Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
Anayasa
Mahkemesi mi
senato mu?Anayasa Mahkemesi gibi çağdaş bir kuruluşu
ortadan kaldınp onun yerine çağını yitirmiş
senatoyu getirmeye çalışmak; aklın, bilimin,
mantığın ve uygarhğın benimseyeceği bir davramş.
mıdır?
M.
H
ukuk devleti,
-Hukukun üs-
rünlüğü temeli
üzmneorurur"
ve yönetimin
bütün ışlemleri-
nin yargı denetimine bağlı olma-
sınıamaçlar. Birülkededevletin
tüm işlem ve eylemlerı yargı de-
netimine bağlı değilse, orada
'hukuk devieti'nden \e 'huku-
kun üstünlüğü'nden söz edıle-
mez.
Herhangi bir topluma uygar
toplum diyebilmemız ıçin. ora-
da yasalann "Hükümetadamla-
ruıdan daha çok say gı gönmesi",
yasalann üstünde hiçbir 'erk' v e
'güç'ün bulunmaması gerektir
Bu nedenle değıl mıdir kı,
u
Hangidevleti seçersin" sorusu-
na bir zamanlar Voltaire, "Yasa-
brdan başka hiçbir şeye boyun
egmeyen devleti seçerim" yanıtı-
nı vermıştır.
Sözünü ettiğimiz yasalar. hiç
kuşkusuz hukuka uygun yasa-
lardır. Bilindığigibi 'hukukbaş-
ka, yasa başka şey'dir. Parlamen-
tolann çıkardığı kimi yasalar hu-
kuka uygun olmayabilir. Hukuk,
"bir ulusun yaşayan hak anlayı-
şıdır". Parlamentolann göre\i
bu hak anlayışını bulup çıkar-
mak, yazılı metın halıne dönüş-
türmektir. Dönüştüremedıgi tak-
dirde, anayasayı yorumlamakla
ve hukuk kurallarını uygula-
makla yükümlü Anayasa Mah-
kemesi, o yasayı ıptal etmek zo-
rundadır. Çağımızın devlet ve
hukuk anlayışı budur. Parlamen-
tolann salt egemenliği, günü-
mûzde tarihe kanşmıştır. Artık
parlamentolar her şeyi yapabil-
me gücüne sahıp değıldırler
Toplumsal gerçeklere uygun ya-
salar çıkarmakla yükümlüdür-
ler. Uygar dünya, her şeyın üs-
tünde hukuka önem vermiş \e
onu en yüksek değer olarak be-
nimsemiştır.
Devleti oluşturan ögelerden
birincisı 'vasama', ıkincisi 'yü-
riitme', üçüncüsü de 'bağımsız
yargı'dır. Ama bu üç öğeyi bir-
birinden ayırmak olanaksızdır
Üçünün de amacı, dev leti yaşat-
mak ve bireylerin mutluluğunu
sağlamaktır. Herne kadaryargı-
ya öteki ikı organın kararlannı
denetleme yetkısi verilmişse de
Anayasa Mahkemesi'nın konu-
mu, yasamanın ve yürütmenin
üstünde bir üstünlük değil, ya-
nında bir üstünlüktür. Çünkü
yargı erkı. büyük Atatürk'ün de
çok doğru yaklaşımıyla "devle-
tin, anayasanın ve insan onuru-
nun koruy ucusudur". Yargı er-
kini dışlayarak devletın \arlığı-
nı savunmak olanaksızdır. De\ -
let, yargı erki sayesinde yaptı-
nm gücüne sahip olabilmek-
tedir. Yargı erkinden yoksun
bir devlet hiçbir şey yapamaz.
hiçbir sorunu çözumleyemez.
daha doğrusu devlet olamaz.
Anayasamızın 11. maddesi
"Anayasa hükümleri; vasama,
yürütme ve yargı organlannı,
idare makamlannı ve diğer ku-
ruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallandır" demek su-
retiyleanayasamnbağlayıcılığı-
nı belirlemiştır. Ve anayasayı yo-
rumlama yetkisini Anayasa
Mahkemesi'ne vermıştir. 153.
madde. Anayasa Mahkemesi ka-
rarlanndan söz etmektedır. Bu
madde şöyledir: "Anayasa Mah-
kemesi kararlan; yasama, >ü-
riitme ve yargı organlannı, ida-
re makamlannı, gerçek ve tüzel
kişileri baglar."" 153. madde ile
getirilmek istenen şey, sonuç
olarak anayasanın üstünlüğüdür
Çünkü, Anayasa Mahkemesi de
kararlannda anayasayı göz
önünde tutmak zorundadır. Bu
madde, anayasanın bağlayıcılığı
yanında, yüksek mahkeme ka-
rarlannın da bağlayıcılığını so-
mutlaştırmış. işlemlerinin ulu-
orta tartışılamayacağını vurgu-
lamıştır. Aynı zamanda "eşitier
arasında bir üstünlük" tanın-
mıştır Anayasa Mahkemesi'ne.
Getirilen sistemin açık anlamı
şudur: Anayasa Mahkemesi,
herhangi bir yasayı ya da karar-
nameyi iptal edecek olursa yasa-
ma organı özdeş nitelikte bir ya-
sa ya da karamame çıkaramaz.
Ters bir davTanış, hem anayasa-
ya hem de hukukun temel ilkele-
rine saygısızlık olur. Eğer
TBMM. gerçek bir yasama orga-
nıy sa anayasanın 153. maddesin-
de yer alan bu yargjya uymak zo-
rundadır. Çünkü çağımızda
"Yasaların yargısal denetimi",
hukukun genel bir kuralı ve sı-
yaset bilimınin \azgeçilmez il-
kesıdir. Uygar dünyanın anlayı-
şı bu doğrultudadır. Senatolann
\arlıgı, Anayasa Mahkemeleri-
nin ve yargısal denetimin dege-
rini ortadan kaldıramamıştır.
Ne var ki iilkemizde, özeüikle
soh yıllarda Anayasa Mahkeme-
si'nin iptal kararlarından sonra
özdeş nitelikte yasalann çıkanl-
dıgı ve bir inatlaşmaya gidildiği
gözJenmektedir. A.NÂP ikridan
döneminde "lstanbul Boga-
zı'nın yabancılara satılmasf,
'Millervekıli aylık \e yollukla-
nnmyenıdendüzenlenmesı" \e
"türban" gibi konular hakkında
çıkanlan yasalar, bunun örnek-
leridir. Şimdi de •özelleştırme'
alanında oluşturulan 'yasa gü-
cünde kararnameler'leaynıdüz-
leme gelinmiştir. Anayasa Mah-
kcmesi'nin iptal ettiği bir karar-
namenin tıpkısı yeniden çıkanJ-
nıakta, hiç yoktan yargı ile yasa-
ma arasında bir zıtiaşma yaratd-
maktadır.
Anımsanacagı üzere 1970'li
yıllann sıyasal iktidarı. anaya-
saya aykın olarak çıkarmay ı dü-
şündüğü yasaların Anayasa
Mahkemesi'nce ıptal edilebile-
cegı kaygısı ile yapmak istedik-
lerini anayasa degişiklikleriyle
gerçekleştirmiştır. Kargaşa orta-
mınason vermek içinyapılanbu
değişıklıkler. toplumsal gerçek-
lere aykırı oldugu ıçin kargaşa-
yı bir kat daha kızıştırmıştır.
1980'lerde ise önce bazı yasalar
çıkanlmış, sonra da bu yasalann
anayasa ile çelışmesı durumun-
da, anayasa maddesınin yürür-
lükten kalkacagı yargısı getınl-
mıştir. Bu suretle 1961 Anaya-
sasf na a> kın ş asalara, anayasal
bir ışlerlık \e geçerlık kazandı-
rılmı^tır. Ne ^ar ki olumlu so-
nuçlar elde edılememıştır.
Görülüyor kı ülkemizın siya-
sal ıktidarlan hemcn hemen her
dönemde 'hukukun üstünlügü
ilkesi'ni çiğnemekten çekinme-
mışler. hukuk de\ leti kurallann-
dan uzaklaşmışlardır Günü-
müzde de değişen bir şey yoktur.
Sıyasal ıktıdar. ülkeyı hukuksuz
yönetmeye çalışmaktadır. Iktı-
dar partısinın kurmaylan. yük-
sek mahkemeyı büsbütün kal-
dırma sevdasındadırlar. Onun
yenne de yasalann ikınci aşa-
mada denetimıni saglamak ıçin
1970'lerin senatosunu canlan-
dırma ugraşı ıçındedırler. Ana-
yasa Mahkemesı'nın 'özelleştir-
mekararnameleri'nı ıptal etme-
sı üzerine, bir kızgınlık ve kır-
gınlıkla gündeme getirilen böy-
lesıne bir uygulamanın çok sa-
kıncalı \eçekincelioldugunuda
nedenle gözardı etmektedirler.
Öncelıkle söyleyelım ki dev-
leti kararnamelerle yönetmeye
kalkışmak. Osmanlı dönemınin
"Kanun-u Muvakkat" uygula-
masını anımsatmaktadır. 0>sa
uygar düny a 'yasa gücünde ka-
rarnameler'e, çok ı\edi durum-
larda başvunnaktadır. Kısa bir
süre sonra da parlamentonun
onayından geçırmektedir. Bizde
ıse uygulama ters yöndedir. Ikı-
üç yıldan ben Meclis'ın onayını
bekleyen kararnameler vardır.
Bilındiği gibi senato sistemi,
daha önce üîkemızde denenmış
\ebaşanlıolamamıştır. Hukuka
bağlı devletin gelışmesi sonu-
cunda 'senato'lann yenni. 'ana-
yasa mahkemeleri" almaktadır
vealmıştır. Senatonun\atanı İn-
gıltere'dır Ama"İngiltere'deta-
rih içinde kendiliğinden nıeyda-
na gelmiş olmasaydu insan aklı-
nın senato gibi bir kurumu ya-
ratması olanaksızdı" biçiminde-
ki ırdelemelenn haksız olduğu-
nu söyleyebilir mıyız kolay ko-
lay? Ve de 7 yıl senatörlük yapan
Fransız sıvaset adamı Horri-
ot'nun şu sözlenni gözardı ede-
bilirmiyiz: "Senatomudediniz?
Düşünceleri donmuş insanlann
toplandığı yer. Bereket \ersin,
öliimü boldur. Bu suretie az çok
düzelebilmektedirter."
Anayasa Mahkemesi gibi çag-
daş bir kuruluşu onadan kaldı-
np onun yerine çağını yitirmiş
senatoyu getirmeye çalışmak;
aklın. bılımın. mantığın ve uy-
garlığın benimseyeceği birdav-
ranış mıdır"
1
Türk insanı, siyaset
adamlanmızın çagdışı davranış-
lardan vazgeçmelenni. daha
doğrusu çağdaş olmayanlann
sıvaset yapmamasını dört gözle
beklemektedır.
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Gazi M. Kemal Atafürk
SÖYLEV l-ll
Bas^Haz-.H.V.Velidedeoğlu
Torosların el değmenniş doğasından
kaynaklanan, el değmeden kaynağında
şişelenen, Avrupa Topluluğu
kalite standartlarına uygunluğu Uluslararası
Fresenius fnsf/füsütarafından onaylanmış
teksuJürkiye'deHAYATSU.
Başkasıyok!
HAYAT SU HAYAT KAYNAĞI
HAYA"HAYAT SU HAYAT KAYNAĞI
Onaylanmış
Kalite
Kraft>cobsSucfaard
16EKİM1994PAZAR
PENCERE
Nostalji Nafiledir...
Sokaktaki adamın tepkisi büyüyor, her yaştan baştan
insan çok kötü konuşuyor...
Küfreden küfredene:
- Vay namussuzlar!..
- Reziller!..
- Alçaklar!..
Peki, kalabalığın ağızdan dolma geri tepmesiz silah
gibi patlamasının anlamı ne?.. ,
•
1980'li yıllarda 12 Eylül'ün şemsiyesi altında devlet,
holding, cunta, mafya, banka, sosyete iç içe girdi; askeri
kullandılar, solu tırpanladılar, ne parti bıraktılar, ne sen-
dika, ne dernek; ortalığı dümdüz ettiler...
Neden?..
Nedeni ortaya çıktı; çalmak, çırpmak, vurmak için or-
tam hazırlanmıştı...
Bugün ortaya dökülen kepazelik, buzdağının suyun
yüzünde kalan bölümüdür. Eğer bir hesaplaşma yüzün-
den mafya devreye girmeseydi, olan bitenlerden kimin
haberi olacaktı?.. Ülkeyi yönetenlerle toplumun koda-
manları, bugün karnı deşilip bağırsakları ortaya dökülen
rezilliği, kapalı kapılar ardında konuşup geçeceklerdi.
•
Kapitalizmin tarihınde çalmak, çırpmak, soymak, sö-
mürmek, ekonomi diliyle 'sermaye birikimi'dir...
Kolay mı sermaye birikimi?..
Osmanlı 600 yıl üç kıtada at koşturdu; ama, sermaye
birikimini gerçekleştirebildi mi?.. Lord Curzon, Lozan'-
da İsmet Paşa'ya ne diyordu:
- Sende para yok!.. Bir Amerika 'da var, bir de bende!..
Eninde sonunda bana geleceksin...
Lord'un dediği oldu.
Şaka değil, Avrupalı, gezegenimizin en uzak yerlerini
talan etmiş, sömürdüğü insanları da hayvandan beter
yaratıklarsaymıştır.
Sermaye birikimi, demokrasi sürecinde gerçekleşebi-
lirmi?
Hem devlete vergini vereceksin, hem işçiye hakkını
vereceksin, hem -Türkiye'deki örnek gibi- dış pazarın ol-
mayacak, hem sermaye biriktireceksin...
Nerede görülmüş?..
12 Eylül'ün yarattığı dikensiz gül bahçesinde Öza-
//zm'IOyıl uygulandı...
Peki, sermaye birikimi oldu mu?..
Negezer!..
Aldığımız dış borçları yedik, sermaye içerden dışarı
kaçtı. ülke ekonomisine lokomotif olması gerekenler
kendi özel çıkarlarının vagonu oldular, ortalığı talan
edenler işadamı kimliğini kazanamadılar; bugün sergi-
lenen rezillikler, askeri yönetimin gözetimi altındaki
başarısız sermaye birikimi deneyinin pisliklerıdir.
•
Bir model çöktu gümbur gümbür...
Ancak 1980leri yaşamak nostaljisi, medyanın çoğu
gazetesinı ve gazetecisini 2000e yaklaşırken bile pen-
çesinde kıvrandırıyor; Mesut Yılmaz'da özal'ın ruhunu
görmek isteyenler düş kırıklığına uğruyorlar; Tansu Ha-
nım'ı fiştekliyorlar:
- Özal'a benziyorsunuz..
Başbakan heyecanlanıyor:
-Sahimi!..
Oysa dün dünle birlikte gitti, general Evren yok artık,
12 Eylül ruhunun zapt u raptı altındaki 1980'li yılları bir
daha nasıl yaşayabiliriz? Liderlere yedi yıl politika yasa-
ğı koyup tek başına Özal gibi ortalıkta fink atabilir mi
Tansu Hanım?..
Nostalji güzel şey!..
Ama nafiledir..
O "güzelyıllar" geri gelmez ki!..
İNGİLİZCE
KONUŞABİLİRSÎNİZ
• UYGUN SAATLER
• KÜÇÜK SINIFLAR
• AMERİKALI ÖĞRETMENLER
English
Institute
Tel:244 31 07- 252 42 63
Miralay Şefikbey Sok. No. 13 Kat:5
Gümüşsuyu - Takslm - İSTANBUL
09 00 • 19:00 aros Cuma • C Tesı hanç her gûn oçıfle
Beyoğlu Kaymakarr*0 27 5 1994 tanhve 420/2094S sayılıBnıyle
Sevgili Arkadaşımız
ZEKİ
KONYALI'yı
beklenmedik bir kaza sonucu kaybettik.
Onu yüreklerimizin en güzel yerine koyup eşitlik ve
özgürlük müeadelemizde yaşatacağız.
O. MÜFTÜOĞLU, A. GÜNDOĞAN,
S. HATİNOĞLL, A. TAŞ. E. ARAL, K. SOYDAN,
H. TATAR. S. TATAR, M. ASLANKAYA,
S. GÖÇMEN, P. AKSAKAL, İ. AYDIN,
C. KARAGÜL, K. YILMAZ, O. YILDIZ,
H. YILMAZ, A. KADRİYE, A. BURHAN,
B. ASLAN, K. EZGt CAN, V. SEVİM,
H.BASRİÇIPLAK
RÖNESANS İNGİLTERESİ'NDE
TÜRKLER
Nazan Aksoy
30.000 (KDVıçınde)
Çağdaş Yaymları TürkocağıCad 39-41 Ccığaloğlu-İstanbul
Ödemeli gönderilmez