14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 EYLÜL1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ekiıııde 150 bin kaııııı işçisi işsiz Çiller'in kamu kuruluşlannda geçici işçi çalıştırılmasını yasaklayan genelgesi panik yarattı ARAYIŞ • Şu anda çeşitli kamu kuruluşlannda yaklaşık 100 bin geçici işçi istihdam ediliyor. Geçici işçi çalıştıran kurumlann arasında Köy Hizmetleri, Devlet Su İşleri. Karayollan, Devlet Demiryollan, Tanm İşletmeleri genel müdürlükleri ile Milli Savunma Bakanbğı'na bağlı işyerleri bulunuyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Tansu Çiflerin, kamu kuruluş- lannda "geçici işçi" çahştınlmasını ya- saklayan genelgesi panik yarattı. Genel- genin gereği yerine geünlirse 15 ekime kadar 150 bin üzennde kamu işçisi ışsiz kalacak. Genelge geçici statüde çalışan işçilere 15 ekimden sonra ücret ödenme- mesini öngörüyor. Kamu işletmelerinde bu genelgeye bağlı iç yazışmalann başladığı ancak işçi tepkisine karşı büyük bir gjzlilik içinde yüriitüldüğü bildiriliyor. Türk-İ$ ve ilgili sendikalar hükümetin böyle bir genelge- yi geniş kapsamlı olarak uygulayama- yacağı görüşünde, başvuran üvelenne genelgenin kendilerini kapsamadığını bildiriyorlar. Ancak Türk-Iş yöneticile- rinin yorumlannın aksine. genelge geçici statüde çalışanlann işine son verilmesini ilke olarak kabul edip, bu statüde çahşunlmanın devamını özel. zorunlu- luk haUen için ancak tanıyor. Geçici sözlesme ile çalıştırma en yaygın Karayollan. Köy Hizmetlen, YSE'de 50 bııi, Demiryollan 15 bin Te- kel 15 bin. Tanm Bakanlığı 10 bin Or- man Bakanlığı 30 bin, DSI.TEK. Bayındırlık Bakanlığı işyerlerinde 30 bin olmak üzere 150 bin işçilik ana gruplan oluşturuyor. Bunlann dışında hemen hemen bütün kamu kuruluşlannda ayn- ca dağmık olmak üzere geçici sözlesme ile işçi çahstınuvor. Bunlann büvük ço- ğunluğu geçici sözlesme ile bir yıldan uzun sürelerdir çahştınlmaya devam ediliyor. Yürürlükteki yasa ve hukuk düzenine göre, geçici sözlesme ile de olsa bir yıldan uzun süreli çahştınlanlann aslında sürekli çalışma hakkı doğınuş bulunuyor. Genelge bu anlamda yasa ve hukuka a>kın bir tablo çızıyor. Genelge ile aslında sözleşmesi sürcklılik ka- zanmış işçilerin işten atılması gündeme gelmiş bulunuyor. Başbakan Tansu Çiller imzasıyla 17 eylülde, 1993 31 sayısıyla yayımlanan genelgede. bu yıl kamu harcamalannın hedeflendıği ölçülerde gerçekleşebılmesı ve kamu açıklannın gereksiz yere art- masının önlenebilmesi amacıyla bazı ön- lemlerin almmasında zorunluluk görül- düğü kaydedildi. Genelgede, şöyledenıl- di: "Genel bütceye bağlı dairelerie, yük- seköğretim kurumları faariç olmak üzere karma bütçeli idareler, buna bağlı serma- yeli kuruluşlar. kanunla kunılu fonlar, hizmetlerini genel ve karma bütçelerin transfer tertiplerinden alınan ödeneklerle yühiten kuruluşlar, 233 savılı kanun hiik- münde karamamenin kapsamı dışında kalan kuruluşlar ve Kl Pler ve bağlı or- taklıkları tarafından 1993 mali yılı bütçe kanununun 48. maddesindeki hükümlere göre vize edilmiş olan pozisvonlarda çalıştırılan geçici işçiler. vukarıda savılan kurumlann kendi bütçelerinde bu amaçla yer alan ödeneklene sınırlı kalmak kavdıyla, en geç 15 Ekim 1993 tarihine kadar çalıştırılacaktır. Bu tarihten sonra, geçici işçi çalfjtırılmavacak ve herhangi bir ödeme de vaptlmavacaktır. Kİrier ile* bağlı ortaklıklannda doğ- rudan üretim hizmetlerinde çalıştınlan geçici işçiler, bu u> gulamanın dışında tu- tulabilecektir." Söz konusu kurumlann, hem sürekli ışçı kadrolannda hem de geçici işçi po- zisyonlannda istihdam ettikleri işçiler- den normal çalışma saatleri dahılinde yararlanma yoluna gidecekleri ifade edi- len genelgede, hizmetin yüriitülmesi açısından çok zorunlu olmadıkça bu iş- çilere kesinlikle fazla mesaı yaptınlma- yacağı vurgulandı. Genelgede. şu istem- lerde de bulunuldu: "Genel bütceye bağlı dairelerie katma bütçeli klareler, işçilik giderlerini °l00 personel gıderleri' harcama kalemindeki mevcut ödeneklerle karşılav acaklar, di- ğer harcama kalemlerinden karşılama yo- luna gitmeveeeklerdir. Bu konuda Maliye Bakanlığı bütçesindeki vedek ödenek ter- tipkrinden aktarma talep etmeyecekler- dir. Diğer kuruluşlar da kendi bütçelerin- de bu amaçla >er alan ödeneklerle söz ko- nusu ödemeleri karşıla) acaklar, ödenek aktarması, revize ve bunun gibi yollarla bu ödeneği arttırma yoluna başvurmaya- cakiardır." Çiller, başta ilgili bakanlar olmak üze- re. her düzeydeki yöneücilenn. genelge- de yer alan konulara uyulması için ge- rekli önlemleri almalan ve uyguiamalan yakından ızlemelen gerektiğinı bildirdi. Edinilen bilgiye göre şu anda çeşitli kamu kuruluşlannda yaklaşık 100 bin geçici. işçi istihdam ediliyor. Geçici işçi çalıştıran kurumlann arasında Köy Hiz- meıleri. Devlet Su İşlen, Karayollan, Devlet Demiryollan, Tanm fşletmeleri genel müdürlükleri ile Mılli Savunma Bakanlığı'na bağlı işyerleri bulunuyor. ILKSAN ; Oğretmene j vergi şoku ; •Otomobilteslimlerinin ' gecikmesi nedeniyle , doğacak vergi artışlannı, . iştirakçiler ödeyecek. İLKSAN'ın, teslimi geciktirilen yaklaşık 5 bin > otomobil borcu var. ; ANKARA (AA) - İLKSAN ' kayyımlan, çeşitli nedenlerle geciken otomobil teslimlerini, 10 ekim tarihinde yeniden baş- latıyor. Otomobil teslimlerinin gecikmesi nedeniyle, Ocak 1994'ten itibaren doğacak ve yaklaşık yûzde 70 dolayında gerçekleşmesi beklenen vergi aruşlannm. tLKSAN tarafın-' dan karşılanmayacağı ve işti- rakçilere ödettirileceği bildiril- di. İLKSAN yönetiminı ge#ci olarak üstlenen Kayyım Heyeti tarafından haarlanan yeni pla- na göre kurumca düzenlenen 3 ve 4. otomobil kampanyalanna katılan iştirakçilere, 10 ekim- den itibaren otomobil teshmle- rine başlanacak.Belirlenen program uyannca, Ekim. Kasım, Arahk 1993 ve Ocak 1994 aylannda, 3. kampanya- dan bin 460, 4. kampanyadan 775, toplam 2 bin 235 otomobil, iştirakçilerin başvuru kod nu- maralanna göre sıralanarak teslim edilecek. Teslimi geciken yaklaşık 2 bin 200civannda otomobilin iş- tirakçilere ne zaman teslim edi- * leceğj ise Şubat 1994 ayı içeri- J sinde belirlenerek. hak sahıple- *rinebıldirilecek. % Otomobil teshmkrinin gecik- *mesi nedeniyle Ocak 1994'ten J itibaren doğacak taşıt alım ver- *gisi, ek taşıt alım vergisi, çevre îfonu artış bedelleri, ILKSAN «tarafından karşılanmayacak ve J iştirakçilere ödettirikcek. I Söz konusu vergilerin, Ocak J 1994'ten itibaren yuzde 70civa- *nnda zamlanması bekleniyor. 5 ^Üçok'un ftanığıPKK'ya İkatıldı ANKARA (Cumburiyet Bü- n) - Ankara'daki evinde, 11990 yüının ekim ayında, »bombalı bir paketı açması so Şnucu yaşamıru yitiren Prof. JDr. Bahriye Üçok suikasünın jtek tanığı Gülay Calap'ın, »PKK'ya katıldığı bildirildi. ' Alman bilgiye göre Prof. fÜçok suikasünda başlatılan ^soruşturma çerçevesinde, C-4 lipi plastik patlayıa içeren «bombalı paketi Istanbıü'da "Ekspres Kargo'nun Perşembe fşubesinde teslim alan Calap, ,'ilk ifadesi ahndıktan sonra bir :süre daha şirkette çahşmaya idevam etti. 1970 doğumlu ve Trabzon nüfusuna kayıth Ca- lap. gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun da bu yılın başın- da, Prof. Üçok gibi C-4 tipi plastik patlayıcı ile katledil- mesinin ardmdan, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavahğı'nca ifadesine baş- vurulmak üzere aranmaya başlandı. İstanbul polisine ve- rilen talimat çerçevesinde şir- kete giden ekıpler, Calap'ın. Üçok suikasünın ardından iş- yerinden aynldığıru öğrendi- Ekipler, daha sonra Calap'- ın İstanburdaki evine giderek ailesiyle kurduklan bağlantı sırasında da ailenin Calap'tan 2 yıldır haber alamadıklan bilgisine ulaştılar. Daha sonra yapılan araştırmalar çerçeve- sinde, Calap'ın yakın arka- daşlanna yazdığı bir mektup ele geçti. Mektupta Calap'ın, PKK saflanna katıldığını be-' lirttiği ve eğitim elbiseli bir fo- toğrafını gönderdiği de sap- tandı. HAKtM tŞADAMLM AZARLADI-İşadamı Mehmet Ali Şadoğlu savunması- na"Aziz Nesin'i öldürene para vaat etmemin nedeni ülkenin ve milletin bölünme^.bütünlü- ğfine kastetmesidir" şeldınde vatan millet edebivatı ile başladı.Hakim Oztemur Şadoğlunu azarlayarak "konferans çekme"vi kesmesini söyledi.Mahkeme çıkışında bozkurt işareti yapan bir gnıp slogan atmaya kalkınca gmptakiler oiava elkoydu ve slogancüar susruruldu. (Fotoğraflar: HÂTİCE TUNCER) Şadoğhı,Nesin'i öldürmekte kararh • Aziz Nesin'i öldüreceğini söyleyen işadamı Mehmet Ali Şadoelu, mahkemede de eski görüşlerini savundu. Kenidini yanç ve cellat olarak gören Şadoğlu, Aziz Nesin'in ihsan olmadıgı onun için de öldürülebileceğini söyledî. Şadoğlu, Nesin'în Sıvas olaylanna neden olduğunu, öldürme kararını bunun üzerine aldığını söyledi. İstanbul Haber Senisi - Yazar Aziz Nesin'in başına ödül koyan işadamı Mehmet Ali Şadoğkı nun yargılanmasına dün fstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde baş- landı. Şadoğlu saat 10.30'da baş- layan duruşmasında, "Sıvas olaylanna neden oldugu için Aziz Nesin'in öldürene ödfil vaat ettim ve öldüreceğimi açıkladım. Bu bir tepkidir" dedi. Duruşmada \xa Nesin'in tanık olarak dinlenmesi kararlaştınldı. tstanbul Adliye binasına 09.30 sıralannda gelen Şadoğlu, çevre- sini saran kalababğa ve gazeteci- lere. hiç kimsenin bir insanı öl- dürmeye hakkının olmadığını ancak Aziz Nesin'in insan olma- dıgı için öldürülebileceğini belir- terek "O Allah'a küfiir edendir. O insan değil ki insan haklan olsun. Ama Sıvas olavlannda suçlu oldu- ğunu kabul ederse. özür dilerse in- sanlasır, o zaman .Aziz Nesin'i za- ten öMürmenı" dedı. Hakkında toplumu suça teşvik ıddıasıyla Türk Ceza Kanunu'- nun 311. maddesine dayanılarak 8 yıl hapıs istenen Şadoğlu'nun duruşma salonuna gjrişi sırasın- da izleyicilerin çokluğu nedeniyle izdiham oldu. Mahkeme heyeti başkanı Yargıç Osman Sunusi Öztemur. mahkemenın açık ol- duğunu ancak salona kapasitesi kadar ızleyici alınabileceğini be- lirterek mahkeme kurallanna uyulmasıru istedi. Yargıç Özte- m,ur daha sonra Şadoğlu'nun sorgulamasına geçti. Şadoğlu, Yargıç Öztemur'un "Aziz Nesin'i' gördüğüm yerde öMüreceğim, öl- dürene 250 bin doiar vereceğinı de- din mi" sorulanna karşılık olarak hazırladığı 9 sayfahk metni oku- mak istedi. Yargıç Öztemur "Aziz Nesin'i öldürene para vaat etmemin nedeni ülkenin ve milletin bölünmez bünınlüğüne kastetme- sidir" diye konuşmaya başlavan Şadoğlu'nun sözlennı keserek "Sen konferaıts mı çekiyorsun, ders mi verivorsun? Devletin gü- venlik görevlisi misin? Tabii ki herkesin memleket sevgisi var" dedi. Yargıç, Şadoğlu'na mahke- me usulü gereği sorgusunun ya- pıldığmı. sorulara cevap vermcsi gerektıği. savunmasının daha sonra dinleneceğini anımsatarak "Sen kendinden bahset. Burası si- vasi mahkeme değil. Başka ma- kamlann görevini üstlenmeye kalkma'Medi. Sorgulamaşn,da Mçvdan ga-^ zetesine. ğazeteci Şenot Gezer'e ve Aziz Nesin'e mektup yazarak 250 bin dolar ödül vaat ettiğini kabul eden Şadoğlu şunlan söy- ledi: "Bu duvgusal bir tepkinin eseridir. Sıvas olavlannda ölenler ve nıtuklamalar bende büvük üzünrü varatmıştır. Şeytan Ayet- leri kitabını yav ımlav arak iil- kemizde büyük kaos varatmak is- tedi. İ stelik kifabı okumadığını beyan etti. Art niyetli olup fesadı ortadaydı" Bir kitley ı ya da grubu suça teş- vik gibi kastı olmadığını ifade eden Şadoğlu, Aziz Nesin'in HBB televizyonunda "Yüksek Tansiyon" adlı programdaki bir röportajının da mektuplan yaz- masında etken olduğunu belirtti. Şadoğlu. Şeytan Ayetlen'ni yayı- nlayan Aydınlık gazetesine ve Aziz Nesin'e toplumun büyük tepki gösterdiğini. kendisinın ' faks ve 'l!elefQnIarla destek ^id^nı söyleyçrek ''Keşke, onu idam etseniz" dedı. V argıç Özte- mur bu sözler üzenne "tyi seni in- faz makamına getirelim'" dedi. Duruşmaya eksik bilgilerin ta- mamlanması, Aziz Nesın ve ga- zeteci Şenol Gezer'in tanık ola- rak dinlenmek üzere çağnlması için 15 ekimde devam edilmesine karar verildi. Geçen günlerde "Müskman GençKk" imzasıyla okullarda da- ğıtılan bıldirilerde Müslümanlar. duruşmayı izlemeye davet edil- mişti. Yaklaşık yüz kişinin izledi- ği duruşmadan sonra adliye kori- dorunda slogan atmaya kalkan bir grup. aralannda müdahaleyle önlendi. Slogan başlatan grup daha sonra "bozkHrt" işaretleri yaparak adliyeden aynldı. Karaca 9 nın 'intihar'ıncla eiııayet kuşkusu • Çok iyi bir ava ve silah uzmanı Karaca Giyim Sanayii'nin sahiplerinden Atay Karaca'nın ölümündeki esrar perdesi aralandı. Adli Tıp Kurumu'nca haarlanan otopsi tutanağında. Atay Karaca'nın kaşmdan gjren kurşunun "uzak atış" olduğu belirtildi. Olay gecesine ilişkjn çelişkili açıklamalar yapan, Karaca'nın daha önce boşandığı eşi Canan Karaca. dün tekrar* sorgulandı. • Polis İmdat Servisi'ni arayarak önce isim vermeden "Kocam beni vuracak" diyen, daha sonra da "Kocam intiharetti" diye ihbarlarda bulunduğu belirlenen Atay Karacanın boşandığı eşi Canan Karaca'nın bugün "cinayet" suçuyla tutuklanması bekleniyor. Canan Karaca. halen gözJem altında. İstanbul Haber Senisi- Karaca Giyim Sanayıi'nın sahibi Hayrettin Karaca'nın oğlu Atay Karaca'nın ölümünde "dna- yet" olasılığı üzerinde duruluyor. 20 ey- lüJ akşamı evinde ölü bulunan Atay Karaca'nın boşandığı eşi Canan Kara- ca, olay gecesine ilişkin çelişkili açıkla- malar yapması üzerine dün yeniden sorgulandı. Adli Tıp'ta yapılan otopsi sonrasında hazırlanan tutanakta. Ka- raca'nın kaşından giren kurşunun "uzak atış" olduğunun belirlenmesi üzerine ise Atay Karaca"nın intihar et- miş olma olasılığı ortadan kalktı. An- cak, Canan Karaca'nın savalık ifadesi, boşandığı eşi Atay Karaca'nın yakınlan dinlenemediği için dün alınamadı. Ca- nan Karaca'nın bugün savalık ifadesi- nin alınmasından sonra tutuklanma olasıhğımn güçlü olduğu bclırtihjor. Bu arada, 9 yıl önce oğlu Halil Karaca'yı yi- tiren Hayrettin Karaca'nın diğer oğlu Atay Karaca'yı da yitirmesı üzerine sağ- lık durumunun bozulduğu açıklandı. Çitfgeyik-Karaca firmasının sahibi. Yalova'dakı Arberotumun veTürkiye'- de erozyonla mücadeleyi hedefleyen TEMA Vakffnın kurucusu Hayrettin Karaca. ikinci oğlunu da yitirdi. 9 yıl BEN DE SARHOŞTUM - Canan Karaca, daha önce Atay Karaca'nın ölümü üzerine olayı. "Çok içmişti. Sarhoş olduktan sonra, boş olduğunu söylediği ta- bancasını çıkartarak bana uzattı ve ısrarla tetiğe basmamı söyledi. Ben de sar- hoştum, bilinçsizce teriği çektim" diye anlatmıştı. Canan Karaca'yı ifade değiş- tirmeye zorlayan nedenin ne olduğu karanlıkta. (Fotoğraf: ZAFER AKNAR) önce dişçı koltuğunda ölen Halil'den sonra Karaca'nın ikinci oğlu Atay Ka- raca da 20 eylül akşamı, 5 ay önce bo- şandığı eşi Canan Karaca'nın evinde sol kaşından vurulmuş olarak bulundu. Eski eşinden çelişkili ifadeler Olaydan sonra, Ata> Karaca'nın ölü- müyle ilgili olarak soruşturma başlatıl- dı. Yapılan araştırmaya göre. olaydan önce Atav Karaca'nın BMVV marka otomobiliyle boşandığı eşi Canan Ka- raca'nın evine geldi. Çiftin birlikte içki içtikleri, ancak daha spnra Canan Ka- raca'nın 155 Polis İmdat Servisi'ni arayarak önce isim vermeden "Kocam beni vuracak" dediği belirlendi. Canan Karaca'nın daha sonra da "Kocam inti- har etti" diye ihbarlarda bulunduğu or- tayaçıkü. Ancak, evde yapılan incelemede, tek kurşunla yaşamıru yitiren Karaca'nın oturduğu sandalyenin devrildiğinin ve Smith \Vesson marka toplu tabancanın da masanın karşı tarafında bulunduğu- nun saptanması. ölümde "intihar mı, cinavet mi?" sorusunu gündeme getirdi. Canan Karaca'nın. olayda söz konusu olan tabanca üzerinde parmak izine rastlanmaması ve kocasının ölümüyle ilgili çelişkili ifadeler vermesi ise Atay Karaca'nın ölümünde intihardan çok cinayet olasılığını güçlendirdi. Canan Karaca, polise telefon ederek boşandığı eşinin kendi silahıyla kafası- na ateş ederek intihar ettiğini belirtmiş, ancak daha sonra da Atay Karaca'nın boş olduğunu söylediği tabancasmı kendisine uzatarak tetiğe basmasını is- tediğini ve kendisinin de bilinçsizce teti- ği çektiğini söylemişti. Esrarengiz ölüme ilişkin yetkililerin görüşleri birbirinden farklıydı. Bazılan ölümü. basit bir intihar olarak değerlen- dirirken, bazılan da İstanbul Avcılık ve Atıcılık Kulübû Başkanı olan Atay Ka- raca'nın çok iyi bir ava, silahtan çok iyı anlayan biri olduğundan hareket ede- rek, böyle birinin tabancada yanlışlıkla mermi unutmuş olmasının mümkün ol- mayacağını ve bu çelişkileri çözmeye çalıştıklannı bildirdiler. Olayın ardından sorgulanan ve ser- best bırakılan Canan Karaca'nın, bu çelişkiler nedeniyle dün yeniden ifadesi alındı. Gayrettepe Asayiş Şube Müdür- lüğü'ne saat 12.30 sıralannda gelen Canan Karaca. 2.5 saat süren sorgusun- dan sonra Asayiş Şubesi'ne bağlı bir ekip otosuyla evine götürüldü. Savcıhk sorgulaması ise boşandığı eşi Atay Karaca'nın yakınlan dinleneme- diği için yapılamadı. Sanyer Cumhuri- yet Savcısı Mustafa Sezmiş, Atay Ka- raca'nın yakınlarının ve özellikle önceki eviiliğinden olan oğlu Can Karaca nın ifadesi aiınmadan Canan Karaca'nın ifadesini almak istemediklerini beu'rtti. Can Karaca'nın olay üzerine rahatsızlık geçiren dedesi Hayrettin Karaca'nınya- nına Yalova'ya gittiği için ifadesine baş- vurulamadığını belirten Sezmiş, ifadele- rin bugün alınacağını açıkladı. Üç kez evlenen ve 52 yaşında ölen Atay Karaca'nın önceki eviiliğinden iki. Canan Karaca'dan ise 6 yaşında bir oğ- lu bulunuyor. TOKTAMIŞ ATKŞ BilgisizlikAtalarımız, "Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır" demişler. Doğrudur. Insanın her şeyi bilmesi mümkün değildir. Ama eğer o konuda "ahkam kesecekse"öğre- nir. Ancak bir de bilgisizliğin "mega"sı vardır ki; bu du- rumdaki insanlar, bilmediklerini de bilmezler. Geçenlerde bir yazımda değinmiştim. Bir hanım kızı- mız, çoksatan birgazetedeki köşesinde, yakın tarihimizi hallaç pamuğu gibi attı. (Acaba hallacın ne olduğu bilir mi günümüz gençleri?) Fıkrayı bilirsiniz. Adam "bir olayı" anlatırken fili deve yapmış, mihraceyi şeyh yapmış, kaplanı aslan yapmış, mızrağı ok yapmış. Bir de üstüne üstlük hikâyeyi yanlış bitirmiş. Olayı yanlış anlattığını söyleyenlere de kızmış. "Yanlış yanlarını duzeltin " demiş. Gülmüş yanındakiler, "Neresinidüzeltelım " demişler, "Tiimü yanlış." Gene çok satan bir gazetede, köşe yazan ve bugünler- de ağzı c«k bozulan yazarımız da bir zamanlar "mihnet"- le "minnet"\ karıştırmışti. Hem de Ziya Osman Saba'- nın o guzelım "Gün Eksilmesin Penceremden" şiirinin anlamını bozarak. "Razıyım her türlü mihnete Yeter ki gün eksilmesin penceremden" mısralartnı "Razıyım her türlü minnete Yeter ki gün eksilmesin penceremden" diye yazmış ve "minnet" üzerine bir yazı döktürmüştü. Bu yazıyı bir dostum anımsattı geçenlerde. O zamanlar yazarın gençliğine vermiştim, ama bu gençler de pek yaman oluyor... Gene çok satan bir gazetenin köşe yazarlarından biri (bu kez isim de vereceğim) Zülfü Livaneli de bir şeyleri karıştırmış. Livaneli, benim değer verdiğim ve kimileri beğenmese de müziğini tat alarak dinlediğim bir insan. Bu nedenle bir süre, belki yanlışmı kendi düzeltir diye bekledim. Amabaktım ki "çıtyok."Korkarım "sınrfatlar- ken" bazı başka şeyleri de atlıyor insan. Aslında çok uzücü bir durum bu. Zira müziğinin çiz- gisini değiştirmiş olsa bile, gene de kendisini zevkle din- liyorurn. Heyecan unsuru da biraz azaldı, ama zaten bu yaşta heyecanın fazlası yaramaz bize.. Söz konusu yazı Kaya Toperi ile ilgiliydi. Aslında Ka- ya Toperi adını ilk kez Turgut özal'ın sözcüsü olduğu zaman duydum. Ve doğal olarak yıldızım da bir türlü ba- rışmadı. Ayrıca nasıl bir diplomat olduğunu da bilemiyo- rum Tüm bunlann dışında Bern gibi önemli bir merkez- deki Büyükelçimizin daha soğukkanlı ve yapıcı bir tutum içinde olmasını beklerdim. Fakat bu yazdığım hususlar Zülfü Livaneli'nin yazdıklarını doğru kılıyor mu? "Isviçre 'nin önemli özelliklerinden birisi, hiç kimsenin silah taşımamasıdır. Bu sakin ülkede polisler bile silah taşımaz... Sokak gösterileri ve protestolar yapılır, bazen itiş kakış olur, ama bu gösterilerde hiç kimse öldürül- mez... Böyle bir ülkede Türk Büyükelçiliği'nin önünde bir gösteri yapılıyor. Göstericilerin hiçbirinde silah yok. Büyükelçi'nin ve elçilik mensuplarının canı tehlikede değil..."Aslında Sayın Livaneli uyduruyor. Türkiye Konsolosluğu Malı Katibi Mehmet YargOz'ün Ermeni kurşunlarıyla öldürüldüğü Cenevre, hangi dev- letin hudutları dahilinde acaba? Bern Büyükelçimiz Do- ğan Türkmen in yaralı olarak kurtulduğu saldırı Bern'in göbeğindeThunPlatzdaoldu. KimdiyorIsviçre'dekim- senin silah taşımadığını? Türk Büyükelçiliği'ne (Türkiye Büyükelciliği olacak) saldıranlarda silah olmadtğjnı ne- reden biltyor Sayın Livaneli? Silah kontrolü müyapmış? Mehmet Yarguz'u öldüren Mardinos Cangoçyan, 14 yıl 9 ay hapse mahkûm olmuştu. Şimdi dışarılarda dola- şıyor ve herhalde uzo içerek Livaneli'nin müziğini dinli- yordur. Ooğan Türkmen'i öldürmek isteyen suikastçı da Fransa'ya kaçmıştı. Orada yargılandı ve ikibuçuk yıla mahkûm oldu. Gözaltında kaldığı süre buna sayılarak salıverildi. Şimdi o da dışarlarda gezip tozuyor. Nerden çıktı Isviçre'de kimsenin silah taşımadığı? Bundan on yıl önce birkaç günlüğüne Bern'e gitmiş- tim. Büyükelçilikte üstdüzeydegörevyapan bircandos- tumun konuğuydum. Her gün tehdit altındaydı. Büyükel- çilik mensupları sürekli stresten yarı alkolik durum- daydılar. Bir gün eve geldiğimizde posta kutusundan bir paket çıktı. Cenevre'de gene diplomat olan bir arkadaşının adı yazılıydı üzerinde. Kitap olduğu belliydi. Ama akrada- şım, 'Aman' dedi, "Dokunma, bomba falan olabilir." O sırada telefon çaldı. Cenevre'deki arkadaşı arıyor ve ki- tap yolladığını söylüyordu. Zülfü Livaneli de uzun yıllar yurtdışında yaşadı. Ama sanıyorum farklı koşullar altındaydı. insan bir konuda böylesine kesin hükümler verirken, konu hakkında en azından kaba bilgilere sahip olmalı- dır. Böyle uluorta yazılar yazmamak gerekir. Kaya To- peri iyi mi yapmıştır? Hayır. Ama bu meselefarklı bir üs- lub içinde ele alınmalıdır. O güzel türküleri söyleyen Livaneli, katledilen yurtse- ver diplomatlarımızı da ara sıra anımsamalıdır. Valiyi 'rehin' alamadılar! • Yurt Haberleri Servisi - Merkeze atanan Rize Valisi Erol Zihni Gürsoy gözyaşlan içinde Ankara'ya uğurlandı. Önceki akşam kentte bir veda yemeği verildi. Vali Gürsoy sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında halkm kaliteli hizmete susamış olduğunu belirterek, "Türk vatandaşı ikinci sınıf hizmete muhatap olmamalıdır" dedi. Vali Gürsoy dün sabah kalabalık bir konvoy eşliğinde Rize-Trabzon il sınınnda alkış ve gözyaşlan arasında Ankara'ya uğurlandı. Bu arada Trabzon Vahsı Kemal Esensoy'un merkeze ahnmasına tepkiler sürerken. kendisine telgraf çeken birçok avukat "Danıştay'da acacağınız davada sizi tanıyan ve vekaletinizi almak isteyen yüzlerce avukat arasında bizde bulunmak isteriz" dedi. Kastamonu Vah'si Kamil Demircioğlu'na destek vermek ve merkeze alınmasını durdurmak amacıyla kitle örgütlerinin de kaüldığı iki otobüs Ankara'ya hareketetti. 'Kemalizmin algılanışı' • İstanbul Haber Semsi- Çağdaş Yaşamı Destekleme Dernegi, 1993-94 Gençlik Etkinlikleri'ninilkini "Dış ve iç basında Kemalizmin algılanışı"na ayırdı. Açılış konuşmalannı Prof.E>r. Türkân Sayian ile Hilmi Hacaoğlu'nun yapacağı söyleşiyi Hasan Sönmez yönetecek. Almanya Atatürkçü Düşünce Dernegi Başkanı Eriş Ülger'in "Batı Basırunda Atatürk"ü, Bedri Baykam'ın da "Avrupa ve Türkiye'de Atatürkçülük"ü anlatacağı söyleşi tartışmayla sona erecek. Söyleşi, 25 Eylül Cumartesi günü 11.00-13.30 arasında TankZaferTunaya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Plastek'te işçi çıkarma • tstanbul Haber Servisi- Bakırköy İkitclli'de kunılu bulunan Plastek ve Plaspen Plastik Sanayii işyerlerinde işçi çıkarmalan protesto etmek için birgün süreyle iş bırakan bütün işçilerişten çıkartıldı. İşçiler fabrika önünde oturma eylemi başlattı. Laspetkim-Iş Sendikası'ndan yapılan yazılı açıklamada olayla ilgili şu bilgi verildi: "Alman ortaklı Plastek Plastik Sanayii ve Plaspen Plastik Sanayii işyerlerinde çalışan 150 işçiden 72'si bir süre önce sendikaya üye oldu. Ortalama sekiz yıldır asgari ücretle çalışan işçilerden dördü. sendika üyesi olduktan sonra işten çıkartıldı. Arkadaşlannın işten çıkartılmasını protesto eden diğer çalışanlar, işyeri önünde eylem yapmaya başlayınca işveren bu kez de işcilerin tümünü işten çıkartarak karan işçilere noter aracıhğıyla bildirdi. Plaspen, Plastek ve Mak Plas şirketlerininortaği ve Genel Müdürü Remzi Kamburise "Biz dört ışçiyi işten attığımızda sendika üyesi olduklanndan bile haberdardeğildik. Allah bize yardım etti de ortaya çıkü" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear