14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 OCAK1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER SSK'da ilaç gergiııliği tımıamyor 21 ilaç şirketi, ucuz ve eşdeğer ilaç uygulamasını sürdürmeye kararlı olan SSK ile sözleşme yenilemiyor GÜNDÜZ İMŞtR SSK'nın esdeğer iJaçlardan en ucuz olarunı aJ- maya yönelik uygulamasına karşı, 21 ilaç şirke- tinin ilaç ahm sözleşmelerini iptal etmesmden sonra başlayan gerginlik tırmanıyor. SSK'nın uygülamayı sürdürme konusunda ısrarlı tutumu üzerine. ilaç şirketleri arasında gruplaşmalar başladı. İlaç üretimi ve satışında ılk beşe giren Roche, Fako, Eczacıbaşı, Pfızer ve Abdi İbrahim'in de aralannda bulunduğu 21 şirket, sözleşmelerini yenilememe karan aldı. Bayer, Schering, Knoll, Hoechest, Yurtoğlu gibi bazı firmalann ise sözleşmelerini yenilemeyi düşündükleri öğrenildi. Bu arada uygulamaya şiddetle karşı çıkan Eczacıbaşı ve Abdi İbrahûn adlı şirkeüerin, SSK ihalesinden pay kapmak için piyasadaki 'Losec' ve 'Apranax adlı ilaç- lannın yerine. fıyatlan yüzde 90 daha ucuz olan aynı etken maddeli 'Prosek' ve 'Synflex' için ruhsat aldıklan ortaya çıktı. SSK ile ilaç şirketleri arasında İJCUZ ilaç' ge- nelgesı nedeniyle çıkan anlaşmazlık boyutlana- rak sürüyor. ilaç Endüstrisi Işverenler Sendi- kası'nm sözJeşmelerini iptal ederken savladı- klan "günün koşullan değişti ucuz ilaç vereme- yiz" tezini, 'kara mizah örneğT olarak niteleyen Izmir Eczaa Odası Başkanı Levent Kamacık, ilaç işverenlerini 'yalan' söylemekle suçladı. SSK'ya ilaç satırrunda şirkeüerin rahatsız ol- duklan koşullan yine kendilerinin yarattığını belirten Levent Kamacik. şu görüşe yer verdı: "Bir kere 21 ilaç şirketinin kurumla sözleşme imzalamalannın üzerinden henüz daha bir yıl geç- medi. Sözleşmelerini iptal etmderine gerekçe ola- 4. Bölge Adana Eczacı Odası Eczaalardan SSK'ya destek ADANA (Cumburiyet Güney tlleri Bürosu)- 4. Bölge Adana Eczaa Odası, ucuz ilaç alımına yöneldiği için ilaç şirketlerinin tepkisini çeken SSK'ya destek verdi. Oda Başkanı Erdoğan Ço- lak, "kamuoyunun tepkisinden ürken ilaç şirket- lerinin SSK'ya 'tlaç sabnayacağız' diyerek pis bir sa>aş açttğını" söyledi. Erdoğan Çolak. düzenlediği basın toplantısın- da ucuz ilaç alımı yapan SSK'nın 1993 yılında 2,5 trilyon ürayı kasasında tuttuğuna dıkkat çe- kerek. "Bu durum, biz eczacılann yıtlardır vurgu- ladığı 'ilaç fivatları şişiriliyor' gerçeğiıün somut- lanması obnuştur. Bu olay, biz eczacılann, ilacın asıl kullanıcısı olan halkın ve devletin büyük ölçü- de zarara uğratıldığı gerçeğini ortaya koymuştur. SSK'nın ucuz ilaç alım politikası gereği şirketler- ce yaptlan büyük indirimler. yalmz SSK'nın değil rüm halkunızın ucuz ilaç alabilmesi basınımızın ve kamuoyufnuzun duvariılığı somıcu gerçekieşmiş- tir" dedi. tlaç fiyatlannın şışinldiği. SSK'ya ucuz ilaç satıldığı yolundaki haberlerin ardmdan bü- yük ilaç şırketlerinin "SSK'ya ilaç satmama" ka- ranna varmalannı eleştiren 4. Bölge Adana Ec- zacı Odası Başkanı Çolak. şunlan söyledi: "Kamuoyunida doğan haklı tepkilerden ürken ilaç şirketleri birbirieriyle olan rekabetierini bile unutarak biraraya gelip SSK'y a ilaç satmayacak- ları tehdidiyle ucuz bir tavır sergilemişlerdir." rak gösterdikleri "değişen günün koşuilannı' biz de öşrenmek isteriz. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendıkası işine geldiğinde üsttine vazife olmadığı halde hekimin avukatlığını üstleniyor, işine gelme- diğinde de hekimin bile dışlandığı reçetesiz ilaç ve ilaçta reklamı savunuyor. Işte bu örnekte degörii- len çifte standart, örgütsel saygınlık kadar, inanırlığı da yok ediyor." Firmalann Sağlık BakanlığYna yüzde 20 fiyat artışı için başvurduklan zaman da sözleşmelerini iptal ettiklerine dikkati çeken Levent Kamacık, SSK dışmdaki ihaleleler incelendiğinde de bu oyunun diğer kurumlarda sürdüğünün görü- lebileceğini vurgııladı. İlaç işverenlerini. 'kamuoyunu, çıkarlan adına yanıltmakla' suçlayan, İslanbul Eczaa Odası Başkanı Mehmet Domaç da ilaç firmalannın bazılannın kendi üretim birimlerinde SSK'ya vermek için, kendi ilaçlannın eşdeğerini ürettik- lerini söyledi. Doma.;, bir yandan ucuz ilaç üre- tirken dığer yandan sözleşmeyi iptal etmenin bir başka çifte standart örnegi olduğunu vurgulaya- rak, şöyle konuştu: "tlaç şirketleri kartel oluşturarak bir kamu ku- nımunu şahsi çıkarlarına alet etmek istiyor. Bura- daki ekonomik gerçek şu; SSK, 2,5 trilvona yakın tasarnıf yapıyor, ilaç firmalarının da kasasına 2 trilyon az para girivor. 2,5 trijyon Sağlık Ba- kanlığı'nın 1994 yılı bütçesine eşit. SSK ucuz ilaç uygulamasından geri dönemez.' Bile bile lades Yurtoğlu İlaçlan Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yurtoğlu'da ilaç şirketlerinin, daha bir yıl önceden 22.7.1992 tarihli SSK genelgesine göre, eşdeğer ilaçlardan en ucuz olanının alınacağını bıldiklerini belirterek. şövle konuştu: "Genelgeyi de bildiğin halde 1993 tarihinde söz- ieşme yapacaksın, sonra da yaptığın açıklamada "sözleşmede bu uygulama yok' gerekçesiyle 1994'te sözleşmeyi yeniletneyeceğini söyleyecek- sin. Bu 'bile bile lades" olayıdır." İlaç şirketlerinin bazılannın, SSK ihalelerine sokmak için fiyat düsürerek aynı etken maddeli ilaçlar için ruhsat alaıklan öğrenildi. Eczacıbası fırması "OmeprazoF etken maddeli 'Losec' adlı ilacı için ilk olarak 20.6.1991 tarihinde başyurarak ruhsat aldı. Fiyatını da 180 bin lira olarak ilan etti. Aynı firma SSK'nın 'ucuz ilaç' genelgesinden sonra aynı etken maddeden ürettiği 'Prosec' adb ilaç için 28.6.1993 tarihinde yeniden Sağlık Ba- kanlığına başvurdu ve bu kez de ilacın fiyatını yakjaşık yüzde 100 daha ucuz olan 91 bin 200 lira- ya indirdi. Yine Abdi İbrahim Firması etken maddesi 'Naproxen sodyum' dan ürettiği 'Apra- nax' adlı ilaa için 110 bin lira fiyat tespit etti. BaKIErdodon TTB,AdH Tıp raporunu inceliyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - Aydın Emniyet Müdür- lüğü'nde gözaltındayken ölen Baki Erdoğan'la ılgıli Adli Tıp Kurumu raporunu Türk Tabip- ler Birliğı incelemeye aldı. Erdo- ğan'ın avukatlan sonışturmayı yürüten ıki cumhuriyet savcısı hakkında Adalet Bakanlığı'nca soruşturma açıldığını belirttiler. Avukatlar, TTB'nin vereceği ra- pora göre, olayı uluslararası platforma götüreceklerini açık- İadılar. ÇHD, IHD. TTB temsilcileri ile Erdoğan'ın avukatlan düzen- ledıkleri basın toplantısmda, Aydın Emniyet Müdürlüğü'nce Söke'de düzenlenen- Dev-Sol operasyonunda gözaltına alınan Baki Erdoğan'ın gördüğü işken- ce sonucu öldüğünü belirterek, Adli T.p Kurumu'nun raporu- nun gerçeği yansıtmadığını öne sürdüler. Basın toplanüsına kaülan Tür- kiye İnsan Haklan Vakfı kuru- culanndan Dr. Alpaslan Berktay Adli Tıp Kurumu raporunun gerçekle bağdaşmadığını belirte- rek şunlan söyledi: " önce suskunluk, sonra Tü- berküioz', arkasuıdan beslenme yetersizüğinden akciğer ödemi. Başlangıçta düzenlenmesi gereken sağlık raponı da yok. Dört dınar arasında, avucunuzıtn icerisinde gencecik bir insanın 10 gün icinde hastalanıp ölmesini açıklaya- mazsınız. Bu mızrak çuvala sığmaz. Gözaltında işkenceden öiüm baska nastl olur? Saydamlık bu mu? İnsan Haklan Komisyonu. tnsan Haklan Bakaniığı ne iş gö- riir? Gözalti merkezleri neden de- nenenmez? Bu çelişkiler devleti töhmetten kurtarmaz." Ramodan Ctiney Nadir'in kefıli davayı kaybetti EDİPEMİLÖV^VIEN LONDRA - Asü Nadir'in Ara- lık 1990 tarihinde tutuklanması- nın ardından kefaletle serbest bırablması amaayla 1 milyon sterlinle kefil olan Kıbnslı işada- mı Ramadan Güney, kefalet para- sırun bir kısmını ödemeye mah- kûm edildi. Ramadan Güney, Nadir'in kaçışı öncesinde aldığı bazı duyumtan gerekli makamla- ra ilettiğîni. ancak önlem alınma- dığını öne sürerek kefaleti öde- mek istememiş. konu Yüksek Mahkeme'de dava konusu ol- muştu. Bunun üzerine 1 milyon sterlin tutanndaki kefalet parası 650 bin sterline indirilmişü. Ramadan Güney, dünkü du- ruşmayı kaybederek 650 bin ster- lin ödemeye mahkûm oldu. Bu para 31 Ocak 1995'e kadar öden- mediği takdirde iki yıl hapis ceza- sı verilebiliyor. Güney, karara itiraz etti. Konunun Temyiz Mahkemesi'ne gitmesi, konunun 4 ay ile 1 yıl arasında sürünceme- de kalması anlamına gelecek. Asil Nadir'e kefıl olan Ayşegül Tecımer ise 30 Temmuz 1993 ta- rihindeki kefalet duruşmasına katılmamış ve temsil de edilme-t mişti. Tecimer de 500 bin sterlin' tutannda kefalete imza atmıştı. Duruşma sırasında Tecimer'in de Güney"le aynj konumda olduğu, kefaleti 18 ayda ödemediği tak- dirde 2 yıla kadar hapis cezası venlebileceği açıklanmıştı. Mah- kemenin verdiği süre Ocak 1995'- te sona erivor. İnsan haklan Enis Karadıınum toprağa veriMİstanbul Haber Servisi - Mafyanın önde gelen ısimlcnnden Enis Karaduman'ın cenazesi dün Fatih Camii'nde kıhnan ikindi namazından sonra ailesi, yakınlan ve arkadaşlannın katıldığı törenle Edirnekapı'da toprağa verildi. Karaduman'ı öldürdüğü savlanan Coşkun Mercan dün yakalanarak çıkartıldığı mahkemede tutuklandı. Hendek'te geçen pazartesi gecesi bir lokantada içki içerken, tartışüğı lokanta sahibi tarafından öldürülen Karaduman için düzenlenen cenaze töreni sakin geçti. Cenaze töreninde Karaduman'ın yakın aile dostlannın çoğunlukta olduğu dikkati çekerken, amcası Ahmet Karaduman, gazetecilerin gerçekleri yazmadığını belirterek " Yanlış şeyler yazmaym. Adam gibi haberler olsun" şeklinde uyanda bulundu. Fatih Camisi'nde kılanan cenaze namazının ardından, cenaze konvo>unun önünc geçen ve taşıdıklan pankartta "Alemin ve Karagümriik'ün kralı, ruhun şad olsun" yazısından ve Karagümrük'e gelindiği sırada birbırlerine •'Tamam. geldik abi. Tekbir getirelim" şeklinde uyan yapmalanndan Karagümrüklü olduklan anlaşılan 15 kişilik bir grup, Fevzipaşa Caddesi'ni trafığe kapatarak Edirnekapı Mezarlığı'na kadaryürüyüş yaptı. Trafiğe kapatılan yoldan Edirnekapı MezarlığYna getirilen cenaze burada toprağa verildi. (Fotoğraf: AHMET ŞIK) Köstepen, TÜRKSAT1 uydusunun düşmesi üzerine şok yaşadıklannı söyledi: Ikinci ııvdıımayıs ayında atılacak Ulaştırma Bakanı Mehmet Köstepen, dün akşam yurda döndü. Köstepen, ikinci uydunun fırlatılabilmesi için iİk uy- dudaki anzanın belirienmesi gerekriğini söyledi. İSTANBUL (AA) - Ulaştır- ma Bakanı Mehmet Köstepen, "İkinci uydumuzu mayıs ayı içinde uzaya göndereceğiz" de- di. TÜRKSAT 1 uydusunun düşmesi üzerine şok yaşadıkla- nnı belirten Köstepen, kazanın, ateşleme sisteminde meydana gelen anza nedeniyle olduğunu belirttı. TÜRKSAT l'in uzaya fırla- tılması için Fransız Guyanasf- nda düzenlenen törene katılan Köstepen dün akşam yurda döndü. Atatürk Havaalanı'nda gazetecilerin sorulannı yanıtla- >an Köstepen,TÜRKSAT l'in düşmesi üzerine şok vaşadıkla- nnı söyledi. Atılıştan sonra ge- çen 12 dakikalık süre içinde her şeyin normal olduğunu belirten Köstepen. uçuşun 173. kilo- metresinde ateşleme sisteminde meydana gelen anza nedeniyle uydunun düştüğünü belirterek. ikinci uydunun uzaya gönderil- me işleminin 1-2 ay öne çekil- mesi için girişimleri başlattıkla- nnı söyledi. İkinci uydunun fırlatılabil- mesi için ilk uydudaki anzanın belirlenmesinin gerekli olduğu- nu kaydeden Köstepen, uydu- yu yapan Ariane firmasının dünyada kendini kanıtladığını belirtti. Köstepen, "Baslatîlan ve yapılan büyük projelere sahip çıkmadığunız takdirde bir gün gelir, bizim başlattıklanmız da sahipsiz kalır" diye konuştu. Işkence yarasına 'merhern' • AvrupaBirliği, Türkiye İnsan Haklan Projesine 560 bin dolar yardımedecek. Bu paranın işkence görenlerin tedavisinde kullanılacağı belirtildi. ÜMİTOTAN İZMİR - Avrupa Birliği'nin Türkiye'deki İnsan Haklan Projeleri'ne yaptığı 500 bin ECU'luk (560 bin dolar) yar- dım, işkence görenlerin yarası- na biraz da olsa "merhenı"ola- cak. Kendilerine düşen 100 bin ECU'luk yardırnı bir ay içinde alacaklannı belirten Türkiye İnsan Haklan Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Mahmut Tali Öngören, "Bu parayı işkence görenlerin tedavisinde kullana- cağız" dedi. TİHV İzmir Tem- silcisi Prof. Dr. Veli Lök de, Türkiye'de insan haklan ihlal- lerinin sürdüğünü, bazı kuru- luşlann dayanışma içine girerek yardımda bulunmasının doğal olduğunu söyledi. Avrupa Birliği, topluluk üye- si olmayan ülkelerde sivil eğiti- min gelışimini desteklemek, de- mokratik ilkelerin yerleşmesine yardımcı olmak amaayla, Av- rupa Komisyonu'nun oluştur- duğu yeni bütçeden Türkiye'ye de 500 bin ECU tahsis edıyor. Türkiye İnsan Haklan Derne- ği, Türkiye İnsan Haklan VakA ile.Yerel Yönetim ve Demokra- si İçin Dünya Akademisi lOO'er bin ECU, Türkiye Çevre Vakfı ile Ankara Üniversitesi fnsan Haklan Merkezi 50'şer bin ECU alıvor. Avrupa Birliği, Türkiye'deki hükümet dışı ku- ruluşlann vurtdışı konferansla- ra katılmalan için ve geçen yılın aralık ayında düzenlenen Hel- sinki Vatandaşlar Asamblesi genel kurulunun organizasyon masraflan için de 50'şer bin ECU verdı. Türkiye İnsan Haklan Vakfı İzmir Temsilcisi Prof. Dr Veli Lök, "İnsan haklan ihlallerinin tüm dünyada ortadan kaldınl- ması lazım. İhlaller genelde de- mokrasinin yara aldığı ülkelerde daha çok görülüyor. Türkiye'de bu ihlaller sürüyor. Bize de yar- dım edilmesi, destek verilmesi çok doğaldır" dedi. YABANCI DİL "KONUŞULDUĞU ÜLKE'DE İLE ÖĞRENİLİR ' EF Uluslararası Dil Okulları'nın olanaklarından yararlanınl * Dıl eğitinıinde 28 yıllık deneyiın, * 10 ıılkede yılboyu eğıtıın vereıı ve resmı kurtımlarca onaylı 22 okul * Türkiye'de kemiı ofısı ve personelı ile lıızmet veren ilk ve tek yabaııcı dil okulları zıııcıri * Ingiltere'de 12. Aınerıkada 24 haftahk yoğıın kursa katılaıilara BEDAVA gidış dönuş uçak bılelı. Hemen arayın, ücretaiz brofürümüzü isteyîn. EF EĞİTİM LTD. Mını Keınal oke Cad 9/4, 80200 Nışaııtaşı İstanbul Tel: (0212)225 02 10 Faks: (0212) 225 46 92 AcenUlar: Ankara (0312) 440 72 67 İzmir: (0232) 421 86 94 İSTANBUL 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993 266Vasi Hastalığı sebebıylc Alı Kemal Fettahoğlu'nun vesayet altına alınmasına ve Beşiktaş. Yeşlfıstık Sokak No 12 adresınde ıka- met eden babası Mehnret Fettahoğlu'nun vası tayınıne mahkememızce 17 12 1993 tanhinde karar verilmıştır tlanolunur 4 I 1994 Basın 988 ÖDÜNSÜZ MİLLİ DEMOKRATİK DEVRIMCİ KALPAKSIZ KUVAYIMİLLİYECİ SHP Muğla İl Yönetim Kurulu Üyesi, Muğla Merkez Yapı Kooperatifleri Birliği Genel Başkanı, ALİFERİDUN CEYLAN'ı amansız bir hastalık sonucu yitirdik. Anısını ödünsüz yolunda yaşatmaya devam edeceğiz. Yaşamı önder olacak. Halkımızın başı sağolsun. MUĞLA MERKEZ YAPI KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU ARAYIS TOKTAMIS ATES Mumcu'yu Anmak (2) Kimdi Uğur Mumcu? Uğur Mumcu; "araştırmacı bir bilimadamı", "araştırmacıbiryazarvegazeteci", "ateş- li bir hatip ve siyasetçi" ve "iyi bir dost ve aile ba- basıydı." Ve tüm bu özelliklerinin yanı sıra "yurtsever bir devrimciydi", "Misak-ı Milli"c'\ydi. Titiz bir araştırmacıydı. Ele aldığı her konuya kuşkucu bir titizlikle yaklaşır ve sonuna kadar izlerdi. Ve sonunda ulaşılabilecek "en doğru"ya ulaşırdı. Ve belki de bu ne- denle biraz kesin hükümlüydü. Zor "suçlayan", ancak bir kez suçladıktan sonra, kolay "bağışlamayan " bir ya- ptsı vardı. Milliyetçi ve yurtsever geçinenlerin çoğundan daha milliyetçi ve yurtseverdi. Solcu ve Marksist geçinenlerin çoğundan daha solcu ve Marksistti. Demokrattı. Ama demokrasiden anladığı, halkın örgütlü bir "katılımının" sağlanmasıydı. özgürlüklerin, sadece o özgürlükleri kullanma olanakları olanlar için bir anlam taşıdığını bilir ve savunurdu. ölesiye sevenleri olduğu gibi, kızanlan da vardı. Sağda da, solda da, entel barda da... Olayların üzerine giden biryapısı vardı. Hedefini belir- ledi mi, gözü artık hiçbir şeyi görmezdi. Aksayan o nok- tayı, kuyruğundan tutup çıkarana, "teşhir edene" ka- dar... Yaşarken de çok etkiliydi. Ama öldükten sonra çok da- ha etkili oldu. ölümü çok daha etkili kıldı onu. Bu cinayeti planlayanlar acaba, bu gelişmeleri tahmin edebilmişler miydi? Hiç sanmıyorum. Türkiye'nin son 10-15 yılı biz Atatürkçüler için kara bir dönemdir, zor bir dönemdir. Topluma Atatürkçülük adı- na öyle şeyler yutturuldu ki; rahmetli Nadir Nadi gibi bir isim, "Ben Atatürkçü değilim" diye haykırmak zorunda kaldı. isyanını bundan daha güzel bir biçimde ifade ede- mezdi. Devrimci özünden soyutlanan Atatürk, boş bir kalıp gibi sunulmak isteniyordu topluma. Heykellere hapsedi- liyordu Muslafa Kemal, betonlara hapsediliyordu. Dev- rimler, özünden soyutlanınca, korunması istenen boş kalıplara dönüyor ve "tutuculuk" Atatürkçülük ile eşan- lamlı kullanılır oluyordu. Terörü engellemek için Islami- yet'ten medet uman bu sözde "Atatürkçülerin" döne- minde; Atatürk'ün kurduğu parti de kapatılmış, mirası bile yağmalanmıştı. Çok zor günlerdi... Biz Atatürkçüler, yitirilmiş bir savaşta, ellerindeki mevzileri tutmaya çalışan inatçı, fakat umutsuz savaşçı- lar gibiydik. O çok zor günlerde bizlere umut veren bir- kaçyazardan biriydi Uğur Mumcu. Toplumumuzdaki'7/e- rici-gerici"cepheleri iyi gören, yorumlayan ve "ilericili- ğin" bayrağını elden yere düşürmeyen yiğit bir yazar, dürüst bir Atatürkçü'ydü. Bizim sesimiz ve umudumuz- du... 1. Meşrutiyete de, 2. Meşrutiyete de, Kurtuluş Savaşı- mıza da, cumhuriyetimize de, 27 Mayıs'a da aynı heye- can içinde sahip çıkıyordu. Yıllarca bu değerlere sahip çıkan kimi yasaklı parti liderleri, oportünizmin batağında 27 Mayıs'ı karalarken bunu mahkum eden de Uğur Mumcuydu. Celal Bayar'ın tabutu Kara Harp Okulu öğ- rencilerine "çektirilirken" buna karşı çıkan da. Nakşibendi tarikatı üyelerinin iktidar olduğu Türkiye'- de, tarikatların üzerine hangi cesaretle gittiyse; terörün, silah kaçakçılığı ve mafya bağlantısmın üzerine de aynı cesaretle gitti. Şortla askeri kıta teftiş etmenin, gazino- larda şarkıcılara eşlik etmenin "halkçılık" olmadtğını yazan da oydu, "devrimci" olmanın ne demek olduğu- nu, kendini bilmezferin suratlarına çarpan da... Üzerimize bir "ölü toprağı" serpilmiş gibiydi. Atatürk- çü "potansiyel", bir türlü enerjiye dönüşemiyordu... O uğursuz bombaya kadar... Patlayan bombayla birden toplum derinden derine sarsıldı. Orada-burada çoban ateşleri gibi parıldamaya çalışan enerji, patladı. O çoban ateşleri, önünde durul- maz bir yangına dönüştü. Yürekleri kasıp kavurdu. Silkindi insanlar. Yıllardır susmanın, yıDardır susmak zorunda bırakılmanın acısıyla, bu acının birikimiyle hay- kırdılar. Seller gibi Ankara'ya aktılar. Yüzbinlerce yürek, tek yürek gibi çarpmaya başladı. Yüzbinlerce yumruk, tek yumruk oldu. Yüzbinlerce gırtlak tek ses oldu: Uğur- lar ölmez... Elbette ölmez Uğurlar. "Benim herparçamdan binler- ce Uğur çıkacaktır", diyen bir Uğur ölür mü hiç? O yağ- murlu vekarlı gündebuldukları her türlü vasıtayla Anka- ra'ya koşan yüz binler, sadece son bir görev yapmak için gitmediler Ankara'ya. Sadece Mumcu'ya olan sevgi ve saygılarını göstermek için, bir karanfil atmak için dol- durmadılar meydanları. "Var olduklarını" göstermek için koştular Ankara'ya. "Vardık, varız ve var olacağız" diye haykırmak için doldurdular meydanları... Ürperdi insanlar. Kimileri korkuyla ürperdi. Elbette korkacaklar, korksunlar. Kimileri heyecanla ürperdi. Acı, heyecan, umut ve kızgınlığın taşırdığı gözyaşlarını koyuverdiler. Çoğu, gözünün yaşardığını bile yakınla- rından saklayan bu insanlar; katıla katıla, haykıra haykı- ra ağladılar. Hem yitirdikleri Uğur Mumcu'ya hem ka- zandıkları güven ve inancın bu ağır bedeline... Ve aradan tam bir yıl geçti. Ne çabuk geçiyor zaman ve ne yavaş geçiyor. Ve insanı güzelleştiren her türlü duygusallık ve heyecanlarımızı bir kenara koyduğumuz zaman. bugün de aynı şeyi görüyoruz ve aynı şeyi söy- lüyoruz: Uğur Mumcu yaşıyor ve yaşayacak... İşçüeralacaklmiçinyürüdü İstanbul HaberServisi - Gaziosmanpaşa Belediyesi'nde, yedi aydır maaş, ikramiye ve zorunlu tasarnıf alacaklan ödenmeyen işciler dün yürüyüş yaptı. Küçükköy'de bulunan Fen İşleri Müdürlüğü'nün önünden Gaziosmanpaşa Beledıyesi'nin önüne kadar yürüyerek gelen işciler, "Sadaka değil, ödenmeyen maaşlarımızı istiyoruz" yazılı bir pankart açtılar. Zaman zaman "tşçiler el ele.^enel greve", "Başkan istift", "Yedi ay oldu, maaşlara ne oldu?", '4 Ucretsiz köleliğe son" şeklinde sloganlar atan işcilerin yürüyüşü sırasında polisler, yürüyüş kortejinin yanında ve belediye binası önünde geniş güvenlik önlemleri aldı. Fen İşleri Müdürlüğü'nün Önünden yürümeye başlayan yaklaşık 3 bin 200 işçi, alkışlı sloganlarla belediye binası önünegeldikten sonra Belediye lş Sendikası Genel Sekreteri Kasun Yorulmazbaş bir konuşma yaptı. Gaziosmanpaşa Belediyesi'nde çalışan 763 işçinin yedi aydır ödenmeyen alacaklannın toplam 25 milyar liraya ulaştığını belirten Yorulmazbaş, "Hayat pahalılığının her geçen gün katmerieştiği ülkemizde, sorunlanmıza bir de alamadığımız maaşlanmızeklenmiştir"dedı (Fotoğraf: AHMET ŞIK)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear