Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAırA CUMHURIYtl 6KASIM1994PAZAK
14 KULTUR
Atatürk Kültür Merkezi 6 aydır onanlamıyor, CRR Konser Salonu 'niteliğini' yitiriyor
IstanbuFda sanatm geleceği...
HANDAN ŞENKÖKEN
Dünyadaki benzerleriyle boy ölçü-
şen.programlarıylafestivalleriaratma-
yan, konuk sanatçılan ağırlayabilecek
koşullarla donanmış tek salon olma
özettiğini taşıyan Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'mm; "abşdnuşm
dçmda" konuklara ve "işievi dışında"
hizmetlere sunulduğunu, ariık "küttür-
de çoksesli dönem"(!) başladığmı ve bu
uğurda sanatçı odalarınm "mesdde"
bile dönüştürüldüğünü daha önce
yazmıştık.(8 Ekim 1994, Cumhuriyet).
Kısa bir süre sonra Genel Sanat Yö-
netmeni Aydtn Gün, sessizliğini bozdu:
O güne dek "Hukukçular Derneği".
"Ensar Vakfi" ve MÜSİAD'af Müsta-
kil Sanayici ve İşadamları Derneği)
tahsis edilen salon. bu kez "MilB Genç-
tik Vakfı Istanbul ŞubesTne ve Küçük-
yalı Anadolu Musikisi Derneği'ne veril-
mek istenince, Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nu kalitesizlik istilası'mian ko-
rumayı görev edinmiş Aydın Gün'ün
sabır taşı ve tahmat'/ûra karşılık isti-
fasmı sundu.ı1 Kasvn 1994)
Aydın Gün. elliyıllık deneyimine da-
yanarak, bu tür etkinliklere izin verildi-
ğinde, arkasının bir 'baraj patlaması'
gibi büyük bir hızla süreceğine dikkati
çekivor, "şeytana külahını ters giydir-
mekte, iğnenin deliğinden de>eler geçir-
mekte çok usta olan bazı politika tez-
gahtarlanmızı artık biç kimse durdura-
mayacaktır'V/vordu istifa mekıubun-
da.
Sonunda da ekliyordu: "...Eğer bir
tophımdfl "dün" yani geçmiş "bugüıTü
yönetijorsa, (ölüler yaşayanlan rehin
almışsa) o toplum hastadır...Geleceği,
gelişmeyi ve dönüşmeyi öngörmeyen bir
kürtür, çıkmaz sokaktır.
Dostoyevski "tnsan o kadar alçaktır
ki, sonunda herşeye katlanır, herşeye
uyum sağlar" demişti. Usta yazar izin
verirse, bu özdeyişi şöyle değiştirmek is-
tiyonım:
'Bazı insanlar o kadar alçaktır ki, so-
nunda herşeye katlanır, herşeye uyum
sağlarlar.'
Kişiyi ve kişiliği yaratan en sağlam
kaynak, Hnsan aklının direnişi'dir, ben
Atatürkçülüğü de 'aklın direnişi' olarak
algılıyor ve yorumluyorum."
Avdtn Gün'ün ıstifasına ilk destek
SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'dan
geldi. Gün'ün onurlu tavrmı saygıyla
karşıladıklarını belirten Sağlar, fstan-
bul Büyüksehir Belediye Başkanı Tay-
yip Erdoğan"/ eleştirerek. "Çağdaş kül-
tür yerine. çağdışı kütrürü savunanlar,
ulu&al kültürümüz yerine, Arap kül-
türûnü koymay a çalışanlar, amaçlanna
ulaşamayacaklardır"dedı.
Sağlar, RP libelediyebaşkanlarınm,
seçildiklerinden bu yana halkın sorun-
larma çözüm bulmak verine. sorun ya-
rattıklarım savunarak. "Gözü dönmüş-
hık derecesindeki iktidar hırsıyla üike-
ye ve halkın btitünlüğümi sağlayan de-
ğerlere saldırı içinde olduklarT'm belirt-
ti.
Fikri Sağlar, kurumlarm demokratik
işleyişini de hazmedemeyen Tayyip Er-
doğan m"kamuya ait kummlan, kendi
yandaştanna peşkeş çektiği"m savun-
du.
Kültür politikasmı"st\iüeşme, de-
mokratikleşme ve çoksesluik"o/ara£
niteleyen İstanbul Büyüksehir Beledi-
yesi Kültür Dairesi Başkanı Şenol De-
miröz ıse, "Türkiye'de her düşünce ken-
disini bizim mekanlanmızda rahatlıkla
ifade edecektir"görüşünde.
İstanbul'un ve Türkiye'nin en önemli
sanat ve kültür merkezi olan Atatürk
Kültür Merkezi nin ihaie karmaşasT-
nın kurbanı olduğunu, Kültür Ba-
kanlığı nın açttğı ihalelerin bir türlü so-
nuçlanmadığmı da vaznuştık. (6 Ekim
1994. Cumhuriyet).
Onarım gerekçesiyle Mayıs 1994 'te
kapaıılan AKM için üç ihale yapıldi.
Üçüncü ihaleyi Net Holding kazandı
ancak kesin sonuç açıklanmadı. Ardı-
ndan Kültür Bakanlığı ihaleyi Simko '-
nun aldığmı bildirdi.
Geçen hafta bu ihalenin de iptal edil-
' diği söylentileri yaygmlaştı. İhale iptal
edilmişti ancak bu kez Kültür Bakanlığı
değil. Maliye Bakanlığı tarafmdan.
Şimdi Net Holding, Maliye'den vize,
Sayıştav'dan lasdik aldığmda AKM'-
nin onarımına başlayacak. Kültür Ba-
kanlığı yeıkıhlerı, yıl sonuna dek hiç ol-
mazsa Oda Tiyatrosu 'nun yetiştirilece-
ğini öne sürüyor. Bu da elbet. hiçhir so-
runun çözümü değil.
6 avdır süren bu ilginç karmaşa,
AKM'de 'hayati tehlike' var gerekçe-
siyle sürüvor. İstanbul Devlet Tiyatro-
su, Birim Tivatro ve Taksim Sahnesi'-
nde oyunlarını sahnelerken, İstanbul
Devlet Opera ve Balesiile İstanbulDev-
let Senfoni Orkesırası Aya Irini ve Ce-
mal Reşit Rey Konser Salonu 'nda kon-
serlerini ve gösıerilerini sunmaya çalışı-
yor.
Çalgılar oradan oraya taşınıp harap
olurken, yöneticiler mekan bulmak ve
uvgun koşullar yaratmak ıçin çabagiis-
terip, didinivorlar.
Buyıl gerçekten inucizeler yaratabi-
tenler' varolabiliyor. İstanbul'da sanat,
demokrasi ve şeriat çekişmesinin tam
ortasmda. Kısır çekişmeler sürdürülü-
yor, olumlu gelişmeler sürekli erteleni-
yor. Artık Atatürk Kültür Merkezi'nin
6 aydır kapalı olmasına ve Cemal Reşit
Konser Salonu nunda ticari, siyasal-
ideoiojik etkinliklere' yer verilmesine
tepki göstermek gerek.
Yerel vönetimlerin kendi kurallartna
göre 'keyfi uygulamalarT, İsıanbul'un
uluslararası sanat ortammdaki yerini
de sarstyor
. 'Hayati tehlike' aslında sadece
AKMjçin değil, lüm İstanbul için ge-
çerli. İstanbul Platjormu'nun dilegetir-
dıği eı/iı:"lstanbul dünyaya kapalı,
kendi içine döniik, evrensel değerierden
uzaklaşan, yerel değerlerin sığlığıoda
boğulan, çağın son yıllannın dinamiz-
mine katılmayan bir metropol ouna
sakıncasıyla karşı karşıya mıT
Arkadaşlarımı: Gamze Vanm, Pelin
Özer ve Asu Maro. "İstanbul'da sa-
natın geteceğini nasıl göriiyorsunuz V
sorusuna vanıl aradılar.
TURGAY FİŞEK0 (Şair): Bu-
gün için İstanbul'un geçmiş yıllarda-
ki, özellikle 60'b yıllardaki kültür or-
tanurun oldukça gerisinde olduğunu
düşünüyonım. Aslında bu, ülke ge-
nelınde kültürün geriye çekilme sü-
recinin bir parçası. Çünkü bütün
Türkiye'de, Türk toplumunda 80'-
den bu yana kültür günlük yaşamın
dışına aülmakta. Yerine yükselen
değerler dediğimiz bambaşka, ti-
caretin, pa-
ranın ve buna
bağlı değerle-
rin yükseldiği
bir süreç yaşı-
yoruz. Bu ne-
denle kültü-
rün kendini
geri çekmesi,
iç sulanna çe-
kilmesi aslı-
nda çok da
~, r- ı • vadırganacak
Turgay Fışekçı b i r d
^ n m d e
.
ğil, genel ülkenin içinde bulunduğu
sürecin bir parçası. Buna karşın ne
yapüabilir diye sorarsanız, kültür
adamlannm, kültür alamnda çalı-
şanlann etkinliklerini eskisinden
daha da fazla sürdürmelerinden
başka yapabilecekleri bir şey oldu-
ğuna da inanamıyorum. Yani ne ka-
dar çok insana ulaşırlarsa, ne kadar
çok insanı kazanırlarsa ülkenin gele-
ceği için de o kadaryararlı olacaktır.
SEMİH GÜMÜŞ (Eleştirmen):
Türkiye'de ne yazık ki sanatçı ve ya-
zar örgütleri gerek merkezi iktidara.
gerek yerel iktidarlara bağımb ol-
mak zorunda kalıyorlar. Sanatçılan
ve yazarlan iktidarlara bağımb du-
ruma getirmek aslında utanç verici
bir durum. Yerel yönetimler kuşku-
suz değişebilir, merkezi iktidarlar,
hükümetler değişebilir, fakat bunlar
hiçbir zaman
sanatçı ve ya-
zarlann örgüt-
lerinin ve on-
lann birey ola-
rak durum-
lannı. toplum-
sal konum-
lannı etkileme-
meb. Bu kuş-
kusuz onlann
tam anlamıyla
şinin girmesi gerekir. Halbuki Tür-
kiye'de neredeyse 1 milyona yakın
kişi üniversiteye giriş kapılanna da-
yaruyor. Istanbul'da lise ve üniversi-
te öğrencisi olarak toplama
baktığımız zaman 1 milyona yakın
bse ve üni-
versite öğ-
rencisi var.
Kitaplar
Türkiye'de 2
bin, 3 bin
basılıyordu,
5 Nisan Ka-
rarlan'ndan
sonra bu
kimi kitap-
larda bin
adede düştü.
İstanbul'un
nüfusu on milyon diyorlar. Bin tane
kitabın Şişli'de satılması gerekir. Bu
tür şeylerde gerçekliğe ancak istatis-
tiklerle ve sayılarla vannz. Benim
yabana dostlanm fuar mevsiminde
gelir ve büyük bir hayranlık duyar-
lar. Oysa bu, göz kamaştına bir ha-
yaldir, yanılsamadır. Gelecekte ne
olacak? Gelecekte daha kötü ola-
cak. daha iyi obnası ihümali yok,
niye? Çünkü ilkokullar. ortaokullar,
üniversiteler gayet kötü. Milli Eğj-
tim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ya
da Türkiye'yi yönetenler, 14 Mayıs
1950'den bu yana kültür düşmanı
zihniyetin temsilcisi olan partiler.
Daha ne olsun? Türkiye bir mucize-
ler ülkesi gibi bir şey! Yani ciddi bir
ülke saymak mümkün değil Türki-
ye'yi. Türkiye kendini ciddi sanıyor.
Mesele bundan ibarettir.
MAHİR GÜNŞIRAY (Tiyatro-
cu): Kuşkusuz baa salonlanmızın
yetersiz olduğu apaçık orjada. An-
cak bu konuda bu kadar az salon ol-
masına karşın yine de müthiş bir so-
run haline gelrniyor bu. Dolayısıyla
ben yine burada sanat ortamındaki
insanlara. kendim de dahil olmak
üzere bir özeleştiri getirmek istiyo-
rum: Bu konuya yeterince sahip çık-
mıyoruz ve yeterince mücadele ver-
miyoruz. Sanat her yerde yapılabi-
lir, böyle başlaması lazım, bu şekilde
ortamlar daha da genişleyecektir.
Atatürk Kültür Merkezi'ndeki so-
runlar nedeniyle İstanbul'un sanatı-
na darbe vu-
lann zoru karşısında yenik duruma
düşebilirler. Bu onlann sonınu ol-
maz, tam tersi iktidarlann sorunu
olur. İstanbul'da da yerel yönetimin
siyasal bir değişikliğe uğraması ne
Atatürk Kültür Merkezi'nde, ne Ce-
mal Reşit Rey Konser Salonu'nda.
ne de başka salonlarda onlann ko-
numlannı etkilemeb. Aynca sa-
natçılann ve yazarlann İcendi ya-
ratım süreçleri açısından bakıldığın-
da da yerel ve merkezi iktidariann
nereden nereye değiştiği onlan çok
da fazla ilgilendirmez.
ÖZDEMİR İNCE (Yazar ve
Şair): Şu anda Kitap Fuan'nda bu-
lunuyoruz. Kitap Fuan'nda bu ka-
dar kalabahğı, kitaplan şunlan bun-
lan görüp. istanbul'da bir kültürel
hareket varmış izlenimi uyanıyor.
Şu anda bile İstanbul'da kültür öl-
müş, belki cesedi aynşıyor durum-
da. Ileriden bahsetmek yerine şu an-
dan bahsedelim. Benim bir var-
sayımım var: Türkıye'nin nüfusu 60
milyon. 60 milyon nüfusu olan bir
ülkede her yıl üniversiteye 60 bin ki-
rulmaması
lazım, vurul-
mamah. Yani
sanatçı oldu-
ğu sürece her
yer sanat için
mekandır. Biz
Devlet Tiyat-
rosu'nda çah-
şan sanatçılar
olarak bunun
bir sorun ol-
duğunu tabii
ki görüyoruz. ama bu yani Türk sa-
natına bir darbe gibi düşünübneme-
b. sanat her yerde yapüabilir.
Mahir Günşiray
SUNAY AKIN (Şair): Yerel vö-
netimlerin mekanlan var, devletin
mekanlan var. Bu mekanlar açık
olsa bile. orada uygulanan prog-
ramlann kültür hayatına etkilerin-
den şüphe duyarken, mekanlann
kapalı obnası önemli değil... Benim
için zaten kapalı. Özelbkle Refah
Partisi'ne bağlı yönetimler zaten ka-
palı. Çünkü ondan önce kendileri-
nin mekan kapatma olaylanna
tanık olduk. Örneğin 27 Mart se-
çimlerinden önce Rrfat ngaz Kültür
Evi'nin adı Bahçelievler Beledive
Başkanı tarafından değıştirildi. ben-
ce kapatılmıştı. Necip Fazıl Kısakü-
rek adına yeni bir kültür evi açmak
varken, mevcut bir kültür evinin ta-
belasını değiştirmek nasıl bir sanat
anlayışıdır. bu şüpheli. Kartal'daki
Asım Bezirci Kitaplığı nın kapatı-
lması, yönetime bağlı baa kuruluş-
lann engellenmesi... Sanata hiçbir
şekilde yaşamında yer vermeyen in-
sanlann mekanlan açık olsa ne olur-
du ki? Devletin sanat politikası za-
ten belli. Kültür Bakanlığı'nın sözle-
rine bakıyoruz, kitaplann okunması
gerektiğini savunan afışler yapıyor.
fakat bugün 100 aydın, düşünce
adamı. bilim adamı kitaplanndan
dolayı. düşüncelerini söylediklerin-
den dolayı cezaevlerinde. Böyle bir
samimiyetsizlik var. Devletin me-
kanlan düriist olmayan mekanlar.
En son Oral Çaltşlar'ın kitabını top-
lattılar. Kitap yazan insanlann öz-
gürlükleri kısıtîanıyor. Mekan der-
ken. İstanbul'da zaten çok güzel
kültür mekanlan var. Tabii bunlar
insanlann ne devlete ne yönetime
bağlı kalmadan açüklan mekanlar.
Gerçek dolaşımı sağlayacak olan
mekanlar bunlardır.
SİNAN ÖZİŞ (Grafiker): Türki-
ye'de sanat
ortamı zaten
yok. İnsan-
lann sanatla-
nnı yapacağı
bir yer yok.
Olanlar da
bir şekilde ya
kapatılıyor,
ya bir şey
oluyor. Ata-
türk Kültür
Merkezi
onanmda ol-
duğu zaman insanlann gidecek bir
yeri kalmıyor, tiyatro yapacak sah-
nesi kalmıyor. Zaten mekan az.
Yeni binalar yapmak laam. Bunun
da ucu paraya bakıyor. Direkt pa-
rayla alakalı bir sorun.
ENtS BATUR (Yazar ve yayıncı):
Ben bu duruma iyimser bakıyorum.
İyimser bakmamın nedeni de kültü-
rün çatışmalardan beslendiğine
inanıyorum. Zaten yeterince çatı-
şma yok muydu denebilir. ama siya-
sal boyutta olsun, siyasal-kültürel
boyutta olsun, ne kadar fazla kutup
ortaya çıkar ve bu kutuplar birbirle-
rine önce sürtmeye. sonra birbir-
leriyle buluşma noktalan bulmaya,
aramaya yönelirlerse o kadar fazla
zenginbk kazanınz. Birtakım şeylere
getirilen yasaklamalann. özgürlük
arayışını insanlarda daha fazla per-
çinleyeceğini düşünüyonım. En
aandan 5-6 yıllık çok ciddi boyu.t-
larda kaotik gececek bir sürece girdi-
ğimia, ama bunun sonunda da ka-
zançb çıkacağımıza inanıyorum.
VECDt SAYAR (Sinemacı): Ka-
ramsar obnamak elde değil. Müthiş
bir olanaksızlık var. Bütün sanat
dallan için mekan sonınu ortada ve
yerel yönetimin de bu konuda fazla
bir katkısı olmayacağı görülüyor.
Katkısı olmadığı gibi bir de üsteüfc
Aydın Gün'ün istifası, daha doğrusu
orada artık dayanamaması gerçek-
ten onurlu bir davranış, ama kültür
hayatımız için de çok büyük bir
kayıp. Şu aşamada Kültür Ba-
kanlığı üzerine düşeni yapmalı ve
mekan sorununa öncelik vermeli.
İDRİS ÖZYOL (Şair): Sanat me-
kanla ilgili bir şey değil. Yani me-
kanlan kapatırsanız. sanat yine var
olacaktır. Çünkü sanat her yerde
yapılabilir. Sokakta, meydanda...
Baa mekanlann kapatılmasım çok
fazla ciddiye almıyorum. Sanatçı,
gerçekten sanatg olduğunu iddia
eden bir insan her yerde sanatını ya-
pacaktır zaten. AKM'ye ıhtiyaa
yok. Benim de ihüyacım yok. Ge-
rektiği yerde feda edebılirim ama
her yerde de sanat yapanm. Ben. ya-
şadığım evde de sanat yapıyorum,
yatak odamda da sanat yapıyorum,
çalıştığım işyerinde de sanat yapıyo-
rum.
ATIL ANT (yayına): İstanbul'un
sanat yaşamını tabii ki iyi görüyo-
rum. Kolay kolay İstanbul'un sanat
yaşamına el kojmalannın imkanı
yok. Ama bazı sıkıntılar yaşanabilir.
Refah seçimi kazandı, ama bu İstan-
bul'un kalabalığını temsil eden bir
seçim değil. İstanbul'da yaşayan-
lann büyük bir kısmmın karşı oldu-
ğu bir grup, kazara bir seçim ka-
zandı. Bence akıllannı başlanna
toplayıp İstanbul'un istediği ya da
İstanbul'a layık bir sanat politikası
gütmeleri gerekir. Yoksa İstanbullu
onlan İstanbul'dan temizler.
MEHMET ÖZGÜL (Çevirmen):
İstanbul bu konuda en canlı, Türki-
ye'nin öncü kenti ve bunun sönece-
ğini hiç tah-
mın etmıyo-
rum. ancak
yavaşlayabi-
lir. Bunun ik-
tidarla yakı-
ndan ilgısı
olsa gerek.
Sosyal de-
mokrat ikti-
darlar oldu-
ğu zaman sa-
nat yaşamı TTT i / L
. .
dahada^n- Mehınet Özgul
lanıyor. Tutucu ya da gelenekçi par-
tiler iktidar olduğu zaman daha ya-
vaşlıyor. Onlar daha degişik açıdan
bakıyorlar, canlandırmak istiyorlar
ama biz daha ileri, Batıya yönebk,
daha canlı bir sanat yaşamı istiyo-
ruz.
HÜLYA DLZENLİKOÇ (Res-
sam): Bence Türkiye'de sanatın ge-
leceği tehlikede, mekanlar nasıl teh-
bkede olmaz? Biliyorsunuz. nasıl bir
düşünce ortamının içindeyiz. tabii ki
bu mekanlar tehbkede. Galiba sahip
çıkması gere-
kenler önce-
liklebiziz. Me-
kanlar açısı-
ndan. plastik
sanatlarda
geçmişe göre
imkanlar faz-
lalaştı, ama
müzisyenler
için aynı şeyi
söyleyemeye-
ceğim. İnşal-
lah yakında
yeni kültür merkezlerine kavuşur-
lar.
ALPAY KABACALI (Ede-
biyatçı): Tabii bunlar üzücü şeyler.
Gönül isterdi ki bütün kurumlar
çabşsın ve faaliyette bulunsun. Ama
uzun vadeli bakarsak. ben bunlan
geçici olarak görüyorum. İleride
Güzin Akçay
H. Düzenlikoç
tekrar eski işlevlerine kavuşacaklar.
GÜZtN AKÇAY (öğretmen): Bu
koşullarda biz yani orta yaştakilere
çok büyük
görevler dü-
şüyor. Ço-
cuklan kül-
tür açısından
sıfırladılar.
Ben öğret-
menim. her
gün öğrenci-
lerimle yüz
yüzeyim. bir
şeyler verme-
ye
çabşüğımız
zaman. çocuk ya çok aç hemen kapı-
yor ya da evde başka şeylerle dol-
muş kafası almıyor bilgileri. O ka-
dar çelişkili ki ben çocuklanmıan
bu durumda obnasını tamamen veli-
lere bağbyonım. Bizim yaşımızdaki
veliler günlük yaşıyor. Herhangi bir
eğitim verme eğilimmde değiller.
KLBtLAY KARAOCLAN (Ki-
tapçı): Bana göre pek iç açıcı değil.
Televizyonlarda. gazetelerde sürekli
görüyoruz. Birçok sınema ve tiyatro
sanatçısı yersizlikten yakınıyorlar,
tiyatrolann kapalı olduğunu. ocak-
tan sonra başlayabileceklerini söy-
lüyorlar. Örnek verecek olursak,
Türkan Şoray, Tank Akan, Fikret
Hakan, bunlar sürekh sızlanan in-
sanlar zaten. Yani bu açıdan ben
pek parlak görmüyorum. özellikle
yer konusunda.
SELAMt DtNLERER (Tüccar):
İstanbul'un sanat hayatının gelece-
ğınden önce Türkiye'nin geleceğini
konuşsak bence daha doğru, çünkü
ikisi birbirinden aynlmıyor. Bakı-
yorsunuz. İstanbul'un yaklaşık yir-
mi küsur ilçesinin yandan fazlası
Refahb belediyelerin yönetiminde.
Onlann da kültür ve sanata bakı-
şlan. bilindiği gibi şeytani amaçlı.
şeytana hizmet eden etkinlikler diye
bakıyorlar. Bir de medyanın. iki
parçayı bir araya getiren herkese 'sa-
natçı' diyerek sanatçı kavramını
yozlaştırmış olması. toplumda bu
konuya ilgi duyan insanlann da
bunlann arasından kimi seçeceği
konusunda yeterli bilgi\e sahip ol-
maması. Bu kadar karamsar bir tab-
lodan sonra İstanbul'da va da Tür-
kiye'de sanatın geleceğinden ben
kuşkuluyum. Ama bizim sattığımız
sanat ürünlerine özellikle son yıllar-
da büyük bir ilgi söz konusu. Özel-
likle genç nesil çok ilgili. Bütün ümi-
dimiz onlar.
LEVENT
tNANÇ
YILMA-
ZOĞLL
(Reklama):
Maalesef va-
him görüyo-
rum. Beledi-
yenin getirdiği
elemanlar da-
hilinde bu işin
olamayacağı
kanısındayım.
Bu ışı profes-
yonel kişilerin
l
düğüm tüm etkinbklerde gençlerin
yüzde oranı çok fazla. Dolayısıyla
gençliğin baskısının ileride bütün so-
runlan çözeceği kanaatindeyim.
GLLTEN DAYIOĞLl (Yazar):
Ben moralimi bozmuyorum. Gelip
geçici olarak kabulediyorum. Bunu
kaygı edinen sizin gibi gençler ol-
duktan sonra ve bu tür bir ortamda
böyle sorular açabildikten sonra bi-
a'm sırtımız pek yere gelmez. Esecek
gcçecek bu rüzgar, öyle düşünüyo-
rum.
HASAN DENİZ (Fotoğraf sa-
natçısı): Çok umutsuz değilim belki
de ama bir kitap fuan dışında kitap-
lara bu kadar talep olduğunu zan-
netmiyonım. Normal konserlere de
çok talep olduğunu zannetmiyo-
rum, maale-
sef festivalde
çok talep olu-
yor. Bu üzü-
cü bir şey. fa-
kat daha da
üzücüsü be-
lediyenin va-
ziyeti. Özel-
likle renovas-
yon (yenile-
me) cabş-
malannın, se-
zonun başla- HasanDeniz
. Yümazoğlu
ve sanatın içinden
yapması gerektiği
ş
olan insanlann
inanclndayım.
ORHAN KL'RAL (Akbank Kül-
tür-Sanat Başdanışmanı): İstanbul'-
da gelecek itibanyla benim bütün
ümidim gençlikte. Mühim bir po-
tansiyel var ve son zamanlarda gör-
masma bir hafta kalaya kadar sal-
lanıp bu tarihte başlanması. Cemal
Reşit Rey'deki ödeneğinazaltılması.
Aydın Gün'ün istifası gibi son gün-
lerin aa olaylanyla karşı karşıyayız.
Maalesef umutsuzum bu konuda.
Birtakım özel derneklere ve dışan-
daki gibi birtakım çok paralı kültür
sanat derneklerine dönülmesi gerek-
tieine maalesef inanıyorum.
"SUAT BtLGİ (Çal'ınü dergisi yaa
işleri müdürü): Sadece İstanbul'daki
değil. Türkiye'deki sanatın geleceği
Refah Partililerin ebnde. Çok istik-
rarb gidiyorlar. Bugüne kadar Tür-
kiye'de hiçbir hareket Refah Partisi
kadar kendi görüş inisiyatifınin için-
de davranmadı. Ilk defa bu kadar
dahilinde davranan bir hareket
görüyoruz.
AYŞE DURAKBAŞA (Öğretim
üyesi): İstanbul'un sanat hayatının
hiçbir zaman sınırlanabileceğini dü-
şünmüyorum. İstanbul nüfusu çok
değişik ke-
simlerden
oluşuyor. Ve
eğer Belediye
Başkanı'nın
şu anda Re-
fah Partili ol-
ması nede-
niyle bazı
kısıtlamalar
geleceği dü-
şünülüyorsa,
bence bu
kısıtlamalan
engelleyebilecek yeterli potansiyel
var İstanbul'da.
LEYLA PAMtR (Piyanist.
araştırmacı): Refahb belediyenin ev-
rensel müzik sanaünın merkezi
CRR Salonu'nda ayinler yapma ge-
rekçesiyle, yaşamını müağe adamış
evrensel medyada tanınmış yönet-
men Aydın Gün Bey'i istifasını ver-
mek zorunda bırakması kültür ve
cehaletin bir göstergesi olduğu ka-
dar, müzisyen ve müziksevere de
ağır bir darbe olmuştur. Devletimi-
zin kültüre yapılan bu saygısızlığa
ağırlığını koymasını bekliyoruz.
Ayşe
Mıuııcujııuı kitaplaıuıa korsanbasım, yargıyolunda
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Bombab suikast sonucu yaşamını
yitiren gazetemiz yazan Uğur
Mumcu'nun kitaplannın korsan
basımını yapan matbaa ile kitaplan
sipariş veren yayınevinin sahipleri
hakkında, ceza davası acıldı. Mum-
cu'nun 23 kitabından biner adet
korsan basım yaparken yakalanan
matbaave yayınevi hakkında, Tekin
Yayınevi sahibi Kemal Karatekin
ve Mumcu'nun eşi GûMal Mumcu.
yargı yoluna başvurdu.
Mumcu'nun ağabeyi avukat Cey-
han Mumcu tarafından açılan dava-
da, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'-
nu ihlal ettikleri gerekçesiyle, Say-
dam ve Çizgi Matbaaabk sahipleri
hakkında, 1 aydan 3 aya kadar ha-
pis ve 30 bin liradan az olmamak
üzere para cezası uygulanması isten-
di.
Davada, Mumcu'nun korsan ola-
rak basılan 23 bin
adet kitabının satı-
lması durumunda,
yayınevi ortak-
lannın 2 milyar
140 milyon lira
haksız kazanç sağ-
layacaklan ileri sü-
rülerek, korsan
olarak basılan ki-
taplann imhası is-
tendi. Ceyhan Mumcu, Fikir ve Sa-
nat Eserleri Kanunu'nun ihlal edil-
diğini kaydederek, kitaplann saü-
lması durumunda davalı matbaa sa-
hiplerinin 2 milyar 140 milyon bra
haksız kazanç elde edeceklerine dik-
kat çekü. Davalılann. "kendilerini
sermaye ile destekleyen ve gizledikle-
ri diğer yayınevi ik birlikte uzun za-
mandan beri bu tşi yaptıklannı ve
haksız kazanç elde ettiklerini, telif
haklannı ihlal ettiklerini. faturasız ve
• Mumcu'nun 23 bin adet kitabının korsan basımını yapan matbaa ile
kitaplan sipariş veren yayınevinin, 2 milyar 140 milyon lira haksız kazanç
sağlayacaklan ileri sürüldü. Mumcu'nun ağabeyi avukat Ceyhan
Mumcu tarafından açılan davada, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nu
ihlal ettikleri gerekçesiyle, matbaa ve yayınevi sahibi hakkında, 1 aydan 3
aya kadar hapis ve 30 bin liradan az olmamak üzere para cezası
uygulanması istendi.
irsah'yesiz mal sattşa sürerek, vergi
ziyanına neden olduklannı ve gerek-
çeleri gizleyerek, bu işe devam et-
tiklerini'" savunan Ceyhan Mumcu,
23 bm korsan basılmış kitabın imha
edilmesini ve matbaa-yayınevi sa-
hipleri hakkında gereken işlemlerin
yapılmasınıistedi.
Ceyhan Mumcu, Tekin Yayınevi
sahibi Kemal Karatekin, Mumcu'-
nun eşi Güldal Mumcu ile çocuklan
özgür Mumcu ve Özge Mumcunun
telif haklan için aynca bir dava daha
açacağını da söyledi.
Dava konusu olay, 19 Ekim 1994
tarihinde, Mumcu'nun telif hak-
lannı üzerinde bulunduran Tekin
Yayın Dağıtım Sanayi ve Ticaret Li-
mited Şirketi'nin sahipleri Kemal
Karatekin ile Sedat Karatekin in.
kendilerine gelen bir ihbar üzerine.
polisle Sıhhiye Meydanı İlkiz Sokak
5/1 adresinde bulunan Saydam
Matbaacılık Limited Şirketi'ne
baskın düzenlediler.
Baskının ardından.
matbaada Mumcu'-
nun 23 ayn kitabına
ait biner adet for-
malar, cilt kapak
filmleri. cilt kapak-
lan tamamlandı-
ğında 23 bin kitap
olacak şekilde top-
lam 326 bin forma
basıb ve ciltlenmeye hazır halde ele
geçirildi.
Bulunan dökümanlar, Çankaya
Emniyet Müdürlüğü elemanlannca
tutanakla saptandı. Matbaa sahibi
Sım Saydam, baskının kendisi ta-
rafından yapılmadığını, Kaam Ka-
rabekir Caddesi 4113 numarab ad-
reste bulunan Çizgi Ofset tarafından
kendilerine gönderildiğini ve bedeli
karşılığında bu işi yaptıklannı ileri
sürdü. Aynı gün, Mesut Hakan
Korkmaz ve Savaş Yümaz'm sahibi
olduklan Kaam Karabekir Caddesi
No: 41 14 adresinde bulunan Çizgi
Matbaacıbk ve Limited Şirketi'nde
yapılan aramada da. "beyaz büyük
bir çuval içinde Saydam Matbaacılık
Limited Şirketi'ne gönderihniş bulu-
nan formalardan, ıslanmtş,
kunştırümış şekilde olduğu''' belirlen-
di.
Korkmaz. pobse verdıği ifadesin-
de, matbaa ile anlaşmadığını ileri sü-
rerek. kendisine "Tekin isimli, 3S40
yaşlannda bir şahsuı" sipariş verdiği-
ni söyledi. Korkmaz. baskı için bu
kişiyle 110 milyon liraya S
anlaştığını kaydederek. Saydam
Matbaacılık şirketiyle kendisinin
değil. bu kişinin anlaşma yaptığını
savundu.
Baskının ardından Saydam Mat-
baası'nda bulunan film ve formalar.
tutanak düzenlenerek, yeddi emine
bırakıldı.
13. TÜYAP İSTANBUL
KİTAPFUARI'NDA
BUGÜN;
A Salonu: 14.00 - 16.00 Atölye
Çalışması: "Sanata Evet" / Uygula-
yan: Tamer Levent - Devlet Tiyat-
rolan.
17.00 - 19.00 Tiyatroda Bir "İlk
Metin" - "Zincire Vunılmuş Pro-
metheus" Yazan: Aiskylos ; Yö-
neten: Metin Beyen / Dekon Halis
Başanr / Seslendirenler: İstanbul
Devlet Tiyatrosu Sanatçılan.
B Salonu: 12.00 - 13.00 Söyleşi:
"Vatandaşımız Nanm" Yöneten:
Mustafa Şerif Onaran ,' Metinler:
Dilek Türker ' Şiirler: Rüştü Asyab.
13.00 - 14.30 Panel: "Yazar Ör-
gütlerinin Sorun ve Sorumluluk-
lan" Oktay Akbal (Türkiye Ya-
zarlar Sendikası), Şükran Kurda-
kul (PEN Yazarlar Derneğı), Mus-
tafa Şerif Onaran (Edebiyatçılar
Derneği), Düzenleyen: Edebiyatçı-
lar Derneği.
15.00 -17.00 Panel: "Dış Göç Ol-
gusunun Edebiyatımıza Yansı-
ması" Yöneten: Feridun Andaç /
Katılanlar Nedim Gürsel, Dursun
Akçam. Aydın Yeşilyurt' Düzenle-
yen: TÜYAP.
17.30 - 19.30 Panel: "Yaratma
Özgürlüğü ve Edebiyat" ' Yöneten:
Şükran Kurdakul ' Katılanlar: Er-
dal Öz, Buket Uzuner, Prof. Dr.
Zafer Üskül Düzenleyenler: PEN
Yazarlar Derneği.
YARIN
A Salonu: 17.00 - 18.30 Tiyatro
Okuması: "İlk Kadm" Yöneten:
Esen özman - Adnan Tönel /
Yapıt: Nedim Gürsel Oyunlaştı-
ran: Esen özman.
18.30-19.30 "İlk Kadın" üzerine
söyleşi ' Nedim Gürsel, Esen öz-
man, Nursen Karas Ak.
B Salonu: 13.00 - 14.30 Söyleşi:
"Başanlı Genç - Güçlü İnsan" /
Konuşmacı: Doğan Cüceloğlu /
Düzenleyen: Sistem Yayıncılık.
15.00 - 16.00 Panel: "Kurum
Çabşmalan ve Yayınlan" , Konuş-
maalar: Prof. Dr. Hamza Zülfıkar,
Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Prof.
Dr. Necat Birinci Düzenleyen:
Türk Dil Kurumu.
16.30 -18.00 Söyleşi: "Eleştirme-
nin 40. Yılı - Fethi Naci" > Yöneten:
Feridun Andaç Fethi Naci, Konur
Ertop, Düzenleyen: TÜYAP.
18.30 - 19.30 Söyleşi: "Eva Siao
Naam Hikmet'i Anlatıyor" Su-
nan: Denız Kavukçuoğlu ' Düzen-
leyen: TÜYAP.
Perinçek'in
cezası 3 yıla
çıkanldı
İstanbul Haber Servisi- Yar-
gıtay Ceza Daireleri Genel Ku-
nılu, İşçi Partisi (İP) Genel Baş-
kanıDoğuPerinçekhakkında"Bö-
lücülük propagandası" yapuğı ge-
rekçesiyle, daha önce Ankara
Devlet Güvenbk Mahkemesi ta-
rafından verilen 2 yıl ağır hapisce-
zasını az bularak 3 yıla çıkarttı.
Terörle Mücadele Yasası'nın 8/1
maddesi uyannca suçlu bulunan
Perinçek. kesinleşen 3 yıl hapis cr-
zası ile ilgili olarak Avrupa İn^ .n
Haklan Komisyonu'na başvu-
racağını söyledi.
Birliğe indirilen darbedir
İP Genel Başkanı Doğu Perin-
çek, dün partisinin il merkezinde
konuya ilişkin bir basın toplantısı
düzenledi. Perinçek. ünlü yazar
Aziz Nesin'i de destek amacıyla
katıldığı toplantıda, Terörle Mü-
cadele Yasası'nın. düşünce özgür-
lüğünü yok ettiğini öne sürdü. Pe-
rinçek, 1991 genel seçimleri sıra-
sında TRT-l'de yayımlanan ve
diğer parti liderlerinin de katıldığı
bir açıkoturum sırasında Kürt so-
rununa ibşkin yaptığı konuşma
nedeniyle ceza aldığını vurguladı.
Açıkoturumda. İP'nin Kürt soru-
nuna ilişkin çözüm önerilerini an-
Iattığını belirten Perinçek "Bir
partinin genel başkanı, kürt soru-
nuna ilişkin çözüm önerileri getir-
diği için ceza aldı. Bu çözümsüz-
lüktür. Alınan karar. hukukun te-
mel prensiplerine aykmdır. Verilen
ceza bölücüdür. Türk ve Kürt kar-
deşliğine, halkımızın birliğine indi-
rilmiş bir darbedir" diyerek tepki-
sini dile getirdi.
Siyasi partilerin işlevi ne?
Terörle Mücadele Yasası'nın
düşünce özgürlüğünü ortadan
kaldırdığı gibi siyasi partiler açısı-
ndan bir "Pranga" niteliği
taşıdığını da öne süren Perinçek,
sözkonusu yasanın Kürt soru-
nunda izlenen şiddetin parçası ol-
duğunu iddia etti.
"Türkiye'nin en önemli sonınun-
da çözüm üretemiyeceklerse, siya-
si partilerin bu rejimdeki işlevi ne-
dir?" diye soran Perinçek, kararla
ilgili olarak Türkiye'de yapılacak
bir şeyin bulunmadığını vurgu-
layarak, konuyu Avrupa İnsan
Haklan Komisyonu'na götüre-
ceklerini söyledi.
Ünlü yazar Aziz Nesin de top-
lantıda yaptığı konuşmada, Doğu
Perinçek'in Kürt sorununa ilişkin
olarak açıkoturumda dile getirdi-
ği görüşlere aynen katıldığmı be-
brtti.
"Bunlan söylemek suç ise k^
nuşmaya, cezayı göze alarak
kardıyomm" diyen Aziz Nesin,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde hem Kürtlerin hem
de Türklerin yok yere öldüğünü
söyledi.