23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK1994 ÇARŞAMBA 16 DUNYADAN RusyamerkeayetçfliğekayıyorYeltsin 'in, güçlü Rusya 'yıyaraimak uğruna liberaldemokrasiden uzaklaşıp merkeziyetçiliği benimsemesi, siyasal gözlemcilere göre Rus Devlet Baskanı'nı.faşist liderJirinovski 'nin aşırı milliyetçiliğine yaklaştırıyor. B oris Yeltsin. Moskova'da siyaset sahnesine ilk çıktığında Sovyet Ko- münist Partisi'ni modernleştir- me konusunda gösterdiği çaba- larla dikkatleri üzerine çekti. Ancak, kısa zaman sonra bu- nun olanaksız olduğunu göriip, halkı Sovyet geçmişlerini unut- maya, Rus kişiliğini diriltmeye çağırdı. Bu görevini başanyla tamamladıktan sonra liberal demokrat bir görûşü benimse- yip, Rusya'yı Baülılaştırmaya girişti. Şimdi. son görevini yap- mak üzere kollan sıvamış bulu- nuyor. Güçlü bir Rus Devleti'- nin doğumunu gerçekleştirmek amacıyla Rus halkıru yüreklen- dirmeye, ulusculuk bilinçlerini bilemeye çalışıyor. Güçlü bir Rus devleti kavra- mıyla na demek istedigini Yelt- sin 11 ocakta Rusja Parlamen- tosu'nun açıhş konuşmasında . üstü kapalı olarak şöyle belirtti: "Ben sizden siyasi görüşJeriniz- de birieşmenizi istemiyorum. Ancak, bu ülkenin kalkınabil- , mesi için bazı değerlerden vazge- çemeyiz. Bu değerlerin başında iç banş, istikrar, ulusal birlik ve reform geliyor." Siyasal gözlemri Lilia Shevt- , sova Yeltsin'in zaman içinde or- taya çıkan bu yeni yaklaşımını "Yeni muhafazakarlık" olarak isimlendiriyor. Bu bağlamda güçlü bir başkanlık yönetimine inanan Yeltsin, federatif bir devlet yerine bölünmez, tek bir devlet anlayışına yeşil ışık yakı- yor. Ekonomik reform taraf- tarlan, başkaru ikna edebildik- leri ölçüde çalışmalanna devam edebilecekler. Ancak, ana hedef devletin güçlenmesi olacak. Dış politika düşmanca olmayacak, ne var ki, eskisine oranla daha uzak ve soğuk olacak. Shevtso- va. "Yeltsin'in tek bir amacı var. O da şanlı Rus geçnuşini geçmi- şini yeniden canlandırmak," di- yor. Yeltsin liberal-demokrat dö- neminde, birkaç kişiden oluşan danışman kadrosuna güveni- yordu. Gennady Burbulis ve Sergei Filatov adındaki danış- manlar demokrasinin işlerliğini arttırması yönünde Yeltsin'i zorluyordu. Serbest pazar ekonomisinin kurallanna ılışkin konularda Yeltsin, Yegor Gaydar'ın açı- klamalanna başvuruyordu. Şimdi, tüm danışmanlar bir ke- nara atıldı. Öyle görünüyor ki, Yeltsin yeni muhafazakarlık döneminde artık danışmana ih- tiyaç duymuyor, içgüdüsel du- yumsamalanyla işleri yoluna koyacağına inanıyor. Yeltsin'in yeni yaklaşımı en belirgin şekilde dış politikada kendini hissettiriyor. Giderek daha saldırganlaşan tavırlany- la Yeltsin komşu ülkelerde hu- zursuzluğa neden oluyor. Rus- va Dışişleri Bakanı Andrey Ko- zire> geçtiğimiz yıl 11 kasımda şu satırlan yazmıştı:"Rusya ve Doğu Avnıpalı komşularımız gelişmiş te demokratik detletle- rin arasında sağlam bir yer edin- mek için uğraşıyorlar. Komünist devriminin geri dönüşünün olma- dığını savunan Brejnev öğretisi artık geçerli değil." Ne var ki, Kozirev bu satırlan yazdıktan 2 ay sonra Brejnev öğretisini ye- niden keşfetmeye kalktı. Ocak ayının 18'inde resmi TASS ajansının bildirdiğine göre Ko- zirev Rus askerlerinin eski Sov- yet cumhuriyetlerinden çıkma- sının söz konusu olmadığını be- lirtti. Kozirev. aynca şunlan sö>ledi:"Moskova'nın gerçek niveti bu ülkelerde askeri haki- miyet kurmak değil. Ancak, as- kerleri çekersek bir boşluk oıta- ya çıkacak. Bu boşluğu kötü ni- \etli güçlerin doldurması olası- lığı Moskoıa'yı huzursuz edi- yor." Bu demeçler özellikle 20 bin Rus askerini isteksizce ba- nndıran Latviya ve Estonya'yı ilgılendiriyor. Oysa, Rusya ön- ceden askerlerini çekeceğine ilişkin söz vermişti. Siyasal göz- iemciler. Rus dış politikasınm, Moskova'nın çıkarlannı koru- mak ıçin aldığj yasal önlemler- le. emperyalızm arasındaki ince sının yavaş yavaş geçtiğine dik- kat çekiyor. IYeltsin vaatlerini tutacak mı? Bill Clinton'ın Moskova zi- yareti konuya ilişkin başka so- rulan da gündeme getirdi. Yelt- sin ekonomik reform vaatlerini uygulamaya koyacak mı? Eko- nomi konusunda Yeltsin'in pek fazla bilgi birikimı olmadığı herkes tarafından bilinıyor. Bu- güne dek genç ekonomi uzman- lan Yeltsin'e bu konuda yar- dımcı oluyordu. Reform hareketlerinin mi- man Yegor Gaydar eğer göre- vinde kalsaydı, reformlann de- vamı garantilenecekti. Ancak, Yeltsin Yegor Gaydar'ı kal- ması için ikna etmeye hiç çalış- madı. Zaten Gaydar'ın yeni kuru- lan hükümette görev almaya hiç niyeti yoktu. Yeltsin, Gay- dar'ın istifasını kabul ederek re- form hareketlerinin devam ede- ceğini, Gaydar'ın gidişiyle poli- tikada büyük değişikh'İc olma- yacağını. ulusal ve stratejik çı- karlann her durumda gözetile- ceğini iddiaetti. Rusya'nın muhafazakar Başbakaru Çernomirdin, Yelt- sin'in sözünü ettiği çıkarlann gözetilmesiyle enflasyonun ani- den fırladığma dikkat çekti. Rusya'yı eski gücüne kavuştur- mak uğruna Yeltsin'in yaptığı bu ılk yanlışm. toplumda bü- yük patlamalara yol açabileceği ileri sürülüyor. Yaptığı ikinci yanhşın sonuç- lannın daha vahim olabileceği düşünülüyor. İkinci yanlış Jiri- novski'nin "bir ulusun yeniden doğuşu" görüşüne öykünerek, faşişt liderin fikirlerine sahip çıkması. Lilia Shevtsova bir ulusun yeniden doğuşu olgusunun psi- kolojik boyutlan olduğunu be- lirterek Jirinovski'nin ulusun aşağılık kompleksinden yarar- landığını söylüyor. The Economist Cezayir'deşiddet, şiddetidoğurduKöktendincilerin cinayetleri, devlet destekli olduğu sanılan ölüm mangalannın misillemelerine yol açtı. B atılı diplomatlara, insan haklan yetkililerine ve tanıklara göre. Cezavir'de hükümet yanlısı ölüm mangalan, son 4 ay içinde onlarca Müslüman militanı öldürmüş bulunu- yor. Yetkililer, ölüm mangalannın, hükü- meti devirmek için sayısızdevlet görev- lisi, enteiektüel ve güvenlik güçleri mensubunu öldüren İslamcı militan- lann yarattığı şiddet ortamına biryanıt olarak ortaya çıktığmt söylüyorlar. l Yaşamı ölüm mangalannca tehdıt edilen bir insan haklan savunmacısı, "Cezayir'deki şiddetin sorumlusu her iki taraf. Jktidardakiler ve iktidarı ele gecirmek isteyenler. Hükümettcn ol- duklanna inanılanlar va da hükümetle ittifak halinde olanlar tarafından sık sık yargısız infazlar gerçekieştiriliyor" dı- yor. Diplomatlarla insan haklan yetkili- len ölüm mangalannın Cezayır ordusu ve güvenlik güçleri unsurlannca yö- netildiklerini ya da en azından onlaria bağlantılı olduklannı söylüyorlar. Kur- banlannm bedenlerinde bıraktıklan notlarda, Cezayirlileri Jslami militan- lann saldınlanna karşı devleti koru- maya çağınyorlar. Mesajlar genellikle imza yerine kullanılan "Gdze göz, dişe diş"deyişiyle bitiyor. Hükümet vetkilıleri. ölüm manga- lannın arkasında kimlerin yer aldığını bilmediklerini ileri sürüyor ve asker ve polisçe gerçekleştirilen sistematik yıl- dınna eylemlerini vadsıyorlar. Cezavir'deki şiddetin. baslanşç tari- hi olan 1992 Ocağı'ndan beri 2 bin yaşa- ma mal olduğu belirtiliyor. Iki temel Is- lamcıgrup-Silahlı İsIamiGrupileİsla- mi Silahlı Hareket- artık kırsal kesim- lerin ve karanlık bastıktan sonra kimi yoksul semtlerin denetimini ele geçir- mış durumda. Silahlı çatışmalar artık gündelik olaylara dönüşmüş; geceyansından önce başlayan sokağa çıkma yasağı sı- rasında, başkentın göbeğinde bile oto- matik silahlann tarrakalannı duymak son derece olağan kabul edıliv or. Polis memurlan İslamcı militanlann boy hedefi durumunda. Ölüm manga- lan da genellikle polis memurlannın vurulduğu alanlarda harekete geçiyor. Bu türcinayetlergecekondu bojgesi olan Küba'da olduğu gibi,Ceza\ir"in 30 kilometre kadar günevdoğusundaki Ayn Taya ile 16 kilometre batısındaki Saula köylerinde de yer alıyor. Bir ölümmangası.Cezayir'in 16 kilometre doğusundaki bir kıyı kasabası olan ve çok sayıda polisin öldürülmüş olduğu Burç-el-Kifan'ın sokaklannda 10 cc- Mllltan Uzak Doğu'daişbaşındaFilipinler'de uyanan militan Islam akımı, ülkeyi olduğu kadar komşulannı da korkutuyor. Bununla birlikte, gerek Müslüman gerek Hıristiyan önderler, banşa ulaşmakta kararlı görünüyor. P eder Leonardo Dubian, sanki yavaş çekim fılm izler gibi, el bombasının patlamadan önce koridor bo- yunca ilerlediğini gördüğünü söylüyor. 26 'aralık akşamı, 2 bin kişi, Davao'daki San Pedro Katedrali'nde toplanmış, ilahiler okuyordu. PederDubian, "Konuşama- dım, yalnızca yere yatmalarını işaret edebildim" diyor. Gü- ney Filipinler'in Mindanao adasındaki Davao kentinde mutlu bir Noel geçeceği düşü- nülüyordu. Hükümetle Müs- lüman isyancılar arasında 1972'den beri süren ve 50 bin kişinin ölümüne neden olan savaşı sona erdirmeye yöne- lik banş görüşmelerinin so- nuca varacağı söylentileri çıkmışü. Bu mutlu günde, banş umutlan daha da artmıştı. Önce koridordaki el bom- bası patladı, sonra Katedral'- in arkasında iki bomba daha patladı. İnsanlar bağınyor, îcapıya doğru hücum ediyor- du. Kimileri, kanlar içinde yerde yatıyor, kıpırdayamı- yordu. Peder Dublan'a bir şey olmamıştı ama yanındaki iki çocuk şarapnel yaralan almıştı. Yaralılan hastaneye götürmeye karar verdi, bir kadın yolda öldü. Toplam olarak 6 kişi ölmüş, 130 kişi yaralanmıştı. Ordu hemen olay yerine geldi, ama saldırganlan yaka- layamadı. Cemaat, Müslü- manlan suçluyordu. Ertesi gün, misilleme olarak Da- vao'daki üç cami bomba- landı, altı kişi yaralandı. Bir an için, dünyanın unutulmuş savaşlanndan birinin sür- düğü düsüncesi kapladı her yanı. Mindanao halkını yine sefalet bekliyordu. Saldından sonra Müslü- man ve Hıristiyan liderlerin. topluluklannı soğukkanlı davranmaya çağırmaktaki aceleciüği, iki tarafın da an- laşmaya varmakta ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor. Peder Dubian, patlamadan dört hafta sonra Katedral'de yaptığı konuşmada şunlan söylüyordu: "Kanlar icindeki insanların görüntüsü hâlâ aklımdan gitmiyor. Ama bu olayı bir meydan okuma ola- rak görme>e çalışı>orum. On- lara, bombanın bi/i ayırmaya- cağını kajutlayalım." Mindanao'da çok az sayı- da kimse, çatışmalann uza- masından yana: Şantajalar, kaçakçılar ve küçük fakat en çok korkulan Şeriatçı gnıp, Ebu Sayyaf. Libya tarafı- ndan desteklenen grup, Fili- pinler'deki 5 milyon Müslü- manı harekete geçirmeye çalışıyor. Mindanao'da son zaman- larda yaşanan pek çok adam kaçırma ve bombalama olayıyla Ebu Sayyaf arasında bağlantı var. Ordu Katedral'- deki saldınyla ilgili kuşku- lannı da örgüte yöneltmiş du- rumda. Nüfusun geri kalanı için banş, ekonomik kalkı- nmanın önünü açacak. Min- danao, Filipinler'deki en bü- yük ikinci ada, buna karşın, ülkenin en az kalkınan bölge- lerinden. Engebeli dağlan ve sık ağaçlıklı ormanlan, demir, bakır, nikel, altın ve gümüş rezervlerini kapatıyor. Ada- da, kahve, kakao, ananas, mısır ve hindistancevizi yağı üretimi yapılıyor. Ancak. yol ağı nersdeyse hiç gelişmemiş ve tepelerde haydutlar, sahil- de korsanlar hüküm sürüyor. Müslümanlar önce, Ameri- kalılann denetiminde Manila tarafından yönetilmeye ses çı- karmadılar. Ancak 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, Filipin- ler'in başka bölgelerinden ge- len çok sayıda Hıristiyan ada- ya yerleşmeye başlayınca, ge- rilimtırmandı. 1976 yılında Filipin hükü- meti ile isyancı Müslüman grup Moro Ulusal Özgürlük Cephesi (MNLF) arasında MNLF lideri Nur Misuri, Ortadoğu'da uzun sürgün yulanndan sonra geçen yıl ülkesine döndü. set bıraktı. Misilleme anayetleri ö>- lesine yaygınlaştı ki, polis ve diğer gü- venlik güçlerinin öldürüldüğü yerierde insanlar milis güçlerinin saîdınsına kendilerini baştan haarlıyorlar. Ölüm mangalan İslamcı militan- lann kurbanlanna karşılık olarak. iki kat fazla can alıyor. Söz gelimi, iki po- lis öldürülmüşse, bir sonraki gün ölüm mangalannca öldürülüp bir kenara atılmış dört ceset buiunacağı biliniyor. Küba'daki bir fınncı. "Burada ne za- man bir polis öMüriilse, ölüm mangalan harekete geçi>or. Artık iyice alıştık" diyor. Ölüm mangalannca işlendiği ileri sürülen ilk cinayet, 30 eylül tari- hinde. Cezayir'in 100 kilometre doğusundaki Tizi Uzu Üniver- sitcsi'ndeişlenmişti. Maskeli bir tetikçi, öğrencilerinin gözünün önünde bir fıkıh hocasını öldür- müştü. Hükümet yanlısı ölüm man- galan Özgür Genç Cezayirlifer Orgütü ile gizli Cezayir Cum- huriyeti'ni Konama Örgütü'nü kapsıyor. Batılı diplomatlar, bu gruplann gerçekte aynı örgüt- ten doğduğuna inandıklannı ve mesajlannda genellikle aynı sözcüklerin yer aldığını farket- tiklerini belirtiyorlar. Ocağın ilk haftasında bir ölüm mangası, işçilerin yaşadı- ğı bir semt olan Baraki'de, gene polislerc yapılan bir saldından sonra üç adamı kaçınp vurdu- lar. _Bir Avrupalı diplomat. "Ölüm mangalannın kaç kişiyi öldürdüğünü saptamak olduk- ça güç. Ancak, kasundan beri onlarca cinayet işlediklerüıi sanıyoruz" diyor. Polis yetkilileri öldürülenle- rin tamammın teşhis edilmesi- nin güçlüğünden söz ederek, yalnızca sayılannın belirlenebi- leceğini söylediler. Ölüm mangalannın gerçek- leştirdiği kaçırma eylemlerine tanık olanlar korku içinde yaşı- yorlar ve çoğu sessiz kalmalan yönünde uyanlar alıyorlar. An- cak, birkaç Cezayirli kimlikleri- nin açıklanmaması kaydıyla, kaçırma ve cinayetlerle ilgili olarak benzer öyküler anlattı- lar. Her biri, yeşil askeri ünifor- ma ve kayaİc maskeleri giyen bazı kişilerin sokağa çıkma ya- sağının başlamasından sonra ortaya çıkıp, insanlan evlerin- den alıp götürdükJerini belirtti- ler. Kaçınlanlann cesetleri erte- si gün yakın bir sokakta vurul- muş olarak bulundu. Kurbanlar yetkililer tarafın- dan alınıp götürülmeden önce, genellikle saatlerce sokakta ka- byor. Bazı diplomatlar bunun halk için bir gözdağı olması amaayla yapıldığı kanısında- lar. ChrisHedges The New York Tünes bir anlaşma imzalandı ama an- laşma kağıt üzerinde kaldı. Daha sonra da görüşmelerin başlatıiması için "kerhen" gjri- Şİlen çabalar oldu. Ancak konu ilk kez 1992'deağırlık kazandı. İslam hukuku uzmanı olan ve MNLF'nin sözcülüpnü üstle- nen Şerif Zain Cali, "Bu banş için büyük bir fırsat" derken, Ebu Sayyafın ciddi bir tehdit olduğunu kabul ediyor: "Sorun şimdi çözülmezse, örgüt, Fîlis- tin'deki Hamas gibi olacak. Bunlar genç insanlar. İkna et- meye çalışmamız gerekir. Ben 52 yaşında\m Biz aklımızı kul- lanıyoruz, onlarsa şiddeti." Filipin ordusu, Ebu Sayyafa kaç kişinin üye olduğunu bilmi- yor. Sayılannın 120 ile bin ara- sında değiştiği tahmin ediliyor. Çoğunun Ortadoğu'da eğitim gördüğü biliniyor. Liderleri. Abducarak Ebubekir Cancala- ni. Uzakdoğu Asya'daki kom- şu ülkeler de çatışmanm bit- mesini dört gözle bekliyor. En- donez>a. hükümetle MNLF arasındaki görüşmelerin ilk tu- runa evsahıpliğı yaptı. Dün- yanın en yoğun Müslüman nü- fusuna sahip Endonezya'da, şeriatçı bir gelenek yok. Independent ROMANVE YAZARLIK ONURU Samim Kocagöz 30.000 (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul Ödemeli gönderilmez POLİTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Bu Kan Yerde KalmaL.. Uğur Mumcu öldürüleli bir yıl oluyor, ne bir ipucu var, ne katiller bulunuyor. Ölümündeki giz, olduğu gibi duru- yor. Cinayetin üstünden bunca zaman geçmiştir. Faili meçhul cinayetler arasına bu da girmiştir. Bir yandan devlet arıyor, bir yandan ilgililer. Arada bir ipucu bulun- sa da üstüne varıldığında bir dumana bürünüyor. Birçok cinayet var. Hepsi de bir noktaya gelip tıkanı- yor. Cinayeti araştıranlar var, bir köşeye sıkıştıranlar var. Uğur Mumcu'yu çok eskiden beri tanırım. Bir sol çev- renin arasına katıldı, kestirme yoldan geldi. Bizim gaze- teciliğe başladığımız yıllarda "araştırma gazeteciliği" yoktu. Bir konuyu ele alacaksın, cıcığı çıkana kadar araştıracaksın, sonuca bağlayacaksın. Bu tür gazetecili- ği deneyenlerin başında Uğur gelir. İlk deneme, sanıyo- rum "hayali ihracat"\a başladı. Uğur Mumcu'yla Aftan öymen "hayali ihracata" el attılar. Gazetecilik oradan başladı. Ondan sonradır ki Uğur, bütün gücüyle bunun üstüne yürüdü. Hayali ihracat, türlüyolsuzluklar, uyuşturucu mafyası, türlü mafyalar bunun içine girdi. Uğur'a ileri gidiyorsun, diye uyarılarda bulunanlar vardı. Ama yılmıyor, üstüne üstüne gidiyordu. Şahsen ben bile "Aman Uğur dikkatli ol!" demekten kendimi alamıyordum. Günler geçtikçe Uğur Mumcu yaptığı işi kurumlaştırdı. Her türlü yolsuzluk, Uğur'dan soruiur oldu. Bu yolda hangi gazeteciye başvursanız, Uğur'u gösteriyordu. Mafyalar, babalar, kabadayılar, Uğur'dan çekinir ol- muşlardı. Herkonunun, herolayın üstündegerilmişkolu kanadı vardı. Her şeyi biliyor, her şeyden haber alıyor- du. Çevresini haber veren dostlar sarmıştı. Uğur'la tanı- şanlar derhal dostu oluyordu. Şöyle bir örnek vermekte yarar var. Uğur, yedek su- baydancavuşçıkmıştı.Sakıncalıpiyadeydi. Biranlamda kurmaylarla arası açıktı. Ancak, kurmayların devam etti- ği "Akademi"öe bir konuşma yapmıştı. Atatürkçülüğü ve onun devrimlerini anlatmıştı. Öylesine yetkin bir an- latısı vardı ki dinleyenler hayran kalmışlardı. Konuşma bittikten sonra 400 kurmay subay Uğur'u dakikalarca ayakta alkışlamışlardı. Sakıncalı piyade, kurmayların gözünde her türlü sakıncadan aklanmıştı. Sonunda gözünü budaktan esirgemeyen gazetecinin üstüne varmışlardı. Katiller şebekesi, cinayetler halkası içine onu da almıştı. Bir gazeteci cinayetler zincirinin halkası arasına girdi mi kurtuluş yoktu. ötekiler gibi onu da bir gün temizlerlerdi. Dediğim gibi çok uyarılarda bu- \unu\uyordu. Ama Uğur bunlara aldırmıyordu. Bir an- lamda "Su testisisu yolunda kırılır " demeye getiriyordu. Üstüne üstüne gidiyordu. Eşinin anlattığına göre rüyasını da görmüştü. Bir gece nüyasında dizleri üstünde bir bomba patlamıştı. Bir kâ- bus içinde uyandı Gördüğü kâbustu. Gerçekte de kara- basanlar bekliyordu. Son günlerde Apo-MİTbağlantısını araştırıyor, belge- ler topluyor, ilgili gördükleriyle konuşuyordu. Araştır- maları arasında bütün gizli örgütler vardı. Gizli örgütler- le konuşmalar gizli kalmazdı. Ne olsa birbirlerine haber verirlerdi. Bu ılgıler 24 Ocak a kadar geldi. Bu kez daha sakıncalı buldular kı 'bomba patladı. " Katiller ellerini kana bula- dılar Bu, Uğur'un kanıydı Bu kan yerde kalmayacak' >. BULMACA 1 2 3 4 5 6 8 SOLDANSAĞA: 1/ 'Hile. dalavere" anla- mında argo sözcük. 2/ Sulak yer... Uzaklık an- latmakta kullanılan söz... Mürekkebi kurutmakta kullanılan çok ince kum. 3/ Cila ve bo>a ışlerinde astar olarak kullanılan bir tür zamk... Bir çeşit 6 otomobil yanşı. 4/ Bi- j rim... Gümüşün simgesi. 5/ Akdeniz dolaylannda yaygın. bodur ağaç ve ça- îılardan oluşan bitki ör- tüsü... Dilbilgisindeki sözcük tür- lerinden biri. 6/ Türkiye ile Suriye arasındaki gümrük kapısı. 7/ Halk dilinde sütkardeşe \erilen ad... Yı- yecek bulamayan. yoksul kımse. 8/ Meyve vermeyen bitki... Asker. 9/ Hayvanlara vurulan damga... Kimyasal bir element. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Pa- ragraf. 2/ Saz şairi... Kutsal inanç. 3/ Bir kimsenin. bir grubun başka- lanndan ayırt edilmesini ve bire>- selliğini sağlayan sürekli ve temel özellik. 4/ Utanma duygusu... Tahta oymacısı. 5/ Karagöz oyununda kullanılan kamış dü- dük... Renyum elementinin simgesi. 6/ Amazon bölgesinde bataklık sık orman. 7/ İzmir'ın bir ilçesi... İntikam. 8/ Karade- niz bölgesinde bir dağ... Bir nota. 9/ Fütüvvet şeyhi... Tahıl yı- ğınlan üzerine. çalınmasını önlemek amacnia vurulan damga. MEHMETAKIF YARDMCI (1958-1984) Aramızdan aynhşının 10. yılında ölüm nedeninin hâlâ karanlıkta kaiması üzüntümüzü bir kat daha artırmaktadır. Seni Unutmayan DOSTLARÎN Dt. Recai ARSLAN. Dt.M. Muzaffer DEMİRCİ, Eoz. Ayşe DEMİRCİ, Dt. Ali İZAR, Dt. Gfllgün K.4RAMAJV, Dt. Hayri KARAMAN. Dt. Zerrin KÜPÇÜ, Dt. Birsen Gfiı^l KAYTWAKÇI, Dt. Mustafa KIYAK, Dt. Ergun Nafiz TANRIBER. Dt. Ahmet Zeki SAYGILI, Şükran SAK.A, Dt. Kevser ÜSTÜN, Dt. Celal Korkut YILDIRIM, Dt. Ayten YILDIRIM, Dt. Sinan YILDIZ, DT. ZübeydeYILDIZ. KARS KADASTRO MAHKEMESI'NDEN DosyaNo: 1992 218 Davacı Hazine vekıli davab Gündüz Oymak aleyhine açmış ol- duğu tespitin iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sırasında, davalının adresi aramalara rağmen temin edilemediğınden ilanen tebliğine karar verilmıştır. Dava>a karşı dıyeceklerinızı duruşma günü olan 3.3.1994 günü sa- at 09.00'da mahkememizde haar bulunmanız veya duruşmaya gel- meniz, duruşmaya gelmediğinız veya kendinizi bir vekille temsıl ettir- mediğinız takdirde >argılamarun yokluğunuzda >apılarak karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basjn. 45469
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear