13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet k,70. Y H S A Y I 2 4 9 4 2 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 200CM1994PEhŞBWK Toprakveateşlekutsaruremek• Su, toprağı çamurlaştınr; insanoğlu, çamuru yoğurup, ocakta şekillendirir; şekillenmiş çamur, suyu saklar bağnnda, insanoğluna can versin diye... NESLİHAN KAYSERİLİOĞLU Toprağı şekilkndirmek, insanoğ- lunun ilk çağlardan bu yana arahksız sürdürdüğü bir uğraş. Toprak, insan ve ateş, birbirini ta- mamlayan, sımsıcak bir üçlü oluş- turmuş yüzyıllarca. Bu mükemmel birlikteliği, ne ilerleyen teknoloji ne savaşlar ne de bir başka etken boza- bilmiş. Dünya yerinden oynasa, bu üçlü üretmeyi sürdürmüş. Üretilenler. yaşamın her alanında kullanıimış. Toprak zaman olmuş, içinde aanın en somut işaretini saklamak üzere gözyaşı kabı olmuş, en temel yaşam kaynağını insanlara ulaştırmak için su kanal) olmuş. Yazışma aracı. yapı malzemesi, mezar. idol ve ça- nak çömlek olmuş. Anadolu seramikçiliği İçinde banndırdığı tarihsel ve kül- türel değerler açısmdan dünyarun en zengin ülkelerinden biri olan ülkemizde seramikçilık, geçmişi ol- dukça eskilere dayanan bir uğraş. Yapılan arkeolojik araştırmalar. bu alandaki en eski örneklerin Ana- dolu topraklannda yer aldığını gösteriyor. Ancak, özellikle ülkemizde, varhğı böylesine eskilere dayanan insan, toprak ve ateş üçlüsünün gü- nümüzdeki geleneksel temsilcileri artık yok olmak üzere denecek ka- dar az sayıda. Örneğin İstanbul'da bu gelenek- sel sanatı. herhangi bir akademik eğitim almaksızın sürdürmeye de- vam eden çömlekçi ustaianndan üçüncü çoğul şahıs kullanarak söz etmek zor. Çünkü, bugün sayılan bir elin parmaklannı geçmeyecek denli az olan bu ustalardan yalnızca biri bu uğraşı halen sürdürmeye devam edi- yor. Bu yüzyılın başlannda en iyi çöm- lek çamurunun bulunabildiği Gök- su Deresi kıyısında, babası ünlü Ha- san Usta'nın kurduğu atölyesinde, çarkını inatla döndürmeye devam eden Rıfat Usta'ydı sözünü ettiği- ömlekçilik, bu işin ilk aşaması olan çamurun bulunup çıkanlmasından, son aşama olan fınndan çıkarma işlemine kadar baştan sona özen isteyen, bir çok aşamayı kapsayan zorlu ve sürprizlerle dolu bir seruven. k erler ki Adem'in aslı çamurdandır... ıdemoğlu'nun çamuru r şekillendirip ateşte sertleştirerek kendi gereksinimleri için kullanma uğraşı, nesiller boyu sürdürdüğü bir "gelenek" konumundadır bu yüzden. Çamur, insan emeğiyle yoğrulup ateşle sertleştirilince kâh gözyaşı kabı olmuştur, kâhsutestisi... miz bu tek temsilci. Rıfat Usta'nın toprak ve ateş- le olan dostlufu küçuk yaşlarda de- ğil, daha dünyaya geldiği ilk günler- de başlar. Çünkü, doğduğu ev, aile- nin tek geçim kaynağı olan şu anki atölyenin hemen üst katındadır. Sanatın incelikleri Şimdilerde artık bu işi sürdüreme- yecek yaşlarda olan babası Hasan Usta, ona çok küçük yaşlardan itibaren çömlekçiliğin inceliklerini öğretmeye başlar. Nihayet bundan yirmi seneyi aşkın bir süre önce usta olur ve çarkın başına geçer. O gün bugündür bu işi ilk günkü heyecanı ve sevgisişle sürdüren Rıfat Usta. bu piyasada babasının adıyla. Hasan Usta olarak biliniyor. "Babam kendi döneminde bu işin en iyi ve meşhur ustalanndan biriy- di. Ben de çarkm başına geçtiğim- den beri onun adını sürdürmeyi ter- cihettim. Adımın duyulması gibi bir kaygım pek olmadı. benim için önemli olan bu işi a>nı ustalıkla ve özenle sürdürmekti." Çömlekçilık, bu işin ilk aşaması olan çamurun bulunup çıkan- Imasından. son aşama olan fınndan çıkarma işlemine kadar baştan sona özen isteyen, bir çok aşamayı kapsa- yan zorlu ve sürprizlerle dolu bir se- rüven. Çömlek yapımında kullanılan ça- murun bazı niteliklen olması gereki- yor. Doğada hazır olarak bulunan çamurun. çömlek yapımında kulla- nılmaya uygun olup olmadığını an- cak bir ustanın anlayabileceğinden söz eden Rıfat Usta, çamuru bu- lunduğu \erden çıkanp almanın da bazı incelikleri olduğunu belirtiyor: "Çamurun bulunduğu ortamda belli bir seyri vardır. Yani. belli da- marlar halinde bulunur. Ve bu da- marlardan taşsız olanını bulmanız ve bulduğunuzu da elle çıkarmanız gerekır. Kepçe gibi aletler kullana- mazsınız. Dikkatinizden kaçmış en ufak bir taş parçası bile son aşama- da bütün emeklennizi bir anda yok edebilir. Daha sonra çamur homojen bir hale getirilmek üzere kanştınlır ve beklemeye bırakılır. Ne kadar uzun süre beklerse, o kadar iyidir. Örneğin. Çinli çömlekçi ustası, dedesinin çamurunu kullanıp toru- nuna çamur hazırlarmış. Asgari bekleme süresinin ardından. çamu- run içinde kalabilecek tüm hava boşluklannı gidermek için yoğurma aşamasına gelinır. Yoğurmak deyip geçmeyin, bu da belli bir ustalık iste- yen, son derece önemli bir aşamadır fçinde kalan küçücük bir hava boş- luğu, kurutma sırasında kınlma ve çatlamalara yol açar." Sıra geldi tornaya Ve niyahet tornanın başına ge- çildiğinde en güzel anlar başlamıştır. Çamur merkeze oturtulur ve ardın- dan iki parmağın arasına bırakılır. Çark döner, çamur şekil almaya, yükselmeye başlar. Artık her şey iki parmağın hassasiyetine ve yaratıcı güce kalmıştır. Parmağın yapacağı en küçük bir manevra bile büyük form değişikliklerini beraberinde getirecektir. "Ben yeni modeller ya- pacağımda daha önceden çizim yapmam. Yenı form torna başında, vani yaparken oluşur. İstediğim for- mun oluştuğuna karar verdikten sonra onu bir süre için bırakıp biraz kurumasını beklemek gerekir. Çünkü ilk anda yaptığınız şey çok suludur ve üzerinde ince rötuşlar ya- pamazsınız. Son rötuşlar da yapıldıktan sonra, form ılık bir or- tamda, en az bir hafta süreyle kuru- maya bırakılır. Bu aşamada kesin- likle yapay kurutma yöntemleri kul- lanılmaz, yavaş yavaş, kendi kendi- ne kuruması gerekir. Form iyice ku- ruduktan sonra yine önemli bir aşa- ma olan fınnlamaya gelinir. Çömlekçi çamuru, 980 ile 1000 derece arasında bir sıcaklıkta pişer. Bu bizde yaklaşık 15 saatlik bir sü- reyi kapsar. Nihayetinde ısıyı kes- tıkten sonra en az bir 15 saat daha beklemek gerekir. Bu süre zarfında fınn ve içindekiler yavaş yavaş so- ğurlar. En sonunda fınrun kapağınj iyice açtığınızda, karşılaşacağımz manzaradan hiç bir zaman emin olamazsınız. Örneğin pişme esnası- nda bazı fomlar çeşitli nedenlerle patlamış olabilirler. Hatta tek bir formun patlaması bile diğer formla- ra zarar vermiş olabilir. Bizde bir laf vardır. "Seramik insanı üç güldürürse bir ağlatır' diye, bu, gerçekten de çok doğru bir laftır. Ancak her şeye rağmen çamu- ra bir bulaştınız mı da bir daha bıra- kamazsınız, onu tüm riskleriyle ve zorluklanyla seversiniz. Zaten bu iş sevmeden kesinlikle yapılamaz." 4 saatte tüberküloz 2 saatte hepatit-C ADANA (Cumhuriyet Güney Üleri Bürosu) - Çukurova Ünıversi- tesi Tıp Fakültesi, yurtdışından ge- tirttiği bir cihaz sayesinde hepa- tit-C (sanlık) ve tüberküloz (ve- rem) hastahklanna en çok dört saat içerisinde, yüzde 100 doğru- lukla tanı koyabildiği bir yöntem geliştirdi. Mikrobiyoloji Anabiüm Dah Başkanı Prof. Dr. Erol Akan, 300 bin liraya gerçekleştirdikleri tanı koyma hızmeti sayesinde, kan alışverişlerinde kuşkuyu ortadan kaldırdıklannı söyledi. Ç.Ü. Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü ve Mikrobiyoloji Anabiüm Dah tarafından ithal edi- len PCR adlı cihaz, hastaüğa yola- çan mikroorganizmalan (mikrop. bakteri) "Polimeraz Zincir Reaksi- yonu"na tabi tutarak hastahğı ta- nımlıyor. Prof. Dr. Erol Akan'ın verdiği bilgiye göre. bugüne kadar tüberkülozun varlığıru belirlemek amaayla idrar, balgam ya da bel sıvısırun mikroskop altında ince- lenmesi, kültür yapılarak mikro- bun üretilmesi ya da hayvan dene- yı ile hastalık anlaşılmaya çalışılı- yor ve bu yöntem 9 ile 45 gün arası- nda bir süreyi gerektiriyordu. "Klasik" diye tanımlanan yu- kandaki yöntemler, gecikme nede- niyle hastalığın da ilerlemesine yol açıyordu. Ç.Ü. Tıp Fakültesi ta- rafından uygulamasına başlanan yeni yöntemle ister akciğer. isterse kemik ve böbrek. ya da deri ve me- nenjit veremi olsun hastalıklan yüzde yüz doğru biçimde tanıla- mak için gerekli olan süre yalnızca 4 saat. Kendisini zayıflama, halsiz- lik, öksürük, balgam çıkarma (kanlı olmasa da yeşil cerahatli) şekünde belli eden tüberküloz şu yöntemle teşhis ediliyor: "Alınan numune (idrar, bel smsı, balgam vs.) içinde DNA'da söz konusu mikrop (mikrobakteryum tiiberkülozis) bir tane dahi oLsa. 2-4 saat arasında yüzbinlerce kez arttınlabUijor. Yeter ki DNA'da bu mikrop olsun/' 2 saatte sanlık teşhisi Ç.Ü. Tıp Fakültesi, öğretim üye- si Erol Akan. aynı cihaz ile halk arasında sanlık diye bilinen hepa- tit-C (karadğer iltihabı) has- tahğının da yalnızca 2 saat içerisin- de ve yine yüzde yüz doğru biçim- de saptanabildiğini söyledi. Aynı cihazla ve aynı işlemin, ancak farklı kitler kullarularak yapıldığını belirten Prof. Akan. şunlan söyledi: "Eğer hastanın kanında hepatit-C'ye karşı bağışıklık cisimciği (antikor) mev- cut. fakat hepatit-C'nin DNA'sı bu- lunuyorsa bu kan, grup uyarsa has- taya verilebilir. Ancak hepatit-C DNA'sı mevcut fakat antikor bu- lunmuyorsa kan verilemez. Çünkü bu kanı a!an kişi hepatit-C'ye yaka- lanır. Bu test, kan mikroplu mu de- ğil mi, verilmesinde aünmasında sakınca var mı, onu belirliyor ve sa- dece 2 saat sürüyor." Prof. Dr. Erol Akan, sadece (şimdilik) 300 bin liraya yapılan testin yakında hepatit-B, cinsi te- masla geçen ve akıntılara neden olan kimi hastalıklar ile rahirn kanserine neden olan virüsün taru- lanmasmda seri olarak kullanıla- cağını da belirtti. Eurimages program desteği verecek ANKARA(ANKA) - Türk si- nemacılanrun imdadına Eurimages >etişiyor. Daha önce bir çok film projesi için Türk sinemacılanna des- tek sağlayan Eurimages, sinema sa- lonu sahiplerine de program desteği verecek. Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardıması Gülşen Karakadıoğlu, Eurimages Başkanı Gaetano Adinolfi ve beraberindeki heyetin, program desteği verilecek sinema salonlannın belirlenebiknesi amacıyla 5-8 şubatta Türkiye'ye geleceğini bildirdi. Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardıması Gülşen Karakadıoğlu, bazı sinema salonlannın ekonomik problemler nedeniyle program sıkıntısı yaşadıklannı ve Kültür Ba- kanlığı'ndan program desteği iste- diklerini söyledi. Karakadıoğlu, An- kara, İstanbul ve Izmir'de yapılacak incelemelerden sonra program deste- ği verilecek sinema salonlannın belir- leneceğini bildirdi. Karakadıoğlu. "Bu Kültür Bakanlığı'nm Türk Sine- ması'na örrülü bir \ardimidir. Çünkü Eurimages, üye ülkelere \ardımda bulunuyor ve Eurimages'e üyelik ai- datını Kültür Bakanlığı ödiiyor." de- di. Müsteşar Yardıması Gülşen Ka- rakadıoğlu, Eurimages'tan en fazla desteği Türkiye'nin aldığını syledi. Karakadıoğlu, 1993 yıh içinde Euri- mages'e 4,5 milyon Fransız Frangı (11.5 milyar) aidat ödediklerini, 1993 yılı içinde 4 film için 7,3 milyon Fransız Frangı destek aldıklannı be- lirtti. Karakadıoğlu. "Türkiye, Euri- mages'ten en fazla destek alan ülke- lerden birisi ve bu kuruluşa üye olduk- tan sonra toplam 13 milyon Fransız Frangı (32,5 milyar aidat ödememize karşın, toplam 16 milvon Fransız Frangı (40 milyar) destek aldık"dedi. Burdur Gölü'ne bakan desteği GÜLÇtN tLCİ BURDLHR - Bir Çevre Bakanlığı yetkılısınin "siyasilerden çok bürok- rarlanna>ıbı"diye nitelediği Gökova Santralfndan sonra. Burdur Gölü kıyısında yapımına başlanan Isparta Havaalanı ve Isparta Organize Sana- yı Bölgesı yatınmlan da "syasi irade- nin ayıbı" olmayı sürdürüyor. Her yıl 200 bin su kuşunun düzenli olarak banndığı göl kıyısında. 3.5 kilometre pist uzunluğuna sahip. uluslararası nitelikte yapımı planlanan Isparta Havaalam'nın şantiyesi kuruldu ve pistinin yaklaşık bir kilometrelik bö- lümü tamamlandı. Yaşayanlann bayramı Çinliler'in altı bayramı vardır ki üçünü yaşayanlara, üçûnü ölülere adamışlardır. Yaşayanlara adanmtş bayramlann en "makbulü" de Ay Yılı Bayramı'dır. Gregorien Takvim'in yanı sıra Güneş ve Ay takvimlerini de kullanan Çinliler için, ocak sonu ya da şubat başlanna rastlayan Ay Yüı'nın başlaması, baharm da mıtştucusu olarak kabul edilir. Çünkü toprak o günlerde uyanacak ve verimliliğini yi- nelemeye kojulacaktır. Hong Konglular da Çinli atalanndan gelme bu geleneği kutlamaya özen gösterirler. Ulaşım araçlannda yer bulabilmek kaygtsıyla, yerler aylar öncesinden ayırtılır, hediyelik eşya satan mağazalann önünde kuyruklar oluşur. Ozellikle çocuklar, armağanlara boğulacaklan, yepyeni giysilere kavıışacakları Ay Yılı başını iple çekerler. Âslında, 1911 'den bu yana bu ydbaşmm adı Bahar Bayramı olarak anılageîiyor. Gene de gelenek gelenektir. Çevreleri gökdelenlerle dolmuş olsa da, tek eğlence olarak TV'leri olsa da Hong Konglular yaşayanlara adanmış en kutsal günü aksatmadan kutlamaktadırlar. (Fotoğraf: GÖNÜL DÖNMEZ-COLIN) oğanın ınsansız olabileceğini ama insanın doğasız olamayacağını vurgulayan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şubesi Başkanı Tuncay Neyişçi de, insanla doğa arasındaki çetin mücadelelerin birikimi olan doğa tahribatının çözümünün zorluğuna dikkati çekti. Bu arada Burdur Gölü'ne çok ya- kın bir alanda kurulması çalışmalan sürdürülen havaalanı ve organize sa- nayi bölgesi yatınmlanna tepkilerde yoğunlaştı. Burdur Belediyesi, Tica- ret ve Sanayi Odası. mimar mühendis odalan, çevreciler. demokratik kitle kuruluşlan, Burdur halkı ve giderek ulusal doğa korumacı kuruluşlann tepkilerine neden olan yatınmlara son tepki Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş ve Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbası'ndan geldi. Sıyasi irade kurbanı olan Burdur Gölü'ne "siyasi destek" arayan Bur- durlular, artık mutlu ve umutlu. Son olarak 3 yurttaşın yatınmlann dur- durulması ve iptali için Danıştay'a başvurmasıyla dava konusu olan Burdur Gölü, TC Hükümeti'nin 29. 12.1993 tarihinde onaylayarak taraf olduğu Ramsar Sözleşmesi ile de uluslararası güvenceye kavuşmuş oldu. Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş. Burdur ve Burdur Gölü için çok an- lamlı gördüğü sözleşmenin gerekle- rinin yerine getirilmesi gerektiğini söylerken. Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı da "Burdur Gölü çok önemli. Kesinlikle korunmalı" dedi. Burdur Gölü'ne destek artıyor. Ramsar Sözleşmesi'nin onaylanma- styla Ramsar alanı ilan edilerek ulus- lararası koruma statüsüne kavuşan Burdur Gölü'nü Isparta'nın saldınsı- ndan korumak için doğa korumacı kuruluşlar da bir kez daha kollan sı- vadılar. Doğal Hayatı Koruma Der- neği (DHKD) ile Xv ve Yaban Ha- yatı Koruma Geliştirme ve Tanıtma Vakfı'nın. inşaatlann durdurulması için dava açacaklan öğrenildı. Havaalanı. liman, demıryolu gibi bir bölgeyi ılgilendiren büyük yatı- nmlann karar aşamasında "kamu ya- rannın gözen'lmesi". "demokrariklik" \e "bilimsellik" ilkelennın ödünsüz yaşama geçınlmesı aerektiğıni belir- ten Mımarlar Odası istanbul Büvük- kent Şube Başkanı Oktav Ekinci, şöyle konuştu: "Isparta Organize Sanayi BölgesT- nin \er seçimine kim. nasıl karar verdi? Bu temel sorun. Bu \er seçimi yasal mıdır? Bilimsel midir? Kamu yaranna mıdır? Yer seçimi iie ilgili karann demok- ratik olmadığı çok açık. Bir kere Bur- dur yok. Kalkındıracak ya da batira- cak. ama Burdur'u çok etkileveeek bir olavda Burdur vok. Bilimsel değil, ÇED raponı vok. Kamu >aranna olup olmadığı da kuşku götürüyor. çünkü ne demokratik, ne de bilimsel." Isparta Organize Sana>i Bölgesi'- nın ver seçimınde Isparta Valisi %e doğrudan doğruva valiye bağlı bü- rokratların olduğuna dıkkat çeken Ekıncı. "Paris Şartı'nda sözü geçen kuruluşlann hiçbiri vok. DPT müste- şan da katılmannş. Isparta OSB'nin yer seçimi bir skandal. çok özel bir ör- nek" dedi. Isparta Organize Sanayi Bölgesi'ni "Burdur'un Çernobüi" diye niteleyen Oktay Ekinci. "Sınır dışında ve Bur- dur'un sınınna çok yakın bir yerde bir Çemobil patlatmak istivorlar" diye konuştu. Doğanın insansız olabileceğini ama insanın doğasız olamayacağını vurgulayan Türkiye Tabiatını Ko- ruma Derneğı Antalya Şubesi Baş- kanı Tuncay Neyişçi de, insanla doğa arasındaki cetın mücadelelerin biriki- mi olan doğa tahribatının çözümü- nün zorluğuna değinerek, şunlan söyledi: "Pazartan ele geçirmek bireysel bir olaydır, ama paylaşım kirleseldir. Bu- güne kadar hep ele geçirme peşindey- dik. Şimdi insanlık yavaş yavaş pay- laşmanın gerekliliğini kavTamaya baş- ladı. Burdur'u dikkuyruklaria payla- şacağız. Biz dikkuynıktajı pek faria önemli değiltz. Dikkuyruk da bizden önemli değil. Çevreyle aramızda kur- maya başladığımız direk ve yaşamsal ilişklnin başlangıcı bu."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear