22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 16OCAK1994PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Seyyahlık uzmanlan LONDRA EDİPEMİL ÖYMEN İngilizler gezmeyi sever. Birbirlerine hava atmak için. caka satmak için değil. Gezmeyi genetik olarak sevdikJeri için. Eskiden, çok eskiden, orayı burayı alıp alıp imparatorluk kurarlarmış. Eh, kü- çücük bir Kuzey Denizi adası, genel mer- kez gibi çalışıp, diinyanın dört bir buca- ğında şube açtıkça, oralara da gidıp gel- mekfarzolmuş.. Ne de olsa Ingiliz Banşı'ran hüküm sûrdüğü, asüğı astık kestiği kestik bir im- paratorluk. Seyahat güvenli. Hele birine bir şey yapacaİc olsunlar, alimallah İngi- lizler her şeyi dümdüz ederdi. Bugün bile tngiltere nere Hindıstan nere, Jamaika nere, Avustralya nere, Nijerya nere, Çin nere? Hele geçen yüzyılda uçak yok, oto- yol yok, git baba git, trenlerle, develerle, arabalarla. Ama olsun, İngilizler işte en olmadık yerleri gjdip görmeyi böyle öğ- renmiş. Ve artık genlerine işlemiş seya- hat. Tanınmış İngiliz seyyahlann anılan Türkçeye de bol bol çevrildi. Artık impa- ratorluk kalmadı,.. ama seyahat alı- şkanlığı sürûyor. Ünlü tren yolculuk- lannı süper teknolojiyle ve büyük espriy- le yeniden ekrana aktaran BBC televiz- yonu son zamanlann meğerse en popü- ler programlannı yapmış olduğunu memnunlukla gördü son haftalarda. Ne- den? İngiliz gezmeyi sevmekten vazgeçe- mez de ondan. Seyahatin en akılda kalanı, en keyif alınanı öğrencilik yıllannda yapılanı de- ğil midir? Herfikriniz bıraktığı, her anı- nm takılıp kaldığı. ileride atılacak adım- lann güvencesi olan gençlik ve öğrencilik yıllannın seyahatleri? Bunun en şıkını İngilizler beceriyor yine. Çoğu üniversite. tıp ve benzeri ko- nular dışında, zaten sadece üç yıl. Bu üç yılın bir yerinde öğrenci, idareye başvu- rup bir yıl ara vermek isterse. durumuna bakıp bu izni verirler. O da bujur buluş- turur, sırtına çantasını takar ve vurur gi- der Himalayalara, Katmandu'ya. artık neresi olursa. Bir yıh böyle dünyayı anla- mak için geçirip döner gelir genç ve üni- versitesine bıraktığı yerden devam eder. Ama başka bir insan olmuştur bu bir yılda. Nasıl olmaz? Bir kat, bir araba, paralı bir iş, uygun bir evlilik, köşe dön- meye uygun bir hız yerine İngiliz genci bir yıl duraklayarak, kendisini ve dün- yayı tanımayı, anlamayı tercih eder. Bunu herkes yapmaz tabii, ama yapan- lar bu bir yıllık arada ne aşklar yaşar, ne- -ier görür, mideler kaç kez bozulur, kaç poz fotograf kaç makara \ideo çekilir, kaç kişiden adres telefon alınır, ne mace- ralaryaşanır... İLAN T.C. KAMAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosvaNo: 1988/969 1993 438 Davacı Kıymet Aygürtaş ve- kili av. Doğan Atay tarafından davaMar Fatma Çeün, Yaşar Çetin ve arkadaşlan aleyhine açılan evlilığın tespiti davasının mahkememızde yapılan açık yargdaması sonunda karar ge- rejŞnce: Davanın kabulü ile Kaman Savcılı Ağaboz köyü, cîlt 006 2. sahife 61, kütük 66'da nüfusa kayıtb Ahmet ve Feride'den ol- ma Osman Aklan ile Kınkkaie İzzettin köyü, 26 kütük sıra nu- marasında nüfusa kayıtlı Hay- dar ve Dönüş'ten olma Kıymet Aygürtaş'ın evli olduklanrun tespitine karar verilmiştir. Dahili davalılar Kaman Sav- cılı Bağbaşı köyünden Melek Çetin, Üçler Çetin. Asiye Çetin, Erol Çetin, Fikriye Çetin. Erdo- ğan Çetin ve Turan Çetin'in adresleri meçhul olduğundan daha önceden davetı ılanen leb- liğ edildiğınden, karann da ıla- nen tebliğine karar verilerek iş bu ılamn tebliğinden itibaren (15) gün içinde temyiz edilmedi- ği takdirde karann kesinleşmiş sayılacağı karar tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur Basın. 45239 İLAN T.C. MALATYA1. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo:1991 719 Davacı Tekel işletmeleri vekili tarafından davalılar Ah- met Budanır. Mahmut Tuncer vs. aleyhine açılan tazmınat da- vasında verilen ara karan gere- ğince: Tekel işletmeleri tarafından davalılar aleyhine 2.074.000 lira alacak davası açılmış olup, an- cak davalılardan Mahmut Tun- cer'in adresi aramalara rağmen tespit edilemediğinden, zabıtaca araşUrma yapıldığı halde bir so- nuç alınamadığından. adına ila- nen tebligat yapılmasına karar verildiğinden, davalı Mahmut Tuncer'in duruşma tarihi 1.2.1994 günü saat 9"da mahke- memizde bizzat hazır bulunma- sı veya kendisini bir vekille temsir etirmesi. aksi takdirde yokluğunda karar verileceği hu- susu davetiye yerine geçmek üzere ilan olunur. 24.12.1993 Basın: 45229 Sharon Stone Kesişme Noktası'nda MichaelDouglasile birlikte oynadığı "Temel İçgüdü" fılmiyle şöhreti yakalayan Amerikah sinema sanatçısı Sharon Stone, son filminin prömiyeri için Los Angeles kentindeki Paramount stüdyolannageldi. Stone, "Intersection" (Kesişme Noktası) adlı fılmindebaşrolü Richard Gere ile paylaşıyor. (Fotograf: Reuter) Acımasızdır, ama yaşamın özüdür savaş Aşk yapma savaş yap! Savaş yapma aşk yap! Ne yaparsan yap. ama savaş yapma! Soğuk savaş, sıcak savaş. Isıtıp soğu- tup önümüze sürülüyor hep. Savaşsız dünya yasak insana. Banşı seçme şansı yok. Savaş. Savaş, ta kendisidir yaşamın. Daha ilk soluğunda, "merha- ba" deyışle dünyaya, bir savaş- ürbaşlar. Yaşama savaşı. Var olma sa- vaşı. Hava için, su için, ekmek için. Savaş kaçınılmazdır ya- şam için. Savaş acımasızdır, acıdır, ama gercektir, özüdür yaşamın. Soğuk Savaş acıtmıyordu. Komünizmin yıkılmasıyla ısıt- tılar. Bir bomba gibi patladı yü- reklerde Yugoslavya. Savaş kö- tüdür bazılan için, ölümdür, yalın, çıplak. "Çıkar"dır bazı- lan için; petroldür, yıkıp yeni- den yapma yatınmıdır. Savaş ganimetlerini paylaşmaktır. Günahlan boyunlanna, çıkar için Yugoslavya'dadır Baü. Savaşın içinden banşı ayıkla- yıp çıkarabilmek için başına bir mavi bere takıp Yugoslavya'ya koşunca Batı, ölümiin ürİcütü- cülüğüyle karşılaştı: Korku. Sa- vaş, ölüm korkusudur. "Hayır" dedi Pepe, İspanya'- da. "savaşa gjtmeyeceğim" O gün bu gün, askere gitmek iste- meyenlerin sayısı çığ gibi büyü- yor İspanya'da. İspanya, özgürlüklerin daha geniş bir yelpazede soluklandığı MADRID ALİ KIŞLAK bir ülkedir. Askerlik zorunlu- dur, ama askere gitmek iste- mezsen "muaf olabilirsin."As- kerliğe karşı olmanuı" iki şekli var. İlki, ılımlı bir karşı çıkış. Ilım- lı karşıthk, felsefı olarak, bilinç- li olarak, inançlan doğrultu- sunda askerlik yapmak isteme- yip onun yerine bir kurum hiz- meti yapmak. Askere çağrıhnca "Ben aske- re gitmek istemiyorum, ama bir kamu görevinde çalışabilirim" diyor. Mahkeme. gerekçelerinı dinleyip karanru veriyor. He- men hemen herkesin de karşıtlığını kabul ediyor. Ya da tutup "Ben asyim" di- yorsun. Askere gitmemenin ikinci yolu, "asilik". Hüİcümetin başı dertte asker- lik karşıtlanyla. Ne yapacağını bilemiyor. Ilımh karşıtlann sa- yısı 86 bini buldu. Devlet, bun- lann ancak 20 binine, yaşlılara eşlik etmek gibi bir sosyal görev bulabilmiş ya da bir kamu hiz- metine yerleştirebilmiş, gerisine yer bulamıyor. Ya da bulmak istemiyor. Zaten işsizlik almış başını gjdiyor: iş yok ki versin. Boş inançlar doldurdu kafalann içleriniBoş inanç, eski deyişle batıl itikat sahibi olmadığım için övünmüvo- rum. Ama böyle inançlan var diye kimseye fazladan saygı da duy- muyorum. Herkes. boş ya da dolu. istediğine inansın veya inanmasın: ama inancıyla ya da inançsızlığıyla kimseyi rahatsız etmesin. Aslında boş inançlann. o>unu andıran keyifli bir yaru var. Bu açı- dan dinin katılığı ve ciddiyeti bura- da geçerli değil. Ama bazen boş inançlar da aynı ölçüde kanşmacı olabiliyor. Rusya, komünist ideolo- jinin terk edilmesinden sonra yalnız- ca dinin ve astrolojinin değil, aynı zamanda boş inançlann da olağa- nüstü güçlendiği bir ülke oldu. Yeni parlamento açıldiğı gün bir gazete "L'marız, kapıdan kcdi sokmayı unutmazlar" diye yazdı. Bu, yeni bir binaya önce kedinin girmesinın uğur getireceği> le ilgili boş inancın politık alana uygulanması çabası mıydf? Yoksa masum bir şaka mı? Ya da her ikisi de mi? Ya belirtilen iyi dileklerin, adım başı sağ elin orta parmağıyla tahta- ya vurularak "peldştirilmesi"? Sen aynı şeyi yapmadığında "Tahtava vur, tahtaya" diye uyanlar yapı- lması. Boş inanç sahibi Ruslann uyan- lan saşmakla bıtecek gibi değil. Ör- neğin, vedalaştıktan sonra bir şey unuttuğunu fark ediyorsun ve geri dönüyorsun: - Aman aynaya bakmayı umıtma! Yoksa işlerin yolunda gitmez! İstersen itiraz eı. Adam boş MOSKOVA HAKAN AKSAY inancına öyle bağlı ki, seni uğursuz- luktan korumak için mutlaka ay- nanm karşısına geçiriyor. Bakmam deyip de ortahğı gerginleştirmenin ne alemi var. Bir ödün daha veriyor- sun... İçki sofrasında boş inançlarla ge- lenekler birbirine kanşmış. Burada da uyanlardan geÇilmiyor: - Boşalan şişe masaya konmaz! Yere bırak! Hem birisi şerefe kadeh kaldırıp konuşma yaparken kadeh elde beklenir! Kolunun ağndığmı, bu konuşma- lann bitmek bilmediğini söyleyecek olsan, sofranın uğurunu kaçırmakla suçlanabilirsin. En iyisi bir ödün daha vermek... Sofrada birinin dıkkatsızlığinden yere bir bıçak düşüyor: - Aa, bıcak düştü; bir erkek konu- ğumuz gelecek. Kaşık ya da çatalın düşmesini yeğleyenler para vermek zorunda olduğunu saptarlar. Sol elini kaşırsın, eline para geçeceğini duyu- rurlar. Sağ gözün mü segiriyor? Çok kötü, çok kötü! Yakında ağla- yacaksın. Efendim, sol gözün mü dedin? O zaman iyi! Güleceksin de- mektir. Solculuk çağnşımı mı? Ha- yır, inançlar böyle. Bu tür inançlan olanlar hep vardı Rusya'da. Ama sayılan hiçbır za- man bu kadarçok değildi. Ve inanç- lannı bu kadar sık dışa \oirmaz, çev- resindekilere böyle yapmazlardı. Bir zamanlar Rusya'da, daha doğrusu Sovyetler Birliği'nde inan- mak, ikinci sınıf insanlara özgüydü. Şimdi tersi oldu. İnanmayanlar, toplumdaki bütün olumsuzluklann sorumlusu değilse bile, onlara eği- limli kişiler olarak görülüyor. İnanmak ya da inanmamak bi- reyse! bir seçim. Dine de astrolojiyr de boş inançlara da. Keşke herke-. bu seçime saygılı olmayı ve farklı düşünenleri rahatsız etmemeyi bece- rebilse... Askerlik karşıtlanna kamu hiz- meti, sivil hizmet mekanizması tıkandı. Asilerin sayısı ise 5 bine yak- laşıyor. İspanya, askerliğe karşı olmakta-Avrupa'run en asi ül- kesi. Mahkemeler nasıl karar vereceklerini bilemiyorlar; de- ğişik mahkemelerden çehşkili kararlar çıkıyor. Kimisi üç beş yıl hapis veriyor. Kimisi de gün- düzleri dışanda serbest, geceleri hapiste geçirilen yumuşak ha- pislik kararlan veriyor. Bu kar- maşaya bir çözüm bulunsun diye asiler birleştiler ve ayak- landılar. Geceleri hapishaneye gitmediler. Savunma Bakanhğı asilere çok sert bir tavır alıyor: Asiligin cezası, askerlik süresinden az olmamak üzere hapis. Adalet Bakanhğı ise daha yumuşak: Asilere devlet iş vermesin, dev- letle iş yapamasınlar, kamu sektöründe çalışmasınlar. Ne yapacağını şaşırmış hü- kümet, kutsal vatan hizmeti karşısında tam eşitliği sağlaya- rak bir çözüm yakalama peşin- de: Kızlan da abn askere! Geri hizmetlerde de olsa, kadınlar da askerlik yapsın. Feministler dahil, çoğu kadı- nlar ayağa kalkü; tamam, er- kek-kadın eşittir, ama her za- man değil. Kimisi de Franco zamanında kadınlann da geri askerlik hizmetlerinde çahştınldıklannı anımsatarak kızlann askere alınmasına karşı çıkular. İspanyollar, Franco'yu çağnştıran hiçbir şeye taham- mül edemiyorlar. Ordusuz, askersiz bir dünya istemek, -ütopya da olsa- güzel. Vatan hizmeti ne kadar önem- liyse, kişisel özgürlükler de bir o kadar önemli olmah. Ordular, dünyanın sorunlanna bir çö- züm değil, bugüne kadar çö- züm olamamış. Dünya kayna- maya devam ediyor. Çatışma- lar yerli yerinde. Kinler dinmi- yor, üç yüz beş yüz yıl sonra ya- ralar deşilip savaşlar başlatı- lıyor. Belki bugün gençlerin asker- lik karşıtlığı da çözemeyecek dünyanın sorunlannı, ama de- mokrasilerin ordusuz bir dünya istemenin suç olmadığı bir dün- ya sunmalan da gerekiyor. Pro- fesyonel askerlik, gecici bir çö- züm olabilir. Ama en güzeli, el- bette ki ordusuz bir dünya; sı- cak, soğuk savaşsız. Saym Kadıköylüler! Saygın îstanbul Ticaret Odası üyeleri ve değerli başkanlan Atalay Şahinoğlu'nun Kadıköy Belediyesi ile birlikte gerçekleştirdikleri proje içindeki MEVHİBE İNÖNÜ Çocuk Yuvamız siz sevgili Kadıköylülere hizmet vermek üzere açılıyor. Çağdaş ve görkemli yuvamıza ilgileriniz için teşekkürederim. Saygılanmla Yuppilerin ceptelefonları ÖDr. CENGIZ ÖZYALÇEV Kadıköy Belediye Başkanı Tarih:17Ocakl994 Açdış: Saat 11.00 Yer: Söğütlüçeşme Camii arkası Ticaret Odası Merkezi - Kadıköy Her 100 kişiden 8'inin cep te- lefonu kullanıyor olması İsveç'i bu konuda dünya birincisi yapıyormuş. Haberi okuyoınca hiç şaşırmadım. Çünkü "pip"- lerden. "piring"lerden kurtul- ma olanağı yok! Sokaklardan butiklere, metrolardan resto- ranlara her yerde ellerinde birer cep telefonu, son derece önemli bir işi çözümler gibi bir yüzle genç ve orta >aşlı erkekler der- hal dikkati çekiyor. Bir top- lantıya giriyorsunuz. salonun en uygun penceresini anyorsu- nuz yerleştirmek için. Caddeyi geçeceksiniz. otomobilin direİc- siyonundaki adam elinde tele- fon. akhnda konuştuğu kişi ol- duğu için kırmızı> ı zor görüyor. işsizlik arttıkça, yaşam ko- şullan güçleştikçe büyük şirket- lenn "rantı" da göklere çıkıyor. Sağ filozoflar, aman kan şirke- tin içinde tutun. yeni yatınmla- ra kullanın ki kalkınma hızı azalmasm diyorlar. Kalkınma hızı hiç kuşkusuz şirketlere ait. böyle olunca ülke ekonomisi de düzelecekmiş. Halk dizüstü yü- rüyor. o başka! Oysa yuppilerin ke>fi \erin- de. Şirketlerde belirli bir mevki- ye gelmiş. ücreti de ona göre artmış olan orta vaşın biraz üzerindeki kişilere yol veriliyor ve daha düşük ücretle yeni me- zun yuppiler işe alınıyor. Kısa saçlı, sürekli kravat takan. ta- kım elbise giyen ve arka ceple- rinde en yakın "workout" salo- nunun üyelik kartı olan, gelece- ğin sağlıklı ve parlak işadamla- nnın ellerine birer de "ayı be- GÜRHAN UÇKAN bek" adı takılan cep telefonu veriliyor. Gel keyfım gel! Ondan sonra siz eşinizle, sev- gilinizle bir restoranda iki lok- ma bir şe> yiyecekseniz, onu da zehir ediyorlar. Oturuyor ya- nındaki masaya dört adet böyle iyi bakımb, geleceğı parlak genç, başhyorcep teleîonu terö- rü. Bir başka restoranda, kafe- teryada oturan benzerlerini an- yor ve ne yediklerinden tutun hafta sonu programına dek her şey konuşuyor. Telefonu ka- patırken de yan gözle kimlerin dikkatini cekmeyi başardık- lannı da görmeye çalışıyorlar. Basın toplantılannda bunla- n, genel müdürlerin çevresinde görürsünüz. Yanaklan koşuş- maktan al al olmuş. dolaşır du- rurlar. Sonra genel müdür ve \ardımcılan siyah Limozinlerle uğurlanır. o zaman rahat bir so- luk alırlar. Geleceği umut verici olanlann gittikleri, hesaplann şirkete yaaldığı, American Express kartıyla ödendiği Cafe Opera gibi yerlerde soluğu alır- lar. Haliniz olur da bu tür yer- lerden birine girerseniz, hepsi- nin bir köşede, ellerinde telefon, evdekilere "toplantının nasd uzadığını" anlattıklanna kulak misafiri olursunuz. İLAN T.C. ELAZIĞ SLLH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN DosvaNo 1993 220 Güllü Erdoğdu tarafından Mehmet Çelik. Fatma Aslan, Mus- tafa Çelık ve Hıdır Can aleyhine ıkame edilen ortakbğın giderilmebi davası sonucu. taraflann müştereken malik olduklan Elazığ Hoğu kö> ü Alo bağlan mevkiindeki kütük 2 7 24. pafta 70. parsel 2745 sayılı 5540 m 1 mesahalı bağ nıteliğindekı taşınmazın saüşı suretiyle ortaİch- ğın giderilmesine karar venlmiştır. 19.10.1993 tanh. 1993 1138 sayılı ışbu karar. adresi tespit edıleme- >en davalılar Mustafa Çelik ve Fatma Aslan'a karar tebliği makamı- na kaim olmak üzere ilanen teblığ olunur. 3 1.1994 Basın 18044
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear