22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK1994 PAZARTESİ 14 DUNYADAN Inglllz basınında Tiraj savaşlankizışıyor1 25 yaş alîı grupta daha da kısalan 'kısa-süreli hafıza', hızlı haber vermekten çok j yorumculukta iddialı olan gazetelerin tiraj savaşına indirilen son darbe oldu.GUNLUK MAGAZIN GAZETELERI Gazetenin Kasım Bir yıl içinde Gazetenin 1993 de ortaJama tirajdakı piyasa günlük tırajı oynama (%) payı (%) TheSun 3.314.909 Daily Mirror Daily Star Today 2 504 449 742.798 +8.52 -7 91 -6.07 28.82 18.92 5.61 557.233 Daily Express Daily Mail 1.408.236 1 721.914 • 1.59 -5 05 -1.94 4.21 10.64 13.01 GUNLUK CIDDIGAZETELER TheTîmes 445.343 Daily Telegraph The Guardian The Independent 1.032.389 401 60.9 313.504 +16.51 -1.126 3.36 7.80 -5 70 3.03 -15.22 2.37 Financial Times 294 083 +0.56 TOPLAM 13.236.467 2 22 100 EDtP EMİL ÖYMEN A vrupa Birliği'nde en çok gazete satılan ülke Ingiltere. Gazete deni- lince, sadece "ulusaT gazeteler- den söz ediyoruz. Yani, Lond- ra'da hazırlarup, orada ve baş- ka taşra kentlerinde hızla bası- lan. daha güneş doğmadan ül- kenin en uzak köşelerine kadar çoktan yollanmış olan büyük gazeteleri. Çünkü bir de ulusal olmayan bölge gazeteleri var. Bunlann içlerinde çok tanhi. çok etkili olanlar da var. ama Ingiltere'de "gazete'Menildi mı bu aynm hep yapılır. Ulusal ga- zetelerin, ciddi ve magazin tüm satışı ortalama 14 milyon. Pa- zar günleri de 16 milyona yakıtı. İngiltere'de "ulusal gazete" satışlan son 5 yılda net >üzde 12 azaldı. Bundan daha önemlisi. 25-34 yaş grubunda bu düşliş yüzde 17. Gelecek yüzyılm ga- zete okurlan olması gereken bu yaş grubu. ulusal gazetelerden kopuyor. Ve bu kopuş önlene- miyor. • Tiraj kaybından magazin basını da kurtulamadı. İrili ufaklı bu tür gazeteler arasında da kayıp >-üzde 5 ile 2 arasında değişiyor. Bu veriler neyi göste- riyor? Bu soruya dört başı ma- mur bir yanıt henüz verilebilmiş değil. Bazı yanıt önerileri var: Okuyucu profılindeki değişi- min yakalanamaması, elektro- nik medyanın, yazıh medyanın yerini bir çok konuda doldur- ması. radyo ve televizyonun ga- zeteye gerçekten çok ciddi bir rakip haline gelmesi temel ne- denler. ICiddi araştırmacıJık gazetelerde Ashnda, gerçek fıkir adam- lannın yazılan, özgün makale- ler. yoğun bir grup çalışması sonucu ortaya çıkartılan araştı- rmalar yine cıddi gazetelerde yayınlanıyor. Her konunun te- İevizyona aktanlması mümkün değil. Radyonun ise haber dı- şında. programlannın dinlenil- mesi çaba gerektirir. Zaten ga- zetelerin durumu. işte bu nok- tada düğümleniyor: Haber- cilikte yanş. Habercilikte gaze- teler yavaş. flkir ve yorumda ise elektronik medya yavaş. Gazeteler açısından korkulu bir başka rüya ise, 25 yaşın al- tındakilerin durumu. Ingiltere genelinde bu yaş grubunun he- men tek haber ve bilgi kaynağı elekronik medya. Toplumsal ve sosyal değişimi hükümetlerin etkisi dışında kalarak inceleyen saygın araştırma kurumlann- dan"Henley Forecasting Cen- ter" verilerine göre bu yaş gru- bunda kısa-dönem hafızanın süresi de kısaüyormuş. Bu süre kısalması tabii, psikoloji labo- ratuvarlannda bilimsel koşul- larda saptanan bir olgu. Yoksa, bu gençler unutkan olmaya başlıyor anlamına değil. Kısa- dönem hafıza süresindeki kısal- manın anlamı şu: Kişi, kendi yapısına göre "uzun" sayılabile- cek bilgiyi bir noktada izlemek- ten vazgeçiyor. Tıpkı televiz- yonda şürekli kanal degiştir- mek gibi. kişi başka bilgiyi seçip onu okumaya başlıyor. Bunun. gündelik dilde ifadesi, "Uzun yazı sıkar". Ama bazı konuları kısa kesmek de mümkün olma- dığından, gazeteler bu noktada açmazda. Ulusal gazeteler sadece genç okuyucuyu kaybetmiyorlar. Tirajı düşüren, tüm okuyucula- nn gazetelere daha az gereksi- n:m duymalan. Ingiltere, çok sesli, çoîc farklı düşüncelere ay- nı anda aynı potada yer bulu- Hosokawa'nm iktidavı sallantulaBaşbakan Hosokawa'nın koalisyonunda, iktidann en büyük ortağı Sosyalist Parti'nin kimi üyelerinin reform tasansı aleyhine oy vermesi sonucu büyük bir çatlak oluştu. B aşbakan Morihiro Hosokawa'nın altı aylık koalisyon kabinesi. geçen hafta koalisyonun en büyük partisi Sosyalist Parti'de patlak vcren vc Japonya'nın seçim sistemini yeniden yapılandırarak siyasal bağışlan kısıtlayacak tasanrun yasalaşmasını tehlikeye sokan başkaldınya kargı mücadele veriyordu. Hosokavva, siyasal reform yasalan paketi- ni geçiımeye çalışırken başbakanlığını tehli- keye sokuyor. Bugüne kadar yönetiminın tüm çabalannı bu konuya yöneltmiş durum- da. Tasanrun Japon senatosunda (Bunbei Hara) onaylanmamasının sonuçlan merak uyandınyor. Bu durumda Hosokavsa istıfa ya da erken secım karanna zorlanacak. Tasan meclis araştırma komisyonunca 18'e 16 gibi kıl payı bir farkla onayîanmıştı. Bu küçük fark bile 38 yıllık iktidardan sonra geçen yaz büyük bir yenilgiye uğrayan Libe- ral Demokratik Parti'nin pek tanınmayan bir üyesinin. partilılerini şaşırtacak şekilde parti disiplinine karşı gelerek tasan lehine oy vermesi sonucu gerçekleşebildi. Geçen yazki seçimlerden önce. Japon sivasetinin eski gün- lerinde partı disiplinine bu tür bir karşı koy- ma asla düşünülemeyecek bir şeydi. Disipün devam edijorolsaydı. Hosokavva reform tasanlannı geçirmeyı başarabilirdi: Koalisyonu sandalyelerin 131 "ine sahip ve ta- sanların onaylanması için gereken sandalye sayısı>alnızca 126. Ne ki. kendi koalisyonundaki çatlaklan kapamak için Hosokavva'nın Liberal De- mokratlan kendi parülerine ihanet edip koa- lisyonun tasansı için oy kullanmalanna ikna etmesı gerekiyordu. Bu tür bir hareketın de partıden ihraç edilmeye yol açacağı kesindi. Sonuç olarak, aylarca süren tartışma dönemınden sonra Japonya'nın çöküşü dur- durmak ıçın gıriştiği çabalann kaderi So'sva- listlerin mi. yoksa Liberal Demokratlann mı daha çabuk çözüleceğine bağlıydı. Çözülen- ler Liberaller olmadı. Önemli olan oylamayı kimin kazandığı de- ğil. Japon politikacılannın çoğu. tamamlan- ması muhtemelen yıllar alacak siyasal dönü- şüm manzarasının bir parçası olarak, mevcut partilerin daha da parçalanacağinı tahmin ediyorlar. Son günlerde 10 sosyalist milletvekili yeni- den yapılanmanın, Japon siyasetinden küçük partileri dışjayacağından duyduklan kaygıy- la, partı liderlerine karşı gelerek tasannın aleyhinde o> kullanacaklannı açıklamışlardı. Sosyalist Parti'nin sesi en çok duyulan üyelennden ve tasannın en çok aleyhinde oîan politikacılardan olan Masao Kunihiro, "İnsanlara artık her türiü şey önerilme\e baş- ladı: Bakanlık koltukları, seçim bölgelerinde büyük projeler.. Bütün bunlar son derece utanç »ericT'dıvor. Hosokavva'nın emin olduğu tek şey, ta- sanyı geçırmenin yolunun Liberal Demok- ratlarla yapacağı bir tür işbirliğinden geçmesı gerektiği. Fakat geçenlerde yapılan bir uzlaş- ma girişimi başansızlıkla sonuçlandı. Tasannın kabul edilmesi için son tarih. 29 ocak. David E.Sanger Geçen yaz büyük rüşvet skandallarıyla iktidann değişmesinden sonra, seçim sistemini değiştirerek yozlaşmanuı önüne geçmeye çaltşan çiçeği bumunda Başbakan Morihiro Hosokawa'nın başı, ekonomik bunalımdan başka, reform tasarısını onaylat- mak için uğraştığı parlamentoyla da dertte. nabilen, hoşgörülü ve demok- ratik bir toplum. Bu nedenle standart haberleri hemen her- kes veriyor, ancak püf noktası, bunlann yorumlannda. Oku- yucu, eğer bunu gazetenin yanı- sıra veren diğer kaynaklara yö- neliyorsa, gazeteye nasıl çekilir? Şu yöntemlere başvuruldu: Haber hacmini daraltmak, çarpıcı ama sanat niteüği olan fotoğraf kullanmak, haberi "ayaküsrü atıştırma" (fast- food) niteliğinde kolay okunur, kolay hazmedelir, fazla kafa kanşürmayan, derine inmeyen, konuşur gibi yazmak... Böyle- ce, elektronik medyanın kişiye sunduğunu gazeteye aktarmak. Şimdilerde en ciddi konular için bile artık "ayaküsrü abştırma" yönteminden çekinilmiyor. Karmaşık haberler, sürünce- mede kaian gelişmeler ise artık soru-yanıt biçiminde kutulara sıkıştınlıyor. Ya da günün olayı,H günün adamı gibi, yine bir kutuya sıkıştınlmış bölüm- ler gazetelerde en dıkkat çeken yeni biçımler oldu. Yalnız, bu- rada çok önemli nokta, bu hap- gibı bilginin çok çok iyi araştınlmış olması, gerçek bil- giye dayanması, dedikodu ya da söylentiye dayanmaması, bilginin içeriğinden hiç bir şe- kilde fedakarlık edilmemesi, ve en önemlj nokta, çok esprili ol- ması. Bütün bunlar ise konuyu çok çok iyi bilenlere ve saat gibi işleyen bir arşive dayanmak zo- runda. ITek istikrarlı gazete Financial Times Gazeteler, ileri teknoloji. yeni görüş ve yöntem konusunda birbirleriyle yanşan çok kaliteli eleman. yayınlanacak fotoğraf- lar için aynca foto-editöni. dü- zınelerle iç ve dış muhabir, uz- man muhabir. yazar kullan- dıklan, haberi ve yorumu yeni biçimlerde okuyucuya sunduk- lan halde kan kaybı süriiyor. Ama bu kayıp, birbirini kolla- yan ve a>iıı haberi ille de kendi- si de yayınlama hevesınde gaze- teler için. Bir "Financial Times" bütün bu patırtırun dışında is- tikrarlı bir tiraja sahip (y aklaşık 300 bin). Çünkü uzmanlık ga- zetesi. Gazetelerin iyice un ufak olmalannı önleyecek ülsım da bu zaten. Ama uzmanlık gaze- tesi demek. kitle için uzmanlık anlamına. Bunun dozunu ve dengesini ayarlayabilen tiraj alacak. İngiltere'de tiraj soru- nunu çok acı biçimde yaşama- yan gazetelenn sırn şu: Kimse- nin yapmadığını yapmak. farklı olmak. uzmanlık konulannı güncel dile aktarmak. elektro- nik medyanın veremeyeceğini vermek... Üstelik İngilız elekt- ronik medyası. ımbikten süzül- müşçesine titiz, etkin. yetkin. profesyonel bir medyadır. İsim ve işlev benzerliği nedeniyle Türkiye'deki başıbozuklukla kanştınlmasın. Japon mucizesi'Yeni Dünya Düzeni'ne yenildi Son otuz yıldır Batı'nın korkulu rüyası olan Japon ekonomisi son yıllarda yüz yüze olduğu ekonomik durgunluk, işsizlik ve para sisteminin çöküşü tehdidine karşı verdiği yaşama savaşında başansız oldu J aponya'nın en hızlı ve en gelişmiş elektrikli treni Nozoki, geçtiğimiz günlerde Çin Demiryollan Bakanı Han Zhubin'nin de aralannda olduğu binlerce yol- cuyu yolda bıraktı. Han Zhu- bin, Pekin ve Şanghay arasında döşemeyi düşündüğü hızlı tren projesi için. Japon>a'ya gelerek yüksek teknoloji gerektiren tre- ni yerinde incelemek istemişti. Ne var ki, Nozoki bir anza yü- zünden yolda kahnca, sıkışık- lıktan soluk almakta zorlanan yolcular üç saat trenin içinde güç anlar yaşadı. Japonya'da yolda kalan yal- nızca hızlı tren değil. Güçlü Ja- pon ekonomısınin lokomotıfi de artık yoluna devam ederken zorlanıyor. Birkaç yıl önce Batıh ekonomistlerin korkuyla önünde eğildikleri Japon eko- nomisi, artık korkulu bir rüya olmaktan çıktı. IKalkınma hızı dûştü 1993'te kalkınma hızı kesile- re düştü. Bu yıl da durumda bir değişiklik olinayacağı düşünü- lüyor. İşin acı tarafı. yakın gele- cekte \-uzde 3'lük bir hıza bile ulaşamı\ acaklan açıkça görü- lüyor. Japon ekonomisinin lo- komotifi durumundaki otomo- tiv ve elektronik sanayi şu anda yaşam savaşı veriyor. Japonya yan iletkenler konusunda dün- ya liderliğıni USA'ya kaptırmış durumda. Araba üretiminde ABD'nin "üç büyüğü" eskı gyçlü konumuna yeniden ka- vuşacak gibi duruyor. Japonya'da son üç aydır iş- sizlik yüzde 2.8'lerde seyredi- yor. Bu oran Amerikan veya Avrupa standardlanna göre alarm venci düzeyde değil. Ne var ki, 25 yaşın altındakilerde görülen işsizlik yüzde 7dolayla- nnda olduğundan. yakm gele- cekte işsizlığin büyüyeceği dü- şünülüyor. Aynca. pek çok şir- ket bünyesinde gereğinden faz- la işçi banndınlıyor. çünkü işçi çıkartmak Japon geleneklerine göre çok acımasız ve katı bir uygulama. Kaba tahminlere göre şu anda Japon ekonomisi ihtiyacından 4 milyon fazla iş- gucünü beslivor. Bu fazlalık ış- sizler ordusuna dahıl edildiğin- de. işsizlik yüzde 11 veya 12'ye yükselecek. Giderek eski gele- nekler terkediliyor. Örneğin. büyük şirketier üst düzey \öne- ticilerine 52 veya 53 yaşlannda işi bırakmalanru öneriyor. Nissan Motorlan. Nippon Çelik ve Fujitsu gibi uluslarara- sı şirketier artık zarar ediyor. Japonya'nın en bü\ üklerinden Toyota bile zarar etmemek için büyük çaba harcıyor. Öyle ki, Mazda ise Ford'dan yardım is- ter hale geldi. Japon bankalan bir zaman- lar dünyanın en sağlam finans kurumlan olarak değerlendıri- liyordu. Oysa şimdı, batık kredi sorunu yüzünden güç durum- dalar. Bazı ekonomistler tüm para sisteminin çökme olasılığı- nın akıldan çıkartılmaması ge- rektiğine işaret ediyor. Gerck şirketier açısından. ge- Enerji Ihtiyacı Petrole eşdeğer milyar metrikton 1991 Japonya ABO Demir ve Çelik Milyon metrikton C 1991 Tüketımı 0 1991 Uretımı ! 0.438 1 933 Kaynak: OECD GSMH ABO Milyon dolar Japonya ABO |buyunwhızı Kaynak. Japon Barkmst Tarım Alan (milyon dönüm 4 3 2 1 0 h •*>i> a 1 nütus (milyon aT<x 1 #J n ıfus Japonya ABO Kayna 99 1| l 98 ] 93 3| k Damr m Çttk blansl* Kımımu Ucretler Saat ucretı ABO Doları Japonya Fransa Almanya iogiltere ABO 15 77) 7.14İ ~TT84~] 99!) 11 18 | Kaynak Çattşma ıstattstığı Butlon jşgücü Toplam işgücü Japonya I 164.3 ABO 1 " 1168İ Tarımda çajışanla/ Ksyna* MO Kaynak Japon Bankast rek borsa açısından durumun hiç de parlak olmadığinı gören sıradan Japon insanı, önlem olarak parasını harcamamaya bakıyor. İnsanlar abşık olma- dıklan bir ekonomik çöküş ola- sılığından o denli korkuyorlar ki, alışveriş yapmaktan çekinir hale geliyorlar. Tokyo Ban- kası'nın öenel Başkanı Toyoo Gyohten ülkesmin bir "psikolo- jik kapan" içine itildiğini öne sürüyor. Büyük mağazalar ve süper marketlerin satışlan ay- lardır düşüş gösteriyor. Dolayı- sıyla, harcamalarda meydana gelen düşüşler kısır döngü için- de mevcut durumu daha da bo- zuyor. Her insan sıkıntıya düşünce kurtuluşu dinde ve felsefi dü- şüncede arar. Japonlar da bu geleneği bozmuyor. Son yıllar- da Şınto tapınaklan ağzına ka- dar dolujor. uğur getiren be- bekler leblebı gibi satılıyor. adaklar adanıyor. Ekonomi uzmanlan. özellik- le Amerikalılar. son gelişmeleri bir çöküşün başlangıcı olarak görüyor. Görülen o ki, kaikm- ma hızında görülen düşüş. yük- selen işsizlik oranlan. eski gele- neklerin terkedilmesi valnızca buzdağının su üzerinde görülen .kısmı. Gerçek tehlike yüksek teknoloji gerektiren konularda Japonya'nın pazar payını ABD'ye kaptırması. Japonlar hâlâ yüksek tekno- loji gerektiren konularda üre- timlerini sürdürüyor. ancak kâr oranlan o denli düşük ki. eko- nomik olarak üretimi bu koşul- larda sürdürmek uzun vadede zarara yol açıyor. Diğer taraf- tan Amenka. kârlı işlerin peşi- ne Japonlardan daha önce dü- şü>or. Bilgısayar yazılımı ve \an iletken çipler konusunda Amerikanın başı çektiği herkes tarafından bilinivor.Yen'in de- ğerinin yükselmesi karşısında Japonlar. etkinliklerini yurt dışında sürdürmeye çalışıyor. Diğer taraftan kendi ülkelerine yabancı mallan sokmak iste- mezken, Baublann baskısı üze- rine kapılannı açmak zorunda kalıyor. Bütün bu gelişmeler, ekonomi üzerindeki gerilimi daha da arttınyor. I Geüşme gösteren I alaniar Bu arada ekonomik parça- lanmanın eşiğinde olan bir ül- keye ters düşen bazı gelişmelere de rastlanıyor. Örneğin. dış ti- caret açığanın geçen yıl 100 mil- yar sterlin tutannda bir fazlalık vermesi tüm gidişat çerçevesin- de iyimser bir tablo oluşturu- yor. Diğer taraftan bütçenin de açık vermek bir yana, fazlalık verivor olması ülkede panik ya- ratacak herhangi bir acil duru- mun olmadığinı göstenyor. Japonya'da günlük yaşam Batı standartlanna göre son de- rece güvenli sınırlar içinde. He- men hemen Japonlann tümü okur yazar, nüfusun yüzde ellisi yüksek öğrenim görmüş. Ekonomik durgunluk, top- lumsal alanda da etkisini göste- riyor. Dar bir milliyetçilik anla- yışı giderek ülkede yaygınlık kazanıyor. Bürokratlar ve poli- tikacılar sorunlar karşısında sağduyulu kararlar almakta ye- tersiz kalıyor. IYatırımlara ağırlık verilmeli Şu ana kadar alınan köklü tedbirlerin başında. gelir vergisi yasasının günün koşullanna göre düzenlenmesi. gayri men- kul pazannın işlerliğinin sağ- lanması. kentlerin altyapısınm modernleştirilmesi geliyor. Öte yandan ekonomik hedefler saptanırken, yatınmlara ağırlık vererek kalkınma hızıru yük- seltmeye öncelik tanınıyor. Böylece tüketim pompalana- cak. ithal mallara talep artacak, dış ticaret fazlası azalacak ve Japon ekonomisi güçlenecek. Bu senaryonun başanlı bir şe- kilde uygulanması için. devlet adamlannın tutarb bir politika izlemesi gerekırken, yabancı ül- kelerin de Japonya'nın yanında yer alması isteniyor. Ne yazık ki, bu koşullann sağlanması şimdilik çok uzak bir ihtimal olarak görülüyor. THE GUARDİAN POLTltKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL SBSKMŞH. Demokrasi ve özgürlük uğruna can verenlere... Ölülerimiz ve şehitlerimiz yan yana, sırt sırta yatıyor- lar. Ya canilerimiz, katillerimiz nerede? Ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Caniler ve katiller ortalıkta dolaştığı sürece acımız, öcümüz olacaktır. Hiçbir zaman dinmeyecek, hiçbir za- man eksilmeyecektir. Anıları Anımsama... Kocaeli'nin Gebze ilçesi avukatlarından Ender Kamil Boyacı, bundan bir süre önce yazdığ/m "Nâzım Hikmet" yazım üstünde titizlikle duruyor, eleştiriyor, düzeltiyor, yeni bilgiler veriyor. Benim dayandığım konulardan ço- ğu sözlüdür, Yahya Kemal döneminde yaşamış, onunla dostluk etmiş kişilerden duyduklarımdır. Bunlann içinde ölenler öldü, kalan sağlar bizimdir. Sallm Rıza'yı. Ha- şim Nezihi'yi, CahH Tanyol'u sayabilirim. Yaşıyor olup da unuttuklarım da vardır. Ben de Park Otel'de, Ankara'- da Karpiç'te birkaç kez sofrasında bulundum. Herkes kendi kesesinden içtiğine göre sofrada diyebilirim. Ender Kamil Boyacı düzeltilerinin içinde ilginç bir nok- taya da değiniyor, şöyle diyor: "...1930'larda Nâzım'ın her eyleminden korkulur, her eylemine bir anlam verilirdi. Ama 1938'deki'Harp Okulu ve Donanma Davalan onun şahsı ile ilgili değildir. Bu davalar, ordu içindeki solcu unsurları temizlemek için tezgâhlanmıştır. 2. Dünya Savaşı'nm yaklaştığı 1938 yı- lında, ordu içindeki Hitlerci unsurlar, günün birinde Almanya 'nın yanında savaşa girecekleri hülyası ile ken- dilerine engel gördükleri ordu içindeki solculan sindir- mek, ellerine geçenleri hapse tıkmak için 1938'deki davalan hazırlamışlar, Nâzım Hikmet'i bu davalara kat- mışlardır." Ustadın "bu davalar" dediği Harp Okulu ve Donanma Oavalarıdır. Acaba bunlar, gene üstadın söylediği gibi ordu içinde belirgin ve korkulacak sayıda solcu unsurlar mıydı? Sanmıyorum, ama kimi sakınca ve tertiplerin bu- lunduğu, bu davaların açılmasından anlaşılıyor. Nâzım için açılan davaların hemen hepsi yapay, he- men hepsi "de//7yeters/z//g7"yledoludur. Falih Rıfkı Atay anlatır. Nâzım'ın mahkemeye verildiği günlerde düşmanları Meclis'in merdiven altında konu- şurlar: "Delil yetersizliği imiş ha, delil yetersizliği!.. Biz onu bir 'Divân-ı Harb'e verelim de görsunler, deliller yeterli miymiş, yetersiz miymiş..." Gerçekten Atatürk ün hastalığına denk gelen günler- de Nâzım mahkemeye verilmiş, askeri mahkeme tara- fından delil melil aranmamıştır. Nâzım'ın annesi ressam Celile Hanım için bazı notlar var; Falih Rıfkı'dan aktaralım: "Hepsi ötüp gitmiştir. Sır yok artık. Sırlarında da bir çirkinlik yok. Nâzım Hikmet'in babası Hikmet'/ ben Dahi- liye Nazırı Talat Bey'/n özel kaleminde iken matbuat müdürü olarak tanımıştım. Celal Nurl bir yazısında Ab- dûlhak Hâmit'/ tenkit ettiği için, büyük denen şairin şikâ- yeti üzerine Sadrazam Mısırlı Satt Hallm Paşa'nın yanı- na çağırarak: - Ne haddi imiş bir gazetecinin, Âyan azay-ı kiramın- dan bir zâtı tenkit etmek, diye yazar; hesabına payladığı matbuat müdürü odur, Nâzım Hikmet'in anası Yahya Kemal'in büyük aşkı idi. Bir gün bana: - Bilmezsin ne hoş hanımdır, seninle Celile Hanım'a gidelim, dedi. ilk defa Nâzım Hikmet'iorada beyazdeniz öğrencisi üniformasıyla gördüm. Yüzü, gönlü açık, ha- valı, kendine hemen ısındıran bir delikanlı idi. Yahya Kemal'in sık sık eve gitmesinin bahanesi de, Nâzım Hik- met'e şiir dersi vermektir. Eski şiirin son büyük şairiyle yeni çığırın ilk buyük şairi, gençlik pırıltısı, biri aşk ve şevk coşkunluğu içinde şimdi ikisine de uzak, geçmişin sisleri arasından dokunacakmışım gibi yaklaşıyorum." Falih Rıfkı'nın Nâzım üstüne şu notunu da buraya al- madan geçemeyeceğim: "Bir gün Ankara'da 'Hakimi- yet-i Milliye'ctefc/ odamda çalışıyordum. Bir telgrafgetir- diler. Baktım, imza: Nâzım Hikmet! 'Vatanıma geldim, bana kalmak izni alır mısınız?' yollu bir telgraf. Sanırım Ordu'dan. Nâzım'ın Rusya'dan Türkiye'ye döndüğü za- man hatırladığı ben olmuştum." Anılar birbirini çağrıştırıyor. Yaşamak, sırası geldiğin- de biraz anı değil midir? Anıları anımsıyoruz... BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Hindibanın sebze ola- rak yenen yapraklanna verilen ad... Mısır'ın pla- ka işaretı. 2/ Alıcı ve satı- cılann fiyatlan tek başla- nna etkileyemeyecek kadar çok sayıda olduk- lan piyasa sistemi. 3/ "Çok önemli kişi" anla- mında kullanılan ulusla- rarası kısaltma... Tavşan yavrusu. 4/ Kendısıne inanılan kimse... Türkçe- de ilgi adılı. 5/ Bir işte yardımcı olarak çalışan erkek... Evcıl bir geyik. 6/ Uygur hüküm- darlanna verilen san. 7/ Harfleri dizen ve satırlan blok durumunda döken dizgi makinesi. 8/ Duman lekesi... Kamıştan yapılan. neye benzer Türk çalgısı. 9/ Bir ilimiz... îlaç, çare. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Küçük kareler biçiminde kesil- miş hamur katlan arasına kıyma konularak yapılan İtalyan yemeği. 2/ Avrupa'da bir başkent... Bir peygamber. 3/ Beyinde bulunan ve sınir iletisinde rol oynayan azotlu organik bileşik. 4/ İşaret.... Avrupa'nın en büyük gölü. 5/ Yoz beğeni... Böceklerin ve bir- çok omurgasız hayvanın dış iskeletini oluşturan boynuzsu madde. 6/ Soylu... Icar. 7/ Meslek... Hindistan'ın para birimi. 8/ Toplum içindeki davranışlarda izlenecek yol... Eİemirin sim- gesi. 9/ Eski Türklerde bir babarun taşınmaz mallannın miras- çısı olan en küçük oğul... Otomatik para çekme makinelerini belirtmekte kullanılan kısaltma. A hA £ Z E K I O N I T B A N A İLAN T.C. ANAMUR KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN 1987,11 Davacı Maliye Hazinesi tarafından davalı Gümüş Afacan ve müşterelden ale>hine mahkemernize açılan Anamur Bozdoğan köyü 379-380 ve 381 parsel tespitlerine itiraz davasının yapüan duruşmala- n sonunda venlen karar taraflardan, ölü Kara Veli kıa Fatma'ya ve mirasçılanna (adresleri meçhul) mahkeme karan tebliğ edilemetniş- tir. Adı geçenlerin adresleri savabk vasıtası ile dahi tespit edilememiş- tir. Adı geçenlenn veya ilgililerinin 15 gün içinde mahkememize müra- caat etmeleri, aksi takdirde mahkeme karanrun ilanen tebliğ edilmiş sayılacağı ılan olunur. 12.1.1994 Basm: 45459
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear