14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 OCAK1994 PERŞEMBE CUMHURIYET2 SAYFA KULTUR 20. yüzyıl Fransız tiyatrosunun en büyük isimlerinden Jean Louis Barrault 83 yaşında öldü ÖzgünbirtiyatroustasıydıMEHMETBASUTÇU P ARİS - 22 Ocak 1994 sa- bafu. uykusu sırasında geçirdiği kalp yetmezüği sonucu Paris'teki evinde ölü olarak bulunan Je- ^ ^ ^ ^ g an-Louis Barrault, yir- minci ^yüzyıl Fransız ti- yatrosunun en büyuk adlanndan bi- nydi. Hem unutulmaz yommlann, hem deyenilikçi, özgün mizansenlerin anahtar adıydı. Yaşamı boyunca Pa- ns'in bir köşesinden diğerine taşınmış, çok işlevli yepyeni tiyatro merkezleri >aratmıştı. Jean Louis-Barrault, yalnız Fran- sa'da değil, tüm dünyada tanınan bir sanatçıydı. Çıktığı uluslararası turne- lerde olağanüstü bir küJtür elçisi göre- vini yüklenmiş, toplam yedi yüz bin kilometreye ulaşan bu uzun yolculuk- lar boyunca, Fransız tiyatrosunu ba- şanyla tanıtmış, sevdirmişti. 50 yıllıktiyatroyaşamı Sanat yaşamına 2l yaşında tiyatro- da başlayan Barrault, mim oyuncusu olarak da başanlı olmuş; aynca. bazı tiyatro sanatçılannın yaptığı gibi sine- maya burun kıvırmamış. tersine, sü- rekli ilgi göstererek toplam otuz iki filmde rol almıştı. Marcel Carne'nin "Les Enfants Du Paradis" (Cenneün Çocuklan-1943,1945) adlı filmındeki Baptıste yorumuyla beyazperdenin unutulmazlan arasına girmişti. 1940 yılında girdiği ünlü Comedie Hem unutulmaz yorumların, hem de yenilikçi, özgün mizansenlerin anahtar adıydı Jean- Louis Barrault. Française'de geçirdiği yedi yıl boyun- ca üstlendiği rollerdeki olağanüstü yo- rum gücüyle büyük ilgi görmenin ya- nında. sahneye koyduğu oyunlarda. (Shakespeare ve Claudel) tiyatro yö- netmeni olarak da başanlı olmuştu. Yaklaşık elli yıllık bir tiyatro ya- şarrunı birlikte sürdürdükleri Madela- ine Renaud ile birlikte durmadan çalışmış. büyük bîrcoşku içinde deği- şık tiyatro biçimlerini savunmuş. farklı ve yenilikçi mizansenleri imzala- rruş; Shakespeare ve Çehov gibi klasik yazarlar yanında. Beckett, Camus, Oaudel, Duras, Cenet ve Kafka gibi çağdaş kalemlerin oyunlannı da ba- şanyla sahneye koymuştu. Jean-Louis Barrault. Jean Vilar ve Atoine Vitez ile birlikte. yirminci yüzyıl Fransız tiyatrosuna yön veren. öncülük eden en önemli üç tiyatro adamından bıriydi. Yetenekli bıroyuncu, yeni biçimler- den korkmayan, klasik ve çağdaş tı- yatronun değişik boyutlan arasmda yılmadan uyum sağlamaya çalışan öz- gün bir tiyatro ustası ve başanlı bir idareci olarak sivrilmişti. Çabalan saygıyla karşılanmış, alkışlanmış, açtığı yollar gelişürilmiş, izi sürülmüş- tü. Bilinçli aydın/ sanatçı Aynca, çağıyla birlikte yaşayan, du- yarlı ve bilinçli aydın/sanatçı kışiliğiy- İe, Jean-Louis Barrault'nun adı, tiyat- ro dünyasının dışına dek taşmışü. 1958 yılında, zamanın Kültür Ba- kanı Andre Malraux tarafından Ode- on Fransa Tiyatrosu'nun (Odeon, Theatre de France) başına getirilmişti. Öğrenci mahallesinin göbeğindeki bu sahnede Paul Claudel'den Jean Ge- net'ye dek bir dizi Fransız yazann yapıtlannı sahneye koyan Jean-Louis Barrault, on yıl içinde toplam 25 oyun sergilemışti. Bu arada, Jean Genet'nin "Paravanlar" (Les Paravents) adlı oyunu nedeniyie, Cezayir'in bağımsızlığına karşı olan Fransızlann hışmına da uğramıştı. Daha sonra, 1968 olaylan sırasında, Odeon Tiyat- rosu'nu işgal eden ve tiyatronun gjrişi- ne, üzerinde "öğrenciler, işçikr, Ode- on açıWı!" yazılı bir pankart asan gös- tericilere kucak açarak "Sizlerin yanı- ndayun. Barrault öldü. Karşınızda ya- şayan bir insan var artık" diyen Jean- Louis Barrault. bu tavn nedeniyie Andre Malraux'yu kızdırmış ve göre- vine hemen son verilmişti. Yenilikçi bir oyuncu, yönetmen, tiyatro yöneticisi ve kuramcısıydı Barrault Gelecekkuşaklan da etkileyecek Kûltfir Servisi - Oyuncu, yönetmen tiyatro yöneticisi ve kuramcısı Jean- Louis Barrault, Antonin Artaud'un "Seyredenlerin yaşamlannı ve dav- ramşlaruıı değiştireme.ven tiyatronun hiç bir değeri yoktur" sözüne gönül- den inanarak didaktik olduğu ölçüde eğlencelı oyunlar sahneleyen. 30 yıl kesintisiz sürdürdüğü sanat yaşamıy- la çağdaş Fransız tiyatrosunun en önemli kişiliğiydi. 1910 yılında Le Vesinet'de bir ec- zaanın oğlu olarak dünyaya gelen Barrault altı yaşında tiyatroyu mes- lek olarak seçmeye karar verdi. Sıra- dan bir işçi sınıfı okulundan. CoIIege Chaptel'e girmeyi başararak mate- matik, felsefe ve sanat okudu. Burslu bir öğrenci olmasına ve kendisi için ayırabileceğı hiç parası olmamasına rağmen bütün okul yaşamı boyunca her boş zamanını tiyatroda değerlen- diriyordu. Sonunda dönemin en bü- yük oyuncusu ve tiyatro öğretmeni olan Charles Dullinin Atelier ismin- deki okul ve tiyatrosuna hem oyuncu hem öğrenci olarak kabul edildi. Pa- rası olmadığı için tiyatroda yatıp kalkıyordu. Dullin ondaki yeteneği fark etti ve Etienne Decroux"un oku- lunda mim eğkimi görmesi için ge- reken parayı üstlendi. Kısa sürede kendini yetiştiren Barrault. ilk kez Atelier tiyatrosunda "Volpone" oyu- nunda garson rolünde sahneye çıktı. Bir süre sonra başrollerde oynamaya başlayan sanatçı, romanlan da sah- neye uyarlamaya başladı. Yaşıyla birlikte belleği de zayıflamaya başiayana dek sahneden inmedi. TJL uı üm teknolojik olanaklarile müzik, dans, fılm gibi çeşitli sanatlann bileşkesinden oluşan 'total tiyatro' düşünü gerçekleştirdi Barrault. Sahnelenen ilk uyarlaması Faulk- ner'in "Döşeğimde Ölürken" isimli romanı oldu. 1934 yılında kendi top- luluğunun kurmak üzere Atelier"den aynldı. İki yıl sonra Madeleine Rena- ud ile tanıştı. Kendisinden 10 yaş bü- yük oian ve Comedie -Française'in 1928 yılından beri baş oyuncusu olan Renaud ile evlendi ve yaşamı boyun- ca çoğu oyununda onunla birlikte rol aldı. Renaud'un yardımıyla Comedie -Française'e giren BarrauJt, savaş yıllan boyunca burada çalıştı ve bazı filmlerde rol aldı. Bunlann arasında en ünlüsü 1944 yapımı "Cennetin Ço- cukları" isimli fılmdeki Baptise ro- lüydü. 1930'lu yıllardan beri Barra- ult, Antonin Artaud ve Andre Bre- ton'un düşünçelerinden yolâ çıkarak, tüm teknolojik olanaklar ile müzik, dans, fılm gibi çeşitli sanatlann bileş- kesinden oluşan "total tiyatro" dü- şüncesinin gelıştiriyordu. Barrault- Renaud Topluluğu 1946 yıhnda Barrault ve Renaud Comedie-Française"den aynlarak "Compagnie Renaud-Barraulfu kur- dular ve "Total Tiyatro"projesini uygulamaya başladılar. 11 yıl boyun- ca Theatre de Marigny'de Shakespe- are, Moliere gibi klasiklerin yanı sıra Barrault'un Kafka, Paul Claudel gibi çağdaş yazarlardan yaptığı uyarla- malan sahnelediler. Fransız hüküme- ti Barrault'ta Theatre de l'Odeon'u verdi ve sanatçı çift kısa sürede bu- rayı Fransa'nın en prestijli tiyatrosu haline getirdiler. Olanaklan artınca repertuvannı da genişleten Barrault, Beckett, lonesco \e Adamo\'un oyun- lannı sahnelemeye başladı. Altmışlı yıllar boyunca Barrault-Renaud Topluluğu dünya turnesıyle Tokyo'- dan New Yorka. Edinburgh'dan Moskova'ya kadar birçok şehirde oyunlannı sahneledi. Paul Claudel'in "ChristopheColombe" yapımıyla "to- tal tiyatro" düşünü gerçekleştirme olanağını buldu Barrault. Gerçek bo- yutlannda bir gemi biçiminde yapı- lan sahnedüzeni ve geminin yelkenle- rine zaman zaman yansıtılan görün- tülerle tivatro tarihine geçen bir pro- düksiyon oldu bu. 1968 olaylan sırasında tiyatrosunu öğrencilerin kullanırruna açtığı için. olaylann bastınlmasının ardından ti- yatrosu elinden alındı ve devlet yardımı alamaz oldu. Ama onunla çalışabilmek için gün boyu başka işle- rede çalışıp gece oyuna gelen vefalı kadrosu ve bitmek bılmez tiyatro aşkıyla bütün bu zorluklann üstesin- den gelmeyı başardı. Tren istasyonu- nun kubbesınin altına kurduğu dev bir çadırda oyunlannı sahnelemeyi sürdürdü. Burada Voltaire ve Nietzsche gibi düşünürlerden vaptığı uvarlamalan sahneleyen sanatçı, hem halka kar- maşık felsefelcn tanıtmayı. hem de çadırla uyum sağlay>ârn 'sirk Benzeri eğlencelen bir arada vererek tiyatro- nun egitiri ve eğlendirici ışlevlerini son derece deneysel bir yöntemle har- manladı. Sonunda hükümet yeniden Barrault"a bir tiyatro vermeye karar verdi. Ve ünlü Champs Elysees cad- desinde Theatre du Rond Point ku- rulmuş oldu. Biri 300 dığeri 800 kişi- lik iki salonu bulanan tiyatro. bunu takip eden yıllarda Barrault'un gün- düzleri de salonlan konferans. panel hatta özel partiler için kullandırtması ile birlikte bir sanat merkezinedönüş- tü. Küçük sahnede hep adı duyul- mamış genç yeteneklerin oyunlan sahneleniyor, çoğu kısa sürede Fran- sa'nın beli başlı üyatroculan arasına gıriyordu. Barrault yaşıyla birlikte belleği de zayıflamay a başiayana dek sahneden inmedi ve genç rollere çıkmakta da bir sakınca görmedi. Ancak iki yıl önce yaşlılık, onu büyük aşkı tiyatro- dan kopmak zorunda bıraktı. Jean- Louis Barrault 20. yüzyılın en büyük tiyatroculanndan birivdi ve oluştur- duğu örnek, öğretileri \e yazılanyla gelecek kuşaklan da etkilemeye de- vam edecek. ıyatro, şıır, sanat ve özgürlük için atan, yılmadan savaşan, durmadan enerjisini tazeleyen,yeniliklere ardma kadar açık yüreği, Barrault'yu uykusunda usulca terkedivermişti. 1936 yılında tanıştığı ve bir daha aynlmadığı sahne ve yasam arkadaşı Madelaine Renaud ile birlikte 1947'de kurduklan "Renaud-Barrault Tiyatro Topluluğu", Paris'in değişik yerlerinde etkinliklerini sürdürmüştü. Örneğin, 1974 yılında. bugün Orsay Müzesi'nin bulunduğu yerde. tren istasyonundan bozma "Orsay Gan Tiyatrosu"nu ku- rarak. Seine Nehri kıyısındaki bu ge- niş mekanı. ne yazık ki kısa süren bir zaman dilimi boyunca. canlı bir tiyat- ro merkezine dönüştürmüşlerdi. Jean-Louis Barrault, 1980'li yıllann başında. bu güzelim tarihi istasyon bi- nasını terketmek zorunda kaldığında, nehrin sağ yakasına gecerek, kentin en zengin caddesi olan Champs Elysees'- nin göbeğindeki eski saraylann yanı- başına yerleşerek "Theatre du Rond Point"i kurmuş ve her zaman olduğu gibi, klasik yapıtlar yanında, çağdaş tiyatronun özgün örneklerine de kapı- lannı açmıştı. Son yıllarda. Paris Güz Festivali'nin bazı etkinliklerini de banndıran "Tbeatre du Rond Poinfin salonlannda, Hint klasik müziğinden çağdaş Avusturya tiyatrosunun ör- neklerine dek değişik sanat biçimleriy- le tanışma olanağı bulmuştuk. 21 ocak gününü. 93 yaşındaki eşiyle ile birlikte el ele dinlenerek gecirmişti. Ertesi sabah. kıvılcımlı yenilikler ve cesur denemelerle dolu anlamlı ve yo- ğun bir tiyatro macerasmın böylece noktalandığını öğrendik. IDSO, Dame Ninette deValois'in 95.yaşgünü onuruna iki bale sahneliyor 'Hovardanın Sonu' ve 'Çeşmebaşı' Kültür Senisi - İstanbul Devlet Ope- ra ve Balesi. Türk Balesı'nin kurucusu Dame Ninette de Valois'in tüm dünvaea kutlanan 95. yaş günü onuruna repertu- vanna aldığı "Hovardanın Sonu" ve "Çeşmebaşı" balelenni sahnelemeye başladı. Onuruna Türk hükümetince büyük törenler düzenlenen Ninette de Valois'- in koreografisini yaptığı. İngiliz balesi- nin en önemli örneklerinden olan "Ho- vardanın Sonu". mirasa konan genç bir adamm çılgınlıklannı konu alıyor. Ba- lenin müziği. Gavin Gordon'a ait. Ünlü Türk besteci Ferit Tüzun'ün "Çeşmebaşı" 'balesi ise Türk dansçı- lannın üslup \e ritmlerinden faydalaru- larak yaratılmış fantastık bir bale. "Hovardanın Sonu". Richard Glass- tone tarafından sahneye konuyor. Or- kestra şefı Elşad Bagirov. Dekor \e kos- tüm Rex VVTıistler ile Osman Şengezer'e ait. Işık Bfilent Darcan laraiından ger- çekleştiriliyor. Oyunun ilk sahnelenişin- de rol alan Evinç Sunal-Suna Şenel ta- rafından sahneye konan "Çeşmebaşı"- mn orkestra şefı de Elşad Bagirov. De- kor ve kostüm Osman Şengezer'e. ışık Bülent Darcan'a ait. "Hovardanın Sonu" ve "Çeşmebasj"- Ferit Tüzun'ün 'Çeşmebaşrsı, Türk danscılarının üslup ve ritmlerinden faydandarak yaratdmış fantastık bir bale. nda Oktay Keresteci, Çiğdem Erkaya, Hülva Aksular, Murat Akaoğlu, Erdal Uğurlu, Selçuk Borak, Serap Konuk, Ender Savaşkurt, Deniz Berge, Ayfer Zeren, Bahar Vklinlioğlu, Mustafa Kar- gacı, Serap Meriç, Lale Sezgin, Uğur İlter, Ünal Aster, Oktay Aksoy, Ümit Karabel, Ya^nz Özdel, Aiim Günay, Kaan \azgan, Ercan \üken, Meltem Tezmen, Erdal Atik. Funda Emir, Tuva- na Tuneer. Esin Baktşkan, Tülin Yitik, Nursel Sönmez rol alıyorlar "Çeşme- başı"nda soprano solo Suzan Kızıklıoğ- lu ve Oya Gökberk. Atatürk Kültür Merkezi fuayesinde Dame Ninette de Valois'in Türkiye"- deki çalışmalanyla ilgili bir de resim ser- gisi yer alıyor. Ulusal Sinema Sempozyumu 18-19 şubatta İstanbul'da ANKARA (ANK.-V) - Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın göreve geldiği dönem- den itıbaren büyıik destek görcn Türk sineması. yine Kültür Bakanhğı'nın desteği ile sorunlannı tartışacak. Kültür Bakanlığı. Türk sinemasırun yaratıcıhk sorunlan, uluslararası ilişkilerde yaşa- nan sorunlar ve devlet-sinema ilişkısı- nın tartışılacağı 'Llusal Sinema Sem- pozyumu' düzenlıyor. Kültür Bakanlığı'ndan edinılen bilgi- ye göre Ulusal Sinema Sempozyumu ile Türk sinemasının sorunlan tartışılarak yeni projeler üretilmesi amaçlanıyor. Si- nema-devlet ilişkisi. uluslararası ılişkı- ler, sinemada yaratıalık sorunlan ve çerceve yasağı konu başhklannda ger- çekleştirilecek sempozyumda, Türk si- nemasının sorunlan ırdelenecek. Scm- pozyuma sınemaya önemli katkılan olan Ömer Kavur, İrfan Töziim, Atıf Yılmaz. Ya>in Özkan, Tunç Basaran, Başar Sabuncu. Fehmi Yaşar, V eşim L s- taoğlu, Bilgi Olgaç,Seçkin Vaşar, Halit Rcfığ, Yusuf Kurçtnli. Zekj Ökten, Er- den Kıral. Sinan Çetin ve Türkân Şoray'- ın konuşmaa olarak katılacağı bildinldi. Kültür Bakanlığı yetkılıleri. sempoz- yumla. sinema konusunda genış bir tar- tışma platformunun oluşturulabileceğini ve sempozyumda çıkacak görüşlere göre yeni çözümlerin üretılebileceğini belirtti- ler. Kültür Bakanhğı'nın sağladığı des- teklerle Türk sinemasının atağa gectiğirıi kaydeden yetkililer, sinemaya desteğin süreceğini bildirdiler. Kültür Bakanlığı tarafından düzenle- necek 'Ulusal Sinema Sempozyumı' 18-19 şubat günlerinde istanbul Çıra- ğan Sarayı'nda gerçekleştirilecek. Bin beş yüz elli çocuğun resimleri... AHMET CEMAL Her yılbaşı yaklaştığında satışa sunulan UNICEF kart- larını görmemiş olanımız var mıdır? Birleşmiş Milletler'- in çocuklara yardım fonunca hazırlatılan, çeşitli ebatlar- daki bu kartların üstünde yer alan resimler, hep titiz se- çimlerin ürünüdür. Peyzajlar, ölüdoğalar, çiçek, hayvan ve insan betimlemeleri çoğunlukla büyük ustaların elin- den çıkmadır.Bunların arasında -Noeli ve yılbaşını çağrıştırmalan nedeniyle- kar manzaralarının önemli bir yeri vardır. Bu manzaralarda damları karlarla kaplı, pencerelerinden sıcacık ışıklar dökülen şipşirin evler görürüz. Bu sıcak ışıklar, o pencerelerin arkasında diki- len Noel ağaçlarının ve türlü yiyeceklerle dolu yılbaşı sofralarının, kısacası pürüzsüz bir mutluluğun habercisi gibidir. Aynı kar manzaralarında kimi zaman çocuklara da yer verilmiştir. Böyle resimlerde çocuklar neşeyle oyna- makta, karınları tok, sırtları da iyice pek olarak kardan adamlarını tamamlamakta, ya da yine neşeyle, kartopu savaşlarını sürdürmektedirler. Ama Saraybosna'da, evlerinin önünde kartopu oynar- ken, Sırpların top ateşiyle can veren altı çocuğun resmi, bu kartlardan hiçbirinde yoktur. Onların resimleri, yal- nızca, üstelik/renrf/kanlanyla, evlerininönündeki karla- ra çizilmiştir... Onlar gibi, savaşın başlangıcından bugüne kadar ölen ve sayıları, bu kartları bastıran örgütçe, yani Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan bin beş yüz elli çocuğun resimlerine de, dünya çocuklarını hep mutlu görmek is- teyen UNICEF kartlarında rastlayamazsınız. Bu kartların dünyasında yalnızca pembe düşlere, olmayan cennet bahçelerine, küçücükdünyaları büyüklerin koruyucu ka- natları altında yaşayıp giden, onlar için ölüm hiç yok- muşçasına yaşayıp giden güleryüzlü çocuklara yer vardır. ötekilerin, yani hakiki ölümleri ölenlerin yerı, an- cak gazete ve televizyon haberleridir. Başka deyişle, gerçekten ölmek gibi, ne mutlu Noeller'le, ne de nice mutlu yıllarla bağdaştırılabilecek bir yazgıya kurban gi- dip, sokaktaki adamm keyfini kaçırabilecek çocuklara, yalnızca bir kez okunduktan ya da izlendikten sonra. et- kisini yirmi dört saat bile sürdüremeyen medyalarda yer bulunmuştur. Bunun gibi, kartopu oynarken öldürülen iki küçük oğlunun başında duran babanın resmi de UNI- CEF kartlarının üstünde değil, fakat gazetelerde yer almıştır. 1993 yılında, Der Spiegel dergisinin Alman SAT-1 tele- vizyonu için hazırlattığı o unutulmaz -ya da pek çabuk unutulması yeğlenen!- röportajda, konuşmacılardan bir sanat uzmanı hanım, şöyle diyordu tanık olduğu çocuk ölümleri için: "En büyük güçlüklerle, çocuklan emin yer- lere götürmek istediğimizde karşılaşıyoruz; çünkü on- lar, silah sesleri başladığında da özellikle güzel hava- larda, kötü bir şey olabileceğine inanmıyorlar; ya da, tam sığınaklara koşarken donüp geride kalan bir kedi veya köpek yavrusunu almak için dışarı çıkıyorlar ve o sırada ölüyorlar.." Ama onları, hiçbir renkli kar manzarasmda göremiyo- ruz. İnsan hakları konusunda olası ihlallerin gölçesin- den bile korkan hümanist Batı, çocuk haklarını henüz yetişkinlerin dünyasma almıyor. Yetişkinleri toplantı masalarının başına yetiştiren akreple yelkovan, çocuk- lan ö\üme gönderiyor. Bitip tükenmeyen toplantılarda barışın koşulları tartışılırken Bosna-Hersek kentlerinin sokaklarında ayaklarını, bacaklarını yitirmiş küçükler, minik koltuk değneklerine dayanarak ayakta ve hayatta kalabilmenin çarelerini arıyorlar.. ölümünün ardından Audrey Hepburn, yaşamını dün- ya' çocuklarına adadığı için takdirle anılıyor. Danny Ka- ye'in hayattayken 'dünya' çocuklarını ne kadar çok sev- diği ve onlar için yaptıkları, hep anlatılıyor. Sophia Lo- ren'i, Rolls Royce arabasına binmiş, 'dünya' çocukla- rının yardımına koşarken gösteren resimler yayımlanı- yor. Birleşmiş Milletler, 'dünya' çocuklarının haklarına ilişkin bildirgeler hazırlıyor. UNICEF, geliri 'dünya' ço- cuklarına harcanmak üzere yüz binlerce, belki milyon- larca güleryüzlü kart satıyor... Biz kaç dünyada yaşıyoruz? Jockson, suçlomalordan 40 nûlyon dolara kurtuluyor LOS ANGELES (RELTER) - Mıchael Jackson ile onu kendisine cınsel taciz yapmakla suçlayan 13 yaşındaki çocuğun avukatlan. Jackson'un milyonlarca dolar ödemesini öngören bir anlaşmaya varmak üzere olduklannı açıkladılar. Eğer anlaşmaya vanhrsa. çocuk 21 Mart'ta yapılacak olanmahkemede ifade vermeyecek. bunun karşılığında Jackson'un ödemeyi kabul ettiğı miktann açıklanmamakla birlikte 40 milyon dolar civannda olduğu tahmin ediliyor. Hukuİcçular hiç bir yazılı anlaşmanm bir kişinın tanıklık yapmasına engel olamayacağının söyleseler de Kaliforniya eyaleti kanunîanna görecinsel suçlann kurbanlan istemedıkleri takdirde tanık olmaya zorlanamıyor. Aspendos 'Opera Şehri'olacak ANKARA(ANKA) - Dünyaca ünlü opera sanatçılanndan Jose Carreras ve Monserrat Caballe'a ev sahipliği yapan Aspendos, uluslararası opera ve bale merkezi haline dönüştürülecek. Devlet Opera ve Balesi Müdürü Rengim Gökmen, 10-30 haziran günleri arasında Aspendos'ta ilk kez "Uluslararası Opera ve Bale Festivali" düzenleneceğini ve festival için gerçekleştirilecek altyapı calışmalanyla Aspendos'un "opera şehri" olacağını söyledi. BaharKocaman'dan 'tannça idollerV KültürServisi - Bahar Kocaman'ın dördüncü kişisel sergisi Galeri Baldem'de sürüyor. Resimlerindeki "figür soyutlamalan" genellikle kadını içeren Kocaman'ın son yapıtlannda belirgin bir fark var: "tannça idolleri"göze çarpıyor. Sanatçı bu konuda şöyle diyor:"İdoller. özellikle tannça idolleri ve Hitit kabartmalan beni çok etkiliyor. Sonresimlerimdetarihsel biçimlerden de izler görülecek. Bu benim için yeni birlezzet." Bahar Kocaman, bu son sergideki işlerinde resim anlayışı açısından bir fark görmüyor. Ancak önceki yapıtlannda lekelerin daha çok yüzeyle ilişkili olduğunu, oysa şimdi aynı lekelerin giderek yoğunlaşüğını, biçime yöneldiğini söylüyor. Sanatçmın yeni resimleri 8 şubat tarihine kadar gezilebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear