- nusuysa o zaman sizin ekono- mik kontrol düzenini ku- rmanızmümkün olmuyor. Faturanın cazip hale geti- rilmesı esas. Ama bunu cazip hale getirmemek için ebmız- den ne geliyorsa yapıyoruz. Fatura nama yazıbyor, amj kasa fişi hamiline. Demek k. Türkiye'de her şeyi nama yazıb hale getirmek zorundayız. Hiçbir şey. hamibne olmamab. - Peki, bu topal dediğimz sistem nastliyilestiriHr? ALTUĞ - Herkesi ve her kesimi vergi mükellefi yaparak. Böy- lece bir otokontrol kurmuş oluruz. Bir kişi devlete ne gelir ne de gider beyan ediyorsa o zaman bu işte bir aksakbk var demektir. Ya yasadışı iş yapıyordur ya da mağara kovuklannda yaşıyor- dur. Bizim bu insanlara bu tür bir yaşam bıçimini reva görmeye de hakkımız yoktur. Dediğim sistem uygulandığı takdirde bu tip yaşam biçimi olanlara da sosyal güvenbği götürmüş oluruz. - Yanisözleriniziözetkrsek, kayıt dışı ekonomiyi zapturapt ahv- na aldığımız zaman ekonomik sorunlanrmzı çözmüş olacağız. Öyk mi? ALTUĞ - Özelleştirmeme sonucu KİTlerin Türk ekonomisi- ne günlük yükünün 250 milyar lira olduğu söyleniyor. Buna karşıbk kayıt dışı ekonominin kayıt alüna abnmaması ile devle- tin uğradığı vergi kayıp ve kaçağı günlük bir trilyon branm üze- rinde. Devletin asgari 379 trilyon brabk vergi kayıp ve kaçağı var. - Yanidevkt bu vergikri toplamayı değil, KİTkri özelkştirmeyi yeğa'yor. Muhtemekn bu KITler birilerine depeşkeş çeküeçek... ALTUĞ - Vergi vermeyenlerden vergi almamak içın KİT'leri özeUeştirme yöntemı seçiyoruz. Vergi vermeyenler vergi verme- meye devam etsin ve dolayısıyla sebepsiz zenginleşme içinde ol surîlar. Ama biz KİT'leri elden çıkarahm. Günlük bir trilyonun üzerindeki kayıp ve kaçak için kopartıbnayan fırtmaya bakın, bir de 250 milyar için kopanlan gürültüye bakın. Bunun da ne- deni, KİTler yaklaşık 250 bin kişıyi ügilendiren bir olay. Oysa diğeri kitlekri ilgilendinyor. Bu durumda 250 bin oy kay betseniz ne olur, kaybeüneseniz ne olur? Öbür tarafta 24 milyon oy var.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear