23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK1994 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Anti-laiklikve tarihin yönü Atatürkçülük demek, aydınlanma demektir, ilerleme ve yükselme demektir; Kemalizm, tarihin akış yönü ile asla çelişmez Prof. Dr. CİHAN DURA Erciyes Üniversitesi numlara gelme olanağı sağlanmıştır. Bilimsel niteliği şüpheli olan "Türk- tslam sentezi" adlı görüş. resmi ideoloji durumuna getirilmiş. devletin bütün kurumlannda bu akım mensuplanna etkıli konumlar sağlama politikası uy- gulanmaya başlamıştır. Cumhuriyeti- mızin can daman olan laiklik ilkesi'ne asıl büyük darbe. I924 tarihli "Tev- hid-i Tedrisat Kanunu" ile sağlanan öğretim biriiği devrimi ayaklar altına alınarak, gerçekleştirilmiştir: 1973 ta- rihli Milli Eğitim Temel Kanunu'nun. liseleri bitirenlerin ancak "yetiştirildik- leri yönde" yüksek öğrenim yapacak- lan ilkesini getiren 31. maddesi, 16 Haziran 1983'te sahte Aıatürkçüler tarafından değiştirilerek maddedeki "yetiştirildikleri yönde" yüksek öğre- nim vapmalan İcoşulu kaldınlmıştır. Böylece imam-hatip liselen. meslek okulu kategorisinden çıkanlarak te- mel öğretim kurumlan durumuna ge- tirilmiş, bu okul mezunlanna, ilerde hemen her türlü devlet görevını üstlen- mek üzere yükseköğretim kapılan ar- dına kadar açılmıştır. Bundan başka yatılı Kuran kurslannın, 7-15 yaşarası çocuklann tarikat eğitimi gördükleri "kurs ve okul talebelerine yardım der- neği" adıyla serbestçe çalışmay a başla- malan. yurtdışındaki Türk imamlan- nın aylıklannın Rabııa örgütünce ödenmesi gibi anlamlı olaylar da yine aynı döneme rastlamaktadır. 1983 yılında başlayan ANAPhükü- metleri dönemi. toplum \edevleti İsla- mıleştirme hareketinın bır bakıma al- T ürkiye'de. bir aydın- lanma hareketı olan Atatürk devrimlerine karşı bır tepkinın. yıl- lardan ben oluşup güç- lenmekte olduğu artık herkesçe bılinmektedır. Bunun ilk önemli belirtilerini 1950'li yıllarda, ba- zı ciddi kıpırdanışlannı da 1970"li yıl- larda bulabiliriz. Fakat karşı hareket. kendini tüm ağırlığı ve genişliğiyle asıl 1980 yıhndan sonra hissettirmeve baş- lamıştır. Laiklik. demokrasi ve cum- huriyete karşı olan akımlar; o vıldan giinümüze. 12 Eylül döneminde des- teklenmiş. ANAP hükümetleri döne- minde pekiştirilmiş, DYP-SHP koalis- yonunda ise kollanmıştır. Türki>e'nin refahını ve ilerlemesini Atatürk dev- rimlerinde görenlere. bu acı gerçekleri kanıtlayan belli başlı olaylan topluca anımsatmakta yarar vardır. Bu olaylardan birincisi. 17 Ağustos 1980 tarihli bir kararnameyle, dev letin Suudi ve Aramco kökenli Rabıta ör- gütü ile ilişki kumıasıdır. Bilindiği gibi bu örgütün amacı Müslüman ülkeler- de yönetimin İslamıleştinlmesidir. O tarihten yaklaşık bir ay sonra gerçek- leşen ve köktendinciler bakımından birdönüm noktası olan 12 Evlül aske- ridarbesi ile birlikte. laik cumhuriyeti- mizi sarsıcı nitelikte olaylar birbinni izlemeye başlamıştır. Once devlet okullanna zorunlu din dersleri kon- muş, imam-hatip liseleri çoğaltılmış; bu liselerden mezun olanlara. toplu- mu kolavca yönlendırebılecekleri ko- tın çağıdır. Bınncı ANAP hükümeti- nin ilk ıcraatlarından biri. eskı MSP. eski AP. MHP ve ANAP'lı milletvc- killeri ve politikacılann ortaklığında Faisal Finans Kurumu ile eski MSP'li bir bakanla ANAP'lı bir il başkanının aracılığı ile Al Baraka Türk özel Fi- nansman Kurumu'nun kurulmasına olanak sağla>an 16.12.1983 tarihli ka- rarnamedir. 1980'lerin ikinci vansına girerken bu partiden bir milli eğitim bakanı -dünyavı dolaşarak gördükle- rini hayranlıkla inceleyen, bıkıp usan- madan düşünen, bilimsel mctodun en parlak örneklerini veren. sonunda Ga- lile gibi teoloji ile çatışan- Danvin'in evrim teorisini oturduğu yerde çürüt- meye (!) kalkışmış. bir başkası -bilim larihinden habersiz- "elinde mushaf ta- şıyan uzay elbiseli bir nesil yetiştirme- yi" hedefİemiştir! Yine ANAP hükü- metınin. 1925 yılından beri THKda bulunan kurban derilerini toplama yetkisini sosyal yardımlaşma ve daya- nışma vakıflanna devretmesi oldukça anlamlıdır. Ancak 1992'de son verile- bilen bu uygulama, en çok. bu sayedc trilyonlarca gelir sağlayan dınci grup- lara yaramıştır. En anlamlı olavlardan biri de TCK'nın din devleti kurmak is- tevenlere yasak getiren 163. maddesi- nin 1989 yılında kaldınlmasıdır. Sayı- lan hızla artan "tarikat pansiyonlan"- nın vakıf kimliğinc kavuşturularak parasal yönden desteklenmesi, şeriatçı öğrcncilcrin askerı okullara sızmalan. devlet teşkilatında dinci kadrolaşma- nın hızlanması. kütüphane, laboratu- \ar, vurt. sosyal tesis yoksulu üniversi- te kampuslannda dev bovutlarda cami ınşaatlan, laik, demokrat vc cumhurivetçi vatanseverlere vönelik. köktcndıncı bağlantılı suıkastların başlaması vine bu partinin iktidar za- manlanna rastlar. Laiklik, demokrasi vc Atatürk'c karşı oluşumlann vayılıpgelişmesi ba- kımından, DYP-SHP koalisyonu dö- nemi öncekileri hiç aratmamıştır. Bu koalisyonun ilk hükümetinin DYP'li bir devlet bakanına ait ünlü "Biz dinin hizmetinde bir siyaset istiyoruz" sözü bu görüşümüzü kanıtlamakla bcra- ber. milli eğitimle ilgili iki önemli giri- şimi anımsatmakta yarar vardır. Bun- lardan birincisi harp okullanna giriş koşullannı düzenleycn yasa tasansı- nın imam-hatip mezunlannın bu okul- lara girişlerine engel olan maddesinin, TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda değiştirilmesidir. Yeri gelmişken kay- dedilim ki Uğur Mumcu, bu "imam- subav" yetiştirme "gaflet ve dalaleti"- ne karşı çıktıktan sadece iki gün sonra katledilmiştir. İkinci girişim ise yine Milli Eğitim Bakanlığı'nca hazırlanan sekiz yıllık zorunlu eğitim yasası tasla- ğına, 3 yıllık Kuran kurslannı bkiren- lcrc. kültür dcrslerini aldıktan sonra ortaokul diploması verilmesi hükmü- nün konulmasıdır. Hedef. 12 Eylül fe- laketinin öğretim biriiği ilkesine vur- duğu darbeyi tamamlamaktır. Ne yazıktır ki olup bitenler bunlardan da ibaret değildir: Eskı bır müftünün Al- manya*da federe İslam devleti kurarak ölüm fetvalan vermesi(!). kısmi yerel seçimlerde RP'nin oy oranını arttır- ması ve gıderek güçlendiği kanısmın yerleşmesi, Turgut Özal'ın ccnaze tö- reninin yeşil bayrakh. "seriat isteriz" sloganlan atan dinci gruplann siyascı gösterisine dönüşmesi. İstanbul'da Vilayet binası- nın tam karşısındakı bır vayıncvınin şeriatçılar larafından tahrip edilmcsi. Sıvas katliamıyla tarihımizin en ka- ranlık, en utanılacak sayfalarından bınnın yazılması. bazı özcl okullarda hafta tatîlinin cuma gününe alınması, öğrelmenevlerine içki yasağı getiril- mesi. tstanbul Üniversitesi'nde Arap- ça besmele yazılı not çizelgesinin bir buçuk ay boyunca kullanılması, bazı kcntlerde Islamcı sitelerin, "şeriat get- tolan"nın çoğalıp büyümesi, Fethiye'- de deniz kıyısında altı yıllık tarikat kamplannın keşfedilmesi. üstüne üst- lük yeni CHP genel sekreıerinin "dev- letin, gençleri Atatürkçü ve laik doğrul- tuda yetiştirmesini, imam-hatip tbesi mezunlannın harp okuluna girişînin en- gellenmesini" haksızlık olarak görme- si; en az öncekiler kadar aa olan bütün bu olaylar, laik cumhuriyet rejimine ve aydınlanma öncümüz Atatürk'e karşı olan saldınlann bu dönemde de rahat- lıkla geliştiğini açıkça göstermektedir. Yeni bir Atatürk destam Bütün bu gözlemlerden iyicc anlaşı- lıyor ki. ülkemizde uzun vadeli bir eği- tim ve bürokratik yerleşim projesi çcrçcvcsindc anti-laik vapının yıllardır güçlendirildiği. üzerinde teokratik fa- şizm kurulmak istenen temellerin git- tikce sağlamlaştınldığı bir gerçektir. Ancak tarihın ilerleyici hareketi sürek- li olarak tersine çevrilebilir mi? Karşı devrimcılerin kısa vadede elde ettiği başanlar. bir toplumun uzun dönemli sosyal gclişme hareketini durdurabilir mi? Bu. kanımızca çok az muhtemel- dir. Çünkü Atalürkçülük demek, ay- dınlanma demektir. ilerleme ve yük- selme demektir; Kemalizm, tarihin akış yönü ile asla çelişmez. O nedenle- dir ki Türk ulusu. cr ya da geç yeni bir Atatürk dcstanı yazarak tarihınin bu karanlık döneminden çıkmasını da bi- lecektir. TARTIŞMA Gerçek antiterör timleri... O zgür Gündem Gazetesi'nin 31.12.1993 günlü nüshasında .\li Fırat müstear ısmiyle bir yazı yayımlandı. Yazının bütününü özetleyen pasajda şöyle denıyor: "PKK'nın Kürdistan'da dengeleri zorladığını gören emperyalizm; tşbirlikçilcri de> re\ e sokmak bti>or. Politik.demokratik çözüm adı altında > apılan; A> rupa'nın \ e> a empcr> alizmin çıkarlarının sağlama alınmasıdır..." Yanı AIi Fırafa göre, Güneydoğu'daki savaşın bitmesi için demokratik çözüm isteyen herkes emperyahst ajandır. Yani Ali Fırat "kandaha fazla akmalf diyor. İşte bütün sorun burada vatıvor. TürkiveCumhurivctı bevletının PKK'nın bu za> ıf v anını artık görmesi gerekmektedir. 12 Eylül darbesiy lc Güneydoğu'da Kürtlerin üzerinde estirilen terörünmahsulüdürPKK... Bu kötü mahsulün tek gıdası da vinc terördür. Çünkü PKK"yı dabirterörvarattı. Buterör 12 Eylül terörüydü. 12Eylül"ün Güneydoğu'daki ırkçı baskısı. karşı ırkçılığıdoğurdu Bunun temsiiciliğini de PKK aldı. Birilerinin mevcut durumu değıştirmesi gerekmektcdir. Gerek Türkiye Cumhuriyeti ve gerekse PKK güç ve bask yoluyla Güncydoğu halkını yanlanna çekmek ıstemcktcdir Ali Fırat'ın bugünkü durumdan mcmnun olduğu bellidir. Çünkü onun gıdası terördür. Budurumdagörcv yine dev letedüşmektedir. Baskı vc zorla Güneydoğu'da akan kanın durdurulamayacağı artık görülmektedir. Ozaman lck >ol birıürlüs;ığlanamayan dcmokrasidir. Yanı demokratik çözümdür. Pekı demokratik çözüm nedir'' Bunun vanılı bellidir. Önce 12 E> lül'ün hukuk düzcnı biran önce ortadan kaldınlmalıdır. Sıvası parıilcrve lidcrlcr akıllannabaşlanna almalıdırlar. Başta anayasa olmak üzerc bırçok >asa. o arada Sivasi Partiier Yasası (SPY)derhaldcğiştırilmelidir. Çünkü bu SPY. bugüniin gcreklerineyanıi vermckıcn çok uzaktır. Birparli "Türkive'de Kürtler vardır" dediği zaman 81. maddcyc görc kapalılıyorsa, bunu dcmck Lozan"a karşı çıkmak savjlı\orsa(Anayasa Mahkcmesinin 1992 1-1993 I) ve Lozan'ı tartışanlar. '*Sevr"ci sayılıyorlarsa: SPY'nin 97. maddesi gereğince 12 Eylül icraaılannı eleştirmek hâlâ parti kapatma ncdcnı ise: bu toplumda nedcmokrasidcn ne de hukuktan bahseimek mümkündür. Aydınların gcniş vc hoşgörülü bir tartışma oriamına: cn yakıcı sorunlann da dcmokrasiye ıhti> acı bulunmakladır. İştc Ali Fırat asıl bundan korkmakladır. Demokralik bir ortamda örgüılenmiş olan siyası partiier gcrçck anıitcrör timlcrıdir. Politika nc kadar açık yapılırsa lcrör gcrekçelcn o kadar küçülcccktir. Av. Ergin Cinmen PENCERE Tango, Tango, Ryongo... Bandoneon bir tırtılsın sen Ölmoden önce, Kelebek olmak isteyen. Bandoneon eşcinsel kadar sinirli, kadın kadar duvarlı, erkek kadar bıçkın bir saz. Tangonun simgesi. Almanya'da icat edilmiş. 1835 yılında. Ruhr kömür bölgesindeki yoksul kiliselerde org işlevini üstlenmesi gerekirken yolunu şaşır- mış, Okyanusu aşmış, Güney Amerika'da bir limar» kenti- ne, Buenos Aires'edüşmüş, kenar mahallede, yüreği yanık bir yoksulun elinde kelebek olmak isteyen bir tırtıla dönüş- müş. Şu dünyada bandoneonla çalınmış La Cumparsita'yı kim dinlememiştir?.. Güzel sesli kuşların daha içli ötmelerı için gözleri kör edilir; "Bandoneon, içinde kör kuşların şar- kı söyledikleri bir kafestir." Başlangıçta tangoda söz, orkestra ve dans yoktu; Bue- nos Aıres'ın yoksul ve uçuk kenar mahalle kahvelerinde bandoneonla çoğu zaman doğaçlama yapılırdı; tango nasıl dünyayı sardı? 20'ncı yüzyılın ilk yarısına nasıl damgasını vurdu? • Ferimi Akgün ün "YıllarBoyunca Tango, 1865-1993"adlı kitabinda (Pan Yayıncılık) girdisiyle çiktısıyla her şey anlatı- lıyor. Akgün, tangoyu öylesine özümsemiş bır kışi ki bu sevgisi nedeniyle Ispanyolca'yı öğrenip bu konuda ne var- sa incelemiş; 1991 de "Arjantin Ulusal Tango Akademisı"- ne onur üyesi seçilmiş, 1992'de Arjantin Ankara Büyükelçi- liği'nde "fahri kültür ataşesi" olarak ödüllendirilmiş, Buenos Aires'te sekiz kuşağın üst üste eklenmesıyle olu- şan tango kültürünün Türkiye'de yetkili temsılcısı Fehmı Akgün... Kitabına başlarken diyor kı: "Bu kitap, tango için yazılmış herhangi bır eserin tercü- mesi değildir. Hıç kuşkusuz birçok kaynağa başvurulmuş ve alıntılar yapılmıştır, ancak bir derleme de değil." Tango nerede boy atıyor? Buenos Aıresin varoşlarında. Kenar mahallede yoksulluk var; hüzün türetımı yaşamın anlamını oluşturuyor; kenar mahalle kızı "iyiyaşamak" uğ- runa bataklık çıçeğine dönüşebilir. Ya sevgili? Mutsuzlu- ğun kuyusunda dönenıp duran erkek, bandoneonunda tesellı bulacaktır. Ahmet Muhip Dıranas ın şiirındekı hüzün tangoya sıner: Yak lambalannı... Dağıt güz gıbı, Tüm umutlannı... Saçlannı da... Ve indir yavaşça perdelerini: Tutsaksın kalbımin odalarında. • Sonra tango göç ediyor? Nereye? Dünyanın yedı iklım ve dört cihanında, sesiyle, sazıyla, dansıyla, şiirıyle tango kül- türü yaygınlaşıyor. Nasıl oluyor da çağın "Işıklar Kenti Pa- r/s"te kahvehane sandalyeleri bıle tango yapacak kadar çılgınlaşıyor? Kimi zaman sömürülenlerin müziği, sömü- renleri etkiler; kültür alışverişinin gelgıtı her zaman yoksul- lara ters düşmez. Gezegenimizin enlem ve boylamları, avucumuzun içindekı çızgıler gibidir. Yeryuvarlağında ya- şayanlar, birbirıne ne uzak, ne de yakın, yazgıları paylaşı- yorlar; umutları, acıları, hüzünlerı böluşüyorlar, ınsan ortak yazgısıyla güdülenıyor. Fehmi Akgün ün kıtabı zaman ve mekân içinde iç içe geçmiş dünyalarımızın ortak ses tellerı- ne dokunan bir çalışmanın ürünü... Demışlerki: - Tango, yaşamın kokusunu içerir ama, ölümün tadını duyumsatır. Ölümün tadı var mı? Kimbilır?.. Belki bır gün insanlık, ölümün de tadı olduğunu keşfede-" cek; acıyı yorumlamak bir düşünce biçimidir; insariın go'rüş açi3i öylesine genişliyor ki, zamanı gelir, ölümü de kapsa- mınaalıveripözümseyebilir. , , ... /\rçelik'in 3 Aralık'ta üretime geçen yeni Ankara Bulaşık Makinesi Fabrikası, dünyada bile sayılı teknolojilerden biri. Bugün yılda 300.000 bulaşık makinesi üretiyor. Tam kapasitesi yılda 500.000 adet! Tesis, insana saygılı bir teknolojiye sahip: Ağır işlerde insanlar değil, robotlar görevli. Siz de en kalabalık bulaşığı elinizi yakmadan Ayrıca, boyahaneden ısıtmaya, su arıtmadan ağaçlandırmaya her noktada çevreye de özenli. Üstelik, bu benzersiz işletme, sadece 1 4 ayda tamamlandı. 65 derece sıcak suyla, 4100 liraya, çabucak yıkamak için Arçelik Bulaşık Makinesi kullanın.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear