25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet70. NISAYİ 24953 S A N A T K U L T U R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 810CAK1894PAURTESİ 1950-1991 döneminde 2.6 milyon hektar alan ormansızlaştı Ormanlan korumak için20 bin imza toplandı ASUMAN A B A a O Ğ L U İZMİR- Erozyonu durdurmak ve ormanlan korumak amacıyla haar- Ianan ve 20 bin imzayla TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'a ulaşünlan "Toprak Erozyonunu önleme ve Arazi İyileştirme Kamı- nu" başhklı çeşitli yasa! düzenleme- leri içeren bir raporun, mecliste de- ğerlendinlmesi istendi. Raporda. Toprak Erozyonunu Önleme ve Arazi İyileşürme Fonu oluşturul- ması öngörüldü. Araştırmalara göre, Türkiye'de 1950-1991 döneminde 2.6 milyon hektar alan ormansızlaşü. Bu or- mansızlaşmanınyüzde 56'sınjn "Ya- sal düzenlemeler sonucu" meydana gelmesi nedeniyle, Kırsal Çevre ve Ormancıbk Sorunlan Araştırma Derneği, 1993yılındagerçekleştirdi- ği "Erozyonu Durdunuı" kampanya yasında özelhkle bu noktaya dikkat çekti. Kampanya sırasında, yak- laşık 20 bin kişinin imzaladığı dilek- çede, Anayasanın 169 ve 170. mad- delerinin, "Orman alanlannın hiç bir gerekçeyle daraltılamay acağı biçim- de yeniden düzenlenmesi" istendi. tmza metninde aynca, 6831 sayıü Orman Kanunu'nun, "Orman tanmu, orman sınırları dtşına çıkar- ma, orman kadastro komisy onlarının çalışma düzeni ve orman alanlannın özel ve tüzel kişilere tahsisi"ne ilişkin maddelennın, neden olduklan bitki örtûsü ve orman tahribaunı durdu- racak biçimde yeniden düzenlenme- si gerektiği vurgulandı. îmza dilekçesinde aynca, "Yapı- laşmamtş kıyı şeritleri ve su havzala- nnın korunmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin y apılmasını, beledi- yelerin rant oluşturma ve ov sağlama amacıyla veşil alanları imara açma- sına engel olacak cavdıncı yasal ön- lemlerin alınmasını, sectiğimiz Mec- lisin Başkanı olarak sizdetı bekliyo- rum" denıldi. Yaklaşık 20 bin imzalı bu dilekçe, TBMM Başkanı Hüsa- R.aporda, erozyonun durdurulmasıyla ilgili kuruluşlar, Orman Bakanlığı, Tanm ve Köyişleri Bakanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanügı, Çevre Bakanlıgı, Ziraat Bankası, meslek kuruluşlan ve gönüllü kuruluşlar, bilim ve araştırma kuruluşlan olarak sıralanıyor. mettin Cindoruk'a iletildi. Kırsal Çevre \e Ormancıhk So- runlan Araştırma Derneği Genel Sekreteri Gültekin Çoygun, imza- larla birlikte. yapılması gerekli yasal düzenlemelen içeren "Toprak Eroz- yonunu ÖnJeme ve Arazi lyileştirme Kanunu" başhklı bir raporu da Mec- lis Başkanı Cindoruk'a ilettiklerini belirterek. "Sayın Cindoruk, bu doğ- rultuda hazırlanmış bir tasannın Meclisegelmesi durumunda ilk imza- yı kendisinin atacağına söz verdi" dedi. Tasan olarak sunulması için siyasi partilere de ulaşünlan rapo- run ilk maddesinde amaç, "Toprak- lann su ve rüzgâr erozyonundan ko- runması, süregelen erozyonun durdu- rulması ve erozyona uğramış arazile- rin iyileştirilerek verimli dunıma ge- tirilmesi için gerekli çalışmalann yapılması, bu çaltşmaları yapacak kuruluşlar ile bu kuruluşların çaltşma biçimlerinin ve gerekli kaynaklaruı sağlanma yoUaruun beUrlenmesi" olarak bebrtiliyor. Yasal düzenle- meleri içeren raporda, "Toprak Ko- ruma Alanlan"nın tanımı ise şöyle yapılıyor: "Toprak koruma alanları, bitkisel üretim ve hayvancıiık amacıyla kuilanılmryor otsaiar da yabanıl bitki ve hayvan türlerinin do- ğal j aşama ort amlarının»erim güçie- ri ile görsel değerlerinin korunması ve geUştirilmesi, su ve rüzgâr erozyonu- nun önlenmesi ve durdurulması amacıyla beürlenmiş ve sınırlandırümış arazilerdir." Raporda, erozyonun durdurul- masıyla ilgili kuruluşlann, Orman Bakanlığı, Tanm ve Köyişleri Ba- kanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakan- lığı, Çevre Bakanlığı, Ziraat Ban- kası, meslek kuruluşlan ve gönüllü kuruluşlar, bilim ve araştırma kuru- luşlan olması öngöriilüyor. İlgili kuruluşlann temsilcilerinin yeraldı- ğı. "Toprak Erozyonunu önleme ve Arazi lyileştirme Yüksek Kurulu" oluşturulması önerilen raporda, ku- rulun görevleri şöyle belirtiliyor: "Yüksek Kurul'un görevleri, beş yıllık kalkınma planı dönemi boyun- ca yapılacak çakşmalannın yer, za- man ve genişlikJerinin beUrlenmesi, planlanması, projelendirilmesi ve uy- gulanması ile ilgili hedef, ilke ve poli- tikaları içeren beş yıllık planı hazırla- mak. Çaîışmalarının gerektireceği yasal ve kunımsal düzenlemelerin taslak önerilerini gelişiirmek, çahş- maların verimliliği ve etkenliği yö- nünden gerek duyulabilecek kamu- Iaştırma çalışmalanıun yapılacağı yerleri, kamulaştırma ilkelerini ve kamulaştırma bedeUerinin ödennK düzenini belirlemek. İlgili kuruluşlar arasında ortaya çıkabilecek yetki ve sonımluluk sorunlarını çözümlemek, araç ve gereclerüı kullanımında, per- sonelin işjendiriunesinde eşgüdûmfi sağlamak." — Rapor, "Toprak Erozyonunu ön- leme ve Arazi lyileştirme Fonu" ku- rulmasını amaçlıyor. Fonun gelir kaynaklan ise, şöyle açıklanıyor: "Genel bütçenin yüzde biri düze- yinden az olmamak üzere Orman Bakanlığı bütçesine konulacak öde- nek, DSÎ'nin yıllık yatırım bütçesinin yüzde beşi, TEK'in yıllık gayri safl geiirinin yüzde üçü, Orman Genel Müdürlüğü'nün yıllık gayri safl geli- rinin yüzde biri, Devlet ormanlarında verilen irtifak hakları gelirlerinin ya- nsı, Hazine arazilerinde tesis edilen ir- tifak hakları gelirlerinin ise fiimü, toprağa dayalı etkinliklerde bulun- mak üzere yapılacak her rürlü yan- rımdan toplam y atırım bedelinin vüz- de ikisi." Kalp krizine karşı havuç yiyin Ml DICALTRIrHM Son günlerde yapılan bir araşürma, havuç ve yeşil sebze gibi beta karoten açısından zengın besinlerin, özellikle sigara içenlerde kalp krizi riskini azaltacağı yolundaki görüşlenn giderek kesınlik kazanmasına yol açtı. Buna karşılık, ortaklaşa gerçekleştirilen bir başka araştırma ise, E vitamininin böyle bir etkisı olmadığını ortaya koydu. E vitamininin daha önceİd araştırmalarda belirlenen koruyucu etkisınin yalnızca, bu vitamini besinlerdışında takviye olarak alanlarda görüldüğu belirtiliyor. Sigara, atardamarlarda yağlanma sürecini hızlandırdığından kalp krizine yol açıyor. A ve E vitaminlennin bir türü olan beta karoten, bedende hasara yol açan değişimlere karşı koruyucu bir işlevı olan antioksidanlar sınıfına girdiğınden atardamar duvarlanrun da korunmasını sağlıyor. Bir beslenme uzmanı, bu araştırmanm bıreylerin dengeli beslenmesi yolundaki önerilen desteklediğini dilegetiriyor. Herkesın takviye olarak vitamin alması gerektiğini söylemek için henüzyeterli kanıt bulunmuyor. Yine de, vitaminlerin sakıncab olmaktan çok. yararlı olacağına inanılıyor. Araştırmalar, Amerika'da kişi başına günde ortalama 1.5-2 mg. beta karoten tüketildiğini. ancak kalbin korunması için bu miktann 30 mg. olması gerektiğini gösteriyor. Beta karotenin koruyucu etkisinin özellikle sıgara içenlerde görülmesi yanhş yorumlanmamab.. ve sigara ıçenler, bu abşkanbklannı sürdürüp vitamin haplan alarak sigaranın olumsuzetkilerinden kurtulacaklannı sanmamalı... Gençler arasmda intihar artıyor KAYSERİ(AA)-Son20yıl içinde 15-19 yaş grubu üıtiharlann yüzde 250 oranında arttığı veanne-babalann çocuklanna daha anlayışh obnalan gerektiği bebrtildi. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dab öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Fatih Karaaslan, yapılan bir araşürma sonucunda son 20 yü içinde 15-19 yaş arası inühar olaylannın yüzde 250 oranında artüğının belirlendiğini kaydetti. Gençlerin en önemli sonınlannın aileleri ile olan uyuşmazlıktan, kendilerini ailelerine anlatamamaktan ya da ailelerinin anlayışb davranmadıklanndan kaynaklandığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Karaaslan şunlan söyledi: "Öncelikle aileler, çocuklannı anlamay a çalışmalı ve daha anlayışh olmalı. İntihar etroeyi düşünen gençler çeşitli ipuçları verir. İntihar belirtileri genelde, azalan neşe, uykusuzluk, huyda değisildik. durgunluk, içine kapanma. şaka yoUu bile olsa ölümden söz etme gibi göstergelerdir. Çocuklannda bu tür rahatsızhkları gözleyen aileler, onları mutlaka bir psikiyatrise götürmelidir. 4.5 kilodan az olan Asya samurlanna karşılık Alaska samurlannın ağırlığı 40 kiloyu bulur Birkürkkurbanı: Susamuru Susamuru, arka ayakJan üstûnde dururken bir köpegi, kjmi zaman da ayıbahğuu ya da denizaygırmı andırıyor. Haber Merkezi - Kuzey Amerika nehirlerinde yaşayan susamurlannı, devleün aldığı sıkı önlemler ve yeni uygulamalar sonucu yine ortaükta sabnırken görebileceğiz. Eğer bir halkla ilişkiler sorumlu- suna gereksinim duymayacak bir hayvan anyorsanız, bu, susamurla- nndan başİcası olamaz. Beş dakıka- bk bir tanıtım gösterisi karşısında kayıtsız kalabilecek birine henüz rastlamadım. Zıra söz konusu olan sevimlibk.. insanlann sevimlibk ola- rak nıtelendirdiğı özelb'klerin tümü- ne susamurlan sahip. Belki bu se- vimblikleri onlann az buçuk ınsanı andıran yüz hatlanndan kaynakla- nıyor. Toparlak yüzleri, meraklı ve yalvanş dolu bakışlan, çarpık bıyik- lanyla tüylü üst dudaklan ve bece- rikli pençeleriyle susamurlan, kara- da birer sevimli oyuncak gibi yuvar- lanırken, suda olağanüstü bir cin> nastikçiye dönüşür. Susamurianrun ünü, büyük bir olasıbkla, onlann her kalıba gırip başka hayvanlara benzeyebilme özelliğinden de kay- naklanıyor. Albenili görüntu Susamurunun albenili görüntü- süne karşın yapüklan, görüntüsün- den çok daha çekıci. Bu hayvanlann oynaşma merakı ve doğai soytan- lıklan yüzyıllardır onlan ınceleyen- lerin gözünden kaçmamıştır. 13. yüzyılda yaşayan ve doğal bibmlerle ilgili 38 ciltbk bir yapıü gerçekleşti- ren Saint Albert Magnus, susamuru- nun her an oyuna hazır olduğunu dile geünr. Daha yakın bir tarihte de Ed Parker, bu hayvanın zevk al- mazsa hiçbir ışe girişmeyeceğini ileri sürer. Ancak susamurlan ile ilgili en aynntıb bilgi hiç kuşkusuz Gavin Maxwell tarafından sunulmuştur. Deniz kjyısındaki kulübesinde, Mij- bil ve Edal adb büyüleyici iki susa- muru ile yaşamını sürdüren Max- well milyonlarca kişinin ilgisini çek- miştir. Daha sonra beyazperdeye de aktanlan eserinde Maxwell. "Hay- van türleri içinde çok azı erişkinük döneminde oyun oynamay ı doğal ola- rak sürdürür. Susamurlan bu kurala uymayan ömeklerden biridir" diyor. Gerçekten de susamurianrun bu oyunbaz tavn, oyunun yalnızca ya- şamın sürdürühTiesi için varoldu- ğunda direten davranış bilimcileri- nin bu savına bir karşı koyuş gibidir. Doğal olarak kışa dayamklı olan susamurlan son derece yetenekli bi- rer dalgıçür. Suya başlan önde, nnın ağırbği 40 kiloyu bulur. Şu anda halkın ilgisini çekmekle birbkte, susamuruna her zaman sı- cak bakılmamışür. Doymak bilmez baş belalan olarak görülen susa- murlannın ta 13. yüzyıldan beri av- landığını gösteren kayıtlar bulunu- yor. Kilise muhaftzlan ve ortaçağ polis memurlanna vurulan her susa- muru için büyük ödüller veriliyor- du. 19. yüzyılda ise samurlan avla- yan köpekler 20 yıl içinde 704 samu- run yaşamına son verdi. Samurlar aynca değerlı kürklerinden ötürü bupazann kurbanı oldu. 1930yıbna gelindiğjnde susamurlannın yok ol- maya yüz tuttuğu raporu verildi. Bu T kann üstü dalarken sıçratüklan suyla kıyıya cam görüntüsü verirler. Bir bilim adamı olarak Foster- Turley "eğlence" sözcüğunü kullan- maktan çekiniyor. Ancak, burnun- da bir çam kozalağını dengelemeye çalışıp, onu suyun dibine iüp sonra havaya fırlatan bir susamuru go- rünce nitelendirecek başka bir söz- cük bulamıyor. Foster-Turley'e göre her türlü beslenme oianaklannı banndıran nehir ya da bataklıklar- da kannlannı iyice doyuran susa- murlan oyunla vakit öldürüyorlar. Mustela türünden olan susamuria- nnın soytanlığı, aynı aileden gelen gelincik, porsuk ve kokarca gibi üyelere geçmemiş. Mustelalann ço- ğu doymak bilmez yağmacılar olup en güçlü memeliler arasında yer alır. Gavin Maxwell'in susamurlan, in- sanlann güçlükle kımıldatabilecek- leri 20-30 kıloluk kayalan kolayca kaldırabiliyor. Aynca. Forest and Stream dergisinde 1911 yıbnda ya- yımlanan bir yazıda. susamurlan- nın bir aü bile zaptedecek denli da- yanıklı bir zincıri kopartabildikleri belirtiliyor. 12-22 arasında türü olan susa- murianrun en az bir türüne, Avust- ralya ve Antarktika dışında, her anakarada rastlamak olası. Görün- tü ve lavır olarak hemen hemen tümü birbirini andıran susamurlan ağırbklan açısından farkblık göste- rir. 4.5 kilodan az gelen Asya sa- murlanna karşılık Alaska samurla- .oparlak yüzleri, merakb ve yalvanş dolu bakışlan, becerikli pençeleriyle su samurlan İcarada birer sevimli oyuncak gibi yuvarlanırken suda olağanüstü bircimnastikçiye dönüşür. uyandan sonra bilim adamlan bir araya gelerek susamurunun korun- ması için gerekli önlemlerin alı- nmasına çabştı. Bu amaçla kurulan Susamuru Öperasyon Merkezi'ni yöneten Tom Sevin bir susamuru çiftliği oluşturmuş. Şu anda çiftlikte tam 200 susamuru bannıyor. Susa- murlan burada gerekli besinler ve en önemb'si sevgiyle besleniyor. Su- samuru bakımı konusunda uzman- laşan Sevin ailesinin önerilerinden yararlanmak isteyen hayvanat bah- çeleri. çiftlikler ve doğal yaşamı ko- ruma örgütlerinden telefonlar yağı- yor. Sevin ailesi aynca bir de takas sistemi geliştırmiş. Louisiana'da do- ğan samurlar Kentucky'Ii tüccarlar tarafından satın abnarak Missouri'- ye gönderiliyor; orada Missouri su- lanna salıverilen samurlar doğal ya- şamlanna dönüyor. 'Doğumda acilbakım, anne ölümünü azaJtır' CEMİLCİĞERtM SAMSUN - Anne ölümlerinin azalmasırun. kadınlara acil kadın- doğum bakımı sağlanabilmesine bağlı olduğu bildirildi. Bunun ger- çekleşmesi için de her baba adayının acil ihüyaç halinde hamile eşinin bir hastaneye ya da doğumevine nakli- ni sağlamak üzere önceden bir vası- tayla anlaşması gerekü'ği görüşü sa- vunuldu. UNICEF'in dünya çocuklannın durumunu içeren raporunun "Anne Ölümleri: Acil Bakım" adb bölü- münde her yıl tahminen 500 bin kadının gebelik ve doğum kompli- kasyonlanndan öldüğü. bu ölümle- rin yüzde 99'unun da gelişmekte olan ülkelerde meydana geldiğı bil- dirildi. Bir kadının gebeh'kte ya da do- ğum sırasında ölme olasıbğının Ku- zey Avrupa ülkelennde on binde bir iken, aynı olasıbğın Afnka'da yir- mide bir, Asya'da 54'te bır, Latın Amerika'da ise 73'te bir olduğu gö- rüşüne yer verilen raporda şöyle de- nildi: "Anne Ölümlerinin 2000 yıbnda yüzde 50 oranında azaltüması konu- sunda yapüan çağn üzerine bugün birçok ülke, bu bedefe ulaşmanın yol- lannı ve araçlannı araştırmaya ko- yulmuştur. Ortada yalnızca üç yol vardn*. İstenmeyen gebeliklerin önlenmesi, doğum komplikasyonlannın önlen- mesi, komplikasyonlar ortaya çıktıktan sonra ise, ölümlerin önlen- mesi. Bu sayılanlardan ilkinin kapsa- mı oldukça geniştir. Gelişmekte olan ülkelerde meydana gelen gebeliklerin yaklaşık ücte biri istenmeyen gebe- İiklerdir. Aile planlamasırun önemi İstenmeyen doğumlar genellikle yüksek risk kategorisine dahil olduk- lanndan, aile planlaması uygula- masının anne ölümlerinin önlenmesi- ne büyük bir katkısı olacaktır. Aile planlaması ayrıca, her yıl 100 bin genc kadının yaşamına mal olan sağlıksız kürtaj müdahalesi sayısını da azaltacaktır. Aile planlamasuun doğumla ilgili B,' ir kadının gebelikte ya da doğum sırasında ölme olasılığı Kuzey Avrupa ülkelerinde on binde bir iken, aynı olasılık Afrika'da yirmide bir, Asya'da 54'te bir, Latin Amerika'da ise 73'te bir. komplikasyonlann önlenmesinde en yararlı etkisi olduğu bilinmektedir. Tüm anne ölümlerinin dörtte bir ile ücte bir arasında değişen bölümünün annelerin çok sayıda (dörtten fazla), çok genc (18 yaşından küçük) ya da çok y aşJı (35 yaşından büyük) doğum yaptığı durumlarda meydana geldiği saptanmışrır. Pek çok kişinin umdu- ğunun tersine, kadın gebe kaldıktan sonra, komplikasyon riskini önemli ölçüde azaltabilecek bir yöntem bu- lunmamaktadır. Beslenme ve genel sağlık alanındaki iyileşmeler bile bu konuda pek az etkili olabilmektedir. ömeğin, İngOtere ve ABD'de beslen- me >e sağlık alanlannda sağlanan ge- lişmeler bebek ölüm oranlanmn bü- yük ölçüde düşmesine yardnncı olur- ken, anne ölümleri yüksek düzeyier- de kalmaya devam etmişti. Acil doğum bakımı Ancak 1930'lardan itibaren acil doğum bakmıı hizmetieri yaygı- nlaştıktan sonradır ki anne ölümleri- nin hızla dusmeye başladığı musaha- deedilmiştir. Öte yandan bugün ABD'de bulu- nan bir dinsel topluluktaki anne ölüm oranının ülke ortalamasının yüz kat kadar üzerinde, Hindistan'daki anne ölüm oranına yakın olduğu bilinmek- tedir. Bu, o topluluktaki gelir, eğitim, beslenme ve sağlık düzey lerinin yük- sek olmasına rağmen böyledir. Bo dunon, söz konusu topiuluk üyeleri- nin en acil hastalık durumlannda Mle modem tıp malzemelerinden yarar- lanmayı kabule yanaşmamalarmdan kaynaklanmaktadır." Çözüm önerilen Anne ölümlerinin azalması konu- sundaki çözüm de raporda şöyle yer aldı: "Bir zamanlar, doğumlarmm komplikasyonlu olacağı daha hami- lelikleriran başlarında belli olan ka- dmlann vakitlice bir doğumevine ya da yakınlarına taşnunalanyla sorun- ların azaltılabileceği düşünülüyordu. Kadınların gebeükleri döneminde en az iki sağlık muayenesinden gecmele- ri ve tetanoz aşısı olmaları gerekmek- tedir. Ne var ki, en son çalışmalar gös- temüştir ki, bizzat doğum sürecinde görülen ve acil müdahale gerektiren komplikasyonlu vakalann yüzde 50'- sinin gebeliğin başlarında teşhisi mümkün değüdir. Küçük doğumevlerinde bakım özetle, anne ölümlerinin azalması, büyük ölçüde kadınlara acil kadın- doğum bakımı sağlanabilmesine bağ- lıdır. Bunun ille de büyük kentlerde yüksek teknolojik donanunlı hasta- neierde verilmesi gerekmez. Gerekli olan bakım, küçük doğumevleriyle sağlık ocaklannda da sağlanabiîir. Yalmz burada dikkat edilmesi gere- ken husus, doğumun komplikasyonlu olabileceğinin acilen teşhis edilip an- nenin derhal bir doğumevine naklinin sağianmasıdu-. Bunun gerçekkşmesi için de her baba adayının acil üıtiyaç halinde ha- mile eşinin bir hastaneye ya da doğu- mevine naküıti sağlamak üzere önce- den bir vasıtayla anlaşması gerek- mektedir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear