25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA Anayasa Mahkemesi mi senato mu?Anayasa Mahkemesi gibi çağdaş bir kuruluşu ortadan kaldınp onun yerine çağını yitirmiş senatoyu getirmeye çalışmak; aklın, bilimin, mantığın ve uygarhğın benimseyeceği bir davramş. mıdır? M. H ukuk devleti, -Hukukun üs- rünlüğü temeli üzmneorurur" ve yönetimin bütün ışlemleri- nin yargı denetimine bağlı olma- sınıamaçlar. Birülkededevletin tüm işlem ve eylemlerı yargı de- netimine bağlı değilse, orada 'hukuk devieti'nden \e 'huku- kun üstünlüğü'nden söz edıle- mez. Herhangi bir topluma uygar toplum diyebilmemız ıçin. ora- da yasalann "Hükümetadamla- ruıdan daha çok say gı gönmesi", yasalann üstünde hiçbir 'erk' v e 'güç'ün bulunmaması gerektir Bu nedenle değıl mıdir kı, u Hangidevleti seçersin" sorusu- na bir zamanlar Voltaire, "Yasa- brdan başka hiçbir şeye boyun egmeyen devleti seçerim" yanıtı- nı vermıştır. Sözünü ettiğimiz yasalar. hiç kuşkusuz hukuka uygun yasa- lardır. Bilindığigibi 'hukukbaş- ka, yasa başka şey'dir. Parlamen- tolann çıkardığı kimi yasalar hu- kuka uygun olmayabilir. Hukuk, "bir ulusun yaşayan hak anlayı- şıdır". Parlamentolann göre\i bu hak anlayışını bulup çıkar- mak, yazılı metın halıne dönüş- türmektir. Dönüştüremedıgi tak- dirde, anayasayı yorumlamakla ve hukuk kurallarını uygula- makla yükümlü Anayasa Mah- kemesi, o yasayı ıptal etmek zo- rundadır. Çağımızın devlet ve hukuk anlayışı budur. Parlamen- tolann salt egemenliği, günü- mûzde tarihe kanşmıştır. Artık parlamentolar her şeyi yapabil- me gücüne sahıp değıldırler Toplumsal gerçeklere uygun ya- salar çıkarmakla yükümlüdür- ler. Uygar dünya, her şeyın üs- tünde hukuka önem vermiş \e onu en yüksek değer olarak be- nimsemiştır. Devleti oluşturan ögelerden birincisı 'vasama', ıkincisi 'yü- riitme', üçüncüsü de 'bağımsız yargı'dır. Ama bu üç öğeyi bir- birinden ayırmak olanaksızdır Üçünün de amacı, dev leti yaşat- mak ve bireylerin mutluluğunu sağlamaktır. Herne kadaryargı- ya öteki ikı organın kararlannı denetleme yetkısi verilmişse de Anayasa Mahkemesi'nın konu- mu, yasamanın ve yürütmenin üstünde bir üstünlük değil, ya- nında bir üstünlüktür. Çünkü yargı erkı. büyük Atatürk'ün de çok doğru yaklaşımıyla "devle- tin, anayasanın ve insan onuru- nun koruy ucusudur". Yargı er- kini dışlayarak devletın \arlığı- nı savunmak olanaksızdır. De\ - let, yargı erki sayesinde yaptı- nm gücüne sahip olabilmek- tedir. Yargı erkinden yoksun bir devlet hiçbir şey yapamaz. hiçbir sorunu çözumleyemez. daha doğrusu devlet olamaz. Anayasamızın 11. maddesi "Anayasa hükümleri; vasama, yürütme ve yargı organlannı, idare makamlannı ve diğer ku- ruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallandır" demek su- retiyleanayasamnbağlayıcılığı- nı belirlemiştır. Ve anayasayı yo- rumlama yetkisini Anayasa Mahkemesi'ne vermıştir. 153. madde. Anayasa Mahkemesi ka- rarlanndan söz etmektedır. Bu madde şöyledir: "Anayasa Mah- kemesi kararlan; yasama, >ü- riitme ve yargı organlannı, ida- re makamlannı, gerçek ve tüzel kişileri baglar."" 153. madde ile getirilmek istenen şey, sonuç olarak anayasanın üstünlüğüdür Çünkü, Anayasa Mahkemesi de kararlannda anayasayı göz önünde tutmak zorundadır. Bu madde, anayasanın bağlayıcılığı yanında, yüksek mahkeme ka- rarlannın da bağlayıcılığını so- mutlaştırmış. işlemlerinin ulu- orta tartışılamayacağını vurgu- lamıştır. Aynı zamanda "eşitier arasında bir üstünlük" tanın- mıştır Anayasa Mahkemesi'ne. Getirilen sistemin açık anlamı şudur: Anayasa Mahkemesi, herhangi bir yasayı ya da karar- nameyi iptal edecek olursa yasa- ma organı özdeş nitelikte bir ya- sa ya da karamame çıkaramaz. Ters bir davTanış, hem anayasa- ya hem de hukukun temel ilkele- rine saygısızlık olur. Eğer TBMM. gerçek bir yasama orga- nıy sa anayasanın 153. maddesin- de yer alan bu yargjya uymak zo- rundadır. Çünkü çağımızda "Yasaların yargısal denetimi", hukukun genel bir kuralı ve sı- yaset bilimınin \azgeçilmez il- kesıdir. Uygar dünyanın anlayı- şı bu doğrultudadır. Senatolann \arlıgı, Anayasa Mahkemeleri- nin ve yargısal denetimin dege- rini ortadan kaldıramamıştır. Ne var ki iilkemizde, özeüikle soh yıllarda Anayasa Mahkeme- si'nin iptal kararlarından sonra özdeş nitelikte yasalann çıkanl- dıgı ve bir inatlaşmaya gidildiği gözJenmektedir. A.NÂP ikridan döneminde "lstanbul Boga- zı'nın yabancılara satılmasf, 'Millervekıli aylık \e yollukla- nnmyenıdendüzenlenmesı" \e "türban" gibi konular hakkında çıkanlan yasalar, bunun örnek- leridir. Şimdi de •özelleştırme' alanında oluşturulan 'yasa gü- cünde kararnameler'leaynıdüz- leme gelinmiştir. Anayasa Mah- kcmesi'nin iptal ettiği bir karar- namenin tıpkısı yeniden çıkanJ- nıakta, hiç yoktan yargı ile yasa- ma arasında bir zıtiaşma yaratd- maktadır. Anımsanacagı üzere 1970'li yıllann sıyasal iktidarı. anaya- saya aykın olarak çıkarmay ı dü- şündüğü yasaların Anayasa Mahkemesi'nce ıptal edilebile- cegı kaygısı ile yapmak istedik- lerini anayasa degişiklikleriyle gerçekleştirmiştır. Kargaşa orta- mınason vermek içinyapılanbu değişıklıkler. toplumsal gerçek- lere aykırı oldugu ıçin kargaşa- yı bir kat daha kızıştırmıştır. 1980'lerde ise önce bazı yasalar çıkanlmış, sonra da bu yasalann anayasa ile çelışmesı durumun- da, anayasa maddesınin yürür- lükten kalkacagı yargısı getınl- mıştir. Bu suretle 1961 Anaya- sasf na a> kın ş asalara, anayasal bir ışlerlık \e geçerlık kazandı- rılmı^tır. Ne ^ar ki olumlu so- nuçlar elde edılememıştır. Görülüyor kı ülkemizın siya- sal ıktidarlan hemcn hemen her dönemde 'hukukun üstünlügü ilkesi'ni çiğnemekten çekinme- mışler. hukuk de\ leti kurallann- dan uzaklaşmışlardır Günü- müzde de değişen bir şey yoktur. Sıyasal ıktıdar. ülkeyı hukuksuz yönetmeye çalışmaktadır. Iktı- dar partısinın kurmaylan. yük- sek mahkemeyı büsbütün kal- dırma sevdasındadırlar. Onun yenne de yasalann ikınci aşa- mada denetimıni saglamak ıçin 1970'lerin senatosunu canlan- dırma ugraşı ıçındedırler. Ana- yasa Mahkemesı'nın 'özelleştir- mekararnameleri'nı ıptal etme- sı üzerine, bir kızgınlık ve kır- gınlıkla gündeme getirilen böy- lesıne bir uygulamanın çok sa- kıncalı \eçekincelioldugunuda nedenle gözardı etmektedirler. Öncelıkle söyleyelım ki dev- leti kararnamelerle yönetmeye kalkışmak. Osmanlı dönemınin "Kanun-u Muvakkat" uygula- masını anımsatmaktadır. 0>sa uygar düny a 'yasa gücünde ka- rarnameler'e, çok ı\edi durum- larda başvunnaktadır. Kısa bir süre sonra da parlamentonun onayından geçırmektedir. Bizde ıse uygulama ters yöndedir. Ikı- üç yıldan ben Meclis'ın onayını bekleyen kararnameler vardır. Bilındiği gibi senato sistemi, daha önce üîkemızde denenmış \ebaşanlıolamamıştır. Hukuka bağlı devletin gelışmesi sonu- cunda 'senato'lann yenni. 'ana- yasa mahkemeleri" almaktadır vealmıştır. Senatonun\atanı İn- gıltere'dır Ama"İngiltere'deta- rih içinde kendiliğinden nıeyda- na gelmiş olmasaydu insan aklı- nın senato gibi bir kurumu ya- ratması olanaksızdı" biçiminde- ki ırdelemelenn haksız olduğu- nu söyleyebilir mıyız kolay ko- lay? Ve de 7 yıl senatörlük yapan Fransız sıvaset adamı Horri- ot'nun şu sözlenni gözardı ede- bilirmiyiz: "Senatomudediniz? Düşünceleri donmuş insanlann toplandığı yer. Bereket \ersin, öliimü boldur. Bu suretie az çok düzelebilmektedirter." Anayasa Mahkemesi gibi çag- daş bir kuruluşu onadan kaldı- np onun yerine çağını yitirmiş senatoyu getirmeye çalışmak; aklın. bılımın. mantığın ve uy- garlığın benimseyeceği birdav- ranış mıdır" 1 Türk insanı, siyaset adamlanmızın çagdışı davranış- lardan vazgeçmelenni. daha doğrusu çağdaş olmayanlann sıvaset yapmamasını dört gözle beklemektedır. ÇAĞDAŞ YAYINLARI Gazi M. Kemal Atafürk SÖYLEV l-ll Bas^Haz-.H.V.Velidedeoğlu Torosların el değmenniş doğasından kaynaklanan, el değmeden kaynağında şişelenen, Avrupa Topluluğu kalite standartlarına uygunluğu Uluslararası Fresenius fnsf/füsütarafından onaylanmış teksuJürkiye'deHAYATSU. Başkasıyok! HAYAT SU HAYAT KAYNAĞI HAYA"HAYAT SU HAYAT KAYNAĞI Onaylanmış Kalite Kraft>cobsSucfaard 16EKİM1994PAZAR PENCERE Nostalji Nafiledir... Sokaktaki adamın tepkisi büyüyor, her yaştan baştan insan çok kötü konuşuyor... Küfreden küfredene: - Vay namussuzlar!.. - Reziller!.. - Alçaklar!.. Peki, kalabalığın ağızdan dolma geri tepmesiz silah gibi patlamasının anlamı ne?.. , • 1980'li yıllarda 12 Eylül'ün şemsiyesi altında devlet, holding, cunta, mafya, banka, sosyete iç içe girdi; askeri kullandılar, solu tırpanladılar, ne parti bıraktılar, ne sen- dika, ne dernek; ortalığı dümdüz ettiler... Neden?.. Nedeni ortaya çıktı; çalmak, çırpmak, vurmak için or- tam hazırlanmıştı... Bugün ortaya dökülen kepazelik, buzdağının suyun yüzünde kalan bölümüdür. Eğer bir hesaplaşma yüzün- den mafya devreye girmeseydi, olan bitenlerden kimin haberi olacaktı?.. Ülkeyi yönetenlerle toplumun koda- manları, bugün karnı deşilip bağırsakları ortaya dökülen rezilliği, kapalı kapılar ardında konuşup geçeceklerdi. • Kapitalizmin tarihınde çalmak, çırpmak, soymak, sö- mürmek, ekonomi diliyle 'sermaye birikimi'dir... Kolay mı sermaye birikimi?.. Osmanlı 600 yıl üç kıtada at koşturdu; ama, sermaye birikimini gerçekleştirebildi mi?.. Lord Curzon, Lozan'- da İsmet Paşa'ya ne diyordu: - Sende para yok!.. Bir Amerika 'da var, bir de bende!.. Eninde sonunda bana geleceksin... Lord'un dediği oldu. Şaka değil, Avrupalı, gezegenimizin en uzak yerlerini talan etmiş, sömürdüğü insanları da hayvandan beter yaratıklarsaymıştır. Sermaye birikimi, demokrasi sürecinde gerçekleşebi- lirmi? Hem devlete vergini vereceksin, hem işçiye hakkını vereceksin, hem -Türkiye'deki örnek gibi- dış pazarın ol- mayacak, hem sermaye biriktireceksin... Nerede görülmüş?.. 12 Eylül'ün yarattığı dikensiz gül bahçesinde Öza- //zm'IOyıl uygulandı... Peki, sermaye birikimi oldu mu?.. Negezer!.. Aldığımız dış borçları yedik, sermaye içerden dışarı kaçtı. ülke ekonomisine lokomotif olması gerekenler kendi özel çıkarlarının vagonu oldular, ortalığı talan edenler işadamı kimliğini kazanamadılar; bugün sergi- lenen rezillikler, askeri yönetimin gözetimi altındaki başarısız sermaye birikimi deneyinin pisliklerıdir. • Bir model çöktu gümbur gümbür... Ancak 1980leri yaşamak nostaljisi, medyanın çoğu gazetesinı ve gazetecisini 2000e yaklaşırken bile pen- çesinde kıvrandırıyor; Mesut Yılmaz'da özal'ın ruhunu görmek isteyenler düş kırıklığına uğruyorlar; Tansu Ha- nım'ı fiştekliyorlar: - Özal'a benziyorsunuz.. Başbakan heyecanlanıyor: -Sahimi!.. Oysa dün dünle birlikte gitti, general Evren yok artık, 12 Eylül ruhunun zapt u raptı altındaki 1980'li yılları bir daha nasıl yaşayabiliriz? Liderlere yedi yıl politika yasa- ğı koyup tek başına Özal gibi ortalıkta fink atabilir mi Tansu Hanım?.. Nostalji güzel şey!.. Ama nafiledir.. O "güzelyıllar" geri gelmez ki!.. İNGİLİZCE KONUŞABİLİRSÎNİZ • UYGUN SAATLER • KÜÇÜK SINIFLAR • AMERİKALI ÖĞRETMENLER English Institute Tel:244 31 07- 252 42 63 Miralay Şefikbey Sok. No. 13 Kat:5 Gümüşsuyu - Takslm - İSTANBUL 09 00 • 19:00 aros Cuma • C Tesı hanç her gûn oçıfle Beyoğlu Kaymakarr*0 27 5 1994 tanhve 420/2094S sayılıBnıyle Sevgili Arkadaşımız ZEKİ KONYALI'yı beklenmedik bir kaza sonucu kaybettik. Onu yüreklerimizin en güzel yerine koyup eşitlik ve özgürlük müeadelemizde yaşatacağız. O. MÜFTÜOĞLU, A. GÜNDOĞAN, S. HATİNOĞLL, A. TAŞ. E. ARAL, K. SOYDAN, H. TATAR. S. TATAR, M. ASLANKAYA, S. GÖÇMEN, P. AKSAKAL, İ. AYDIN, C. KARAGÜL, K. YILMAZ, O. YILDIZ, H. YILMAZ, A. KADRİYE, A. BURHAN, B. ASLAN, K. EZGt CAN, V. SEVİM, H.BASRİÇIPLAK RÖNESANS İNGİLTERESİ'NDE TÜRKLER Nazan Aksoy 30.000 (KDVıçınde) Çağdaş Yaymları TürkocağıCad 39-41 Ccığaloğlu-İstanbul Ödemeli gönderilmez
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear